A. HZ. MUHAMMED'İN PEYGAMBERLİĞİ:
“Ey giysisine bürünüp yatan! Geceleyin kalk! Kısa bir süre hariç, Gecenin yarısını ayakta ol yahut
bundan biraz eksilt! Yahut buna biraz ekle! Ve Kur'an'ı ağır ağır, düşüne düşüne oku! Doğrusu,
biz senin üzerine ağır bir söz bırakacağız. Şu bir gerçek ki, yeni bir oluşa koyulmak üzere
geceleyin kalkan, yer tutma bakımından daha güçlü, söz bakımından daha
etkilidir. Kuşkusuz, gündüz boyu senin için uzun bir dolaşma / yoğun bir uğraş
vardır.” (73. sure (MÜZZEMMİL) 1-7. ayet)
“Biz size, üstünüze tanık olan
bir resul gönderdik. Tıpkı Firavun'a bir resul gönderdiğimiz gibi.” (73. sure (MÜZZEMMİL) 15.
ayet)
“De ki: "Tebliğime karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Ben size kendiliğimden / zorlamayla yükümlülük
getirenlerden de değilim." (38. sure (SÂD) 86. ayet)
“De ki: "Ey
insanlar! Ben sizin üstünüze Allah'ın resulüyüm. Göklerin ve yerin
mülkü o Allah'ındır. İlah yoktur O'ndan başka. O diriltir, O öldürür. O halde
Allah'a ve resulüne iman edin; Allah'a ve onun sözlerine inanan o ümmi
peygambere iman edip uyun ki, doğruya ve güzele ulaşabilesiniz." (7. sure
(A'RAF) 158. ayet)
“Yâ, Sîn. Yemin olsun o
hikmetlerle dolu Kur'an'a ki, Hiç kuşkusuz, sen, gönderilen elçilerdensin;
Dosdoğru
bir yol üzerindesin.” (36. sure (YÂSÎN) 1-4. ayet)
“Bu Kur'an'ı sana
farz kılan, elbette ki seni vaat edilen yere / belirlenen sona götürecektir. De ki:
"Hidayeti getireni de açık bir sapıklık içinde olanı da en iyi Rabbin
bilir." Sen bu Kitap'ın sana indirileceği ummuyordun; Rabbinden bir rahmet olarak
geldi. O halde küfre sapanlara sakın destekçi olma. Allah'ın ayetleri sana
indirildikten sonra sakın seni geri çevirmesinler. Rabbine
yakar / Rabbine çağır. Sakın şirke bulaşanlardan olma. Allah'ın yanında diğer bir
tanrıya daha kulluk etme. İlah yok O'ndan başka. O'nun yüzü dışında her şey
helâk olacaktır. Hüküm yalnız O'nundur ve O'na
döndürüleceksiniz.” (28. sure (KASAS) 85-88. ayet)
“İnsanları uyar,
iman edenlere de kendileri için Allah katında yüksek bir doğruluk derecesi
bulunduğunu müjdele" diye içlerinden bir er kişiye vahiy göndermemiz,
insanlara şaşırtıcı mı geldi? Küfre batanlar: "Bu adam açık bir
büyücüdür." dediler.“ (10. sure (YÛNUS) 2. ayet)
“De ki: "Ey
insanlar! Şu bir gerçek ki hak size Rabbinizden gelmiştir. Artık doğruya
yönelen kendi benliği için yönelir; sapan da kendi benliği aleyhine sapar. Ben sizin üzerinize vekil değilim." Sana
vahyedilene uy ve Allah hüküm verinceye kadar sabret. O, hâkimlerin en hayırlısıdır.” (10. sure (YÛNUS) 108-109.
ayet)
“Sor: "Tanıklık bakımından hangi şey daha
büyüktür?" De ki: "Benimle sizin aranızda Allah tanıktır. Bu Kur'an bana vahyolundu ki, onunla sizi ve ulaştığı
herkesi uyarayım. Siz gerçekten Allah'ın yanında başka ilahların
bulunduğuna tanıklık ediyor musunuz?" De ki: "Ben buna tanıklık
etmiyorum." De ki: "O, sadece tek bir tanrıdır! Ve ben, sizin ortak
tuttuğunuz şeylerden uzağım!" O kendilerine kitap verdiklerimiz var ya, onu, öz oğullarını tanıdıkları
gibi tanıyıp bilirler. Ama öz benliklerini hüsrana uğratan bunlar, iman
etmezler.” (6. sure (EN'ÂM) 19-20. ayet)
“Bu Kitap'ı sana yalnız şunun için indirdik: Hakkında ayrılığa düştükleri şeyi onlara iyice
açıklayasın ve Kitap, iman eden bir topluluk için kılavuz ve rahmet olsun.”
(16. sure (NAHL) 64. ayet)
“Ve biz seni ancak
âlemlere bir rahmet olarak gönderdik.” (21. sure (ENBİYÂ) 107. ayet)
“Yemin olsun ki, Allah müminlere lütufta bulunup
onları
minnettar bırakmıştır: Kendi içlerinde onlara öyle
bir resul gönderdi ki, onlara Allah'ın ayetlerini okuyor, onları temizleyip
arındırıyor, onlara Kitap'ı ve hikmeti öğretiyor. Oysaki onlar, bundan
önce açık bir sapıklığın tam içindeydiler.” (3. sure (ÂLİ IMRÂN) 164. ayet)
“Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir; O, Allah'ın resulü ve nebilerin sonuncusudur.
Allah her şeyi gereğince biliyor.” (33. sure (AHZÂB) 40. ayet)
“Ey Peygamber! Hiç
kuşkusuz, biz seni bir tanık bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik. Ve
Allah'ın izniyle bir davetçi, ışık saçan bir kandil
olarak... Ve muştula inananlara: Kendilerine Allah'tan büyük bir lütuf vardır. İnkârcılara,
ikiyüzlülere itaat etme, onların ezalarına aldırma; Allah'a tevekkül et. Vekil
olarak Allah yeter.” (33. sure (AHZÂB) 45-48. ayet)
“Şu da var ki, Allah
sana indirdiğini, kendi ilmiyle indirdiğine tanıklık eder. Melekler de tanıklık
ediyorlar. Zaten tanık olarak Allah yeter.” (4. sure (NİSA) 166.
ayet)
“İşte seni
böylece, kendilerinden önce nice ümmetlerin gelip geçtiği bir ümmet içinde
resul kıldık ki, onlar Rahman'a küfrederlerken sen kendilerine, sana
vahyettiğimizi okuyasın. De ki: "O'dur benim Rabbim, ilah yok
O'ndan başka, O'na dayanmışım ben! Yalnız O'nadır tövbem!" (13. sure (RA'D) 30. ayet)
“Biz indirdik o Kur'an'ı sana
parça parça, biz! O halde, Rabbinin hükmü karşısında sabret ve onların günahkârlarına da
nankörlerine de boyun eğme. Rabbinin adını sabahtan da akşamdan da an!” (76. sure (İNSÂN) 23-25.
ayet)
“O Allah'tır ki, ümmîlere
içlerinden bir resul göndermiştir de o, onlara Allah'ın ayetlerini okur,
onları arıtıp temizler, onlara Kitap'ı ve hikmeti öğretir. Onlar bundan önce
tam bir sapıklık içine gömülmüşlerdi. O resulü,
ümmîlerden olup da henüz onlara katılmamış bulunan başka kimselere
de gönderdi. O'dur Azîz, O'dur Hakîm. İşte bu, Allah'ın lütfudur ki, onu
dilediğine verir. Allah, büyük lütfun sahibidir.” (62. sure (CUMUA) 2-4. ayet)
“O, resulünü hidayet ve
hak dinle gönderdi ki, o dini tüm dinlere üstün kılsın. Tanık olarak Allah
yeter. Muhammed, Allah'ın resulüdür. Onunla beraber
olanlar, inkârcılara karşı çok çetin, kendi aralarında çok merhametlidirler.
Sen onları rükû eder, secdeye kapanır halde görürsün. Allah'tan bir lütuf ve
hoşnutluk ister dururlar. Görünüşlerine gelince, yüzlerinde secde eseri / izi
vardır. Bu onların Tevrat'taki nitelikleri. İncil'deki nitelikleri de şöyle:
Tıpkı bir ekin ki filizini çıkarmış, o filizi kuvvetlendirmiş. Filiz
kalınlaştı, gövdesi üzerine dikildi. Ziraatçıları da imrendirir / hayran
bırakır bu ekin. Allah böyle yapar ki, onlar sayesinde, inkâr edenleri
öfkelendirsin. Allah onlardan iman edip hayra ve barışa yönelik işlen yapanlara
bir bağışlanma ve büyük bir ödül vaat etmiştir.” (48. sure (FETİH) 28-29. ayet)
“Ey Ehlikitap!
Resulümüz size geldi. Kitap'tan saklamış olduklarınızın çoğunu size
ayan-beyan açıklıyor; çoğundan da geçiyor. Şu bir gerçek ki, size Allah'tan bir ışık
ve apaçık bir Kitap gelmiştir. Allah, rızasına uyanları o Kitap'la esenlik ve barış yollarına iletir ve
onları kendi izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarıp şaşmayan ve sapmayan
dosdoğru yola kılavuzlar.” (5. sure (MÂİDE) 15-16. ayet)
“Ey Ehlikitap!
Resullerin arası kesildiği bir sırada resulümüz size geldi;
ayan-beyan açıklamalarda bulunuyor. "Bize ne müjdeci geldi ne uyarıcı"
demeyesiniz. İşte müjdeci de geldi size, uyarıcı da. Allah her şeye kadirdir.”
(5. sure (MÂİDE) 19. ayet)
“O, resulünü hidayet ve
hak dinle gönderdi ki, müşrikler hoşlanmasa da o dini dinlerin tümünün üstüne
çıkarsın.” (9. sure (TEVBE) 33. ayet)
“Yemin olsun, içinizden size onurlu bir resul
gelmiştir. Sizi rahatsız eden şey onu da üzer. Çok düşkündür size. Müminlere
ise daha şefkatli, daha merhametlidir. Eğer çekip giderlerse de ki: "Allah bana
yeter. İlah yok O'ndan başka. Yalnız O'na dayandım ben; büyük arşın sahibi
O'dur." (9. sure (TEVBE) 128-129. ayet)
B. HZ. MUHAMMED'İN YALNIZCA ALLAH'TAN ALDIĞI TALİMATA UYMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ:
"Ben ancak Rabbime yakarırım/çağırırım.
Ve hiç kimseyi O'na ortak koşmam." De ki: "Ben size zarar verme gücüne de ışık ve aydınlık verme
gücüne de sahip değilim." "Allah'tan beni hiç kimse kurtaramaz ve O'nun dışında bir sığınak da
asla bulamam." "Ancak Allah'tan bir tebliğ ve O'nun
mesajlarından bir şeyler sunabilirim." Allah'a ve O'nun resulüne isyan edenler için
cehennem ateşi vardır. Sürekli içinde kalacaklardır.” (72. sure (CİN) 20-23.
ayet)
“Ayetlerimiz onlara açık seçik parçalar
halinde okunduğu zaman, bize ulaşmayı ummayanlar şöyle dediler: "Bundan
başka bir Kur'an getir yahut bunu değiştir." De
ki: "Onu kendiliğimden değiştirmem benim için söz konusu olamaz. Ben
sadece bana vahyolunana uyuyorum. Rabbime isyan edersem, büyük bir günün
azabından korkuya düşerim." De ki: "Allah dileseydi, onu
size okumazdım, onu size bildirmezdi de. Ondan önce içinizde
bir ömür kalmıştım. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?" Yalan düzerek Allah'a iftira
eden yahut onun ayetlerini yalanlayan kişiden daha zalim kim var? Şu bir gerçek
ki, suçlular iflah etmezler.” (10. sure (YÛNUS) 15-17. ayet)
“De ki: "Ey insanlar, benim
dinimden kuşkuda iseniz, ben sizin Allah'ın berisinden kulluk ettiklerinize
kulluk etmeyeceğim. Tam aksine ben, sizin canınızı alacak olan Allah'a kulluk
edeceğim. Bana, müminlerden olmam emredildi." Şu da emredildi: "Yüzünü, bir hanîf
olarak dine çevir. Sakın müşriklerden olma!" "Allah'ın berisinden, sana
yarar sağlamayacak ve zarar veremeyecek şeylere yakarma! Eğer bunu yaparsan
mutlaka zalimlerden olursun." De ki: "Ey insanlar! Şu bir
gerçek ki hak size Rabbinizden gelmiştir. Artık doğruya yönelen kendi benliği
için yönelir; sapan da kendi benliği aleyhine sapar. Ben sizin üzerinize vekil
değilim." Sana vahyedilene uy ve Allah hüküm verinceye kadar sabret. O,
hâkimlerin en hayırlısıdır.” (10. sure (YÛNUS) 104-109. ayet)
“Rabbinden sana
vahyedilene uy! O'ndan başka ilah yoktur. Müşriklerden yüz çevir!” (6. sure (EN'ÂM) 106.
ayet)
“De ki: "Eğer
saparsam, öz benliğim aleyhine saparım. Doğruyu ve güzeli bulursam bu, Rabbimin
bana vahyettiği sayesindedir. Çünkü O, Semî'dir, Karîb'dir." (34. sure (SEBE') 50. ayet)
“De ki: "Bana,
dini yalnız Allah'a özgüleyerek, O'na ibadet / kulluk etmem
emredildi." "Ve bana, müslümanların ilki olmam emredildi." De ki: "Eğer Rabbime isyan
edersem büyük bir günün azabından korkarım." De ki:
"Ben, dinimi yalnız kendisine özgüleyerek, Allah'a ibadet
ediyorum." (39. sure (ZÜMER) 11-14. ayet)
“Andolsun, sana da senden öncekilere de şu
vahyedilmiştir: Eğer şirke saparsan amelin kesinlikle boşa çıkar ve mutlaka
hüsrana düşenlerden olursun. Başkasına değil,
sadece Allah'a kulluk / ibadet et; şükredenlerden ol!” (39. sure (ZÜMER)
65-66. ayet)
“De ki: "Ben,
Rabbimden bana açık seçik ayetler gelince, sizin, Allah'ın berisinden
yakardıklarınıza kulluk etmekten yasaklandım. Ben, âlemlerin Rabbi'ne teslim olmakla
emrolundum." (40. sure (MÜ'MİN) 66. ayet)
“Yahut da şöyle diyorlar: "Uyduruyor
onu!" De ki: "Eğer uydursaydım onu,
hiçbir şeye sahip olamazdınız Allah'tan kurtarmak için beni. İçine
gömüldüğünüz yaygarayı en iyi bilen O'dur. Benimle sizin aranızda tanık olarak
O yeter. Çok affedici, çok merhametlidir O." (46. sure (AHKAF) 8.
ayet)
“Eğer bazı
lafları bizim sözlerimiz diye ortaya sürseydi, Yemin olsun, ondan sağ elini
koparırdık. Sonra ondan can damarını mutlaka keserdik. Sizin
hiçbiriniz ona siper de olamazdınız.” (69. sure (HÂKKA) 44-47. ayet)
“Ey Peygamber! Allah'tan kork ve küfre batmışlarla münafıklara
boyun eğme! Kuşkusuz, Allah Alîm ve Hakîm'dir. Rabbinden sana vahyedilene uy! Allah, yapmakta olduklarınızdan en iyi biçimde
haberdardır.” (33. sure (AHZÂB) 1-2. ayet)
“İşte biz o Kur'an'ı Arapça bir hüküm kaynağı
olarak indirdik. Eğer sana gelen ilimden sonra
onların keyiflerine uyarsan, Allah'tan sana ne bir dost nasip olur ne de bir
koruyucu.” (13. sure (RA'D) 37. ayet)
C. HZ. MUHAMMED'İN ALLAH'TAN ALDIĞINI İLETME VE HAKİKATİ DUYURMA GÖREVİ:
“O, gayb konusunda
cimri değildir.” (81. sure (TEKVÎR) 24. ayet)
“Biz onların neler söylediklerini çok iyi biliyoruz.
Sen onların üstüne bir zorba değilsin. O halde,
benim tehdidimden korkanlara sadece Kur'an'la öğüt ver.” (50. sure (KAF)
45. ayet)
“De ki:
"Allah'tan beni hiç kimse kurtaramaz ve O'nun dışında bir sığınak da
asla bulamam." "Ancak Allah'tan bir tebliğ ve
O'nun mesajlarından bir şeyler sunabilirim." Allah'a ve O'nun
resulüne isyan edenler için cehennem ateşi vardır. Sürekli içinde
kalacaklardır.” (72. sure (CİN) 22-23. ayet)
“Şu bir gerçek ki, sen
istediğin kişiyi doğru yola iletemezsin. Ama Allah, dilediğine kılavuzluk eder.
Hidayete erecekleri O daha iyi bilir.” (28. sure (KASAS) 56. ayet)
“Ayetlerimiz onlara açık seçik parçalar
halinde okunduğu zaman, bize ulaşmayı ummayanlar şöyle dediler: "Bundan
başka bir Kur'an getir yahut bunu değiştir." De
ki: "Onu kendiliğimden değiştirmem benim için söz konusu olamaz. Ben
sadece bana vahyolunana uyuyorum. Rabbime isyan edersem, büyük bir günün
azabından korkuya düşerim." De ki: "Allah dileseydi, onu
size okumazdım, onu size bildirmezdi de. Ondan önce içinizde
bir ömür kalmıştım. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?" Yalan düzerek Allah'a iftira
eden yahut onun ayetlerini yalanlayan kişiden daha zalim kim var? Şu bir gerçek
ki, suçlular iflah etmezler.” (10. sure (YÛNUS) 15-17. ayet)
“Sen hırslanasıya
istesen de, insanların çoğu inanmayacaktır. Sen, bu tebliğin için onlardan bir ücret istemiyorsun. O,
bütün âlemler için bir hatırlatmadan başka şey değildir.” (12. sure (YÛSUF)
103-104. ayet)
“Emrolunduğun şeyi, kafalarını
çatlatırcasına tebliğ et; şirke bulaşmışlara aldırma.” (15. sure (HİCR)
94. ayet)
“İşte böyleleri, Allah'ın yol gösterdiği
kimselerdir. Sen de onların yolunu izle ve şöyle
söyle: "Ben şu yaptığıma karşılık sizden bir ücret istemiyorum. O sadece
âlemlere bir öğüttür." (6. sure (EN'ÂM) 90. ayet)
“Yine de yüz çevirirlerse artık sana düşen, açık bir tebliğden başka şey değildir.”
(16. sure (NAHL) 82. ayet)
“Eğer bazı
lafları bizim sözlerimiz diye ortaya sürseydi, Yemin olsun, ondan sağ elini
koparırdık. Sonra ondan can damarını mutlaka keserdik. Sizin
hiçbiriniz ona siper de olamazdınız.” (69. sure (HÂKKA) 44-47. ayet)
“Ey resul! Rabbinden
sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik
görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Allah, küfre
batmış topluluğa kılavuzluk etmez.” (5. sure (MÂİDE) 67. ayet)
“Resule düşen,
tebliğden başka bir şey değildir. Allah sizin açığa vurduklarınızı da
gizlediklerinizi de bilir.” (5. sure (MÂİDE) 99. ayet)
D. HZ. MUHAMMED'İN UYARMA(İNZAR) VE MÜJDELEME (TEBŞİR) GÖREVİ:
“Bu da ilk uyarıcılar
gibi bir uyarıcıdır.” (53. sure (NECM) 56. ayet)
“Ey giysisine bürünüp kenara çekilen! Kalk da uyar! Rabbinin yüceliğini
duyur! Temizle giysilerini!
Uzaklaştır kendinden pisliği! Çok bularak başa kakma yaptığın iyiliği!” (74.
sure (MÜDDESSİR)1- 6. ayet)
“Eğer hatırlatmak yarar sağlarsa hatırlat/öğüt ver!” (87. sure (A'LÂ) 9. ayet)
“De ki: "Ben,
sadece bir uyarıcıyım. O Vâhid ve Kahhâr Allah'tan başka hiçbir
ilah yoktur." (38. sure (SÂD) 65. ayet)
"Bana, sadece açık bir
uyarıcı olduğum vahyediliyor." (38. sure (SÂD) 70. ayet)
“Biz seni sadece
müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. De ki: "Onun karşılığında sizden bir ücret
istemiyorum; ancak Rabbine varmak için bir yol tutmayı dileyenler
istiyorum." (25. sure (FURKÂN) 56-57. ayet)
“Sen sadece bir uyarıcısın! Şu bir gerçek
ki, biz seni hak ile bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. Hiçbir ümmet yoktur ki,
içinden bir uyarıcı gelip geçmemiş olsun.” (35. sure (FATIR) 23-24. ayet)
“Sen onları, o
hasret günü ile ilgili olarak uyar. Çünkü onlar gaflet içindeyken, iman da
etmemişken iş bitirilmiş olacaktır.” (19. sure (MERYEM) 39. ayet)
“Biz onu; senin dilinle kolaylaştırdık ki, sakınanları onunla müjdeleyesin, inatçı bir kavmi de
onunla uyarasın.” (19. sure (MERYEM) 97. ayet)
"Ben sadece, bu beldenin Rabbine kulluk etmekle
emrolundum. Orayı saygıya layık kılmıştır O. Her şey O'nundur. Ben, müslümanlardan
/ Allah'a teslim olanlardan olmakla emrolundum." "Ve Kur'an okumakla
emrolundum. Artık kim yola gelirse kendi nefsi için gelir. Sapmışa gelince, böylesine de ki: 'Ben uyarıcılardan
biriyim. Hepsi bu!" (27. sure (NEML) 91-92. ayet)
“Rablerinin huzurunda
haşredileceklerinden korkanları, o vahiy ile uyar ki korunabilsinler.
Onların O'ndan başka ne bir dostu vardır ne de şefaatçısı.” (6. sure (EN'ÂM) 51.
ayet)
“Biz seni, bütün
insanlara bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik, başka
değil!
Ama insanların çokları bilmiyorlar.” (34. sure (SEBE') 28. ayet)
“De ki:
"Ben, resuller içinden bir türedi değilim! Bana ve size ne yapılacağını da
bilmiyorum. Bana vahyedilenden başkasına da uymam! Ve
ben, açıkça uyaran bir elçiden başkası da değilim.” (46. sure (AHKAF) 9. ayet)
“İnsanları,
azabın kendilerine ulaşacağı gün konusunda uyar. O gün, zalimler şöyle
derler: "Ey Rabbimiz! Bizi yakın bir süreye kadar geri bırak da çağrına cevap
verip resullere uyalım." Daha önce siz, kendiniz için çöküş ve bitiş
yoktur diye yemin etmediniz mi?” (14. sure (İBRÂHİM) 44. ayet)
“De ki: "Ey
insanlar, ben sizin için, açıklayıcı bir uyarıcıdan başkası
değilim." (22. sure (HAC) 49. ayet)
“Şu bir gerçek ki, biz
seni, bir tanık, bir müjdeleyici ve bir uyarıcı olarak gönderdik.
Allah'a ve resulüne inanasınız, O'nu destekleyesiniz, O'nu yüce bilesiniz ve sabah akşam
O'nu tespih edesiniz diye.” (48. sure (FETİH) 8-9. ayet)
E. MÜSLÜMANLARIN HZ. PEYGAMBERE İTAAT YÜKÜMLÜLÜKLERİ:
“Ey iman sahipleri!
Allah'a itaat edin. Resule ve sizin içinizden olan / sizin seçtiğiniz
hüküm ve yetki sahiplerine de itaat edin. Sonra bir şeyde tartışmaya girdiniz mi, eğer
Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsanız, onu Allah'a
ve resule arz edin. Böyle yapmanız hem daha hayırlı hem de sonuç bakımından
daha güzeldir.” Şunları görmedin mi? Kendilerinin, sana indirilene de senden önce
indirilene de inandıklarını sanarken, inkâr etmekle emrolundukları tağutu
aralarında hakem yapmak istiyorlar. Zaten şeytan da onları geri dönülmez bir
sapıklıkla sersem hale getirmek istiyor. Kendilerine, Allah'ın indirdiğine ve
resule gelin denince, o ikiyüzlülerin senden iyice yüz çevirdiklerini görürsün.
Peki, nasıl oluyor da ellerinin
hazırladıkları yüzünden başlarına bir musibet çöktüğünde, sana gelip, "Biz
sadece iyilik yapmak, barıştırmak istedik!" diye Allah'a yeminler
ediyorlar! Allah bunların kalplerindekini biliyor. Artık aldırma onlara; öğüt ver
kendilerine ve öz benlikleri hakkında etkili sözler söyle onlara. Biz hiçbir
resulü, Allah'ın izniyle kendisine itaat edilmesi dışında bir
amaçla göndermedik. Eğer onlar, öz benliklerine zulmettiklerinde sana gelip
Allah'tan af dileseler, resul de kendileri için af dileseydi, elbette ki
Allah'ı tövbeleri cömertçe kabul eden bir Rahîm olarak bulacaklardı. Hayır, Rabbine yemin
olsun ki iş, onların sandığı gibi değil. Onlar,
aralarında çıkan karmaşık işlerde seni hakem yapıp verdiğin hükümle ilgili
olarak, içlerinde hiçbir burukluk duymadan tam bir teslimiyete ulaşmadıkça iman
etmiş olamazlar.” (4. sure (NİSA) 59-65. ayet)
“Onlar ki, yanlarındaki
Tevrat ve İncil'de yazılmış bulacakları ümmi peygambere uyarlar; o onlara
iyiliği emreder, kötü ve çirkinden onları alıkoyar. Güzel şeyleri onlara helal
kılar, pis şeyleri onlara yasaklar. Sırtlarından ağırlıklarını indirir,
üzerlerindeki zincirleri, bağları söküp atar. Ona inanan, onu destekleyen, ona
yardım eden, onunla indirilen ışığa uyan kişiler, kurtuluşa erenlerin ta
kendileridir.” (7. sure (A'RAF) 157. ayet)
“De ki: "Eğer
Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı
bağışlasın. Allah çok affedici, çok merhametlidir." Şunu da söyle:
"Allah'a ve resule itaat edin." Eğer yüz çevirirlerse, Allah küfre
sapanları sevmez.” (3. sure (ÂLİ IMRÂN) 31-32. ayet)
“Yemin olsun, Allah
resulünde sizin için, Allah'ı ve âhiret gününü arzu
edenlerle Allah'ı çok ananlara güzel bir örnek vardır.” (33. sure (AHZÂB) 21. ayet)
“Resule itaat eden
Allah'a itaat etmiş olur. Yan çizen çizsin, biz seni onlar üzerine bekçi
göndermedik.” (4. sure (NİSA) 80. ayet)
“De ki: "Allah'a
da itaat edin, resule de. Eğer yüz çevirirseniz / yüz çevirirlerse, onun
görevi ona yükletilen, sizin göreviniz de size yükletilendir. Eğer ona itaat ederseniz yolu bulursunuz. Resule
düşen, açık bir tebliğden başkası değildir." (24. sure (NÛR) 54. ayet)
DİP NOT:
ELÇİYE (RESULE, PEYGAMBERE) İTAAT NE DEMEKTİR?
RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal
Selam...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder