İNSANIN
KENDİSİNE VE ÇEVRESİNE KARŞI AHLAKİ SORUMLULUKLARI
2. KÖTÜ VE YERİLEN TUTUM VE DAVRANIŞLAR (BATIL AMELLER)-16
AYRICA
BAKINIZ: III. B. 2. b. İNANMAYANLAR
(KÂFİRLER) VE ÖZELLİKLERİ
r) Dünya'ya Aşırı Düşkünlük (Sekülerlik)
Ayrıca Bakınız: I. C. 1 f. Dünya (Yer) Geçici-İğreti Hayat
(1) Kavram olarak, Ahlak, İnsanın Kendisine ve Çevresine Karşı Ahlaki Sorumlulukları, Kötü ve Yerilen Tutum ve Davranışlar, Dünyaya Aşırı Düşkünlük (Sekülerlik)
Benimle, o nimete boğulmuş yalanlayıcıları baş başa bırak! Birazcık süre tanı onlara. Bizim yanımızda bukağılar var, cehennem var! Boğazdan zor geçen bir yiyecek, korkunç bir azap var, 73. sure (MÜZZEMMİL) 11-13. ayet (Resmi: 73/İniş:3/Alfabetik:74)
Benimle, yarattığım kişiyi baş
başa bırak! Hesapsız bir mal verdim ona. Göz doyurucu
oğullar verdim. Alabildiğine imkânlar döşedim onun için. Tüm bunlardan sonra
hırs ile daha da artırmamı istiyor. Hayır, iş
sanıldığı gibi değil! O, bizim ayetlerimize karşı bir inatçı kesildi. 74. sure (MÜDDESSİR) 11-16. ayet (Resmi: 74/İniş:4/Alfabetik:67)
Elleri kurusun Ebu Leheb'in;
zaten kurudu ya! Ne malı kurtardı onu ne de
kazandığı. Alevli bir
ateşe yaslanacaktır o; Karısı da, odun hamalı olarak. Gerdanında bir ip
olacaktır onun, en sağlam fitillisinden... 111. sure (TEBBET) 1-5. ayet (Resmi: 111/İniş:6/Alfabetik:100)
Doğrusu
şu ki, siz şu iğreti hayatı yeğliyorsunuz. Oysaki sonraki hayat daha mutlu,
daha kalıcıdır. 87. sure (A'LÂ) 16-17. ayet (Resmi: 87/İniş:8/Alfabetik:5)
Bizim zikrimizden /
Kur'an'ımızdan yüz çeviren ve iğreti
dünya hayatından başka bir şey istemeyen kimseden, sen de yüz çevir. Onların, ilimden ulaşacakları
şey işte budur. Kuşkusuz, yolundan sapmış olanı Rabbin çok iyi bilir. Hidayet
üzere yürüyeni de en iyi O bilir. 53. sure
(NECM) 29-30. ayet (Resmi: 53/İniş:23/Alfabetik:80)
Hayır,
hayır! Siz hemencecik geleni seversiniz. Ve sonradan geleceği terk edersiniz. 75. sure (KIYÂMET) 20-21. ayet (Resmi: 75/İniş:31/Alfabetik:56)
Yazıklar
olsun arkadan çekiştirenlerin, kaş göz işareti yapıp alay edenlerin tümüne! 104. sure (HÜMEZE) 1. ayet (Resmi: 104/İniş:32/Alfabetik:39)
Sanır
ki, malı sonsuzlaştıracaktır kendisini. Hayır, iş, sandığı gibi değil! Yemin olsun ki fırlatılıp
atılacaktır o kırıp geçirene, yalayıp yutana / Hutame'ye. Hutame'nin ne
olduğunu sana öğreten nedir? Allah'ın, tutuşturulmuş ateşidir o, Ki tırmanıp
işler yüreklere. O, onların üzerine kilitlenecektir. Uzatılmış sütunlar
arasında... 104. sure (HÜMEZE) 3-9. ayet
(Resmi: 104/İniş:32/Alfabetik:39)
"Yığınlarla mal telef
ettim!" diyor. Hiç kimsenin kendisini görmediğini mi sanıyor? 90. sure (BELED) 6-7. ayet (Resmi: 90/İniş:35/Alfabetik:12)
Ey insanlar,
Allah'ın
vaadi haktır! O halde iğreti dünya hayatı sizi sakın aldatmasın! O yaman
aldatıcı, o çok gururlu, sizi sakın Allah ile aldatmasın. 35. sure (FATIR) 5. ayet (Resmi: 35/İniş:43/Alfabetik:24)
Onlardan
bazı çiftlere, kendilerini imtihan etmek
için iğreti hayatın süsü olarak verdiğimiz nimetlere gözlerini dikme! Rabbinin rızkı hem daha hayırlı
hem daha süreklidir. 20. sure (TÂHÂ) 131.
ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)
Şu bir gerçek ki, âhirete
inanmayanların amellerini biz, kendileri için süsleyip püsledik. Bu yüzden
onlar kalpleri körelmiş olarak şaşkınlık içinde bocalar dururlar. İşte bunlardır kendilerine
azabın korkuncu öngörülen. Âhirette hüsrana uğrayacaklar da onlardır. 27. sure (NEML) 4-5. ayet (Resmi: 27/İniş:48/Alfabetik:81)
Şu da bir
gerçek ki Karun, Mûsa kavmindendi. Onlara karşı
şımarıklık / azgınlık yaptı. Ona öyle hazineler vermiştik ki, anahtarlarını
taşımak, kuvvetli bir grubu bile zorluyordu. Kavmi ona şöyle demişti:
"Şımarma, çünkü Allah, şımaranları sevmez." "Allah'ın sana verdikleri içinde
âhiret yurdunu ara, dünyadan da nasibini unutma. Allah'ın sana güzel davrandığı
gibi sen de güzel davran / Allah'ın sana lütufta bulunduğu gibi sen de lütufta
bulun. Yeryüzünde fesat isteyip durma, çünkü Allah fesat peşinde koşanları
sevmez." O dedi: "Bu servet bana, bendeki
bir ilim sayesinde verildi." Peki o bilmedi mi ki Allah, önceki nesiller
içinden ondan kuvvetçe daha zorlu, sayıca daha çok olanları bile helâk etmiştir.
Günahlarının ne olduğu, günahkârlardan
sorulmaz. Karun, süsü püsü içinde toplumunun
karşısına çıktı. Şu iğreti dünya hayatını amaçlayanlar dediler ki: "Ah,
Karun'a verilenin bir benzeri bize de verilseydi. Gerçekten o, çok nasipli bir
adam!" Kendilerine ilim verilmiş olanlar şöyle demişti: "Yazıklar
olsun size! İman edip hayra ve barışa yönelik iş yapan kişi için Allah'ın
vereceği karşılık daha üstündür. Ama buna, sadece sabredenler ulaştırılır."
Nihayet, Karun'u da sarayını da yere
geçirdik. Allah'a karşı kendisine yardım edecek yandaşları da yoktu. Kendi
kendisine yardım edebileceklerden de değildi. Akşam
onun mevkiine / konumuna imrenenler sabah şöyle diyorlardı: "Vay be!
Allah, kullarından dilediğine rızkı açıp yayıyor, dilediğine de ölçüyle veriyor
/ kısıyor. Allah bize lütufta bulunmasaydı, vallahi bizi de batırmıştı. Demek
ki, inkârcılar asla iflah etmiyorlar." 28. sure (KASAS) 76-82. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)
Şu bir gerçek ki, bize
kavuşmayı ummayanlar, iğreti hayatla tatmin bulup onunla rahatlayanlar ve
ayetlerimizden uzaklaşıp gaflete dalanlar, Kazandıkları şeyler yüzünden varış
yerleri ateş olacakların ta kendileridir. 10. sure
(YÛNUS) 7-8. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Her kim iğreti hayatı ve onun
süsünü isterse böylelerinin yapıp ettiklerinin karşılığını kendilerine bu
hayatta tam olarak veririz. Onlar dünyada hiçbir eksiltmeye uğratılmazlar. Öyleleridir ki bunlar, âhirette
kendileri için ateşten başkası yoktur. Sanayi olarak ürettikleri, orada işe
yaramaz olmuştur. Yapıp ettikleri de bâtıl hale gelmiştir. 11. sure (HÛD) 15-16. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
Bırak
onları yesinler, nimetlenip zevk etsinler ve sonu gelmez arzu kendilerini
oyalasın. Ama yakında bilecekler. 15. sure
(HİCR) 3. ayet (Resmi: 15/İniş:54/Alfabetik:36)
Ey cinler ve
insanlar topluluğu! İçinizden, size ayetlerimi anlatan ve şu gününüzle yüz yüze
geleceğiniz hususunda sizi uyaran resuller gelmedi mi? "Kendi
aleyhimize tanıklık ettik." dediler. İğreti hayat onları aldattı da küfre
saptıklarına ilişkin, öz benlikleri aleyhinde tanıklık ettiler. 6. sure (EN'ÂM) 130. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
Dediler ki: "Şu dünya
hayatımızdan başkası yok. Biz diriltilecek de değiliz." 6. sure (EN'ÂM) 29. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
Dinlerini
oyun ve eğlence haline getirmiş, dünya hayatı kendilerini aldatmış olanları
bırak da o Kur'an ile şunu hatırlat: Bir kişi, kendi elinin üretip kazandığına
teslim edilirse onun, Allah dışında ne bir dostu kalır ne de şefaatçısı. Her
türlü fidyeyi verse de ondan kabul edilmez. İşte bunlar, kazandıklarına teslim
edilmişlerdir. Nankörlük ettiklerinden ötürü
onlar için kaynar sudan bir içki ve korkunç bir azap vardır. 6. sure (EN'ÂM) 70. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
Ey insanlar! Rabbinizden korkun! Herhangi bir
şeyde babanın, evladı; evladın da babası yerine karşılık ödemeyeceği günden
ürperin! Allah'ın vaadi haktır; dünya hayatı sizi
sakın aldatmasın. O yaman aldatıcı, sakın sizi Allah ile aldatmasın! 31. sure (LOKMAN) 33 ayet (Resmi: 31/İniş:57/Alfabetik:59)
Biz, hangi ülkeye bir uyarıcı
göndermişsek, onun servet ve refahla şımaranları mutlaka şöyle demişlerdir: "Biz, sizin elçilik
yaptığınız şeyi inkâr ediyoruz!" Şunu da söylemişlerdir: "Biz, malca
da evlatça da çoğuz. Azaba uğratılacak olanlar, bizler değiliz." De ki:
"Rabbim, dilediğine rızkı genişletip açar, dilediğine ölçülü verir /
kısar. Fakat insanların çokları bilmiyorlar." Sizi
bize yaklaştırıp, katımızda size yakınlık sağlayacak olan, ne mallarınızdır ne
de çocuklarınız. İman edip hayra ve barışa yönelik iş yapanlar müstesna.
Onlara, yaptıklarının kat kat fazlası ödül vardır. Onlar, seçkin odalarda güven
içindedirler. 34. sure (SEBE') 34-37. ayet
(Resmi: 34/İniş:58/Alfabetik:91)
İnsanlar bir tek ümmet haline
gelmeyecek olsalardı, o Rahman'a nankörlük edenlerin evlerine gümüşten tavanlar çatar,
sırtlarına binip yükselecekleri merdivenler / asansörler yapardık. Evlerine
kapılar, üzerlerinde yan yatacakları koltuklar yapardık; Her yanda süsler
oluştururduk. İşte bütün bunlar, şu iğreti dünya hayatının nimetidir. Rabbinin
katındaki âhiret ise takva sahipleri içindir. Kim
Rahman'ın Zikri'ni görmezlikten gelip ondan uzaklaşırsa biz ona bir şeytanı
musallat ederiz de o ona can yoldaşı olur. Bu şeytanlar onları yoldan
saptırırlar. Onlarsa kendilerinin hâlâ hidayet üzere olduklarını sanırlar.
Sonunda bize geldiğinde, şeytan yoldaşına şöyle der: "Keşke aramızda iki
doğu arası kadar uzaklık olsaydı. Ne kötü yoldaşmışsın sen!" Bugün hiçbir
şey işinize yaramayacaktır. Çünkü zulme sapmışsınız. Azapta ortaklık
kuracaksınız. 43. sure (ZUHRUF) 33-39.
ayet (Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik: 113)
Şimdi,
şunlar tutmuş diyorlar ki: "İlk ölümümüzden başkası yok! Biz
diriltilecek filan değiliz!" "Eğer doğru sözlülerseniz, atalarımızı
geri getirin!" 44. sure (DUHÂN) 34-36.
ayet (Resmi: 44/İniş:64/Alfabetik:19)
Dediler
ki: "Şu dünya hayatımızdan başkası yok. Ölüyoruz, diriliyoruz. Bizi
zamandan başkası helâk etmiyor." Onların
bu konuda hiçbir bilgisi yoktur. Sadece sanıda bulunuyorlar. Ayetlerimiz,
karşılarında açık seçik mesajlar halinde okunduğunda, delilleri sadece şöyle
demek olmuştur: "Doğru sözlüler iseniz
atalarımızı getirin." De ki: "Sizi Allah yaşatıyor; sonra sizi
öldürecek, sonra da o hakkında hiç kuşku bulunmayan kıyamet gününde bir araya
getirecek. Ama insanların çokları bilmiyorlar." 45. sure (CÂSİYE) 24-26. ayet (Resmi: 45/İniş:65/Alfabetik:15)
Her kim imanından sonra Allah'a küfür eder,
kalbi iman ile yatışmış halde iken baskıyla zorlanan hariç olmak üzere, inkâra
göğüs açarsa, böylelerinin üzerine Allah'tan bir gazap iner. Bunlar için büyük
bir azap da öngörülmüştür. Bu böyledir, çünkü,
onlar şu iğreti hayatı âhirete tercih etmişlerdir. Ve Allah, küfre
sapanlar topluluğunu doğruya kılavuzlamaz. 16. sure (NAHL) 106-107. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)
Toplumunun, dünya hayatında servet ve refaha
ulaştırdığımız halde inkâra sapıp âhiretteki buluşmayı yalanlayan kodaman
takımı şöyle dedi: "Bu adam, sadece sizin gibi bir insan; yemekte olduğunuzdan
yiyor, içmekte olduğunuzdan içiyor." "Kendiniz gibi bir insana itaat
ederseniz, o takdirde mutlaka hüsrana uğrayanlar olursunuz." "Size, ölüp toprak ve kemik haline geldikten sonra tekrar
meydana çıkarılacağınızı mı vaat ediyor?" "Heyhat! Size vaat edilen o
şey ne kadar uzak!" "Hayat, şu dünya hayatımızdan başkası
değildir. Ölürüz, yaşarız ama biz tekrar diriltilecek değiliz." "O,
yalan düzüp Allah'a iftira eden bir adamdan başkası değil. Biz ona
inanmıyoruz." 23. sure (MÜ'MİNÛN) 33-38.
ayet (Resmi: 23/İniş:74/Alfabetik:70)
Onlar basit ve iğreti hayattan,
bir dış görünüşü bilirler. Ama âhiretten tam bir gaflet içindedirler onlar! Kendi benliklerinin içinde olup
bitenleri de mi düşünmediler! Allah gökleri, yeri ve bu ikisi arasındakileri
ancak hak üzere ve belirlenmiş bir süreye bağlı olarak yaratmıştır. Şu da bir gerçek ki, insanlardan çokları Rablerine
kavuşmayı gerçekten inkâr ediyorlar. Yeryüzünde dolaşıp bir bakmıyorlar
mı ki, nasıl oldu kendilerinden öncekilerin sonu? Onlar kuvvet yönünden bunlardan
daha ağır ve baskındılar. Toprağı eşip deşip didik didik etmişlerdi. Ve
yeryüzünü, bunların imar ettiklerinden çok daha fazla imar etmişlerdi. Ve
resulleri onlara açık seçik deliller getirmişti. O halde, Allah onlara
zulmediyor değildi. Doğrusu, onlardı öz benliklerine zulmedip duranlar. Sonra o çirkinlik ve kötülük sergileyenlerin sonu,
çirkinlik ve kötülüğün en beteri oldu. Çünkü Allah'ın ayetlerini
yalanlamışlardı ve o ayetlerle alay ediyorlardı. 30. sure (RÛM) 7-10. ayet (Resmi: 30/İniş:84/Alfabetik:87)
Gerekli
ibadetlerinizi bitirdiğinizde yine Allah'ı anın. Tıpkı atalarınızı andığınız
gibi, hatta daha kuvvetli bir anışla. İnsanlardan
bazısı şöyle der: "Ey Rabb'imiz, bize dünyada ver." Böylesi için
âhırette bir nasip yoktur. 2. sure
(BAKARA) 200. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Dünya
nimeti ve bereketini isteyen bilsin ki, dünya nimeti de âhiret mutluluğu da
Allah katındadır. Allah, çok iyi işitir, çok iyi görür. 4. sure (NİSA) 134. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Bilin ki, şu iğreti dünya
hayatı bir oyun ve eğlenceden, bir süsten, aranızda bir övünmeden, mallarda ve
evlatlarda çoğalma yarışından başka şey değildir. Bir yağmur misali ki, çıkardığı
bitkiler çiftçilerin hoşuna gider. Ama biraz sonra o ot kurur, sapsarı
kesildiğini görürsün. Nihayet bir ot ufantısı haline gelir. Âhirette şiddetli
bir azap var, Allah'tan bir af ve hoşnutluk da var. Dünya hayatı bir aldanış / gurur aracından
başka şey değildir. 57. sure
(HADÎD) 20. ayet (Resmi: 57/İniş:112/Alfabetik:33)
Allah,
dilediği kimse için rızkı alabildiğine açar da sınırlayıp kısar da. İğreti dünya hayatıyla sevinip şımardılar. Oysaki dünya
hayatı, âhirete oranla sadece küçük bir nimetlenme. 13. sure (RA'D) 26. ayet (Resmi: 13/İniş:87/Alfabetik:85)
Bunlar,
hemen gelecek olanı seviyorlar da ötelerindeki zorlu bir günü ihmal ediyorlar. 76. sure (İNSÂN) 27. ayet (Resmi: 76/İniş:90/Alfabetik:43)
O
kimseler gibi olmayın ki, Allah'ı unuttular da Allah da onlara öz benliklerini
unutturdu. Yoldan çıkmışların ta kendileridir onlar. 59. sure (HAŞR) 19. ayet (Resmi: 59/İniş:95/Alfabetik:35)
Ey
iman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız, sizi, Allah'ı anmaktan / Allah'ın
zikri olan Kur'an'dan alıkoymasın! Böyle bir şey yapanlar, hüsrana uğramışların
ta kendileridir. 63. sure (MÜNÂFİKÛN) 9. ayet (Resmi: 63/İniş:103/Alfabetik:72)
De ki: "Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz,
eşleriniz, kabileniz / menfaat çevreniz, elde ettiğiniz mallar, kesadından
korktuğunuz ticaret, hoşunuza giden konutlar sizin için Allah'tan, resulünden
ve Allah yolunda cihattan daha sevimli ise artık Allah, emrini getirinceye
kadar bekleyin. Allah, yoldan ayrılmış bir topluluğu doğruya ve güzele
kılavuzlamaz." 9. sure (TEVBE) 24. ayet
(Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)
Onların
malları da evlatları da seni imrendirmesin. İş sadece şudur: Allah onlara şu
iğreti hayatta azap etmeyi ve canlarının küfre sapmış bir halde çıkmasını
istiyor. 9. sure (TEVBE) 55. ayet (Resmi: 9/İniş:113/ Alfabetik:104)
(2) Dünya hayatına aşırı düşkünler/ aldananlar, Dünya'yı Ahirete tercih edenler
İşte bunlar, âhıret karşılığında dünyayı satın alan kişilerdir. Azap, hafifletilmeyecektir onlardan. Hiç bir şekilde yardım da edilmeyecektir onlara. 2. sure (BAKARA) 86. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Sen
onları, insanların yaşamaya en düşkünü olarak bulursun. Şirke batanlardan
bile... Her biri
bin yıl ömür sürsün ister. Oysa ki, uzun yaşaması onu azaptan uzaklaştıracak
değildir. Allah, yapmakta olduklarını çok iyi görmektedir. 2. sure (BAKARA) 96. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Gerekli
ibadetlerinizi bitirdiğinizde yine Allah'ı anın. Tıpkı atalarınızı andığınız
gibi, hatta daha kuvvetli bir anışla. İnsanlardan
bazısı şöyle der: "Ey Rabb'imiz, bize dünyada ver." Böylesi için
âhırette bir nasip yoktur. 2. sure
(BAKARA) 200. ayet (Resmi: 2/İniş:92/ Alfabetik:11)
Dediler
ki: "Şu dünya hayatımızdan başkası yok. Biz diriltilecek de değiliz." 6. sure (EN'ÂM) 29. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
Dinlerini oyun ve eğlence haline getirmiş,
dünya hayatı kendilerini aldatmış olanları bırak da o Kur'an ile şunu hatırlat:
Bir kişi, kendi elinin üretip kazandığına teslim
edilirse onun, Allah dışında ne bir dostu kalır ne de şefaatçısı. Her
türlü fidyeyi verse de ondan kabul edilmez. İşte bunlar, kazandıklarına teslim
edilmişlerdir. Nankörlük ettiklerinden ötürü onlar için kaynar sudan bir içki
ve korkunç bir azap vardır. 6. sure
(EN'ÂM) 70. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
Ey cinler ve
insanlar topluluğu! İçinizden, size ayetlerimi anlatan ve şu gününüzle yüz yüze
geleceğiniz hususunda sizi uyaran resuller gelmedi mi? "Kendi aleyhimize
tanıklık ettik." dediler. İğreti hayat onları
aldattı da küfre saptıklarına ilişkin, öz benlikleri aleyhinde tanıklık
ettiler. 6. sure (EN'ÂM) 130. ayet
(Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
De ki:
"Allah'ın, kulları için çıkardığı süsü, güzel ve tatlı rızıkları kim haram
etmiş?" De ki: "Dünya hayatında inananlar
için de var. Kıyamet gününde ise yalnız inananlar içindirler."
Bilgiden nasipli bir topluluk için biz, ayetleri böyle ayrıntılı kılıyoruz. 7. sure (A'RAF) 32. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Yalan
düzerek Allah'a iftira eden yahut O'nun ayetlerini yalanlayanlardan daha zalim
kim vardır? İşte bunların Kitap'tan nasipleri kendilerine ulaşır, nihayet
elçilerimiz onlara gelip canlarını alırken şöyle derler: "Allah dışındaki yakardıklarınız nerede?" Şu
cevabı verirler: "Bizden uzaklaşıp kayboldular." Böylece, öz
benlikleri aleyhine kendilerinin kafir olduğuna tanıklık ettiler. 7. sure (A'RAF) 37. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Onlar
kendi dinlerini eğlence ve oyun haline getirdiler, iğreti hayat onları aldattı.
Onlar bugüne kavuşacaklarını unutmuşlardı. Ayetlerimize karşı direniyorlardı. Bugün de biz onları unutuyoruz. 7. sure (A'RAF) 51. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Arkalarından,
yerlerini alan halefler geldi. Bunlar, Kitap'a
varis olmuşlardı. Şu basit dünyanın geçici
menfaatini esas alıyorlar ve şöyle diyorlardı: "Biz zaten bağışlanacağız!" Kendilerine, bir menfaat daha gelse onu da alıyorlardı.
Bunlardan, Allah hakkında, gerçek dışında bir şey söylememelerine ilişkin Kitap
misakı alınmamış mıydı? O Kitap'ın içindekileri okuyup incelemediler mi? Ahiret yurdu, takvaya sarılanlar için daha hayırlıdır.
Hala aklınızı işletmeyecek misiniz? 7. sure
(A'RAF) 169. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Ey iman
sahipleri! Size ne oldu ki, "Allah yolunda seferber olun" denilince
yere çakılıp kaldınız. Âhiretten vazgeçip iğreti
hayata mı razı oldunuz? O iğreti hayatın nimeti âhiret yanında pek
azdır. 9. sure (TEVBE) 38. ayet (Resmi:
9/İniş:113/Alfabetik:104)
Allah'a
ve âhiret gününe iman edenler; mallarıyla, canlarıyla cihat edecekleri için
senden izin istemezler. Allah, takva sahiplerini iyice bilmektedir. 9. sure (TEVBE) 44. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik: 104)
Şu bir
gerçek ki, bize kavuşmayı ummayanlar, iğreti
hayatla tatmin bulup onunla rahatlayanlar ve ayetlerimizden uzaklaşıp gaflete
dalanlar, 10. sure (YÛNUS) 7. ayet
(Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Ama Allah
onları kurtarınca, hiç vakit geçirmeden yeryüzünde haksızlığa sapıp azgınlaşırlar. Ey insanlar! Şu iğreti hayatın menfaati için yaptığınız
azgınlık ve taşkınlık yalnız sizin aleyhinizedir. Bir süre sonra bize
döndürüleceksiniz ve yapmakta olduklarınızı size haber vereceğiz. 10. sure (YÛNUS) 23. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Her kim iğreti hayatı ve onun
süsünü isterse böylelerinin yapıp ettiklerinin karşılığını kendilerine bu
hayatta tam olarak veririz. Onlar dünyada hiçbir eksiltmeye uğratılmazlar. 11. sure (HÛD) 15. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
Allah, dilediği
kimse için rızkı alabildiğine açar da sınırlayıp kısar da. İğreti dünya hayatıyla sevinip şımardılar. Oysaki dünya
hayatı, âhirete oranla sadece küçük bir nimetlenme. 13. sure (RA'D) 26. ayet (Resmi: 13/İniş:87/Alfabetik:85)
Onlar
ki sefil ve iğreti hayatı âhirete tercih ederler ve Allah yolundan alıkoyup o
yolu eğri büğrü yapmayı isterler. İşte bunlar, dönüşü olmayan bir sapıklık
içindedirler. 14. sure (İBRÂHİM) 3. ayet (Resmi: 14/İniş:72/Alfabetik:40)
Bu böyledir,
çünkü, onlar şu iğreti hayatı âhirete tercih
etmişlerdir. Ve Allah, küfre sapanlar topluluğunu doğruya kılavuzlamaz. 16. sure (NAHL) 107. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)
Peşin
isteyene dünyada peşin veririz: Dilediğimize dilediğimiz kadar. Sonra da ona cehennemi veririz; yaslanır ona,
kınanmış ve kovulmuş olarak. 17. sure
(İSRÂ) 18. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
Karun,
süsü püsü içinde toplumunun karşısına çıktı. Şu iğreti dünya hayatını
amaçlayanlar dediler ki: "Ah, Karun'a verilenin bir benzeri bize de
verilseydi. Gerçekten o, çok nasipli bir adam!" 28.
sure (KASAS) 79. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)
Ey
Peygamber, eşlerine şöyle söyle: "Eğer şu
iğreti dünya hayatını ve onun süsünü istiyorsanız, haydi gelin size boşanma
bedellerinizi vereyim de sizi güzellikle serbest bırakayım." 33. sure (AHZÂB) 28. ayet (Resmi: 33/İniş:97/Alfabetik:4)
Bunun sebebi
şudur: "Siz, Allah'ın ayetlerini eğlence aracı
yaptınız, dünya hayatı sizi aldattı / gurura itti. Bugün ateşten
çıkarılmayacaklar, özür dilemeleri de kabul edilmeyecek." 45. sure (CÂSİYE) 35. ayet (Resmi: 45/İniş:65/Alfabetik:15)
Bizim zikrimizden / Kur'an'
ımızdan yüz çeviren ve iğreti dünya hayatından başka bir şey istemeyen
kimseden, sen de yüz çevir. 53. sure
(NECM) 29. ayet (Resmi: 53/İniş:23/Alfabetik:80)
Hayır,
hayır! Siz hemencecik geleni seversiniz. 75. sure
(KIYÂMET) 20. ayet (Resmi: 75/İniş:31/Alfabetik:56)
Bunlar,
hemen gelecek olanı seviyorlar da ötelerindeki zorlu bir günü ihmal ediyorlar. 76. sure (İNSÂN) 27. ayet (Resmi: 76/İniş:90/Alfabetik:43)
Ve
iğreti hayatı yeğlemiş olan için, 79. sure
(NÂZİÂT) 38. ayet (Resmi: 79/İniş:81/Alfabetik:78)
Doğrusu
şu ki, siz şu iğreti hayatı yeğliyorsunuz. 87. sure
(A'LÂ) 16. ayet (Resmi: 87/İniş:8/Alfabetik:5)
(3) Şehvet / Aşırı Arzular, Aşırı İstekler
Kadınlara,
oğullara, altın ve gümüşten oluşturulmuş yığınlara, salma atlara, davarlara ve
ekinlere tutkunlukların sevgisi, insanlar için süslenip püslenmiştir. Tüm
bunlar geçici-iğreti hayatın nimetidir. Allah'a gelince, varılacak yerin en güzeli
onun yanındadır. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 14. ayet
(Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Allah sizin
tövbenizi kabul etmek istiyor. Şehvetlerine
uyanlarsa sizin büyük bir sapışla sapmanızı isterler. 4. sure (NİSA) 27. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Senin ömrüne
yemin olsun ki onlar, kendi sersemlikleri içinde
bocalıyorlardı. 15. sure (HİCR) 72. ayet
(Resmi: 15/İniş:54/Alfabetik:36)
Ama
arkalarından öyle bir nesil geldi ki; namazı
yitirdiler, şehvetlere uydular. Bunlar, azgınlıklarının cezasını
bulacaklardır. 19. sure (MERYEM) 59. ayet
(Resmi: 19/İniş:44/Alfabetik:63)
Cinsiyet
organlarını / ırzlarını koruyanlardır onlar. 23.
sure (MÜ'MİNÛN) 5. ayet (Resmi: 23/İniş:74/Alfabetik: 70)
Mümin
erkeklere söyle:
Bakışlarını yere indirsinler. Cinsel organlarını / ırzlarını
korusunlar. Bu onlar için daha arındırıcıdır. Kuşkusuz, Allah, yapmakta
olduklarınızdan haberdardır. 24. sure
(NÛR) 30. ayet (Resmi: 24/İniş:102/Alfabetik:84)
Allah
şu kişiler için bir affediş ve büyük bir ödül hazırlamıştır: Müslüman erkekler, Müslüman
kadınlar, mümin erkekler, mümin kadınlar, itaat eden erkekler, itaat eden
kadınlar, özü sözü doğru erkekler, özü sözü doğru kadınlar, sabreden erkekler,
sabreden kadınlar, Allah korkusuyla ürperen erkekler, Allah korkusuyla ürperen
kadınlar, sadaka veren erkekler, sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler,
oruç tutan kadınlar, ırz ve iffetlerini koruyan
erkekler, ırz ve iffetlerini koruyan kadınlar, Allah'ı çok anan
erkekler, Allah'ı çok anan kadınlar. 33. sure
(AHZÂB) 35. ayet (Resmi: 33/İniş:97/Alfabetik:4)
Bunlar,
cinsiyet organlarını titizlikle korurlar. 70. sure
(MEÂRİC) 29. ayet (Resmi: 70/İniş:79/Alfabetik:62)
Rabbinin
yüceliğinden korkup nefsini boş heveslerden
yasaklamış olan içinse, 79. sure
(NÂZİÂT) 40. ayet (Resmi: 79/İniş:81/Alfabetik:78)
(4) Tamah / Gözü Doymazlık, Aç Gözlülük / Hırs
Kaba / obur, bütün bunlardan sonra da soyu bozuk, kötülükle damgalı. 68. sure (KALEM) 13. ayet (Resmi: 68/İniş:2/Alfabetik:51)
Tüm
bunlardan sonra hırs ile daha da artırmamı istiyor.
74. sure (MÜDDESSİR) 15. ayet (Resmi: 74/
İniş:4/Alfabetik:67)
(5) Ego (Heva, Nefs) / Benlik
(a) Ego (Heva, nefs) terbiye edilip düzeltilmesi gereken insani zaaflar barındırır.
Hani Mûsa,
toplumuna demişti ki: "Ey toplumum, buzağıyı tanrı edinmenizle öz benliklerinize
zulmettiniz. Hadi, yaratıcınıza, Bâri'nize tövbe
edin; egolarınızı öldürün.
Böyle yapmanız yaratıcınız katında sizin için daha iyidir; O sizin
tövbelerinizi kabul eder. Hiç kuşkusuz O, evet O, tövbeleri çok kabul edendir,
rahmeti sonsuz olandır." 2. sure
(BAKARA) 54. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
"Nefsimi ak pak gösteremem. Çünkü nefs, Rabbimin merhamet ettiği durumlar hariç, olanca gücüyle kötülüğü emreder. Ama Rabbim çok affedici,
çok esirgeyicidir. 12. sure (YÛSUF) 53. ayet
(Resmi: 12/İniş:53/Alfabetik:110)
Ey Davûd, seni yeryüzünde bir halife yaptık. Artık insanlar
arasında hakla hükmet; geçici hevese
uyma ki, seni Allah yolundan saptırmasın. Allah yolundan sapanlar
için, hesap gününü unutmuş olmaları yüzünden şiddetli bir azap vardır. 38. sure (SÂD) 26. ayet (Resmi: 38/İniş:38/Alfabetik:88)
(b) Arzularının güdümüne giren (egosuna teslim olan) benlik doğru yoldan sapar
Yemin olsun
ki, Mûsa'ya Kitap'ı verdik. Ve arkasından da resuller gönderdik. Meryem oğlu
İsa'ya da açık-seçik deliller verdik ve kendisini Ruhulkudüs'le güçlendirdik. Bir resulün size, nefislerinizin hoşlanmadığı bir şey
getirdiği her seferinde büyüklük taslamadınız mı? Bir kısmını
yalanladınız, bir kısmını da öldürüyorsunuz. 2. sure (BAKARA) 87. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Nihayet nefsi onu
kardeşini öldürmeye ısındırdı, o da onu öldürdü. Böylece hüsrana
uğramışlardan oldu. 5. sure (MÂİDE) 30. ayet
(Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
İğreti
arzusunu ilah edinen kişiyi gördün mü? Şimdi ona sen mi vekil olacaksın? 25. sure (FURKÂN) 43. ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)
Kendisinin
ilahı olarak kendi duygu ve arzusunu almış kişiyi gördün mü? Allah onu bir ilim üzerine
saptırmış, kulağı ve kalbi üzerine mühür basmış, gözünün üstüne de bir perde
çekmiştir. Allah'tan sonra ona kim kılavuzluk edecektir. Hâlâ düşünüp ibret
almıyor musunuz? 45. sure (CÂSİYE) 23. ayet
(Resmi: 45/İniş:65/Alfabetik:15)
Rabbinden açık bir kanıt üzere
olan, amelinin çirkinliği kendisine süslü gösterilip de boş arzularına uyanlara benzer mi? Sakınanlara vaat olunan
cennetin durumu şöyledir: Orada, bozulmayan sudan ırmaklar; tadı bozulmayan
sütten nehirler, içenlere lezzet sunan bir şaraptan nehirler, süzme bir baldan
oluşan nehirler var. Ve orada kendileri için her türlü meyvenin yanında,
Rablerinden bir de bağışlanma var. Bu nimetler içindeki ile, sürekli ateşte
olup da içirildiği sıcak su tarafından bağırsakları parçalanan kimse aynı olur
mu? İçlerinden bir kısmı seni dinler, sonra senin yanından çıktıklarında,
kendilerine ilim verilmiş olanlara şöyle sorarlar: "Az önce ne
söyledi?" İşte bunlar, Allah'ın, kalplerine
mühür bastığı kimselerdir, boş arzularının ardına düşmüşlerdir. 47. sure (MUHAMMED) 14-16. ayet (Resmi: 47/İniş:99/Alfabetik:64)
(6) Mal (Davar)
Kadınlara, oğullara, altın ve gümüşten oluşturulmuş yığınlara, salma atlara, davarlara ve ekinlere tutkunlukların sevgisi, insanlar için süslenip püslenmiştir. Tüm bunlar geçici-iğreti hayatın nimetidir. Allah'a gelince, varılacak yerin en güzeli onun yanındadır. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 14. ayet (Resmi: 3/İniş:94/ Alfabetik:7)
"Yemin
olsun, onları saptıracağım, onları kuruntulara / hurafelere / anlamını bilmeden
okumaya mutlaka iteceğim. Onlara mutlaka emir
vereceğim de davarların kulaklarını yaracaklar; onlara muhakkak
emredeceğim de Allah'ın yaratışını / yarattıklarını değiştirecekler." Kim Allah'ı bırakıp da şeytanı yandaş edinirse açık bir
hüsrana kesinlikle yuvarlanmış olacaktır. 4. sure (NİSA) 119. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Ey iman
edenler! Akitlerin ve ahitlerin icaplarını yerine getirin. Siz ihramlı iken
avlanmayı helal saymamak şartıyla ve ileride size okunacaklar müstesna olmak
üzere, davar cinsinden hayvanlar size helal
kılınmıştır. Kuşkunuz olmasın ki, Allah, iradesi yönünde hüküm verir. 5. sure (MÂİDE) 1. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Ey iman
sahipleri! İhramda olduğunuz zaman av öldürmeyin.
Sizden kim kasten onu öldürürse cezası şudur: Öldürdüğü hayvana denk
deve-sığır, davar cinsinden, Kâbe'ye varacak kurbanlık bir hediye ki, içinizden
adalet sahibi iki kişi belirleyecektir. Yahut yoksullara yedirme
şeklinde bir keffâret, yahut buna denk oruç. Ta ki yaptığının vebalini tatsın.
Allah, geçmişi affetmiştir. Kim bir daha yaparsa, Allah ondan öç alacaktır.
Allah çok güçlüdür, öç alıcıdır. 5. sure
(MÂİDE) 95. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Allah
ne bahîre yapmıştır ne sâibe ne vasîle ne de hâm. Ne var ki küfre sapanlar yalan
uydurarak Allah'a iftira ediyorlar ve çokları da akıl erdiremiyorlar. 5. sure (MÂİDE) 103. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Kendi
döllendirip yaydığı ekinden ve hayvanlardan Allah'a bir pay ayırdılar da kendi
zanlarınca şöyle dediler: "Bu Allah için, bu da ortaklarımız için."
ortakları için olan Allah'a ulaşmaz. Ama Allah için olan, ortaklarına ulaşıyor.
Ne kötü hüküm veriyorlar! Aynen bunun gibi, müşriklerden birçoğuna,
Allah'a ortak koştukları kişiler, öz evlatlarını öldürmeyi güzel göstermiştir
ki, hem onları yok etsinler hem de dinlerini onlar aleyhine karmakarışık hale
getirsinler. Allah dileseydi bunu yapamazlardı. O halde onları, düzdükleri
iftiralarla baş başa bırak. Kendi kuruntularına
uygun olarak şöyle dediler: "Şunlar, dokunulmaz hayvanlar ve ekinlerdir.
Bizim dilediğimizden başkası yiyemez bunları."
Hayvanlar var, sırtlarına binmek yasaklanmıştır; hayvanlar var, Allah'a iftira
yüzünden üzerlerine Allah'ın adını anmıyorlar. Allah onları üretmekte oldukları
iftiralar yüzünden cezalandıracaktır. Şunu da söylediler: "Şu hayvanların karınlarındakiler
erkeklerimize özgülenmiştir; kadınlarımıza haramdır. Yavru ölü doğarsa
kadın-erkek hepsi onda hak sahibidir." Bu nitelendirmeleri yüzünden Allah
cezalarını verecektir. Hakîm'dir O, Alîm'dir. Şu bir gerçek ki, ilimsizlik
yüzünden öz evlatlarını beyinsizce katledenlerle Allah'ın
kendilerine verdiği rızıkları, Allah'a iftira ederek haramlaştıranlar gerçekten
hüsrana uğramışlardır. İnan olsun, sapıtmışlardır onlar; hiçbir zaman doğruyu
ve güzeli bulamazlar. Çardaklı ve çardaksız bahçeleri, ürünleri çeşit
çeşit hurmaları, sebzeleri, zeytinleri, narları, birbirine benzer ve benzemez
biçimde oluşturan O'dur. Her birinin meyvesinden, olgunlaştığı zaman yiyin ve
hasat gününde onun hakkını da verin. İsraf etmeyin, Allah israf edenleri
sevmez. Hayvanlardan yük taşıyanı da yaygı / döşek yapılanı da yaratan yine
O'dur. Allah'ın size verdiği rızıklardan yiyin,
şeytanın adımlarını izlemeyin! Çünkü o sizin için açık bir düşmandır.
Sekiz çift: Koyundan iki, keçiden de iki. De ki "İki erkeği mi haram
kıldı, iki dişiyi mi, yoksa iki dişinin rahimlerinin kuşattığını mı? Eğer doğru
sözlü iseniz bana ilimle haber verin." 6. sure (EN'ÂM) 136-143. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
Davarları
da O yaratmıştır. Onlarda sizin için bir ısıtıcı, koruyucu ve nice nice
yararlar vardır. Onlardan bazı şeyleri / onlardan bazılarını yersiniz. 16. sure (NAHL) 5. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)
Hayvanlarda
da sizin için kesin bir ibret vardır. Size onların karınlarından, fışkı ile kan
arasından halis bir süt içiriyoruz ki, içenlerin boğazlarından kayar gider. 16. sure (NAHL) 66. ayet (Resmi: 16/İniş:70/ Alfabetik:75)
Allah size,
evlerinizden huzur ve sükûn yeri yaptı. Hayvan
derilerinden size, gerek göç gününüzde gerek konduğunuz sırada rahatça
taşıyacağınız evler yaptı. Ayrıca, hayvanların; yünlerinden, yapağılarından ve
kıllarından belli bir süreye kadar kullanabileceğiniz giyimlikler, döşemelikler
ve kullanım eşyası verdi. 16. sure
(NAHL) 80. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)
Yiyin, hayvanlarınızı yayıp
otlatın. Kuşkusuz bunda, aklı başında insanlar için ibretler vardır. 20. sure (TÂHÂ) 54. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)
Kendilerine
ait bir takım yararlara tanık olsunlar. Kendilerine
rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerinde belirli günlerde Allah'ın
adını ansınlar. İşte bunlardan yiyin, sıkıntı içindeki fakiri de doyurun.
Sonra, kirlerini atsınlar, adaklarını yerine getirsinler, saldırılardan
korunmuş / tarihî / yüce evi tavaf etsinler. İşte böyle. Kim Allah'ın
yasaklarına saygılı olursa bu, Rabbi katında kendisi için çok hayırlı olur. Karşınızda okunarak açıklananlar hariç, tüm hayvanlar
size helal kılınmıştır. Artık putların pisliğinden, yalan sözden uzak durun.
Allah'a ortak koşmadan, hanîfler olarak... Allah'a ortak koşan kişi,
gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgâr onu uzak bir yere
fırlatıp atıyor gibidir. İşte böyle. Kim Allah'ın kutsallık nişanı yaptığı
şeyleri yüceltirse bu yaptığı, gönüllerin takvasındandır. Onlarda sizin için,
belirli bir süreye kadar yararlar vardır. Sonunda onların varacakları yer
saldırılardan korunmuş / tarihî / yüce evdir. Biz
her ümmet için bir kurbanlık hayvan kesme zamanı / kurbanlık hayvan kesme yeri /
kurbanlık hayvan kesme tarzı belirledik ki, kendilerine rızık olarak verdiği
kurbanlık hayvanların üstüne Allah'ın ismini ansınlar. Sizin tanrınız
bir tek tanrıdır; o halde yalnız O'na teslim olun. Alçak gönüllü, saygılı
kişileri muştula. Onlar öyle insanlardır ki, Allah anıldığında kalpleri titrer;
başlarına gelene sabrederler, namazı gözetirler. Ve kendilerine verdiğimiz
rızıklardan infak ederler. Biz o büyükbaş
hayvanları da sizin için Allah'ın kutsallık nişanları arasına koyduk. Sizin
için onlarda hayır vardır. Onlar sıralanmış halde ayakları üzerine dururken,
üzerlerine Allah'ın ismini anın. Yanları yere yaslandığı zaman da onlardan
yiyin; isteyen yoksulu da istemeyen yoksulu da doyurun. Allah o hayvanları
sizin hizmetinize verdi ki, şükredebilesiniz. 22. sure (HAC) 28-36. ayet (Resmi: 22/İniş:88/ Alfabetik:32)
Davarlarda
da sizin için elbette bir ibret vardır! Onların karınlarındakilerden size
içiriyoruz. Onlarda sizin için birçok yarar var. Onlardan yiyorsunuz da. 23. sure (MÜ'MİNÛN) 21. ayet (Resmi: 23/İniş:74/ Alfabetik:70)
"Size
bir yığın nimet lütfetti: Davarlar, oğullar,
26. sure (ŞUARA) 133. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)
Görmediler
mi ki biz, çorak toprağa suyu salıyoruz da onunla ekinler çıkarıyoruz; hem hayvanları yiyor ondan hem kendileri. Hâlâ
görmüyorlar mı? 32. sure (SECDE) 27. ayet
(Resmi: 32/İniş:75/Alfabetik:92)
Aynı
şekilde, insanlardan, hayvanlardan, davarlardan da
çeşitli renklerde olanlar var. Kulları
içinde Allah'tan ancak bilginler ürperir. Allah Azîz'dir, Gafûr'dur. 35. sure (FATIR) 28. ayet (Resmi: 35/İniş:43/ Alfabetik:24)
Görmediler
mi, ellerimizin yapıp ettiklerinden, kendileri için
nice hayvanlar yarattık da onlar, bu hayvanlara sahip oluyorlar. 36. sure (YÂSÎN) 71. ayet (Resmi: 36/İniş:41/Alfabetik:108)
Sizi bir tek
canlıdan yarattı; sonra o canlıdan onun eşini vücuda getirdi. Ve sizin için davarlardan sekiz çift indirmiştir.
Sizi annelerinizin karınlarında üç karanlık içinde, bir yaratıştan öbürüne
geçirerek oluşturuyor. İşte Allah! Budur sizin Rabbiniz! Yalnız O'nundur mülk
ve saltanat! İlah yoktur O'ndan başka! Hal böyle iken nasıl oluyor da gerçeğin
tersine döndürülüyorsunuz?! 39. sure
(ZÜMER) 6. ayet (Resmi: 39/İniş:59/Alfabetik:114)
Bir
kısmından binek edinesiniz, bir kısmından yiyesiniz diye sizin için hayvanları
yaratan, O Allah'tır. 40. sure (MÜ'MİN) 79. ayet
(Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)
Tüm
çiftleri de yaratan O'dur. Ve O, sizin için gemilerden ve hayvanlardan binmekte
olduğunuz şeylere de vücut verdi; 43. sure
(ZUHRUF) 12. ayet (Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)
(7) Mülkiyet (Arazi)
Yetimlere mallarını verin. Temizi pise değişmeyin. Yetimlerin mallarını kendi mallarınıza katarak yemeyin. Bunu yapmak gerçekten büyük bir vebaldir. 4. sure (NİSA) 2. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Allah'ın sizin için ayakta
durma aracı yaptığı mallarınızı kendini bilmez beyinsizlere vermeyin, o mallar içinden onlara rızık
ayırın, onları giydirin ve onlara tatlı ve işe yarar bir söz söyleyin.
Yetimleri, nikâh çağına gelmelerine kadar gözetleyip deneyin. O zaman onlarda içinize sinecek bir olgunluk ve erginlik
görürseniz, mallarını onlara geri verin. Büyüyecekler diye bu malları tez elden
saçıp savurarak yemeyin. Zengin olan, iffetli davransın. Fakir olan ise örfün
gerekli kıldığı oranda yesin. Mallarını kendilerine teslim ettiğiniz zaman yanlarında
tanıklar bulundurun. Hesap sorucu olarak Allah yeter. 4. sure (NİSA) 5-6. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Ey
inananlar! Mallarınızı aranızda bâtıl bir yolla /
tutarsız bahanelerle yemeyin. Kendi hoşnutluğunuzla gerçekleşmiş bir
ticaret olursa başka. Kendi canlarınıza kıymayın /
intihar etmeyin. Hiç kuşkusuz, Allah, size karşı çok merhametlidir. 4. sure (NİSA) 29. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Davûd dedi
ki: "Vallahi, senin bir tek koyununu kendi
koyunlarına katmak istemekle sana zulmetmiş. Zaten ortaklardan birçoğu
birbiri aleyhine haksızlık ve zulme sapar. İman edip hakka ve barışa yönelik
işler yapanlar böyle değildir. Ama onlar da pek azdır." Davûd, kendisini
imtihan ettiğimizi düşündü; hemen Rabbinden af diledi; rükû ederek yerlere eğildi
ve Allah'a yöneldi. 38. sure (SÂD) 24. ayet
(Resmi: 38/İniş:38/Alfabetik:88)
Sözü
edilen o mallar, göçmen yoksullar içindir. Onlar ki,
yurtlarından çıkarılıp mallarından yoksun bırakılmışlardır; Allah'tan bir lütuf
ve bir hoşnutluk peşindedirler; Allah'a ve resulüne yardım ederler. İşte
onlardır, özü sözü doğru olanlar. 59. sure
(HAŞR) 8. ayet (Resmi: 59/İniş:95/Alfabetik:35)
(8) Ebu Leheb
Elleri kurusun Ebru Leheb'in; zaten kurudu ya! Ne malı kurtardı onu ne de kazandığı. Alevli bir ateşe yaslanacaktır o; Karısı da, odun hamalı olarak. Gerdanında bir ip olacaktır onun, en sağlam fitillisinden... 111. sure (TEBBET) 1-5. ayet (Resmi: 111/İniş:6/Alfabetik:100)
RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal
Selam...
T.C. / M. Kemal Adal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder