VII. TOPLUMSAL DÜZEN VE HUKUK
B. HUKUK
2. KAMU
HUKUKU
a) Ceza Hukuku-2
(3) Adam Öldürme ve Müessir
Fiillerin Cezası
(a) Kavram olarak, Toplumsal Düzen
ve Hukuk, Hukuk, Kamu Hukuku, Ceza hukuku, Adam Öldürme ve Müessir Fiillerin
Cezası
Allah'ın saygıya layık kıldığı cana haklı bir sebep yokken kıymayın. Kim haksızlıkla öldürülürse, onun velisine yetki / söz hakkı vermişizdir. Ama o da öldürmede sınır tanımazlık etmesin. Çünkü kendisine yardım edilmiştir. 17. sure (İSRÂ) 33. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
Ey
iman edenler! Öldürülenler hakkında üzerinize kısas yazılmıştır. Hür kişiye karşılık hür, köleye
karşılık köle, dişiye karşılık dişi... Kim kardeşi
tarafından herhangi bir şekilde affa uğrarsa, bu durumda örfü izlemek ve
affedene en güzel biçimde bir ödeme yapmak gerekir. İşte bu, Rabb'inizden size
bir hafifletme ve bir rahmettir. Kim bundan sonra azgınlık ve düşmanlık
ederse onun için korkunç bir azap vardır. Ey aklı ve gönlü işleyenler, kısasta sizin için hayat vardır. Bu
sayede korunmanız umulmaktadır. 2. sure (BAKARA) 178-179. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Haram ay,
haram aya karşılıktır. Hürmetler ve yasaklar
karşılıklıdır. O halde, azgınlık edip size saldırana, size saldırdığı şekilde
ve ölçüde saldırın. Allah'tan korkun ve bilin ki Allah, kendisinden
korkup sakınanlarla beraberdir. 2. sure
(BAKARA) 194. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Yanlışlık
hali müstesna, bir müminin bir mümini öldürmesi olacak şey değildir. Yanlışlıkla bir mümini öldürenin, özgürlüğü
elinden alınmış bir mümini özgürlüğüne kavuşturması, ölenin ailesine de üzerinde
anlaşmaya varılacak tatmin edici bir diyet vermesi gerekir. Vârislerin,
diyeti bağışlaması hali müstesna. Eğer
öldürülen, mümin olmakla birlikte size düşman bir topluluktan ise o zaman
öldürenin, özgürlüğünden yoksun bir mümini özgürlüğüne kavuşturması gerekir. Öldürülen, sizinle aralarında antlaşma bulunan bir
toplumdan ise o durumda, öldürülenin ailesine tatmin edici bir diyet verme
yanında, hürriyetinden yoksun bir mümini hürriyetine kavuşturmak da gerekli
olur. Bunlara imkân bulamayan, Allah'a tövbe olarak iki ay kesiksiz oruç
tutar. Allah, gereğince bilendir, hikmeti sonsuzdur. Bir mümini kasten öldürene gelince, onun
cezası içinde sürekli kalmak üzere cehennemdir. Allah gazap etmiştir
böylesine, lanetlemiştir onu; çok büyük bir azap hazırlamıştır ona. 4. sure (NİSA) 92-93. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
O
Kitap'ta onlar üzerine şöyle yazmıştık: Cana can, göze göz, buruna burun,
kulağa kulak, dişe diş... Yaralamalar karşılığında da kısas. Kim kısası
bağışlarsa, bu bağışlaması kendisi için günahlara bir perde olur. Allah'ın indirdiğiyle
hükmetmeyenler zalimlerin ta kendileridir. 5. sure (MÂİDE) 45. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
(b) Bu konu, VI. C. 2. j. Adam Öldürmek konusu ile doğrudan ilişkilidir: Adam Öldürmek
(I) Kavram olarak, Ahlak, İnsanın Kendisine ve
Çevresine Karşı Ahlaki Sorumlulukları, Kötü ve Yerilen Tutum ve Davranışlar,
Adam Öldürmek
Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin. Onları da sizi de biz rızıklandırıyoruz. Kuşkusuz, onları öldürmek büyük bir günahtır. 17. sure (İSRÂ) 31. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
Allah'ın
saygıya layık kıldığı cana haklı bir sebep yokken kıymayın. Kim haksızlıkla
öldürülürse, onun velisine yetki / söz hakkı vermişizdir. Ama o da öldürmede sınır
tanımazlık etmesin. Çünkü kendisine yardım edilmiştir. 17. sure (İSRÂ) 33. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
Bir
mümini kasten öldürene gelince, onun cezası içinde sürekli kalmak üzere
cehennemdir. Allah
gazap etmiştir böylesine, lanetlemiştir onu; çok büyük bir azap hazırlamıştır ona.
4. sure (NİSA) 93. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
İşte
bu yüzden biz, İsrailoğulları üzerine şunu yazdık: Kim bir kişiyi, bir kişiye karşılık yahut yeryüzünde bir fesat
sebebiyle olmaksızın öldürürse, insanları toptan öldürmüş gibidir. Ve kim bir kişiye hayat verirse insanlara toptan hayat vermiş gibidir.
Andolsun, resullerimiz onlara açık-seçik kanıtlar getirmişlerdir. Ama onlardan
birçoğu bunun ardından da yeryüzünde zulüm ve azgınlığa sapmaktadır.
5. sure (MÂİDE) 32. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
5. sure (MÂİDE) 32. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Onlar
Allah'ın yanında bir başka ilaha yakarmazlar / davet etmezler. Allah'ın saygıya layık kıldığı canı haksız yere almazlar.
Zina etmezler. Bunları yapan cezaya çarpılır. Kıyamet günü azap kendisi için
kat kat artırılır da hor ve ezik halde onun içinde sürekli kalır. 25. sure (FURKÂN) 68 -69. ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)
(II) Öldürmek
(a) Genel olarak öldürmek ve öldürmenin yasaklandığı durumlar / şartlar
Bütün bunlardan sonra siz şu insanlarsınız: Birbirinizi öldürüyorsunuz. İçinizden bir zümreyi yurtlarından çıkarıyorsunuz. Onlar aleyhine kötülük ve düşmanlık hususunda dayanışmaya giriyorsunuz. Esasında onları yurtlarından çıkarmak size haram edildiği halde, esir olarak size geldiklerinde fidyelerini veriyorsunuz. Şimdi siz Kitap'ın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? İçinizden bunu yapanın cezası, dünya hayatında rezillikten başka bir şey değildir. Kıyamet gününde ise böyleleri azabın en şiddetlisine itilir. Allah, yapmakta olduklarınızdan habersiz değildir. 2. sure (BAKARA) 85. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Ey
inananlar! Mallarınızı aranızda bâtıl bir yolla / tutarsız bahanelerle yemeyin.
Kendi hoşnutluğunuzla gerçekleşmiş bir ticaret olursa başka. Kendi canlarınıza kıymayın / intihar etmeyin. Hiç
kuşkusuz, Allah, size karşı çok merhametlidir. 4. sure (NİSA) 29. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Ey
iman sahipleri! İhramda olduğunuz zaman av öldürmeyin. Sizden kim kasten onu
öldürürse cezası şudur: Öldürdüğü hayvana denk deve-sığır, davar cinsinden, Kâbe'ye
varacak kurbanlık bir hediye ki, içinizden adalet sahibi iki kişi
belirleyecektir. Yahut yoksullara yedirme şeklinde bir keffâret, yahut buna
denk oruç. Ta ki yaptığının vebalini tatsın. Allah, geçmişi affetmiştir. Kim
bir daha yaparsa, Allah ondan öç alacaktır. Allah çok güçlüdür, öç alıcıdır. 5. sure (MÂİDE) 95. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
De ki
onlara: "Hadi gelin, Rabbinizin size neleri haram kıldığını yüzünüze karşı
okuyayım: Hiçbir şeyi O'na ortak koşmayın. Ana-babaya çok iyi davranın. Yoksulluk endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin;
biz sizi de onları da rızıklandırırız. Kötülüklerin görünenine de gizli
kalanına da yaklaşmayın. Allah'ın saygın ve aziz
kıldığı cana, bir hakkı savunmak dışında kıymayın. Allah size bunları
önerdi ki, aklınızı işletebilesiniz." 6. sure (EN'ÂM) 151. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
Yoksulluk korkusuyla
çocuklarınızı öldürmeyin. Onları da sizi de biz rızıklandırıyoruz. Kuşkusuz, onları öldürmek büyük bir günahtır.
Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o iğrenç bir iştir; yol olarak da çok kötüdür. Allah'ın saygıya layık kıldığı cana haklı bir sebep
yokken kıymayın. Kim haksızlıkla öldürülürse, onun velisine yetki / söz hakkı
vermişizdir. Ama o da öldürmede sınır tanımazlık etmesin. Çünkü
kendisine yardım edilmiştir. 17. sure
(İSRÂ) 31-33. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
Ey
Peygamber! İnanmış kadınlar sana gelip Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmamaları,
hırsızlık etmemeleri, zina etmemeleri, çocuklarını
öldürmemeleri, elleriyle ayakları arasında bir iftira uydurup ortaya
sürmemeleri, iyilik ve güzelliği belirlenmiş bir işte sana isyan etmemeleri hususunda seninle bey'atleşmek isterlerse, onlarla
bey'atleş ve onlar için Allah'tan af dile! Kuşkusuz, Allah Gafûr'dur,
Rahîm'dir. 60. sure (MÜMTEHİNE) 12. ayet
(Resmi: 60/İniş:111/Alfabetik:71)
Onları yakaladığınız yerde öldürün; onların sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Fitne / baskı ve bozgunculuk, öldürmekten daha kötüdür. Mescid-i Haram'da, onlar sizinle çarpışmaya girinceye kadar siz de onlarla çarpışmaya girmeyin. Eğer sizinle çarpışmaya girerlerse siz de onları öldürün. İşte böyle verilir küfre sapanların cezası! 2. sure (BAKARA) 191. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Onlarla
eşitlenesiniz diye kendilerinin küfre saptığı gibi küfre sapmanızı istediler. O halde, Allah yolunda göç edecekleri vakte kadar
onlardan dostlar edinmeyin. Eğer yüz çevirirlerse onları yakalayın ve
bulduğunuz yerde öldürün. Bir daha da onlardan ne dost edinin ne de yardımcı.
Ancak sizinle aralarında antlaşma olan bir topluma
sığınanlarla, kendi toplumlarıyla yahut sizinle savaşma konusunda yürekleri
yetersiz kalıp da size gelenlere dokunmayın. Allah dileseydi onları
elbette sizin üstünüze salardı, onlar da sizinle mutlaka savaşırlardı. O halde, sizden uzak durur, sizinle savaşmaz, size barış
eli uzatırlarsa, artık Allah size, üzerlerine gitmek için bir yol vermemiştir.
Diğer bazılarını da bulacaksınız ki, hem sizden emin olmak hem de kendi
toplumlarından emin olmak isterler. Ama fitneyle yüz yüze getirildiklerinde baş
aşağı içine dalarlar. Bunlar sizden uzak durmazlar, sizinle barışa gitmezler ve
ellerini sizden çekmezlerse onları yakalayın, tuttuğunuz yerde öldürün. İşte
böylelerinin üstüne gitmeniz için size açık bir izin ve kuvvet verilmiştir. 4. sure (NİSA) 89-91. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Allah
ve resulüyle savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuk yapmaya çalışanların cezası
şudur: Öldürülürler
yahut asılırlar yahut elleriyle ayakları çaprazlamasına kesilir yahut
bulundukları yerden sürülürler. Bu onlar için dünyada bir rezilliktir.
Âhirette de onlara büyük bir azap vardır. 5.
sure (MÂİDE) 33. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Siz
öldürmediniz onları, Allah öldürdü onları. Attığın zaman da sen atmadın, Allah
attı. İnananları
kendisinden güzel bir imtihanla denemek için yaptı bunu. Allah; işitendir,
bilendir. 8. sure (ENFÂL) 17. ayet
(Resmi: 8/İniş:93/Alfabetik:22)
O
haram aylar çıktığında artık müşrikleri, kendilerini bulduğunuz yerde öldürün.
Yakalayın onları, kuşatın onları, tüm geçit noktalarını tıkayın onların. Bunun ardından tövbe eder,
namazı gereğince kılar, zekâtı verirlerse, yollarını açın onların. Kesin olan
şu ki, Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir. 9. sure
(TEVBE) 5. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)
Allah,
müminlerin canlarını ve mallarını, karşılığında kendilerine cennet vermek üzere
satın almıştır. Allah yolunda çarpışırlar da öldürürler, öldürülürler.
Allah'ın; Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da kendi üzerine hak olarak yazdığı bir
vaattır bu. Ahdine, Allah'tan daha vefalı kim var? Perçinlediğiniz bu
antlaşmanızdan ötürü müjdeler olsun size. İşte budur o büyük başarının ta
kendisi. 9. sure (TEVBE) 111. ayet
(Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)
Yine yola
koyuldular. Bir süre sonra bir oğlana rast
geldiler; tuttu onu öldürdü. Mûsa dedi: "Tertemiz bir insanı, bir cana
karşılık olmaksızın öldürdün ha!? Vallahi çok kötü bir iş yaptın!" 18. sure (KEHF) 74. ayet (Resmi: 18/İniş:69/Alfabetik:54)
Onlar
Allah'ın yanında bir başka ilaha yakarmazlar / davet etmezler. Allah'ın saygıya layık kıldığı canı haksız yere almazlar.
Zina etmezler. Bunları yapan cezaya çarpılır. 25. sure (FURKÂN) 68. ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)
Lanetlenmiş
hale gelirler. Rastlandıkları yerde enselenirler, öldürülür de öldürülürler. 33. sure (AHZÂB) 61. ayet (Resmi: 33/İniş:97/Alfabetik:4)
Siz şöyle demiştiniz: "Ey Mûsa, biz bir tek yemeğe asla dayanamayız, bizim için Rabb'ine dua et de bize yerin bitirdiklerinden, baklasından, acurundan, sarmısağından, mercimeğinden, soğanından çıkarıversin." Mûsa şöyle demişti: "Siz daha aşağı bir nimeti daha üstün bir nimete mi değişmek istiyorsunuz? İnin bir kasabaya; istediğiniz sizin olacaktır." Ve üzerlerine zillet, eziklik ve yoksulluk damgası vuruldu, Allah'tan bir gazaba çarpıldılar. Bu böyle oldu, çünkü onlar Allah'ın ayetlerini inkâr ediyor ve haksız yere peygamberleri öldürüyorlardı. İsyan ettikleri için böyle oldu. Sınır tanımıyor, azgınlık yapıyorlardı. 2. sure (BAKARA) 61. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Siz
bir adam öldürmüştünüz de onunla ilgili olarak çekişip duruyordunuz. Oysa ki Allah, sizin
sakladıklarınızı ortaya çıkaracaktı. 2. sure
(BAKARA) 72. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Yemin olsun
ki, Mûsa'ya Kitap'ı verdik. Ve arkasından da resuller gönderdik. Meryem oğlu
İsa'ya da açık-seçik deliller verdik ve kendisini Ruhulkudüs'le güçlendirdik.
Bir resulün size, nefislerinizin hoşlanmadığı bir şey getirdiği her seferinde
büyüklük taslamadınız mı? Bir kısmını yalanladınız,
bir kısmını da öldürüyorsunuz. 2.
sure (BAKARA) 87. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Allah
yolunda öldürülenler için "ölüler" demeyin. Tam aksine, onlar
dirilerdir ama siz farkında olmazsınız. 2. sure
(BAKARA) 154. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Andolsun ki
Allah, "Allah yoksuldur, bizler zenginleriz!" diyenlerin sözünü
işitti. Dediklerini de yazacağız, haksız yere
peygamberleri öldürmelerini de. Ve şöyle diyeceğiz: "Tadın, yakıp
pişiren azabı!" 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 181.
ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Yanlışlık hali müstesna, bir
müminin bir mümini öldürmesi olacak şey değildir. Yanlışlıkla bir mümini
öldürenin, özgürlüğü elinden alınmış bir mümini özgürlüğüne kavuşturması,
ölenin ailesine de üzerinde anlaşmaya varılacak tatmin edici bir diyet vermesi
gerekir. Vârislerin, diyeti bağışlaması hali müstesna. Eğer öldürülen, mümin
olmakla birlikte size düşman bir topluluktan ise o zaman öldürenin,
özgürlüğünden yoksun bir mümini özgürlüğüne kavuşturması gerekir. Öldürülen,
sizinle aralarında antlaşma bulunan bir toplumdan ise o durumda, öldürülenin
ailesine tatmin edici bir diyet verme yanında, hürriyetinden yoksun bir mümini
hürriyetine kavuşturmak da gerekli olur. Bunlara imkân bulamayan, Allah'a tövbe
olarak iki ay kesiksiz oruç tutar. Allah, gereğince bilendir, hikmeti
sonsuzdur. Bir mümini kasten öldürene gelince, onun
cezası içinde sürekli kalmak üzere cehennemdir. Allah gazap etmiştir
böylesine, lanetlemiştir onu; çok büyük bir azap hazırlamıştır ona. 4. sure (NİSA) 92-93. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Başlarına
gelenler; ahitlerini bozmaları, Allah'ın ayetlerini inkâr etmeleri, haksız yere peygamberleri öldürmeleri ve
"kalplerimiz kılıflıdır" demeleri yüzündendir. Doğrusu, Allah
küfürleri yüzünden kalpleri üzerine mühür basmıştır da pek azı müstesna, iman
etmezler. 4. sure (NİSA) 155. ayet
(Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
"Biz,
Allah'ın resulü Meryem oğlu İsa Mesih'i öldürdük" demeleri yüzünden. Oysaki onu öldürmediler, onu
asmadılar da; sadece o onlara benzer gösterildi. Onun hakkında tartışmaya
girenler, onunla ilgili olarak tam bir kuşku içindedirler. Onların, ona ilişkin
bir bilgileri yoktur; sadece sanıya uymaktalar. Onu kesinlikle öldürmediler. 4. sure (NİSA) 157. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Onlara Âdem'in iki oğlunun haberini de gerçek
olarak oku. Hani, ikisi birer kurban sunmuşlardı da birinden kabul edilmişti,
ötekinden kabul edilmemişti. "Seni mutlaka
öldüreceğim." dedi. Öteki: "Allah sadece takva sahiplerinden
kabul eder." dedi. Beni öldürmek için elini
bana uzatırsan, ben seni öldürmek için elimi sana uzatmayacağım. Şu bir
gerçek ki ben, âlemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım." "Ben
istiyorum ki, sen benim günahımı da senin günahını da yüklenip ateş halkından
olasın. İşte budur zalimlerin cezası!" Nihayet
nefsi onu kardeşini öldürmeye ısındırdı, o da onu öldürdü. Böylece hüsrana
uğramışlardan oldu. Derken, Allah, kardeşinin cesedini nasıl
saklayacağını ona göstermek için yeri eşeleyen bir karga gönderdi. O dedi ki:
"Vay be! Şu karga kadar bile olamıyor muyum ki, kardeşimin cesedini
saklayayım." Bu arada, pişmanlık duyanlardan olmuştu. İşte bu yüzden biz, İsrailoğulları üzerine şunu yazdık:
Kim bir kişiyi, bir kişiye karşılık yahut yeryüzünde bir fesat sebebiyle
olmaksızın öldürürse, insanları toptan öldürmüş gibidir. Ve kim bir kişiye
hayat verirse insanlara toptan hayat vermiş gibidir. Andolsun,
resullerimiz onlara açık-seçik kanıtlar getirmişlerdir. Ama onlardan birçoğu
bunun ardından da yeryüzünde zulüm ve azgınlığa sapmaktadır. 5. sure (MÂİDE) 27-32. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Yemin olsun
ki biz, İsrailoğullarının kesin sözlerini almış da onlara resuller
göndermiştik. Ne zaman bir resul onlara
nefislerinin hoşlanmadığı bir şeyi getirdiyse bir kısmını yalanladılar; bir
kısmını da öldürüyorlardı. 5. sure (MÂİDE)
70. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Aynen bunun
gibi, müşriklerden birçoğuna, Allah'a ortak
koştukları kişiler, öz evlatlarını öldürmeyi güzel göstermiştir ki, hem onları
yok etsinler hem de dinlerini onlar aleyhine karmakarışık hale getirsinler.
Allah dileseydi bunu yapamazlardı. O halde onları, düzdükleri iftiralarla baş
başa bırak. 6. sure (EN'ÂM) 137. ayet
(Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
Şu bir
gerçek ki, ilimsizlik yüzünden öz evlatlarını
beyinsizce katledenlerle Allah'ın kendilerine verdiği rızıkları, Allah'a iftira
ederek haramlaştıranlar gerçekten hüsrana uğramışlardır. İnan olsun,
sapıtmışlardır onlar; hiçbir zaman doğruyu ve güzeli bulamazlar. 6. sure (EN'ÂM) 140. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
Firavun
kavminin kodamanları dediler ki: "Musa'yı ve toplumunu, yeryüzünü fesada
verip seni ve ilahlarını terk etsinler diye mi bırakıyorsun?" Dedi ki Firavun: "Biz onların oğullarını öldürüp
kadınlarını diri bırakacağız / kadınlarının rahimlerini yoklayıp çocuk
alacağız / kadınlarına utanç duyulacak şeyler yapacağız. Üstlerine sürekli
kahır yağdıracağız." 7. sure
(A'RAF) 127. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Şunu da
hatırlayın: Sizi Firavun hanedanından kurtarmıştık.
Size azabın en kötüsüyle işkence ediyorlardı: Oğlanlarınızı katlediyor,
kadınlarınızı diri bırakıyorlardı. Bunda sizin için Rabbinizden gelmiş
büyük bir imtihan vardı. 7. sure (A'RAF) 141.
ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Küfre
sapanlar, seni tutup bağlamaları yahut öldürmeleri ya da yurdundan çıkarmaları
için sana tuzak kuruyorlardı. Onlar tuzak kurarlar, Allah da tuzak kurar.
Ama Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır. 8. sure (ENFÂL) 30. ayet (Resmi: 8/İniş:93/Alfabetik:22)
Yoksulluk
korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin. Onları da sizi de biz rızıklandırıyoruz.
Kuşkusuz, onları öldürmek büyük bir günahtır. Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o iğrenç bir
iştir; yol olarak da çok kötüdür. Allah'ın saygıya
layık kıldığı cana haklı bir sebep yokken kıymayın. Kim haksızlıkla
öldürülürse, onun velisine yetki / söz hakkı vermişizdir. Ama o da
öldürmede sınır tanımazlık etmesin. Çünkü kendisine yardım edilmiştir. 17. sure (İSRÂ) 31-33. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
Mûsa,
katımızdan hakkı onlara getirince, şöyle dediler: "Onunla beraber iman
edenlerin erkek çocuklarını öldürün, kadınlarını sağ bırakın!" Ama inkârcıların tuzağı hep boşa
çıkmıştır. 40. sure (MÜ'MİN) 25. ayet
(Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)
Firavun
dedi ki: "Bırakın, şu Mûsa'yı öldüreyim de Rabbine yalvarsın. Çünkü onun, dininizi
değiştirmesinden yahut yeryüzünde fesat çıkarmasından korkuyorum." 40. sure (MÜ'MİN) 26. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)
Firavun
hanedanından, imanını gizleyen bir adam şöyle konuştu: "Rabbim
Allah'tır, dediği için bir adamı öldürüyor musunuz? Üstelik size, Rabbinizden
açık seçik deliler de getirdi. Eğer yalancıysa yalancılığı kendi aleyhinedir.
Eğer doğru sözlü ise size vaat ettiklerinden bir kısmı başınıza gelir.
Kuşkusuz, Allah, haddi aşan yalancıları doğruya ulaştırmaz." 40. sure (MÜ'MİN) 28. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)
Hangi günah
yüzünden öldürüldü diye! 81. sure (TEKVÎR) 9.
ayet (Resmi: 81/İniş:7/Alfabetik:103)
Yanlışlık hali müstesna, bir müminin bir mümini öldürmesi olacak şey değildir. Yanlışlıkla bir mümini öldürenin, özgürlüğü elinden alınmış bir mümini özgürlüğüne kavuşturması, ölenin ailesine de üzerinde anlaşmaya varılacak tatmin edici bir diyet vermesi gerekir. Vârislerin, diyeti bağışlaması hali müstesna. Eğer öldürülen, mümin olmakla birlikte size düşman bir topluluktan ise o zaman öldürenin, özgürlüğünden yoksun bir mümini özgürlüğüne kavuşturması gerekir. Öldürülen, sizinle aralarında antlaşma bulunan bir toplumdan ise o durumda, öldürülenin ailesine tatmin edici bir diyet verme yanında, hürriyetinden yoksun bir mümini hürriyetine kavuşturmak da gerekli olur. Bunlara imkân bulamayan, Allah'a tövbe olarak iki ay kesiksiz oruç tutar. Allah, gereğince bilendir, hikmeti sonsuzdur. 4. sure (NİSA) 92. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında üzerinize kısas yazılmıştır. Hür kişiye karşılık hür, köleye karşılık köle, dişiye karşılık dişi... Kim kardeşi tarafından herhangi bir şekilde affa uğrarsa, bu durumda örfü izlemek ve affedene en güzel biçimde bir ödeme yapmak gerekir. İşte bu, Rabb'inizden size bir hafifletme ve bir rahmettir. Kim bundan sonra azgınlık ve düşmanlık ederse onun için korkunç bir azap vardır. Ey aklı ve gönlü işleyenler, kısasta sizin için hayat vardır. Bu sayede korunmanız umulmaktadır. 2. sure (BAKARA) 178-179. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Haram
ay, haram aya karşılıktır. Hürmetler ve yasaklar karşılıklıdır. O halde, azgınlık edip size
saldırana, size
saldırdığı şekilde ve ölçüde saldırın. Allah'tan korkun ve bilin ki
Allah, kendisinden korkup sakınanlarla beraberdir. 2. sure (BAKARA) 194. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
O
Kitap'ta onlar üzerine şöyle yazmıştık: Cana can, göze göz, buruna burun,
kulağa kulak, dişe diş... Yaralamalar karşılığında da kısas. Kim kısası
bağışlarsa, bu bağışlaması kendisi için günahlara bir perde olur. Allah'ın indirdiğiyle
hükmetmeyenler zalimlerin ta kendileridir. 5. sure (MÂİDE) 45. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlar, Allah'ı çok ananlar ve zulme uğratıldıktan sonra başarıya ulaşanlar böyle değillerdir. Zulmedenler, hangi devrime uğrayıp başaşağı döneceklerini yakında bilecekler. 26. sure (ŞUARA) 227. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)
Kendilerine zulüm ve haksızlık gelip çattığında, yardımlaşırlar.
42. sure (ŞÛRÂ) 39. ayet (Resmi: 42/İniş:62/Alfabetik:95)
Zulme
uğratılışı ardından kendini savunana gelince, böyleleri aleyhine yol aranamaz. 42. sure (ŞÛRÂ) 41. ayet (Resmi: 42/İniş:62/Alfabetik:95)
(VI) Cinayet
Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında üzerinize kısas yazılmıştır. Hür kişiye karşılık hür, köleye karşılık köle, dişiye karşılık dişi... Kim kardeşi tarafından herhangi bir şekilde affa uğrarsa, bu durumda örfü izlemek ve affedene en güzel biçimde bir ödeme yapmak gerekir. İşte bu, Rabb'inizden size bir hafifletme ve bir rahmettir. Kim bundan sonra azgınlık ve düşmanlık ederse onun için korkunç bir azap vardır. 2. sure (BAKARA) 178. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Onları
yakaladığınız yerde öldürün; onların sizi çıkardıkları yerden siz de onları
çıkarın. Fitne / baskı ve bozgunculuk, öldürmekten
daha kötüdür. Mescid-i Haram'da, onlar sizinle çarpışmaya girinceye
kadar siz de onlarla çarpışmaya girmeyin. Eğer sizinle çarpışmaya girerlerse
siz de onları öldürün. İşte böyle verilir küfre sapanların cezası! 2. sure (BAKARA) 191. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Sana haram
ayı, onda savaşmayı soruyorlar, De ki: "O ayda savaş büyük bir günahtır.
Ama Allah yolundan alıkoymak, O'na ve Mescid-i Haram'a nankörlük etmek, ora
halkını oradan sürüp çıkarmak, Allah katında daha büyük bir günahtır." Fitne / baskı ve bozgunculuk, cana kıymaktan daha büyük
bir kötülüktür. Eğer güçleri yetse sizi dininizden çevirinceye kadar
sizinle savaşmayı sürdürürler. İçinizden kim irtidâd edip dininden dönerse
kâfir olarak ölür. Böylelerinin amelleri dünyada da âhırette de boşa gitmiştir.
Ateş ehlidir onlar. Sürekli kalacaklardır orada. 2. sure (BAKARA) 217. ayet (Resmi: 2/İniş:92/ Alfabetik:11)
Yanlışlık
hali müstesna, bir müminin bir mümini öldürmesi olacak şey değildir. Yanlışlıkla bir mümini
öldürenin, özgürlüğü elinden alınmış bir mümini özgürlüğüne kavuşturması,
ölenin ailesine de üzerinde anlaşmaya varılacak tatmin edici bir diyet vermesi
gerekir. Vârislerin, diyeti bağışlaması hali müstesna. Eğer öldürülen, mümin
olmakla birlikte size düşman bir topluluktan ise o zaman öldürenin,
özgürlüğünden yoksun bir mümini özgürlüğüne kavuşturması gerekir. Öldürülen,
sizinle aralarında antlaşma bulunan bir toplumdan ise o durumda, öldürülenin
ailesine tatmin edici bir diyet verme yanında, hürriyetinden yoksun bir mümini
hürriyetine kavuşturmak da gerekli olur. Bunlara imkân bulamayan, Allah'a tövbe
olarak iki ay kesiksiz oruç tutar. Allah, gereğince bilendir, hikmeti
sonsuzdur. 4. sure (NİSA) 92. ayet
(Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Onlara Âdem'in iki oğlunun
haberini de gerçek olarak oku. Hani, ikisi birer
kurban sunmuşlardı da birinden kabul edilmişti, ötekinden kabul edilmemişti.
"Seni mutlaka öldüreceğim." dedi. Öteki: "Allah sadece takva
sahiplerinden kabul eder." dedi. 5. sure (MÂİDE) 27. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
İşte bu yüzden biz,
İsrailoğulları üzerine şunu yazdık: Kim bir kişiyi, bir kişiye karşılık yahut
yeryüzünde bir fesat sebebiyle olmaksızın öldürürse, insanları toptan öldürmüş
gibidir. Ve kim bir kişiye hayat verirse insanlara toptan hayat vermiş gibidir. Andolsun, resullerimiz onlara
açık-seçik kanıtlar getirmişlerdir. Ama onlardan birçoğu bunun ardından da
yeryüzünde zulüm ve azgınlığa sapmaktadır. Allah ve
resulüyle savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuk yapmaya çalışanların cezası
şudur: Öldürülürler yahut asılırlar yahut elleriyle ayakları çaprazlamasına
kesilir yahut bulundukları yerden sürülürler. Bu onlar için dünyada bir rezilliktir.
Âhirette de onlara büyük bir azap vardır. 5. sure (MÂİDE) 32-33. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Hırsızlık yapan erkek ve kadının,
yaptıklarına karşılık Allah'tan bir ceza olarak ellerini kesin. Allah Azîz'dir,
Hakîm'dir. Kim zulmünden sonra tövbe eder, halini
düzeltirse kuşkusuz Allah onun tövbesini kabul eder. Allah çok affedici, çok
merhametlidir. 5. sure (MÂİDE) 38-39.
ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
İşin doğrusu
şu: Önceden gizlemekte oldukları karşılarına
dikildi. Geri gönderilselerdi yasaklandıkları şeyi mutlaka yineleyeceklerdi.
Doğrusu, onlar, tam yalancıdırlar. 6.
sure (EN'ÂM) 28. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
Biz bu şekilde her kentte / her
medeniyette kodamanları, o kent ve medeniyetin suçluları yaptık ki, orada oyunlar tezgâhlayıp
tuzaklar kursunlar. Aslında onlar öz benliklerinden başkasına oyun oynamıyorlar
ama farkında değiller. Onlara bir ayet geldiğinde
şöyle demişlerdi: "Allah resullerine verilenin tıpkısı bize de
verilmedikçe asla inanmayacağız." Allah resullük görevini nereye
vereceğini daha iyi bilir. Suç işleyenlere, oynadıkları oyunlar yüzünden Allah
katında bir küçüklük ve şiddetli bir azap öngörülmüştür. 6. sure (EN'ÂM) 123-124. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
Özür
beyan etmeyin; imanınızdan sona küfre saptınız. İçinizden bir grubu affetsek
bile diğer bir grubu, günaha batmış kişiler oldukları için azaba uğratacağız. 9. sure (TEVBE) 66. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik: 104)
Yoksa, "Onu kendisini
uydurdu." mu diyorlar? De ki: "Eğer onu
uydurmuşsam işlediğim suç benim aleyhimedir. Ama ben, sizin işlemekte olduğunuz
suçlardan sorumlu değilim." 11.
sure (HÛD) 35. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
"Ve sonunda o yaptığını da yaptın. Nankörlerden birisin
sen." 26. sure (ŞUARA) 19. ayet
(Resmi: 26/İniş:47 /Alfabetik:94)
O dedi:
"Bu servet bana, bendeki bir ilim sayesinde
verildi." Peki o bilmedi mi ki Allah, önceki nesiller içinden ondan
kuvvetçe daha zorlu, sayıca daha çok olanları bile helâk etmiştir. Günahlarının
ne olduğu, günahkârlardan sorulmaz. 28. sure (KASAS) 78. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)
De ki:
"Bizim işlediğimiz suçlardan siz sorumlu
olmayacaksınız; biz de sizin yaptıklarınızdan sorguya çekilmeyeceğiz."
34. sure (SEBE') 25. ayet (Resmi: 34/İniş:58/Alfabetik:91)
Onlar
mı hayırlı yoksa Tübba' halkıyla onlardan önce gelenler mi? Onları helâk ettik;
çünkü onlar, suç işlemiş insanlardı. 44. sure
(DUHÂN) 37. ayet (Resmi: 44/İniş:64/Alfabetik:19)
Hangi
günah yüzünden öldürüldü diye! 81. sure
(TEKVÎR) 9. ayet (Resmi: 81/İniş:7/Alfabetik:103)
Siz bir adam öldürmüştünüz de onunla ilgili olarak çekişip duruyordunuz. Oysa ki Allah, sizin sakladıklarınızı ortaya çıkaracaktı. Şöyle dedik: "Kesilen ineğin bir parçasıyla, öldürülen adama vurun." İşte böyle diriltir Allah ölüleri. Size ayetlerini gösteriyor ki, aklınızı işletebilesiniz. 2. sure (BAKARA) 72-73. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Ey iman edenler! Öldürülenler
hakkında üzerinize kısas yazılmıştır. Hür kişiye karşılık hür, köleye karşılık
köle, dişiye karşılık dişi... Kim kardeşi tarafından herhangi bir şekilde affa
uğrarsa, bu durumda örfü izlemek ve affedene en güzel biçimde bir ödeme yapmak
gerekir. İşte bu, Rabb'inizden size bir hafifletme ve bir rahmettir. Kim bundan
sonra azgınlık ve düşmanlık ederse onun için korkunç bir azap vardır. Ey aklı ve gönlü işleyenler, kısasta sizin için hayat
vardır. Bu sayede korunmanız umulmaktadır. 2. sure (BAKARA) 178-179. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Onları
yakaladığınız yerde öldürün; onların sizi çıkardıkları yerden siz de onları
çıkarın. Fitne / baskı ve bozgunculuk, öldürmekten daha kötüdür. Mescid-i Haram'da, onlar sizinle çarpışmaya girinceye
kadar siz de onlarla çarpışmaya girmeyin. Eğer sizinle çarpışmaya girerlerse
siz de onları öldürün. İşte böyle verilir küfre sapanların cezası! 2. sure (BAKARA) 191. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Sana
haram ayı, onda savaşmayı soruyorlar, De ki: "O ayda savaş büyük bir
günahtır. Ama Allah yolundan alıkoymak, O'na ve Mescid-i Haram'a nankörlük
etmek, ora halkını oradan sürüp çıkarmak, Allah katında daha büyük bir günahtır." Fitne/baskı ve
bozgunculuk, cana kıymaktan daha büyük bir kötülüktür. Eğer
güçleri yetse sizi dininizden çevirinceye kadar sizinle savaşmayı sürdürürler.
İçinizden kim irtidâd edip dininden dönerse kâfir olarak ölür.
Böylelerinin amelleri dünyada da âhırette de boşa gitmiştir. Ateş ehlidir
onlar. Sürekli kalacaklardır orada. 2. sure
(BAKARA) 217. ayet (Resmi: 2/İniş:92/ Alfabetik:11)
Ey
inananlar! Mallarınızı aranızda bâtıl bir yolla /
tutarsız bahanelerle yemeyin. Kendi hoşnutluğunuzla gerçekleşmiş bir ticaret
olursa başka. Kendi canlarınıza kıymayın / intihar etmeyin. Hiç
kuşkusuz, Allah, size karşı çok merhametlidir. 4. sure (NİSA) 29. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Yanlışlık hali müstesna, bir
müminin bir mümini öldürmesi olacak şey değildir. Yanlışlıkla bir mümini
öldürenin, özgürlüğü elinden alınmış bir mümini özgürlüğüne kavuşturması,
ölenin ailesine de üzerinde anlaşmaya varılacak tatmin edici bir diyet vermesi
gerekir. Vârislerin, diyeti bağışlaması hali müstesna. Eğer öldürülen, mümin
olmakla birlikte size düşman bir topluluktan ise o zaman öldürenin,
özgürlüğünden yoksun bir mümini özgürlüğüne kavuşturması gerekir. Öldürülen,
sizinle aralarında antlaşma bulunan bir toplumdan ise o durumda, öldürülenin
ailesine tatmin edici bir diyet verme yanında, hürriyetinden yoksun bir mümini
hürriyetine kavuşturmak da gerekli olur. Bunlara imkân bulamayan, Allah'a tövbe
olarak iki ay kesiksiz oruç tutar. Allah, gereğince bilendir, hikmeti
sonsuzdur. Bir mümini kasten öldürene gelince, onun
cezası içinde sürekli kalmak üzere cehennemdir. Allah gazap etmiştir
böylesine, lanetlemiştir onu; çok büyük bir azap hazırlamıştır ona. 4. sure (NİSA) 92-93. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Onlara Âdem'in iki oğlunun
haberini de gerçek olarak oku. Hani, ikisi birer kurban sunmuşlardı da
birinden kabul edilmişti, ötekinden kabul edilmemişti. "Seni mutlaka
öldüreceğim." dedi. Öteki: "Allah sadece takva sahiplerinden kabul
eder." dedi. Beni öldürmek için elini bana uzatırsan, ben seni öldürmek
için elimi sana uzatmayacağım. Şu bir gerçek ki ben, âlemlerin Rabbi olan
Allah'tan korkarım." "Ben istiyorum ki, sen benim günahımı da senin
günahını da yüklenip ateş halkından olasın. İşte budur zalimlerin cezası!"
Nihayet nefsi onu kardeşini öldürmeye ısındırdı, o da
onu öldürdü. Böylece hüsrana uğramışlardan oldu. Derken, Allah,
kardeşinin cesedini nasıl saklayacağını ona göstermek için yeri eşeleyen bir
karga gönderdi. O dedi ki: "Vay be! Şu karga kadar bile olamıyor muyum ki,
kardeşimin cesedini saklayayım." Bu arada, pişmanlık duyanlardan olmuştu.
İşte bu yüzden biz, İsrailoğulları üzerine şunu yazdık: Kim bir kişiyi, bir
kişiye karşılık yahut yeryüzünde bir fesat sebebiyle olmaksızın öldürürse,
insanları toptan öldürmüş gibidir. Ve kim bir kişiye hayat verirse insanlara
toptan hayat vermiş gibidir. Andolsun, resullerimiz onlara açık-seçik kanıtlar
getirmişlerdir. Ama onlardan birçoğu bunun ardından da yeryüzünde zulüm ve
azgınlığa sapmaktadır. 5. sure (MÂİDE) 27-32.
ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Mûsa'nın,
kendi toplumuna şöyle dediği zamanı da hatırla: "Allah'ın üzerinizdeki
nimetini anın! Hatırlayın ki, sizi Firavun'un hanedanından kurtarmıştı. Onlar size azabın en kötüsüyle acı çektiriyorlar, erkek
çocuklarınızı boğazlıyorlar, kadınlarınıza hayasızca davranıyorlar /
kadınlarınızın rahimlerini yokluyorlar / kadınlarınızı hayata salıyorlardı.
İşte bunda sizin için Rabbinizden gelen çok büyük bir deneme ve ıstırap
vardır." 14. sure (İBRÂHİM) 6. ayet (Resmi:
14/İniş:72/Alfabetik:40)
Kendisine
muştulananın utancından ötürü toplumdan gizlenir.
Hakaret / eziklik üzere tutsun mu onu yoksa toprağın bağrına mı gömsün onu.
Bakın ne kötü hüküm veriyorlar! 16.
sure (NAHL) 59. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)
Yoksulluk
korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin. Onları da sizi de biz rızıklandırıyoruz.
Kuşkusuz, onları öldürmek büyük bir günahtır. 17.
sure (İSRÂ) 31. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal
Selam...
T.C. / M. Kemal Adal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder