VII. TOPLUMSAL DÜZEN VE HUKUK
B. HUKUK
a ) Kavram olarak, Toplumsal
Düzen ve Hukuk, Hukuk, Yasama Yetkisi:
De ki: "Ne oldu size de Allah'ın size rızık olarak
indirdiği şeylerden bir haram yaptınız bir de helal?" De ki: "Allah mı size izin verdi, yoksa Allah'a iftira mı
ediyorsunuz?" 10. sure
(YÛNUS) 59. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Yoksa
onların, dinden, Allah'ın izin vermediği şeyi kendileri için yasalaştıran
ortakları mı var? Kesin ayrıma ilişkin söz olmasaydı, aralarında hüküm mutlaka
verilirdi. O zalimler var ya, onlar için acıklı bir azap öngörülmüştür. 42. sure (ŞÛRÂ) 21. ayet (Resmi: 42/İniş:62/Alfabetik:95)
Yalan
düzerek Allah'a iftira etmek için, dillerinizin uydurma nitelendirmeleriyle
"Şu helaldir, şu da haramdır!" demeyin. Yalan düzerek Allah'a iftira
edenler kurtulamazlar. 16. sure (NAHL) 116.
ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)
Şunu da
söyle: "Allah'a ve resule itaat edin." Eğer yüz çevirirlerse, Allah küfre
sapanları sevmez. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 32.
ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Allah
ve resulü bir işte hüküm verdiklerinde, inanmış bir erkekle inanmış bir
kadının, işlerini kendi isteklerine göre belirleme hakları yoktur. Allah'a ve
resulüne isyan eden, açık bir sapıklığa batıp gitmiş demektir. 33. sure (AHZÂB) 36. ayet (Resmi: 33/İniş:97/Alfabetik:4)
Kuşku
yok ki, biz bu Kitap'ı sana, insanlar arasında Allah'ın sana gösterdiği ile
hükmedesin diye hak olarak indirdik. Sakın hainlere yardakçı olma! 4. sure (NİSA) 105. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
İşte
bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'a ve onun resulüne itaat ederse Allah
onu, altından nehirler akan cennetlere, orada sürekli kalıcılar halinde, sokar. İşte bu, en büyük başarıdır. Kim de Allah'a ve onun resulüne isyan eder, Allah'ın
sınırlarını da aşarsa, Allah onu, içinde sürekli kalıcı olarak ateşe sokar.
Artık onun için yere batırıcı bir azap vardır. 4. sure (NİSA) 13-14. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Hayır,
Rabbine yemin olsun ki iş, onların sandığı gibi değil. Onlar,
aralarında çıkan karmaşık işlerde seni hakem yapıp verdiğin hükümle ilgili
olarak, içlerinde hiçbir burukluk duymadan tam bir teslimiyete ulaşmadıkça iman
etmiş olamazlar. 4. sure (NİSA) 65. ayet
(Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Allah'ın,
kentler halkından resulüne zahmetsizce aktardığı mal ve nimetler şunlar
içindir: Allah,
Peygamber, yakınlar, yetimler, yoksullar, yolda kalmışlar. Bu böyle
düzenlenmiştir ki, o mal ve nimetler sizden yalnız zengin olanlar arasında
dönüp duran bir kudret aracı olmasın. Resul size ne
verdiyse onu alın; sizi neden yasakladıysa ona son verin ve Allah'tan korkun.
Hiç kuşkusuz, Allah'ın azabı çok şiddetlidir. 59. sure (HAŞR) 7. ayet (Resmi: 59/İniş:95/Alfabetik:35)
Allah'a
ve aralarında hüküm vermek üzere O'nun resulüne çağrıldıklarında, müminlerin
sözleri sadece şunu söylemeleridir: "İşittik, itaat ettik." İşte bunlardır kurtuluşa
erenler. 24. sure (NÛR) 51. ayet
(Resmi: 24/İniş:102/Alfabetik:84)
Biz
indirdik Tevrat'ı, biz. İyiye ve güzele kılavuz var onda, ışık var. Allah'a
teslim olmuş peygamberler, Yahudilere onunla hakemlik yaparlardı. Kendini
Rabb'e adayanlarla ilim ve hikmette derinleşmiş olanlar da Allah'ın Kitabı'ndan
korumakla görevli olduklarıyla hükmederlerdi. Zaten onlar Allah'ın Kitabı'na
tanıklardı. Artık
insanlardan korkmayın, benden korkun da ayetlerimi basit bir ücret karşılığı
satmayın. Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler,
kâfirlerin ta kendileridir. O Kitap'ta onlar üzerine şöyle yazmıştık:
Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş... Yaralamalar
karşılığında da kısas. Kim kısası bağışlarsa, bu bağışlaması kendisi için
günahlara bir perde olur. Allah'ın indirdiğiyle
hükmetmeyenler zalimlerin ta kendileridir. Ardından o peygamberlerin
izleri üzere Meryem oğlu İsa'yı gönderdik. Tevrat'tan yanında bulunanı
doğruluyordu. Ona İncil'i verdik. Hidayet ve ışık
vardı onda. Tevrat'tan yanında olanı tasdikleyici idi. Doğruya ve güzele
kılavuzdu, takvaya sarılanlara bir öğüt. İncil bağlıları Allah'ın onda indirdiğiyle
hükmetsinler. Allah'ın indirdiğiyle hükmetmeyenler sapıkların ta kendileridir.
Sana da
Kitap'ı hak olarak indirdik. Kitap'tan onun yanında bulunanı tasdikleyici ve
onu denetleyip güvenilirliğini sağlayıcı olarak... O halde onlar arasında Allah'ın indirdiğiyle hükmet,
Hak'tan sana gelenden uzaklaşıp onların keyiflerine uyma. Sizden her biri için bir yol / şerîat ve
bir yöntem belirledik. Allah dileseydi sizi elbette bir tek ümmet yapardı. Ama
size vermiş olduklarıyla sizi imtihana çeksin diye öyle yapmamıştır. O halde
hayırlarda yarışın. Tümünüzün dönüşü Allah'adır. O size, tartışmış
olduğunuz şeylerin esasını bildirecektir. Sen de
aralarında, Allah'ın indirdiğiyle hükmet. Onların keyiflerine uyma. Dikkat et
de Allah'ın sana indirdiğinin bir kısmından seni uzaklaştırıp fitneye
düşürmesinler. Eğer yüz çevirirlerse bil ki, Allah onları bazı günahları
yüzünden belaya çarptırmak istiyor. Zaten insanların birçokları doğru yoldan
iyice sapmış bulunuyorlar. Yoksa cahiliye devrinin hükmünü mü arıyorlar? Gerçeği görebilen bir toplum için, Allah'tan daha güzel
hüküm veren kim vardır? 5. sure
(MÂİDE) 44-50. ayet (Resmi: 5/İniş:110/ Alfabetik:60)
Ey iman
sahipleri! Allah'ın size helal kıldığı şeylerin
temiz ve güzel olanlarını haramlaştırmayın; azıp sınırı aşmayın; Allah
azıp sınırı aşanları sevmez. 5. sure
(MÂİDE) 87. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
b) Bu Konu, VII. D. 1. Siyasal Egemenlik Konusu İle Doğrudan İlişkilidir: Siyasal Egemenlik
Ey iman edenler! Allah'a ve resulüne itaat edin. İşitip durduğunuz halde ondan yüzünüzü çevirmeyin. Hiç işitmedikleri halde, "İşittik!" diyenler gibi olmayın. 8. sure (ENFÂL) 20-21. ayet (Resmi: 8/İniş:93/Alfabetik:22)
Ey
iman sahipleri! Sizi, size hayat verecek şeye çağırdığında, Allah'a da resule
de "Buyur deyin!" Şunu da bilin ki, Allah kişi ile kalbinin arasına
sokulur ve bilin ki
en son O'nun huzurunda haşredileceksiniz. 8.
sure (ENFÂL) 24. ayet (Resmi: 8/İniş:93/Alfabetik:22)
Ey
inananlar! Allah'a ve resule hıyanet etmeyin! Bilip durduğunuz halde, öz
emanetlerinize hıyanet mi ediyorsunuz? 8.
sure (ENFÂL) 27. ayet (Resmi: 8/İniş:93/Alfabetik:22)
Allah'a
ve resulüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin; yoksa korkuya kapılırsınız,
rüzgârınız kesilir. Sabredin; Allah sabredenlerle beraberdir. 8. sure (ENFÂL) 46. ayet (Resmi: 8/İniş:93/Alfabetik:22)
Allah'a
ve resule itaat edin ki, merhamet görebilesiniz. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 132. ayet (Resmi: 3/İniş:94/ Alfabetik:7)
Ey
iman sahipleri! Allah'a itaat edin. Resule ve sizin içinizden olan / sizin
seçtiğiniz hüküm ve yetki sahiplerine de itaat edin. Sonra bir şeyde tartışmaya
girdiniz mi, eğer Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsanız, onu Allah'a ve resule
arz edin. Böyle
yapmanız hem daha hayırlı hem de sonuç bakımından daha güzeldir. 4. sure (NİSA) 59. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Ey iman edenler!
Allah'a itaat edin; resule de itaat edin! Amellerinizi işe yaramaz hale
getirmeyin. 47. sure (MUHAMMED) 33. ayet (Resmi: 47/İniş:99/Alfabetik:64)
Namazı
kılın, zekâtı verin, resule itaat edin ki, rahmete erdirilesiniz. 24. sure (NÛR) 56. ayet (Resmi: 24/İniş:102/Alfabetik:84)
Allah'a
itaat edin, resule de itaat edin. Eğer yüz çevirirseniz resulümüze düşen,
apaçık bir tebliğden başkası değildir. 64.
sure (TEĞÂBÜN) 12. ayet (Resmi: 64/İniş:107/Alfabetik:101)
Allah ve resulüyle savaşanların
ve yeryüzünde bozgunculuk yapmaya çalışanların cezası şudur: Öldürülürler yahut asılırlar
yahut elleriyle ayakları çaprazlamasına kesilir yahut bulundukları yerden
sürülürler. Bu onlar için dünyada bir rezilliktir. Âhirette de onlara büyük bir
azap vardır. Ancak onları gücünüz altına almadan önce tövbe edenler olursa
biliniz ki, Allah Gafûr ve Rahîm'dir. 5.
sure (MÂİDE) 33-34. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Allah'a
itaat edin, resule itaat edin, sakının. Eğer yüz çevirirseniz şunu bilin: Bizim
resulümüze düşen sadece apaçık bir tebliğdir. 5. sure (MÂİDE) 92. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
DİP NOT:
YERİ GELMİŞKEN "ALLAH'A VE RESULÜNE İTAAT" KAVRAMINI AÇALIM
Y.N. Öztürk
Resule itaat eden Allah'a itaat etmiş olur. Yan çizen çizsin, biz seni onlar üzerine bekçi göndermedik.
M. Esed
Kim Peygambere itaat ederse Allaha itaat etmiş olur; yüz çevirenlere gelince; Biz seni onlara bekçilik yapman için göndermedik.
Dipnot: *4/80: ELÇİYE
(RESULE, PEYGAMBERE) İTAAT NE DEMEKTİR?
Kuran'daki İslâm'a karşı delil getirme çabasında olan gelenekçi İslamcılar "Allah'a ve resulüne itaat edin" şeklindeki ayetleri gösterip; Kuran'da "Allah'a ve Resulüne uymamız söyleniyor. Kuran'a uymak Allah'a uymaktır, hadislere uymak Peygamber'e uymaktır" demektedirler.
Söz konusu ayetlerde Peygamberimiz hep "Resul" kelimesi ile anlatılmaktadır.
Peygamber Farsça kökenli bir kelimedir ve Kuran'da geçmez. Kuran çevirilerinde elçi manasına gelen "resul" kelimesi ya aynen "resul" diye ya da "Peygamber" diye çevrilir.
Kuran'da geçen "resul" kelimesinin tam karşılığı "elçi" kelimesidir. Bu kelime hem Allah'ın elçisi, hem de herhangi bir elçi manasında kullanılır. "Resul" diye geçen kelimeyi "elçi" diye çevirmek tam doğru bir çeviri olmaktadır. Nitekim birçok çeviri de böyledir.
Kim Allah'a ve elçisine itaat ederse ve Allah'tan korkup sakınırsa işte kurtuluşa ve mutluluğa erenler bunlardır.
24- Nur Suresi 52
Allah'a ve elçisine itaat edin ki merhamet olunasınız.
Belli bir yaşın üzerindeki kişilerin çoğu "resul" kelimesinin manasını ve kullanılış tarzını bilirler, fakat genç neslin resul kelimesinin manasını bilememesi ihtimaline karşı yukarıdaki açıklamayı yaptık. (Kuran çevirilerinin yeni neslin anlayabileceği tarza adapte olması, Osmanlıca ve az anlaşılan kelimelerden arındırılması gerektiği ayrı bir yazı konusu olduğu için bu konulara burada değinmeyeceğiz.)
Yukarıdaki ayetlerde "resul" kelimesinin "elçi" manasında olduğunu iyice anlamak, ayetin manasını da tam kavramayı sağlar.
Biz Peygamberimiz Hz. Muhammed'e niye uyarız? Çünkü O Allah'ın elçisidir. Yani Allah'ın mesajını alıp da getiren kişidir.
Elçinin mesajı Allah'ın gönderdiği mesajdır. O mesaja uyulunca hem Allah'a, hem de o mesajı getiren elçiye uyulmuş olur.
Aynı zamanda mesajın kendisine (Kuran'a) uyulduğunu söylersek bu da doğru olur.
Elçiye "elçi" denmesinin sebebi kendisinin olmayan mesajı taşımasındandır. Yani Allah, Resul (elçi) kelimesiyle, Hz. Muhammed'in kendisinin olmayan mesajı taşıyan kişi olduğunu vurgula-maktadır.
İnsanlara, elçiyi devreden çıkartıp Allah'a varmanız mümkün değildir dersini veriyor.
İtaat edilmesi emredilen kişi olan elçi, kendisi namına değil, göndericisi (Allah) namına konuşmaktadır. Bu yüzden "O'na (elçiye) itaat, gönderene (Allah'a) itaattir" mantığı, Kuran'ın bu ayetleriyle verilmektedir.
Allah'ın elçi yollaması, bizle irtibat kurmak için seçtiği yegane yoldur. Elçi mesajı in-sanlara ileteceği, ona davet edeceği için elçiye itaat (Hz. Muhammed'e) onu gönderene (Allah'a) itaat olacaktır.
Elçiye itaat eden Allah'a itaat etmiş olur.
4- Nisa Suresi 80
İnsanlar Allah'ın mesajı Kuran'ı Hz. Muhammed'in (elçinin) ağzından duydular. Kuran her insana ayrı ayrı vahiy edilmedi ki !
Peygamberimiz'in getirdiği mesaja uymayan birçok insan "Bu insan sözüdür." veya "Biz bir insana mı uyacağız?" şeklinde karşı çıkmışlardır.
Oysa Allah "Allah ve elçisine itaat edin."ayetleriyle; Hz. Muhammed'e, elçiliği yüzünden, o mesajın gerçek sahibi Allah olması yüzünden uyulacağını göstermektedir. Yani Allah, "Allah ve elçisine itaat edin." ayetleriyle uyulanın bir tek Allah olduğunu göstermektedir, bu da 4.Nisa Suresi 80. ayette bir daha anlaşılmaktadır.
Yoksa Allah Kuran ile hükümler koydu, Peygamber hadislerle ilave hükümler yaptı, Allah ve elçiye itaatten kasıt iki tane din oluşturucunun oluşturduklarına uymaktır; şeklinde ayetleri açıklamak, dinimizi Allah ve Peygamber ortak yapımına çevirmek olur. Bu da Allah'ın din üzerindeki tekeline tecavüzdür ki bir şirk türüdür.
Geleneksel İslamcıların bu sapışını birçok eserlerinde görebiliriz: "Peygamberimiz dinimizde hüküm koyucudur. Haram ve helali tespit eder."[Rivayet İlimlerinde Haberi Vahitlerin İtikat ve Tefri Yönlerindeki Değeri, sayfa 108] Oysa Kuran'da Allah dışında hüküm koyucu aranmaması söylenir.
Allah size kitabı detaylandırılmış bir halde indirmişken Allah'ın dışında bir hüküm koyucu mu arayayım.
6- Enam Suresi 114
Diğer bir ilginç nokta da Kuran'da, Peygamberimiz'in ismi olan Muhammed'in geçtiği 4 ayetten 3'ünde de Muhammed'in elçi olduğu vurgulanmasıdır.
Muhammed yalnızca bir elçidir.
3- Ali İmran Suresi 144
Muhammed Allah'ın elçisi ve Peygamberler'in sonuncusudur.
33- Ahzab Suresi 40
Muhammed Allah'ın elçisidir.
49- Fetih Suresi 29
Kuran'da Muhammed isminin geçip elçiliğin vurgulanmadığı tek ayette ise Muhammed'e indirilene inanılması yani Kuran'a inanılması gerektiği söylenir.
İman edip, salih işler yapanlar ve Muhammed'e indirilene -ki, O Rablerinden bir gerçektir- iman edenlerin kötülüklerini örtüp bağışlamış, durumlarını düzeltmiştir.
47-Muhammed Suresi 2
Peygamberimiz'in Muhammed ile aynı köke sahip Ahmed ismiyle (veya sıfatıyla) geçtiği tek ayette ise Ahmed'in elçiliği vurgulanır.
Hani Meryem oğlu İsa "Ey İsrailoğulları, gerçekten ben sizin için Allah'tan gönderilmiş bir elçiyim. Benden önceki Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra ismi Ahmed olan bir elçinin de müjdecisiyim" demişti.
61- Saff Suresi 6
Daha evvel gördüğümüz gibi Kuran'da hiçbir yerde "Allah'a ve Muhammed'e itaat edin." diye bir ifade bulunmaz. Kuran'da sürekli "Allah'a ve elçisine itaat edin." şeklinde bir ifadenin geçmesi Hz. Muhammed'e, ancak elçilik vazifesinden dolayı itaat edilmesi gerektiğini vurgulamaktadır.
Muhammed isminin geçtiği tüm ayetlerde (biri hariç) elçiliğinin vurgulanması, tek istisna ayette ise Muhammed'e indirilene (Kuran'a) uyulması gerektiğinin söylenmesi tüm yanlış anlamalara kapıları kapatmıştır.
Peygamber insanları sadece vahiy (Kuran) ile uyarırdı. Peygamber'e Kuran ayetleri gelmediğinde ise Peygamber'in bir şeyler uydurmasını istediler. Oysa bunun mümkün olmadığı, Peygamber'in sadece vahye uyduğu aşağıdaki ayetlerden anlaşılır.
De ki: Ben sizi yalnızca vahiy ile uyarıp, korkutuyorum. Onlara bir ayet getirmediğin zaman "Şuradan buradan derleseydin ya" derler. De ki "Ben sadece Rabbimden bana vahiy edilene uyuyorum. Bu Rabbinizden olan kavrama yeteneğidir, iman edecek bir toplum için doğruya iletilme ve rahmettir."
7- Araf Suresi 203
Allah birçok ayette Kuran'ı indirdiğini, Kuran'ı vahyettiğini söyler. Aşağıdaki ayette göreceğiniz gibi Peygamber'in resullük (elçilik) vazifesi Kuran'ın tebliğ edilmesidir. Eğer Peygamberimiz bunu yapmasaydı elçilik vazifesini yapmamış olacaktı. Elçinin vazifesi Allah'ın indirdiğini tebliğ etmek ise, elçiye itaat de Allah'ın indirdiğine itaat olacaktır.
Ey elçi. Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer yapmayacak olursan elçiliğini tebliğ etmemiş olursun.
5- Maide Suresi 67
De ki: "Sizi ve kime ulaşırsa kendisiyle uyarmam için bana bu Kuran vahyedildi."
6- Enam Suresi 19
Kaşif Ahmed Şehzade, Allah'a ve elçiye itaatten kastın; Allah'ın elçisiyle gönderdiği mesaj olan Kuran'a uymak olduğunu söyler ve Kuran'da aktarıldığı gibi Peygamberimiz'in bizim için örnek olduğunu, fakat Peygamberimiz'e dair bilgiler için de tek geçerli ve yeterli kaynağın Kuran olduğunu söyler.
Şehzade, Mümtehine Suresi 4. ayeti örnek göstererek şöyle der:
"Aşağıdaki ayet, Hz. İbrahim'in örneğini geleneklerin ve ona atfedilen sözlerin arasından seçeceğimizi mi söylüyor? Hayır, bu ayet öyle söylemiyor.
Ayette anlatılmak istenen Hz. İbrahim'in davranışının, tavrının Kuran'da açıklanan şeklinin inananlar için örnek olduğu ve inananların onun örneğinde olduğu gibi hareket etmeleri gerektiğidir." (Kaşif Ahmed Şehzade, The Authority of Quran)
İbrahim ve onunla birlikte olanlarda size güzel bir örnek vardır.
60- Mümtehine Suresi 4
Eğer Peygamberimiz'i örnek almaktan kastın; hadislere ve Peygamber'in kavminin geleneklerine uymak olduğu söylenirse; o zaman İbrahim Peygamber'i örnek almamızı söyleyen ayete göre, İbrahim Peygamber'in kavminin geleneklerini öğrenmemiz ve İbrahim Peygamber'in hadislerini de bulmamız gerekmektedir.
Oysa durum Kaşif Ahmed Şehzade'nin dediği gibidir. Peygamberimiz'in de, İbrahim Peygamber'in de davranış şekilleri Kuran'da anlatılır ve örnek almamız istenen bu davranışlardır.
Peygamber'in vahiy olan Kuran dışında Allah'a karşı bir şeyler uydurması için çabalar daha Peygamber hayattayken başlamıştır. Peygamber hayattayken buna engel olmuştur, fakat Peygamber'in vefatından sonra, hele bir de 4 Halife dönemi de geçince, Peygamber'in döneminde başlayan vahiy dışında uydurmalar oluşturma çabaları ne yazık ki gördüğümüz kötü sonuçları doğurmuştur.
Onlar neredeyse sana vahyettiğimizden başkasını bize karşı uydurman için seni fitneye düşüreceklerdi.
17- İsra Suresi 73
Kuran Allah'ın kitabıdır, fakat insanlar onu Hz. Muhammed'in (elçinin) sözü olarak duydular. Kuran'ın aşağıdaki ayetlerinde geçen ifade tarzları bu mantığı daha iyi kavramamızı sağlamaktadırlar.
Allah ve elçisinden kendileriyle antlaşma yapmış olduğunuz müşriklere bir ültimatomdur bu.
9- Tevbe Suresi 1
Bir de Allah ve elçisinden insanlara Büyük Hac günü bir duyuru var.
9- Tevbe Suresi 3
Görüldüğü gibi Allah'ın kendisinden ve elçisinden ültimatom olduğunu, duyuru olduğunu söyledikleri aynı zamanda Kuran ayetleridir. Aynı mantığı Kuran'ın başka yerlerinde görebiliriz. Örneğin; 4- Nisa Suresi 13. ayete kadar miras ile ilgili hükümler anlatılır. 13. ve 14. ayet ise şöyledir:
13- Bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'a ve elçisine itaat ederse onu altından ırmaklar akan ebedi kalacakları cennetlere sokar. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur.
4- Nisa Suresi 13
14- Kim Allah'a ve elçisine isyan eder ve O'nun sınırlarını aşarsa onu da içinde ebedi kalacağı ateşe sokar. Onun için alçaltıcı bir azap vardır.
4- Nisa Suresi 13,14
Allah 13. ayete kadar hükümlerini anlatırken 13. ve 14. ayette bunlara uymak, Allah'a ve elçisine uymak olarak gösterilmektedir.
Ne yazık ki Kuran'ı iyice araştırmadan, iyice düşünmeden, ayetleri sırf kendi fikirlerini doğru çıkartmak için çekiştirenler, bu ayetleri görmezlikten gelmiş ve ileri sürdükleri fikirlerle dini, Allah ve Peygamber yapımı bir şirkete; Peygamber'i, Allah'ın hükümlerine hüküm katan, Allah'ın hükümlerini gerektiğinde nesh eden (silen) bir şahsa dönüştürmüşlerdir.
İçine düştükleri bu çelişkiyi fark eden bazı gelenekçiler açmazlarını kapamak için daha da vahim bir iddiaya kalkışmışlardır.
Bu iddiaya göre Peygamber'in mevcut hadis kitaplarındaki hadisleri de vahiy neticesidir. Daha önceki bölümlerden hadislerin Kuran'la, mantıkla, kendi aralarında, bilimle, insafla çeliştiklerini görenler bu iddianın korkunçluğunu anlarlar.
Bu iddia ile Peygamber'e atılan iftiralar, Allah'a iftiralar atmaya dönüştürülmüş olur.
Yine bundan önceki bölümlerde gördüğümüz gibi Peygamber bir tek Kuran'ı yazdırmıştır. Madem Kuran dışında uyulması gereken kaynaklar, vahiyler vardı; o zaman Peygamber onları neden yazdırmadı?
Aşağıdaki ayete göre Peygamber'in uyduğu vahiy Kuran'dır. Din düşmanlarının değişmesini istedikleri de Kuran'dır. Kuran dışında dini kaynaklar olsa Peygamber de onlara uyardı, din düşmanlarıysa onların da değişmesini isterlerdi.
Onlara ayetlerimiz apaçık belgeler olarak okunduğunda bizimle karşılaşmayı ummayanlar derler k: "Bundan başka Kuran getir veya bunu değiştir." De ki: 'Benim onu kendiliğimden değiştirmem asla mümkün değildir. Ben yalnızca bana vahyedilene uyarım. Eğer Rabbime isyan edersem büyük günün azabından korkarım."
10- Yunus Suresi 15
Peygamber ancak Allah'ın vahyi olan Kuran'a uyar. Gündelik hayatta Peygamber'in bazı hatalar yapması bile mümkündür. Kuran'da Peygamber'in hatalarının belirtilmesi, Peygamber'in Kuran dışındaki her sözünü, her hareketini vahiy olarak göstermeye çalışan iddiayı yalanlar.
Uydurulan Din, Kuran'daki Din E – Kitap
RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal
YERİ GELMİŞKEN "ALLAH'A VE RESULÜNE İTAAT" KAVRAMINI AÇALIM
Hz. Muhammed ‘in Peygamberliği
Yetki ve Sorumlulukları; Müslümanların
Hz. Peygambere Uyma Yükümlülükleri: 4/80
Y.N. Öztürk
Resule itaat eden Allah'a itaat etmiş olur. Yan çizen çizsin, biz seni onlar üzerine bekçi göndermedik.
M. Esed
Kim Peygambere itaat ederse Allaha itaat etmiş olur; yüz çevirenlere gelince; Biz seni onlara bekçilik yapman için göndermedik.
Dipnot: *4/80: ELÇİYE
(RESULE, PEYGAMBERE) İTAAT NE DEMEKTİR?
Kuran'daki İslâm'a karşı delil getirme çabasında olan gelenekçi İslamcılar "Allah'a ve resulüne itaat edin" şeklindeki ayetleri gösterip; Kuran'da "Allah'a ve Resulüne uymamız söyleniyor. Kuran'a uymak Allah'a uymaktır, hadislere uymak Peygamber'e uymaktır" demektedirler.
Söz konusu ayetlerde Peygamberimiz hep "Resul" kelimesi ile anlatılmaktadır.
Peygamber Farsça kökenli bir kelimedir ve Kuran'da geçmez. Kuran çevirilerinde elçi manasına gelen "resul" kelimesi ya aynen "resul" diye ya da "Peygamber" diye çevrilir.
Kuran'da geçen "resul" kelimesinin tam karşılığı "elçi" kelimesidir. Bu kelime hem Allah'ın elçisi, hem de herhangi bir elçi manasında kullanılır. "Resul" diye geçen kelimeyi "elçi" diye çevirmek tam doğru bir çeviri olmaktadır. Nitekim birçok çeviri de böyledir.
Kim Allah'a ve elçisine itaat ederse ve Allah'tan korkup sakınırsa işte kurtuluşa ve mutluluğa erenler bunlardır.
24- Nur Suresi 52
Allah'a ve elçisine itaat edin ki merhamet olunasınız.
A. ELÇİ KELİMESİNİN
KULLANILMASI HERŞEYİ AÇIKLIYOR
Belli bir yaşın üzerindeki kişilerin çoğu "resul" kelimesinin manasını ve kullanılış tarzını bilirler, fakat genç neslin resul kelimesinin manasını bilememesi ihtimaline karşı yukarıdaki açıklamayı yaptık. (Kuran çevirilerinin yeni neslin anlayabileceği tarza adapte olması, Osmanlıca ve az anlaşılan kelimelerden arındırılması gerektiği ayrı bir yazı konusu olduğu için bu konulara burada değinmeyeceğiz.)
Yukarıdaki ayetlerde "resul" kelimesinin "elçi" manasında olduğunu iyice anlamak, ayetin manasını da tam kavramayı sağlar.
Biz Peygamberimiz Hz. Muhammed'e niye uyarız? Çünkü O Allah'ın elçisidir. Yani Allah'ın mesajını alıp da getiren kişidir.
Elçinin mesajı Allah'ın gönderdiği mesajdır. O mesaja uyulunca hem Allah'a, hem de o mesajı getiren elçiye uyulmuş olur.
Aynı zamanda mesajın kendisine (Kuran'a) uyulduğunu söylersek bu da doğru olur.
Elçiye "elçi" denmesinin sebebi kendisinin olmayan mesajı taşımasındandır. Yani Allah, Resul (elçi) kelimesiyle, Hz. Muhammed'in kendisinin olmayan mesajı taşıyan kişi olduğunu vurgula-maktadır.
İnsanlara, elçiyi devreden çıkartıp Allah'a varmanız mümkün değildir dersini veriyor.
İtaat edilmesi emredilen kişi olan elçi, kendisi namına değil, göndericisi (Allah) namına konuşmaktadır. Bu yüzden "O'na (elçiye) itaat, gönderene (Allah'a) itaattir" mantığı, Kuran'ın bu ayetleriyle verilmektedir.
Allah'ın elçi yollaması, bizle irtibat kurmak için seçtiği yegane yoldur. Elçi mesajı in-sanlara ileteceği, ona davet edeceği için elçiye itaat (Hz. Muhammed'e) onu gönderene (Allah'a) itaat olacaktır.
Elçiye itaat eden Allah'a itaat etmiş olur.
4- Nisa Suresi 80
İnsanlar Allah'ın mesajı Kuran'ı Hz. Muhammed'in (elçinin) ağzından duydular. Kuran her insana ayrı ayrı vahiy edilmedi ki !
Peygamberimiz'in getirdiği mesaja uymayan birçok insan "Bu insan sözüdür." veya "Biz bir insana mı uyacağız?" şeklinde karşı çıkmışlardır.
Oysa Allah "Allah ve elçisine itaat edin."ayetleriyle; Hz. Muhammed'e, elçiliği yüzünden, o mesajın gerçek sahibi Allah olması yüzünden uyulacağını göstermektedir. Yani Allah, "Allah ve elçisine itaat edin." ayetleriyle uyulanın bir tek Allah olduğunu göstermektedir, bu da 4.Nisa Suresi 80. ayette bir daha anlaşılmaktadır.
Yoksa Allah Kuran ile hükümler koydu, Peygamber hadislerle ilave hükümler yaptı, Allah ve elçiye itaatten kasıt iki tane din oluşturucunun oluşturduklarına uymaktır; şeklinde ayetleri açıklamak, dinimizi Allah ve Peygamber ortak yapımına çevirmek olur. Bu da Allah'ın din üzerindeki tekeline tecavüzdür ki bir şirk türüdür.
Geleneksel İslamcıların bu sapışını birçok eserlerinde görebiliriz: "Peygamberimiz dinimizde hüküm koyucudur. Haram ve helali tespit eder."[Rivayet İlimlerinde Haberi Vahitlerin İtikat ve Tefri Yönlerindeki Değeri, sayfa 108] Oysa Kuran'da Allah dışında hüküm koyucu aranmaması söylenir.
Allah size kitabı detaylandırılmış bir halde indirmişken Allah'ın dışında bir hüküm koyucu mu arayayım.
6- Enam Suresi 114
B. MUHAMMED İSMİNİN KURAN'DA KULLANILIŞ TARZI
Diğer bir ilginç nokta da Kuran'da, Peygamberimiz'in ismi olan Muhammed'in geçtiği 4 ayetten 3'ünde de Muhammed'in elçi olduğu vurgulanmasıdır.
Muhammed yalnızca bir elçidir.
3- Ali İmran Suresi 144
Muhammed Allah'ın elçisi ve Peygamberler'in sonuncusudur.
33- Ahzab Suresi 40
Muhammed Allah'ın elçisidir.
49- Fetih Suresi 29
Kuran'da Muhammed isminin geçip elçiliğin vurgulanmadığı tek ayette ise Muhammed'e indirilene inanılması yani Kuran'a inanılması gerektiği söylenir.
İman edip, salih işler yapanlar ve Muhammed'e indirilene -ki, O Rablerinden bir gerçektir- iman edenlerin kötülüklerini örtüp bağışlamış, durumlarını düzeltmiştir.
47-Muhammed Suresi 2
Peygamberimiz'in Muhammed ile aynı köke sahip Ahmed ismiyle (veya sıfatıyla) geçtiği tek ayette ise Ahmed'in elçiliği vurgulanır.
Hani Meryem oğlu İsa "Ey İsrailoğulları, gerçekten ben sizin için Allah'tan gönderilmiş bir elçiyim. Benden önceki Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra ismi Ahmed olan bir elçinin de müjdecisiyim" demişti.
61- Saff Suresi 6
Daha evvel gördüğümüz gibi Kuran'da hiçbir yerde "Allah'a ve Muhammed'e itaat edin." diye bir ifade bulunmaz. Kuran'da sürekli "Allah'a ve elçisine itaat edin." şeklinde bir ifadenin geçmesi Hz. Muhammed'e, ancak elçilik vazifesinden dolayı itaat edilmesi gerektiğini vurgulamaktadır.
Muhammed isminin geçtiği tüm ayetlerde (biri hariç) elçiliğinin vurgulanması, tek istisna ayette ise Muhammed'e indirilene (Kuran'a) uyulması gerektiğinin söylenmesi tüm yanlış anlamalara kapıları kapatmıştır.
C. PEYGAMBER SADECE
KURAN'LA UYARIRDI
Peygamber insanları sadece vahiy (Kuran) ile uyarırdı. Peygamber'e Kuran ayetleri gelmediğinde ise Peygamber'in bir şeyler uydurmasını istediler. Oysa bunun mümkün olmadığı, Peygamber'in sadece vahye uyduğu aşağıdaki ayetlerden anlaşılır.
De ki: Ben sizi yalnızca vahiy ile uyarıp, korkutuyorum. Onlara bir ayet getirmediğin zaman "Şuradan buradan derleseydin ya" derler. De ki "Ben sadece Rabbimden bana vahiy edilene uyuyorum. Bu Rabbinizden olan kavrama yeteneğidir, iman edecek bir toplum için doğruya iletilme ve rahmettir."
7- Araf Suresi 203
Allah birçok ayette Kuran'ı indirdiğini, Kuran'ı vahyettiğini söyler. Aşağıdaki ayette göreceğiniz gibi Peygamber'in resullük (elçilik) vazifesi Kuran'ın tebliğ edilmesidir. Eğer Peygamberimiz bunu yapmasaydı elçilik vazifesini yapmamış olacaktı. Elçinin vazifesi Allah'ın indirdiğini tebliğ etmek ise, elçiye itaat de Allah'ın indirdiğine itaat olacaktır.
Ey elçi. Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer yapmayacak olursan elçiliğini tebliğ etmemiş olursun.
5- Maide Suresi 67
De ki: "Sizi ve kime ulaşırsa kendisiyle uyarmam için bana bu Kuran vahyedildi."
6- Enam Suresi 19
D. HZ. İBRAHİM'İN
HADİSLERİ NEREDE?
Kaşif Ahmed Şehzade, Allah'a ve elçiye itaatten kastın; Allah'ın elçisiyle gönderdiği mesaj olan Kuran'a uymak olduğunu söyler ve Kuran'da aktarıldığı gibi Peygamberimiz'in bizim için örnek olduğunu, fakat Peygamberimiz'e dair bilgiler için de tek geçerli ve yeterli kaynağın Kuran olduğunu söyler.
Şehzade, Mümtehine Suresi 4. ayeti örnek göstererek şöyle der:
"Aşağıdaki ayet, Hz. İbrahim'in örneğini geleneklerin ve ona atfedilen sözlerin arasından seçeceğimizi mi söylüyor? Hayır, bu ayet öyle söylemiyor.
Ayette anlatılmak istenen Hz. İbrahim'in davranışının, tavrının Kuran'da açıklanan şeklinin inananlar için örnek olduğu ve inananların onun örneğinde olduğu gibi hareket etmeleri gerektiğidir." (Kaşif Ahmed Şehzade, The Authority of Quran)
İbrahim ve onunla birlikte olanlarda size güzel bir örnek vardır.
60- Mümtehine Suresi 4
Eğer Peygamberimiz'i örnek almaktan kastın; hadislere ve Peygamber'in kavminin geleneklerine uymak olduğu söylenirse; o zaman İbrahim Peygamber'i örnek almamızı söyleyen ayete göre, İbrahim Peygamber'in kavminin geleneklerini öğrenmemiz ve İbrahim Peygamber'in hadislerini de bulmamız gerekmektedir.
Oysa durum Kaşif Ahmed Şehzade'nin dediği gibidir. Peygamberimiz'in de, İbrahim Peygamber'in de davranış şekilleri Kuran'da anlatılır ve örnek almamız istenen bu davranışlardır.
Peygamber'in vahiy olan Kuran dışında Allah'a karşı bir şeyler uydurması için çabalar daha Peygamber hayattayken başlamıştır. Peygamber hayattayken buna engel olmuştur, fakat Peygamber'in vefatından sonra, hele bir de 4 Halife dönemi de geçince, Peygamber'in döneminde başlayan vahiy dışında uydurmalar oluşturma çabaları ne yazık ki gördüğümüz kötü sonuçları doğurmuştur.
Onlar neredeyse sana vahyettiğimizden başkasını bize karşı uydurman için seni fitneye düşüreceklerdi.
17- İsra Suresi 73
Kuran Allah'ın kitabıdır, fakat insanlar onu Hz. Muhammed'in (elçinin) sözü olarak duydular. Kuran'ın aşağıdaki ayetlerinde geçen ifade tarzları bu mantığı daha iyi kavramamızı sağlamaktadırlar.
Allah ve elçisinden kendileriyle antlaşma yapmış olduğunuz müşriklere bir ültimatomdur bu.
9- Tevbe Suresi 1
Bir de Allah ve elçisinden insanlara Büyük Hac günü bir duyuru var.
9- Tevbe Suresi 3
E. KURAN AYETLERİNDE
ANLATILANLARA UYMAK ELÇİYE UYMAKTIR
Görüldüğü gibi Allah'ın kendisinden ve elçisinden ültimatom olduğunu, duyuru olduğunu söyledikleri aynı zamanda Kuran ayetleridir. Aynı mantığı Kuran'ın başka yerlerinde görebiliriz. Örneğin; 4- Nisa Suresi 13. ayete kadar miras ile ilgili hükümler anlatılır. 13. ve 14. ayet ise şöyledir:
13- Bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'a ve elçisine itaat ederse onu altından ırmaklar akan ebedi kalacakları cennetlere sokar. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur.
4- Nisa Suresi 13
14- Kim Allah'a ve elçisine isyan eder ve O'nun sınırlarını aşarsa onu da içinde ebedi kalacağı ateşe sokar. Onun için alçaltıcı bir azap vardır.
4- Nisa Suresi 13,14
Allah 13. ayete kadar hükümlerini anlatırken 13. ve 14. ayette bunlara uymak, Allah'a ve elçisine uymak olarak gösterilmektedir.
Ne yazık ki Kuran'ı iyice araştırmadan, iyice düşünmeden, ayetleri sırf kendi fikirlerini doğru çıkartmak için çekiştirenler, bu ayetleri görmezlikten gelmiş ve ileri sürdükleri fikirlerle dini, Allah ve Peygamber yapımı bir şirkete; Peygamber'i, Allah'ın hükümlerine hüküm katan, Allah'ın hükümlerini gerektiğinde nesh eden (silen) bir şahsa dönüştürmüşlerdir.
İçine düştükleri bu çelişkiyi fark eden bazı gelenekçiler açmazlarını kapamak için daha da vahim bir iddiaya kalkışmışlardır.
Bu iddiaya göre Peygamber'in mevcut hadis kitaplarındaki hadisleri de vahiy neticesidir. Daha önceki bölümlerden hadislerin Kuran'la, mantıkla, kendi aralarında, bilimle, insafla çeliştiklerini görenler bu iddianın korkunçluğunu anlarlar.
Bu iddia ile Peygamber'e atılan iftiralar, Allah'a iftiralar atmaya dönüştürülmüş olur.
Yine bundan önceki bölümlerde gördüğümüz gibi Peygamber bir tek Kuran'ı yazdırmıştır. Madem Kuran dışında uyulması gereken kaynaklar, vahiyler vardı; o zaman Peygamber onları neden yazdırmadı?
Aşağıdaki ayete göre Peygamber'in uyduğu vahiy Kuran'dır. Din düşmanlarının değişmesini istedikleri de Kuran'dır. Kuran dışında dini kaynaklar olsa Peygamber de onlara uyardı, din düşmanlarıysa onların da değişmesini isterlerdi.
Onlara ayetlerimiz apaçık belgeler olarak okunduğunda bizimle karşılaşmayı ummayanlar derler k: "Bundan başka Kuran getir veya bunu değiştir." De ki: 'Benim onu kendiliğimden değiştirmem asla mümkün değildir. Ben yalnızca bana vahyedilene uyarım. Eğer Rabbime isyan edersem büyük günün azabından korkarım."
10- Yunus Suresi 15
Peygamber ancak Allah'ın vahyi olan Kuran'a uyar. Gündelik hayatta Peygamber'in bazı hatalar yapması bile mümkündür. Kuran'da Peygamber'in hatalarının belirtilmesi, Peygamber'in Kuran dışındaki her sözünü, her hareketini vahiy olarak göstermeye çalışan iddiayı yalanlar.
Uydurulan Din, Kuran'daki Din E – Kitap
Selam...
T.C. / M. Kemal Adal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder