KONUK
YAZAR
Hüsnü MERDANOĞLU
ADD Çankaya Şubesi Üyesi
ADD Çankaya Şubesi Üyesi
ATATÜRKÇÜ
DÜŞÜNCE DERNEĞİ’NİN BAŞARILI OLMASI İÇİN BİR DEĞERLENDİRME
Tüzüğünde
belirtildiği üzere; Atatürk devrim ve ilkelerini yok etmek için, açık ya da
kapalı plânlı ve sinsi çalışmalar içinde olanlara karşı, “O’nun devrim ve
ilkelerinin gelecekte de egemen olmasına katkıda bulunma ve onlara bekçilik
yapma zorunluluğunu nedeniyle 19 Mayıs 1989 tarihinde
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) kurulmuştur.
Dönemin Bakanlar Kurlunun 28.03.1993 tarihli ve
93/4239 sayılı kararıyla “Kamu Yararına Çalışan Dernekler” statüsüne de
kavuşmuş olan ADD, 28 yıllık süreçte (kurucu genel başkanlar dışında) iyi
yönetilemediği için; kurumlaşmasını tamamlayamadığından, amaç ve hedeflerin
gerçekleştirememiş, adına yaraşır gelişmeyi göstermemiştir.
En az elli bini sorumluluğunu yerine getirmeye
hazır olan, iki yüz bin kadar üyesi 370 kadar şube (şube sayısı bir zamanlar
500 kadar idi) çokluğuna sahip olan ADD, kurumsallaşmasını sağlayabilseydi;
birkaç radyo ve televizyon kanalları, birkaç vakıf ve okullarını yönetiyor
konumda bulunması gerekirdi. Böylece; kamuoyunu
Atatürk ilkeleri doğrultusunda yönlendirebilen güce erişir ve yaralatacağı
hizmetleri nedeniyle görüşüne başvurulun sivil toplum kuruluşu olurdu.
Bilinen gerçektir ki; Atatürk devrim ve
ilkelerine karşı örgütlenenlerin güçlü bir altyapısı mevcuttur. Yayınevleri
enstitüleri, öğretim merkezleri ve yayın organları, yüzlerce vakıf ve
şirketleri bulunmaktadır. Türkiye’de olduğu gibi yurt dışında maddi kaynak ve
benzeri destek sağlayan tarafları vardır.
Kendine bağlı hazır kurulmuş olan mevcut vakfı
(Ata Vakfı) bile etkin duruma getiremeyen ADD, mevcut durumu ile kamuya yararlı
olmadığı gibi, kendine ve üyelerine de yararlı olamayan bir konumda
bulunmaktadır. Oysa kamuoyunun bir kesimi adında “Atatürk”
olan bu kuruluşun adına yaraşır olmasını, güven vermesini beklemiştir.
ADD,
kuruluş yılarında topluma güven verdiği için şu anda Genel Merkez’in
kullandığı daireler, üyelerin bağış katkıları ile alınmıştır. Zaman içinde ADD,
kamuoyundaki güvenini yitirmiş olmalı ki, bir yandan üye ve şube sayısı azalma
sürecine girmiş, gönlü Atatürk ilkelerinden yana olan varsıl yurttaşlar, ADD
yerine başka derneklere yardım yapar olmuşlardır. Örneğin “Huysuz
Virjin” olarak
bilinen Seyfi Dursunoğlu, varlığını Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğine (ÇYDD)
bağışlamıştır. (ADD ile aynı yıl içinde kurulan
ÇYDD bu bağışı hak etmiştir. Şöyle ki; söz konusu kuruluşun resmi
sitesine yansıtıldığına göre bu süreçte ÇYDD tarafından; 71344 üniversite
öğrencisine burs verilmiş, Türkiye’nin dört bir yanındaki üniversitelerde
-ADD’nin varlık gösteremediği doğu ve güneydoğu Anadolu illeri de dâhil-
okuyan bu öğrencilerden mezun olmuş olanlardan; 2192 genç doktor, 1849 genç
öğretmen, 1375 genç mühendis, 607 genç avukat, 526 genç hemşire, 482 genç
iletişimci, 324 genç güzel sanatlar mezunu, 221 genç diş hekimi, 181 genç
eczacı, 136 genç mimar, 112 genç veteriner, 85 genç psikolog, 77 genç turizm ve
otelci, 43 genç bankacı, 24 genç denizci, 47 genç tercüman, 20 genç sivil
havacı, çağdaş bireyler olarak iş yaşamına atılmışlardır.)
ADD
kurulduğu ilk yıllılarda benim de içinde bulunduğum Eğitim
Kurulu aracılığıyla gençlerin yetişmesine ağırlık vermişti; yüzlerce
gencin ilgisi nedeniyle dernek binası koridorlara dek dolup taşmakta idi. İçim
sızlayarak belirtmek isterim ki, kurucu kadroların başlattığı bu hizmetler
önlenmemiş olsa idi ADD, 28 yıllık süre içinde bir değil birkaç Aziz Sancar’ın
yetiştirilmesine katkı verebilirdi.
****
Adında Atatürk olan her kurum ve kuruluşun öncelikli görevi; Atatürk devrimlerinin önde gelen ilkelerinden laikliğin, din ve düşünce özgürlüğünün temeli olduğu bilinciyle, kimsenin inancına (başörtüsü de dâhil) müdahale etmeden, toplumsal barışı sürekli kılmaya yönelik çaba içinde olmalıdır.
Cumhuriyetimizin
yetiştirdiği değerlerden biri olan Oktay Sinanoğlu’nun
vurguladığı gibi; “Atatürkçülük”
şu yalana indirgendi: ‘Atatürkçülük’ eşittir
“laiklik”, eşittir “Müslüman düşmanlığı”. Sonunda halk aydınlara ve
devlete husumetle bakar oldu.
ADD Bilim ve Danışma Kurulu Başkanı’nın internet
ortamında 1 Mayıs 2016 günü paslaştığı aşağıda değindiğim ayet eleştirisi Bu
bağlamda değerlendirildiğinde kimlerin işine yarayacaktır? ADD Bilim ve Danışma Kurulu Başkanı söz konusu iletisinde şunlara
değiniyor:
“MUTLAKA BİLMENİZ GEREKEN 3
AYET !!!
Değerli arkadaşlar,
Bu gün sizlerle Kur’anın Mekke’de vahyolunan surelerinden 3 ayeti paylaşmak istiyorum. Bu ayetlere göre Kuran Arap Peygamberi aracılığı ile Araplar için Arapça indirilmiştir. Arapların dışındaki kavimlerin (Milletlerin) ayrı bir inancı olabileceğine bizzat Kuran bu ayetlerle işaret ediyor. Takdir size kalmış.
Değerli arkadaşlar,
Bu gün sizlerle Kur’anın Mekke’de vahyolunan surelerinden 3 ayeti paylaşmak istiyorum. Bu ayetlere göre Kuran Arap Peygamberi aracılığı ile Araplar için Arapça indirilmiştir. Arapların dışındaki kavimlerin (Milletlerin) ayrı bir inancı olabileceğine bizzat Kuran bu ayetlerle işaret ediyor. Takdir size kalmış.
1-Yusuf Suresi, 2,
2-İbrahin Suresi 4,
3-Kafurun Suresi 6”
2-İbrahin Suresi 4,
3-Kafurun Suresi 6”
ADD Bilim ve Danışma Kurulu
Başkanı’nın 3 ayet eleştirisi karşısında, en az 3 soru sormak gerekir: Bu
eleştiri ile
1-ADD’ye mi?
2-Atatürkçülüğe mi?
3-Laikliğe mi? Hizmet etmiş olunuyor?
2-Atatürkçülüğe mi?
3-Laikliğe mi? Hizmet etmiş olunuyor?
Kur’an’ın
duyurulmasında bugüne dek yüzyıllar geçmiş, ülkemiz nüfusu da dahil
milyonlarca insan tarafından benimsenmiş bir olgunun gündeme taşınması, günümüz
bilge adamı Yaşar Nuri Öztürk’ün
şu tespitlerinde anlam bulmaktadır:
“Biz, laik ve Atatürkçüyüz diyerek, dine, dindara, gerçekleri
bilen düşünce adamlarına sırtarını dönenler, meydanın dinci talan çetelerine
terk etmiş oldular. Laiklik adına basiretsizlik üretenler, dincilere dolaylı
destek vermiş oldular.”
“Dinciliğin bütün şansı, solculuk ve Atatürkçülük adına hezeyan
sergileyen ekiplerin yanlışlarıdır.”
*****
ADD üyeliğinde bulunmuş olan bir yazar (Yılmaz Dikbaş) “Atatürkçüler Yenildi” adını taşıyan yapıtında, ADD ile ilgili şu değerlendirmede bulunmuştur:
Kemalizm’in temel ilkelerinden
olan; antiemperyalizm, ulusal egemenliğe bağlılık ve devrimcilik ilkelerini
çıkaranlar ADD adlı sivil toplum örgütünde toplanmışlardır. Atatürkçüler
yenildi Kemalistler kazanmalı.
(Onursal
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sayın Vural Savaş’ın ADD
yönetimi yönelik çok ağır değerlendirmesini merak edenler için “Emperyalizmin Uşakları, Bilgi yayınevi, Ankara, 2005, 2. Baskı syf.
118’e bakmalarını önermekle yetiniyorum.)
Üzerinde
Atatürk resmi olan takvim satışları yaparak, Atatürk ticareti yapan bir konuma
düşürülen ADD’nin tarihi ile ilgili bugüne dek en kapsamlı çalışma olan “ADD’NİN KİTABI”nda (Tekin yayınları, birçok
ADD yönetim kurulu üyesi ve ADD üyelerinin böyle bir kitaptan haberdar
oldukları bile kuşkuludur) şu düşündürücü
cümleler yer almaktadır:
·
“ … ABD ve AB ve
İsrail’lilerinin yakından izlediği” vurgusu dikkat çekici olduğunu belirterek
yinelemek isterim ki; adında “Atatürkçü” sözcüğü olan ADD’nin Kemalist üyeleri;
ADD’nin Atatürk resimli takvim satan durumundan kurtarılarak, yurttaşlara güven
veren bir sivil toplum kuruluşuna dönüştürmeleri için sorumluluklarını yerine
getirmelidirler.”
·
Kemalizm; zoru başarmaktır. Hiç
kuşkusuz ADD’nin mevcut üyeleri içinde birçok Kemalist bilinçte üye vardır.
ADD’nin adına yaraşır düzeye erişebilmesi için 2016 Haziran ayı içinde
yapılacak genele kurul bir fırsattır.
28
yılın eksikliklerini gidermek için ADD’nin hedefi; Aziz Sancar niteliğin bilim
adamları yetişmesine katkı vermek olmalıdır.
Dernek yönetiminde başarı; özverili,
sorumluluğun bilincinde ve birbiri ile dayanışma-yardımlaşma içinde olan
kadroların, derneğin tüzüğün amacına yaraşır projelerin gerçekleştirmelerine
bağlıdır.
Henüz adayların belli olmadığının rahatlığı ile
belirtmek isterim ki; ADD Genel Yönetimine aday olacaklar; tüzük hükümlerine
uygun açıklayacakları inandırıcı projelerle delegelerin oylarını istemeli ve
yönetime geldiklerinde, açıkladıkları projeleri gerçekleştirip
gerçekleştirilmediklerine göre değerlendirilmelidirler.
Derneği atlama tahtası olarak
görmeyen, dernek amaçlarına uygun projeleri gerçekleştirmek için yönetime gelen
bir kadro sayesinde, Kemalizm’i atağa kaldıran mümkün olabilir.
ADD’nin çeşitli organlarında görev almış, sorumluluğunun
bilincinde bir ADD üyesi olarak ve saygı ile.
Mayıs 2016.
=================================================
Dostlar,
Yorumsuz sunuyoruz
değerli dostumuz Sayın Hüsnü Merdanoğlu‘nun
yazısını..
O’nun, çok değerli kitaplarıyla Aydınlanmaya ve özverili – nitelikli hizmetleriyle ADD’ye paha biçilmez hizmetleri oldu uzuuun yıllardır.. Hala olabilir ve mutlaka olmalı..
ADD Bilim
Danışma Kurulu Başkanı Sn. Prof. Dr. D. Ali Ercan‘ın paylaştığı yukarıda
geçen3 Kuran suresi hakkında Sn. Ercan yanıt yazarsa onu da sitemizde
yayımlarız.
Ancak
yaklaşık 2 haftadır bu 3 sureyi sitemizin manşetinde tuttuğumuz da
izleyicilerimizin bilgisi içindedir.. Elbette beklenen bir “yarar” vardır
bundan bize göre de. (Sayın Saltık'a göre, o “yarar” her neyse, keşke açıklasaydı da biz de bilgilenseydik. MKA)
ADD’nin
hazin halleri konusunda Sn. Merdanoğlu’nun yazdıklarına biz de bütünüyle
katılıyoruz.
Şimdiki başkan 6 yıldır “tek adam” mantığıyla ADD’yi güdükleştirmiş, bir yığın katıksız Kemalist ADD’den kopmuş, uzaklaş(tırıl)mıştır.. Biz de bunlardan biriyiz.. Bu sitede yayımlanan yazılarınızı okurlarımız biliyorlar.. Bunlara ADD web sitesinde, Dergisinde gerekçesiz olarak yer verilmiyor… Yazılı başvurularımız bile yanıtsız kalıyor hukukçu genel başkana!?
ADD hiçbir döneminde, son 6 yılda olduğu ölçüde güç yitirmedi ve
kötü – dışlayıcı yönetilmedi!
Sevgi ve saygı ile.
28 Mayıs 2016, Ankara
28 Mayıs 2016, Ankara
Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com
Prof. Dr. Ahmet SALTIK SİTESİNDEN ALINTIDIR.
Sayın Prof. Dr. ETHEM RUHİ FIĞLALI’NIN ÇAĞIMIZDA İSLÂM DÜŞÜNCESİNİN SORUNLARI (*) YAZISI İLE BİRLİKTE DEĞERLENDİRİLMESİ
VE HERKESE AÇIK VE YAYGIN OLARAK PAYLAŞILMASI UMUT VE DİLEĞİ İLE "ATATÜRKÇÜ
DÜŞÜNCE DERNEĞİNİN" YETKİLİ VE SORUMLULARININ DİKKAT VE İLGİSİNE…
M. Kemal Adal
12. Kasım. 2016 /İZMİR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder