VII. TOPLUMSAL DÜZEN VE HUKUK
B. HUKUK
Ayrıca Bakınız: Bu Konu, VII. A. 3. Karı-Koca
Konusu İle Doğrudan İlişkilidir
Müşrik
kadınlarla, onlar iman edinceye kadar evlenmeyin. Özgürlüğünden yoksun inanmış
bir kadın, müşrik bir kadından - müşrik kadın sizin hoşunuza gitse de - çok
daha hayırlıdır. Müşrik erkeklerle de onlar iman
edinceye kadar nikâhlanmayın. İnanmış bir köle, müşrik bir erkekten - o
hoşunuza gitse de - çok daha hayırlıdır. Bu müşrikler sizleri ateşe çağırır.
Allah ise sizi, izniyle cennete ve affa çağırır. Ve ayetlerini insanlara açık
açık bildirir ki, düşünüp öğüt alabilsinler. 2. sure (BAKARA) 221. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Kadınlar hakkında îlâ /
yaklaşmamaya yemin edenler için dört ay bekleme vardır. Eğer o süre içinde
eşlerine dönerlerse Allah bağışlayan, merhamet edendir. Eğer boşamaya kesin
karar vermişlerse, şüphesiz Allah çok iyi işiten, çok iyi bilendir. Boşanmış
kadınlar kendi başlarına üç âdet ve temizlenme süresi beklerler. Eğer Allah'a ve âhıret gününe
inanmakta iseler, Allah'ın onların rahimlerinde yarattığını saklamaları
kendilerine helal olmaz. Kocaları, bu süre içinde
herhangi bir şekilde barışmak isterlerse eşlerini geri almaya herkesten daha
çok hak sahibidirler. Kadınların, örfe uygun biçimde, sorumluluklarına
benzer hakları da vardır. Erkeklerin kadınlar üzerinde bir derece farkı vardır.
Allah Azîz'dir, Hakîm'dir. Boşama iki kezdir. Bunun
ardından ya iyilikle tutmak ya da güzelce serbest bırakmak gerekir. Onlara
verdiğinizden bir şeyi geri almanız size helal olmaz. Erkekle kadının Allah'ın
sınırlarını korumada endişe etmeleri hali başka. Erkek ve kadının Allah'ın
sınırlarında duramayacaklarından endişe ederseniz, o zaman kadının verdiği
fidyede ikisine de bir günah yoktur. İşte bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Bunları aşmayın. Allah'ın
sınırlarını aşanlar, işte onlar, zalimlerin ta kendileridirler. Bütün bunların ardından erkek, kadını boşarsa artık
bundan sonra başka bir eşle nikahlanıncaya kadar ilk erkeğe helal olmaz. İkinci
erkek kadını boşadığında, boşanan kadınla ilk erkek Allah'ın sınırlarını
koruyabileceklerini düşünürlerse, birbirlerine dönmelerinde sakınca yoktur.
İşte bunlar Allah'ın sınırlarıdır ki,
Allah bunları bilgi sahibi bir topluluğa açıklar. Kadınları
boşadığınızda, bekleme sürelerini tamamladılar mı ya onları örfe uygun olarak
tutun yahut da örfe uygun olarak serbest bırakın. Onları, zulmetmeniz için,
zararlarına bir biçimde, tutmayın. Bunu yapan, öz benliğine zulmetmiş olur. Allah'ın
ayetlerini eğlence aracı yapmayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetini ve kendisiyle
size öğüt vermek için indirdiği Kitap'ı ve hikmeti hatırlayın. Allah'tan korkun
ve bilin ki, Allah her şeyi çok iyi bilmektedir. Kadınları
boşadığınız zaman bekleme sürelerini tamamladıklarında, kendi aralarında örfe
uygun olarak anlaşmışlarsa eski kocalarıyla nikahlanmaları hususunda onlara
engel çıkarmayın. Bu, sizin Allah'a ve âhıret gününe inanmış olanınıza verilen
öğüttür. Bu sizin için daha isabetli ve daha temizdir, Allah bilir ama siz
bilmezsiniz. Anneler çocuklarını - emzirmeyi tamamlamak isteyen kimseler
için - tam iki yıl emzirirler. Annelerin yiyeceklerini ve giyeceklerini örfe
uygun biçimde hazırlamak çocuğun babasına aittir. Hiç bir benlik yaratılış
kapasitesi dışında bir şeyle yükümlü tutulamaz. Anne çocuğu yüzünden, çocuğun
babası da kendi çocuğu yüzünden zarara sokulmasın. Mirasçı için de aynı ilke uygulanır.
Eğer anne-baba karşılıklı anlaşma ve danışma sonucu çocuğu sütten kesmek
isterlerse, kendilerine günah yoktur. Çocuklarınızı sütanneye emzirtmek
isterseniz, örfe uygun olarak belirlediğiniz ücreti güzelce teslim etmek
şartıyla, bunu yapmanızda bir günah yoktur. Allah'tan korkun ve bilin ki Allah,
yapmakta olduklarınızı en iyi biçimde görmektedir. İçinizden ölüp de geriye
zevceler bırakanların bu eşleri, dört ay on gün kendi başlarına beklerler.
Sürelerini tamamladıklarında kendilerince uygun gördüklerini örfe uygun biçimde
yapmalarında sizin için bir sakınca yoktur. Allah, yapmakta olduklarınızdan
gereğince haberdardır. İddet bekleyen kadınlara
evlenme isteğinizi dolaylı yoldan anlatmanızda veya böyle bir şeyi içinizde
saklamanızda sizin için hiç bir günah yoktur. Allah bilmiştir ki, siz onları
mutlaka anacaksınız, unutmayacaksınız. Bu sırada onlarla, örfün normal göreceği
sözlerle konuşma dışında gizli bir buluşma için anlaşmayın. Ve zorunlu olan
süre doluncaya kadar nikahı bağlamaya girişmeyin. Bilin ki Allah,
benliklerinizin içindekini bilir. O'ndan sakının. Ve bilin ki Allah çok
affedicidir, çok yumuşak davranışlıdır. Kendilerine
dokunmadan veya onlar için herhangi bir mehr belirlemeden kadınları boşamanızda
sizin için günah yoktur. Ancak onları nimetlendirin. İmkânları geniş olan kendi
gücünce yapar bunu, imkânları sınırlı olan da kendi gücünce yapar. Örfe uygun
bir nimetlendirme... Güzel düşünüp güzel davrananlar üzerine bir borç... Bir
mehr belirlemişseniz ve kadınları hiç dokunmadan boşamışsanız, kestiğiniz
mehrin yarısını verin. Ancak kadınların vazgeçmesi ile, nikah bağı elinde
bulunan erkeğin durumu müstesna. Erkekler olarak sizin vazgeçmeniz takvaya daha
yakındır. Aranızdaki lütufkârlık farkını unutmayın. Allah, yapmakta
olduklarınızı en iyi şekilde görmektedir. 2.
sure (BAKARA) 226-237. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
İçinizden ölüp de geriye eşler bırakan
erkekler, eşlerinin evden çıkarılmaksızın bir yıla kadar geçimlerinin
sağlanmasını vasiyet etsinler. Eğer kendileri çıkarlarsa, onların kendileri
için yararlı gördüklerini yapmaları yüzünden size bir günah yoktur. Allah
Azîz'dir, Hakîm'dir. Boşanmış kadınlar için örfe
uygun bir geçim imkânı sağlanması Allah'tan korkanlar üzerine bir borçtur.
Aklınızı işletmeniz ümidiyle Allah, ayetlerini size işte böyle açıklıyor. 2. sure (BAKARA) 240-242. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Allah, bir
adamın göğüs boşluğunda iki kalp yaratmamıştır. Zıhar
yaptığınız eşlerinizi sizin anneniz yapmamıştır, evlatlıklarınızı da
sizin oğullarınız kılmamıştır. Bu konularda söylediğiniz sözler, ağızlarınızın
bir lakırdısıdır. Allah, hakkı söyler ve O, gerçek yola kılavuzlar. 33. sure (AHZÂB) 4. ayet (Resmi: 33/İniş:97/Alfabetik:4)
Ey iman
edenler! Mümin kadınları nikâhlayıp da kendilerini,
onlara dokunmadan boşarsanız, sizin belirleyeceğiniz bir iddet boyunca onları
bekletme hakkınız yoktur. O halde, böyle durumlarda onları nimetlendirin ve
kendilerini güzelce serbest bırakın. 33. sure (AHZÂB) 49. ayet (Resmi: 33/İniş:97/ Alfabetik: 4)
Ey iman sahipleri! Mümin kadınlar hicret
ederek size geldiklerinde onları imtihan edin. Allah onların imanlarını daha
iyi bilir ya! Eğer onların mümin hanımlar olduklarını anlarsanız, onları
kâfirlere döndürmeyin. Ne bu mümin kadınlar o
kâfirlere helaldir ne de o kâfirler bunlara helaldir. Bu kadınlar için
harcadıklarını o kâfirlere geri verin. Mehirlerini kendilerine verdiğiniz
takdirde, bu kadınları nikâhlamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Kâfirlerin
iffet ve nikâhlarına yapışmayın. Kâfirlere gitmeyi yeğleyen kadınlar için
harcadıklarınızı onlardan geri isteyin; onlar da size gelen mümin kadınlar için
harcadıklarını geri istesinler. Bu, Allah'ın hepinize buyruğudur. Aranızda
hüküm veriyor. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir. Eğer,
kâfirler tarafına geçmiş eşleriniz yüzünden bir şeyleriniz inkârcılara gider,
sonra da onlardan size kaçan kadınlar yüzünden ödeme sırası size gelirse,
eşleri gitmiş olan müminlere, harcadıkları miktarı verin. Kendisine
inandığınız Allah'tan korkun. 60. sure
(MÜMTEHİNE) 10-11. ayet (Resmi: 60/İniş:111/Alfabetik:71)
Senden kadınlar hakkında fetva soruyorlar. De
ki: "Onlar hakkında fetvayı size Allah veriyor." Yazılmış hakları
olanı kendilerine vermeyip de kendileriyle nikâhlanmak istediğiniz kadınların
yetimleri hakkında, ezilip horlanan çocuklar hakkında, yetimler için adaleti
yerine getirmeniz hakkında. Kitap'ta olup da yüzünüze karşı okunan şeyler var.
Hayır olarak yaptığınız her şeyi Allah, hakkıyla bilmektedir. Eğer bir kadın kocasının sadakatsizliğinden, yahut
kendisine sırt çevirmesinden endişe ederse aralarını bir barış girişimiyle
düzeltmelerinde kendileri için bir sakınca yoktur. Ve barış hep
hayırdır. Nefisler, cimrilik ve doymazlığa hazır hale getirilmiştir. Güzel
davranır, sakınıp korunursanız Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdar
olacaktır. Tutkunluk derecesinde isteseniz de
kadınlar arasında adaleti sağlamaya asla güç yetiremezsiniz. O halde tam bir
eğilimle bir yana yönelip de öbürünü askıdaymış gibi bırakmayın. Barışı
esas alıp sakınırsanız, Allah çok affedici, çok merhametli olacaktır. Eğer ayrılırlarsa Allah, geniş nimetinden her birini
zenginleştirir. Allah Vâsi'dir, genişler ve genişletir; Hakîm'dir,
hikmeti sınırsızdır. 4. sure (NİSA) 127-130.
ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Geçmişte kalanlar hariç,
babalarınızın nikâhlamış olduğu kadınlarla evlenmeyin. Böyle bir şey açık bir
edepsizlik, nefret gerektiren bir kötülüktür. Çirkin bir yoldur bu. Size, şu
kadınlarla evlenmek haram kılınmıştır: Analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz,
halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeş kızları, kız kardeş kızları, sizi
emziren süt anneleriniz, süt kız kardeşleriniz, karılarınızın anneleri,
kendileriyle birleştiğiniz hanımlarınızdan doğmuş olup evlerinizde oturan üvey
kızlarınız -eğer anneleriyle birleşmemişseniz o takdirde sizin için bir günah
yoktur- ve sulbünüzden gelen oğullarınızın karıları. İki kız kardeşi birlikte
almanız da haram kılınmıştır. Eskide kalanlar müstesna. Allah çok affedici, çok
merhametlidir. Harpte elinize geçmiş kadınlar hariç
olmak üzere, nikâhlı kadınlarla evlenmeniz de haram kılınmıştır. Bu, üzerinize
Allah'ın yazdığıdır. Bunlar dışındakileri,
mallarınızı vererek almanız; şunu bunu dost tutmayarak iffetli yaşamanız, zina
etmemeniz şartıyla size helal kılınmıştır. Kendilerinden
nimetlendiğiniz kadınların mehirlerini onlara bir hak olarak verin. Mehir
kesişmeden sonra karşılıklı hoşnutluğa bağlı hallerde üzerinize günah yoktur.
Allah, her şeyi bilir, tüm hikmetlerin sahibidir. İnanmış
hür kadınları nikâhlama genişliğine gücü yetmeyeniniz, ellerinizin altındaki
genç, mümin köle kızlarından biriyle evlensin. Allah sizin imanınızı
daha iyi bilir. Hep birbirinizdensiniz. O halde
onları, ailelerinin izniyle nikâhlayın. Gizli dost edinmeyerek, zinadan uzak
kalarak, iffetli hanımlar olmaları şartıyla onların mehirlerini örfe uygun bir biçimde
verin. Evliliğe geçtikten sonra bir fuhuş yaparlarsa onlara, hür
kadınlara uygulanan cezasının yarısı uygulanacaktır.
Bu, köle ile evlenme yolu, günaha ve sıkıntıya girmekten korkanınız içindir.
Sabretmeniz sizin için daha hayırlıdır. Allah çok affedici, çok
merhametlidir. Allah size açık-seçik bildirmek istiyor. Sizi, sizden
öncekilerin yol ve yöntemlerinden haberdar ediyor. Size tövbe nasip ediyor.
Allah her şeyi bilir, tüm hikmetlerin sahibidir. Allah sizin tövbenizi kabul
etmek istiyor. Şehvetlerine uyanlarsa sizin büyük bir sapışla sapmanızı
isterler. Allah size hafiflik getirmek istiyor. Çünkü insan çok zayıf
yaratılmıştır. 4. sure (NİSA) 22-28. ayet
(Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Yetimler konusunda
adaleti koruyamayacağınızdan korkarsanız, sizin için temiz kılınan kadınlardan
ikişer, üçer, dörder nikâhlayın. Eğer bu durumda adaleti gözetemeyeceğinizden
korkarsanız, bir tek kadınla yahut yeminlerinizin / sağ ellerinizin sahip
olduklarıyla yetinin. İşte bu, haksızlığa sapmamanız için en uygun yoldur. Kadınlara mehirlerini nazik ve
cömert bir şekilde örf ve çevrenin kabullerine uygun olarak verin. Eğer ondan
birazını kendileri kişisel istekleriyle size sunmuşlarsa artık onu içinize sine
sine yiyin. 4. sure (NİSA) 3-4. ayet
(Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Eğer
karı-kocanın aralarının açılmasından endişe ederseniz, bir hakem erkek
tarafından, bir hakem de kadın tarafından gönderin. Bunlar, barıştırmak
isterlerse Allah, kadınla erkeğin aralarını düzeltmede onları başarılı
kılacaktır. Allah
Alîm'dir, her şeyi bilir; Habîr'dir, her şeyden haberdardır. 4. sure (NİSA) 35. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Ey
Peygamber! Kadınları boşadığınız zaman iddetlerine doğru boşayın ve iddeti iyi
sayın! Rabbiniz
olan Allah'tan korkun! Onları evlerinden çıkarmayın;
onlar da çıkmasınlar. Apaçık ve belgeli bir yüzsüzlük yapmaları durumu müstesna.
İşte bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Allah'ın sınırlarını çiğneyen kendi
benliğine zulmetmiş olur. Bilemezsin, belki Allah bundan sonra yeni bir iş /
oluş ortaya çıkarır. Sürelerini doldurma noktasına
geldiklerinde o kadınları ya örfün gerektirdiği biçimde tutun yahut da yine
örfün gerektirdiği şartlarla onlardan ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki
kişiyi de tanık tutun. Tanıklığı Allah için tam bir biçimde yapın.
Allah'a ve âhiret gününe inanan kişiye işte bu şekilde öğüt verilmektedir. Kim
Allah'tan korkarsa, Allah ona bir çıkış yolu nasip eder.Ve onu hiç beklemediği
yönden rızıklandırır. Kim Allah'a dayanıp güvenirse O, ona yeter. Hiç kuşkusuz,
Allah, emrini yerine getirecektir. Allah her şey için bir ölçü / bir kader
belirlemiştir. Âdetten kesilen kadınlarınızın iddet
bekleme sürelerinde kuşkuya düşerseniz, onların iddetleri üç aydır. Hiç âdet
görmemiş kadınların süreleri de böyledir. Gebe olan kadınların süreleri ise
yüklerini bırakmalarına kadardır. Kim Allah'tan korkarsa, O ona işinde
bir kolaylık nasip eder. İşte bu, Allah'ın size indirmiş olduğu emridir. Kim
Allah'tan korkarsa O, onun çirkinliklerini örter ve onun ödülünü büyütür. O kadınları, imkânlarınız ölçüsünde, barındığınız yerin
bir kısmında barındırın. Onları baskı altında tutmak için onlara zarar verme
yönüne gitmeyin. Eğer hamile iseler yüklerini bırakıncaya kadar onlara nafaka
verin. Eğer sizin için çocuk emziriyorlarsa, ücretlerini de verin. Aranızda
örfe uygun biçimde konuşup tartışın. Eğer anlaşmakta zorluk çekerseniz o zaman,
doğmuş olan çocuğu baba hesabına başka bir kadın emzirecektir. Geniş imkâna
sahip olan bu geniş imkânından harcasın. Rızkı kendisine ölçü ile verilmiş olan
da Allah'ın kendisine verdiğinden infak etsin. Allah hiçbir benliği, kendisine
verdiği şey dışında yükümlü tutmaz. Allah, bir güçlükten sonra bir
kolaylık yaratacaktır. 65. sure (TALÂK) 1-7.
ayet (Resmi: 65/İniş:100/Alfabetik:98)
İçinizden bekârları / dulları,
bir de erkek hizmetçilerinizden ve halayıklarınızdan durumu uygun olanları
evlendirin. Eğer yoksul iseler, Allah onları lütfundan zenginleştirir. Allah Vâsi'dir, Alîm'dir. Nikâh imkânı bulamayanlar, Allah kendilerini lütfundan
zenginleştirinceye kadar iffetlerini korusunlar. Size bağımlı olanlardan,
hürriyetini satın almak isteyenlerin, kendilerinde iyi hal görürseniz, onlarla
yazılı anlaşma yapın. Allah'a size verdiği malından siz de onlara verin.
Hizmetinizdeki genç kızları, iffetli kalmak isteyip dururlarken, iğreti dünya hayatının
basit menfaatini elde etmek için fuhşa zorlamayın. Kim onları baskı
altında tutarsa Allah, fuhşa zorlanmalarından sonra onları affedici,
esirgeyicidir. 24. sure (NÛR) 32-33. ayet
(Resmi: 24/İniş:102/Alfabetik:84)
Bugün size
bütün temiz nimetler helal kılındı. Kendilerine kitap verilmiş olanların
yemekleri size helaldir. Sizin yemekleriniz de onlara helaldir. Mümin kadınların iffetlileriyle, sizden önce kendilerine
kitap verilmiş olanların iffetli hanımları da mehirlerini verdiğiniz takdirde;
iffetinizi korumanız, zinadan uzak kalmanız ve şunu-bunu dost tutmamanız
şartıyla size helaldir. İmanı tanımayıp nankörlük edenin ameli boşa
gitmiştir. Ve o, âhirette de hüsrana uğrayanlardandır. 5. sure (MÂİDE) 5. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal
Selam...
T.C. / M. Kemal Adal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder