Sadık K. TURAL
Ankara- 1996
Kimdir
kahraman? Kime denmeli? Şarlatanlıkta, sahtekârlıkta, hırsızlıkta, yalancılıkta
yarışanların arasından, kemirgenlerin içinden kahramanı
nasıl seçeceğiz?
İyi, güzel,
başarılı, öne çıkan davranışlardan hangisidir kahramanlık?
Kahramanlık, hırsla,
şehvetle değil, aşkla, sadakatle bağlanılanın uğrunda, özgürlüğünden, huzurundan, sağlığından,
rahatından ve güvenliğinden vazgeçebilmektir. Hem de, kendisini sevenlerin ayak
bağı olmasına izin vermeyen bir kararlılıkla…
Kahramanlık, kutsal
sayılan, aşkla bağlanılan, vazgeçilmez kabul edilen; uğrunda can verilen değer ve varlığın, bir
insanın hücrelerini yıkaması sonucundaki davranış bütünlüğüdür. Kahramanın özgüven duygusu, çalışkanlıkla, tahammülle ve
sabırla birleşerek, her hücresine ayrı bir enerji taşımaktadır. Kahramanlık, “Her güçlükten sonra, bir kolaylık vardır.” hükmünün
arkasındaki ilâhî müjdeyle donanmışlıktır, enerjisi artmışlıktır.
Kahramanın
ilk özelliği, bilinçli korkusuzluğudur… Kahramanlık, akıl hastalarının, cinnet
geçirenlerin ve hırsına tapanların korkusuzluğu değil, korkmaktan korkanların
korkusuzluğudur… Kahramanlardaki korkusuzluk, Allah’tan başka korkulacak
olmadığına inananların korkusuzluğudur.
Kahramanlardaki
korkusuzluğun arkasındaki, bilinçli özgüven
duygusunu, bilinçli inancı, bilinçli temkini, bilinçli sabır ve tahammülü göremeyenler, kahramanlığı anlayamazlar. Bu
ulu ve şerefli rütbeyi kazanmak için, bilinç gerekli.
Kahraman, gözünü, sözünü,
kulağını, aklını doğrunun emrine verdiğini saklamayan insan. Kahraman, vücudunun bir organını veya bazı
organlarını değil, canını kutsal ve doğru
saydığı yolda, ortaya koyan insan…
Malından,
gençliğinden, hayallerinden, beklentilerinden, ulaştıklarından, ulaşma ihtimali
bulunanlardan vazgeçerek, canıyla bir doğruyu yaşatmaya çalışan insan,
kahraman… Cinsiyeti ve yaşı yok kahramanın: Erkek de olur, kadın da, çocuk da
olur, yaşlı da. Kahramanların çok azı lider olduğu halde, millî liderler,
çoğunlukla kahraman…
Kahraman,
Allah’ını bilmeyi, özünü biçimlendirmeyi, doğrular adına yapılması gereken
savaşı, bilinç seviyesine çıkarmış insan… Allah doğrudur, doğruyu sever ve
doğruluğun yaşaması yönünde can verenler ile kendisi doğrudan görüşür.
Şâhit, bir
şeyi gözüyle gören demektir. Şehît, aynı
kökten gelen ve sıfatın en yüksek derecesini gösteren kavram. Esmâ-ü’l
Hüsnâ’dan biridir, ‘şehît’; anlamı ise, en
yakından, en içten gören, bilgisi mutlak olan… Yaratanıyla görüşmek, buluşmak
ve doğrudan sohbete katılmak için Allah’ın doğrusunun yolunda can verirken,
ölümü yakından gördüğü halde ‘yılgınlık, bezginlik, üzgünlük göstermeyen’, kaçmayan
insandır, şehit… Şehitler, kanlı kefenleriyle gömülürler. Allah’ın doğrusuna
şahitlik etmek üzere, eceli en yakından görmek için, şehit olanlar, özel
sohbetin de, şahidi olacaklardır. Şehitler, peygamberlerle sohbete katılmak
açısından velîlere eşit…
“Vatan
sevgisi imandandır !” İnsan,
topraktan gelen, toprağa dönecek olan bir özel canlı; bütün varlıklar da
toprağa dönüşüyorlar. Toprak,
ataların vücutlarının tozlaşıp, yağmur yağdıkça da bitkileri canlandıran, bizi
barındırıp besleyen, ortak bir coğrafyaya dönüşünce, vatanlaşan yüce madde…
Kahraman ise, ölümü göze alarak vatan düşmanlarına karşı çıkandır.
Zaman, ‘Allah’ımın beni var kılıp, yaratılış sebebime uygun
yaşamak için görevlendirdiği sınav alanıdır.’ diyebilen insan, kahraman…
Mekân, Allah ve
atalar tarafından havasına, suyuna, toprağına, bitkisine, hayvanına, güzellik
katılarak geçmişten geleceğe emanet bırakılan açık ve kapalı alanlar. Toprağın
altındaki ve üstündeki insanlara, açık ve kapalı alanlardaki emanetlere, saygı,
sevgi, insaf, merhamet ve sorumluluk duyarak yaklaşmayı benimseyen insandır, kahraman…
Şartlar… Kahramanlık,
şartlar olumsuz ise, olumsuzluğa boyun eğmemektir. Kahraman, zamanın, mekânın
-çıkmazlar ve çözülmeler yüzünden sıkıntılı, bunaltılı, çözümsüz olan- durum ve
şartlarını, Allah’ın ve ataların istediği yönde, değişim ve dönüşümlere
kavuşturmak için özgüven duygusuyla, arınmış bilinciyle ve sabırlı çabası ile
öne çıkan insandır.
Kahraman, açık
düşmanı ve düşmanlıkları, ya büsbütün yok eden, ya da ümitlerini
ortadan kaldıran iradeyi,
mücadeleyi ortaya koyandır. Sadece kendi şeref, iffet ve namusuyla malını
değil, başka insanların can, namus ve mallarını da korumak, ata vücutlarının
karıştığı topraklara düşman ayağı bastırmamak için, canını, kanını sebil eden
insandır, kahraman…
Bedr’in
aslanları, Anafartalar’ın, Dumlupınar’ın, Sakarya’nın, Kıbrıs’ın, şehitleri ve
gazileri; Türkiye Cumhuriyetini yıkmak isteyenlere, kış yaz demeden, her yerde
ve her zaman “Dur!” diyen, yüreği imanlı
askerler, polisler ve onların sivil ve asker komutanları kahraman…
Kahraman,
Çanakkale’de, hem yiğitliğine, hem aklına düşmanın saygı gösterdiği, müttefikin
hayranlık duyduğu, Büyük Taarruz’da dünyanın alkışladığı Gazi Paşa ile
farklılıkları bir yana atıp, onun yanında yer alanlardır.
Allah için, vatan
için, millet için, devlet için canıyla can oynayanların ünvanları, alp, yiğit, alperen, koçak, efe, kızan,zeybek,
seymen, Mehmetçik, şehit, gazi ve kahraman…
Milletin
birliğine, devletin varlığına, bir kültürün tarih içinde devamlılığına karşı
çıkan ve bu niyetini, silahla sürdürmeye kalkan yerli ve yabancı eşkıya ile
hâinler düşmandır. Düşmanın dinî ve milliyeti önemli değildir; hattâ sizinle
akrabalığı bile… Düşman, milleti önce sindirmek, parçalamak, sonra yok etmek
isteyendir. Düşman, kurulu hukuk düzenini yerle bir etmek; devletin işlerliğini
ve bağımsızlığını ortadan kaldırmak niyetini taşıyan, adı belli, her türlü
nifak, fitne ve fesat topluluklarıdır. Düşmandan korkmayan, çekinmeyen;
haberleşmeciden, ekmek ve su taşıyıcısından, en iyi nişancılara kadar, çarpışma
ve çatışmaya katılan insanlar, gazidir, şehittir, kahramandır.
Kahraman, haram lokma
yemeyendir; oğullarından, kızlarından, torunlarından çıkacağını bildiği için,
devlet malı, yetim malı, vakıf malı yemeyen insandır. Toplum vicdanı, gizli ve
açık hırsızlıkta birinci, yolsuzlukta ünlü, zimmette şâibeli, yetkiyi kötüye
kullanmada şanlı insanları, dışlayarak
îdam etmelidir.
Kahramanlık,
kıskançlıktan kıvrananların iftira veya iğrenç gıybetlerine rağmen, yolundan
dönmezlik gösterebilmektir. Kahraman, düşmanlarının çirkin oyunları, akıl almaz
güç ve iş birlikleri karşısında, kızsa da, üzülse de, bezginlik ve yılgınlık
göstermeyen insandır… Kahramanlık, yılmamak anlamında sabır, yolundan
dönmemek, durmamak anlamında inançlı irade ile donanmışlıktır.
Kahraman, nâdiren
saldıran; fakat kendisine saldırıldığında, korkmadan, üzerine düşeni yapıp
düşmanlığa ve düşmanına karşı koyan, yenilse de pes etmeyendir… Kahraman,
temkin, tedbir, tahammül ve sabır ile bir iç kale oluşturup oraya -çok
özel kimseler dışında- girilmesine izin vermeyendir. Kahraman, yalnızlığın, baş
eğmezliğin, bağımsızlığın örneği, bükülmezliğin efendisidir…
Kahraman, zor
şartlar altında da, nefsine, namusuna sahip çıkabilendir… Kimsenin namusuyla
oynamayan; kimseye iftira etmeyen; iradeli ve nefsine mahkûm değil hâkim olan
insan, kahraman… İmanına, iffetine ve aklına karşı açılmış savaşlarda, adım adım
kazandığı cephelerle, her kadın birer gerçek kahraman… Bebek iken, eli,
gözü dili olduğu yavrusunun her gününün ve her haftasının çilesiyle yoğrulan,
şefkatin, merhametin, fedakârlığın anıtı olan anneler… Allah’ın, ataların,
tarihin, toprağın ruhunun istediği
çocuğu yetiştiren anneler, kazandıkları zaferle birer kutsal kahraman…
Kahraman, gücün ve
güçlünün yanında değil, hakkın ve haklının yanı başında yer alır. Bilinçli her
insan gibi kahraman da, hukuk ve adalete ilişkin yanlış uygulamaların, huzur ve
istikrarı da, birlik ve bütünlüğü de yok ettiğini bilir. Bilinçli her insan
gibi kahraman da, din ve hukuk görevlerinin, muktedirlere yardım ve yataklık
etmesini kabul etmez, bu duruma karşı çıkar. Kahraman / cigit / yiğit /alp, Allah’ın da, kulların da, şerefli saydığı varlık.
Kahraman, zamanın,
mekânın, şartların elinden tutup Allah’ın ve ata ruhlarının istediği yönde,
iyiye, doğruya, huzurluya, şerefliye, onurluya götürmeyi benimseyen,
götürülmeyi isteyenlere önderlik veya yoldaşlık
eden insan…
Gözünü tan ile;
nefsini iman ile; vatanını can ile; bağımsızlığını kan ile yıkadığı için, özgürlüğü helâl olan insan kahraman…
Kahraman,
ana-baba-kardeş-yavuklu-evlat ateşi yüreklerini tandırcasına yakan, ecel ile
duâ arasından Mevlâ’ya bakan, bir ölümsüz can…
Atların eşek
kulunladığı, kurtların sırtlan yavruladığı, aslanın, kaplanın buzağıladığı
görülmemiştir. Sırtlanların, anasına veya babasına saldırdığı ve yediği
söylenir. Kahraman babaların, anaların, kahraman çocukları olur; kahraman
dedelerin ve ninelerin kahraman torunları…
Kahraman, beslenen
değil, aklı, yüreği ve eliyle başkalarını besleyendir. Kahraman, şöhret ve
dünyalık peşindekiler arasından seçmeye çalıştığımız değil, imanı, iradesi,
bilinci, bilgisi ve özgüven duygusuyla ortaya çıkması beklenendir.
Kahraman, bilinçleri
arıtandır, özlenendir, özlemle yolu gözlenendir. Dün de, bugün de…
Sadık K. TURAL
Ankara- 1996
* Bu konuşma
Gaziler Vakfı’nın toplantısında yapılmıştır (Ankara 1996). Bazı küçük
değişikliklerle Mayıs 2004’ten sonra, başta Sadettin Köselerli olmak üzere bazı
dostlarımız ile 2011 sonrası da, Merve Can -son hâlini- e-postalarla birçok
kişi ile paylaşmışlardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder