İŞTE ATATÜRK

İŞTE ATATÜRK
Allah Kuran’da: “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.” (17/İSRA/36) buyurmuştur. Atatürk de: “Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın” (Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi 1-5, 1977 /A. Gürtaş, s. 41) demektedir.- "İŞTE ATATÜRK" PORTALINA GİRMEK İSTEDİĞİNİZDE YUKARIDAKİ RESMİ TIKLAYINIZ.

25 Haziran 2016 Cumartesi

NİHAYET UYANDILAR

Armağan KULOĞLU

25 Haziran 2016 Cumartesi 00:00


Yönetim, başta dış politika ve güvenlik politikaları olmak üzere diğer birçok konuda hatalar yapmakta, ancak bunları, ülke üzerindeki tahribatını ve zararlarını gördükten sonra fark edebilmektedir. Sonradan hataların düzeltilmesi için atılan adımların bedeli de, hem hata olduğu, hem de düzeltmekte geç kalındığı için ağır olmaktadır.


 "Aldatıldık" söylemine sığındılar


 Çözüm süreci: Terörle mücadelenin başarıyla devam ettiği bir safhada, gündeme "çözüm süreci" getirilmiştir. Oslo görüşmelerinin zamanına dikkat edildiğinde, bir taraftan mücadele edilirken, diğer taraftan da teröristlerle müzakere edildiği anlaşılmıştır. Hatta fedakârlıkla yapılan mücadele esnasında, TSK hakkında karalama ve itibarsızlaştırma kampanyalarının yürütüldüğü görülmüştür.


Çözüm sürecinde, teröristlere göz yumulmuş, itibar kazandırılmış, neredeyse özür dileyecek davranışlar sergilenmiş, anlaşmalar yapılmış, mutabakatlar sağlanmıştır. Şimdi de suçu üzerlerinden atmak için, "TSK şehit verme korkusuyla kendisi operasyona çıkmadı" gibi, yalanların arkasına sığınmaya çalışılmaktadırlar. O tarihlerde güvenlik güçlerinin faaliyetlerinin emir ve talimatlarla engellendiği sabittir. İspatlıdır.


Ancak Haziran 2015 seçimlerinde oy kaybı yaşanması ve çözüm sürecinin şehir merkezlerindeki hazırlıklarının farkına varılması ve terörün de canlanmasıyla, "aldatıldık" denmiş ve mücadeleye yeniden başlanmıştır. TSK ve diğer güvenlik güçlerinin fedakârlığıyla mutlaka üstesinden gelinecektir. Fakat yarattığı tahribat, verdiği zarar ve mücadelede ödenen bedel çok ağırdır.


 Paralel yapı: Özellikle TSK'yı itibarsızlaştırılmak, halkın gözünden düşürmek, üzerinde korku ve baskı yaratarak etkisizleştirmek için yapılan operasyonda, Gülen cemaati kullanılmış, onunla birlikte hareket edilmiş, maddi ve manevi destek sağlanmıştır. Bu cemaatin devlet içinde örgütlenmesine müsaade ve müsamaha edilmiş, ona manevra alanı yaratılmıştır. Hatta "ne istediler de vermedik" dahi denilmiştir.

 Ancak 17/25 Aralık operasyonlarıyla, kendilerinin de hedef alındığını gördükleri ve yanlışlarının ortaya çıkmasından da çekindikleri için, yine "aldatıldık" diyerek, kendi elleriyle yarattıkları bu yapıyla mücadele içine girmişlerdir. Bu yapı devletin derinliklerine indiği ve çok yayıldığı için mücadele uzun sürmektedir. Mücadelede bir taraf düzeltilirken başka bir taraf bozulmaktadır.


 Dış politika ve güvenlikteki hatalar:


 Bu konudaki hatalar saymakla bitmeyecek kadar fazladır. Bunlardan önemli olanları Orta Doğu ağırlıklıdır. İsrail, Mısır, İran, Irak, Suriye, bununla bağlantılı ABD ve Rusya'yla, ideolojik düşünceler, yanlış değerlendirmeler ve davranışlar sebebiyle ilişkiler bozulmuştur. Bu durum güvenlik konusuna da yansımış, tehdit ve tehlikeler artmıştır. Ayrıca ekonomik açıdan zararlar, büyük boyutlara ulaşmıştır. Öngörüsüzlük nedeniyle AB'yle ilişkiler de durma noktasına gelmiş, gerekli önlemler alınamadığı ve ilişkilerdeki soğukluk nedeniyle Almanya'yla da anlaşmazlığa düşülmüştür.


 Hataya düşülmesinin, bunların düzeltilememesinin ve krizlerin derinleşmesinin başlıca sebeplerini; geleneksel Türk dış politikasından sapmalara, ideolojik yaklaşımlara, mezhepsel düşüncelere, öngörülerdeki yanılgılara, yanlışlarda ısrar edilmesine, diplomasi dili yerine halk ağzının kullanılmasına, iç politikada algı yaratmak için dışa dönük diklenici söylem içine girilmesine bağlamak mümkündür.


 Ayrıca devlet kadrolarındaki atamalarda ve görevlendirmelerde, liyakatin yerine yandaşlığın, ideolojik birlikteliğin ve biat kültürünün ön planda tutulmasının, temsil yeteneğinde yanılgı içinde olunmasının da, bu olumsuzluklarda büyük rol oynadığı değerlendirilmektedir.


Son zamanlarda İsrail, Mısır ve Rusya'dan sonra Suriye yönetimiyle de diyalog arayışlarına girilmesi, hataların anlaşıldığını göstermektedir. Ancak tahribat büyük olduğu için tamiri de kolay olmayacaktır. Dilerim uyanmışlar ve anlamışlardır. Artık hataya tahammül kalmamıştır. Devlet deneme yanılmayla yönetilemez. Umarım, ders alınır ve tekrarlanmaz.

http://www.yenicaggazetesi.com.tr/ sitesinden 25.06.2016 tarihinde yazdırılmıştır.
Kaynak: undefined

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder