İŞTE ATATÜRK

İŞTE ATATÜRK
Allah Kuran’da: “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.” (17/İSRA/36) buyurmuştur. Atatürk de: “Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın” (Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi 1-5, 1977 /A. Gürtaş, s. 41) demektedir.- "İŞTE ATATÜRK" PORTALINA GİRMEK İSTEDİĞİNİZDE YUKARIDAKİ RESMİ TIKLAYINIZ.

12 Kasım 2016 Cumartesi

ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ’NİN BAŞARILI OLMASI İÇİN BİR DEĞERLENDİRME


KONUK YAZAR 


Hüsnü MERDANOĞLU
ADD Çankaya Şubesi Üyesi

ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ’NİN BAŞARILI OLMASI İÇİN BİR DEĞERLENDİRME

 

Tüzüğünde belirtildiği üzere; Atatürk devrim ve ilkelerini yok etmek için, açık ya da kapalı  plânlı ve sinsi çalışmalar içinde olanlara karşı, “O’nun devrim ve ilkelerinin gelecekte de egemen olmasına katkıda bulunma ve onlara bekçilik yapma zorunluluğunu nedeniyle 19 Mayıs 1989 tarihinde Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) kurulmuştur.

Dönemin Bakanlar Kurlunun 28.03.1993 tarihli ve 93/4239 sayılı kararıyla “Kamu Yararına Çalışan Dernekler” statüsüne de kavuşmuş olan ADD, 28 yıllık süreçte (kurucu genel başkanlar dışında) iyi yönetilemediği için; kurumlaşmasını tamamlayamadığından, amaç ve hedeflerin gerçekleştirememiş, adına yaraşır gelişmeyi göstermemiştir.
En az elli bini sorumluluğunu yerine getirmeye hazır olan, iki yüz bin kadar üyesi 370 kadar şube (şube sayısı bir zamanlar 500 kadar idi) çokluğuna sahip olan ADD, kurumsallaşmasını sağlayabilseydi; birkaç radyo ve televizyon kanalları, birkaç vakıf ve okullarını yönetiyor konumda bulunması gerekirdi. Böylece; kamuoyunu Atatürk ilkeleri doğrultusunda yönlendirebilen güce erişir ve yaralatacağı hizmetleri nedeniyle görüşüne başvurulun sivil toplum kuruluşu olurdu.
Bilinen gerçektir ki; Atatürk devrim ve ilkelerine karşı örgütlenenlerin güçlü bir altyapısı mevcuttur. Yayınevleri enstitüleri, öğretim merkezleri ve yayın organları, yüzlerce vakıf ve şirketleri bulunmaktadır. Türkiye’de olduğu gibi yurt dışında maddi kaynak ve benzeri destek sağlayan tarafları vardır.
Kendine bağlı hazır kurulmuş olan mevcut vakfı (Ata Vakfı) bile etkin duruma getiremeyen ADD, mevcut durumu ile kamuya yararlı olmadığı gibi, kendine ve üyelerine de yararlı olamayan bir konumda bulunmaktadır. Oysa kamuoyunun bir kesimi adında “Atatürk” olan bu kuruluşun adına yaraşır olmasını, güven vermesini beklemiştir.
ADD, kuruluş yılarında topluma güven verdiği için şu anda Genel Merkez’in kullandığı daireler, üyelerin bağış katkıları ile alınmıştır. Zaman içinde ADD, kamuoyundaki güvenini yitirmiş olmalı ki, bir yandan üye ve şube sayısı azalma sürecine girmiş, gönlü Atatürk ilkelerinden yana olan varsıl yurttaşlar, ADD yerine başka derneklere yardım yapar olmuşlardır. Örneğin “Huysuz Virjin” olarak bilinen Seyfi Dursunoğlu, varlığını Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğine (ÇYDD) bağışlamıştır. (ADD ile aynı yıl içinde kurulan ÇYDD bu bağışı hak etmiştir. Şöyle ki; söz konusu kuruluşun resmi sitesine yansıtıldığına göre bu süreçte ÇYDD tarafından; 71344 üniversite öğrencisine burs verilmiş, Türkiye’nin dört bir yanındaki üniversitelerde -ADD’nin varlık gösteremediği doğu ve güneydoğu Anadolu illeri de dâhil-  okuyan bu öğrencilerden mezun olmuş olanlardan; 2192 genç doktor, 1849 genç öğretmen, 1375 genç mühendis, 607 genç avukat, 526 genç hemşire, 482 genç iletişimci, 324 genç güzel sanatlar mezunu, 221 genç diş hekimi, 181 genç eczacı, 136 genç mimar, 112 genç veteriner, 85 genç psikolog, 77 genç turizm ve otelci, 43 genç bankacı, 24 genç denizci, 47 genç tercüman, 20 genç sivil havacı, çağdaş bireyler olarak iş yaşamına atılmışlardır.)

ADD kurulduğu ilk yıllılarda benim de içinde bulunduğum Eğitim Kurulu aracılığıyla gençlerin yetişmesine ağırlık vermişti; yüzlerce gencin ilgisi nedeniyle dernek binası koridorlara dek dolup taşmakta idi. İçim sızlayarak belirtmek isterim ki, kurucu kadroların başlattığı bu hizmetler önlenmemiş olsa idi ADD, 28 yıllık süre içinde bir değil birkaç Aziz Sancarın yetiştirilmesine katkı verebilirdi.


****

Adında Atatürk olan her kurum ve kuruluşun öncelikli görevi; Atatürk devrimlerinin önde gelen ilkelerinden laikliğin, din ve düşünce özgürlüğünün temeli olduğu bilinciyle, kimsenin inancına (başörtüsü de dâhil) müdahale etmeden, toplumsal barışı sürekli kılmaya yönelik çaba içinde olmalıdır.

Cumhuriyetimizin yetiştirdiği değerlerden biri olan Oktay Sinanoğlu’nun vurguladığı gibi; “Atatürkçülük şu yalana indirgendi: ‘Atatürkçülük’ eşittir “laiklik”, eşittir “Müslüman düşmanlığı”. Sonunda halk aydınlara ve devlete husumetle bakar oldu.

ADD Bilim ve Danışma Kurulu Başkanı’nın internet ortamında 1 Mayıs 2016 günü paslaştığı aşağıda değindiğim ayet eleştirisi Bu bağlamda değerlendirildiğinde kimlerin işine yarayacaktır? ADD Bilim ve Danışma Kurulu Başkanı söz konusu iletisinde şunlara değiniyor:
MUTLAKA BİLMENİZ GEREKEN 3 AYET !!!

Değerli arkadaşlar,
Bu gün sizlerle Kur’anın Mekke’de vahyolunan surelerinden 3 ayeti paylaşmak istiyorum. Bu ayetlere göre Kuran Arap Peygamberi aracılığı ile Araplar için Arapça indirilmiştir. Arapların dışındaki kavimlerin (Milletlerin) ayrı bir inancı olabileceğine bizzat Kuran bu ayetlerle işaret ediyor. Takdir size kalmış.

1-Yusuf Suresi, 2,
2-İbrahin Suresi 4,
3-Kafurun Suresi 6

ADD Bilim ve Danışma Kurulu Başkanı’nın 3 ayet eleştirisi karşısında, en az 3 soru sormak gerekir: Bu eleştiri ile
1-ADD’ye mi?
2-Atatürkçülüğe mi?
3-Laikliğe mi? Hizmet etmiş olunuyor?
Kur’an’ın duyurulmasında bugüne dek yüzyıllar geçmiş, ülkemiz nüfusu da dahil milyonlarca insan tarafından benimsenmiş bir olgunun gündeme taşınması, günümüz bilge adamı Yaşar Nuri Öztürk’ün şu tespitlerinde anlam bulmaktadır:

“Biz, laik ve Atatürkçüyüz diyerek, dine, dindara, gerçekleri bilen düşünce adamlarına sırtarını dönenler, meydanın dinci talan çetelerine terk etmiş oldular. Laiklik adına basiretsizlik üretenler, dincilere dolaylı destek vermiş oldular.

“Dinciliğin bütün şansı, solculuk ve Atatürkçülük adına hezeyan sergileyen ekiplerin yanlışlarıdır.”

*****

ADD üyeliğinde bulunmuş olan bir yazar (Yılmaz Dikbaş) “Atatürkçüler Yenildi” adını taşıyan yapıtında, ADD ile ilgili şu değerlendirmede bulunmuştur:

Kemalizm’in temel ilkelerinden olan; antiemperyalizm, ulusal egemenliğe bağlılık ve devrimcilik ilkelerini çıkaranlar ADD adlı sivil toplum örgütünde toplanmışlardır.  Atatürkçüler yenildi Kemalistler kazanmalı.
(Onursal Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sayın Vural Savaş’ın ADD yönetimi yönelik çok ağır değerlendirmesini merak edenler içinEmperyalizmin Uşakları, Bilgi yayınevi, Ankara, 2005, 2. Baskı syf. 118’e bakmalarını önermekle yetiniyorum.)

Üzerinde Atatürk resmi olan takvim satışları yaparak, Atatürk ticareti yapan bir konuma düşürülen ADD’nin tarihi ile ilgili bugüne dek en kapsamlı çalışma olan ADD’NİN KİTABInda (Tekin yayınları, birçok ADD yönetim kurulu üyesi ve ADD üyelerinin  böyle bir kitaptan haberdar oldukları bile kuşkuludur)  şu düşündürücü cümleler yer almaktadır:

·         “ … ABD ve AB ve İsrail’lilerinin yakından izlediği” vurgusu dikkat çekici olduğunu belirterek yinelemek isterim ki; adında “Atatürkçü” sözcüğü olan ADD’nin Kemalist üyeleri; ADD’nin Atatürk resimli takvim satan durumundan kurtarılarak, yurttaşlara güven veren bir sivil toplum kuruluşuna dönüştürmeleri için sorumluluklarını yerine getirmelidirler.”
·          
Kemalizm; zoru başarmaktır. Hiç kuşkusuz ADD’nin mevcut üyeleri içinde birçok Kemalist bilinçte üye vardır. ADD’nin adına yaraşır düzeye erişebilmesi için 2016 Haziran ayı içinde yapılacak genele kurul bir fırsattır.

28 yılın eksikliklerini gidermek için ADD’nin hedefi; Aziz Sancar niteliğin bilim adamları yetişmesine katkı vermek olmalıdır.
Dernek yönetiminde başarı; özverili, sorumluluğun bilincinde ve birbiri ile dayanışma-yardımlaşma içinde olan kadroların, derneğin tüzüğün amacına yaraşır projelerin gerçekleştirmelerine bağlıdır.
Henüz adayların belli olmadığının rahatlığı ile belirtmek isterim ki; ADD Genel Yönetimine aday olacaklar; tüzük hükümlerine uygun açıklayacakları inandırıcı projelerle delegelerin oylarını istemeli ve yönetime geldiklerinde, açıkladıkları projeleri gerçekleştirip gerçekleştirilmediklerine göre değerlendirilmelidirler.
Derneği atlama tahtası olarak görmeyen, dernek amaçlarına uygun projeleri gerçekleştirmek için yönetime gelen bir kadro sayesinde, Kemalizm’i atağa kaldıran mümkün olabilir.
ADD’nin çeşitli organlarında görev almış, sorumluluğunun bilincinde bir ADD üyesi olarak ve saygı ile.
Mayıs 2016.
=================================================
Dostlar,

Yorumsuz sunuyoruz değerli dostumuz Sayın Hüsnü Merdanoğlu‘nun yazısını..

O’nun, çok değerli kitaplarıyla Aydınlanmaya ve özverili – nitelikli hizmetleriyle ADD’ye paha biçilmez hizmetleri oldu uzuuun yıllardır.. Hala olabilir ve mutlaka olmalı..

ADD Bilim Danışma Kurulu Başkanı Sn. Prof. Dr. D. Ali Ercanın paylaştığı yukarıda geçen3 Kuran suresi hakkında Sn. Ercan yanıt yazarsa onu da sitemizde yayımlarız.

Ancak yaklaşık 2 haftadır bu 3 sureyi sitemizin manşetinde tuttuğumuz da izleyicilerimizin bilgisi içindedir.. Elbette beklenen bir “yarar” vardır bundan bize göre de. (Sayın Saltık'a göre,  o “yarar”  her neyse, keşke açıklasaydı da biz de bilgilenseydik. MKA)
ADD’nin hazin halleri konusunda Sn. Merdanoğlu’nun yazdıklarına biz de bütünüyle katılıyoruz.

Şimdiki başkan 6 yıldır “tek adam” mantığıyla ADD’yi güdükleştirmiş, bir yığın katıksız Kemalist ADD’den kopmuş, uzaklaş(tırıl)mıştır.. Biz de bunlardan biriyiz.. Bu sitede yayımlanan yazılarınızı okurlarımız biliyorlar.. Bunlara ADD web sitesinde, Dergisinde gerekçesiz olarak yer verilmiyor… Yazılı başvurularımız bile yanıtsız kalıyor hukukçu genel başkana!?
ADD hiçbir döneminde, son 6 yılda olduğu ölçüde güç yitirmedi ve kötü – dışlayıcı yönetilmedi!
Sevgi ve saygı ile.
28 Mayıs 2016, Ankara
Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com



Prof. Dr. Ahmet SALTIK SİTESİNDEN ALINTIDIR.

Sayın Prof. Dr. ETHEM RUHİ FIĞLALI’NIN  ÇAĞIMIZDA İSLÂM DÜŞÜNCESİNİN SORUNLARI (*) YAZISI İLE BİRLİKTE DEĞERLENDİRİLMESİ VE HERKESE AÇIK VE YAYGIN OLARAK PAYLAŞILMASI UMUT VE DİLEĞİ İLE "ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİNİN" YETKİLİ VE SORUMLULARININ DİKKAT VE İLGİSİNE…

M. Kemal Adal
12. Kasım. 2016 /İZMİR




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder