ALLAH'IN SUBİTİ SIFATLARI: (KEMÂL İFADE EDEN SIFATLAR)
(1) Allah Diridir (Hayat)
(2) Allah Her Şeyi Bilir (İlim)
(3) Allah Her Şeyi İşitir (Semi')
(4) Allah Her Şeyi Görür (Basar)
(5) Allah'ın Her Şeye Gücü Yeter (Kudret)
(6) Allah Dilediğini Yapar (İrade)
(7) Allah Söz Söyler (Kelâm)
(8) Allah Yaratıcıdır (Tekvin)
ALLAH'IN SUBİTİ SIFATLARI:
(KEMÂL İFADE EDEN SIFATLAR)
(1) Allah
Diridir (Hayat)
“Allah'tan başka ilâh yok. Hayy'dır O, sürekli diridir; Kayyûm'dur O,
kudretin kaynağıdır. Ne gaflet yaklaşır O'na ne kendinden geçme ne de uyku.
Göklerde ne var, yerde ne varsa yalnız O'nun dur. O'nun huzurunda, bizzat O'nun
izni olmadıkça, kim şefaat edebilir! O, insanların önden gönderdiklerini de
bilir, arkada bıraktıklarını da!... İnsanlar O'nun bilgisinden, bizzat
kendisinin dilediği dışında, hiç bir şeyi kavrayıp kuşatamazlar. O'nun kürsüsü,
gökleri ve yeri çepeçevre kuşatmıştır. Göklerin ve yerin korunması O'na hiç de
zor gelmez. Aliy'dir O, yüceliği sınırsızdır; Azîm'dir O, büyüklüğü
sınırsızdır.” (2. sure (BAKARA)
255. ayet)
“Allah... İlâh yok O'ndan başka... Hayy'dır O, Kayyûm'dur.” (3. sure (ÂLİ IMRÂN) 2. ayet)
“Bütün yüzler o Hayy ve Kayyûm önünde yere inmiştir. Zulüm
taşıyan perişan olup gitmiştir.” (20.
sure (TÂHÂ) 111. ayet)
“Hayy O'dur! Tanrı yoktur O'ndan başka. Dini
kendisine özgüleyerek dua edin O'na. Hamd olsun âlemlerin Rabbi'ne!” (40. sure (MÜ'MİN) 65. ayet)
(2) Allah Her Şeyi Bilir (İlim)
“O Allah'tır ki, yeryüzündekilerin
tümünü sizin için yarattı. Sonra göğe saltanat kurdu da onları yedi gök halinde
düzenledi. O Alîm'dir, her şeyi çok iyi bilir.”
(2. sure (BAKARA)
29. ayet)
“Allah buyurdu: "Ey Âdem, haber
ver onlara onların adlarını." Adem onlara onların adlarını haber verince,
Allah şöyle buyurdu: "Dememiş miydim ben size!
Ki ben, göklerin ve yerin gaybını en iyi bilenim. Ve ben, sizin açığa
vurduklarınızı da saklayageldiklerinizi de en iyi biçimde bilmekteyim."
(2. sure (BAKARA)
33. ayet)
“Kadınları boşadığınızda, bekleme
sürelerini tamamladılar mı ya onları örfe uygun olarak tutun yahut da örfe
uygun olarak serbest bırakın. Onları, zulmetmeniz için, zararlarına bir
biçimde, tutmayın. Bunu yapan, öz benliğine zulmetmiş olur. Allah'ın ayetlerini
eğlence aracı yapmayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetini ve kendisiyle size öğüt
vermek için indirdiği Kitap'ı ve hikmeti hatırlayın. Allah'tan korkun ve bilin ki, Allah her şeyi çok iyi bilmektedir.” (2. sure (BAKARA) 231. ayet)
“…O,
insanların önden gönderdiklerini de bilir, arkada bıraktıklarını da!...
İnsanlar O'nun bilgisinden, bizzat kendisinin dilediği dışında, hiç bir şeyi
kavrayıp kuşatamazlar…” (2. sure (BAKARA)
255. ayet)
“…Allah'tan korkun. Allah size
öğretiyor. Allah, her şeyi en iyi biçimde bilendir.”
(2. sure (BAKARA)
282. ayet)
“De ki: "Göğüslerinizde
olanı gizleseniz de açıklasanız da Allah onu bilir. Göklerdekileri, yerdekileri
de bilir. Allah her şeye Kadîr'dir." (3. sure (ÂLİ IMRÂN) 29. ayet)
“Allah'ın, üzerinizdeki nimetini ve sizi
bağladığı mîsakını unutmayın. Hani, "İşittik, boyun eğdik!"
demiştiniz. Allah'tan korkun. Allah, göğüslerin
içindekini çok iyi bilir.” (5.
sure (MÂİDE) 7. ayet)
“Resule düşen, tebliğden başka bir
şey değildir. Allah sizin açığa vurduklarınızı da gizlediklerinizi
de bilir.” (5. sure (MÂİDE) 99.
ayet)
“O, göklerde de Allah'tır, yerde de.
O, sizin iç dünyanızı da bilir, açığa
vurduklarınızı da. Neler kazanmakta olduğunuzu da bilir O!” (6. sure (EN'ÂM) 3. ayet)
“Gaybın anahtarları O'nun yanındadır; onları O'ndan başkası bilmez. O, karada ve denizde olanı da bilir. O'nun bilgisi dışında bir yaprak bile düşmez. Toprağın karanlıklarındaki bir dâne, yaş ve kuru her şey apaçık bir Kitap'ın içindedir.” (6. sure (EN'ÂM) 59. ayet)
“Gaybın anahtarları O'nun yanındadır; onları O'ndan başkası bilmez. O, karada ve denizde olanı da bilir. O'nun bilgisi dışında bir yaprak bile düşmez. Toprağın karanlıklarındaki bir dâne, yaş ve kuru her şey apaçık bir Kitap'ın içindedir.” (6. sure (EN'ÂM) 59. ayet)
“Gökleri ve yeri hak olarak yaratan
da O'dur. "Ol!" dediği gün, hemen oluverir. Sözü haktır O'nun. Sûra
üfleneceği gün de mülk ve yönetim O'nundur. Âlim'dir,
görünmeyeni de görüneni de bilen O'dur. O'dur Hakîm, O'dur Habîr.” (6. sure (EN'ÂM) 73. ayet)
“Dikkatle bakın! Onlar O'ndan gizlenmek için göğüslerini bükerler. Dikkat edin! Onlar giysileriyle sarılıp sarmaladıkları zaman da O, onların gizlemekte olduklarını da açığa vurduklarını da bilmektedir. Çünkü O, göğüslerin içini çok iyi bilendir.” (11. sure (HÛD) 5. ayet)
“Dikkatle bakın! Onlar O'ndan gizlenmek için göğüslerini bükerler. Dikkat edin! Onlar giysileriyle sarılıp sarmaladıkları zaman da O, onların gizlemekte olduklarını da açığa vurduklarını da bilmektedir. Çünkü O, göğüslerin içini çok iyi bilendir.” (11. sure (HÛD) 5. ayet)
“Allah
her dişinin neye gebe olduğunu, rahimlerin neyi eksiltip neyi artıracağı bilir.
O'nun katında her şey bir ölçüye bağlıdır. Gaybı da
görünen âlemi de bilendir / Âlim'dir O... Kebîr, sınırsızca büyük O'dur;
Müteâl, sonsuzca yüce O'dur. Sizden, sözü saklayan
da açıklayan da geceye sığınıp gizlenen de gündüz yol alan da onun için birdir.”
(13. sure (RA'D)
8-10. ayet)
"Rabbimiz,
hiç kuşkusuz sen bizim gizlediğimizi de bilirsin, açığa vurduğumuzu da. Yerde
de gökte de hiçbir şey Allah'a gizli kalmaz." (14. sure (İBRÂHİM) 38. ayet)
“Allah,
sizin gizlediğinizi de açığa vurduğunuzu da bilir.” (16. sure (NAHL) 19. ayet)
“Hiç kuşkusuz Allah, onların sakladıklarını da açığa vurduklarını da biliyor. Hiç kuşkusuz O, büyüklük taslayanları sevmiyor.” (16. sure (NAHL) 23. ayet)
“Sen bu sözü açıkça duyuracaksan da O, gizliyi de bilir, gizliden daha gizliyi de...” (20. sure (TÂHÂ) 7. ayet)
“Gerçek olan şu ki, sizin ilahınız
kendisinden başka hiçbir tanrı olmayan Allah'tır. O,
ilim bakımından her şeyi çepeçevre kuşatmıştır.” (20. sure (TÂHÂ) 98. ayet)
“Kuşkusuz O,
sözün açığa vurulanını da bilir; saklamakta olduklarınızı da bilir.” (21. sure (ENBİYÂ) 110. ayet)
“Bilmedin
mi ki; Allah gökte ne var, yerde ne varsa hepsini bilir. Bunların tümü
bir Kitap'tadır. Bütün bunlar Allah için çok
kolaydır.” (22. sure (HAC) 70.
ayet)
“Onların önden gönderdiklerini de bilir, arkaya bıraktıklarını da. İş ve oluşlar Allah'a döndürülür.” (22. sure (HAC) 76. ayet)
“Onların önden gönderdiklerini de bilir, arkaya bıraktıklarını da. İş ve oluşlar Allah'a döndürülür.” (22. sure (HAC) 76. ayet)
“Gözle
görülmeyeni de görüleni de bilendir O. Uzaktır onların ortak koştuklarından.”
(23. sure (MÜ'MİNÛN)
92. ayet)
“Ve Rabbin onların göğüslerinin neyi sakladığını, neyi açığa
vurduğunu da bilir.” (28.
sure (KASAS) 69. ayet)
“Kitap'tan sana vahyedileni oku! Namazı da kıl! Çünkü namaz, çirkinliklerden ve kötülüklerden alıkoyar. Elbette ki Allah'ın zikri / Kur'an'ı daha büyüktür! Allah, neler yaptığınızı biliyor.” (29. sure (ANKEBÛT) 45. ayet)
“De ki: "Sizinle benim aramda tanık olarak Allah yeter. Göklerde ne var, yerde ne var biliyor O. Bâtıla iman edip Allah'ı inkâr edenlere gelince, işte onlar hüsrana uğramışların ta kendileridir." (29. sure (ANKEBÛT) 52. ayet)
“Kitap'tan sana vahyedileni oku! Namazı da kıl! Çünkü namaz, çirkinliklerden ve kötülüklerden alıkoyar. Elbette ki Allah'ın zikri / Kur'an'ı daha büyüktür! Allah, neler yaptığınızı biliyor.” (29. sure (ANKEBÛT) 45. ayet)
“De ki: "Sizinle benim aramda tanık olarak Allah yeter. Göklerde ne var, yerde ne var biliyor O. Bâtıla iman edip Allah'ı inkâr edenlere gelince, işte onlar hüsrana uğramışların ta kendileridir." (29. sure (ANKEBÛT) 52. ayet)
“İnkâr edenin küfrü seni
tasalandırmasın! Onların dönüşü bizedir; yapıp ettiklerini onlara haber
vereceğiz. Kuşkusuz, Allah, göğüslerin içindekini
bilmektedir.” (31. sure (LOKMAN)
23. ayet)
“O
kıyamet saatine ilişkin bilgi Allah katındadır. Yağmuru O yağdırır. O, rahimlerde olanı da bilir. Hiçbir benlik yarın
ne kazanacağını bilmez. Ve hiçbir kimse hangi yerde öleceğini bilmez. Allah Alîm'dir, Habîr'dir.” (31. sure (LOKMAN) 34. ayet)
“İşte budur Allah! Gaybı da görüneni de bilen O'dur. Azîz'dir o, Rahîm'dir.” (32. sure (SECDE) 6. ayet)
“İşte budur Allah! Gaybı da görüneni de bilen O'dur. Azîz'dir o, Rahîm'dir.” (32. sure (SECDE) 6. ayet)
“Yerin
içine gireni, oradan çıkanı, gökten ineni, oraya yükseleni O bilir.
Rahîm'dir O, Gafûr'dur.” (34.
sure (SEBE') 2. ayet)
“Allah,
göklerin ve yerin gaybını bilendir / Âlim'dir. O, göğüslerin özündekini de çok
iyi bilir.” (35. sure (FATIR)
38. ayet)
“Eğer nankörlüğe saparsanız şu bir
gerçek ki, Allah size muhtaç olmayacak bir Gani'dir. O, kulları için inkar ve
nankörlüğe razı olmaz. Eğer şükrederseniz bunu sizin için rızasına uygun bulur.
Hiçbir günahkar bir başkasının günahını yüklenmez. Sonunda dönüşünüz ancak
Rabbinizedir. O size, işlemiş olduklarınızı haber verecektir. O, göğüslerin saklamakta olduklarını çok iyi bilir.”
(39. sure (ZÜMER) 7.
ayet)
“De ki: "Ey Allah'ım! Ey gökleri ve yeri yaratan, ey görülemeyeni ve görüleni bilen! Sen hüküm
vereceksin kulların arasında, ihtilaf ettikleri şeyler hakkında." (39. sure (ZÜMER) 46. ayet)
“O bilir gözlerin hain bakışını ve göğüslerin sakladığını.” (40. sure (MÜ'MİN) 19. ayet)
“O bilir gözlerin hain bakışını ve göğüslerin sakladığını.” (40. sure (MÜ'MİN) 19. ayet)
“Kıyamet
saatine ilişkin bilgi, Allah'a bırakılır. Onun ilmi dışında ne meyveler
kabuğundan çıkar ne de bir dişi gebe kalır veya doğurur. "Ortaklarım
nerede?" diye seslendiği gün, şöyle diyeceklerdir: "Bizden hiçbir
tanık olmadığını sana arz ederiz." (41.
sure (FUSSİLET) 47. ayet)
“Göklerin ve yerin kilitleri /
anahtarları O'nundur. Rızkı, dilediğine açıp bol bol verir. Kısarak, ölçüyle de
verir. Gerçek şu ki, O her şeyi en iyi biçimde
bilmektedir.” (42. sure (ŞÛRÂ) 12.
ayet)
“Yoksa, "yalan düzüp Allah'a
iftira etti" mi diyorlar? Allah dilerse senin kalbini mühürler; bâtılı
mahveder ve hakkı kendi sözleriyle gerçekleştirir. Kuşkusuz
O, göğüslerin özündekini çok iyi bilir. Kullarından tövbeyi kabul eden
O'dur. Çirkinlikleri / kötülükleri affeden O, yapıp
ettiklerinizi bilen O...” (42.
sure (ŞÛRÂ) 24-25. ayet)
“Evvel'dir O, başlangıcı yoktur; Âhir'dir O, sonu yoktur; Zâhir'dir O, her şeyde belirir; Bâtın'dır O, gözlerden gizlenmiştir. Her şeyi en güzel biçimde bilendir O. O, odur ki, göklerle yeri altı günde yarattı, sonra arş üzerinde egemenlik kurdu. Yere gireni ve ondan çıkanı, gökten ineni ve onda yükseleni bilir. O, nerede olursanız olun sizinle beraberdir. Allah, işleyip üretmekte olduklarınızı en iyi şekilde görmektedir.” (57. sure (HADÎD) 3-4. ayet)
“Evvel'dir O, başlangıcı yoktur; Âhir'dir O, sonu yoktur; Zâhir'dir O, her şeyde belirir; Bâtın'dır O, gözlerden gizlenmiştir. Her şeyi en güzel biçimde bilendir O. O, odur ki, göklerle yeri altı günde yarattı, sonra arş üzerinde egemenlik kurdu. Yere gireni ve ondan çıkanı, gökten ineni ve onda yükseleni bilir. O, nerede olursanız olun sizinle beraberdir. Allah, işleyip üretmekte olduklarınızı en iyi şekilde görmektedir.” (57. sure (HADÎD) 3-4. ayet)
“Geceyi gündüzün içine sokar O;
gündüzü de gecenin içine sokar. Göğüslerin
sakladıklarını çok iyi bilendir O.” (57. sure (HADÎD) 6. ayet)
“Görmez
misin ki Allah, göklerde olanları da yeryüzünde olanları da bilir. Üç
kişi, aralarında fısıldaşmaya görsün, dördüncüleri O'dur; beş kişi fısıldaşmaya
görsün altıncıları O'dur. Bundan az da olsalar çok da olsalar, O mutlaka
onlarla beraberdir; nerede bulunurlarsa bulunsunlar. Sonra onlara, yapıp
ettiklerini kıyamet günü haber verecektir. Allah
her şeyi bilmektedir.” (58.
sure (MÜCÂDİLE) 7. ayet)
“Öyle Allah ki O, tanrı yok O'ndan
başka. Gaybı da görünen âlemi de bilen O!
Rahman O, Rahîm O.” (59. sure (HAŞR) 22.
ayet)
“O
bilir, göklerde ne var, yerde ne var! Ve bilir sizin gizlediklerinizi de
açıkladıklarınızı da. Allah, göğüslerin özünü çok iyi bilir.” (64. sure (TEĞÂBÜN) 4. ayet)
“Allah'ın izni olmadıkça hiçbir
musibet gelip çatmaz. Kim Allah'a inanırsa Allah O'nun kalbini doğruya ve
güzele kılavuzlar. Ve Allah her şeyi en iyi biçimde
bilmektedir.” (64. sure (TEĞÂBÜN)
11. ayet)
“Görünmeyen
ve görünen âlemleri bilendir O; Azîz'dir, Hakîm'dir.” (64. sure (TEĞÂBÜN) 18. ayet)
“Sözünüzü
ister gizleyin ister onu açıklayın; şu bir gerçek ki O, göğüslerin özünü çok
iyi bilir. Yaratmış olan bilmez mi / Allah, yarattığı kimseyi bilmez mi?
Latîf'tir O, Habîr'dir.” (67. sure (MÜLK) 13-14. ayet)
(3) Allah Her
Şeyi İşitir (Semi')
“İbrahim'in, İsmail'le
birlikte, Beytullah'ın ana duvarlarını yükselterek şöyle yakardıkları zamanı da
an: "Rabb'imiz, bizden gelen niyazları kabul buyur; sen, evet sen, Semî'sin, her şeyi çok iyi duyarsın;
Alîm'sin, her şeyi çok iyi bilirsin." (2. sure (BAKARA) 127. ayet)
“Eğer onlar da sizin inandığınız
gibi inanırlarsa, hiç kuşkusuz iyiyi ve güzeli bulmuş olurlar; eğer sırt
dönerlerse artık onlar şıkak içindedirler / parçalanmış olurlar. Onlara karşı
sana Allah yeter. En iyi işiten, en güzel
bilendir O.” (2. sure (BAKARA) 137. ayet)
“Kim işittikten sonra vasiyeti
değiştirirse hiç kuşkusuz bunun günahı onu değiştirenler üzerinedir. Allah her şeyi işitir, her şeyi bilir.” (2. sure (BAKARA) 181. ayet)
“İyilik etmenize, takvaya sarılmanıza, insanlar arasında barışı kurmanıza engel yapmak üzere Allah'ı yeminlerinize siper haline getirmeyin. Allah, her şeyi duyar, her şeyi bilir.” (2. sure (BAKARA) 224. ayet)
“İyilik etmenize, takvaya sarılmanıza, insanlar arasında barışı kurmanıza engel yapmak üzere Allah'ı yeminlerinize siper haline getirmeyin. Allah, her şeyi duyar, her şeyi bilir.” (2. sure (BAKARA) 224. ayet)
“Eğer boşamaya kesin karar
vermişlerse, şüphesiz Allah çok iyi işiten,
çok iyi bilendir.” (2. sure (BAKARA)
227. ayet)
“Allah yolunda savaşın ve bilin ki Allah, her şeyi duyar, her şeyi bilir.” (2. sure (BAKARA) 244. ayet)
“Allah yolunda savaşın ve bilin ki Allah, her şeyi duyar, her şeyi bilir.” (2. sure (BAKARA) 244. ayet)
“Dinde baskı - zorlama - tiksindirme
yoktur. Doğru ve güzel olan, çirkinlik ve sapıklıktan açık bir biçimde
ayrılmıştır. Her kim tâğuta sırt dönüp Allah'a inanırsa hiç kuşkusuz sapasağlam
bir kulpa yapışmış olur. Kopup parçalanması yoktur o kulpun. Allah, hakkıyla işiten, en iyi biçimde bilendir.”
(2. sure (BAKARA)
256. ayet)
“Birbirinden gelen soylar halinde.
Allah, hakkıyla işiten, gereğince bilendir
Hani, İmran'ın
karısı şöyle demişti: "Rabbim, karnımdakini özgür bir biçimde sana adadım;
onu benden kabul et. Kuşkusuz sen, evet sen, her
şeyi duyan, her şeyi bilensin." (3. sure (ÂLİ IMRÂN) 34-35. ayet)
“Zekeriyya orada Rabbine yakarmıştı:
"Rabbim, demişti, katından bana tertemiz bir soy bağışla. Sen yakarışı en iyi duyansın." (3. sure (ÂLİ IMRÂN) 38. ayet)
“Hani, sen ailenden erkenden
ayrılmıştın da müminleri savaş için tutulması gereken noktalara yerleştiriyordun.
Allah her şeyi çok iyi duyar, çok iyi
bilir.” (3. sure (ÂLİ IMRÂN)
121. ayet)
“Şu bir gerçek ki, Allah size
emanetleri, onlara ehil olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde
adaletle hükmetmenizi emrediyor. Allah size bu şekilde ne güzel öğüt veriyor. Allah Semî'dir, çok iyi duyar; Basîr'dir, çok iyi
görür.” (4. sure (NİSA) 58.
ayet)
“Dünya nimeti ve bereketini isteyen
bilsin ki, dünya nimeti de âhiret mutluluğu da Allah katındadır. Allah, çok iyi işitir, çok iyi görür.” (4. sure (NİSA) 134. ayet)
“Allah çirkin sözün açıklanmasını
sevmez. Zulme uğratılan kişi müstesna. Allah
Semî'dir, Alîm'dir.” (4.
sure (NİSA) 148. ayet)
“Gecenin ve gündüzün içinde yer alan
her şey O'nundur. O, Semî'dir, her şeyi duyar;
Alîm'dir, her şeyi bilir.” (6.
sure (EN'ÂM) 13. ayet)
“Rabbinin sözü hem doğruluk hem de
adalet bakımından tamamlanmıştır. O'nun sözlerini değiştirecek hiçbir kuvvet
yoktur. En iyi işiten, en iyi bilendir O.” (6.
sure (EN'ÂM) 115. ayet)
“Şeytandan bir dürtük seni
dürtüklediğinde, Allah'a sığın. Çünkü O, her şeyi
işitir, her şeyi bilir.” (7.
sure (A'RAF) 200. ayet)
“Eğer barışa eğilim gösterirlerse
sen de buna yanaş ve Allah'a tevekkül et. Çünkü O,
en iyi işitenin, en iyi bilenin ta
kendisidir.” (8. sure (ENFÂL) 61.
ayet)
“Onların sözü seni üzmesin. Tüm onur
ve kudret Allah'ındır. O her şeyi işitir,
her şeyi bilir.” (10. sure (YÛNUS)
65. ayet
“Rabbi onun duasını kabul etti de
kadınların tuzaklarını ondan uzaklaştırdı. Her şeyi
duyar O, her şeyi bilir.” (12.
sure (YÛSUF) 34. ayet)
"İhtiyar yaşımda bana, İsmail
ve İshak'ı bağışlayan Allah'a hamd olsun! Benim
Rabbim, duayı gerçekten çok iyi duyar." (14. sure (İBRÂHİM) 39. ayet)
“Dedi: "Rabbim, gökteki sözü de
yerdeki sözü de bilir. O, her şeyi duyan, her
şeyi bilendir!" (21. sure (ENBİYÂ)
4. ayet)
“Kuşkusuz, O'dur
iyice bilen, iyice duyan.” (26. sure (ŞUARA) 220. ayet)
“Allah'a kavuşmayı umanlara gelince,
şu bir gerçek ki, Allah'ın belirlediği vakit mutlaka gelecektir. O, Semî'dir, Alîm'dir.” (29. sure (ANKEBÛT) 5. ayet)
“Nice hayvanlar var, kendi rızkını
taşıyamaz. Allah onları da rızıklandırıyor, sizi de. Semî'dir
O, Alîm'dir.” (29. sure (ANKEBÛT)
60. ayet)
“De ki: "Eğer saparsam, öz
benliğim aleyhine saparım. Doğruyu ve güzeli bulursam bu, Rabbimin bana
vahyettiği sayesindedir. Çünkü O, Semî'dir,
Karîb'dir." (34. sure (SEBE')
50. ayet)
“Allah, hak ile hükmeder! O'nun
dışında yakardıkları ise hiçbir şeyle hükmedemezler. Allah'tır
mutlak Semî', mutlak Basîr...” (40.
sure (MÜ'MİN) 20. ayet)
“Kendilerine gelmiş hiçbir kanıt
olmadan, Allah'ın ayetleri hakkında tartışıp duranlar var ya, onların
göğüslerinde, asla ulaşamayacakları bir büyüklüğün kuruntusu vardır. Artık
Allah'a sığın! O'dur Semî, O'dur Basîr.” (40. sure (MÜ'MİN) 56. ayet)
“Eğer şeytandan gelen kötü bir dürtü
seni dürtecek olursa hemen Allah'a sığın! Çünkü en
iyi işiten O'dur, en iyi bilen O...” (41. sure (FUSSİLET) 36. ayet)
“Gökleri ve yeri ortaya çıkarandır,
Fâtır'dır O. Size, benliklerinizden eşler yapmıştır; davarlardan da çiftler. Bu
tarz içinde üretiyor sizi. O'nun benzeri gibi bir şey yoktur. Gereğince işiten, gereğince görendir O.” (42.
sure (ŞÛRÂ) 11. ayet)
“Allah, kocası hakkında seninle tartışan ve Allah'a şikâyette bulunan kadının
sözünü işitmiştir. Allah, ikinizin karşılıklı konuşmasını işitir. Çünkü Allah
en iyi işiten, en iyi görendir.” (58.
sure (MÜCÂDİLE) 1. ayet)
(4) Allah Her Şeyi Görür (Basar)
“Sen onları, insanların yaşamaya en düşkünü olarak
bulursun. Şirke batanlardan bile... Her biri bin yıl ömür sürsün ister. Oysa
ki, uzun yaşaması onu azaptan uzaklaştıracak değildir. Allah,
yapmakta olduklarını çok iyi görmektedir.” (2. sure (BAKARA) 96. ayet)
“Namazı kılın, zekatı verin. Öz benlikleriniz için önden gönderdiğiniz her hayrı, Allah katında bulacaksınız. Hiç kuşkusuz, Allah, yapmakta olduklarınızı iyice görmektedir.” (2. sure (BAKARA) 110. ayet)
“Namazı kılın, zekatı verin. Öz benlikleriniz için önden gönderdiğiniz her hayrı, Allah katında bulacaksınız. Hiç kuşkusuz, Allah, yapmakta olduklarınızı iyice görmektedir.” (2. sure (BAKARA) 110. ayet)
“…Allah'tan korkun ve bilin ki
Allah, yapmakta olduklarınızı en iyi biçimde görmektedir.” (2. sure (BAKARA) 233. ayet)
“Bir mehr belirlemişseniz ve kadınları hiç dokunmadan
boşamışsanız, kestiğiniz mehrin yarısını verin. Ancak kadınların vazgeçmesi
ile, nikah bağı elinde bulunan erkeğin durumu müstesna. Erkekler olarak sizin
vazgeçmeniz takvaya daha yakındır. Aranızdaki lütufkârlık farkını unutmayın. Allah, yapmakta olduklarınızı en iyi şekilde görmektedir.”
(2. sure (BAKARA)
237. ayet)
“De ki: "Bu sayılanlardan daha iyisini size haber vereyim mi? Sakınıp korunanlar için, Rableri katında, altlarından nehirler akan, içinde sürekli kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve Allah'tan bir hoşnutluk olacaktır. Allah, kulları en iyi biçimde görmektedir." (3. sure (ÂLİ IMRÂN) 15. ayet)
“De ki: "Bu sayılanlardan daha iyisini size haber vereyim mi? Sakınıp korunanlar için, Rableri katında, altlarından nehirler akan, içinde sürekli kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve Allah'tan bir hoşnutluk olacaktır. Allah, kulları en iyi biçimde görmektedir." (3. sure (ÂLİ IMRÂN) 15. ayet)
“Seninle kanıt yarıştırmaya girerlerse şöyle söyle:
"Ben yüzümü Allah'a teslim ettim. Bana uyanlar da." Kitap
verilenlerle ümmîlere de sor: "Siz de teslim oldunuz mu?" Eğer teslim
olurlarsa doğruya ve güzele kılavuzlanmışlardır. Yüz çevirirlerse sana düşen sadece
tebliğ etmektir. Allah, kullarını görmektedir.”
(3. sure (ÂLİ IMRÂN)
20. ayet)
“Şu bir gerçek ki, Allah size emanetleri, onlara ehil
olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi
emrediyor. Allah size bu şekilde ne güzel öğüt veriyor. Allah Semî'dir, çok iyi duyar; Basîr'dir,
çok iyi görür.” (4. sure (NİSA) 58.
ayet)
“Dünya nimeti ve bereketini isteyen
bilsin ki, dünya nimeti de âhiret mutluluğu da Allah katındadır. Allah, çok iyi işitir, çok iyi görür.” (4. sure (NİSA) 134. ayet)
“Bütün varlıkların tespihi o
kudretdir ki, ayetlerimizden bazılarını kendisine gösterelim / kendisini
ayetlerimizden bir parça olarak gösterelim diye kulunu, gecenin birinde
Mescit-i Haram'dan, çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa'ya
yürütmüştür. Hiç kuşkusuz, O'dur Semî' ve Basîr.” (17.
sure (İSRÂ) 1. ayet)
“Nûh'tan sonra da nice kuşakları
helak ettik. Kullarının günahlarını haber alıcı ve
görücü olarak Rabbin yeter.” (17.
sure (İSRÂ) 17. ayet)
“Hiç kuşkusuz Rabbin, dilediğine rızkı açar da kısar da. O, kullarını görüyor, onlardan haber alıyor.” (17. sure (İSRÂ) 30. ayet)
“Hiç kuşkusuz Rabbin, dilediğine rızkı açar da kısar da. O, kullarını görüyor, onlardan haber alıyor.” (17. sure (İSRÂ) 30. ayet)
“De ki: "Benimle sizin aranızda
tanık olarak Allah yeter. O, kullarından
haberdardır, onları görmektedir." (17. sure (İSRÂ) 96. ayet)
“İşte böyle. Allah geceyi gündüzün
içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar. Allah Semî'dir, Basîr'dir.” (22. sure (HAC) 61. ayet)
“Allah, meleklerden de resuller
seçer, insanlardan da. Şüphesiz ki, Allah
Semî' ve Basîr'dir.” (22. sure (HAC) 75. ayet)
“Geniş ve uzun zırhlar yap!
Dokumasında titiz davran! Siz de hayra ve barışa yönelik iş yapın. Kuşkusuz, ben, yaptıklarınızı görüyorum.” (34. sure (SEBE') 11. ayet)
“Kitap'tan sana vahyettiğimiz,
kendinden öncekini tasdikleyici hakkın ta kendisidir. Allah, kullarından tam
haberdardır, onları iyice görmektedir.” (35. sure (FATIR) 31. ayet)
“Eğer Allah, insanları, kazandıkları yüzünden hesaba çekseydi, yerkürenin sırtında hiçbir canlı bırakmazdı. Ne var ki, onları belirli bir süreye kadar, ecelleri gelinceye kadar erteliyor. Allah, kullarını iyice görmektedir.” (35. sure (FATIR) 45. ayet)
“Allah, hak ile hükmeder! O'nun dışında yakardıkları ise hiçbir şeyle hükmedemezler. Allah'tır mutlak Semî', mutlak Basîr...” (40. sure (MÜ'MİN) 20. ayet)
“Eğer Allah, insanları, kazandıkları yüzünden hesaba çekseydi, yerkürenin sırtında hiçbir canlı bırakmazdı. Ne var ki, onları belirli bir süreye kadar, ecelleri gelinceye kadar erteliyor. Allah, kullarını iyice görmektedir.” (35. sure (FATIR) 45. ayet)
“Allah, hak ile hükmeder! O'nun dışında yakardıkları ise hiçbir şeyle hükmedemezler. Allah'tır mutlak Semî', mutlak Basîr...” (40. sure (MÜ'MİN) 20. ayet)
"Size söylemekte olduklarımı
yakında hatırlayacaksınız. Ben işimi Allah'a havale ediyorum. Allah, kullarını iyice görmektedir." (40. sure (MÜ'MİN) 44. ayet)
“Kendilerine gelmiş hiçbir kanıt olmadan, Allah'ın ayetleri hakkında tartışıp duranlar var ya, onların göğüslerinde, asla ulaşamayacakları bir büyüklüğün kuruntusu vardır. Artık Allah'a sığın! O'dur Semî, O'dur Basîr.” (40. sure (MÜ'MİN) 56. ayet)
“Gökleri ve yeri ortaya çıkarandır, Fâtır'dır O. Size, benliklerinizden eşler yapmıştır; davarlardan da çiftler. Bu tarz içinde üretiyor sizi. O'nun benzeri gibi bir şey yoktur. Gereğince işiten, gereğince görendir O.” (42. sure (ŞÛRÂ) 11. ayet)
“Kendilerine gelmiş hiçbir kanıt olmadan, Allah'ın ayetleri hakkında tartışıp duranlar var ya, onların göğüslerinde, asla ulaşamayacakları bir büyüklüğün kuruntusu vardır. Artık Allah'a sığın! O'dur Semî, O'dur Basîr.” (40. sure (MÜ'MİN) 56. ayet)
“Gökleri ve yeri ortaya çıkarandır, Fâtır'dır O. Size, benliklerinizden eşler yapmıştır; davarlardan da çiftler. Bu tarz içinde üretiyor sizi. O'nun benzeri gibi bir şey yoktur. Gereğince işiten, gereğince görendir O.” (42. sure (ŞÛRÂ) 11. ayet)
“Eğer Allah, kulları için rızkı
yayıp döşeseydi, yeryüzünde mutlaka azarlardı. Ama O, dilediğince ölçülü olarak
indiriyor. Çünkü O, kullarından gereğince
haberdardır, onları iyice görmektedir.” (42. sure (ŞÛRÂ) 27. ayet)
“O, odur ki, göklerle yeri altı günde yarattı, sonra arş üzerinde egemenlik kurdu. Yere gireni ve ondan çıkanı, gökten ineni ve onda yükseleni bilir. O, nerede olursanız olun sizinle beraberdir. Allah, işleyip üretmekte olduklarınızı en iyi şekilde görmektedir.” (57. sure (HADÎD) 4. ayet)
“O, odur ki, göklerle yeri altı günde yarattı, sonra arş üzerinde egemenlik kurdu. Yere gireni ve ondan çıkanı, gökten ineni ve onda yükseleni bilir. O, nerede olursanız olun sizinle beraberdir. Allah, işleyip üretmekte olduklarınızı en iyi şekilde görmektedir.” (57. sure (HADÎD) 4. ayet)
“Allah, kocası hakkında seninle
tartışan ve Allah'a şikâyette bulunan kadının sözünü işitmiştir. Allah,
ikinizin karşılıklı konuşmasını işitir. Çünkü Allah
en iyi işiten, en iyi görendir.” (58. sure (MÜCÂDİLE) 1. ayet)
“Üstlerinde, kanatlarını açıp
kapayarak uçun kuşları hiç görmediler mi? Onları Rahman'dan başkası tutmuyor. Kuşkusuz O, her şeyi görmektedir.” (67. sure (MÜLK) 19. ayet)
“Hayır! Rabbi
onu iyice görmekteydi.” (84.
sure (İNŞIKAK) 15. ayet)
(5) Allah'ın
Her Şeye Gücü Yeter (Kudret)
“Şimşek, neredeyse gözlerini çarpıp
götürüverecek. Kendilerine her aydınlık sunduğunda, orada yürürler. Üzerlerine
karanlık binince çakılıp kalırlar. Eğer Allah dileseydi, işitme güçlerini de
gözlerini de elbette alıp götürürdü. Çünkü Allah
her şeye Kadîr'dir.” (2.
sure (BAKARA) 20. ayet)
“Biz bir ayeti siler, unutturur veya
ertelersek ondan daha iyisini veya onun bir benzerini getiririz. Allah'ın her şeye gücü yeter olduğunu bilmedin mi?”
(2. sure (BAKARA)
106. ayet)
“Ehlikitap'tan birçoğu,
benliklerindeki kıskançlık yüzünden sizi, imanınızdan sonra kâfirler haline bir
döndürebilseler diye yürekten istedi. Hem de gerçek kendilerine ayan-beyan
olduktan sonra... Allah, buyruğunu getirinceye değin affedin, hoşgörün. Allah, her şeye gücü yetendir.” (2. sure (BAKARA) 109. ayet)
“Herkesin bir yönü vardır, ona döner.
O halde hayırlarda yarışın. Nerede olursanız olun Allah sizi bir araya
getirecektir. Allah her şeye güç yetirendir.”
(2. sure (BAKARA)
148. ayet)
“Ya şu kişi gibisini görmedin mı?
Çatıları çökmüş, duvarları-damları yere inmiş bir kente uğramıştı da şöyle
demişti: "Allah şurayı ölümünden sonra nasıl hayata kavuşturacak?"
Bunun üzerine Allah, o kişiyi yüz yıllık bir süre için öldürmüş, sonra
diriltmişti. "Ne kadar bekledin?" demişti, "Bir gün veya günün
bir kısmı kadar bekledim." dedi. "Hayır, dedi, aksine sen, yüz yıl
kaldın. Yiyeceğine, içeceğine bak! Henüz bozulmamış. Eşeğine bak! Seni
insanlara bir ibret yapalım diyedir bu. Kemiklere bak, nasıl yerli yerince
düzenliyoruz onları ve sonra et giydiriyoruz onlara." İş kendisi için
açıklık kazanınca şöyle dedi o. "Allah'ın her
şeye kadir olduğunu biliyorum." (2. sure (BAKARA) 259. ayet)
“Göklerdekiler de yerdekiler de
yalnız Allah'ındır. İçlerinizdekini açıklasanız da gizleseniz de Allah, ondan
sizi hesaba çeker de dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder. Allah Kadîr'dir, her şeye gücü yeter.” (2. sure (BAKARA) 284. ayet)
“Şöyle yakar: "Ey mülkün
Mâlik'i, sahibi olan Allah’ım! Sen mülk ve saltanatı dilediğine verir, mülk ve
saltanatı dilediğinden çekip alırsın. Dilediğini yüceltip aziz edersin,
dilediğini alçaltıp zelil kılarsın. İmkân, mal ve nimet senin elindedir. Sen, her şeye kadirsin." (3. sure (ÂLİ IMRÂN) 26. ayet)
“De ki: "Göğüslerinizde olanı gizleseniz de açıklasanız da Allah onu bilir. Göklerdekileri, yerdekileri de bilir. Allah her şeye Kadîr'dir." ( 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 29. ayet)
“De ki: "Göğüslerinizde olanı gizleseniz de açıklasanız da Allah onu bilir. Göklerdekileri, yerdekileri de bilir. Allah her şeye Kadîr'dir." ( 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 29. ayet)
“Göklerin de yerin de mülk ve yönetimi
Allah'ındır. Allah Kadîr'dir, her şeye gücü yeter.”
(3. sure (ÂLİ IMRÂN)
189. ayet)
“Ey insanlar! O dilerse sizi ortadan
kaldırır, başkalarını getirir. Allah buna gerçekten
Kadîr'dir.” (4. sure (NİSA) 133.
ayet)
“Bir hayrı açıklar yahut gizlerseniz,
bir kötülüğü affederseniz, Allah da çok affedicidir, her
şeye güç yetirendir.” (4.
sure (NİSA) 149. ayet)
“Yemin olsun ki, "Allah
Meryem'in oğlu Mesih'tir" diyenler küfre batmışlardır. De ki: "Allah;
Meryem'in oğlu Mesih'i, annesini ve yeryüzündeki insanların hepsini helâk etmek
istese Allah'a karşı kimin elinde bir güç vardır!" Hem göklerin hem yerin
hem de bunlar arasındakilerin mülk ve yönetimi Allah'ındır. Dilediğini yaratır. Allah her şeye Kadîr'dir.” (5. sure (MÂİDE) 17. ayet)
“Ey Ehlikitap! Resullerin arası kesildiği bir sırada resulümüz size geldi; ayan-beyan açıklamalarda bulunuyor. "Bize ne müjdeci geldi ne uyarıcı" demeyesiniz. İşte müjdeci de geldi size, uyarıcı da. Allah her şeye kadirdir.” (5. sure (MÂİDE) 19. ayet)
“Ey Ehlikitap! Resullerin arası kesildiği bir sırada resulümüz size geldi; ayan-beyan açıklamalarda bulunuyor. "Bize ne müjdeci geldi ne uyarıcı" demeyesiniz. İşte müjdeci de geldi size, uyarıcı da. Allah her şeye kadirdir.” (5. sure (MÂİDE) 19. ayet)
“Göklerin de yerin de mülk ve
saltanatının Allah'ın olduğunu bilmedin mi? Dilediğine azap eder O, dilediğini
affeder. Allah'ın gücü her şeye yeter.” (5. sure (MÂİDE) 40. ayet)
“Göklerin, yerin ve bunlarda
bulunanların mülkü / yönetimi Allah'ındır. O'nun
her şeye gücü yeter.” (5.
sure (MÂİDE) 120. ayet)
“Allah sana bir keder dokundurursa,
onu O'ndan başka açacak yoktur. Eğer sana bir hayır dokundurursa, O, her şey üzerinde güç sahibidir.” (6. sure (EN'ÂM) 17. ayet)
“Dediler ki: "Ona Rabbinden bir
mucize indirilseydi ya!" De ki: "Kuşkusuz,
Allah bir mucize indirmeye Kaadir'dir. Fakat çokları bilmiyorlar."
(6. sure (EN'ÂM) 37.
ayet)
“Hayır, yalnız
O'na yakarırsınız da O dilerse yakındığınız belayı uzaklaştırır. Ve siz,
ortak koştuklarınızı unutuverirsiniz.” (6.
sure (EN'ÂM) 41. ayet)
“De ki: "O size, üstünüzden yahut ayaklarınızın altından bir azap göndermeye yahut sizi fırka fırka birbirinize düşürerek / fırkalara bölüp içinden çıkılmaz durumlara düşürerek / fırkaları elbise gibi size giydirerek kiminizin şiddetini kiminize tattırmaya Kaadir'dir." Bak nasıl sıralıyoruz ayetleri, iyice kavrayabilsinler diye.” (6. sure (EN'ÂM) 65. ayet)
“De ki: "O size, üstünüzden yahut ayaklarınızın altından bir azap göndermeye yahut sizi fırka fırka birbirinize düşürerek / fırkalara bölüp içinden çıkılmaz durumlara düşürerek / fırkaları elbise gibi size giydirerek kiminizin şiddetini kiminize tattırmaya Kaadir'dir." Bak nasıl sıralıyoruz ayetleri, iyice kavrayabilsinler diye.” (6. sure (EN'ÂM) 65. ayet)
“Doğru ile yanlışın ayrılış günü,
iki topluluğun karşılaştığı gün, kulumuza indirmiş olduğumuza inanıyorsanız
şunu bilin: Ganimet / kazanç olarak elde ettiğiniz şeylerin beşte biri Allah'a,
resule, yakınlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışa aittir. Allah her şeye kadirdir.” (8. sure (ENFÂL) 41. ayet)
“Eğer seferber olmazsanız Allah size
korkunç bir azapla azap eder ve yerinize sizden başka bir topluluk getirir. Allah'a hiçbir şekilde zarar veremezsiniz. Allah her şeye
Kadîr'dir.” (9. sure (TEVBE) 39.
ayet)
“Yalnız Allah'adır dönüşünüz. Ve O, her şeye Kadîr'dir.” (11. sure (HÛD) 4. ayet)
“Allah sizi yarattı, sonra sizi
vefat ettirecek. İçinizden bazıları, ömrün en basit ve düşük noktasına geri
çevrilir ki, bir ilimden sonra hiçbir şey bilmez olsun. Allah Alîm'dir, Kadîr'dir.”
(16. sure (NAHL) 70.
ayet)
“Göklerin ve yerin gaybı
Allah'ındır. O saate /dünyanın sonuna
ilişkin emirse bir göz açıp yummak gibi, hatta ondan da yakındır. Allah her şeye kadirdir.” (16. sure (NAHL) 77. ayet)
“Görmediler mi ki, o, gökleri ve
yeri yaratan Allah, kendilerinin benzerlerini
yaratmaya da Kaadir'dir. Onlar için bir süre belirlemiştir, bunda kuşku
yok. Ama zalimler, inkârdan başka bir şeyde direnmiyorlar.” (17. sure (İSRÂ) 99. ayet)
“Bu böyledir, çünkü Allah hakkın ta
kendisidir. O, ölüleri diriltiyor ve O, her şey
üzerinde kudretiyle egemendir.” (22.
sure (HAC) 6. ayet)
“Kendilerine savaş açılanlara
savaşma izni verilmiştir. Çünkü onlar zulme uğratıldılar. Allah onlara yardıma elbette kadirdir.” (22. sure (HAC) 39. ayet)
“Gökten
bir kaderle / belli ölçüde bir su indirdik de onu yeryüzünde durdurduk. Elbette ki biz, onu gidermeye de gücü yetenleriz!”
(23. sure (MÜ'MİNÛN) 18. ayet)
“Allah, tüm canlıları sudan yarattı. Onlardan kimileri karnı üzerinde yürür, kimileri iki ayak üstünde yürür, kimileri de dört ayak üstünde... Allah dilediğini yaratıyor, Allah her şeye kadirdir.” (24. sure (NÛR) 45. ayet)
“Allah, tüm canlıları sudan yarattı. Onlardan kimileri karnı üzerinde yürür, kimileri iki ayak üstünde yürür, kimileri de dört ayak üstünde... Allah dilediğini yaratıyor, Allah her şeye kadirdir.” (24. sure (NÛR) 45. ayet)
“Sudan bir insan yaratıp, onu nesep
ve sıhriyet akrabaları halinde oluşturan O'dur. Rabbin
çok güçlüdür.” (25. sure (FURKÂN)
54. ayet)
“De ki: "Yeryüzünde dolaşın da
yaratılışın nasıl başladığına bir bakın. İleride Allah öteki oluşmaya da vücut
verecektir. Allah, her şeye Kadîr'dir.” (29. sure (ANKEBÛT) 20. ayet)
“Allah O'dur ki, sizi bir
güçsüzlükten yarattı. Sonra o güçsüzlüğün arkasından bir kuvvet oluşturdu.
Sonra o kuvvetin arkasından bir güçsüzlük ve ihtiyarlığa vücut verdi.
Dilediğini yaratır. Alîm'dir O, Kadîr'dir.”
(30. sure (RÛM) 54.
ayet)
“Hamd, Fâtır olan Allah'adır;
gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan
O'dur. Yaratışta / yaratılmışlarda dilediğini artırır O. Hiç kuşkusuz, Allah her şeye gücü yetendir.” (35. sure (FATIR) 1. ayet)
“Eğer seni yalanlıyorlarsa, senden
önceki resuller de yalanlanmıştır. Bütün işler ve
oluşlar Allah'a döndürülür.” (35.
sure (FATIR) 4. ayet)
“Gökleri
ve yeri yaratan, onların benzerini yaratmaya güç yetiremez mi? Elbette güç
yetirir. Her şeyi bilen Alîm, sürekli yaratan Hallâk O'dur.” ( 36. sure (YÂSÎN) 81. ayet)
“Yoksa O'ndan başka veliler mi
edindiler? Allah! O'dur gerçek dost. Ölüleri O diriltir. O her şeye güç yetirir.” (42. sure (ŞÛRÂ) 9. ayet)
“Yoksa onların, dinden, Allah'ın
izin vermediği şeyi kendileri için yasalaştıran ortakları mı var? Kesin ayrıma ilişkin söz olmasaydı, aralarında hüküm
mutlaka verilirdi. O zalimler var ya, onlar için acıklı bir azap
öngörülmüştür.” (42. sure (ŞÛRÂ) 21.
ayet)
“Yahut onları erkekler ve dişiler
halinde çift verir. Dilediğini de kısır yapar. O'dur bilen, O'dur güç yetiren.” (42. sure (ŞÛRÂ) 50. ayet)
“Görmediler mi ki; gökleri ve yeri
yaratan, bunları yaratmakla yorgunluğa düşmeyen Allah,
ölüleri diriltmeye de kadirdir. Evet, O her şeye kadirdir.” (46. sure (AHKAF) 33. ayet)
“Sizin güç yetireceğiniz başka
ganimetler de vardır. Allah onları kuşatmış bulunuyor. Allah,
her şey üzerinde Kadîr'dir.” (48.
sure (FETİH) 21. ayet)
“Göklerin ve yerin mülkü ve yönetimi
O'nundur; diriltir, öldürür. Her şey üzerinde
kudret sahibidir O.” (57.
sure (HADÎD) 2. ayet)
“Allah'ın onlardan resulüne
aktardığı ganimetlere gelince, siz onun için ne at bindiniz ne deve sürdünüz;
ama Allah, resullerini dilediği kimselerin üzerine salar. Allah her şeyi yapmakta sonsuz kudret sahibidir.”
(59. sure (HAŞR) 6.
ayet)
“Allah O'dur ki, yedi göğü ve yerden
de onların benzerini yaratmıştır. Emir / iş ve oluş onlar arasında sürekli iner
ki, Allah'ın her şeye kadir olduğunu ve
Allah'ın bilgi bakımından her şeyi kuşattığını bilesiniz.”
(65. sure (TALÂK)
12. ayet)
“Ey iman edenler! Etkili öğüt veren
bir tövbe ile Allah'a yönelin. Umulur ki Rabbiniz, çirkinliklerinizi ve
günahlarınızı örter ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere yerleştirir. O
gün Allah, peygamberi ve onunla birlikte inananları utandırmayacaktır. Onların
ışığı önlerinden ve sağ yanlarından koşup gelir. Şöyle derler: "Ey
Rabbimiz! Işığımızı tamamla ve bizi bağışla! Sen
her şeye Kadîr'sin, her şeye gücün yeter." (66. sure (TAHRÎM) 8. ayet)
“Mülk ve yönetim elinde bulunan o
Allah ne yücedir! O, her şeye Kadîr'dir.” (67. sure (MÜLK) 1. ayet)
“Hayır, sandığı gibi değil! Biz onun parmak uçlarını da tam bir biçimde düzenlemeye
gücü yetenleriz.” (75.
sure (KIYÂMET) 4. ayet)
“Peki
bunu yapan, ölüyü diriltmeye güç yetiremez mi?” (75. sure (KIYÂMET) 40. ayet)
“Bir ölçüyle yaptık. Ne güzel ölçü koyanlarız biz!” (77. sure (MÜRSELÂT) 23. ayet)
“O
Allah, o insanı tekrar hayata döndürmeye elbette kadirdir.” (86. sure (TÂRIK) 8. ayet)
(6) Allah
Dilediğini Yapar (İrade)
“Ramazan o aydır ki; insanlara kılavuz
olan, iyi-kötü ayrımıyla hidayetten kanıtlar getiren Kur'an, onda
indirilmiştir. O halde bu aya ulaşanınız onu oruçlu geçirsin. Hasta olan veya
yolculuk halinde bulunan, tutamadığı gün sayısınca başka günlerde tutsun. Allah sizin için kolaylık ister; O sizin için zorluk
istemez. Tutulmamış olan günleri tamamlamanızı, sizi doğru yola
kılavuzladığı için Allah'ı yüceltmenizi ister.
Ve sizin şükretmeniz umulmaktadır.” (2.
sure (BAKARA) 185. ayet)
“İşte resuller! Biz onların bazısını
bazısına üstün kılmışızdır. Allah, onlardan bazısıyla konuşmuştur. Bazılarını
da derecelerle yüceltmiştir. Meryem oğlu İsa'ya açık ayetler verdik ve onu
Ruhulkudüs'le güçlendirdik. Allah dileseydi,
onların ardından gelenler, açık-seçik mesajlar kendilerine ulaştıktan sonra
birbirlerini öldürmezlerdi. Ancak tartışmaya girdiler de içlerinden bazısı iman
etti, bazısı küfre saptı. Allah dileseydi
birbirlerini öldürmezlerdi. Ne var ki, Allah
dilediğini yapıyor.” (2.
sure (BAKARA) 253. ayet)
“Şöyle yakar: "Ey mülkün Mâlik'i, sahibi olan Allah’ım! Sen mülk ve saltanatı dilediğine verir, mülk ve saltanatı dilediğinden çekip alırsın. Dilediğini yüceltip aziz edersin, dilediğini alçaltıp zelil kılarsın. İmkân, mal ve nimet senin elindedir. Sen, her şeye kadirsin." (3. sure (ÂLİ IMRÂN) 26. ayet)
“Şöyle yakar: "Ey mülkün Mâlik'i, sahibi olan Allah’ım! Sen mülk ve saltanatı dilediğine verir, mülk ve saltanatı dilediğinden çekip alırsın. Dilediğini yüceltip aziz edersin, dilediğini alçaltıp zelil kılarsın. İmkân, mal ve nimet senin elindedir. Sen, her şeye kadirsin." (3. sure (ÂLİ IMRÂN) 26. ayet)
“Dedi ki: "Rabbim, benim nasıl
çocuğum olur? İhtiyarlık tam bir biçimde üstüme binmiş, karım kısır."
Allah cevap verdi: "Allah, dilediği şeyi işte
böyle yapar." (3.
sure (ÂLİ IMRÂN) 40. ayet)
“Ey iman edenler! Akitlerin ve
ahitlerin icaplarını yerine getirin. Siz ihramlı iken avlanmayı helal saymamak
şartıyla ve ileride size okunacaklar müstesna olmak üzere, davar cinsinden
hayvanlar size helal kılınmıştır. Kuşkunuz olmasın
ki, Allah, iradesi yönünde hüküm verir.” (5. sure (MÂİDE) 1. ayet)
“Rabbinin dilemesi hariç, gökler ve yer durdukça onlar orada hep kalacaklardır. Rabbin, dilediğini öyle bir yerine getirir ki!...” (11. sure (HÛD) 107. ayet)
“Rabbinin dilemesi hariç, gökler ve yer durdukça onlar orada hep kalacaklardır. Rabbin, dilediğini öyle bir yerine getirir ki!...” (11. sure (HÛD) 107. ayet)
“Allah, inananları dünya hayatında
da âhirette de tutarlı sözle sağlamlaştırır. Allah, zalimleri şaşırtır. Allah, dilediğini yapar.” (14. sure (İBRÂHİM) 27. ayet)
Allah, iman edip hayra ve barışa
yönelik işler yapanları altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. Allah, dilediğini yapar.” (22. sure (HAC) 14. ayet)
“Görmedin mi göklerdeki kimseler,
yerdeki kimseler, Güneş, Ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve
insanlardan birçoğu hep Allah'a secde ediyor. Birçoğunun da üzerine azap hak
olmuştur. Allah'ın hakir kıldığına ikramda bulunan olmaz. Allah, dilediğini yapar.” (22. sure (HAC) 18. ayet)
“Allah, tüm canlıları sudan yarattı.
Onlardan kimileri karnı üzerinde yürür, kimileri iki ayak üstünde yürür,
kimileri de dört ayak üstünde... Allah dilediğini
yaratıyor, Allah her şeye kadirdir.” (24. sure (NÛR) 45. ayet)
“Rabbin
dilediğini yaratır ve seçer. Seçim onların değil / onların seçme hakkı
yok. Allah, onların ortak koştuklarından yücedir, arınmıştır.” (28. sure (KASAS) 68. ayet)
“Allah O'dur ki, sizi bir
güçsüzlükten yarattı. Sonra o güçsüzlüğün arkasından bir kuvvet oluşturdu.
Sonra o kuvvetin arkasından bir güçsüzlük ve ihtiyarlığa vücut verdi. Dilediğini yaratır. Alîm'dir O, Kadîr'dir.” (30. sure (RÛM) 54. ayet)
“İstediğini
hemen yapandır.” (85. sure (BÜRÛC)
16. ayet
(7) Allah Söz
Söyler (Kelâm)
“Bunun üzerine Âdem, Rabb'inden bazı kelimeler öğrenip belledi de
O'na yöneldi. O da onun tövbesini kabul etti. Gerçekten de O, evet O,
Tevvâb'dır, tövbeleri cömertçe kabul eder; Rahîm'dir, rahmetini cömertçe
yayar.” (2. sure (BAKARA)
37. ayet)
“Resuller var, hayat ve hatıralarını
daha önce sana anlattık; resuller var, hayat ve hatıralarını sana anlatmadık. Allah, Mûsa'ya kelime kelime söz söylemişti.” (4. sure (NİSA) 164. ayet)
“Yemin olsun ki, senden önce de
resuller yalanlanmış ama yalanlanmalarına, eziyet görmelerine sabretmişlerdi.
Nihayet yardımımız onlara ulaştı. Allah'ın
kelimelerini değiştirecek hiçbir kuvvet yoktur. Yemin olsun, elçi olarak gönderilenlerin haberinden bir kısmı sana da
gelmiştir.” (6. sure (EN'ÂM) 34.
ayet)
“Rabbinin sözü hem doğruluk hem de adalet bakımından tamamlanmıştır. O'nun sözlerini değiştirecek hiçbir kuvvet yoktur. En iyi işiten, en iyi bilendir O.” (6. sure (EN'ÂM) 115. ayet)
“Rabbinin sözü hem doğruluk hem de adalet bakımından tamamlanmıştır. O'nun sözlerini değiştirecek hiçbir kuvvet yoktur. En iyi işiten, en iyi bilendir O.” (6. sure (EN'ÂM) 115. ayet)
“De ki: "Ey insanlar! Ben sizin üstünüze Allah'ın resulüyüm. Göklerin ve yerin mülkü o Allah'ındır. İlah yoktur O'ndan başka. O diriltir, O öldürür. O halde Allah'a ve resulüne iman edin; Allah'a ve onun sözlerine inanan o ümmi peygambere iman edip uyun ki, doğruya ve güzele ulaşabilesiniz." (7. sure (A'RAF) 158. ayet)
“Rabbinin kitabından sana vahyedileni oku. O'nun kelimelerini değiştirecek hiçbir kudret yoktur. O'nun dışında bir sığınak/bir dayanak asla bulamazsın.” (18. sure (KEHF) 27. ayet)
“De ki: "Rabbimin kelimeleri için deniz mürekkep olsa, Rabbimin
kelimeleri tükenmeden önce deniz mutlaka biter. Bir o kadarını daha
getirsek de yetmez." (18.
sure (KEHF) 109. ayet)
“Eğer
yeryüzündeki ağaçlar kalem olsa, deniz de arkasında yedi deniz daha katılarak
yardımcı olsa, Allah'ın kelimeleri tükenmez. Allah Azîz'dir, Hakîm'dir.”
(31. sure (LOKMAN) 27.
ayet)
(8) Allah
Yaratıcıdır (Tekvin)
“Allah'a nasıl nankörlük
ediyorsunuz?! Siz ölülerdiniz, O sizi diriltti.
Sizi yine öldürecek ve sonra diriltecektir. Nihayet O'na döndürüleceksiniz. O
Allah'tır ki, yeryüzündekilerin tümünü sizin için yarattı. Sonra göğe saltanat
kurdu da onları yedi gök halinde düzenledi. O Alîm'dir, her şeyi çok iyi
bilir.” (2. sure (BAKARA)
28-29. ayet)
“Meryem dedi ki: "Rabbim,
çocuğum nasıl olur benim? Bana hiçbir insan dokunmadı ki!" Allah cevap
verdi: "Allah dilediğini işte böyle yaratır.
Bir iş ve oluşa karar verdiğinde sadece ona "Ol!" der; ve o hemen
oluverir." (3. sure (ÂLİ IMRÂN)
47. ayet)
“Yemin olsun ki, "Allah
Meryem'in oğlu Mesih'tir" diyenler küfre batmışlardır. De ki: "Allah;
Meryem'in oğlu Mesih'i, annesini ve yeryüzündeki insanların hepsini helâk etmek
istese Allah'a karşı kimin elinde bir güç vardır!" Hem göklerin hem yerin
hem de bunlar arasındakilerin mülk ve yönetimi Allah'ındır. Dilediğini yaratır. Allah her şeye Kadîr'dir.” (5. sure (MÂİDE) 17. ayet)
“Gökleri ve
yeri hak olarak yaratan da O'dur. "Ol!" dediği gün, hemen oluverir.
Sözü haktır O'nun. Sûra üfleneceği gün de mülk ve
yönetim O'nundur. Âlim'dir, görünmeyeni de görüneni de bilen O'dur.
O'dur Hakîm, O'dur Habîr.” (6.
sure (EN'ÂM) 73. ayet)
“Hiç kuşkusuz, Allah'tır Fâlık olan / dâneyi yaran, çekirdeği patlatan.
Ölüden diri çıkarır O; diriden ölüyü çıkaran da O'dur! İşte budur Allah!
Peki nasıl ters bir yöne çevriliyorsunuz?” (6. sure (EN'ÂM) 95. ayet)
“Gökleri ve
yeri yaratıp donatan Bedî' O'dur! Nasıl çocuğu olur O'nun, kendisinin
bir eşi olmadı ki! Her şeyi O yarattı ve her
şeyi en iyi şekilde bilen de O'dur!” (6.
sure (EN'ÂM) 101. ayet)
“Rabbiniz Allah işte budur! İlah yok
O'ndan başka. Her şeyin yaratıcısıdır, Haalik'tir O.
O'na kulluk / ibadet edin! O her şeye Vekîl'dir.” (6. sure (EN'ÂM) 102. ayet)
“Rabbiniz o Allah'tır ki, gökleri ve yeri altı günde yaratmış, sonra da arş
üzerinde egemenlik kurmuştur. Geceyi gündüze bürüyüp örter. O bunu, bu da onu
aralıksız ve titiz bir biçimde kovalar durur. Güneş, Ay, yıldızlar O'nun emrine
boyun eğmiş. Gözünüzü açın; yaratış da O'nundur, emir
veriş de / yaratış da O'nun içindir, emir veriş de. Alemlerin Rabbi olan
Allah çok yücedir.” (7. sure (A'RAF) 54.
ayet)
“De
ki: "Göklerin ve yerin Rabbi kim?" De ki: "Allah." De ki:
"O'nun yanında başka evliya mı / destekçiler mi edindiniz? Bunlar
kendilerine bile yarar sağlayıp zarar verme gücünde değiller." De ki:
"Körle gören yahut karanlıklarla ışık bir olur mu? Yoksa Allah'a, tıpkı O'nun yarattığı gibi yaratan ortaklar buldular da
yaratış / yaratılanlar kendileri için benzeşir hale mi geldi?" De ki:
"Allah'tır her şeyi yaratan, O'dur Vâhid ve Kahhâr olan." (13.
sure (RA'D) 16. ayet)
“Kuşkusuz senin Rabbin, evet o, Hallâk'tır, hiç durmadan yaratır;
en iyi şekilde bilir.” (15. sure (HİCR) 86.
ayet)
“Görmediler mi ki, o, gökleri ve yeri yaratan Allah, kendilerinin benzerlerini
yaratmaya da Kaadir'dir. Onlar için bir süre belirlemiştir, bunda kuşku
yok. Ama zalimler, inkârdan başka bir şeyde direnmiyorlar.” (17. sure (İSRÂ) 99. ayet)
“Allah,
tüm canlıları sudan yarattı. Onlardan kimileri karnı üzerinde yürür,
kimileri iki ayak üstünde yürür, kimileri de dört ayak üstünde... Allah dilediğini yaratıyor, Allah her şeye
kadirdir.” (24. sure (NÛR) 45.
ayet)
“Rabbin
dilediğini yaratır ve seçer. Seçim onların değil / onların seçme hakkı
yok. Allah, onların ortak koştuklarından yücedir, arınmıştır.” (28. sure (KASAS) 68. ayet)
“Yaratmaya ilk başlayan / yaratılanları ilk yaratan O'dur. Sonra onları çevirip yeniden yaratacaktır. Bu O'nun için çok da kolaydır. Göklerde ve yerde en yüce örnekler/en yüce sıfatlar O'nundur. O'dur Azîz, O'dur Hakîm...” (30. sure (RÛM) 27. ayet)
“Allah'tır ki sizi yaratmış, sonra rızıklandırmıştır. Sonra sizi öldürüyor, sonra diriltiyor. Peki, ortak koştuklarınızdan biri var mı, bunlardan bir şeyi yapabilecek? Yücedir, arınmıştır onların ortak koştuklarından O.” (30. sure (RÛM) 40. ayet)
“Allah O'dur ki, sizi bir güçsüzlükten yarattı. Sonra o güçsüzlüğün arkasından bir kuvvet oluşturdu. Sonra o kuvvetin arkasından bir güçsüzlük ve ihtiyarlığa vücut verdi. Dilediğini yaratır. Alîm'dir O, Kadîr'dir.” (30. sure (RÛM) 54. ayet)
“Yaratmaya ilk başlayan / yaratılanları ilk yaratan O'dur. Sonra onları çevirip yeniden yaratacaktır. Bu O'nun için çok da kolaydır. Göklerde ve yerde en yüce örnekler/en yüce sıfatlar O'nundur. O'dur Azîz, O'dur Hakîm...” (30. sure (RÛM) 27. ayet)
“Allah'tır ki sizi yaratmış, sonra rızıklandırmıştır. Sonra sizi öldürüyor, sonra diriltiyor. Peki, ortak koştuklarınızdan biri var mı, bunlardan bir şeyi yapabilecek? Yücedir, arınmıştır onların ortak koştuklarından O.” (30. sure (RÛM) 40. ayet)
“Allah O'dur ki, sizi bir güçsüzlükten yarattı. Sonra o güçsüzlüğün arkasından bir kuvvet oluşturdu. Sonra o kuvvetin arkasından bir güçsüzlük ve ihtiyarlığa vücut verdi. Dilediğini yaratır. Alîm'dir O, Kadîr'dir.” (30. sure (RÛM) 54. ayet)
“O, odur
ki, yarattığı her şeyi güzel yarattı. Ve insanın yaratılışına çamurdan
başladı.” (32. sure (SECDE) 7.
ayet)
“Hamd, Fâtır olan Allah'adır;
gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan O'dur. Yaratışta /yaratılmışlarda dilediğini artırır O. Hiç
kuşkusuz, Allah her şeye gücü yetendir.” (35. sure (FATIR) 1. ayet)
“Gökleri ve yeri yaratan, onların benzerini yaratmaya güç yetiremez mi? Elbette güç yetirir. Her şeyi bilen Alîm, sürekli yaratan Hallâk O'dur.” (36. sure (YÂSÎN) 81. ayet)
“Gökleri ve yeri yaratan, onların benzerini yaratmaya güç yetiremez mi? Elbette güç yetirir. Her şeyi bilen Alîm, sürekli yaratan Hallâk O'dur.” (36. sure (YÂSÎN) 81. ayet)
“Allah Haalik'tir, her şeyin yaratıcısıdır. Her şey üzerine
vekil olan da O'dur.” (39. sure (ZÜMER) 62. ayet)
“İşte o Allah'tır sizin Rabbiniz! Her şeyin yaratıcısıdır O. Tanrı yok O'ndan başka.
Durum bu iken, nasıl oluyor da çevriliyorsunuz?” (40. sure (MÜ'MİN) 62. ayet)
“Göklerin ve yerin mülkü / yönetimi
Allah'ındır. Dilediğini yaratır. Dilediğine kız
evlat bağışlar, dilediğine erkek evlatlar armağan eder.” (42. sure (ŞÛRÂ) 49. ayet)
“Şu bir gerçek ki, biz her şeyi bir ölçüye göre /bir kaderle yarattık. Emrimiz bir tektir,
bir göz kırpma gibidir.” (54.
sure (KAMER) 49-50. ayet)
“Sizi
biz yarattık, biz! Tasdik etseydiniz olmaz mıydı?” Akıttığınız
meniyi gördünüz mü? Siz mi yaratıyorsunuz onu,
yoksa yaratıcılar bizler miyiz? (56. sure (VÂKIA) 57-59.
ayet)
“Ekmekte olduğunuzu gördünüz mü? Siz mi bitiriyorsunuz onu, yoksa bitirenler bizler miyiz?
Dileseydik, onu kuru bir çöp haline getirirdik de başlardınız şu şekilde
gevelemeye:” (56. sure (VÂKIA)
63-65. ayet)
“Allah'tır
O! Haalik, Bâri', Musavvir'dir O! En güzel isimler / Esmâül Hüsna
O'nundur. Göklerde ne var, yerde ne varsa O'nu tespih eder. Azîz'dir O,
Hakîm'dir.” (59. sure (HAŞR) 24.
ayet)
“O'dur sizi yaratan! Sizin bir kısmınız küfre
sapmıştır, bir kısmınız iman etmiştir. Ve Allah, işleyip ürettiklerinizi çok
iyi görmektedir.” (64. sure (TEĞÂBÜN)
2. ayet)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder