İNSANIN
KENDİSİNE VE ÇEVRESİNE KARŞI AHLAKİ SORUMLULUKLARI
2. KÖTÜ VE YERİLEN TUTUM VE DAVRANIŞLAR (BATIL AMELLER)-17
AYRICA
BAKINIZ: III. B. 2. b. İNANMAYANLAR
(KÂFİRLER) VE ÖZELLİKLERİ
s) Büyücülük ve Büyüye Başvurmak
(1) Kavram olarak, Ahlak, İnsanın Kendisine ve Çevresine Karşı Ahlaki Sorumlulukları, Kötü ve Yerilen Tutum ve Davranışlar, Büyücülük ve Büyüye Başvurmak
De ki: "Yarılan karanlıktan çıkan sabahın Rabbine / yarılışlardan fışkıran oluşun Rabbine sığınırım! Yarattıklarının şerrinden, Çöktüğü zaman karanlığın/gelip çattığı zaman göz perdelenmesinin / tutulduğu zaman Ay'ın / battığı zaman Güneş'in / taştığı zaman şehvetin / soktuğu zaman yılanın / ümit kırdığı zaman musibetin şerrinden! Düğümlere üfleyip tüküren üfürükçülerin şerrinden! Kıskandığı zaman hasetçinin şerrinden..." 113. sure (FELAK) 1-5. ayet (Resmi: 113/İniş:20/Alfabetik:26)
"Sağ
elindekini yere bırak! Onların, sanayi olarak
ortaya çıkardıklarını yalayıp yutsun. Onların sanayi olarak ürettikleri sadece
bir büyücünün hilesidir. Büyücü
ise nereye gitse iflah etmez." 20.
sure (TÂHÂ) 69. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)
Mûsa dedi
ki: "Gerçek size ulaştığında böyle mi
konuşuyorsunuz? Büyü müdür bu? Büyücülerin kurtuluşu yoktur." 10. sure (YÛNUS) 77. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Onlar
hünerlerini ortaya koyunca Mûsa dedi ki: "Sergilediğiniz
şey büyüdür. Allah onu mutlaka hükümsüz kılacaktır. Çünkü Allah,
bozguncuların işini düzgün yürütmez." 10. sure (YÛNUS) 81. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Süleyman'ın
mülk ve saltanatı konusunda onlar, şeytanların okuyup durduklarına uydular.
Halbuki Süleyman küfre sapmamıştı. Ancak şeytanlar
küfre sapmıştı; insanlara büyüyü öğretiyorlardı. Ve Babil'de Hârût ve
Mârût adlı iki melek üzerine indirileni öğretiyorlardı. Oysa ki o iki melek,
"Biz bir imtihan aracıyız, sakın küfre sapma!" demedikçe hiç kimseye
bir şey öğretmiyorlardı. İnsanlar onlardan erkekle
eşinin arasını açacakları şeyi öğreniyorlardı. Ne var ki, onlar onunla Allah'ın
izni olmadıkça hiç kimseye zarar veremezler. Onlar kendilerine zarar vereni,
yarar vermeyeni öğreniyorlardı. Yemin olsun ki, onu satın alanın âhırette hiç
bir nasibi olmayacağını açıkça bilmişlerdir. Öz benliklerini sattıkları şey ne kötüdür! Bir bilebilselerdi...
Eğer onlar iman edip sakınsalardı, Allah katından bir sevap elbette daha
kıymetli olurdu. Keşke bilebilselerdi. 2.
sure (BAKARA) 102-103. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
(2) Bu Konu, II. D. Büyü-Sihir Bilgisi Konusu İle Doğrudan İlişkilidir: BÜYÜ-SİHİR BİLGİSİ
(a) Kavram Olarak Bilgi, Büyü-Sihir Bilgisi
De ki: "Yarılan karanlıktan çıkan sabahın Rabbine / yarılışlardan fışkıran oluşun Rabbine sığınırım! Yarattıklarının şerrinden, Çöktüğü zaman karanlığın/gelip çattığı zaman göz perdelenmesinin / tutulduğu zaman Ay'ın / battığı zaman Güneş'in / taştığı zaman şehvetin / soktuğu zaman yılanın / ümit kırdığı zaman musibetin şerrinden! Düğümlere üfleyip tüküren üfürükçülerin şerrinden! Kıskandığı zaman hasetçinin şerrinden..." 113. sure (FELAK) 1-5. ayet (Resmi: 113/İniş:20/Alfabetik:26)
Dediler ki: "Onu kardeşiyle birlikte
alıkoy. Ve şehirlere, toplayıcılar gönder." "Tüm
bilgili büyücüleri sana getirsinler." Büyücüler Firavun'a gelip dediler
ki: "Eğer galip gelen biz olursak bize iyi bir ödül var mı?"
"Evet, dedi, ayrıca siz benim en yakınlarımdan olacaksınız."
Sihirbazlar şöyle dediler: "Ey Musa! Sen mi hünerini ortaya atacaksın
yoksa biz mi hünerlerimizi sergileyelim?" "Siz sergileyin."
dedi. Hünerlerini ortaya atınca, halkın gözlerini büyülediler, onları dehşete
düşürdüler. Çok büyük bir büyü sergilediler. Biz de Musa'ya şöyle vahyettik:
"Hadi at asanı!" Bir de ne görsünler, asa, onların ortaya
getirdikleri şeyleri yalayıp yutuyor. Böylece hak ortaya çıktı, onların yapıp
ettikleri, işe yaramaz hale geldi. Orada mağlup oldular, küçük düştüler. Ve büyücüler secdeye kapandılar. 7. sure (A'RAF) 111-120. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
"Gerçek
şu ki, insanlardan bazı erkekler, cinlerden bazı
erkeklere / cinlerin şerrinden bazı erkeklere sığınırlardı da onların şımarıklık
ve azgınlığını artırırlardı." "Onlar, tıpkı sizin sandığınız
gibi, Allah'ın hiç kimseyi asla diriltmeyeceğini / peygamber göndermeyeceğini
sanmışlardı." 72. sure (CİN) 6-7. ayet
(Resmi: 72/İniş:40/Alfabetik:16)
Dediler: "Ey Mûsa, ya hünerini ortaya at
yahut da ilk hüner sergileyen biz olacağız." Mûsa dedi: "Hayır, siz
atın!" Bir de ne görsün! Onların ipleri,
sopaları, yaptıkları büyüler yüzünden, kendisine gerçekten koşuyorlarmış
hayalini verdi. Mûsa birdenbire içinde bir korku duydu. Şöyle dedik:
"Korkma, üstün gelecek olan sensin!" "Sağ elindekini yere bırak!
Onların, sanayi olarak ortaya çıkardıklarını yalayıp yutsun. Onların sanayi
olarak ürettikleri sadece bir büyücünün hilesidir. Büyücü ise nereye gitse iflah etmez." Bunun
üzerine büyücüler secdelere kapanıp şöyle seslendiler: "Hârun'un ve
Mûsa'nın Rabbine inandık!" 20.
sure (TÂHÂ) 65-70. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)
(3) Sihirbazlar
(a) Musa, Firavun ve Sihirbazları
"Tüm bilgili büyücüleri sana getirsinler." Büyücüler Firavun'a gelip dediler ki: "Eğer galip gelen biz olursak bize iyi bir ödül var mı?" "Evet, dedi, ayrıca siz benim en yakınlarımdan olacaksınız." Sihirbazlar şöyle dediler: "Ey Musa! Sen mi hünerini ortaya atacaksın yoksa biz mi hünerlerimizi sergileyelim?" "Siz sergileyin." dedi. Hünerlerini ortaya atınca, halkın gözlerini büyülediler, onları dehşete düşürdüler. Çok büyük bir büyü sergilediler. Biz de Musa'ya şöyle vahyettik: "Hadi at asanı!" Bir de ne görsünler, asa, onların ortaya getirdikleri şeyleri yalayıp yutuyor. Böylece hak ortaya çıktı, onların yapıp ettikleri, işe yaramaz hale geldi. Orada mağlup oldular, küçük düştüler. Ve büyücüler secdeye kapandılar. "Alemlerin Rabbine iman ettik, dediler; Musa'nın ve Harun'un Rabbine!" Firavun dedi ki: "Demek ben size izin vermeden ona inandınız ha! Bu, şehirde tezgahladığınız bir tuzaktır ki, bununla şehir halkını oradan çıkarmak peşindesiniz. Yakında anlarsınız." "Ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim, sonra da hepinizi asacağım." "Biz, dediler, doğruca Rabbimize varacağız." "Sen bizden, sırf Rabbimizin ayetleri bize gelince, onlara iman ettiğimizden ötürü intikam alıyorsun. Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır. Canımızı müslümanlar olarak al." 7. sure (A'RAF) 112-126. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Mûsa dedi ki: "Gerçek size ulaştığında
böyle mi konuşuyorsunuz? Büyü müdür bu? Büyücülerin kurtuluşu yoktur." 10. sure (YÛNUS) 77. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Firavun seslendi: "Tüm bilgin büyücüleri
huzuruma getirin!" Büyücüler gelince, Mûsa onlara şöyle dedi: "Ortaya
koyma gücünde olduğunuz şeyleri sergileyin." Onlar hünerlerini ortaya
koyunca Mûsa
dedi ki: "Sergilediğiniz şey
büyüdür. Allah onu mutlaka hükümsüz kılacaktır. Çünkü Allah, bozguncuların
işini düzgün yürütmez." 10. sure
(YÛNUS) 79-81. ayet (Resmi: 10/İniş:51/ Alfabetik:109)
"Sağ
elindekini yere bırak! Onların, sanayi olarak ortaya çıkardıklarını yalayıp
yutsun.Onların sanayi olarak ürettikleri sadece
bir büyücünün hilesidir. Büyücü ise nereye gitse iflah etmez."
Bunun üzerine büyücüler secdelere kapanıp şöyle seslendiler: "Hârun'un ve
Mûsa'nın Rabbine inandık!" 20. sure
(TÂHÂ) 69-70. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)
Ki, tüm bilgili büyücüleri
huzuruna getirsinler." Nihayet büyücüler belirlenen bir günün, belirlenen
bir vaktinde bir araya getirildi. Halka da: "Siz de toplanır
mısınız?" denildi. "Sanıyoruz ki, büyücülere uyacağız, eğer galip
gelirlerse." Büyücüler geldiklerinde, Firavun'a dediler ki: "Eğer biz
galip gelirsek bize gerçekten ödül var, değil mi?" "Evet, dedi, siz o
zaman benim yakınlarımdan olacaksınız." Mûsa
onlara dedi ki: "Atacağınız şeyi atın!" Bunun üzerine onlar,
iplerini ve değneklerini ortaya attılar ve dediler: "Firavun'un onur ve
yüceliği aşkına biz, evet biz galip geleceğiz." Mûsa
da asasını attı. Bir de ne görsünler, o onların hüner olarak ortaya
getirdikleri şeyleri yalayıp yutuyor. Bunun üzerine büyücüler, secdelere
kapandılar. Dediler: "İnandık
âlemlerin Rabbi'ne." "Mûsa'nın ve Hârun'un Rabbine." Firavun haykırdı: "Ben size izin vermeden ona inandınız ha! Anlaşıldı, o
sizin hepinize sihirbazlığı öğreten büyüğünüz. Yakında bileceksiniz. Yemin
olsun, ellerinizi, ayaklarınızı çaprazlamasına keseceğim ve yemin olsun sizi
toptan asacağım." Dediler: "Zararı yok, biz nasıl olsa Rabbimize döneceğiz, Ümidimiz odur ki,
Rabbimiz hatalarımızı bağışlar çünkü biz ilk inananlar olduk." 26. sure (ŞUARA) 37-51. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)
Firavun'a, Hâmân'a ve Karun'a göndermiştik de
onlar şöyle demişlerdi: "Tam
yalancı bir sihirbazdır bu!" 40.
sure (MÜ'MİN) 24. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)
Dediler ki: "Ey büyücü!
Sana verdiği söz aşkına, Rabbine bizim için bir yakarıver; biz artık doğru yola
gireceğiz." 43. sure (ZUHRUF) 49.
ayet (Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)
(b) Peygamberlere Büyücü-Sihirbaz Dediler
Firavun toplumunun kodamanları şöyle konuştular: "Bu adam gerçekten çok bilgili bir büyücü." 7. sure (A'RAF) 109. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
"İnsanları uyar, iman
edenlere de kendileri için Allah katında yüksek bir doğruluk derecesi
bulunduğunu müjdele" diye içlerinden bir er kişiye vahiy göndermemiz,
insanlara şaşırtıcı mı geldi? Küfre
batanlar: "Bu adam açık bir
büyücüdür." dediler. 10. sure
(YÛNUS) 2. ayet (Resmi: 10/İniş:51/ Alfabetik: 109)
Dediler ki: "Şunlar,
iki büyücüden başka bir şey değillerdir. Büyüleriyle sizi toprağınızdan
çıkarmak ve sizin örnek yolunuzu silip yok etmek istiyorlar." 20. sure (TÂHÂ) 63. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)
O
yüzleri üstü cehenneme sevk edilecek olanlar, mekân bakımından en şerli, yol
bakımından en sapık kişilerdir. 25. sure
(FURKÂN) 34. ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)
Kendi
içlerinden kendilerine bir uyarıcı geldi diye şaşıp kaldılar. Ve şöyle dedi bu nankörler: "Bu adam yalanlar düzen bir büyücü..." 38. sure (SÂD) 4. ayet (Resmi: 38/İniş:38/Alfabetik:88)
Firavun'a, Hâmân'a ve Karun'a göndermiştik de onlar şöyle
demişlerdi: "Tam yalancı bir sihirbazdır bu!" 40. sure (MÜ'MİN) 24. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)
Dediler ki: "Ey
büyücü! Sana verdiği söz aşkına, Rabbine bizim için bir yakarıver; biz artık
doğru yola gireceğiz." 43. sure
(ZUHRUF) 49. ayet (Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)
O tüm gücüyle / tüm seçkin adamlarıyla
birlikte yüz çevirdi ve şöyle dedi: "Bir büyücü
yahut mecnun." 51. sure
(ZÂRİYÂT) 39. ayet (Resmi: 51/İniş:67/Alfabetik:111)
İşte böyle! Onlardan önce herhangi bir resul
geldiğinde, mutlaka şöyle dediler: "Ya büyücüdür ya deli." 51. sure (ZÂRİYÂT) 52. ayet (Resmi: 51/İniş:67/Alfabetik:111)
(4) Sihir (Mucizelere / ayetlere, büyü / sihir dediler)
Süleyman'ın mülk ve saltanatı konusunda onlar, şeytanların okuyup durduklarına uydular. Halbuki Süleyman küfre sapmamıştı. Ancak şeytanlar küfre sapmıştı; insanlara büyüyü öğretiyorlardı. Ve Babil'de Hârût ve Mârût adlı iki melek üzerine indirileni öğretiyorlardı. Oysa ki o iki melek, "Biz bir imtihan aracıyız, sakın küfre sapma!" demedikçe hiç kimseye bir şey öğretmiyorlardı. İnsanlar onlardan erkekle eşinin arasını açacakları şeyi öğreniyorlardı. Ne var ki, onlar onunla Allah'ın izni olmadıkça hiç kimseye zarar veremezler. Onlar kendilerine zarar vereni, yarar vermeyeni öğreniyorlardı. Yemin olsun ki, onu satın alanın âhırette hiç bir nasibi olmayacağını açıkça bilmişlerdir. Öz benliklerini sattıkları şey ne kötüdür! Bir bilebilselerdi... 2. sure (BAKARA) 102. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Siz,
insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz: İyilik ve güzelliği belirlenmiş
olana özendirirsiniz, kötülük ve çirkinliği belirlenmiş olandan
sakındırırsınız, Allah'a iman edersiniz. Ehlikitap
da iman etseydi, kendileri için, elbette hayırlı olurdu. İçlerinde müminler
vardır ama onların çoğu sapıkların ta kendileridir. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 110. ayet (Resmi: 3/İniş:94/ Alfabetik:7)
Eğer biz sana parşömen üzerine yazılı bir
kitap göndermiş olsaydık, onlar da ona elleriyle dokunmuş olsalardı, o küfre batmışlar, hiç kuşkusuz şöyle deyivereceklerdi:
"Bu, apaçık bir büyüden başka şey değildir." 6. sure (EN'ÂM) 7. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
Şunu da söylediler: "Bizi
büyülemek için, bize istediğin kadar ayet getir. Sana inanmayacağız." 7. sure (A'RAF) 132. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Gerçek, katımızdan onlara geldiğinde şöyle
demişlerdi:
"Hiç kuşkusuz, bu, apaçık bir büyüdür." Mûsa dedi ki: "Gerçek size ulaştığında böyle mi
konuşuyorsunuz? Büyü müdür bu? Büyücülerin kurtuluşu yoktur." 10. sure (YÛNUS) 76-77. ayet (Resmi: 10/İniş:51/ Alfabetik:109)
Onlar hünerlerini ortaya koyunca Mûsa dedi ki: "Sergilediğiniz şey büyüdür. Allah onu mutlaka hükümsüz
kılacaktır. Çünkü Allah, bozguncuların işini düzgün yürütmez." 10. sure (YÛNUS) 81. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
O, odur ki,
gökleri ve yeri altı günde yaratmıştır. O'nun arşı da su üzerinde idi. Böyle
yapması, iş ve davranış yönünden hanginizin daha güzel olduğunu belirlemek için
sizi denemeye yöneliktir. Sen, "Kuşkusuz, sizler ölümden sonra
diriltileceksiniz!" dediğinde, küfre
batanlar hemen ve kesinlikle şöyle derler:
"Bu apaçık bir büyüden başka şey değildir." 11. sure (HÛD) 7. ayet (Resmi: 11/İniş:52/ Alfabetik:38)
Kesinlikle şöyle diyeceklerdi: "Bizim
gözlerimiz döndürüldü, bakışlarımız sarhoş edildi. Belki de biz büyüye
çarptırılmış bir toplumuz." 15.
sure (HİCR) 15. ayet (Resmi: 15/İniş:54/Alfabetik:36)
Şöyle dedi: "Büyünle
bizi, toprağımızdan çıkarasın diye mi geldin, ey Mûsa!" "Seninki gibi
bir büyü, biz de mutlaka sana getireceğiz. Seninle bizim aramızda öyle
bir buluşma yeri ve zamanı belirle ki, ne biz cayalım ne de sen. Herkese uygun
bir yer olsun." Mûsa dedi: "Bizimle buluşacağınız zaman, süs günü
olsun. İnsanlar kuşluk vakti bir araya getirilsin." Bunun üzerine Firavun
oradan ayrıldı, tüm kurnazlığını topladı, sonra geldi. Mûsa onlara dedi ki:
"Yazıklar olsun size, yalan düzerek Allah'a iftira etmeyin! Yoksa bir azap
ile kökünüzü kurutur. İftira eden, perişan olmuştur." Bunun üzerine
işlerini aralarında tartıştılar, fısıltıyı koyulaştırdılar. Dediler ki: "Şunlar, iki büyücüden başka bir şey değillerdir.
Büyüleriyle sizi toprağınızdan çıkarmak ve sizin örnek yolunuzu silip yok etmek
istiyorlar." "Hemen hünerlerinizi birleştirin; sonra saf bağlamış
olarak gelin! Bugün, üstün gelen kurtulmuş olacaktır." Dediler: "Ey Mûsa, ya hünerini
ortaya at yahut da ilk hüner sergileyen biz olacağız." Mûsa dedi:
"Hayır, siz atın!" Bir de ne görsün! Onların ipleri, sopaları,
yaptıkları büyüler yüzünden, kendisine gerçekten koşuyorlarmış hayalini verdi. Şöyle dedik:
"Korkma, üstün gelecek olan sensin!"
"Sağ elindekini yere bırak! Onların, sanayi olarak ortaya çıkardıklarını
yalayıp yutsun. Onların sanayi olarak ürettikleri sadece bir büyücünün
hilesidir. Büyücü ise nereye gitse iflah etmez." Bunun üzerine büyücüler secdelere kapanıp
şöyle seslendiler: "Hârun'un ve Mûsa'nın
Rabbine inandık!" Firavun
dedi: "Ben izin vermeden ona inandınız öyle mi? O size, büyüyü öğreten büyüğünüzdür. Yemin olsun,
ellerinizi, ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve yemin olsun sizi hurma
ağaçlarına asacağım. O zaman iyice bileceksiniz, hangimizin azabı daha şiddetli
ve sürekli." Dediler: "Biz
seni, bize gelen açık seçik kanıtlara ve bizi yaratmış olana asla tercih
etmeyeceğiz. Verdiğin hükmü uygula. Senin hükmün olsa olsa bu dünya hayatında
geçer." "Biz Rabbimize inandık ki,
günahlarımızı ve senin bizi zorladığın büyüyü affetsin. Allah daha hayırlı,
daha süreklidir." 20. sure
(TÂHÂ) 57-73. ayet (Resmi: 20/İniş:45/ Alfabetik:96)
Kalpleri hep
oyun ve oyalanmada. O zulüm sergileyenler, şu
yolda bir fısıldaşmayı iyice koyulaştırdılar: "Bu adam, sizin gibi bir insandan başkası değil. Gözünüz baka baka
büyüye mi gidiyorsunuz!" 21. sure
(ENBİYÂ) 3. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)
Büyüsüyle sizi
toprağınızdan çıkarmak istiyor. Ne diyorsunuz?" 26.
sure (ŞUARA) 35. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)
Firavun haykırdı: "Ben size izin vermeden ona inandınız
ha! Anlaşıldı, o sizin hepinize sihirbazlığı
öğreten büyüğünüz. Yakında bileceksiniz. Yemin olsun, ellerinizi,
ayaklarınızı çaprazlamasına keseceğim ve yemin olsun sizi toptan
asacağım." 26. sure (ŞUARA) 49. ayet
(Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)
İşte bu
şekilde ayetlerimiz göz ve gönül açar bir biçimde onlara geldiğinde şunu deyiverdiler: "Açık bir büyüdür bu..." 27. sure (NEML) 13. ayet (Resmi: 27/İniş:48/Alfabetik:81)
Bunun
ardından Musa onlara açık seçik ayetlerimizi getirdiğinde onlar şöyle dediler: "Uydurulmuş
bir büyüden başkası değil bu. İlk atalarımız arasında bunu hiç duymadık."
28. sure (KASAS) 36. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53) ,
Fakat hak,
katımızdan kendilerine geldiğinde şöyle dediler: "Mûsa'ya verilenin aynısı
buna da verilseydi ya!" Bunlar daha önce Mûsa'ya verileni inkâr etmemişler
miydi? Şöyle demişlerdi: "Birbirini destekleyen iki büyü / sırt sırta iki
büyücü." Ve dediler: "Biz bunların ikisine de
inanmıyoruz." 28. sure (KASAS) 48. ayet
(Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)
Ayetlerimiz
açık seçik kanıtlar halinde karşılarında okununca şöyle derler: "Bu adam,
atalarınızın kulluk / ibadet etmekte olduklarından sizi vazgeçirmek isteyen
birinden başkası değil." Şunu da söylerler: "Bu, düzenlenmiş bir
yalandan / iftiradan başka şey değildir." Hakkı inkâr edenler, o kendilerine geldiğinde şöyle demişlerdir: "Açık bir büyüden başka şey değil bu!" 34. sure (SEBE') 43. ayet (Resmi: 34/İniş:58/ Alfabetik:91)
Şöyle dediler: "Bu,
apaçık bir büyüden başka şey değildir." 37. sure (SÂFFÂT) 15. ayet (Resmi: 37/İniş:56/Alfabetik:90)
Ne var ki, hak kendilerine geldiğinde şöyle dediler:
"Bu bir büyü, biz bunu inkâr ediyoruz!"
43. sure (ZUHRUF) 30. ayet (Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)
Her şeyi ayan beyan gösteren
ayetlerimiz onlara okunduğunda, kendilerine
gelmiş olan hakkı inkâr edenler şöyle derler: "Açık bir büyüdür bu!" 46. sure (AHKAF) 7. ayet (Resmi: 46/İniş:66/ Alfabetik:3)
"Bu
da mı büyü?! Yoksa siz mi görmüyordunuz?" 52. sure (TÛR) 15. ayet (Resmi: 52/İniş:76/ Alfabetik:106)
Meryem oğlu
İsa'nın da şöyle dediğini hatırla: "Ey İsrailoğulları! Ben size Allah'ın
elçisiyim. Benden önce Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmet
adında bir elçiyi müjdeleyici olarak gönderildim." Fakat İsa'nın müjdelediği elçi onlara apaçık deliller getirdiğinde:
"Bu, katıksız bir büyüdür!" dediler.
61. sure (SAFF) 6. ayet (Resmi: 61/İniş:108/ Alfabetik:89)
Şöyle dedi: "Bu,
rivayet edilerek gelen bir büyüden başka şey değil." 74. sure (MÜDDESSİR) 24. ayet (resmi: 74/iniş:4/alfabetik:67)
(5) Büyücülerin kurtuluşu yoktur
Mûsa dedi ki: "Gerçek size ulaştığında böyle mi konuşuyorsunuz? Büyü müdür bu? Büyücülerin kurtuluşu yoktur." 10. sure (YÛNUS) 77. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Onlar hünerlerini ortaya koyunca
Mûsa dedi ki: "Sergilediğiniz şey büyüdür.
Allah onu mutlaka hükümsüz kılacaktır. Çünkü Allah, bozguncuların işini düzgün
yürütmez." 10. sure (YÛNUS) 81. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Sağ
elindekini yere bırak! Onların, sanayi olarak ortaya çıkardıklarını yalayıp
yutsun. Onların sanayi olarak ürettikleri sadece bir büyücünün hilesidir. Büyücü ise nereye gitse iflah etmez." 20. sure (TÂHÂ) 69. Ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)
(6) Harut ve Marut
Süleyman'ın mülk ve saltanatı konusunda onlar, şeytanların okuyup durduklarına uydular. Halbuki Süleyman küfre sapmamıştı. Ancak şeytanlar küfre sapmıştı; insanlara büyüyü öğretiyorlardı. Ve Babil'de Hârût ve Mârût adlı iki melek üzerine indirileni öğretiyorlardı. Oysa ki o iki melek, "Biz bir imtihan aracıyız, sakın küfre sapma!" demedikçe hiç kimseye bir şey öğretmiyorlardı. İnsanlar onlardan erkekle eşinin arasını açacakları şeyi öğreniyorlardı. Ne var ki, onlar onunla Allah'ın izni olmadıkça hiç kimseye zarar veremezler. Onlar kendilerine zarar vereni, yarar vermeyeni öğreniyorlardı. Yemin olsun ki, onu satın alanın âhırette hiç bir nasibi olmayacağını açıkça bilmişlerdir. Öz benliklerini sattıkları şey ne kötüdür! Bir bilebilselerdi... 2. sure (BAKARA) 102. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
(7) Fal ve falcılık
Ey
iman edenler! Uyuşturucu / şarap, kumar, tapılmak için dikilen taşlar, fal
okları şeytan işi birer pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz. 5. sure (MÂİDE) 90. ayet (Resmi: 5/İniş:110/ Alfabetik:60)
RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal
Selam...
T.C. / M. Kemal Adal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder