TABİAT
(GÖKLER VE YER)
1. TABİATIN YARATILIŞI -4
g) Arz
(1) Arz, Varis Kılınan Topraklar
"Ey toplumum! Allah'ın sizin için yazdığı kutsal toprağa girin, arkanıza dönmeyin; yoksa hüsrana uğramışlar durumuna düşersiniz." 5. sure (MÂİDE) 21. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Ezilip itilmekte olan topluluğu da içine
bereketler doldurduğumuz toprağın doğularına ve batılarına mirasçı kıldık.
Rabbinin, İsrailoğullarına verdiği güzel söz, sabretmeleri yüzünden hedefine
vardı. Firavun ve toplumunun sanayi olarak meydana getirdiklerini de dikip
yükselttikleri sarayları da yere geçirdik. 7. sure (A'RAF) 137. ayet
(Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
"Ve onların ardından o toprağa mutlaka sizi yerleştireceğiz. Bu, makamımdan korkan, tehdidimden korkan için böyledir." 14. sure (İBRÂHİM) 14. ayet (Resmi: 14/İniş:72/ Alfabetik:40)
Sizi onların yerlerine, yurtlarına,
mallarına ve henüz ayak basmadığımız bir toprağa mirasçı kıldı. Allah'ın her
şeye gücü yeter. 33. sure (AHZÂB) 27. ayet (Resmi: 33/İniş:97/Alfabetik:4)
(2) Arz için Yıldızlar
Ve nice işaretler! Yıldızla da onlar, yol ve yön doğrulturlar. 16. sure (NAHL) 16. ayet (Resmi: 16/ İniş:70/Alfabetik:75)
(3) Arzda Deliller, İzler, İşaretler, İbretler Vardır
Şu bir gerçek ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanların yararı için denizde yüzüp giden gemilerde, Allah'ın gökten suyu indirip onunla, ölümünden sonra toprağı dirilterek üzerine tüm canlılardan yaymasında, rüzgarların bir düzen içinde yönden yöne çevrilmesinde, gök ve yer arasında bir hizmete memur edilen bulutlarda, aklını işleten bir topluluk için sayısız izler-işaretler-ibretler vardır. 2. sure (BAKARA) 164. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Onlar ki, yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılmış bulacakları ümmi peygambere uyarlar; o onlara iyiliği emreder, kötü ve çirkinden onları alıkoyar. Güzel şeyleri onlara helal kılar, pis şeyleri onlara yasaklar. Sırtlarından ağırlıklarını indirir, üzerlerindeki zincirleri, bağları söküp atar. Ona inanan, onu destekleyen, ona yardım eden, onunla indirilen ışığa uyan kişiler, kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. 7. sure (A'RAF) 157. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Allah, gökten bir su indirdi de onunla, ölümünden sonra yeryüzüne hayat verdi. Kuşkusuz, bunda kulak verip dinleyen bir topluluk için mutlaka bir mucize vardır. 16. sure (NAHL) 65. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)
Küfre sapanlar, Allah'ın yolundan alıkoyarlar. Hem sürekli içinde kalan hem dışarıdan gelen tüm insanlar için oluşturduğumuz Mescid-i Haram'dan da geri çeviriyorlar. Kim orada zulmederek haktan sapmak isterse, biz ona acıklı bir azabı tattıracağız. 22. sure (HAC) 25. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)
Ki onunla ölü bir beldeyi diriltelim ve onunla, yarattıklarımızdan bir takım hayvanları ve birçok insanları suvaralım. 25. sure (FURKÂN) 49. ayet (Resmi: 25/İniş:42/ Alfabetik:29)
Onlara, "Gökten suyu kim indirdi de
onunla toprağı ölümünden sonra canlandırdı?" diye sorsan, mutlaka
"Allah!" derler. De ki: "Hamd Allah'adır. Fakat onların çokları
akletmiyorlar." 29. sure (ANKEBÛT) 63. ayet (Resmi: 29/İniş:85/Alfabetik:8)
Diriyi ölüden çıkarır O, ölüyü diriden çıkarır. Ölümünün ardından toprağa hayat verir. Siz de işte böyle çıkarılacaksınız. 30. sure (RÛM) 19. ayet (Resmi: 30/İniş:84/Alfabetik:87)
Yine O'nun ayetlerindendir ki O size, korku ve ümit olmak üzere şimşeği gösteriyor; gökten bir su indiriyor da ölümünden sonra toprağı onunla canlandırıyor. Bunda, aklını işleten bir topluluk için elbette mucizeler vardır. 30. sure (RÛM) 24. ayet (Resmi: 30/İniş:84/Alfabetik:87)
Artık Allah'ın rahmetinin eserlerine bak, nasıl diriltiyor
toprağı ölümü ardından! İşte bu Muhyî, ölüleri elbette diriltir. O, her şeye Kadîr'dir.
30. sure (RÛM) 50. ayet (Resmi: 30/İniş:84/ Alfabetik:87)
Görmediler mi ki biz, çorak toprağa suyu salıyoruz da onunla ekinler çıkarıyoruz; hem hayvanları yiyor ondan hem kendileri. Hâlâ görmüyorlar mı? 32. sure (SECDE) 27. ayet (Resmi: 32/İniş:75/Alfabetik:92)
Allah odur ki, rüzgârları gönderdi. Rüzgârlar bir bulut kaldırır. Derken onu ölü bir beldeye sevk ettik de ölümünden sonra toprağa onunla hayat verdik. İşte ölümünden sonra dirilme de böyledir. 35. sure (FATIR) 9. ayet (Resmi: 35/İniş:43/Alfabetik:24)
Ölü toprak onlar için bir mucizedir. Onu dirilttik, ondan dâne çıkardık; bak işte ondan yiyorlar. 36. sure (YÂSÎN) 33. ayet (Resmi: 36/İniş:41/Alfabetik:108)
Sen, toprağı huşû halinde boynu bükük görüyorsun ya, işte o da Allah'ın ayetlerindendir. Onun üzerine suyu indirdiğimizde, o titrer ve kabarır. Hiç kuşkusuz, onu dirilten Muhyi ölüleri de mutlaka diriltecektir. O, her şey üzerinde güç sahibidir. 41. sure (FUSSİLET) 39. ayet (Resmi: 41/İniş:61/Alfabetik:30)
Gökten bir ölçüye bağlı olarak/bir kaderle su indirmiştir O. O suyla biz ölü bir beldeyi hayata kavuşturduk. İşte siz de böyle çıkarılacaksınız. 43. sure (ZUHRUF) 11. ayet (Resmi: 43/İniş:63/ Alfabetik: 113)
Geceyle gündüzün birbiri ardınca gelişinde, Allah'ın gökten bir rızık indirip de onunla yerküreyi ölümünden sonra hayata kavuşturmasında, rüzgârların her bir yana sevk edilişinde de aklını çalıştıran bir topluluk için izler, işaretler vardır. 45. sure (CÂSİYE) 5. ayet (Resmi: 45/ İniş:65 /Alfabetik:15)
Kullara rızık olsun diye. Ve o suyla ölü bir beldeye hayat verdik. İşte böyledir topraktan fışkırış. 50. sure (KAF) 11. ayet (Resmi: 50/İniş:34/Alfabetik:49)
Bilin ki Allah, toprağa ölümünden sonra hayat verir. Ayetleri size açık seçik bildiriyoruz ki, aklınızı işletebilesiniz. 57. sure (HADÎD) 17. ayet (Resmi: 57/İniş:112/Alfabetik:33)
(4) Arz Hk.da Tefekkür Ederek Yolu Doğrultmak
Güzel ve temiz beldenin bitkisi Rabbinin izniyle çıkar. Pis ve çorak beldeden ise zararlı bitkiden başkası çıkmaz. Şükreden bir topluluk için ayetleri işte böyle çeşitli şekillerde sergiliyoruz. 7. sure (A'RAF) 58. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
O yürütüyor sizi karada ve denizde. Diyelim, gemidesiniz: Gemiler, içindekileri latîf bir rüzgârla götürüyorlar. İçerdekiler ferah ve sevinç duymaktalar. Birden korkunç bir kasırga geliverdi. Her taraftan dalgalar üzerlerine çullandı. Çepeçevre kuşatıldıklarını düşünüp dini yalnız Allah'a özgüleyerek duaya koyuldular: "Eğer bizi şu durumdan kurtarırsan, yemin olsun, sana şükredenlerden olacağız." 10. sure (YÛNUS) 22. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Yeryüzünde hiç dolaşmadılar mı ki,
kalpleri olsun da onunla akıllarını çalıştırsınlar, kulakları olsun da onlarla
duysunlar. Şu bir gerçek ki, kafadaki gözler kör olmaz ama göğüslerin içindeki
gönüller körleşir. 22. sure (HAC) 46. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)
Yeryüzünde dolaşıp da kendilerinden
öncekilerin sonlarının nasıl olduğunu görmediler mi? Onlar, kuvvet bakımından
bunlardan daha zorluydular. Göklerde de yerde de Allah'ı âciz bırakacak hiçbir
şey yoktur. Alîm'dir O, Kadîr'dir. 35. sure (FATIR) 44. ayet
(Resmi: 35/İniş:43/ Alfabetik:24)
"Eline bir demet sap al da onunla
vur ve yeminine ters düşmüş olma!" dedik. Biz onu sabırlı bulduk. Ne güzel
kuldu o! Bize yönelen, yakaran biriydi o. 38. sure (SÂD) 44. ayet
(Resmi: 38/İniş:38/Alfabetik:88)
Yeryüzünde dolaşıp da kendilerinden öncekilerin sonu nice olmuş diye bakmıyorlar mı? Öncekiler bunlardan sayıca daha çok, kuvvetçe daha zorlu ve yeryüzündeki eserler bakımından daha üstün idiler. Ama kazanmış oldukları şeyler, kendilerine hiçbir yarar sağlamadı. 40. sure (MÜ'MİN) 82. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)
(5) Arz, Vasiyetin yapılacağı yer
Ey iman edenler! Herhangi birinize ölüm gelip çattığında, vasiyet zamanı aranızdaki tanıklık şöyle olsun: Kendinizden adalet sahibi iki kişi yahut yolculuk etmekte iken ölüm musibeti başınıza geldiyse sizin dışınızdan iki kişi. Bunları namazdan sonra alıkoyarsınız; kuşkulanırsanız şöyle yemin ederler: "Vallahi, yakınlarımız da olsa yeminimizi hiçbir ücret karşılığı satmayacağız, Allah'ın tanıklığını saklamayacağız. Çünkü böyle yaparsak mutlaka günahkârlardan oluruz." 5. sure (MÂİDE) 106. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
O zaman ne bir tavsiyede bulunmaya
güçleri yetecek ne de ailelerine dönebilecekler. 36. sure (YÂSÎN) 50.
ayet (Resmi: 36/İniş:41/Alfabetik:108)
h. Doğu-Batı
(1) Doğu
Doğu da batı da yalnız Allah'ındır. O halde nereye dönerseniz orada Allah'ın yüzü vardır. Allah Vâsi'dir, varlığı sürekli genişletip büyütür; Alîm'dir, her şeyi en iyi biçimde bilir. 2. sure (BAKARA) 115. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
İnsanlar içinden bazı beyinsizler: "Onları, yönelmekte oldukları kıbleden ne çevirdi?" diyecekler. De ki: "Doğu da Allah'ın, batı da. O, dilediğini dosdoğru yola kılavuzlar." 2. sure (BAKARA) 142. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Yüzlerinizi doğu ve batı yönüne çevirmeniz zafer ve mutluluğa ermek değildir. Zafer ve mutluluğa ermek o kişinin hakkıdır ki, Allah'a, âhıret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır; akrabaya, yetimlere, çaresizlere, yolda kalmışa, yoksullara, özgürlüğüne kavuşmak gayretinde olanlara malı seve seve verir, namazı kılar, zekatı öder. Böyleleri söz verdiklerinde ahitlerine vefalıdırlar; bolluk ve bereket zamanı kadar, zorluk, sıkıntı ve şiddet zamanında da sabırlıdırlar. İşte bunlardır özüyle sözü bir olanlar. Ve işte bunlardır korunan takva sahipleri. 2. sure (BAKARA) 177. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Allah kendisine mülk ve saltanat verdiği
için, Rabb'i hakkında İbrahim'le çekişeni görmedin mi? İbrahim şöyle demişti:
"Benim Rabb'im odur ki, hayat verir ve öldürür." O da şöyle demişti:
"Ben de hayat veririm, hem de öldürürüm." İbrahim, "Allah,
güneşi doğudan getiriyor, hadi sen onu batıdan getir" deyince, küfre sapan
o adam apışıp kalmıştı. Allah, zalimler toplumunu doğruya ve güzele
kılavuzlamaz. 2. sure (BAKARA) 258. ayet (Resmi: 2/ İniş:92/ Alfabetik:11)
Ezilip itilmekte olan topluluğu da içine bereketler doldurduğumuz toprağın doğularına ve batılarına mirasçı kıldık. Rabbinin, İsrailoğullarına verdiği güzel söz, sabretmeleri yüzünden hedefine vardı. Firavun ve toplumunun sanayi olarak meydana getirdiklerini de dikip yükselttikleri sarayları da yere geçirdik. 7. sure (A'RAF) 137. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Bir süre sonra, Güneş'in doğduğu yere varınca onu, ona karşı kendilerine bir siper yapmadığımız bir topluluğun üzerine doğar buldu. 18. sure (KEHF) 90. ayet (Resmi: 18/İniş:69/ Alfabetik:54)
Allah, göklerin ve yerin Nur'udur. Onun nurunun örneği, içinde çerağ bulunan bir kandile benzer. Kandil, bir sırça içerisindedir. Sırça, inciden bir yıldız gibidir ki, doğuya da batıya da nispeti olmayan bereketli bir zeytin ağacından yakılır. Bu ağacın yağı, neredeyse ateş dokunmasa bile ışık saçar. Nur üzerine nurdur o. Allah, dilediğini kendi nuruna kılavuzlar. Allah, insanlara örnekler verir. Allah her şeyi bilmektedir. 24. sure (NÛR) 35. ayet (Resmi: 24/ İniş:102/Alfabetik:84)
Mûsa dedi: "Eğer aklınızı işletirseniz O, doğunun, batının ve bunlar arasındakilerin de Rabbidir." 26. sure (ŞUARA) 28. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)
Firavun ve adamları, gün doğarken onları
izlemeye başladılar. 26. sure (ŞUARA) 60. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)
Göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin Rabbidir O; doğuların da Rabbidir O. 37. sure (SÂFFÂT) 5. ayet (Resmi: 37/İniş:56/Alfabetik:90)
Sonunda bize geldiğinde, şeytan yoldaşına şöyle der: "Keşke aramızda iki doğu arası kadar uzaklık olsaydı. Ne kötü yoldaşmışsın sen!" 43. sure (ZUHRUF) 38. ayet (Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)
İki doğunun Rabbi de O'dur, iki batının Rabbi de. 55. sure (RAHMÂN) 17. ayet (Resmi: 55/İniş:89/ Alfabetik:86)
İş onların sandığı gibi değil! Doğuların ve batıların Rabbine yemin olsun ki, biz gerçekten gücü yetenleriz; 70. sure (MEÂRİC) 40. ayet (Resmi: 70/İniş:79/Alfabetik:62)
Doğunun ve batının Rabbidir O. Tanrı yoktur O'ndan başka. O'nu vekil et! 73. sure (MÜZZEMMİL) 9. ayet (Resmi: 73/İniş:3/Alfabetik:74)
(2) Batı
Doğu da batı da yalnız Allah'ındır. O halde nereye dönerseniz orada Allah'ın yüzü vardır. Allah Vâsi'dir, varlığı sürekli genişletip büyütür; Alîm'dir, her şeyi en iyi biçimde bilir. 2. sure (BAKARA) 115. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
İnsanlar içinden bazı beyinsizler:
"Onları, yönelmekte oldukları kıbleden ne çevirdi?" diyecekler. De
ki: "Doğu da Allah'ın, batı da. O, dilediğini dosdoğru yola
kılavuzlar." 2. sure (BAKARA) 142. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Yüzlerinizi doğu ve batı yönüne çevirmeniz zafer ve mutluluğa ermek değildir. Zafer ve mutluluğa ermek o kişinin hakkıdır ki, Allah'a, âhıret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır; akrabaya, yetimlere, çaresizlere, yolda kalmışa, yoksullara, özgürlüğüne kavuşmak gayretinde olanlara malı seve seve verir, namazı kılar, zekatı öder. Böyleleri söz verdiklerinde ahitlerine vefalıdırlar; bolluk ve bereket zamanı kadar, zorluk, sıkıntı ve şiddet zamanında da sabırlıdırlar. İşte bunlardır özüyle sözü bir olanlar. Ve işte bunlardır korunan takva sahipleri. 2. sure (BAKARA) 177. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Allah
kendisine mülk ve saltanat verdiği için, Rabb'i hakkında İbrahim'le çekişeni
görmedin mi? İbrahim şöyle demişti: "Benim Rabb'im odur ki, hayat verir ve
öldürür." O da şöyle demişti: "Ben de hayat veririm, hem de
öldürürüm." İbrahim, "Allah, güneşi doğudan getiriyor, hadi sen onu
batıdan getir" deyince, küfre sapan o adam apışıp kalmıştı. Allah,
zalimler toplumunu doğruya ve güzele kılavuzlamaz. 2.
sure (BAKARA) 258. ayet (Resmi: 2/İniş:92/ Alfabetik:11)
Ezilip itilmekte olan topluluğu da içine
bereketler doldurduğumuz toprağın doğularına ve batılarına mirasçı kıldık.
Rabbinin, İsrailoğullarına verdiği güzel söz, sabretmeleri yüzünden hedefine
vardı. Firavun ve toplumunun sanayi olarak meydana getirdiklerini de dikip
yükselttikleri sarayları da yere geçirdik. 7. sure (A'RAF) 137. ayet
(Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Nihayet, Güneş'in battığı yere varınca
onu kara balçıklı bir gözede batar buldu. Onun yanında bir de kavim buldu.
Dedik ki: "Ey Zülkarneyn, ya bunlara azap edersin ya da haklarında güzel
bir tavrı esas alırsın." 18. sure (KEHF) 86. ayet (Resmi:
18/İniş:69/Alfabetik:54)
Mûsa dedi: "Eğer aklınızı işletirseniz O, doğunun, batının ve bunlar arasındakilerin de Rabbidir." 26. sure (ŞUARA) 28. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)
Allah, göklerin ve yerin Nur'udur. Onun nurunun örneği, içinde çerağ bulunan bir kandile benzer. Kandil, bir sırça içerisindedir. Sırça, inciden bir yıldız gibidir ki, doğuya da batıya da nispeti olmayan bereketli bir zeytin ağacından yakılır. Bu ağacın yağı, neredeyse ateş dokunmasa bile ışık saçar. Nur üzerine nurdur o. Allah, dilediğini kendi nuruna kılavuzlar. Allah, insanlara örnekler verir. Allah her şeyi bilmektedir. 24. sure (NÛR) 35. ayet (Resmi: 24/ İniş:102/Alfabetik:84)
İki doğunun Rabbi de O'dur, iki batının
Rabbi de. 55. sure (RAHMÂN) 17. ayet (Resmi: 55/İniş:89/ Alfabetik:86)
İş onların sandığı gibi değil! Doğuların ve batıların Rabbine yemin olsun ki, biz gerçekten gücü yetenleriz; 70. sure (MEÂRİC) 40. ayet (Resmi: 70/İniş:79/Alfabetik:62)
Doğunun ve batının Rabbidir O. Tanrı
yoktur O'ndan başka. O'nu vekil et! 73. sure (MÜZZEMMİL) 9. ayet
(Resmi: 73/İniş:3/Alfabetik:74)
i) Zaman-Süre-Vakit
(1) Zaman
(a) Ölüm Zamanı
Allah'ın izni olmadıkça hiçbir kişi ölmez. Vakti belirlenmiş bir yazıdır o. Dünya çıkarını gözetene ondan veririz; âhiret yararını gözetene de ondan veririz. Şükredenleri ödüllendireceğiz biz. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 145. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Yalan düzüp Allah'a iftira eden veya
kendine bir şey vahyedilmediği halde "Bana vahyedildi" diyen kişi
ile, "Allah'ın ayet indirdiği gibi ben de indireceğim" diyen kimseden
daha zalim kim vardır? Bir görsen o zalimleri ölüm dalgaları içindeyken.
Melekler ellerini uzatmış, "Çıkarın canlarınızı!" diye! "Bugün
zillet azabıyla cezalandırılacaksınız; çünkü Allah'a karşı gerçek dışı şeyler
söylüyorsunuz ve çünkü O'nun ayetlerine karşı büyüklük taslıyordunuz." 6. sure (EN'ÂM) 93. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
Bir görseydin o küfre sapanları! Melekler
canlarını alırken onların yüzlerine ve arkalarına vuruyorlardı: "Yangın
azabını tadın." 8. sure (ENFÂL) 50. ayet (Resmi: 8/İniş:93/Alfabetik:22)
Allah, canları, ölümleri sırasında alır,
ölmeyenleri de uykuları sırasında. Sonra, haklarında ölüm hükmü verdiklerini
alıkoyar; ötekileri, belirlenen bir süreye kadar salıverir. Bunda, iyice
düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır. 39. sure (ZÜMER) 42.
ayet (Resmi: 39/İniş:59/Alfabetik: 114)
(b) Kıyamet-Azap Zamanı
Ne zaman gelip çatacak diye kıyamet saatini soruyorlar sana. De ki: "Ona ilişkin bilgi Rabbim katındadır. Onu, vakti geldiğinde belirginleştirecek olan yalnız O'dur. Göklere de yere de ağır gelmiştir o. O size ansızın gelecektir, başka değil." Sen onu iyice biliyormuşsun gibi sana soruyorlar. De ki: "O'na ilişkin bilgi Allah katındadır, fakat insanların çokları bilmiyorlar." 7. sure (A'RAF) 187. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Ve eğer onlardan azabı, belirlenmiş bir süreye kadar ertelesek, mutlaka şöyle diyeceklerdir: "Onu erteleyen de ne?" Gözünüzü açın, azap onlara geldiği gün, kendilerinden geri çevrilecek değildir. Ve alay edip durdukları şey, kendilerini sarmış olacaktır. 11. sure (HÛD) 8. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
Biz onu, sadece belirli bir süre için erteliyoruz. 11. sure (HÛD) 104. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
Yemin olsun, biz senden önce de resuller gönderdik, onlara da eşler ve evlatlar verdik. Hiçbir resul, Allah'ın izni olmadıkça herhangi bir mucize getiremez. Her süre için bir yazı vardır. 13. sure (RA'D) 38. ayet (Resmi: 13/İniş:87/Alfabetik:85)
Resulleri dediler ki: "Gökleri ve
yeri yaratan Allah hakkında mı kuşku? O sizi, günahlarınızı affetsin, belirli
bir süreye kadar size zaman tanısın diye çağırıyor." Şöyle cevap verdiler:
"Siz de bizim gibi birer insandan başka şey değilsiniz. Atalarımızın
kulluk ettiklerinden bizi yüz geri çevirmek istiyorsunuz. Hadi açık bir kanıt
getirin bize!" 14. sure (İBRÂHİM) 10. ayet (Resmi: 14/ İniş:72/Alfabetik:40)
"Bilinen vaktin gününe kadar..." 15. sure (HİCR) 38. ayet (Resmi: 15/İniş:54/Alfabetik:36)
Eğer Allah, insanları zulümlerine karşı cezalandırsaydı, yeryüzünde debelenen bir şey bırakmazdı. Ama öyle yapmıyor, onları belirli bir süreye kadar erteliyor. Süreleri geldiğinde ise ne bir saat geri kalırlar ne de öne geçebilirler. 16. sure (NAHL) 61. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik: 75)
İşte sana bir yığın kent/medeniyet. Zulme saptıklarında onları helâk ettik. Onları helâk etmek için de bir süre belirlemiştik. 18. sure (KEHF) 59. ayet (Resmi: 18/İniş:69/Alfabetik:54)
Bu Kur'an'ı sana farz kılan, elbette ki seni vaat edilen yere/belirlenen sona götürecektir. De ki: "Hidayeti getireni de açık bir sapıklık içinde olanı da en iyi Rabbin bilir." 28. sure (KASAS) 85. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)
De ki: "Size bir gün vaat edilmiştir; ondan ne bir saat geri kalabirsiniz ne de ileri geçebilirsiniz." 34. sure (SEBE') 30. ayet (Resmi: 34/İniş:58/Alfabetik:91)
"O bilinen güne kadar." 38. sure (SÂD) 81. ayet (Resmi: 38/İniş:38/Alfabetik:88)
Allah, canları, ölümleri sırasında alır,
ölmeyenleri de uykuları sırasında. Sonra, haklarında ölüm hükmü verdiklerini
alıkoyar; ötekileri, belirlenen bir süreye kadar salıverir. Bunda, iyice
düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır. 39. sure (ZÜMER) 42.
ayet (Resmi: 39/İniş:59/Alfabetik: 114)
Kıyamet saatine ilişkin bilgi, Allah'a bırakılır. Onun ilmi dışında ne meyveler kabuğundan çıkar ne de bir dişi gebe kalır veya doğurur. "Ortaklarım nerede?" diye seslendiği gün, şöyle diyeceklerdir: "Bizden hiçbir tanık olmadığını sana arz ederiz." 41. sure (FUSSİLET) 47. ayet (Resmi: 41/İniş:61/Alfabetik:30)
Allah,
süresi gelmiş olan bir canı geriye asla bırakmaz! Ve Allah, yapıp etmekte
olduklarınızı çok iyi haber almaktadır. 63. sure (MÜNÂFİKÛN) 11. ayet
(Resmi: 63/İniş:103/Alfabetik:72)
(2) Ebediyet
Sürekli o lanetin içindedirler. Ne azapları hafifletilir ne de yüzlerine bakılır. 2. sure (BAKARA) 162. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Allah, iman sahiplerinin Velî'sidir; onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Küfre sapanlara gelince, onların dostları tağuttur ki, kendilerini nurdan karanlıklara çıkarır. Bunlar cehennemin dostlarıdır. Orada sürekli kalacaklardır onlar. 2. sure (BAKARA) 257. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Ateşten çıkmak isterler ama ondan çıkamayacaklardır. Onlar için tepelerinden hiç inmeyecek bir azap vardır. 5. sure (MÂİDE) 37. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Onlardan birçoğunun, küfre sapanlarla
dostluk kurduklarını görürsün. Öz benliklerinin onlar için hazırlayıp sunduğu
şey gerçekten çok kötü! Allah, üzerlerine gazap indirmiştir. Azap içinde de
onlar sürekli kalacaklardır. 5. sure (MÂİDE) 80. ayet (Resmi:
5/İniş:110/Alfabetik:60)
Rableri onlara kendisinden bir rahmet, bir hoşnutluk ve içinde ölümsüz nimetlerin bulunduğu cennetler müjdeliyor. 9. sure (TEVBE) 21. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)
Allah, erkek münafıklara da kadın
münafıklara da küfre sapanlara da içinde sürekli kalacakları cehennem ateşini
vaat etmiştir. O yeter onlara. Allah lanet etmiştir onlara. Sonu gelmez bir azap
var onlar için. 9. sure (TEVBE) 68. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)
Sonra, zulmedenlere şöyle denecek:
"Sonsuzluğun azabını/sonsuz azabı tadın! Kazandığınız şeyler dışında bir
şeyle cezalandırılmayacaksınız!" 10. sure (YÛNUS) 52. ayet
(Resmi: 10/İniş:51/ Alfabetik:109)
Rabbinin dilemesi hariç, gökler ve yer
durdukça onlar orada hep kalacaklardır. Rabbin, dilediğini öyle bir yerine
getirir ki!... Mutluluğa erdirilenlere gelince, onlar cennettedirler. Rabbinin
dilemesi hariç, gökler ve yer durdukça onlar, hep orada kalacaklardır.
Kesintisiz bir lütuf olarak... 11. sure (HÛD) 107-108. ayet (Resmi:
11/İniş:52/Alfabetik:38)
Sakınıp korunanlara vaat edilen cennetin
temsilî anlatımı şu: Altından ırmaklar akar, yemişleri de sürekli, gölgesi de. İşte
korunup sakınanların son yurdu. Kâfirlerin son yurdu ise ateş... 13.
sure (RA'D) 35. ayet (Resmi: 13/İniş:87/Alfabetik:85)
De ki: "Bu mu daha iyi, yoksa korunanlara vaat edilen o sonsuzluk cenneti mi? O cennet de bu korunanların ödülü ve dönüş yeridir." 25. sure (FURKÂN) 15. ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)
Kıyamet günü azap kendisi için kat kat
artırılır da hor ve ezik halde onun içinde sürekli kalır. 25.
sure (FURKÂN) 69. ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)
Orada sürekli kalacaklardır. Ne güzel konak yeri, ne güzel dinlenme yeri!" 25. sure (FURKÂN) 76. ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)
Nasiplendirildiğiniz şeyler şu iğreti hayatın yararından ve süsünden ibarettir. Allah'ın katındaki ise daha hayırlı ve daha süreklidir. Hâlâ aklınızı işletmeyecek misiniz? 28. sure (KASAS) 60. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)
"Bu gününüzü unutmuş olmanın
karşılığını tadın. Kuşkusuz, biz de sizi unuttuk. Yaptıklarınıza karşılık
sonsuzluk azabını tadın." 32. sure (SECDE) 14. ayet (Resmi:
32/İniş:75/Alfabetik:92)
İnanıp hayra ve barışa yönelik işler yapanlara gelince, onlar için, yaptıklarına karşılık olarak barınacakları cennet konakları vardır. 32. sure (SECDE) 19. ayet (Resmi: 32/İniş:75/Alfabetik:92)
Lütfuyla bizi durulacak yurda kondurdu. Orada bize hiçbir yorgunluk dokunmaz. Orada bize hiçbir usanç da dokunmaz." 35. sure (FATIR) 35. ayet (Resmi: 35/İniş:43/Alfabetik:24)
Kovulurlar. Ve onlar için, yakalarını bırakmayan bir azap vardır. 37. sure (SÂFFÂT) 9. ayet (Resmi: 37/ İniş:56/Alfabetik:90)
Kime geliyor rezil edici azap, kime iniyor bitip tükenmeyen azap!" 39. sure (ZÜMER) 40. ayet (Resmi: 39/İniş:59/Alfabetik:114)
"Ey toplumum, şu iğreti dünya
hayatı, geçici bir nimetlenmeden ibarettir. Âhiretse sürekli durulacak yurdun
ta kendisidir." 40. sure (MÜ'MİN) 39. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)
İşte bu, Allah düşmanlarının cezası olan
ateştir. Ayetlerimize karşı çıkmalarından ötürü, orada kendileri için sürekli
kalış yeri vardır. 41. sure (FUSSİLET) 28. ayet (Resmi: 41/İniş:61/Alfabetik:30)
Ve göreceksin onları, zilletten ezilip büzülmüş halde ürkek bakışlarla bakarken, ateşe salınırlar. İnananlar şöyle derler: "Gerçek hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendilerini hem de ailelerini perişan edenlerdir. Dikkat edin, zalimler, sürüp gidecek bir azabın içindedir." 42. sure (ŞÛRÂ) 45. ayet (Resmi: 42/İniş:62/Alfabetik:95)
Esenlikle girin oraya! Sonsuzlaşma
günüdür bu. 50. sure (KAF) 34. ayet (Resmi: 50/İniş:34/Alfabetik:49)
Bu yüzden ikisinin de sonu, içinde sürekli kalacakları ateşe girmek oldu. Zalimlerin cezası işte budur. 59. sure (HAŞR) 17. ayet (Resmi: 59/İniş:95/Alfabetik:35)
Der ki: "Keşke şu hayatım için önden bir şeyler gönderseydim." 89. sure (FECR) 24. ayet (Resmi: 89/ İniş:10/Alfabetik:25)
(3) Yıl
Sen onları, insanların yaşamaya en düşkünü olarak bulursun. Şirke batanlardan bile... Her biri bin yıl ömür sürsün ister. Oysa ki, uzun yaşaması onu azaptan uzaklaştıracak değildir. Allah, yapmakta olduklarını çok iyi görmektedir. 2. sure (BAKARA) 96. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Anneler çocuklarını - emzirmeyi tamamlamak isteyen kimseler için - tam iki yıl emzirirler. Annelerin yiyeceklerini ve giyeceklerini örfe uygun biçimde hazırlamak çocuğun babasına aittir. Hiç bir benlik yaratılış kapasitesi dışında bir şeyle yükümlü tutulamaz. Anne çocuğu yüzünden, çocuğun babası da kendi çocuğu yüzünden zarara sokulmasın. Mirasçı için de aynı ilke uygulanır. Eğer anne-baba karşılıklı anlaşma ve danışma sonucu çocuğu sütten kesmek isterlerse, kendilerine günah yoktur. Çocuklarınızı sütanneye emzirtmek isterseniz, örfe uygun olarak belirlediğiniz ücreti güzelce teslim etmek şartıyla, bunu yapmanızda bir günah yoktur. Allah'tan korkun ve bilin ki Allah, yapmakta olduklarınızı en iyi biçimde görmektedir. 2. sure (BAKARA) 233. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
İçinizden ölüp de geriye eşler bırakan erkekler, eşlerinin evden çıkarılmaksızın bir yıla kadar geçimlerinin sağlanmasını vasiyet etsinler. Eğer kendileri çıkarlarsa, onların kendileri için yararlı gördüklerini yapmaları yüzünden size bir günah yoktur. Allah Azîz'dir, Hakîm'dir. 2. sure (BAKARA) 240. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Ya şu kişi gibisini görmedin mı? Çatıları çökmüş, duvarları-damları yere inmiş bir kente uğramıştı da şöyle demişti: "Allah şurayı ölümünden sonra nasıl hayata kavuşturacak?" Bunun üzerine Allah, o kişiyi yüz yıllık bir süre için öldürmüş, sonra diriltmişti. "Ne kadar bekledin?" demişti, "Bir gün veya günün bir kısmı kadar bekledim." dedi. "Hayır, dedi, aksine sen, yüz yıl kaldın. Yiyeceğine, içeceğine bak! Henüz bozulmamış. Eşeğine bak! Seni insanlara bir ibret yapalım diyedir bu. Kemiklere bak, nasıl yerli yerince düzenliyoruz onları ve sonra et giydiriyoruz onlara." İş kendisi için açıklık kazanınca şöyle dedi o. "Allah'ın her şeye kadir olduğunu biliyorum." 2. sure (BAKARA) 259. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Allah dedi ki: "Orası onlara kırk
yıl haram kılınmıştır. Yeryüzünde sersem sersem dolaşacaklar. Sen o sapıklar
topluluğu için kederlenme." 5. sure (MÂİDE) 26. ayet (Resmi:
5/İniş:110/Alfabetik:60)
Ey inananlar! Müşrikler bir pisliktir. Artık bu yıllarından sonra Mescid-i Haram'a yaklaşmasınlar. Eğer yoksulluktan korkarsanız bilin ki, Allah dilediği taktirde sizi yakında lütfundan zengin edecektir. Allah her şeyi bilir, tüm hikmetlerin sahibidir. 9. sure (TEVBE) 28. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)
Haram ayları ertelemek, küfürde bir artırmadır ki, onunla inkâr edenler saptırılır. Onu bir yıl helal sayarlar, bir yıl haramlaştırırlar ki, Allah'ın yasakladığının sayısını denkleştirip Allah'ın haram kıldığını helalleştirsinler. Amellerinin kötülüğü kendilerine süslü gösterilmiştir. Allah, küfre batan bir topluluğu iyiye ve güzele kılavuzlamaz. 9. sure (TEVBE) 37. ayet (Resmi: 9/İniş:113/ Alfabetik:104)
Görmüyorlar mı ki, her yıl bir veya iki kez imtihan ediliyorlar. Hâlâ ne tövbeye yelteniyorlar ne de öğüt alıyorlar. 9. sure (TEVBE) 126. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)
Yûsuf o iki kişiden, kurtulacağını düşündüğüne şöyle dedi: "Rab edindiğin kişi yanında beni an." Ama şeytan o adama, rab edindiği kişiye hatırlatmayı unutturdu. Böylece Yûsuf yıllarca zindanda kaldı. 12. sure (YÛSUF) 42. ayet (Resmi: 12/İniş:53/Alfabetik:110)
Yûsuf dedi: "Alışılageldiği şekliyle yedi yıl ekin ekeceksiniz. Biçtiklerinizden yiyecek kadar az bir miktar alır, gerisini başağında bırakırsınız." 12. sure (YÛSUF) 47. ayet (Resmi: 12/İniş:53/ Alfabetik:110)
Biz, geceyi ve gündüzü iki ayet yaptık; sonra gecenin ayetini silip gündüzün ayetini gösterici yaptık ki, Rabbinizden bir lütuf isteyesiniz, yılların sayısını ve hesabı bilesiniz. Biz her şeyi ayrıntılı bir biçimde açıkladık. 17. sure (İSRÂ) 12. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
Bunun üzerine birçok yıl boyunca mağarada
onların kulakları üzerine ağırlık vurduk. 18. sure (KEHF) 11. ayet
(Resmi: 18/İniş:69/Alfabetik:54)
Onlar, mağaralarında üç yüz yıl kaldılar;
dokuz da ilave ettiler. 18. sure (KEHF) 25. ayet (Resmi: 18/İniş:69/Alfabetik:54)
"Hani, kız kardeşin gidiyor, şöyle diyordu: 'Onun bakımını üstlenecek kişiyi size göstereyim mi?' Nihayet, seni annene geri döndürdük ki, gözü aydın olsun, tasalanmasın. Sen bir de adam öldürmüştün. O zaman seni gamdan kurtarmıştık. Seni iyice bir imtihana çekmiştik. Bunun ardından sen Medyen halkı arasında yıllarca kaldın. Sonra, belirlenen bir vakitte/bir kadere göre geliverdin, ey Mûsa!" 20. sure (TÂHÂ) 40. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)
Senden aceleyle azabı istiyorlar: Allah, vaadine asla ters düşmez. Şu da bir gerçek ki Rabbinin katındaki bir gün, sizin saymakta olduğunuzun bin yılı gibidir. 22. sure (HAC) 47. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)
Buyurur: "Yeryüzünde yıllar
sayısıyla ne kadar kaldınız?" 23. sure (MÜ'MİNÛN) 112. ayet
(Resmi: 23/ İniş:74/Alfabetik:70)
Firavun dedi: "Biz seni aramızda, bir çocuk olarak koruyup beslemedik mi? Ömrünün nice yıllarını aramızda geçirdin." 26. sure (ŞUARA) 18. ayet (Resmi: 26/İniş:47/ Alfabetik:94)
Görmedin mi ki, biz onları yıllarca nimetlendirsek de, 26. sure (ŞUARA) 205. ayet (Resmi: 26/İniş:47/ Alfabetik:94)
Yemin olsun,
biz Nûh'u toplumuna gönderdik de o, onların arasında bin yıldan elli yıl eksik
kaldı. Sonunda onları tufan yakaladı. Çünkü zalimlerdi onlar. 29.
sure (ANKEBÛT) 14. ayet (Resmi: 29/İniş:85/Alfabetik:8)
Birkaç yıl içinde. İş/oluş/hüküm, önünde
de sonunda da Allah'ındır. Onların galibiyet gününde müminler ferahlayacaklar, 30. sure
(RÛM) 4. ayet (Resmi: 30/İniş:84/Alfabetik:87)
Biz, insana anne babasını önerdik. Annesi
onu güçsüzlükle taşımıştır. Sütten kesilmesi de iki yılda olmuştur. O halde
bana ve ana babana şükret. Dönüş banadır. 31. sure (LOKMAN) 14. ayet
(Resmi: 31/İniş:57/Alfabetik:59)
Biz insana, anne babasına çok iyi davranmasını önerdik. Annesi onu zahmetle taşıdı, zahmetle doğurdu. Taşınması ve sütten kesilmesi otuz aydır. Nihayet, yiğitlik çağına gelip kırk yıla erdiğinde şöyle der: "Rabbim; beni, bana ve ebeveynime verdiğin nimete şükretmeye, hoşnut olacağın iyi bir iş yapmaya yönelt! Soyum içinde, benim için barışı gerçekleştir. Sana yöneldim ben, sana teslim olanlardanım ben!" 46. sure (AHKAF) 15. ayet (Resmi: 46/İniş:66/Alfabetik:3)
Melekler ve Rûh, miktarı elli bin yıl olan bir günde yükselirler O'na. 70. sure (MEÂRİC) 4. ayet (Resmi: 70/İniş:79/Alfabetik:62)
4) Aylar ve Ramazan ayı
(a) Aylar
Ramazan o aydır ki; insanlara kılavuz olan, iyi-kötü ayrımıyla hidayetten kanıtlar getiren Kur'an, onda indirilmiştir. O halde bu aya ulaşanınız onu oruçlu geçirsin. Hasta olan veya yolculuk halinde bulunan, tutamadığı gün sayısınca başka günlerde tutsun. Allah sizin için kolaylık ister; O sizin için zorluk istemez. Tutulmamış olan günleri tamamlamanızı, sizi doğru yola kılavuzladığı için Allah'ı yüceltmenizi ister. Ve sizin şükretmeniz umulmaktadır. 2. sure (BAKARA) 185. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Hac, bilinen aylardadır. Kim o aylarda haccı kendisine gerekli kılarsa hacda kadına yaklaşmak, kötülüğe sapmak, kavga ve çekişmeye girmek yoktur. İyilik olarak yaptığınızı Allah bilir. Azık edinin. Hiç kuşkusuz azığın en güzeli takvadır. Ey akıl ve gönül sahipleri, benden korkun. 2. sure (BAKARA) 197. ayet (Resmi: 2/İniş:92/ Alfabetik:11)
Kadınlar hakkında îlâ / yaklaşmamaya
yemin edenler için dört ay bekleme vardır. Eğer o süre içinde eşlerine
dönerlerse Allah bağışlayan, merhamet edendir. 2. sure (BAKARA) 226.
ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
İçinizden ölüp de geriye zevceler bırakanların bu eşleri, dört ay on gün kendi başlarına beklerler. Sürelerini tamamladıklarında kendilerince uygun gördüklerini örfe uygun biçimde yapmalarında sizin için bir sakınca yoktur. Allah, yapmakta olduklarınızdan gereğince haberdardır. 2. sure (BAKARA) 234. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Yanlışlık hali müstesna, bir müminin bir
mümini öldürmesi olacak şey değildir. Yanlışlıkla bir mümini öldürenin,
özgürlüğü elinden alınmış bir mümini özgürlüğüne kavuşturması, ölenin ailesine
de üzerinde anlaşmaya varılacak tatmin edici bir diyet vermesi gerekir.
Vârislerin, diyeti bağışlaması hali müstesna. Eğer öldürülen, mümin olmakla
birlikte size düşman bir topluluktan ise o zaman öldürenin, özgürlüğünden
yoksun bir mümini özgürlüğüne kavuşturması gerekir. Öldürülen, sizinle
aralarında antlaşma bulunan bir toplumdan ise o durumda, öldürülenin ailesine
tatmin edici bir diyet verme yanında, hürriyetinden yoksun bir mümini hürriyetine
kavuşturmak da gerekli olur. Bunlara imkân bulamayan, Allah'a tövbe olarak iki
ay kesiksiz oruç tutar. Allah, gereğince bilendir, hikmeti sonsuzdur. 4.
sure (NİSA) 92. ayet (Resmi: 4/İniş:98/ Alfabetik:82)
Allah Kâbe'yi, o saygıya layık evi, o saygıya
layık "ay"ı, o kurbanlık hediyeleri ve gerdanlıkları insanlar için
bir dayanak, bir ayağa kalkış aracı kıldı. Böyle yaptı ki, Allah'ın göklerde
olanı da yerde olanı da bildiğini, Allah'ın her şeyi bilici olduğunu siz de
bilesiniz. 5. sure (MÂİDE) 97. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Yeryüzünde dört ay daha dolaşın ve bilin
ki siz, Allah'ı âciz bırakamazsınız. Şu da bir gerçek ki, Allah küfre batanları
rezil eder. 9. sure (TEVBE) 2. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)
O haram aylar çıktığında artık
müşrikleri, kendilerini bulduğunuz yerde öldürün. Yakalayın onları, kuşatın
onları, tüm geçit noktalarını tıkayın onların. Bunun ardından tövbe eder,
namazı gereğince kılar, zekâtı verirlerse, yollarını açın onların. Kesin olan
şu ki, Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir. 9. sure (TEVBE) 5. ayet
(Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)
Gökleri ve yeri yarattığı gündeki yazısına göre, Allah katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. Eskimez din işte budur. Artık o aylar içinde benliklerinize zulmetmeyin. Müşrikler sizinle nasıl topyekün savaşıyorlarsa siz de onlarla topyekün savaşın. Şunu bilin ki, Allah, takva sahipleriyle beraberdir. Haram ayları ertelemek, küfürde bir artırmadır ki, onunla inkâr edenler saptırılır. Onu bir yıl helal sayarlar, bir yıl haramlaştırırlar ki, Allah'ın yasakladığının sayısını denkleştirip Allah'ın haram kıldığını helalleştirsinler. Amellerinin kötülüğü kendilerine süslü gösterilmiştir. Allah, küfre batan bir topluluğu iyiye ve güzele kılavuzlamaz. 9. sure (TEVBE)36- 37. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)
Süleyman için de sabah gidişi bir ay,
akşam dönüşü bir ay olan rüzgârı görevlendirdik. Onun için erimiş katran/bakır
kaynağını sel gibi akıttık. Cinlerden öylesi vardı ki, Rabbinin izniyle onun
önünde iş yapardı. Onlardan hangisi buyruğumuzdan yan çizse, alevli ateş
azabını kendisine tattırdık. 34. sure (SEBE') 12. ayet (Resmi:
34/İniş:58/Alfabetik:91)
Biz insana, anne babasına çok iyi davranmasını önerdik. Annesi onu zahmetle taşıdı, zahmetle doğurdu. Taşınması ve sütten kesilmesi otuz aydır. Nihayet, yiğitlik çağına gelip kırk yıla erdiğinde şöyle der: "Rabbim; beni, bana ve ebeveynime verdiğin nimete şükretmeye, hoşnut olacağın iyi bir iş yapmaya yönelt! Soyum içinde, benim için barışı gerçekleştir. Sana yöneldim ben, sana teslim olanlardanım ben!" 46. sure (AHKAF) 15. ayet (Resmi: 46/İniş:66/Alfabetik:3)
Özgürlüğe kavuşturma imkânını bulamayan, ilişkiye girmelerinden önce, aralıksız iki ay oruç tutacaktır. Buna da gücü yetmeyen, altmış yoksulu doyuracaktır. Bütün bunlar Allah'a ve resulüne inanasınız diyedir. Ve işte bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Küfre sapanlara korkunç bir azap vardır. 58. sure (MÜCÂDİLE) 4. ayet (Resmi: 58/İniş:104/Alfabetik:66)
Âdetten kesilen kadınlarınızın iddet bekleme sürelerinde kuşkuya düşerseniz, onların iddetleri üç aydır. Hiç âdet görmemiş kadınların süreleri de böyledir. Gebe olan kadınların süreleri ise yüklerini bırakmalarına kadardır. Kim Allah'tan korkarsa, O ona işinde bir kolaylık nasip eder. 65. sure (TALÂK) 4. ayet (Resmi: 65/İniş:100/Alfabetik:98)
Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır! 97. sure (KADİR) 3. ayet (Resmi: 97/İniş:25/Alfabetik:48)
(b) Ramazan ayı
Ey iman sahipleri! Oruç sizden öncekiler üzerine yazıldığı gibi sizin üzerinize de yazılmıştır. Bu sayede korunmanız umulmaktadır. Sayılı günlerdir. Sizden kim hasta olur veya yolculuk halinde bulunursa tutamadığı gün sayısınca başka günlerde tutar. Oruca zorlukla dayananlar üzerine düşen, fidye olarak bir yoksulu doyurmaktır. Kim bir mecburiyeti olmaksızın içinden gelerek iyilik yaparsa bu onun için daha hayırlı olur. Ve oruç tutmanız, eğer bilirseniz, sizin için daha hayırlıdır. Ramazan o aydır ki; insanlara kılavuz olan, iyi-kötü ayrımıyla hidayetten kanıtlar getiren Kur'an, onda indirilmiştir. O halde bu aya ulaşanınız onu oruçlu geçirsin. Hasta olan veya yolculuk halinde bulunan, tutamadığı gün sayısınca başka günlerde tutsun. Allah sizin için kolaylık ister; O sizin için zorluk istemez. Tutulmamış olan günleri tamamlamanızı, sizi doğru yola kılavuzladığı için Allah'ı yüceltmenizi ister. Ve sizin şükretmeniz umulmaktadır. Kullarım sana benden sorarlarsa ben Karîb'im, gerçekten çok yakınım. Dua edenin çağrısına, bana çağırıp yakardığı anda cevap veririm. Hadi onlar da bana karşılık versinler, bana inansınlar ki doğruyu ve iyiyi bulabilsinler. Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılınmıştır. Onlar sizin için giysidir, siz de onlar için giysisiniz. Allah sizin öz benliklerinize yazık etmekte olduğunuzu bilmiş, tövbelerinizi kabul edip sizi affetmiştir. Artık şimdi onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdığı şeyi arayın. Tan yerinin beyaz ipliği siyah ipliğinden sizce seçilinceye kadar yiyin için; sonra da orucu gece oluncaya değin tamamlayın. Mescitlerde itikâfta bulunduğunuz sırada zevcelerinizle cinsel temas kurmayın. İşte bunlar Allah'ın yasaklarıdır, bunlara yaklaşmayın. Allah, ayetlerini insanlara işte böyle açıklar ki korunabilsinler. 2. sure (BAKARA) 183 - 187. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
On geceye, 89. sure (FECR) 2. ayet
(Resmi: 89/İniş:10/Alfabetik:25)
Biz onu Kadir Gecesi'nde indirdik. Kadir Gecesi'nin niteliğini sana gösteren nedir? Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır! Melekler ve Rûh, Rablerinin izniyle o gecede her iş için iner de iner! Bir esenlik ve huzur vardır; sürüp gider o, tan yeri ağarıncaya kadar! 97. sure (KADİR) 1-5. ayet (Resmi: 97/İniş:25/Alfabetik:48)
5) Günler
(a) Günler, İbretler
Şu bir gerçek ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanların yararı için denizde yüzüp giden gemilerde, Allah'ın gökten suyu indirip onunla, ölümünden sonra toprağı dirilterek üzerine tüm canlılardan yaymasında, rüzgarların bir düzen içinde yönden yöne çevrilmesinde, gök ve yer arasında bir hizmete memur edilen bulutlarda, aklını işleten bir topluluk için sayısız izler-işaretler-ibretler vardır. 2. sure (BAKARA) 164. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
"Geceyi gündüzün içine sokarsın, gündüzü de gecenin içine sokarsın. Diriyi ölüden çıkarırsın, ölüyü diriden çıkarırsın. Dilediğini hesapsızca rızıklandırırsın." 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 27. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Şu bir gerçek ki, göklerin ve yerin yaratılışında, geceyle gündüzün birbiri ardınca gelişinde, aklını ve gönlünü işletenler için çok ibretler vardır. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 190. ayet (Resmi: 3/İniş:94/ Alfabetik:7)
Şu bir gerçek ki, geceyle gündüzün birbiri ardınca değişip durmasında, Allah'ın göklerde ve yerde vücut verdiği şeylerde, sakınan bir topluluk için sayısız ayetler vardır. 10. sure (YÛNUS) 6. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Yeri uzatıp döşeyen ve onda oturaklı dağlar ve nehirler vücuda getiren O'dur. Bütün meyvalardan kendi içlerinde ikişer çift yaratmıştır O. Geceyi gündüze sarıp bürümektedir O. Bütün bunlarda derin derin düşünecek bir topluluk için elbette ayetler vardır. 13. sure (RA'D) 3. ayet (Resmi: 13/İniş:87/Alfabetik:85)
Görevlerini şaşmadan yapmak üzere Güneş'i ve Ay'ı da size
boyun eğdirdi. Geceyi ve gündüzü de hizmetinize verdi. 14.
sure (İBRÂHİM) 33. ayet (Resmi: 14/İniş:72/Alfabetik:40)
Geceyi, gündüzü, Güneş'i ve Ay'ı sizin emrinize vermiştir. Yıldızlar da O'nun emriyle bir hizmete boyun eğmiştir. Bütün bunlarda, aklını çalıştıran bir topluluk için elbette ibretler vardır. 16. sure (NAHL) 12. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)
Biz, geceyi
ve gündüzü iki ayet yaptık; sonra gecenin ayetini silip gündüzün ayetini
gösterici yaptık ki, Rabbinizden bir lütuf isteyesiniz, yılların sayısını ve
hesabı bilesiniz. Biz her şeyi ayrıntılı bir biçimde açıkladık. 17.
sure (İSRÂ) 12. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
O odur ki, geceyi, gündüzü, Güneş'i ve
Ay'ı yarattı. Her biri bir yörüngede yüzmektedir. 21. sure (ENBİYÂ) 33. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)
İşte böyle. Allah geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar. Allah Semî'dir, Basîr'dir. 22. sure (HAC) 61. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)
O hayat veriyor, O öldürüyor. Gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişi O'nun için. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? 23. sure (MÜ'MİNÛN) 80. ayet (Resmi: 23/İniş:74/ Alfabetik:70)
Allah, gece ile gündüzü evirip çeviriyor. Gözleri olanlar için bunda elbette bir ibret vardır. 24. sure (NÛR) 44. ayet (Resmi: 24/İniş:102/Alfabetik:84)
O'dur sizin için geceyi elbise, uykuyu dinlence yapan. Gündüzü, dağılıp yayılma zamanı yapan da O'dur. 25. sure (FURKÂN) 47. ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)
Geceyle gündüzü, öğüt almak isteyenlerle şükretmek isteyenler için, birbirini izler hale getiren O'dur. 25. sure (FURKÂN) 62. ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)
Görmedin mi; biz geceyi, içinde dinlensinler diye, gündüzü de gösterici bir ışık olsun diye oluşturduk. İşte bunda, inanan bir topluluk için elbette ibretler vardır. 27. sure (NEML) 86. ayet (Resmi: 27/İniş:48/Alfabetik:81)
De ki: "Söyleyin bakalım, eğer Allah kıyamet gününe kadar, gündüzü üzerinizde sürekli tutsa, Allah'tan başka hangi tanrı, içinde sükûnet bulacağınız bir gece verebilir size? Hâlâ görmeyecek misiniz?" Rahmetinin bir eseri olarak geceyi ve gündüzü sizin için oluşturdu ki, onda sükûnet bulasınız, O'nun lütfundan bir şeyler dileyesiniz ve şükredebilesiniz. 28. sure (KASAS) 72-73. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)
Gece ve gündüz uyumanız, onun lütfundan
nasip aramanız da O'nun ayetlerindendir. Bunda, işitebilen bir toplum için
elbette ibretler vardır. 30. sure (RÛM) 23. ayet (Resmi: 30/İniş:84/Alfabetik:87)
Görmedin mi, Allah geceyi gündüzün içine sokuyor, gündüzü de gecenin içine sokuyor. Güneş'i ve Ay'ı bir emre boyun eğdirmiş. Hepsi belirlenmiş bir süreye doğru akıp gidiyor. Kuşkusuz, Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdardır. 31. sure (LOKMAN) 29. ayet (Resmi: 31/ İniş:57/Alfabetik:59)
Allah, geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar. Güneş'i ve Ay'ı buyruk altına almıştır. Her biri belirlenen bir süreye kadar akıp gidiyor. İşte Rabbiniz Allah bu; mülk ve yönetim O'nundur. Onun berisinden yakardıklarınız ise bir çekirdek zarına bile hükmedemezler. 35. sure (FATIR) 13. ayet (Resmi: 35/İniş:43/Alfabetik:24)
Gece de onlar için bir mucizedir. Gündüzü ondan soyup alırız da onlar karanlığa gömülüverirler. 36. sure (YÂSÎN) 37. ayet (Resmi: 36/İniş:41/Alfabetik:108)
Güneş'in Ay'a ulaşıp çatması gerekmiyor. Gecenin de gündüzü geçmesi gerekmez. Her biri bir yörüngede yüzmektedir. 36. sure (YÂSÎN) 40. ayet (Resmi: 36/İniş:41/Alfabetik:108)
Gökleri ve yeri hak olarak yaratmıştır. Geceyi gündüzün üstüne çekip örtüyor; gündüzü de gecenin üstüne sarıp dürüyor. Güneş'i ve Ay'ı bir buyruğa boyun eğdirmiştir. Hepsi, belirlenmiş bir süreye kadar akıp gider. Gözünüzü açın; Aziz'dir O, Gaffar'dır. 39. sure (ZÜMER) 5. ayet (Resmi: 39/İniş:59/Alfabetik:114)
Allah, içinde dinlenesiniz diye sizin için geceyi yarattı. Gündüzü de aydınlık kıldı. Şu bir gerçek ki, Allah, insanlara her halde lütufkâr davranıyor fakat insanların çokları şükretmezler. 40. sure (MÜ'MİN) 61. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)
Gece ve gündüz, Güneş ve Ay onun ayetlerindendir. Eğer sadece Allah'a kulluk/ibadet ediyorsanız, Güneş'e, Ay'a secde etmeyin; onları yaratan Allah'a secde edin! 41. sure (FUSSİLET) 37. ayet (Resmi: 41/İniş:61/Alfabetik:30)
Geceyle gündüzün birbiri ardınca gelişinde, Allah'ın gökten bir rızık indirip de onunla yerküreyi ölümünden sonra hayata kavuşturmasında, rüzgârların herbir yana sevkedilişinde de aklını çalıştıran bir topluluk için izler, işaretler vardır. 45. sure (CÂSİYE) 5. ayet (Resmi: 45/İniş:65/Alfabetik:15)
Geceyi gündüzün içine sokar O; gündüzü de gecenin içine sokar. Göğüslerin sakladıklarını çok iyi bilendir O. 57. sure (HADÎD) 6. ayet (Resmi: 57/İniş:112/Alfabetik:33)
Onu iyice açtığı vakit gündüze, 91.
sure (ŞEMS) 3. ayet (Resmi: 91/İniş:26/Alfabetik:93)
Ve parıldadığı zaman gündüze, 92.
sure (LEYL) 2. ayet (Resmi: 92/İniş:9/Alfabetik:58)
(b) Günler, İzafi
Senden aceleyle azabı istiyorlar: Allah, vaadine asla ters düşmez. Şu da bir gerçek ki Rabbinin katındaki bir gün, sizin saymakta olduğunuzun bin yılı gibidir. 22. sure (HAC) 47. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)
İş ve oluşu gökten yere doğru çekip
çevirir; sonra o O'na yükselip çıkar: Bir günde ki, süresi, sizin saymakta olduğunuz
günlerden bin yıla denktir. 32. sure (SECDE) 5. ayet (Resmi:
32/İniş:75/ Alfabetik:92)
Melekler ve Rûh, miktarı elli bin yıl
olan bir günde yükselirler O'na. 70. sure (MEÂRİC) 4. ayet (Resmi:
70/İniş:79/Alfabetik:62)
(c) Günler, Gereği
Çardaklı ve çardaksız bahçeleri, ürünleri çeşit çeşit hurmaları, sebzeleri, zeytinleri, narları, birbirine benzer ve benzemez biçimde oluşturan O'dur. Her birinin meyvesinden, olgunlaştığı zaman yiyin ve hasat gününde onun hakkını da verin. İsraf etmeyin, Allah israf edenleri sevmez. 6. sure (EN'ÂM) 141. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
Bir de Allah ve resulünden insanlara Büyük Hac günü bir duyuru var: Allah da O'nun elçisi de müşriklerden kesinlikle uzaktır. O halde, tövde ederseniz bu sizin için hayırlırdır. Yok eğer yüz çevirirseniz şunu bilin ki, siz Allah'ı acze düşüremezsiniz. Küfre saplananlara acıklı bir azabı muştula! 9. sure (TEVBE) 3. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)
Gündüzü, geçim için çalışma zamanı yaptık. 78. sure (NEBE) 11. ayet (Resmi: 78/İniş:80/Alfabetik:79)
(d) Günler, Bitişi
Şu iğreti hayatın durumu gökten indirdiğimiz bir suya benzer: İnsanların ve davarların yedikleri yeryüzü bitkisi onunla karışmıştır. Nihayet toprak, takılarını kuşanmış, süslenmiştir. Toprağın sahipleri onun üzerinde egemen olduklarını sanmaktadırlar. Tam bu sırada emrimiz ona gece veya gündüz ulaşmıştır. Ve onu, sanki dün yerinde yokmuş gibi biçip atmışızdır. Derin derin düşünen bir topluluk için ayetleri böyle ayrıntılı olarak veriyoruz. 10. sure (YÛNUS) 24. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Şöyle söyle: "Diyelim O'nun azabı size gündüzün veya geceleyin gelecektir. Suçlular bunlardan hangisini aceleyle ister?" 10. sure (YÛNUS) 50. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
(e) Günler, Evreler
Şu bir gerçek ki, sizin Rabbiniz gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra arş üzerine egemenik kurup iş ve oluşu çekip çeviren Allah'tır. O'nun izni olmadıkça hiçbir şefaatçı devreye giremez. İşte bu Allah'tır sizin Rabbiniz. Artık O'na kulluk/ibadet edin. Düşünüp anlamıyor musunuz? 10. sure (YÛNUS) 3. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
O, odur ki, gökleri ve yeri altı günde yaratmıştır. O'nun arşı da su üzerinde idi. Böyle yapması, iş ve davranış yönünden hanginizin daha güzel olduğunu belirlemek için sizi denemeye yöneliktir. Sen, "Kuşkusuz, sizler ölümden sonra diriltileceksiniz!" dediğinde, küfre batanlar hemen ve kesinlikle şöyle derler: "Bu apaçık bir büyüden başka şey değildir." 11. sure (HÛD) 7. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
Gökleri, yeri ve bunlar arasındakileri
altı günde yaratıp sonra arş üzerinde egemenlik kuran O'dur. 25.
sure (FURKÂN) 59. ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)
Allah'tır ki gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri altı günde yaratmış, sonra arş üzerinde egemenlik kurmuştur. O'nun dışındakilerden size ne bir dost vardır ne de bir şefaatçı. Hâlâ düşünüp ibret almayacak mısınız? 32. sure (SECDE) 4. ayet (Resmi: 32/İniş:75/Alfabetik:92)
De ki: "Siz, yerküreyi iki günde yaratana gerçekten nankörlük edip O'na ortaklar mı koşuyorsunuz? Âlemlerin Rabbi'dir O." O, yeryüzüne, denge ve dayanıklık sağlayan dağları üstünden yerleştirdi. Onda bereketlere vücut verdi. Ve onda, azıklarını dört günde takdir edip düzenledi. İsteyip duranlar için eşit miktarda olmak üzere... 41. sure (FUSSİLET) 9-10. ayet (Resmi: 41/İniş:61/Alfabetik:30)
Böylece onları, iki günde yedi gök
halinde takdir edip her göğe kendi iş ve oluşunu vahyetti. Ve biz, arza en
yakın göğü kandillerle ve bir korumayla donattık. İşler bunlar Azîz ve Alîm
olanın takdiridir. 41. sure (FUSSİLET) 12. ayet (Resmi: 41/İniş:61/Alfabetik:30)
Yemin olsun, biz gökleri, yeri ve bunlar arasındakileri altı günde yarattık. Ve bize hiçbir yorgunluk dokunmadı. 50. sure (KAF) 38. ayet (Resmi: 50/İniş:34/Alfabetik:49)
O, odur ki, göklerle yeri altı günde yarattı, sonra arş üzerinde egemenlik kurdu. Yere gireni ve ondan çıkanı, gökten ineni ve onda yükseleni bilir. O, nerede olursanız olun sizinle beraberdir. Allah, işleyip üretmekte olduklarınızı en iyi şekilde görmektedir. 57. sure (HADÎD) 4. ayet (Resmi: 57/İniş:112/Alfabetik:33)
(f) Günler, Salât
Artık, onların söylediklerine sabret; Güneş'in doğuşundan önce de batışından önce de Rabbini överek tespih et! Gecenin bazı saatleriyle gündüzün iki ucunda da tespih et ki, hoşnutluğa erebilesin. 20. sure (TÂHÂ) 130. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)
Göklerde ve yerde Hamd da O'na; gün sonunda da öğleye erdiğinizde de. 30. sure (RÛM) 18. ayet (Resmi: 30/İniş:84/Alfabetik:87)
O'nu sabah
akşam tespih edin! 33. sure (AHZÂB) 42. ayet (Resmi: 33/İniş:97/Alfabetik:4)
Öyleyse sabret! Kuşkun olmasın ki,
Allah'ın vaadi haktır. Günahın için af dile. Akşam ve sabah, Rabbini överek
tespih et! 40. sure (MÜ'MİN) 55. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)
Allah'a ve resulüne inanasınız, O'nu destekleyesiniz, O'nu yüce bilesiniz ve sabah akşam O'nu tespih edesiniz diye. 48. sure (FETİH) 9. ayet (Resmi: 48/İniş:109/Alfabetik:27)
Rabbinin adını sabahtan da akşamdan da an! 76. sure (İNSÂN) 25. ayet (Resmi: 76/İniş:90/Alfabetik:43)
(6) Öğle
Güneşin kaymasından/aşağı sarkmasından, gecenin kararmasına kadar namazı kıl. Sabah Kur'an'ını da gözet. Çünkü sabah Kur'an'ı tanıklarca izlenmektedir. 17. sure (İSRÂ) 78. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
Ey iman edenler! Ellerinizin altında bulunanlarla, ergenlik yaşına gelmemiş olanlarınız sizden üç durumda izin istesinler: Sabah namazından önce, öğlen vaktinde elbiselerinizi çıkardığınızda, akşam kılınan namazdan sonra... Kaygılanacağınız üç vakittir bunlar. Bunlar dışında size de onlara da bir günah yoktur. Aranızda dolaşırlar, birbirinize bakabilirsiniz. Allah, ayetleri size işte böyle açıklıyor. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir. 24. sure (NÛR) 58. ayet (Resmi: 24/İniş:102/Alfabetik:84)
Göklerde ve yerde Hamd da O'na; gün sonunda da öğleye erdiğinizde de. 30. sure (RÛM) 18. ayet (Resmi: 30/İniş:84/Alfabetik:87)
7) İkindi
Namazları ve orta namazı koruyun. Tam bir
saygıyla Allah'ın huzurunda kıyam edin. 2. sure (BAKARA) 238. ayet
(Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Yemin olsun zamana / çağa / gündüzün iki
ucuna / sabah namazına / ikindi vaktine / Asr-ı saadet'e ki, 103.
sure (ASR) 1. ayet (Resmi: 103/İniş:13/Alfabetik:10)
RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal
Selam...
T.C. / M. Kemal Adal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder