HZ. PEYGAMBERİN VE
MÜSLÜMANLARIN MÜCADELELERİ - 3
A. HİCRET SONRASI DÖNEM:-1
1. HZ. PEYGAMBERİN MÜSLÜMANLARLA İLİŞKİLERİ:
a) MÜSLÜMAN CEMAATİN MEDİNE'DEKİ GENEL DURUMU:
“Ey iman edenler!
"Râina" demeyin, "unzurna" deyin / "bizi davar gibi güt"
diye konuşmayın, "bize bak" diye konuşun ve dinleyin. Kâfîrler
için korkunç bir azap vardır.” (2. sure (BAKARA) 104. ayet)
“İşte böyle! Biz
sizi, insanlar üstüne tanık olasınız, resul de sizin üstünüze tanık olsun diye,
orta yolu izleyen bir ümmet yaptık. Biz, eskiden üzerinde olduğunu kıble
haline getirdik ki resule uyanı, ökçesi üstüne gerisin geri dönenden ayıralım.
Bu, Allah'ın kılavuzluk ettikleri dışındakilere gerçekten zor gelecektir. Ama Allah imanınızı işe yaramaz hale getirmeyecektir.
Şu da bir gerçek ki, Allah öncelikle insanlara karşı çok acıyıcı, çok
merhametlidir.” (2. sure (BAKARA) 143. ayet)
“Düşünün ki, siz bir
zamanlar yeryüzünde ezilip horlanan bir azınlıktınız. İnsanların sizi
çarpıvereceğinden korkuyordunuz. Bu haldeyken Allah sizi barındırdı, yardımıyla
sizi destekledi ve şükredersiniz ümidiyle sizi tertemiz nimetlerle
rızıklandırdı.” (8. sure (ENFÂL) 26. ayet)
“Onların
kalplerini kaynaştıran da O'dur. Sen, yeryüzündeki her şeyi bağışlasaydın, onların kalplerini
yine de kaynaştıramazdın; ama Allah onları birbirine ısıtıp yaklaştırmıştır.
O'dur Azîz ve Hakîm.” (8. sure (ENFÂL) 63. ayet)
“Ey iman edenler!
Kendilerine kitap verilenlerden bir zümreye boyun eğerseniz
sizi, imanınızdan sonra kâfirler haline getirirler. Allah'ın
ayetleri size okunuyor, Resulü de aranızda; peki, nasıl küfre sapıyorsunuz? Kim Allah'a sarılırsa
dosdoğru yola iletilmiştir o... Ey iman edenler! Allah'tan, kendisinden korkmaya yaraşır
biçimde korkun. Müslümanlar olmanın / Allah'a teslim olmanın dışında bir hal
üzere sakın can vermeyin. Hep birlikte Allah'ın ipine yapışın, fırkalara
bölünüp parçalanmayın; Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Birbirinizin
düşmanı idiniz, Allah kalplerinizi uzlaştırıp kaynaştırdı da O'nun nimeti
sayesinde kardeşler haline geldiniz. Ateşten bir çukurun kenarında idiniz; sizi
oradan kurtardı. Allah size ayetlerini bu şekilde açıklıyor ki, doğruya ve güzele
yol bulasınız. İçinizden hayra çağıran, doğruluk ve
güzelliği belirlenene özendiren, kötülük ve çirkinlik belirlenenden sakındıran
bir topluluk olsun. Kurtuluş ve zafere erenler işte onlardır. Kendilerine açık-seçik
kanıtlar geldikten sonra, çekişmeye girip fırkalar halinde parçalananlar gibi
olmayın. Böyle olanlar için çok büyük bir azap
vardır. Gün gelir bazı yüzler ağarır, bazı yüzler kararır. Yüzleri kararanlara şöyle
denir: "İmanınızdan sonra küfre mi düştünüz? Hadi, saptığınız küfür
yüzünden tadın azabı!" (3. sure (ÂLİ IMRÂN) 100-106. ayet)
“Siz, insanlar için çıkarılmış
en hayırlı ümmetsiniz: İyilik ve güzelliği belirlenmiş olana özendirirsiniz,
kötülük ve çirkinliği belirlenmiş olandan sakındırırsınız, Allah'a iman
edersiniz. Ehlikitap da iman etseydi, kendileri için, elbette hayırlı olurdu.
İçlerinde müminler vardır ama onların çoğu sapıkların ta kendileridir.” (3. sure
(ÂLİ IMRÂN) 110. ayet)
“Allah yolunda harcama
yapmanıza engel ne var ki?.. Göklerin ve yerin
mirası zaten Allah'ındır. Sizin, Fetih'ten önce
infakta bulunan ve çarpışmaya gireniniz, bunu yapmayanlarla aynı değildir.
Onlar, derece yönünden Fetih'ten sonra infakta bulunup çarpışmaya girenlerden
çok daha üstündür. Allah hepsine güzellik vaat etmiştir. Allah, işleyip
ürettiklerinizi en iyi biçimde haber almaktadır. Allah'a kim
güzel bir borç verecek ki, O onun verdiğini kat kat artırsın. Böyle birisi için onur
verici bir ödül de vardır.” (57. sure (HADÎD) 10-11. ayet)
“Allah onlar için şiddetli bir azap hazırladı. Artık Allah'tan korkun, ey iman etmiş akıl ve gönül
sahipleri! Allah size bir Zikir / bir uyarıcı / bir düşündürücü indirmiştir.
Bir elçi indirmiştir ki, iman edip hayra ve barışa yönelik işler
sergileyenleri, karanlıklardan nura çıkarmak için Allah'ın ayetlerini açık
seçik okur. Allah'a inanıp hayra ve barışa yönelik işler yapanları
Allah, altlarından ırmaklar akan cennetlere / bahçelere koyacaktır. Onlar orada
sonsuza dek kalıcıdır. Allah böylesi için rızkı gerçekten güzelleştirmiştir.”
(65. sure (TALÂK) 10-11. ayet)
“Allah'a ve âhiret
gününe inanan bir topluluğun, Allah'a ve resulüne karşı çıkanlarla sevgiye
dayalı bir dostluk kurduğunu göremezsin. Bunlar onların ister babaları olsun, ister
çocukları olsun, ister kardeşleri olsun, ister akrabaları olsun. Allah onların kalplerine imanı yazmış ve onları
kendisinden bir ruhla desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan
cennetlere koyacaktır; sürekli kalacaklardır orada. Allah
onlardan hoşnut olmuştur, onlar da Allah'tan hoşnut olmuşlardır. Allah'ın hizbi
işte bunlardır. Dikkat edin, Allah'ın hizbi, başarıya ulaşanların ta
kendileridir!” (58. sure (MÜCÂDİLE) 22. ayet)
“Bedeviler: "İman
ettik." dediler. De ki: "Siz iman etmediniz. Ancak 'Müslüman' olduk
deyin. İman sizin kalplerinize girmemiştir. Eğer Allah'a ve
resulüne itaat ederseniz Allah, yapıp ettiklerinizden hiçbir şey eksiltmez. Çünkü
Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir." Müminler ancak şu kimselerdir ki,
Allah'a ve resulüne iman ederler; sonra hiçbir kuşkuya düşmezler ve mallarıyla,
canlarıyla Allah yolunda didinirler. İşte bunlardır, özü sözü birbirine uyanlar. De ki:
"Siz Allah'a dininizi mi öğretiyorsunuz? Oysaki Allah, gökte ne var, yerde ne var hepsini
bilir. Allah her şeyi çok iyi bilmektedir." İslam'a
girmelerini senin başına kakıyorlar. De ki: "İslamınızı benim başıma
kakmayın! Aksine, eğer özü sözü doğru insanlarsanız, sizi imana kılavuzladığı
için Allah, hepinizi minnet borcu altına sokar." Şu bir gerçek ki, Allah
göklerin ve yerin gaybını bilir. Allah, yaptıklarınızı iyice görmektedir.” (49. sure (HUCURÂT)
14-18. ayet)
“Muhammed, Allah'ın resulüdür. Onunla
beraber olanlar, inkârcılara karşı çok çetin, kendi aralarında çok
merhametlidirler. Sen onları rükû eder, secdeye kapanır halde görürsün.
Allah'tan bir lütuf ve hoşnutluk ister dururlar. Görünüşlerine gelince, yüzlerinde secde eseri / izi vardır. Bu onların
Tevrat'taki nitelikleri. İncil'deki nitelikleri de şöyle: Tıpkı bir ekin
ki filizini çıkarmış, o filizi kuvvetlendirmiş. Filiz kalınlaştı, gövdesi
üzerine dikildi. Ziraatçıları da imrendirir / hayran bırakır bu ekin. Allah
böyle yapar ki, onlar sayesinde, inkâr edenleri öfkelendirsin. Allah onlardan
iman edip hayra ve barışa yönelik işlen yapanlara bir bağışlanma ve büyük bir
ödül vaat etmiştir.” (48. sure (FETİH) 29. ayet)
“Mümin erkeklerle mümin
kadınlar birbirlerinin dostlarıdır. İyilik ve güzelliği
belirlenene özendirirler, kötülük ve çirkinliği belirlenenden sakındırırlar.
Namazı kılarlar, zekâtı verirler. Allah'a ve resulüne itaat ederler. Allah bunlara rahmet
edecektir. Allah Azîz'dir, Hakîm'dir.” (9. sure (TEVBE) 71. ayet)
“Göçebe Arapların özür bahane edenleri kendilerine izin
verilmesi için geldiler; Allah'a ve resulüne yalan söyleyenler oturdular.
Onların küfre sapanlarına korkunç bir azap erişecektir.
Güçsüzlere, hastalara, infak edecek bir şey bulamayanlara,
Allah ve resulü için öğüt verdikleri takdirde bir günah yoktur. Güzel
davrananlar aleyhine bir yol yok. Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir.
Kendilerini bindirmen için sana geldiklerinde sen, "sizi bindirecek bir
şey bulamam" deyince, harcayacak bir şey bulamadıklarından, üzüntüyle
gözlerinden yaşlar boşalarak geri dönen kimseler için de herhangi bir günah
yoktur.” (9. sure (TEVBE) 90-92. ayet)
“Diğer
bazıları da günahlarını itiraf ettiler. Bunlar, iyi bir işle kötü olan diğer
bir işi birbirine karıştırdılar. Belki Allah tövbelerini kabul eder. Çünkü Allah
Gafûr'dur, Rahîm'dir. Bunların mallarından bir sadaka al ki, onunla kendilerini iyice
temizleyip aklayasın. Onlar için dua et, çünkü
senin duan onlar için bir sükûnettir. Allah Semî'dir, Alîm'dir. Bilmediler mi
ki, Allah'tır kullarından o tövbeyi kabul eden, o sadakaları
alan. Ve
Allah'tır, O Tevvâb, O Rahîm... De ki: "İş yapıp
değer üretin; yapıp ürettiğinizi Allah da resulü de müminler de görecektir. Ve siz, görülmeyen
âlemi de görülen âlemi de bilenin huzuruna döndürüleceksiniz, O size, yapıp
ettiklerinizi bir bir haber verecektir." (9. sure (TEVBE) 102-105. ayet)
“Yemin olsun ki, Allah,
içlerinden bir grubun kalpleri kaymaya yüz tuttuktan sonra, peygambere ve o
güçlük saatinde ona uymuş olan Muhacirlerle Ensar'a tövbe nasip etmiş, sonra da
onların tövbelerini kabul buyurmuştur. Çünkü onlara karşı Raûf ve
Rahîm'dir. Geride bırakılan
üç kişinin de tövbesini kabul etmiştir. Bütün genişliğine rağmen yeryüzü onlara dar
gelmiş, öz benlikleri kendilerini sıkıştırmıştı; Allah'ın
öfkesinden kurtulmak için yine Allah'a sığınmaktan başka çare olmadığını fark
etmişlerdi. Sonra onlara tövbe nasip etti ki, eski hallerine dönsünler.
Hiç kuşkusuz, Allah, tövbeleri çok çok kabul eden, rahmeti sınırsız olandır. Ey iman edenler! Allah'tan
korkun ve özü sözü bir kişilerle beraber olun.” (9. sure (TEVBE)
117-119. ayet)
“İnananların
hepsinin birden savaşa çıkmaları doğru değildir. Onların her kesiminden bir
grubun dinde derin bilgiler edinmek ve sefere çıkan topluluk geri döndüğünde,
korunmaları ümidiyle onları uyarmak için arkada kalmaları gerekmez mi?”
(9. sure (TEVBE)
122. ayet)
“Allah'ın yardımı
ve fetih geldiğinde, Ve insanları kitleler halinde Allah'ın dinine girerken
gördüğünde, Tespih et Rabbini O'na hamt ile! Ve O'ndan af dile! Çünkü O, Tevvâb'dır, günahları affeder
sınırsız bir şekilde” (110. sure (NASR)1- 3. ayet)
b) MÜSLÜMANLARIN HZ. PEYGAMBERLE İLİŞKİLERİ:
“Ey iman sahipleri!
Sizi, size hayat verecek şeye çağırdığında, Allah'a da resule de "Buyur
deyin!" Şunu da bilin ki, Allah kişi
ile kalbinin arasına sokulur ve bilin ki en son O'nun huzurunda
haşredileceksiniz. İçinizden sadece zulmedenlere çatmakla kalmayacak bir fitneden
korkun. Bilin ki Allah'ın gazabı çok şiddetlidir.” (8. sure (ENFÂL) 24-25. ayet)
“O peygamber, müminlere
öz benliklerinden daha dost, daha yakındır. Onun eşleri de o
müminlerin anneleridir. Anne tarafından akraba olanlar da Allah'ın Kitabı'nda,
birbirlerine diğer müminlerden ve muhacirlerden daha yakındırlar. Ancak yakın
dostlarınız için örfe uygun bir vasiyette bulunmanız müstesnadır. Bu, Kitap'ta
satırlara geçirilmiştir.” (33. sure (AHZÂB) 6. ayet)
“Ey iman edenler! Size
bir yemek için izin verilmedikçe Peygamber'in evlerine girmeyin. Vaktini
bekleyip durmaksızın çağırıldığınızda girin, ancak yemeği yiyince
hemen dağılın. Söze dalıp lafı koyulaştırmayın. Çünkü böyle davranmanız Peygamber'i rahatsız
eder. Fakat o size bir şey söylemekten utanır. Allah ise hakkı dile getirmekten
çekinmez. Peygamber'in eşlerinden bir şey
istediğinizde, onlardan perde arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalpleriniz hem
de onların kalpleri için daha temiz bir yoldur. Allah'ın resulüne rahatsızlık
vermeniz ve kendisinden sonra onun eşleriyle nikâhlanmanız, size helal
kılınmamıştır. Böyle bir şey Allah katında büyük bir vebaldir. Siz bir şeyi açıklasanız da
gizleseniz de Allah bunların tümünü bilmektedir.” (33. sure (AHZÂB)
53-54. ayet)
“Şu bir gerçek ki,
Allah ve melekleri, o Peygamber'e destek verirler / onun şanını yüceltirler. Ey
inananlar! Siz de ona destek olun / onun şanını yüceltin ve ona içtenlikle
selam verin.” (33. sure (AHZÂB) 56. ayet)
“Ey iman edenler!
Mûsa'ya eziyet edenler gibi olmayın. Allah, Mûsa'yı
onların dediğinden uzak tutmuştur. O, Allah katında olumlu, itibarlı bir kul
idi. Ey iman
edenler! Allah'tan korkun ve sağlam söz söyleyin! Ki Allah amellerinizi hayra ve barışa yarayışlı kılsın, günahlarınızı affetsin.
Allah'a ve O'nun resulüne itaat eden, büyük bir başarıyı elde etmiştir.” (33.
sure (AHZÂB) 69-71. ayet)
“Ey Peygamber! İnanmış
kadınlar sana gelip Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmamaları, hırsızlık
etmemeleri, zina etmemeleri, çocuklarını öldürmemeleri, elleriyle ayakları
arasında bir iftira uydurup ortaya sürmemeleri, iyilik ve güzelliği belirlenmiş
bir işte sana isyan etmemeleri hususunda seninle bey'atleşmek isterlerse,
onlarla bey'atleş ve onlar için Allah'tan af dile! Kuşkusuz, Allah
Gafûr'dur, Rahîm'dir. Ey iman edenler! Allah'ın kendilerine gazap ettiği bir
toplulukla dostluk kurmayın! Çünkü bunlar âhiretten ümitlerini kesmişlerdir.
Tıpkı, kabir halkından olan inkârcıların, ümitlerini kestikleri gibi...” (60. sure
(MÜMTEHİNE) 12-13. ayet)
“Müminler o insanlardır ki,
Allah'a ve O'nun resulüne inanırlar. Resulle beraber, ortaklaşa bir iş üzerinde
bulundukları zaman, ondan izin almadan çekip gitmezler. O senden izin
isteyenler var ya, onlar Allah'a ve O'nun resulüne iman edenlerdir. Bazı
uğraşları için senden izin istediklerinde, onlardan dilediğine izin ver ve
kendileri için af dile. Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir. Aranızda
peygamberi çağırmayı, sizin birbirinizi çağırmanıza eş tutmayın. Allah sizin,
birbirini siper ederek sıvışıp gidenlerinizi bilir. Resulün emrine aykırı
davrananlar, kendilerine bir fitnenin gelip çatmasından yahut acıklı bir azabın
yakalarına yapışmasından çekinsinler.” (24. sure (NÛR) 62-63. ayet)
“Ey iman edenler! Size,
"Meclislerde yer açın!" dendiğinde, yer açın ki Allah da sizin
için genişlik sağlasın. "Kalkın!" dendiğinde de kalkın ki Allah,
içinizden inananlarla kendilerine ilim verilmiş olanların derecelerini
yükseltsin. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. Ey iman
edenler! Resulle gizlice konuşacağınız zaman, bu gizli konuşmanızdan önce bir
sadaka verin! Bu, sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Eğer bu imkânı
bulamazsanız bilin ki, Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir. Gizli konuşmanızdan önce,
sadakalar vermekten ürperdiniz mi? Çünkü yapmadınız. Allah size tövbe nasip
etti. Artık namazı kılın, zekâtı verin, Allah'a ve resulüne itaat edin. Allah, yaptıklarınızdan
haberdardır.” (58. sure (MÜCÂDİLE) 11-13. ayet)
“Ey iman edenler!
Allah'ın ve resulünün önüne geçmeyin! Allah'tan korkun!
Allah gerçekten çok iyi duyan ve gereğince bilendir. Ey iman
edenler! Seslerinizi o Peygamber'in sesinin üstüne yükseltmeyin! Kiminizin
kiminize bağırarak konuştuğu gibi, onun huzurunda sözü
yükseltmeyin! Yoksa siz hiç farkında olmadan amelleriniz eriyip gider. Allah resulünün huzurunda
seslerini alçaltanlar var ya, onlar Allah'ın, gönüllerini takva için imtihan ettiği
kişilerdir. Bir bağışlanma vardır onlar için, bir büyük ödül vardır. Hücrelerin
arkasından sana seslenenlere gelince, onların çoğu aklını
çalıştırmamaktadır. Eğer onlar, sen yanlarına çıkıncaya dek sabretmiş
olsalardı, kendileri için elbette daha hayırlı olurdu. Allah Gafûr'dur,
Rahîm'dir.” (49. sure (HUCURÂT) 1-5. ayet)
“Bir ticaret yahut
oyun, eğlence görür görmez, dağılıp ona yöneldiler de seni
ayaküstü bıraktılar. Onlara de ki: "Allah katında bulunan, eğlenceden de
ticaretten de hayırlıdır! Ve Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır." (62. sure
(CUMUA) 11. ayet)
“Yemin olsun, içinizden
size onurlu bir resul gelmiştir. Sizi rahatsız eden şey onu da üzer. Çok
düşkündür size. Müminlere ise daha şefkatli, daha merhametlidir.” (9. sure (TEVBE) 128.
ayet)
RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal
Selam...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder