İŞTE ATATÜRK

İŞTE ATATÜRK
Allah Kuran’da: “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.” (17/İSRA/36) buyurmuştur. Atatürk de: “Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın” (Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi 1-5, 1977 /A. Gürtaş, s. 41) demektedir.- "İŞTE ATATÜRK" PORTALINA GİRMEK İSTEDİĞİNİZDE YUKARIDAKİ RESMİ TIKLAYINIZ.

7 Haziran 2016 Salı

IV. B. 3. a.) KAVRAM OLARAK ALLAH'IN SIFATLARI (NE OLDUĞU, NELER YAPTIĞI) -8


IV: İTİKAT

B. ALLAH.. 2

3. ALLAH'IN SIFATLARI (NE OLDUĞU, NELER YAPTIĞI). 2

a) Kavram Olarak, İtikat, Allah, Allah'ın Sıfatları (Ne Olduğu, Neler Yaptığı) -8. 2


Dipnot: 3/26*: Varlığın Yönetimi (Mülk):Egemenlik, Allah’ındır. Bak:3/189; 4/43; 5/17,40,120; 6/73; 7/158; 9/116; 22/56; 23/88,116; 24/42,55; 25/2,26; 28/88; 36/83; 38/10; 39/6,44;40/16; 42/49; 43/83;45/27. 2

3/26**: Eller: Allah'ın, hayır rızk can veren, âlemlerin mülk ve hükümranlığını güç ve kudreti tutan elleri (Allah'ın eli mecaz ifadedir). Bak: 5/64; 7/57; 23/88; 36/71; 
38/75; 39/67; 48/10; 51/47; 57/29; 67/1. 5

3/26***: Kral: Yüceler Yücesi Allah, Mülkün Geçek Sahibidir (Malik Ve Melik Allah). Bak: 3/26; 20/114; 54/55; 59/23; 62/1; 114/2. 6

*3/26: Allah'ın Yol Göstermesi ve Saptırması (Allah'ın Dilemesi). Bak 57/22-23. 6

Dipnot: 3/27*: Toplumsal Düzen: İktisat: Rızk: Allah dilediğine hesapsız verir. Bak: 3/37; 24/38; 40/40. 7

*3/27: Bu (69/7) ayetteki 'yedi gece ve sekiz gündüz' ifadesi kesintisiz bir zaman dilimini ifade eder. Bu ayete göre Kuran'ın kabul ettiği gün, Yahudi geleneğindeki gibi gece ile değil gündüz ile başlar. Bak: 91/3-4; 36/40; 2/187; 3/27; 17/12; 10/67; 25/62; 36/37. 8

Dipnot: 3/5*: Bilgi: Gayb Bilgisi: Gizli: Gökte ve Yerde, Tüm Varlıklarda, Açık-Gizli Her Şeyi Allah Bilir. Bak: 4/108; 11/5; 14/38; 20/7; 27/75; 35/44; 40/16; 41/40; 69/18; 87/7. 9

Dipnot: 3/6*: İnsanın Yaratılış Aşamaları: Rahim (Dölyatağı). Bak: 2/228; 3/6; 3/35; 6/143-144; 13/8; 16/78; 22/5; 31/34; 39/6; 53/52. 10

Dipnot: 33/43*: Işık (Nur): Işık (Nur), Veren, Yolları Açan, Aydınlatan Allah’tır. Bak:57/9; 65/11. 12

33/43**: Karanlık: Karanlıktan Aydınlığa Çıkaran Allah’tır. 12

*33/43: Allah ve Melekleri Peygamberi Destekler. Bak: 33/56; (9/99; 33/43); 33/41-42; Ayrıca bak: 2/157. 13


 IV. B. 3. a.) KAVRAM OLARAK ALLAH'IN SIFATLARI (NE OLDUĞU, NELER YAPTIĞI) -8

IV: İTİKAT

B. ALLAH

3. ALLAH'IN SIFATLARI (NE OLDUĞU, NELER YAPTIĞI)

a) Kavram Olarak, İtikat, Allah, Allah'ın Sıfatları (Ne Olduğu, Neler Yaptığı) -8



 
3. sure (ÂLİ IMRÂN) 2. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

Y.N. Öztürk :
Allah... İlâh yok O'ndan başka... Hayy'dır O, Kayyûm'dur.
 
3. sure (ÂLİ IMRÂN) 129. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

Y.N. Öztürk :
Göklerde ne var, yerde ne varsa Allah'ındır. Dilediğini / dileyeni affeder; dilediğine / dileyene azap eder. Allah çok affedici, çok merhametlidir.
 
3. sure (ÂLİ IMRÂN) 26. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

Y.N. Öztürk :
Şöyle yakar: "Ey mülkün Mâlik'i, sahibi olan Allah’ım! Sen mülk ve saltanatı dilediğine verir, mülk ve saltanatı dilediğinden çekip alırsın. Dilediğini yüceltip aziz edersin, dilediğini alçaltıp zelil kılarsın. İmkân, mal ve nimet senin elindedir. Sen, her şeye kadirsin."


Dipnot: 3/26*: Varlığın Yönetimi (Mülk):Egemenlik, Allah’ındır. Bak:3/189; 4/43; 5/17,40,120; 6/73; 7/158; 9/116; 22/56; 23/88,116; 24/42,55; 25/2,26; 28/88; 36/83; 38/10; 39/6,44;40/16; 42/49; 43/83;45/27.



 3/26*: EGEMENLİK, ALLAH'INDIR:
 Şöyle yakar: 'Ey mülkün Mâlik'i, sahibi olan Allah'ım! Sen mülk ve saltanatı dilediğine verir, mülk ve saltanatı dilediğinden çekip alırsın. Dilediğini yüceltip aziz edersin, dilediğini alçaltıp zelil kılarsın. İmkân, mal ve nimet senin elindedir. Sen, her şeye kadirsin.' 3/26.
 Göklerin de yerin de mülk ve yönetimi Allah'ındır. Allah Kadîr'dir, her şeye gücü yeter. 3/189.
 Ey iman edenler! Sarhoşken, ne söylediğinizi bilinceye kadar, cünüpken de -yolculuk halinde olmanız müstesna- boy abdesti alıncaya kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hastalanırsanız yahut yolculuk halinde bulunursanız yahut biriniz tuvaletten gelmişse yahut kadınlara dokunmuşsanız, bütün bu durumlarda su da bulamamışsanız, temiz bir toprakla teyemmüm edin. Yani yüzlerinizi ve ellerinizi mesh edin. Allah Afüvv'dür, günahları affeder, Gafûr'dur, hataları bağışlar. 4/43.
 Yemin olsun ki, 'Allah Meryem'in oğlu Mesih'tir' diyenler küfre batmışlardır. De ki: 'Allah; Meryem'in oğlu Mesih'i, annesini ve yeryüzündeki insanların hepsini helâk etmek istese Allah'a karşı kimin elinde bir güç vardır!' Hem göklerin hem yerin hem de bunlar arasındakilerin mülk ve yönetimi Allah'ındır. Dilediğini yaratır. Allah her şeye Kadîr'dir.
5/17.
 Göklerin de yerin de mülk ve saltanatının Allah'ın olduğunu bilmedin mi? Dilediğine azap eder O, dilediğini affeder. Allah'ın gücü her şeye yeter. 5/40.
 Göklerin, yerin ve bunlarda bulunanların mülkü/yönetimi Allah'ındır. O'nun her şeye gücü yeter. 5/120.
 Gökleri ve yeri hak olarak yaratan da O'dur. 'Ol!' dediği gün, hemen oluverir. Sözü haktır O'nun. Sûra üfleneceği gün de mülk ve yönetim O'nundur. Âlim'dir, görünmeyeni de görüneni de bilen O'dur. O'dur Hakîm, O'dur Habîr. 6/73.
 De ki: 'Ey insanlar! Ben sizin üstünüze Allah'ın resulüyüm. Göklerin ve yerin mülkü o Allah'ındır. İlah yoktur O'ndan başka. O diriltir, O öldürür O halde Allah'a ve resulüne iman edin; Allah'a ve onun sözlerine inanan o ümmi peygambere iman edip uyun ki, doğruya ve güzele ulaşabilesiniz.' 7/158.
 Göklerin de yerin de mülk ve yönetimi Allah'ındır. Diriltir de öldürür de. Sizin için Allah dışında ne bir dost vardır ne de bir yardımcı. 9/116.
 O gün mülk ve yönetim Allah'ındır. Aralarında O, hüküm verecektir. İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlar, nimetlerle dolu cennetlerde olacaklardır. 22/56.
 Şunu da sor: 'Eğer biliyorsanız söyleyin. Kimdir o, her şeyin melekûtu / aslı esası elinde olan? O koruyup gözeten ama korunup gözetilmeyen?' 23/88.
 Yücelerden yücedir, o hak padişah olan Allah! İlah yok O'ndan başka. O şanlı arşın Rabbidir O! 23/116.
 Göklerin ve yerin mülkü/yönetimi Allah'ındır. Dönüş Allah'adır. 24/42.
 Allah; sizin, iman edip hayra ve barışa yönelik iyilikler yapanlarınıza şu vaatte bulunmuştur: Onlardan öncekileri halef kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka halef kılacak. Onlar için beğenip seçtiği dinlerini yine onlar için güç kaynağı yapacak, onları korkularının arkasından mutlaka güvene ulaştıracak. Bana kulluk/ibadet edecekler, hiçbir şeyi bana ortak koşmayacaklar. Bundan sonra nankörlük edenlerse, yoldan sapanların ta kendileridir. 24/55.
 Göklerin ve yerin mülk ve saltanatı yalnız O'nundur. Çocuk edinmemiştir O. Mülk ve saltanatında ortak yoktur O'na. Her şeyi yaratmış ve her şeye bir ölçü ve oluş tarzı takdir etmiştir. 25/2.
 O gün gerçek mülk ve yönetim Rahman'ındır. Ve o, kâfirler için çok zorlu bir gündür. 25/26.
 Allah'ın yanında diğer bir tanrıya daha kulluk etme. İlah yok O'ndan başka. O'nun yüzü dışında her şey helâk olacaktır. Hüküm yalnız O'nundur ve O'na döndürüleceksiniz. 28/88.
 Her şeyin kaynağı/egemenliği elinde olan o yaratıcının şanı çok yücedir! Sonunda O'na döndürüleceksiniz. 36/83.
 Yoksa göklerin, yerin ve bu ikisi arasında bulunanların mülk ve saltanatı onların mı? Eğer öyleyse sebepler içinde yükselsinler. 38/10.
 Sizi bir tek canlıdan yarattı; sonra o canlıdan onun eşini vücuda getirdi. Ve sizin için davarlardan sekiz çift indirmiştir. Sizi annelerinizin karınlarında üç karanlık içinde, bir yaratıştan öbürüne geçirerek oluşturuyor. İşte Allah! Budur sizin Rabbiniz! Yalnız O'nundur mülk ve saltanat! İlah yoktur O'ndan başka! Hal böyle iken nasıl oluyor da gerçeğin tersine döndürülüyorsunuz?! 39/6.
 De ki: 'Şefaat, tümden ve sadece Allah'ındır. Göklerin ve yerin mülkü/yönetimi O'nundur. Sonunda O'na döndürüleceksiniz.' 39/44.
 O gün onlar ortaya çıkarlar. Hiçbir şeyleri Allah'a gizli kalmaz. Kimindir bugün mülk/saltanat? O Vâhid ve Kahhâr olan Allah'ın! 40/16.
 Göklerin ve yerin mülkü / yönetimi Allah'ındır. Dilediğini yaratır. Dilediğine kız evlat bağışlar, dilediğine erkek evlatlar armağan eder. 42/49.
 Bırak onları, kendilerine vaat edilen günlerine kavuşuncaya değin dalıp gitsinler; oynayıp oyalansınlar! 43/83.
 Göklerin ve yerin mülkü/saltanatı Allah'ındır. Kıyamet kopunca, işte o gün, gerçekleri hükümsüz kılanlar hüsrana uğrayacaklardır. 45/27.

MKA.


3/26**: Eller: Allah'ın, hayır rızk can veren, âlemlerin mülk ve hükümranlığını güç ve kudreti tutan elleri (Allah'ın eli mecaz ifadedir). Bak: 5/64; 7/57; 23/88; 36/71; 38/75; 39/67; 48/10; 51/47; 57/29; 67/1.



 3/26**: ALLAH'IN, HAYIR RIZIK CAN VEREN, ÂLEMLERİN MÜLK VE HÜKÜMRANLIĞINI GÜÇ VE KUDRETİ TUTAN ELLERİ (ALLAH'IN ELİ MECAZ İFADEDİR):
 Şöyle yakar: 'Ey mülkün Mâlik'i, sahibi olan Allah'ım! Sen mülk ve saltanatı dilediğine verir, mülk ve saltanatı dilediğinden çekip alırsın. Dilediğini yüceltip aziz edersin, dilediğini alçaltıp zelil kılarsın. İmkân, mal ve nimet senin elindedir. Sen,her şeye kadirsin.' 3/26.
 Yahudiler dediler ki: 'Allah'ın eli bağlıdır.' Kendi elleri bağlandı / elleri bağlanasıcalar! Söylemiş oldukları yüzünden lanetlendiler. Söylediklerinin aksine, Allah'ın iki eli de alabildiğine açıktır; dilediği gibi bağışta bulunur. İnan olsun ki, Rabbinden sana indirilen, küfür ve taşkınlık yönünden onları iyice azdıracaktır. Onların arasına, ta kıyamet gününe kadar düşmanlık ve nefret atmışızdır. Ne zaman savaş için bir ateş yaksalar, Allah onu söndürür de onlar yeryüzünde yine bozgunculuğa koşarlar. Ama Allah, bozguncuları sevmez. 5/64.
 Rüzgârları, rahmetinin önünden müjdeci gönderen O'dur. Nihayet onlar, yüklerle ağırlaşmış bulutları yüklenince onu ölü bir beldeye göndeririz; onunla su indiririz de o suyla her türlü meyveyi çıkarırız. İşte biz, ölüleri de böyle çıkarırız. Düşünüp ibret almanız umuluyor. 7/57.
 Şunu da sor: 'Eğer biliyorsanız söyleyin. Kimdir o, her şeyin melekûtu / aslı esası elinde olan? O koruyup gözeten ama korunup gözetilmeyen?' 23/88.
 Görmediler mi, ellerimizin yapıp ettiklerinden, kendileri için nice hayvanlar yarattık da onlar, bu hayvanlara sahip oluyorlar. 36/71.
 Allah dedi: 'Ey İblis, iki elimle yarattığıma secde etmekten seni alıkoyan neydi? Burnu büyüklük mü ettin, yoksa yücelenlerden mi oldun?' 38/75.
 Allah'ı, kadrine/şanına yaraşır şekilde tanıyamadılar. Oysaki kıyamet günü, yeryüzü tamamen O'nun avucudur / avucundadır; gökler de O'nun sağ elinde / kudretinde dürülmüş haldedir. Şanı yücedir O'nun; arınmıştır onların ortak koştuklarından. 39/67.
 O seninle el tutuşup sözleşenler var ya, onlar gerçekte Allah ile bey'atleşiyorlar. Allah'ın eli onların ellerinin üstündedir. Kim ahdi bozar, döneklik ederse kendi aleyhine döneklik etmiş olur. Ve kim Allah'a verdiği sözde vefalı davranırsa, Allah ona büyük bir ödül verecektir. 48/10.
 Göğe gelince, onu biz ellerimizle kurduk. Hiç kuşkusuz, biz, genişleticileriz. 51/47.
 Böylece, Ehl-i Kitap, Allah'ın lütfundan hiçbir şeyi kotarma gücünde olmadıklarını bilsinler. Lütuf, Allah'ın elindedir; onu dilediğine verir. Allah, büyük lütfun sahibidir. 57/29.
 Mülk ve yönetim elinde bulunan o Allah ne yücedir! O, her şeye Kadîr'dir. 67/1.

MKA.


3/26***: Kral: Yüceler Yücesi Allah, Mülkün Geçek Sahibidir (Malik Ve Melik Allah). Bak: 3/26; 20/114; 54/55; 59/23; 62/1; 114/2.



 3/26***: YÜCELER YÜCESİ ALLAH, MÜLKÜN GEÇEK SAHİBİDİR (MALİK VE MELİK ALLAH):
 'Şöyle yakar: 'Ey mülkün Mâlik'i, sahibi olan Allah'ım! Sen mülk ve saltanatı dilediğine verir, mülk ve saltanatı dilediğinden çekip alırsın. Dilediğini yüceltip aziz edersin, dilediğini alçaltıp zelil kılarsın. İmkân, mal ve nimet senin elindedir. Sen, her şeye kadirsin.' 3/26.
 'O Melik / o hak hükümdar olan Allah, yüceler yücesidir. Sana vahyi tamamlanmadan önce, Kur'an hakkında aceleci olma. Şöyle de:'Rabbim, ilmimi artır!' 20/114.
 'Güçlü bir padişahın / bir Melîk'in katında, özü sözü birlere has oturma yerlerinde...' 54/55.
 'Öyle Allah ki O, ilah yok O'ndan gayrı! Melik, Kuddûs, Selâm, Mümin, Müheymin, Azîz, Cebbâr, Mütekebbir. Allah, onların ortak koşmalarından yücedir, arınmıştır.' 59/23;
 'Göklerdekiler ve yerdekiler o Melik, o Kuddûs, o Azîz, o Hakîm Allah'ı tespih ediyor.' 62/1;
 'İnsanların yöneticisine, yönlendiricisine,' 114/2.

MKA.


 *3/26: Allah'ın Yol Göstermesi ve Saptırması (Allah'ın Dilemesi). Bak 57/22-23.



*57/22-23: 'Yeryüzünde ve kendi benliklerinizde meydana gelen hiçbir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce bir Kitap'ta belirlenmiş olmasın. Bu, Allah için çok kolaydır. + Böyle yapılmıştır ki, elinizden çıkana üzülüp ümitsizliğe düşmeyesiniz ve Allah'ın size verdiğiyle sevinip şımarmayasınız. Çünkü Allah, kendini beğenip övünenlerin hiçbirini sevmez.'

 Felsefi olarak özgür iradenin varlığını kabul etmek çok güç. Her şey belli deterministik yasalarla işliyor gibi. Yüzlerce bilardo topunun birbirine çarpması sonucu oluşan hareketlerin yönünü kestirmek mümkün görülmeyebilir, ancak her bir topun hareketi kendisiyle çarpışan bir önceki topun momentumu ve açısına bağlıdır.
 Topların tüm hareketi ilk topun hareketine ve onun da hareketi kendisine vuran ıstakanın açısına ve gücüne bağlıdır.
 Kuantum teorisinin atomdan küçük parçalar düzeyinde gözlemlenen belirsizlik konusundaki spekülasyonları bir yana bırakırsak, genetik yapısını ve doğduğu çevreyi seçmeyen bir insanın (zaten böyle bir şey mümkün değil; var olmadan önce seçim söz konusu değil) özgür bir iradeye sahip olduğunu felsefi olarak savunmak çok zorlu bir iş.
 Bu konuda pek kafa yormamış sözde ateistlerin 'insanın özgür iradesi' olduğundan kuşku duymamaları ve Müslümanları kaderci olmakla suçlamaları gariptir. İnsanın seçme özgürlüğüne sahip olduğuna inanmak ancak Allah'a ve O'nun Mesajına inanmakla mümkün. Yarattığı bir yaratığa, Yaratandan bağımsız olarak seçimde bulunabilme gücü verebilen bir Yaratıcı olmadan özgür iradenin olması mümkün değildir.

 Müslümanlar olsa olsa, insanların seçme özgürlüğüne inanmakla suçlanabilir. Bak 6/110; 13/11; 18/29; 42/13, 48; 46/15; 57/22.

Edip Yüksel - MESAJ Kuran Çevirisi Dipnotlarından Alıntılanmıştır.

3. sure (ÂLİ IMRÂN) 27. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

Y.N. Öztürk :
"Geceyi gündüzün içine sokarsın, gündüzü de gecenin içine sokarsın. Diriyi ölüden çıkarırsın, ölüyü diriden çıkarırsın. Dilediğini hesapsızca rızıklandırırsın."

Dipnot: 3/27*: Toplumsal Düzen: İktisat: Rızk: Allah dilediğine hesapsız verir. Bak: 3/37; 24/38; 40/40.



 3/27*: RIZK, ALLAH DİLEDİĞİNE HESAPSIZ VERİR:
 'Geceyi gündüzün içine sokarsın, gündüzü de gecenin içine sokarsın. Diriyi ölüden çıkarırsın, ölüyü diriden çıkarırsın. Dilediğini hesapsızca rızıklandırırsın.' 3/27.
 Allah, onu güzel bir kabulle kabul etti ve onu güzel bir bitki gibi besleyip büyüttü. Onu, Zekeriyya'nın korumasına verdi. Zekeriyya, mihrapta onun yanına her girdiğinde, orada bir rızık bulur ve sorardı: 'Meryem, bu sana nereden?' Meryem de 'Bu, Allah katındandır; çünkü Allah dilediğini hesapsızca rızıklandırır.' derdi. 3/37.
 Ki Allah kendilerine, yapıp işlediklerinin en güzelini versin ve lütfundan onlara artışlar sağlasın. Allah dilediğini hesapsızca rızıklandırır. 24/38.
 'Kötü bir iş yapan, sadece yaptığı kadarıyla cezalandırılır. Erkek ve kadından mümin olarak iyi bir iş yapana gelince, işte böyleleri cennete girerler ve orada hesapsız bir biçimde rızıklandırılırlar.' 40/40.

MKA.


 *3/27: Bu (69/7) ayetteki 'yedi gece ve sekiz gündüz' ifadesi kesintisiz bir zaman dilimini ifade eder. Bu ayete göre Kuran'ın kabul ettiği gün, Yahudi geleneğindeki gibi gece ile değil gündüz ile başlar. Bak: 91/3-4; 36/40; 2/187; 3/27; 17/12; 10/67; 25/62; 36/37.



*69/7: 
 'Onu, onların üzerine yedi gece, sekiz gün hiç ara vermeden saldı. Topluluğu orada yerlere serilmiş görürsün. İçleri boşaltılmış hurma kütükleri gibidirler.' 

 Bu (67/7) ayetteki 'yedi gece ve sekiz gündüz' ifadesi kesintisiz bir zaman dilimini ifade eder. Bu ayete göre Kuran'ın kabul ettiği gün, Yahudi geleneğindeki gibi gece ile değil gündüz ile başlar.

 Gece (leyl) kelimesinin Kuran'da gündüz (nehar) kelimesinden önce kullanılmasını delil olarak kabul eden geleneksel anlayış, gece ile gündüzü tanımlayan 91/3-4 (= Onu iyice açtığı vakit gündüze, + Ve onu sarıp sarmaladığı zaman geceye.) ayetleriyle çelişir.

Gecenin gündüzü geçemeyeceğini ifade eden 36/40 (
 = Güneş'in Ay'a ulaşıp çatması gerekmiyor. Gecenin de gündüzü geçmesi gerekmez. Her biri bir yörüngede yüzmektedir.) ayeti bu açıdan ilginçtir.

2/187(
 = …Tan yerinin beyaz ipliği siyah ipliğinden sizce seçilinceye kadar yiyin için; sonra da orucu gece oluncaya değin tamamlayın…)ayeti de gündüz ile gecenin ne zaman başlayacağını bildirir. 

3/27 (
 =Geceyi gündüzün içine sokarsın, gündüzü de gecenin içine sokarsın…) ; 17/12 ( =Biz, geceyi ve gündüzü iki ayet yaptık; sonra gecenin ayetini silip gündüzün ayetini gösterici yaptık ki, Rabbinizden bir lütuf isteyesiniz, yılların sayısını ve hesabı bilesiniz. Biz her şeyi ayrıntılı bir biçimde açıkladık.) ayetleri gece ile gündüzün karıştığı sabah ve akşam saatlerini anlatır.

 Bu ayetlere göre, gece güneş batımı ile başlar ve gündüz ise güneş batımından kısa bir süre sonra aydınlık çizginin kaybolduğu zamanda biter.

Aynı şekilde, gündüz, güneş daha doğmadan kısa bir süre önce başlar ve gece ise güneşin doğumuyla biter.

Gündüz ve gece için ayrıca bak: 10/67; 25/62; 36/37.

 10/67: 'O, odur ki, içinde durup dinlenesiniz diye sizin için geceye vücut verdi, gündüzü de aydınlık kıldı. Hiç kuşkusuz, bunda, dinleyecek bir topluluk için ibretler vardır.'

 25/62: 'Geceyle gündüzü, öğüt almak isteyenlerle şükretmek isteyenler için, birbirini izler hale getiren O'dur.'

 36/37: 'Gece de onlar için bir mucizedir. Gündüzü ondan soyup alırız da onlar karanlığa gömülüverirler.'

Edip Yüksel - MESAJ Kuran Çevirisi Dipnotlarından Alıntılanmıştır.

 
3. sure (ÂLİ IMRÂN) 29. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

Y.N. Öztürk :
De ki: "Göğüslerinizde olanı gizleseniz de açıklasanız da Allah onu bilir. Göklerdekileri, yerdekileri de bilir. Allah herşeye Kadîr'dir."
 
3. sure (ÂLİ IMRÂN) 5. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

Y.N. Öztürk :
Allah... Gökte ve yerde hiçbir şey O'na gizli kalmaz.


Dipnot: 3/5*: Bilgi: Gayb Bilgisi: Gizli: Gökte ve Yerde, Tüm Varlıklarda, Açık-Gizli Her Şeyi Allah Bilir. Bak: 4/108; 11/5; 14/38; 20/7; 27/75; 35/44; 40/16; 41/40; 69/18; 87/7.



 3/5*: GÖKTE VE YERDE, TÜM VARLIKLARDA, AÇIK-GİZLİ HER ŞEYİ ALLAH BİLİR:
 Allah... Gökte ve yerde hiçbir şey O'na gizli kalmaz. 3/5.
 İnsanlardan gizleniyorlar/gizliyorlar da Allah'tan gizlenmiyorlar/gizlemiyorlar. Oysaki O, O'nun hoşlanmadığı sözü gece boyu sarf ederlerken onlarla beraberdir. Allah, onların yapmakta olduklarını çepeçevre kuşatmıştır. 4/108.
 Dikkatle bakın! Onlar O'ndan gizlenmek için göğüslerini bükerler. Dikkat edin! Onlar giysileriyle sarılıp sarmaladıkları zaman da O, onların gizlemekte olduklarını da açığa vurduklarını da bilmektedir. Çünkü O, göğüslerin içini çok iyi bilendir. 11/5.
 'Rabbimiz, hiç kuşkusuz sen bizim gizlediğimizi de bilirsin, açığa vurduğumuzu da. Yerde de gökte de hiçbir şey Allah'a gizli kalmaz.' 14/38.
 Sen bu sözü açıkça duyuracaksan da O, gizliyi de bilir, gizliden daha gizliyi de... 20/7
 Yerde ve gökte hiçbir gayb yoktur ki, açıklayıcı bir Kitap'ta olmasın. 27/75.
 Yeryüzünde dolaşıp da kendilerinden öncekilerin sonlarının nasıl olduğunu görmediler mi? Onlar, kuvvet bakımından bunlardan daha zorluydular. Göklerde de yerde de Allah'ı âciz bırakacak hiçbir şey yoktur. Alîm'dir O, Kadîr'dir. 35/44.
 O gün onlar ortaya çıkarlar. Hiçbir şeyleri Allah'a gizli kalmaz. Kimindir bugün mülk/saltanat? O Vâhid ve Kahhâr olan Allah'ın! 40/16.
 Ayetlerimiz hakkında eğri ile doğruyu birbirine katanlar, bize gizli kalmazlar. Şimdi, ateşin içine atılan mı hayırlıdır, kıyamet günü güven içinde gelen mi? Dilediğinizi yapın. O, yapıp ettiklerinizi iyice görmektedir. 41/40.
 O gün arz olunursunuz; hiçbir saklınız, gizliniz kalmaz. 69/18.
 Allah'ın dilediği müstesna. O, açıklananı da gizleneni de bilir. 87/7.

MKA
.
 
3. sure (ÂLİ IMRÂN) 6. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

Y.N. Öztürk :
Rahimlerde sizi dilediğince şekillendiren O'dur. İlâh yok O'ndan başka. Azîz'dir O, Hakîm'dir.


Dipnot: 3/6*: İnsanın Yaratılış Aşamaları: Rahim (Dölyatağı). Bak: 2/228; 3/6; 3/35; 6/143-144; 13/8; 16/78; 22/5; 31/34; 39/6; 53/52.



 3/6*: RAHİM (DÖLYATAĞI):
 Boşanmış kadınlar kendi başlarına üç âdet ve temizlenme süresi beklerler. Eğer Allah'a ve âhıret gününe inanmakta iseler, Allah'ın onların rahimlerinde yarattığını saklamaları kendilerine helal olmaz. Kocaları, bu süre içinde herhangi bir şekilde barışmak isterlerse eşlerini geri almaya herkesten daha çok hak sahibidirler. Kadınların, örfe uygun biçimde, sorumluluklarına benzer hakları da vardır. Erkeklerin kadınlar üzerinde bir derece farkı vardır. Allah Azîz'dir, Hakîm'dir. 2/228.
 Rahimlerde sizi dilediğince şekillendiren O'dur. İlâh yok O'ndan başka. Azîz'dir O, Hakîm'dir. 3/6.
 Hani, İmran'ın karısı şöyle demişti: 'Rabbim, karnımdakini özgür bir biçimde sana adadım; onu benden kabul et. Kuşkusuz sen, evet sen, her şeyi duyan, her şeyi bilensin.' 3/35.
 Sekiz çift: Koyundan iki, keçiden de iki. De ki 'İki erkeği mi haram kıldı, iki dişiyi mi, yoksa iki dişinin rahimlerinin kuşattığını mı? Eğer doğru sözlü iseniz bana ilimle haber verin.' Ve deveden iki, sığırdan iki. De ki 'İki erkeği mi haram kıldı, iki dişiyi mi, yoksa iki dişinin rahimlerince kuşatılanı mı? Yoksa Allah size bunu önerirken siz de tanıklık mı ediyordunuz?' İlim dışı bir şekilde insanları şaşırtmak için yalan düzüp Allah'a iftira edenden daha zalim kim olabilir? Allah, zulme sapan bir topluluğa kılavuzluk etmiyor. 6/143-144.
 Allah her dişinin neye gebe olduğunu, rahimlerin neyi eksiltip neyi artıracağı bilir. O'nun katında her şey bir ölçüye bağlıdır. 13/8.
 Allah sizi annelerinizin karınlarından çıkardı, hiçbir şey bilmiyordunuz; şükredebilesiniz diye size işitme gücü, gözler ve gönüller verdi. 16/78.
 Ey insanlar! Ölümden sonra dirilme konusunda kuşku içinde olabilirsiniz. Ama şu bir gerçek ki, biz sizi bir topraktan, sonra bir spermden, sonra bir embriyodan / döllenmiş bir karışımdan, sonra ne olduğu kısmen belirli, kısmen belirsiz bir et parçasından yarattık ki, size açık seçik beyanda bulunalım. Ve sizi rahimlerde, belirlenen bir süreye kadar dilediğimiz şekilde bekletiyoruz. Sonra sizi bir çocuk olarak çıkarıyoruz. Daha sonra da tam kuvvetinize ulaşmanızı sağlıyoruz. Bununla birlikte içinizden bir kısmı öldürülüyor, yine içinizden bir kısmı ilimden sonra bir şey bilmesin diye ömrün en basit ve düşük noktasına geri gönderiliyor. Yeryüzünü de sönmüş kül halinde görürsün. Nihayet onun üzerine suyu indirdiğimizde titrer, kabarır ve her güzel/bereketli çiftten bir şeyler bitirir. 22/5.
 O kıyamet saatine ilişkin bilgi Allah katındadır. Yağmuru O yağdırır. O, rahimlerde olanı da bilir. Hiçbir benlik yarın ne kazanacağını bilmez. Ve hiçbir kimse hangi yerde öleceğini bilmez. Allah Alîm'dir, Habîr'dir. 31/34.
 Sizi bir tek canlıdan yarattı; sonra o canlıdan onun eşini vücuda getirdi. Ve sizin için davarlardan sekiz çift indirmiştir. Sizi annelerinizin karınlarında üç karanlık içinde, bir yaratıştan öbürüne geçirerek oluşturuyor. İşte Allah! Budur sizin Rabbiniz! Yalnız O'nundur mülk ve saltanat! İlah yoktur O'ndan başka! Hal böyle iken nasıl oluyor da gerçeğin tersine döndürülüyorsunuz?! 39/6.
 Öyle kişilerdir ki onlar, günahın büyüklerinden ve iğrençliklerden çekinip kaçınırlar. Bazı küçük sürçmeler hariç. Hiç kuşkusuz, senin Rabbin affı geniş olandır. Sizi en iyi bilen O'dur: Hem sizi topraktan oluşturduğu zaman hem de annelerinizin karınlarında ceninler halinde bulunduğunuz zaman. O halde kendi kendinizi temize çıkmış göstermeyin; kimin sakındığını en iyi bilen O'dur. 53/32.

MKA.
 
33. sure (AHZÂB) 43. ayet (Resmi: 33/İniş:97/Alfabetik:4)

Y.N. Öztürk :
O, odur ki sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarsın diye size acıyor / destek veriyor. Melekleri de öyle yapıyor. Zaten O, inananlara karşı çok merhametlidir. 


Dipnot: 33/43*: Işık (Nur): Işık (Nur), Veren, Yolları Açan, Aydınlatan Allah’tır. Bak:57/9; 65/11.



 33/4*: IŞIK (NUR) VEREN, YOLLARI AÇAN, AYDINLATAN ALLAH'TIR:

 O, odur ki sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarsın diye size acıyor/destek veriyor. Melekleri de öyle yapıyor. Zaten O, inananlara karşı çok merhametlidir. 33/43.
 O, odur ki, sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarsın diye kulu üzerine, gerçeği apaçık gösteren ayetler indiriyor. Allah size karşı gerçekten çok şefkatli, çok merhametlidir. 57/9.
 Bir elçi indirmiştir ki, iman edip hayra ve barışa yönelik işler sergileyenleri, karanlıklardan nura çıkarmak için Allah'ın ayetlerini açık seçik okur. Allah'a inanıp hayra ve barışa yönelik işler yapanları Allah, altlarından ırmaklar akan cennetlere/bahçelere koyacaktır. Onlar orada sonsuza dek kalıcıdır. Allah böylesi için rızkı gerçekten güzelleştirmiştir. 65/11.

MKA.


33/43**: Karanlık: Karanlıktan Aydınlığa Çıkaran Allah’tır.



 33/43**: KARANLIKTAN AYDINLIĞA ÇIKARAN ALLAH'TIR:
 O, odur ki sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarsın diye size acıyor/destek veriyor. Melekleri de öyle yapıyor. Zaten O, inananlara karşı çok merhametlidir. 33/43.

MKA.

 *33/43: Allah ve Melekleri Peygamberi Destekler. Bak: 33/56; (9/99; 33/43); 33/41-42; Ayrıca bak: 2/157.


 33/56: Peygambere 'salâvat' getirmek
 33/56: 'Şu bir gerçek ki, Allah ve melekleri, o Peygamber'e destek verirler / onun şanını yüceltirler. Ey inananlar! Siz de ona destek olun / onun şanını yüceltin ve ona içtenlikle selam verin.'

 *1.) Bu ayet (33/56), anlamı kaydırılarak suistimal edilen ayetlerden biridir. 

'Desteklemek' olarak çevirdiğimiz kelime 9/99, 103 ve 33/43 ayetlerinde de geçmektedir. Bu üç ayeti birlikte incelediğinizde, söz konusu kelimeyle nasıl oynandığını göreceksiniz.

 9/99: Çöl Araplarından bazıları da Allah'a ve âhiret gününe inanır, harcadığını Allah yanında yakınlıklara ve resulün dualarına vesîle edinir. Dikkat edin! O harcadıkları gerçekten kendileri için bir yakınlık vesîlesidir. Allah onları rahmetinin içine sokacaktır. Allah çok affedici, çok esirgeyicidir.

 *9/99-103: 'Salla' (sallu) (desteklemek, teşvik etmek) fiilinin anlamını kaydırıp Muhammed peygamberin ismini övgü ve dualar olmadan anmayı saygısızlık kabul edenler bu ayete ne derler? Bak: 33/43, 56.

 
 33/43: O, odur ki sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarsın diye size acıyor / destek veriyor. Melekleri de öyle yapıyor. Zaten O, inananlara karşı çok merhametlidir. 

 33/56: Şu bir gerçek ki, Allah ve melekleri, o Peygamber'e destek verirler / onun şanını yüceltirler. Ey inananlar! Siz de ona destek olun/onun şanını yüceltin ve ona içtenlikle selam verin.

 **2.) Bu ayetin (33/56) anlamını kaydıran din adamları, Müslümanları, sürekli olarak Allah'ı anıp yüceltmek yerine Muhammed peygamberi anıp yüceltmeye sevk etti 

( 33/41-42= Ey iman edenler! Allah'ı çok anın! + O'nu sabah akşam tespih edin!) 

 ***3.) Ayrıca bak: 

 2/156 -157: 'Onlara bir ıstırap gelip çattığında şöyle derler: 'Biz Allah içiniz ve sonunda O'na dönüp gideceğiz.' + İşte böyleleri üzerine Rablerinden selamlar, bereketler var, bir rahmet var. İşte bunlardır iyiye ve güzele ermiş olanlar.'

 2/136: Şöyle deyin: 'Allah'a, bize indirilene, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, onun torunlarına indirilene, Mûsa'ya ve İsa'ya verilene ve diğer nebilere verilene inandık. Bunlar arasından hiç kimseyi ayırmayız. Biz yalnız O'na / Allah'a teslim olanlarız.'

 3/84: De ki: 'Allah'a, bize indirilene, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, torunlarına indirilmiş olana, Mûsa'ya, İsa'ya ve diğer nebilere Rablerinden verilmiş bulunana inandık. Onlardan hiçbirini ötekinden ayırmayız. Biz O'na teslim olanlarız.' .

Edip Yüksel - MESAJ Kuran Çevirisi Dipnotlarından Alıntılanmıştır.

 Arapçada 'Sallu' fiilinin 'Salât etmek' manasında, Namaz kılmak ve dua etmek anlamlarının yanında desteklemek /şanını yüceltmek anlamları da vardır. Yaygın kullanışı olan 'namaz' ve 'dua' anlamı ile bu ayet anlaşılırsa, bu ALLAH'ın hâşâ ( asla böyle olmaz) peygamber için namaz kılıp dua ettiği anlamına gelir ki bu muhaldir. (Olamaz, imkânsızdır)

MKA



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder