IV: İTİKAT. 1
B. ALLAH.. 1
3. ALLAH'IN SIFATLARI (NE OLDUĞU, NELER YAPTIĞI) 1
a) Kavram Olarak, İtikat, Allah, Allah'ın Sıfatları (Ne Olduğu, Neler
Yaptığı) -4. 1
Dipnot: 40/19*: Allah O'dur Ki: Allah Gözlerin Hain Bakışını ve
Kalplerin Gizlediğini Bilir. 2
Dipnot: 40/20*: İtikat: Batıl
İnançlar: Allah'a Eş Koşmak (Şirk): Şirk Koşmak İle İlgili Vahiy Haberleri /
Doğru Bilgiler: Putlar
Hiçbir Şeyi Yargılayamazlar, Hükmedemezler. 2
Dipnot: *41/47: ayetteki,
Kıyamet saatine ilişkin bilgi, Allah'a bırakılır(*), lafzının Edip Yüksel
yorumu / tevili. Bak: 20/15; 15/87; 31/34. 3
KİŞİSEL GÖRÜŞÜM. 3
EDİP YÜKSEL’İN GÖRÜŞÜ.. 4
PEYGAMBERLERİ PUTLAŞTIRMAK.. 5
ŞİRK VE ŞİRK TÜRLERİ. 7
ALLAH’A ORTAK KOŞULANLAR (PUTLAR) 8
ŞEHADETTE MUHAMMED İSMİNİ EKLEMEK AHİRETE İNANÇSIZLIK VE ŞİRK MİDİR? 9
HER İŞTE ALLAH'IN RIZASINI GÖZETMEK VE ARAMAK. 10
UYARI: 11
ŞEHADETTE MUHAMMED'İN İSMİNİ EKLEMEK MÜNAFIKLIK (İKİYÜZLÜLÜK) VE ŞİRK
MİDİR?. 11
Dipnot: *41/9-10: Yaratılışın 'günleri', zaman dilimlerini / evrelerini
/ aşamalarını simgeler. Kuran'a göre zaman izafi / göreceli / nispi bir
boyuttur. Bak: 32/5; 70/4. 12
22/47 VE 32/5 AYETLERİNE KİŞİSEL BİR ALGILAMA VE BİR YORUM-MKA.. 13
Dipnot: 42/19*: Allah O'dur Ki: Allah, Kullarına Çok
Lütufkârdır. 14
IV. B. 3. a.) KAVRAM OLARAK ALLAH'IN SIFATLARI (NE OLDUĞU, NELER YAPTIĞI) -4
IV: İTİKAT
B. ALLAH
3. ALLAH'IN SIFATLARI (NE
OLDUĞU, NELER YAPTIĞI)
a) Kavram Olarak,
İtikat, Allah, Allah'ın Sıfatları (Ne Olduğu, Neler Yaptığı) -4
40. sure (MÜ'MİN) 19. ayet (Resmi:
40/İniş:60/Alfabetik:69)
Y.N. Öztürk :
O bilir gözlerin hain bakışını ve göğüslerin sakladığını.
Dipnot: 40/19*:
Allah O'dur Ki: Allah Gözlerin Hain Bakışını ve Kalplerin Gizlediğini Bilir.
40/19*: ALLAH GÖZLERİN HAİN BAKIŞINI VE KALPLERİN
GİZLEDİĞİNİ BİLİR:
'O bilir gözlerin hain bakışını ve göğüslerin sakladığını.' 40/19
MKA.
40. sure (MÜ'MİN) 20. ayet (Resmi:
40/İniş:60/Alfabetik:69)
Y.N. Öztürk :
Allah, hak ile hükmeder! O'nun dışında yakardıkları ise
hiçbir şeyle hükmedemezler. Allah'tır mutlak Semî', mutlak Basîr...
Dipnot: 40/20*:
İtikat: Batıl İnançlar: Allah'a Eş Koşmak (Şirk): Şirk Koşmak İle İlgili Vahiy
Haberleri / Doğru Bilgiler: Putlar Hiçbir
Şeyi Yargılayamazlar, Hükmedemezler.
40/20*: ŞİRK KOŞMA! PUTLAR HİÇBİR ŞEYİ YARGILAYAMAZLAR,
HÜKMEDEMEZLER:
Allah, hak ile hükmeder! O'nun dışında yakardıkları ise hiçbir şeyle
hükmedemezler. Allah'tır mutlak Semî', mutlak Basîr.. 40/20.
MKA.
40. sure (MÜ'MİN) 23. ayet (Resmi:
40/İniş:60/Alfabetik:69)
Y.N. Öztürk :
Yemin olsun, Mûsa'yı da ayetlerimizle ve apaçık bir kanıtla
göndermiştik.
41. sure (FUSSİLET) 47. ayet (Resmi:
41/İniş:61/Alfabetik:30)
Y.N. Öztürk :
Kıyamet saatine ilişkin bilgi, Allah'a bırakılır. Onun
ilmi dışında ne meyveler kabuğundan çıkar ne de bir dişi gebe kalır veya
doğurur. "Ortaklarım nerede?" diye seslendiği gün, şöyle
diyeceklerdir: "Bizden hiçbir tanık olmadığını sana arz ederiz."
Dipnot: *41/47:
ayetteki, Kıyamet saatine ilişkin bilgi, Allah'a bırakılır(*), lafzının Edip
Yüksel yorumu / tevili. Bak: 20/15; 15/87; 31/34.
41/47: 'Kıyamet saatine ilişkin bilgi,
Allah'a bırakılır(*). Onun ilmi dışında ne meyveler kabuğundan çıkar ne de bir
dişi gebe kalır veya doğurur. 'Ortaklarım nerede?' diye seslendiği gün, şöyle
diyeceklerdir: 'Bizden hiçbir tanık olmadığını sana arz ederiz.(**)'
*20/15: Allah katındaki kıyamet saatine ilişkin bilgi İnsanlara
bildirilmiş midir? Hiç kimsenin bilmeyeceği iki konu ve Dünyanın sonunun 2280
yılında geleceğine dair Kuran'ın öngörüsü nedir? Bak: 31/34; 3/7; 34/3;
15/87; 20/15; 72/26-27.
KİŞİSEL GÖRÜŞÜM.
* 31/34: Bu ayette, hiç kimsenin bilmeyeceği iki
konulardan söz edilir. Oysa geleneksel öğretiler, bu ayeti yanlış yorumlayarak
beş bilginin Allah'a ait olduğunu ve Tanrı'nın bunları kimseye bildirmeyeceğini
ileri sürmüşlerdir. Bak 31/34; 3/7; 34/3; 15/87; 20/15; 72/26-27
31/34: O kıyamet saatine ilişkin bilgi Allah
katındadır. Yağmuru O yağdırır. O, rahimlerde olanı da bilir. Hiçbir benlik
yarın ne kazanacağını bilmez. Ve hiçbir kimse hangi yerde öleceğini bilmez.
Allah Alîm'dir, Habîr'dir.
*31/34 ayetinde 'muhkem' (açık / kesin) olarak hiç
kimsenin bilmeyeceği bildirilen iki konu, 'Hiçbir benliğin yarın ne
kazanacağını ve hiçbir kimsenin hangi yerde öleceğini bilmediğidir'.
Ayette, ayrıca 'yağmuru Allah'ın yağdırdığı ve rahimlerde olanı da bildiği'
bildirilmektedir ki bu sözden, Allah'tan başkasının bunları bilmeyeceği ve
yapamayacağı anlamı çıkmaz. Nitekim Allah'ın dilemesiyle, bir kısım insanlar,
teknoloji (teknik bilgiler) kullanarak, örneğin 'yağmur bombaları' ile yağmur
yağdırabilmekte ve 'ultrason cihazları' ile ana rahminde olanı da
bilebilmektedir.
Ayette bildirilen son konu, 'kıyamet saatine ilişkin
bilginin Allah katında' olduğudur. Allah katındaki bilgiler 'gayb' âleminin
bilgileri olup ve bu tür gayb bilgilerinden Allah'ın diledikleri, müteşabih
ayetler olarak Kur'an'ın bütüncül mesajı içinde insanlara ulaşır. Bak:3/7.
3/7: 'Kitap'ı sana indiren O'dur: Onun
ayetlerinden bir kısmı muhkemlerdir ki; onlar Kitap'ın anasıdır. Diğer
ayetlerse müteşâbihlerdir. Şu var ki, kalplerinde bir eğrilik ve bozukluk
bulunanlar, fitne aramak, onun yorumuna öncelik tanımak için Kitap'ın sadece
müteşâbih kısmının ardına düşerler. Onun tevilini ise bir Allah bilir, bir de
ilimde derinleşmiş olanlar. Bunlar, 'Ona inandık, hepsi Rabbimizin
katındandır.' derler. Gönül ve akıl sahiplerinden başkası gereğince düşünemez.'
Bu sebep ve bağlamda ben ve benim gibi birçok mümin,' O
kıyamet saatine ilişkin bilginin Allah katında' olduğuna inanır ve bununla
yetinir, Kıyamet Saatinin kesin zamanını bilmeye 'ilmimiz' yetmediğinden
'Allah'ım ilmimizi arttır' niyazı ile onun 'tevilini' yapmaz ve 'müteşâbih
kısmının ardına' düşmeyiz.
Sonuçta kıyamet saatinin zamanına değil ama kıyametin Allah'ın dilediği ve
bildiği zamanda mutlaka kopacağına 'iman' eder, öyle inanırız. Bak: 34/3.
34/3: Küfre sapanlar şöyle dediler: 'Kıyamet
saati bize gelmez!' De ki: 'Hayır, öyle değil! Gaybı bilen Rabbime yemin olsun
ki, o size mutlaka ve mutlaka gelecektir! Göklerde ve yerde zerre miktarı bir
şey bile Rabbimden gizli kalmaz.' Zerreden daha küçük veya daha büyük hiçbir
istisna olmamak üzere, her şey apaçık bir Kitap'ta belirlenmiştir
Müteşabih bir konuda tevilini yapacak düzeyde 'ilim'
sahibi olanlar, Allah rızasını kazanmak için o konunun 'tevilini' elbette
yapabilirler / yapmalıdırlar ve diğer insanlara da duyurabilirler/
duyulmalıdırlar. Çünkü İşitip, görüp, bilip, inandıkları 'Allah mesajını',
müminler, iman ettikleri (kendi akıl ve gönlünün onayladığı) şekilde ifade
ederek, paylaşmazlarsa, 'münafık/ ikiyüzlü' kişiler olarak, imanlarını şirke
bulaştırmış; Allah'a eş koşmuş olurlar.
Sonuçta bu tür tevillerden diğer insanların alacakları 'nasip' ve aldıkları
yolda varacakları hidayet, kişisel anlama / bilme istek, gayret ve çabasına,
dilemesine bağlı olarak Allah'ın dilemesinde ve tekelindedir.
Edip Yüksel'in var olan ilmiyle görüp, bilip, iman
ettiği 'Kur'an'ın matematik mucizesi' delilliğinde yaptığı tevillerin hepsi
gibi bu aşağıdaki tevili / yorumu da, 'Allah'tan başka hadi yoktur' bilinç ve
inancı çerçevesinin içinde ve bağlamında değerlendirilmelidir.
M. Kemal Adal.
EDİP YÜKSEL’İN
GÖRÜŞÜ
*15/87: Allah katındaki kıyamet saatine ilişkin
bilgi İnsanlara bildirilmiş midir? Dünyanın sonunun 2280 yılında geleceğine
dair Kuran'ın öngörüsü nedir? Bak: 15/87; 20/15; 72/26-27.
15/87: 'Yemin olsun ki, biz sana
ikişerlerden / ikililerden / iç içe kıvrımlar halindeki çift mânalılardan yedi
taneyi ve şu büyük Kur'an'ı verdik.'
*15/87: Ayet anlamı ile ilgili olarak,
Kur'an'da mevcut Sure başlarında, 14 (7×2) ayrı harf kombinezonları olup onların
sayısal (ebced) değerlerinin toplamı Muhammed peygamberin izleyicilerine
verilmiş olan 1709 kameri yılı verir. Hicri 1710 (miladi 2280) tarihinin
dünyanın sonu olduğuna dair ilginç işaretler içerir Kuran. Kuşkusuz, Allah daha
iyi bilir.
20/15: 'Kuşku duyma ki o saat gelecektir.
Onu neredeyse gizleyeceğim ki, her benlik gayretinin karşılığını elde etsin.'
*20/15: Dünyanın sonunun 2280 yılında geleceğine
dair Kuran'ın öngörüsü için bak: 15/85-88; 20/15; 72/26-27.
15/85-88: 'Biz gökleri, yeri ve bunların
arasındakileri hak olarak yarattık. O saat elbette gelecektir. Şimdi sen,
uzanan elleri tut, güzel davran. + Kuşkusuz senin Rabbin, evet o, Hallâk'tır,
hiç durmadan yaratır; en iyi şekilde bilir. + Yemin olsun ki, biz sana
ikişerlerden / ikililerden / iç içe kıvrımlar halindeki çift mânalılardan yedi
taneyi ve şu büyük Kur'an'ı verdik. + Sakın, onlardan bazı çiftlere verdiğimiz
nimet ve zevklere gözlerini dikme. Onlar için tasalanma da. Müminler için
kanadını indir sen!'
15/87. Ayet anlamı
ile ilgili olarak, Kur'an'daki Sure başlarında, 14 (7×2) ayrı harf
kombinezonları olup onların sayısal (ebced) değerlerinin toplamı Muhammed
peygamberin izleyicilerine verilmiş olan 1709 kameri yılı verir. Hicri 1710
(miladi 2280) tarihinin dünyanın sonu olduğuna dair ilginç işaretler içerir
Kuran. Kuşkusuz, Allah daha iyi bilir.
20/15: 'Kuşku duyma ki o saat gelecektir.
Onu neredeyse gizleyeceğim ki, her benlik gayretinin karşılığını elde etsin.'
Dünyanın sonu, son mesaj
olan Kuran'da bildirilmiştir (15/87).
72/26-27: 'Gaybı bilendir O. Gaybı konusunda
hiç kimseyi yardımcı yapmıyor. + Seçtiği bir elçi müstesna. Çünkü O, resulünün
önünden ve arkasından gözetleyiciler yürütür.'
Edip Yüksel - MESAJ Kuran Çevirisi Dipnotlarından Alıntılanmıştır.
PEYGAMBERLERİ PUTLAŞTIRMAK
**41/47: Bak: 3/18; 39/45; 63/1 ve 6/23, 148. Ayetler
ve dip notları
3/18: 'Allah, kendisinden başka tanrı
olmadığına tanıktır. Meleklerle ilim sahipleri de adalet ölçüsüne sarılarak
tanıklık etmişlerdir ki, o Azîz ve Hakîm olandan başka hiçbir ilah yoktur'
39/45: 'Allah yalnız başına anıldığında,
ahirete inanmayanların kalpleri nefretle ürperir; O'nun dışındakiler
anıldığında ise hemen müjdelenmiş gibi sevinirler.'
*39/45: Kuran'a göre, ahiret hayatı hakkında kuşku
beslemek inkâr etmekle birdir. Kuran'ı tek başına yeterli görmeyenler, Allah'ın
ismini tek başına anmaktan hoşlanmayanlar ve ahirette şefaat uman müşrikler,
aslında ahirete inanmamaktadırlar. Bak: 6/122-113, 150; 27/66; 34/21;
39/45; 74/46-48.
6/112-113: 'İşte böyle, biz peygambere insan
ve cin şeytanlarını düşman yaptık. Bunlar aldatmak için birbirlerine lafın
yaldızlısını fısıldarlar. Rabbin dileseydi onu yapamazlardı. Bırak onları,
düzdükleri iftiralarla baş başa kalsınlar + Ki âhirete inanmayanların gönülleri
ona ısınsın, ondan hoşlansınlar, elde ettikleri şeylere sahip olmaya devam
etsinler.'
*6/112 -113: Peygambere yakıştırılarak
insanlara 'vahiy' adı altında sunulan yaldızlı sözlere, ahiret hayatına
gerçekten inanmamış olanlar ( ahireti akıl ve bilgiye dayanarak onaylamamış
olanlar) inanır.
İsa'yı Tanrı'nın oğlu olarak putlaştıranlar aslında İsa'nın baş düşmanlarıdır.
Nitekim Buhari başta olmak üzere diğer hadis kitaplarını Kuran ile
karşılaştırarak incelediğinizde, o kitapları derleyenlerin aslında peygamberin
baş düşmanı olduğunu göreceksiniz.
6/150: 'Şunu da söyle: 'Allah şunu haram
etmiştir diye tanıklık edip duran şahitlerinizi getirin.' Eğer tanıklık
ederlerse sakın onlarla birlikte tanıklık etme! Ayetlerimizi yalanlayanlarla
âhirete inanmayanların keyifleri ardınca gitme! Onlar, kendi Rablerine
başkalarını denk tutuyorlar.'
*6/150: ALLAH'ın şunu haram ettiğine tanıklık
edecek tanıklarınızı getirin
*6/150: Tanrı'nın haram etmediği midye,
yengeç, ıstakoz gibi sayısız besin maddelerini haram eden mollalarla bu konuyu
tartışırken beş ayet öncesinden (6/145-150)
okumaya başlayıp buraya kadar gelince durun ve ayetteki bu soruyu kendilerine
yöneltin.
Cevap olarak size hadis kitaplarının veya mezhep âlimlerinin isimlerini
sayarlarsa kendilerini ayetin devamıyla mahkûm edin.
27/66: 'Hayır, onların bilgileri âhiret konusunda yetersiz kalmıştı. Daha
doğrusu onlar ondan kuşku duymaktadırlar. Hayır, hayır! Onlar, onu göremeyecek
kadar kördürler.'
*27/66: Kuran'a göre, ahiret hayatı hakkında kuşku
beslemek inkâr etmekle birdir. Kuran'ı tek başına yeterli görmeyenler, Allah'ın
ismini tek başına anmaktan hoşlanmayanlar ve ahirette şefaat uman müşrikler,
aslında ahirete inanmamaktadırlar. Bak: 6/122-113, 150; 27/66; 34/21;
39/45; 74/46-48.
34/21: 'Oysaki onun, onlar üzerinde hiçbir
sultası yoktu. Sadece biz; âhirete inananı, onun hakkında kuşkuya düşenden
ayırmak için böyle yapıyorduk. Rabbin her şey üzerinde Hafiz'dir, kollar,
korur, gözetir.'
39/45: 'Allah yalnız başına anıldığında,
ahirete inanmayanların kalpleri nefretle ürperir; O'nun dışındakiler
anıldığında ise hemen müjdelenmiş gibi sevinirler.'
74/46-48: 'Din gününü yalanlıyorduk.'
+'Nihayet, tartışılmaz ve karşı çıkılmaz bilgi önümüze dikildi.' +Artık yarar
sağlamaz onlara şefaatçilerin şefaati.'
*74/46: Yahudilerin, Hıristiyanların ve
müslümanların büyük bir çoğunluğu, aslında Yargı Gününü yalanlamaktadırlar.
Yargı Gününün tanımını yapan Kuran'a göre, o günün tek sahibi Allah'tır (1/4)
ve o gün kimsenin kimseye bir yararı dokunmaz (82/19). Şefaat yoluyla kurtarılacaklarına
inananlar Kuran'ın bildirdiği özelliklere sahip Yargı Gününü inkâr etmiş
olurlar. Ateistler ise Yargı Gününü açıkça inkâr ederler.
1/4: 'Din gününün Mâlik'i, sultanıdır O...
*1/4 'Din Günü' nün tanımı
'Din Günü' nün tanımı için 82/15-19 (= Din günü girerler oraya. Onlar ondan,
görülmeyecek şekilde uzaklaşmış değillerdir. Din gününün ne olduğunu sana
bildiren nedir? Evet, din gününün ne olduğunu sana bildiren nedir? Bir gündür
ki o, bir benlik bir başka benlik için hiçbir şeye güç yetiremez. O gün, buyruk
yalnız Allah'ındır! ) ayetlerine bakınız. - MKA.
Edip Yüksel - MESAJ Kuran Çevirisi Dipnotlarından Alıntılanmıştır.
ŞİRK VE ŞİRK TÜRLERİ
**39/45: Şirk (19/81) ve Şirk türleri: Kendini heykellere adamak (7/138)
şirkin sadece bir türüdür. Allah'ın isminin yanında başka isimleri anmaktan
hoşlanmak (39/45), din adamlarının Tanrı adına koyduğu din kurallarını izlemek
(9/31; 42/21, 6/148), peygamberlerin ve evliya olduğuna inanılan kimselerin
şefaat ve yardımına inanmak (2/48; 10/18), peygamberlerin hatasız olduğunu
ileri sürmek (18/110) gibi tavırlar da şirktir. Müşrik kafalar, şeytanın
hipnozu altında bulunduklarından Kuran'daki apaçık ayetlere rağmen kendilerinin
hâlâ tek Tanrıcı olduklarını sanırlar (6/23). Bak: 18/32-42. Dip Not Açıklaması.
ŞİRK / ALLAH'A EŞ (ORTAK) KOŞMAK VE ŞİRK TÜRLERİ;
Şirk:
19/81: 'Kendilerine onur ve
destek olsunlar diye Allah dışında ilahlar edindiler.'
Şirk türü: Kendini heykellere adamak:
7/138: 'İsrailoğullarına denizi geçirttik. Özel putlarına tapan bir topluluğa
rastladılar. Bunun üzerine: 'Ey Musa, dediler, bunların ilahları olduğu gibi
sen de bize bir ilah belirle.' Musa dedi: 'Siz cahilliği sürdürmekte olan bir
toplumsunuz.'
Şirk türü: Allah'ın isminin yanında başka isimleri
anmaktan hoşlanmak:
39/45: 'Allah yalnız başına anıldığında, ahirete
inanmayanların kalpleri nefretle ürperir; O'nun dışındakiler anıldığında ise
hemen müjdelenmiş gibi sevinirler.'
Şirk türü: Din adamlarının Tanrı adına koyduğu din
kurallarını izlemek:
9/31: 'Allah'ın yanında hahamlarını ve ruhbanlarını da rabler
edindiler. Meryem oğlu Mesih'i de öyle. Oysa kendilerine, tek olan Allah'tan
başkasına ibadet/kulluk etmemeleri emredilmişti. İlah yok o tek Allah'tan
başka. Onların ortak koştuklarından arınmıştır O.'
42/21: 'Yoksa onların, dinden, Allah'ın izin
vermediği şeyi kendileri için yasalaştıran ortakları mı var? Kesin ayrıma
ilişkin söz olmasaydı, aralarında hüküm mutlaka verilirdi. O zalimler var ya,
onlar için acıklı bir azap öngörülmüştür.'
6/148: 'Şirke batanlar şöyle diyecekler:
'Allah dileseydi, ne biz şirke sapardık ne de atalarımız. Hiçbir şeyi haram da
yapmazdık.' Onlardan öncekiler de azabımızı tadıncaya kadar bu şekilde
yalanlamışlardı. De ki: 'Yanınızda, önümüze çıkaracağınız bir ilminiz var mı?
Zandan başka bir şeye uymuyorsunuz. Sadece saçmalıyorsunuz siz.'
Şirk türü: Peygamberlerin ve evliya olduğuna inanılan
kimselerin şefaat (Allah Katında mutlak yaptırım gücü ile yaptırım
yetkisine - MKA) ve yardımına inanmak (2/48 Dip
notunda ŞEFAAT NEDİR, KİM KİME ŞEFAAT EDİYOR? Başlıklı özgün yorum/ inceleme
yazıma bakınız) :
2/48: 'Ve korkun o günden ki, hiç bir benlik
bir başka benliğin herhangi bir şeyi için karşılık ödemez; hiç bir benlikten
şefaat kabul edilmez, hiç bir benlikten fidye alınmaz. Ve onlara yardım da
edilmez.'
10/18: 'Allah'ın yanında bir de kendilerine zarar veremeyen, yarar
sağlayamayan şeylere kulluk ediyorlar ve şöyle diyorlar: 'Bunlar bizim Allah
katındaki şefaatçılarımızdır.' De onlara: 'Allah'a, göklerde ve yerde bilmediği
şeyleri mi haber veriyorsunuz?' Şanı yücedir O'nun, ortak koştuklarından
arınmıştır O.'
Şirk türü: Peygamberlerin hatasız olduğunu ileri
sürmek:
18/110: De ki: 'Ben de sizin gibi bir insanım.
Ancak, tanrınızın bir tek tanrı olduğu bana vahyediliyor. O halde, Rabbine kavuşmayı
uman, hayra ve barışa yönelik iş yapsın ve Rabbine ibadette hiç kimseyi O'na
ortak koşmasın.'
ALLAH’A ORTAK KOŞULANLAR (PUTLAR)
Müşrik (Allah'a eş / ortak koşucu; Allah dışında
ilahlar edinen - MKA) kafalar, şeytanın hipnozu altında bulunduklarından
Kuran'daki apaçık ayetlere rağmen kendilerinin hâlâ tek Tanrıcı olduklarını
sanırlar: 6/23: 'Sonunda şunu söylemekten
başka bahaneleri kalmaz: 'Rabbimiz Allah'a yemin olsun ki, biz, ortak
koşanlar değildik.' Bak: 18/32-42.Dip Not
Açıklaması.*18/32-42: Allah'a eş / ortak koşulan şeyler: Kuran, halkın
Tanrı'dan ayrı olarak ilahlaştırdığı birçok değişik tanrı örnekleri verir.
Örneğin: Çocuklar (7/190), Din liderleri ve bilginleri (9/31), Mal ve mülk
(18/42), Ölmüş evliya ve peygamberler (16/20-21; 35/14; 46/5-6), Ego (25/43;
45/23). Şeytan, şirke bulaştırmak için ilk iş olarak, yanlış veya eksik bir
şirk tanımını kabul ettirerek özeleştiri sistemini imha eder. Nitekim
müşrikler, kendilerinin müşrik olduğunu kabul etmezler. (6/23). Bak 19/81. Dip Not Açıklaması.
ALLAH DIŞINDA EDİNİLEN İLAHLAR / ALLAH'A EŞ / ORTAK KOŞULANLAR:
Çocuklar:
7/190: 'Allah onlara ruhta, bedende güzel bir çocuk
verince, kendilerine verdiği nimete ikisi birden Allah'a ortak koşmaya
başladılar. Allah onların ortak koştuğu şeylerden arınmıştır.'
Din liderleri ve bilginleri:
9/31: 'Allah'ın yanında
hahamlarını ve ruhbanlarını da rabler edindiler. Meryem oğlu Mesih'i de öyle.
Oysa kendilerine, tek olan Allah'tan başkasına ibadet/kulluk etmemeleri
emredilmişti. İlah yok o tek Allah'tan başka. Onların ortak koştuklarından
arınmıştır O.'
Mal ve mülk:
18/42: 'Derken bütün ürününe el kondu. Bağ sahibi,
çardakları üzerine çökmüş bulunan bağ için harcadıklarına vahlanarak avuçlarını
ovuşturuyor ve şöyle diyordu: 'Ne olurdu, Rabbime hiç kimseyi ortak
koşmasaydım!'
Ölmüş evliya ve peygamberler:
16/20 -21: 'Allah dışında yakardıklarınız hiçbir şey
yaratamazlar; onların kendileri yaratılmaktadır. + Hayat bulmaz ölülerdir
onlar. Ne zaman dirilteceklerini bile bilmezler.'
35/14: 'Onlara çağırsanız, çağrınızı
duymazlar. Duysalar da size cevap veremezler. Kıyamet günü de sizin onları
ortak koştuğunuzu inkâr ederler. Hiç kimse sana, Habîr olan Allah'ın verdiği
gibi haber veremez.'
46/5-6: 'Kıyamet gününe kadar kendisine
cevap vermeyecek birilerine, Allah'ın berisinden yalvarıp durandan daha sapık
kim vardır? Ve o yalvardıkları, onların yakarışından habersizdirler. +
İnsanlar, haşredilmek üzere toplandığında, o taptıkları onlara düşman olurlar;
onların ibadetlerini de inkâr ederler.'
Ego:
25/43: 'İğreti arzusunu ilah edinen kişiyi gördün
mü? Şimdi ona sen mi vekil olacaksın?'
45/23: 'Kendisinin ilahı olarak kendi duygu
ve arzusunu almış kişiyi gördün mü? Allah onu bir ilim üzerine saptırmış,
kulağı ve kalbi üzerine mühür basmış, gözünün üstüne de bir perde çekmiştir.
Allah'tan sonra ona kim kılavuzluk edecektir. Hâlâ düşünüp ibret almıyor
musunuz?'
Şeytan, şirke bulaştırmak için ilk iş olarak, yanlış veya eksik bir şirk
tanımını kabul ettirerek özeleştiri sistemini imha eder.
Nitekim müşrikler, kendilerinin müşrik olduğunu kabul etmezler. 6/23: 'Sonunda şunu söylemekten başka bahaneleri
kalmaz: 'Rabbimiz Allah'a yemin olsun ki, biz, ortak koşanlar değildik.' Bak 19/81. Dip Not Açıklaması.
Edip Yüksel - MESAJ Kuran Çevirisi Dipnotlarından Alıntılanmıştır.
ŞEHADETTE MUHAMMED İSMİNİ EKLEMEK AHİRETE
İNANÇSIZLIK VE ŞİRK MİDİR?
**39/45: Şehadette Muhammed'in ismini eklemek ahirete
inançsızlık ve şirk midir?
**39/45: 'Müslümanların' büyük bir çoğunluğu, 3/18
(=Allah, kendisinden başka tanrı olmadığına tanıktır. Meleklerle ilim sahipleri
de adalet ölçüsüne sarılarak tanıklık etmişlerdir ki, o Azîz ve Hakîm olandan
başka hiçbir ilah yoktur.) ayetinde
bildirilen şehadete rağmen, şehadete Muhammed peygamberin ismini eklemekte
ısrar etmektedirler.
Bu ölçüt,
Allah'ın ismini yalnız olarak anmaktan hoşlanmayan ve illa da Muhammed
peygamberin veya bir başkasının ismini eklemek isteyenlerin aslında ahirete
inanmadıklarını açığa vurmaktadır. Bak 3/18, 17/46.
3/18 (= Allah, kendisinden başka tanrı
olmadığına tanıktır. Meleklerle ilim sahipleri de adalet ölçüsüne sarılarak
tanıklık etmişlerdir ki, o Azîz ve Hakîm olandan başka hiçbir ilah yoktur.) İslam'ın ilk şartı olarak bilinen 'Şehadet', Allah'tan
başka tanrı olmadığının itiraf edilmesidir.
Kuran'da otuz kez geçen 'la ilahe illa Allah'
ifadesi hiçbir yerde bir başka isimle birlikte geçmez. Bu şehadetle yetinmeyip
Allah'ın Tekliğini ilan ederken, Allah'ı tek başına yeterli görmemek ve isminin
yanında herhangi bir ismi anmayı gerekli görmek şirk hastalığının bir
belirtisidir.
(DİKKAT! ÖNEMLİ: Maksat / niyet, Hz. Muhammed'in
/ peygamber(ler)in, Allah'a eş / ortak koşulmamaları için, Hz. İsa'ya
Hristiyanların yakıştırdığı gibi Allah'ın oğlu değil de 'Allah'ın kulu ve
resulü' olduğunu vurgulamak / söylemek olduğunda niye şirk olsun. Önemli olan
bu anmadaki / ikrardaki niyettir, anlayış ve kabuldür, aklın ve kalbin onayıdır
yani İMAN dır. Bunun da, her insanda ne olduğunu, yalnız insana Şah damarından
daha yakın ve her şey üzerinde bir tanık / şahit olan Allah' bilir- MKA)
Muhammed peygamberden seneler sonra, tüm ilahi dinlerin değişmez ortak sloganı
olan şehadete Muhammed'in ismini ilave edenler, bu davranışlarıyla Kuran'ın
birçok ilkesini çiğnemişlerdir.
(Tam bu noktada niyet önemlidir. Yapılan tanıklıkta
niyet, insanları Hz. İsa dâhil bütün peygamberlerin, Allah'ın kulu ve elçisi
olduğunda uyarmak olduğunda, bunun şirk olduğunu düşünmüyorum. Sonuçta bu bir
iman konusudur ve iman hakkında tek hüküm / karar sahibi de yalnız ve ancak
Allah'tır.
BU KONUDA BENCE ÇOK ÖNEMLİ OLAN ŞUDUR: Bunun ve
sıralanan diğerlerinin, şirk olduğunu, kişinin kendi aklı/ kalbi / gönlü
samimiyetle, onaylamadan, inanmadan bir insanın, Edip Yüksel ve veya başka bir
kişi veyahut herhangi bir kurum / kuruluş / cemaat lideri vs. öyle diyor diye
öyle kabul ederek bunlardan vazgeçmesi de, kişisel sorumluluğu kaldırmadığı
gibi, münafıklık ve şirkin ta kendisidir. Zira şirkin aslı, Allah'tan
başkasını, sıfatlarıyla, Allah'ın yanında bir başka hâşâ (asla olamaz) Allah
gibi kabul edip öyle inanmak, tutum ve davranışlarını da bu inanç doğrultusunda
düzenlemektir.
Bunların hangisinin ve hangi koşullarda şirk olduğunun
seçim ve tercihindeki iman, insanın şahsi sorumluluğu ve dünya sınavıdır.
Hesabını verecek olan kişinin kendisidir. Bu hesabı istese bile, kişiden başka
bir kimse yüklenemez ve ödeyemez. Sadece (iyi veya kötü) her yapılanda bir pay
vardır. Bu payın niceliğine ve niteliğine ait hüküm de yalnız ve ancak Allah'a
aittir. M. Kemal Adal)
Camilerde Tanrı'nın isminin yanına, Muhammed ismine ek olarak Ebu Bekir, Ömer,
Osman, Ali, Hasan ve Hüseyin gibi diğer putlaştırılmış (?! - MKA) isimler
eklenmiştir. Şiiler ise farklı bir put koleksiyonuna sahip olup camilerini
onların isimleriyle süslerler.
Muhammed'in isminin geçtiği dört ayet var; bu ayetleri camiye asmak yanlış mı
diye itiraz edenler olabilir. Mescitlerin duvarlarına cennetteki hurilerden söz
eden tüm ayetleri güzel hatlarla yazıp asmanın yahut ta sadece cehennem ile
ilgili ayetleri seçmenin bir zararı mı var? Sadece İsa veya Musa ile ilgili
ayetleri seçmeye ne demeli? Münafıklarla ilgili ayetler niye olmasın?
Mescitlerin duvarına tüm Kuran asılırsa bir sorun olmaz. Ama Kuran'dan bazı ayetler özellikle seçilince işte orada
niyet önemli oluyor.(İşte konunun özü
budur-MKA)
Kuran'dan bazı ayetler seçilecekse, sadece Allah'tan söz eden ayetler
asılabilir. Örneğin 39/44-45 veya 39/11-12 ayetleri...
Ayrıca, mescitlerin duvarına ayet asılacak diye bir kural da yok? Bak 2/285;
3/64; 39/45; 53/23; 72/18.
Edip Yüksel - MESAJ Kuran Çevirisi Dipnotlarından Alıntılanmıştır.
HER İŞTE ALLAH'IN RIZASINI GÖZETMEK VE ARAMAK.
Bu ayetler ve Kur'an'da ki bütün ayetler Lafzı ve mutlak manaları itibariyle
haktır / gerçektir. Ama örneğin bu ayetlerdeki ortak koşanların/ şirke
batanların günümüzde kimler ve ne yapanlar olduğunun gerçeğini, ayetlerin
lafzındaki mutlak (ilahi) anlamı olarak bilemeyiz.
Manayı kendimizce algıladığımız gibi anlarız. Anladığımız gibi de
değerlendirme yaparız. Bu sebeple, ayetlerle yapılan insan yorumlarında,
yorum yapanın algı ve anlayışı, niteleme ve değerlendirmesi, sadece yorum
yapanı bağlar.
Bu yorumlar ve/veya bu yorumlara göre uygulamaların
yapılıp yapılmaması, aynı şekilde algılayıp, anlayıp, aklı ve kalbiyle
onaylayıp öyle inanmadığı sürece, bir başkasına ne yeni / başka bir sorumluluk
yükler ne de bir başkasının mevcut sorumluluğunu ortadan kaldırır.
Her hesap / yargılanma başkadır ve kişiseldir. Zata mahsustur.
Aslolan; Gerçek / Hakikat olan, İnsanın kendi niteleme ve kabulü değil,
Allah'ın nitelemesi, kabulü ve hükmüdür. Bizim İnsan olarak yapabileceğimiz,
Allah'ın verdikleri (akıl/ gönül vs) ile Allah'ın indirdiği (5/44-50) ve
gösterdiği ile (4/105) hükmetmektir. Dünya Hayatı sınavımızı verirken, inanç,
tutum ve davranışlarımızda / iman, seçim ve tercihlerimizde, anladığımız /
kavrayabildiğimiz / kalben onayladığımız gibi, ALLAH'IN
RIZASI KAZANMAK NİYET VE MAKSADIYLA, ALLAH'IN RIZASINI UMDUĞUMUZ YOLDA, SADECE
ALLAH RIZASI İÇİN ÇALIŞIP YAŞAMAKTIR.
BU AYNI ZAMANDA YALNIZ VE ANCAK, ALLAH'A KULLUK / İBADET
(Allah için iş yapıp değer üretmek) DEMEKTİR. BİZİM İŞİMİZE DE BAŞKA HİÇBİR
ŞEYE DE İHTİYACI OLMAYAN, MUTLAK GANİ VE MUTLAK SAMED OLAN ALLAH İÇİN YAPILAN
VE ALLAH'IN RIZASI OLAN BÜTÜN KULLUĞUN / İBADETİN YARARI VE FAYDASININ DA,
İNSANIN KENDİNE VE ÇEVRESİNE ( Diğer insan ve canlılara, Doğaya) OLACAĞI
AÇIKTIR.
Allah, her şey üzerinde bir tanıktır. Kimseyi verdiğinden fazlasıyla sorumlu
tutmaz. Her şeyi bilir ve mutlak adildir.
M. Kemal Adal
UYARI:
''KUR'AN'IN BÜTÜNÜNÜ BİLMEDEN BİR KISMINI, BİR AYETİNİ İHMAL EDEREK DE DİĞER
AYETLERİNİ DOĞRU ANLAYAMAYIZ.''
VE
''KUR'AN'A NİSPET ETTİĞİMİZ SINIRLI ANLAYIŞIMIZ VEYA KUR'AN'DAN ANLADIĞIMIZ,
KUR'AN'IN MUTLAK MANASI VE HÜKMÜ OLARAK GÖSTERİLEMEZ.'' –MKA
ŞEHADETTE MUHAMMED'İN İSMİNİ EKLEMEK MÜNAFIKLIK (İKİYÜZLÜLÜK)
VE ŞİRK MİDİR?
*63/1: Şehadette Muhammed'in ismini eklemek münafıklık
(ikiyüzlülük) ve şirk midir? Bak: 3/18; 39/45:
63/1: 'Münafıklar sana geldikerinde: 'Senin
kesinlikle Allah'ın elçisi olduğuna tanıklık ederiz.' derler. Senin kesinlikle O'nun
elçisi olduğunu Allah zaten biliyor. Ve Allah tanıklık eder ki, münafıklar
kesinlikle yalancıdırlar.'
*63/1: Âdem’den itibaren tüm elçilerin ve
akıllarını kullananların dini yani hayat sistemi olan İslam'ın ilk şartı olarak
bilinen 'Kelime-i şehadet' veya 'Kelime-i tevhid' 3/18'(=Allah,
kendisinden başka tanrı olmadığına tanıktır. Meleklerle ilim sahipleri de
adalet ölçüsüne sarılarak tanıklık etmişlerdir ki, o Azîz ve Hakîm olandan
başka hiçbir ilah yoktur.)de bildirilmiştir.
Sünniler bu tanıklığa 'Muhammed Allah'ın elçisidir' şıkkını eklemişler.
Şiiler ise daha ileri giderek, 'Ali Allah'ın hüccetidir' biçiminde bir üçüncü
şık daha eklemişlerdir.
Bu eklemeci zihniyet 39/45 ayetiyle teşhir edilmiştir.
63/1 ayeti, şehadete
eklenen ikinci kısmı bulunduran biricik yerdir. Yüce Allah, nasıl ki 'Hadis' ve
'Sünnet' kelimelerini, geleceğin bilgisiyle kınamışsa (33/38; 35/43; 45/6),
şehadete eklenen kısmı da ikiyüzlülere mal etmektedir.
Günümüz ikiyüzlüleri
Muhammed peygamberi tanrılaştırdıkları için onun Allah'ın elçisi olduğuna
inandıklarını ifade ederken aslında yalan söylemektedirler.
6/23: 'Sonunda şunu söylemekten başka
bahaneleri kalmaz: 'Rabbimiz Allah'a yemin olsun ki, biz, ortak koşanlar
değildik.'
6/148: 'Şirke batanlar şöyle diyecekler:
'Allah dileseydi, ne biz şirke sapardık ne de atalarımız. Hiçbir şeyi haram da
yapmazdık.' Onlardan öncekiler de azabımızı tadıncaya kadar bu şekilde
yalanlamışlardı. De ki: 'Yanınızda, önümüze çıkaracağınız bir ilminiz var mı?
Zandan başka bir şeye uymuyorsunuz. Sadece saçmalıyorsunuz siz.'
Edip Yüksel - MESAJ Kuran Çevirisi Dipnotlarından Alıntılanmıştır.
.
41. sure (FUSSİLET) 9. ayet (Resmi:
41/İniş:61/Alfabetik:30)
Y.N. Öztürk :
De ki: "Siz, yerküreyi iki günde yaratana gerçekten
nankörlük edip O'na ortaklar mı koşuyorsunuz? Âlemlerin Rabbi'dir O."
Dipnot: *41/9-10: Yaratılışın 'günleri', zaman
dilimlerini / evrelerini / aşamalarını simgeler. Kuran'a göre zaman izafi /
göreceli / nispi bir boyuttur. Bak: 32/5; 70/4.
* 41/9-10: Yaratılışın 'günleri' zaman dilimlerini
simgeler. Kuran'a göre zaman göreli bir boyuttur.
32/5: 'İş ve oluşu gökten yere doğru çekip
çevirir; sonra o O'na yükselip çıkar: Bir günde ki, süresi, sizin saymakta
olduğunuz günlerden bin yıla denktir.'
*32/5: Cehennemin ebedi olup olmadığı sorusu Kuran
ayetleri ışığında incelendiğinde sürpriz bir cevapla karşılaşabilirsiniz.
'Cehennemde ebedi azap' ile 'ebedi cehennem' ifadeleri arasında ilginç bir fark
olduğunu hatırlatmak isterim: Bak: 10/52;
41/28. ve Ayrıca Bak: 22/47 ve 32/5 ayetlerine
Kişisel bir algılama ve bir yorum-MKA.
10/52: 'Sonra, zulmedenlere şöyle denecek:
'Sonsuzluğun azabını / sonsuz azabı tadın! Kazandığınız şeyler dışında bir
şeyle cezalandırılmayacaksınız!'
41/28: 'İşte bu, Allah düşmanlarının cezası
olan ateştir. Ayetlerimize karşı çıkmalarından ötürü, orada kendileri için
sürekli kalış yeri vardır.'
22/47*: Günler, (zaman): Allah O'dur Ki: Allah
Katında Zaman. (Kur'an'da zaman görelidir / nispidir / izafidir /relatiftir,
Allah zamandan ve mekândan münezzehtir / arınmıştır. MKA). Bak: 32/5;
70/4.
22/47: 'Senden aceleyle azabı istiyorlar:
Allah, vaadine asla ters düşmez. Şu da bir gerçek ki Rabbinin katındaki bir
gün, sizin saymakta olduğunuzun bin yılı gibidir.'
32/5: 'İş ve oluşu gökten yere doğru çekip
çevirir; sonra o O'na yükselip çıkar: Bir günde ki, süresi, sizin saymakta
olduğunuz günlerden bin yıla denktir.'
70/4: 'Melekler ve Rûh, miktarı ellibin yıl olan bir
günde yükselirler O'na.'
22/47 ve32/5 ayetlerinde
insanlar; 70/4 ayetinde melekler ve ruh temel alınmış (söz konusu edilmiş)
olduğuna öncelikle dikkatlerinizi çekerim.
22/47 VE 32/5 AYETLERİNE KİŞİSEL BİR ALGILAMA VE
BİR YORUM-MKA
Allah, mekândan ve zamandan münezzehtir
Zaman, göreli / göreceli /izafi / nispi / rölatif tir.( Varlığı başka bir şeyin
varlığına bağlı bulunan, mutlak olmayan; Özdeş türden başka bir şeyle
karşılaştırılarak ölçülen ya da değerlendirilen (nicelik) /bağıntılı ve bağıl
bir kavramdır.
Allah, mutlak Adil ve Hasip'tir. Hiç kimseye dünyada ve ahirette haksızlık
yapmaz. Ahirette suçluları cehennem'e -'o cehennem ki, yedi kapıdan girilir;
her kapıdan onlardan (günahlarının niteliğine göre) ayrı bir kafile halinde -
15/44' sokar.
Cehennemde kalış (süresi) Kur'an'daki lafzıyla 'ebedi / sürekli' dir. Bunun
dünya ölçüleriyle insanların 'sonsuz' olarak niteleyeceği bir süre olması
gerekir. Fakat bu sürenin, Kur'an'ın mesajı ve Allah'ın adaleti gereğince,
bütün suçlular için eşit ve ahiret ölçülerinde bitmeyen / sonsuz bir süre
olması gerekmez.
Çünkü her suçlu günahlarının niteliğine göre girdiği kapıların açıldığı
cehennem tabakasında / bölümünde kazandığının karşılığı ahirette ne ise,
cehennemde de o azabı / cezayı çekmektedir. Süre olarak da benzer biçimde
suçluların, suç karşılığı ceza / azap sürelerinin, dünyada bu günahı işleme
süresine bağlı ve farklı olmaları gerekir. ( Çünkü
Kur'an'da onlarca ayette 'yapıp ettiklerimizden fazlasıyla
cezalandırılmayacağımız bildirilmiştir. Örneğin: Bak: 10/52: 'Sonra,
zulmedenlere şöyle denecek: 'Sonsuzluğun azabını/sonsuz azabı tadın!
Kazandığınız şeyler dışında bir şeyle cezalandırılmayacaksınız!' )
Bundan hareketle, ayetin ışığında, dünyada örneğin 80 yıl yaşayıp, Ahiretteki
hesabı sonunda suçu gereğince cehennemin uygun yerine sokulan bir suçlunun,
Allah'ın ölçüsüyle: (1gün=1000yıl; 1yıl= 365 x 1000 = 365.000 yıl; 80 yıl
günahkâr olan için= 80 x 365.000= 29,200.000 yıl hesabıyla) Dünya ölçülerine
göre bir insan yaşamı olarak 'sonsuz / ebedi' olarak değerlendirilebilecek ve
29.200.000 yıl sürecek azaba işaret olabilir.
Doğrusunu Allah bilir.
M. Kemal Adal.
70/4: 'Melekler ve Rûh, miktarı ellibin yıl olan bir
günde yükselirler O'na.' (Melekût Âleminde Zaman-MKA)
Yeryüzünün yaratılışı iki birim zaman alırken
(41/9: De ki: 'Siz, yerküreyi iki günde yaratana gerçekten nankörlük edip O'na
ortaklar mı koşuyorsunuz? Âlemlerin Rabbi'dir O.'), içindeki
yaratıklar için gerekli tüm besinlerin ve koşulların düzenlenmesi ise dört
birim zaman almıştır (42/10: O, yeryüzüne, denge ve dayanıklık sağlayan
dağları üstünden yerleştirdi. Onda bereketlere vücut verdi. Ve onda, azıklarını
dört günde takdir edip düzenledi. İsteyip duranlar için eşit miktarda olmak
üzere...') .
Bu oranlama, yeryüzündeki ekolojik (çevre bilim)
sistemin önemini vurgular.
Edip Yüksel - MESAJ Kuran Çevirisi Dipnotlarından Alıntılanmıştır.
42. sure (ŞÛRÂ) 11. ayet (Resmi:
42/İniş:62/Alfabetik:95)
Y.N. Öztürk :
Gökleri ve yeri ortaya çıkarandır, Fâtır'dır O. Size,
benliklerinizden eşler yapmıştır; davarlardan da çiftler. Bu tarz içinde
üretiyor sizi. O'nun benzeri gibi bir şey yoktur. Gereğince işiten, gereğince
görendir O.
42. sure (ŞÛRÂ) 19. ayet (Resmi:
42/İniş:62/Alfabetik:95)
Y.N. Öztürk :
Allah, kullarına çok lütufkârdır; dilediğini
rızıklandırır. O'dur en güçlü, O'dur en yüce...
Dipnot: 42/19*:
Allah O'dur Ki: Allah, Kullarına Çok Lütufkârdır.
42/19*: ALLAH, KULLARINA ÇOK LÜTUFKÂRDIR:
'Allah, kullarına çok lütufkârdır; dilediğini rızıklandırır. O'dur en güçlü,
O'dur en yüce...' 42/19.
MKA:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder