PEYGAMBERLİK - 1
Ayrıca Bakınız: Bu konu, VIII.C. HZ. MUHAMMED'İN
PEYGAMBERLİĞİ YETKİ VE SORUMLULUKLARI konusu ile doğrudan ilişkilidir.
1. GENEL OLARAK PEYGAMBERLİK - 1
a) Kavram Olarak, İtikat, Peygamberlik, Genel Olarak Peygamberlik
Ey âdemoğulları! İçinizden size ayetlerimi yüzünüze karşı anlatan resuller geldiğinde, korunup hallerini düzeltenlere hiçbir korku dokunmayacaktır. Onlar tasalanmayacaklardır da. Ayetlerimizi yalanlayıp onlar karşısında burun kıvıranlara gelince, bunlar ateşin dostlarıdır. Sürekli kalacaklardır onun içinde. 7. sure (A'RAF) 35-36. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Yazık şu kullara! Kendilerine
gelen her resulle mutlaka alay ederlerdi.
36. sure (YÂSÎN) 30. ayet (Resmi: 36/İniş:41/Alfabetik:108)
Senden önce gönderdiğimiz peygamberler de mutlaka yemek yiyorlar, sokaklarda yürüyorlardı. Biz sizi birbiriniz için imtihan aracı yaptık. Sabrediyor musunuz? Rabbin her şeyi görmektedir. 25. sure (FURKÂN) 20. ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)
Biz böylece her peygambere, suçlulardan bir düşman musallat ettik. Kılavuz ve yardımcı olarak Rabbin yeter. 25. sure (FURKÂN) 31. ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)
Eğer dileseydik, her kente bir uyarıcı gönderirdik. 25. sure (FURKÂN) 51. ayet (Resmi: 25/İniş:42/ Alfabetik:29)
Kitap'ta Mûsa'yı da an. Çünkü o, içtenlik ve dürüstlüğe
erdirilmişti ve o bir resul, bir peygamberdi. Ona Tûr'un sağ tarafından
seslendik. Onu, fısıldaşan kimse kadar yaklaştırdık. Rahmetimizden ona kardeşi
Hârun'u bir peygamber olarak armağan ettik. Kitap'ta İsmail'i de an. Çünkü o,
vaadinde sadıktı; bir resuldü, bir peygamberdi. Ailesine namazı, zekâtı
emrederdi. Rabbi katında hoşnutluk kazanmış bir kişiydi. Kitap'ta İdris'i de
an. Çünkü o, özü sözü tam uyuşan bir kişiydi, bir peygamberdi. Onu yüce bir mekâna
yükselttik. İşte bunlar, Allah'ın kendilerine nimet lütfettiği
peygamberlerdendir: Âdem'in soyundan, Nûh'la birlikte taşıdıklarımızdan,
İbrahim ve İsrail'in soyundan, kılavuzluk edip seçtiğimiz kimselerden.
Kendilerine Rahman'ın ayetleri okunduğunda, ağlayarak secdelere kapanırlardı.
Ama arkalarından öyle bir nesil geldi ki; namazı yitirdiler, şehvetlere
uydular. Bunlar, azgınlıklarının cezasını bulacaklardır. Tövbe eden, iman edip
hayra ve barışa yönelik iyi iş yapan müstesna. Böyleleri cennete girecekler ve
hiçbir şekilde haksızlığa uğratılmayacaklar. Rahman'ın, kullarına gaybda vaat
ettiği Adn cennetlerine girecekler. Kuşkusuz, O'nun vaadi yerine gelir. 19. sure (MERYEM) 51-61. ayet (Resmi:
19/İniş:44/Alfabetik:63)
Rabbin, göklerdeki ve yerdeki
kimseleri de daha iyi bilir. Yemin olsun biz, peygamberlerin bir kısmını bir
kısmına üstün kılmışızdır. Davûd'a da Zebur'u verdik. 17. sure (İSRÂ) 55. ayet (Resmi:
17/İniş:50/Alfabetik:46)
Kendilerine hak kılavuzcusu geldiğinde, insanların iman etmelerine, şöyle demelerinden başka bir şey engel olmadı: "Allah, bir insan mı resul gönderdi?" De ki: "Eğer yeryüzünde doygunluğa ulaşmış melekler dolaşır olsaydı, elbette gökten onlara bir melek resul gönderirdik." 17. sure (İSRÂ) 94-95. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
Nûh'un ardından birçok resulleri
daha toplumlarına gönderdik. Onlara açık seçik kanıtlar getirdiler. Ama onlar
daha önceden yalanladıkları şeye bir türlü inanmadılar. Azgınlığa sapanların
kalplerini biz, işte böyle mühürleriz. 10.
sure (YÛNUS) 74. ayet (Resmi: 10/İniş:51/ Alfabetik:109)
Senden önce gönderdiklerimiz de kentler halkından kendilerine vahyettiğimiz bazı erlerden başkası değildi. Yeryüzünde dolaşmadılar mı ki, onlardan öncekilerin akıbeti nice oldu görsünler. Elbette ki âhiret yurdu sakınanlar için daha hayırlıdır. Hâlâ akıllarınızı kullanmayacak mısınız?" 12. sure (YÛSUF) 109. ayet (Resmi: 12/İniş:53/Alfabetik:110)
Yemin olsun ki, senden öncekilerin o ilk kümeleri içine de nebiler
gönderdik biz! Onlara bir Tanrı elçisi gelir gelmez, onunla mutlaka alay
ederlerdi. Biz ona, günaha batmışların gönüllerinde böyle bir yol veririz. Ona
inanmazlar. Oysaki öncekilerin yol ve yöntemleri gözlerinin önünden geçmiştir. 15. sure (HİCR) 10-13. ayet (Resmi:
15/İniş:54/Alfabetik:36)
İşte böyle, biz peygambere insan
ve cin şeytanlarını düşman yaptık. Bunlar aldatmak için birbirlerine lafın
yaldızlısını fısıldarlar. Rabbin dileseydi onu yapamazlardı. Bırak onları,
düzdükleri iftiralarla baş başa kalsınlar; 6. sure (EN'ÂM) 112. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
Ey cinler ve insanlar topluluğu! İçinizden, size ayetlerimi anlatan ve şu gününüzle yüz yüze geleceğiniz hususunda sizi uyaran resuller gelmedi mi? "Kendi aleyhimize tanıklık ettik." dediler. İğreti hayat onları aldattı da küfre saptıklarına ilişkin, öz benlikleri aleyhinde tanıklık ettiler. Sebep şudur: Rabbin, halkı habersiz bir haldeyken kentleri helâk edici değildir. 6. sure (EN'ÂM) 130-131. ayet (Resmi: 6/İniş:55/ Alfabetik:20)
Biz o gönderilen elçileri, müjdeciler ve uyarıcılar olmaktan öte bir şey için göndermiyoruz. İman edip hayrı ve barışı yerleştirenlere korku yoktur. Tasalanmayacaklardır onlar. 6. sure (EN'ÂM) 48. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
Biz ona İshak'ı ve Yakub'u hediye ettik. Hepsini doğruya ve güzele
kılavuzladık. Daha önce Nûh'a ve onun soyundan olan Dâvud'a, Süleyman'a,
Eyyûb'e, Yûsuf'a, Mûsa'ya, Hârun'a da kılavuzluk etmiştik. Güzel düşünüp güzel
davrananları böyle ödüllendiririz biz. Zekeriyya, Yahya, İsa ve İlyas... Hepsi
iyilik ve barış için çalışanlardandı. İsmail, Elyesa', Yûnus ve Lût... Hepsini
âlemlere üstün kıldık. Atalarından, soylarından, kardeşlerinden bir kısmını
da... Onları seçtik ve onları dosdoğru bir yola kılavuzladık. Allah'ın yol
göstermesidir bu. Kullarından dilediğini bununla iletir iyiye ve güzele. Eğer
onlar şirke bulaşsalardı yapıp ettikleri kendilerine yararsız hale gelirdi.
İşte bunlardır kendilerine kitap, hükmetme gücü ve peygamberlik verdiklerimiz.
Şimdi şu insanlar bütün bunları inkâr ederlerse biz, bunları inkâr etmeyecek
bir topluluğu onlara vekil ederiz. İşte böyleleri, Allah'ın yol gösterdiği
kimselerdir. Sen de onların yolunu izle ve şöyle söyle: "Ben şu yaptığıma
karşılık sizden bir ücret istemiyorum. O sadece âlemlere bir öğüttür." 6. sure (EN'ÂM) 84-90. ayet (Resmi:
6/İniş:55/Alfabetik:20)
De ki: "Ben, resuller
içinden bir türedi değilim! Bana ve size ne yapılacağını da bilmiyorum. Bana
vahyedilenden başkasına da uymam! Ve ben, açıkça uyaran bir elçiden başkası da
değilim." 46. sure (AHKAF) 9.
ayet (Resmi: 46/İniş:66/Alfabetik:3)
İşte böyle! Onlardan önce herhangi bir resul geldiğinde, mutlaka şöyle dediler: "Ya büyücüdür ya deli." Bunu aralarında vasiyetleştiler mi? Hayır, azıp sapmış bir topluluk bunlar. 51. sure (ZÂRİYÂT) 52-53. ayet (Resmi: 51/İniş:67/Alfabetik:111)
Biz, elçileri sadece
müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak göndeririz. Küfre sapanlar ise bâtıla
yapışarak onunla hakkı kaydırmak için uğraşıyorlar. Onlar, ayetlerimi ve
uyarıldıkları şeyleri eğlence edindiler. 18.
sure (KEHF) 56. ayet (Resmi: 18/İniş:69/Alfabetik:54)
Kullarından dilediğine melekleri,
emrinden olan ruh ile şöyle diyerek indirir: "Gerçek şu: Benden başka ilah
yok, o halde benden sakının!" 16.
sure (NAHL) 2. ayet (Resmi: 16/İniş: 70/Alfabetik: 75)
Andolsun, biz her ümmette şöyle
tebliğ yapan bir resul görevlendirdik: "Allah'a kulluk/ibadet edin,
tağuttan kaçının. Sonra bunlardan kimine Allah kılavuzluk etti, kimine de
sapıklık hak oldu. Şimdi yeryüzünde gezip dolaşın da yalanlayanların sonu nasıl
olmuş görün. 16. sure (NAHL) 36.
ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)
Biz senden önce de elçi olarak
kendilerine vahyettiğimiz erkeklerden başkasını göndermedik. Eğer
bilmiyorsanız, zikir/Kur'an ehline sorun. 16. sure (NAHL) 44.
ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)
Açık delillerle, kitaplarla gönderdik. Sana da bu zikiri / Kur'an'ı vahyettik ki, kendilerine indirileni insanlara açık seçik bildiresin de derin derin düşünebilsinler. 16. sure (NAHL) 43-44. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)
Biz, görevlendirdiğimiz her resulü ancak kendi toplumunun diliyle gönderdik ki, onlara açık seçik beyanda bulunsun. Bunun ardından, Allah dilediğini saptırır, dilediğini de iyiye ve güzele kılavuzlar. Azîz'dir, Hakîm'dir O! 14. sure (İBRÂHİM) 4. ayet (Resmi: 14/İniş:72/Alfabetik:40)
Sizden öncekilerin, Nûh kavminin, Âd'ın, Semûd'un ve onlardan
sonrakilerin haberleri ulaşmadı mı size? Allah'tan başkası bilmez onları.
Peygamberleri onlara açık deliller getirmişti de onlar ellerini ağızlarına itip
şöyle demişlerdi: "Biz size gönderileni kesinlikle tanımıyoruz ve biz
sizin çağırdığınız şey konusunda karmaşa ve çıkmaza iten bir kuşku
içindeyiz." Resulleri dediler ki: "Gökleri ve yeri yaratan Allah
hakkında mı kuşku? O sizi, günahlarınızı affetsin, belirli bir süreye kadar
size zaman tanısın diye çağırıyor." Şöyle cevap verdiler: "Siz de
bizim gibi birer insandan başka şey değilsiniz. Atalarımızın kulluk
ettiklerinden bizi yüz geri çevirmek istiyorsunuz. Hadi açık bir kanıt getirin
bize!" Resulleri onlara dediler ki: "Biz de sadece sizin gibi birer
insanız, fakat Allah, kullarından dilediğine lütufta bulunur. Allah'ın izni
olmadan bizim size bir kanıt getirmemiz haddimize değil. İnananlar yalnız
Allah'a dayanıp güvensinler." Senden önce hiçbir resul
göndermedik ki ona şöyle vahyetmiş olmayalım: "Gerçek şu: İlah yok benden
başka, artık bana kulluk/ibadet edin." 21. sure (ENBİYÂ) 25. ayet (Resmi: 21/İniş:73/
Alfabetik:21)
Yemin olsun, senden önceki
resullerle de alay edilmiştir. Sonunda, onlarla eğlenenleri, alay konusu
yaptıkları şey kuşatıverdi. 21.
sure (ENBİYÂ) 41. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)
Senden önce de ancak kendilerine vahyettiğimiz erler gönderdik.
Hadi, sorun zikir / Kur'an ehline, eğer bilmiyorsanız... Biz onları yemek yemez
bir ceset olarak yaratmadık. Onlar sonsuza dek kalıcı da değillerdi. Sonra
onlara verilen söze sadık kaldık da onları ve dilediklerimizi kurtardık. Ve
israfa saplanıp haddi aşanları helâk ettik. 21. sure (ENBİYÂ) 7-9. ayet (Resmi:
21/İniş:73/Alfabetik:21)
Sonra onların ardından başka bir nesil oluşturduk. Onlara da
içlerinden şu yolda tebliğde bulunan bir resul gönderdik: Allah'a kulluk/ibadet
edin. O'ndan başka tanrınız yok sizin. Hâlâ ürpermiyor musunuz? Toplumunun,
dünya hayatında servet ve refaha ulaştırdığımız halde inkâra sapıp âhiretteki
buluşmayı yalanlayan kodaman takımı şöyle dedi: "Bu adam, sadece sizin
gibi bir insan; yemekte olduğunuzdan yiyor, içmekte olduğunuzdan içiyor."
"Kendiniz gibi bir insana itaat ederseniz, o takdirde mutlaka hüsrana
uğrayanlar olursunuz." "Size, ölüp toprak ve kemik haline geldikten
sonra tekrar meydana çıkarılacağınızı mı vaat ediyor?" "Heyhat! Size
vaat edilen o şey ne kadar uzak!" "Hayat, şu dünya hayatımızdan
başkası değildir. Ölürüz, yaşarız ama biz tekrar diriltilecek değiliz."
"O, yalan düzüp Allah'a iftira eden bir adamdan başkası değil. Biz ona
inanmıyoruz." O peygamber şöyle yakardı: "Rabbim, beni yalanlamaları
karşısında yardım et bana!" Allah buyurdu: "Biraz sonra kesinlikle
pişman olacaklar." Nihayet, o korkunç titreşimli ses onları tam bir
biçimde yakaladı da hepsini sel süprüntüsü haline getirdik. Dönmeze gitsin o
zalimler topluluğu! Sonra onların arkasından başka nesiller oluşturduk. Hiçbir
ümmet ne süresinden ileri geçebilir ne de geri kalır. Sonra, resullerimizi art
arda gönderdik. Hangi ümmete resulü geldiyse onu yalanladılar. Biz de onları
birbiri ardınca yuvarladık ve hepsini birer efsane yaptık. Dönmeze gitsin iman
etmeyen bir topluluk! 23. sure (MÜ'MİNÛN)
31-44. ayet (Resmi: 23/İniş:74/Alfabetik:70)
Gerçek, Rabb'inden gelir. O halde
sakın kuşkuya düşenlerden olma. 2.
sure (BAKARA) 147. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
İnsanlar bir tek ümmet idi. Sonra Allah, peygamberleri müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak gönderdi. Onlarla beraber, anlaşmazlığa düştükleri konularda, insanlar arasında hükmetsinler diye gerçeği taşıyan Kitap'ı hak olarak indirdi. O Kitap'ta anlaşmazlığa düşenler, o Kitap'ın bizzat muhataplarından başkası değildi. Bunlar, kendilerine açık kanıtlar geldikten sonra sırf aralarındaki kıskançlık ve azgınlık yüzünden, çekişmeye girdiler. Sonra Allah kendi izniyle, inananları, üzerinde tartışmaya girdikleri gerçeğe tekrar ulaştırdı, Allah, dilediği kişiyi/dileyeni doğru yola iletir. 2. sure (BAKARA) 213. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
İşte resuller! Biz onların bazısını bazısına üstün kılmışızdır. Allah, onlardan bazısıyla konuşmuştur. Bazılarını da derecelerle yüceltmiştir. Meryem oğlu İsa'ya açık ayetler verdik ve onu Ruhulkudüs'le güçlendirdik. Allah dileseydi, onların ardından gelenler, açık-seçik mesajlar kendilerine ulaştıktan sonra birbirlerini öldürmezlerdi. Ancak tartışmaya girdiler de içlerinden bazısı iman etti, bazısı küfre saptı. Allah dileseydi birbirlerini öldürmezlerdi. Ne var ki, Allah dilediğini yapıyor. 2. sure (BAKARA) 253. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Bir peygamberin emanete hıyanet etmesi/kamu malından aşırması olacak şey değildir. Her kim hıyanet eder, kamu malından bir şey aşırırsa, aşırdığını kıyamet günü yüklenip getirir. Sonra her benliğe; kazandığı tam olarak ödenir. Hiç birine zulmedilmez. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 161. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Seni yalanladılarsa, senden önce de resuller yalanlandı. Açık-seçik deliller, kutsal sayfalar ve aydınlatıcı Kitap'ı getirmişlerdi onlar. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 184. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Allah; Âdem'i, Nûh'u, İbrahim Ailesi'ni, İmran Ailesi'ni seçerek âlemlere üstün kılmıştır; Birbirinden gelen soylar halinde. Allah, hakkıyla işiten, gereğince bilendir. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 33-34. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Dininize uyandan başkasına inanmayın." Söyle onlara:
"Hidâyet, Allah'ın kılavuzlamasıdır. Size verilenin benzeri bir başkasına
veriliyor yahut Rabbinizin katında tartışarak size üstün gelecekler diye mi
bütün bunlar?" De ki: "Lütuf Allah'ın elindedir; onu dilediğine
verir. Allah Vâsî'dir, varlığı sürekli genişletir; Alîm'dir, her şeyi en iyi
şekilde bilir." Rahmetini dilediğine özgüler. Allah, büyük lütfun
sahibidir. 3. sure (ÂLİ IMRÂN)
73-74. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Hiçbir insana yakışmaz ki, Allah kendisine kitap, hüküm-hikmet ve
peygamberlik versin de sonra o, insanlara "Allah'ı bırakıp bana kullar
olun" desin. O ancak şöyle der: "Öğrettiğiniz şu Kitap'a ve okuyup
araştırdıklarınıza dayanarak benliklerini Allah'a adamış kullar/Rabbânîler olun!"
Ve size melekleri ve peygamberleri rabler edinmenizi de emretmez. Siz,
müslümanlar haline geldikten sonra inkârı mı emreder size? Ve unutma ki Allah,
peygamberlerden mîsaklarını almış, şöyle demişti: "Size Kitap'tan ve
hikmetten nasip verdim. Sonra size elinizdekini doğrulayıcı bir resul
geldiğinde, ona mutlaka inanacak ve ona muhakkak yardım edeceksiniz. Kabul
ettiniz ve ağır yükümü üzerinize aldınız mı?". "Kabul ettik."
dediler. "O halde tanık olun, sizinle beraber ben de tanıklardanım."
dedi. Tüm bunlardan sonra yüz çevirenler, sapıkların ta kendileridir. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 79-82. ayet (Resmi:
3/İniş:94/Alfabetik:7)
Allah'ın kendisine farz kıldığı şeyde peygambere hiçbir vebal
yoktur. Daha önce gelip geçmişlerde de Allah'ın yolu, yöntemi buydu. Allah'ın
emri, belirlenmiş bir kaderdir/ölçüdür. Onlar ki Allah'ın mesajlarını tebliğ
edip O'ndan korkarlar, Allah'tan gayrı hiç kimseden korkmazlar. Hesap sorucu
olarak Allah yeter. 33. sure (AHZÂB)
38-39. ayet (Resmi: 33/İniş:97/Alfabetik:4)
Biz, peygamberlerden mîsaklarını almıştık. Senden de mîsak aldık.
Nûh'tan, İbrahim'den, Mûsa'dan, Meryem oğlu İsa'dan, bunların hepsinden
kuvvetli bir sözleşmeyle mîsak aldık; Ki Allah, özüyle sözü bir olanlardan
doğruluklarını sorsun. Küfre batmışlara ise korkunç bir azap hazırlamıştır. 33. sure (AHZÂB) 7-8. ayet (Resmi:
33/İniş:97/Alfabetik:4)
Biz, tıpkı Nûh'a ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi
sana da vahyettik. Biz İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, torunlarına,
İsa'ya, Eyyûb'e, Yûnus'a, Hârun'a, Süleyman'a da vahyettik. Dâvud'a da Zebur'u
verdik. Resuller var, hayat ve hatıralarını daha önce sana anlattık; resuller
var, hayat ve hatıralarını sana anlatmadık. Allah, Mûsa'ya kelime kelime söz
söylemişti. Müjdeleyici ve uyarıcı resuller gönderdik ki, elçiler geldikten
sonra insanların Allah'a karşı kanıtı olmasın. Allah Azîz'dir, Hakîm'dir. 4. sure (NİSA) 163-165. ayet (Resmi:
4/İniş:98/Alfabetik:82)
Biz hiçbir resulü, Allah'ın
izniyle kendisine itaat edilmesi dışında bir amaçla göndermedik. Eğer onlar, öz
benliklerine zulmettiklerinde sana gelip Allah'tan af dileseler, resul de
kendileri için af dileseydi, elbette ki Allah'ı tövbeleri cömertçe kabul eden
bir Rahîm olarak bulacaklardı. 4.
sure (NİSA) 64. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Yemin olsun, biz, resullerimizi açık seçik delillerle gönderdik ve onlarla birlikte Kitap'ı ve ölçüyü de indirdik ki, insanlar adaleti ayakta tutsunlar/adaletle doğrulsunlar. Ve demiri de indirdik. Onda zorlu bir kuvvet ve insanlar için birçok yarar vardır. Allah bu sayede, kendisine ve resullerine, gayba inanarak kimin yardım edeceğini bilecektir. Allah Kavî'dir, Azîz'dir. Yemin olsun, Nûh'u ve İbrahim'i de resul olarak gönderdik. Peygamberliği ve Kitap'ı bunların soyları arasına koyduk. O soylardan bir kısmı hidayete ermiştir. Ama onlardan çoğu, yoldan çıkmış olanlardır. Sonra onların eserleri üzere, resullerimizi art arda gönderdik. Meryem'in oğlu İsa'yı da onların ardınca gönderdik. Ona İncil'i verdik; ona uyanların gönüllerine şefkat ve merhamet koyduk. Bir bid'at olarak ortaya çıkardıkları ruhbaniyeti, onlar üzerine biz yazmamıştık. Allah'ın rızasını kazanmak için ortaya çıkardılar. Ama ona gerektiği şekilde saygılı olmadılar. Onların, iman edenlerine ödüllerini verdik. Onlardan çoğu yoldan çıkmış olanlardır. 57. sure (HADÎD) 25-27. ayet (Resmi: 57/İniş:112/Alfabetik:33)
Yemin olsun, biz senden önce de resuller gönderdik, onlara da
eşler ve evlatlar verdik. Hiçbir resul, Allah'ın izni olmadıkça herhangi bir
mucize getiremez. Her süre için bir yazı vardır. Allah dilediğini silip yok
eder, dilediğini sâbit tutar. Kitap'ın anası/ana Kitap O'nun katındadır. 13. sure (RA'D) 38-39. ayet (Resmi:
13/İniş:87/Alfabetik:85)
Resulünü hidayet ve hak dini
getirmek üzere o gönderdi ki, ortak koşanlar hoşlanmasa bile, onu tüm dinlerden
üstün kılsın. 61. sure (SAFF) 9.
ayet (Resmi: 61/İniş:108/Alfabetik:89)
RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal
Selam...
T.C. / M. Kemal Adal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder