IV: İTİKAT
B. ALLAH.. 2
3. ALLAH'IN SIFATLARI (NE OLDUĞU, NELER YAPTIĞI) 2
a) Kavram Olarak, İtikat, Allah, Allah'ın Sıfatları (Ne Olduğu, Neler
Yaptığı) -6. 2
Dipnot: 2/116*:Dünya (Yer)Geçici-İğreti Hayatta
Ne Varsa Hepsi Allah’ındır. Bak: 4/31-32; 6/12; 10/55, 66, 68; 20/6. 2
2/116**: Varlığın Yönetimi (Mülk): Tüm Varlıklar Allah'a Teslim
Olmuştur: Allah’a Boyun
Eğerler. Bak: 3/83; 7/54; 13/13,15; 16/1; 17/44; 21/19-20,35; 24/41-42; 30/26;
31/29; 41/11. 3
1. ALLAH'A SECDE EDER: 3
2. ALLAH'A BOYUN EĞER: 3
3. ALLAH'I TESPİH EDER (MÜSEBBİHAT): 4
2/116***: Kavram Olarak, İtikat, Allah, Allah'ın
Sıfatları (Ne Olduğu, Neler Yaptığı). Bak: 2/116-117, 255; 3/1-2,
5-6, 26-17, 29; 4/87; 5/98; 6/3, 12-14, 18, 73, 101-103, 115, 147; 7/156; 9/78,
116; 10/44, 61, 64-65, 107;13/8-10, 41-42; 14/38; 15/24, 86; 16/19; 17/25,
54-55, 60, 99; 18/109; 19/35-36; 20/82,100; 21/23, 110; 22/70, 76; 23/92, 116;
24/35, 64; 26/9, 75-83, 217-220; 27/73-74; 28/68-70; 29/20-22, 42; 33/43, 54;
34/2; 35/38; 36/12; 39/53; 40/19-20, 23; 41/9, 47; 42/11, 19, 25-26, 31, 49-50;
43/85; 45/36-37; 49/18; 50/16-17; 53/43-54; 54/26-28; 58/7; 59/1, 22-23; 64/4,
18; 67/13-14; 85/12-16. 4
2/116****: İnsanın Kendisine ve Çevresine Karşı Ahlaki Sorumlulukları:
Kötü ve Yerilen Tutum ve Davranışlar (Batıl Ameller / Kötü-Çirkin İşler /
Kötü-Çirkin Eylemler): İftira: Genel olarak Allah'a ve
İnsanlara yapılan İftiralar. Bak: 4/112; 5/17-18, 64,
72-73; 6/108, 138, 145; 7/89, 139; 9/30, 37; 10/68; 17/40; 18/5; 19/88-89;
25/4, 21; 33/58; 37/149-163; 53/23; 56/46; 58/2; 72/3-5. 10
2/116*****: Toplumsal Düzen: Aile
Hayatı: Çocuklar: Oğul (Erkek Evlat): Allah'ın oğlu, çocuğu ve eşi/hanımı yoktur. Bak: 4/171; 6/101; 9/30; 10/68; 17/111;
18/4; 19/35, 88, 91-92; 21/26; 23/91; 25/2; 37/152; 39/4; 43/81; 72/3. 13
2/116******: Tarih ve Kıssalar: Peygamber Kıssaları: İmran Ailesi: Hz.
İsa ve Meryem: İsa: Allah çocuk edinmemiştir. Bak: 10/68. 14
IV. B. 3. a.) KAVRAM OLARAK ALLAH'IN SIFATLARI (NE OLDUĞU,
NELER YAPTIĞI) -6
IV: İTİKAT
B. ALLAH
3. ALLAH'IN SIFATLARI (NE
OLDUĞU, NELER YAPTIĞI)
a) Kavram Olarak,
İtikat, Allah, Allah'ın Sıfatları (Ne Olduğu, Neler Yaptığı) -6
2. sure (BAKARA) 116. ayet (Resmi:
2/İniş:92/Alfabetik:11)
Y.N. Öztürk :
"Allah çocuk edindi." dediler. Haşâ! Böyle bir
şeyden arınmıştır O! Tam aksine, göklerdekiler de yerdekiler de O'na aittir.
Bunların tümü O'nun önünde boyun bükmektedir.
Dipnot: 2/116*:Dünya
(Yer)Geçici-İğreti Hayatta Ne Varsa Hepsi Allah’ındır. Bak: 4/31-32; 6/12;
10/55, 66, 68; 20/6.
2/116*: DÜNYA (YER) GEÇİCİ-İĞRETİ HAYATTA NE VARSA
HEPSİ ALLAH'INDIR:
'Allah çocuk edindi.' dediler. Hâşâ! Böyle bir şeyden arınmıştır O! Tam aksine,
göklerdekiler de yerdekiler de O'na aittir. Bunların tümü O'nun önünde boyun
bükmektedir. 2/116.
Eğer yasaklandığınız günahların büyüklerinden uzak kalırsanız, diğer
kötülüklerinizi örteriz ve sizi nimet ve bereket dolu bir varış yerine
ulaştırırız. Allah'ın, bir kısmınıza bir kısmınızdan farklı olarak lütfettiği
şeyleri isteyip durmayın. Erkeklere kendi kazandıklarından bir pay var;
kadınlara da kendi kazandıklarından bir pay var. Allah'tan, O'nun lütfunu isteyin!
Allah, her şeyi iyice bilmektedir. 4/31-32.
Sor: 'Kimindir gökler ve yer?' Cevap ver: 'Allah'ındır.' O Allah ki, rahmeti öz
benliği üzerine yazmıştır. O sizi, varlığında hiç kuşku bulunmayan kıyamet
gününde bir araya mutlaka toplayacaktır. Benliklerini hüsrana yuvarlamış
kişiler var ya, onlar iman etmezler. 6/12.
Gözünüzü açın, göklerde ve yerde ne varsa Allah'ındır! Gözünüzü açın, Allah'ın
vaadi haktır! Ama onların çokları bilmiyorlar. 10/55.
Gözünüzü açın! Göklerde kim var yerde kim varsa Allah'ındır! Allah'ın yanında
başka şeylere yalvaranlar, ortak koştuklarına uymuyorlar/Allah'ın yanında
ortaklara yalvaranlar neyin ardı sıra gidiyorlar? Onlar sadece sanıya uyuyorlar
ve onlar sadece saçmalıyorlar. 10/66.
'Allah çocuk edindi!' dediler. Hâşâ! Allah bundan arınmıştır! O Ganî'dir,
hiçbir şeye muhtaç olmaz! Göklerdekiler de yerdekiler de O'nundur. Elinizde,
söylediğinize ilişkin hiçbir kanıt yok. Allah hakkında bilmediğiniz şeyi mi
söylüyorsunuz? 10/68.
Göklerde, yerde, onların arasında, toprağın bağrında ne varsa O'nundur. 20/6.
MKA.
2/116**: Varlığın Yönetimi (Mülk): Tüm Varlıklar Allah'a Teslim Olmuştur: Allah’a Boyun Eğerler. Bak: 3/83; 7/54; 13/13,15; 16/1; 17/44; 21/19-20,35;
24/41-42; 30/26; 31/29; 41/11.
2/116**: TÜM VARLIKLAR ALLAH'A İSTER-İSTEMEZ TESLİM
OLMUŞTUR
1. ALLAH'A SECDE EDER:
'Göklerde ve yerde kim varsa gölgeleriyle birlikte ister istemez ve sabah-akşam
Allah'a secde eder.' 13/15.
2. ALLAH'A BOYUN EĞER:
'Allah çocuk edindi.' dediler. Hâşâ! Böyle bir şeyden arınmıştır O! Tam aksine,
göklerdekiler de yerdekiler de O'na aittir. Bunların tümü O'nun önünde boyun
bükmektedir.' 2/116.
'Hâlâ Allah'ın dininden gayrısını mı arıyorlar? Oysaki göklerdeki şuurlular da,
yerdekiler de ister istemez O'na teslim olmuşlardır ve yalnız O'na
döndürüleceklerdir.' 3/83.
'Rabbiniz o Allah'tır ki, gökleri ve yeri altı günde yaratmış, sonra da arş
üzerinde egemenlik kurmuştur. Geceyi gündüze bürüyüp örter. O bunu, bu da onu
aralıksız ve titiz bir biçimde kovalar durur. Güneş, Ay, yıldızlar O'nun emrine
boyun eğmiş. Gözünüzü açın; yaratış da O'nundur, emir veriş de / yaratış da
O'nun içindir, emir veriş de. Alemlerin Rabbi olan Allah çok yücedir.' 7/54.
'Gök gürültüsü O'nu hamd ile tespih eder; melekler de O'ndan ürpererek...
Yıldırımlar gönderir de onlarla dilediğini çarpar. Allah, tuzak kuranların
hilelerini başlarına geçirmede çok güçlü olduğu halde, onlar O'na karşı
mücadele edip duruyorlar.' 13/13.
'Göklerde ve yerde kim varsa gölgeleriyle birlikte ister istemez ve sabah-akşam
Allah'a secde eder.' 13/15.
'Allah'ın emri geldi. Onunla yüz yüze gelmekte acele etmeyin. Tüm varlığın
tespih ettiğidir o Allah. Arınmıştır onların şirk koştuklarından.'16/1.
'Yedi gök, yerküre ve bunların içindekiler O'nu tespih ederler. Hiçbir şey
yoktur ki, O'nu överek tespih etmesin; fakat siz onların tespihlerini fark
edemezsiniz. O Halîm'dir, Gafûr'dur.' 17/44
'Göklerde ve yerde kim varsa O'na aittir. Ve O'nun katındakiler, O'na ibadet
etmekten ne çekinirler ne de yorulurlar. Gece ve gündüz tespih ederler, bıkıp
usanmazlar.' 21/19-20.
'Her canlı, ölümü tadacaktır. Biz bir imtihan olarak sizi şer ile de hayır ile
de deniyoruz. Sonunda bize döndürüleceksiniz.' 21/35.
'Görmedin mi, göklerdeki ve yerdeki şuurlular da bölük bölük olmuş kuşlar da
Allah'ı tespih etmektedir. Her biri kendine özgü duasını, kendine özgü
tespihini bilmiştir. Allah, onların yapmakta olduklarını çok iyi bilmektedir.
Göklerin ve yerin mülkü / yönetimi Allah'ındır. Dönüş Allah'adır.' 24/41-42.
'Göklerde ve yerde kim varsa O'nundur. Hepsi O'na boyun eğmektedir.' 30/26.
'Görmedin mi, Allah geceyi gündüzün içine sokuyor, gündüzü de gecenin içine
sokuyor. Güneş'i ve Ay'ı bir emre boyun eğdirmiş. Hepsi belirlenmiş bir süreye
doğru akıp gidiyor. Kuşkusuz, Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdardır.'
31/29.
'Sonra buhar / duman halindeki göğe yöneldi de ona ve yerküreye şöyle seslendi:
'İsteyerek veya istemeyerek gelin!' Onlar şöyle dediler: 'İsteyerek geldik!'
41/11.
3. ALLAH'I TESPİH EDER (MÜSEBBİHAT):
'Göklerde ve yerdeki her şey Allah'ı tespih etmektedir. Azîz'dir O, Hakîm'dir.'
57/1.
'Göklerde ne var, yerde ne varsa Allah'ı tespih etmiştir. Azîz'dir O,
Hakîm'dir.' 59/1; 61/1.
'Göklerdekiler ve yerdekiler o Melik, o Kuddûs, o Azîz, o Hakîm Allah'ı tespih
ediyor.' 62/1.
'Göklerdekiler ve yerdekiler Allah'ı tespih ediyor. O'nundur mülk ve yönetim;
O'nun içindir tüm övgüler. Her şeye gücü yetendir O.' 64/1
'Yedi gök, yerküre ve bunların içindekiler O'nu tespih ederler. Hiçbir şey
yoktur ki, O'nu överek tespih etmesin; fakat siz onların tespihlerini fark
edemezsiniz. O Halîm'dir, Gafûr'dur.' 17/44.
MKA.
2/116***: Kavram Olarak, İtikat, Allah, Allah'ın Sıfatları (Ne Olduğu, Neler
Yaptığı). Bak: 2/116-117,
255; 3/1-2, 5-6, 26-17, 29; 4/87; 5/98; 6/3, 12-14, 18, 73, 101-103, 115, 147;
7/156; 9/78, 116; 10/44, 61, 64-65, 107;13/8-10, 41-42; 14/38; 15/24, 86;
16/19; 17/25, 54-55, 60, 99; 18/109; 19/35-36; 20/82,100; 21/23, 110; 22/70,
76; 23/92, 116; 24/35, 64; 26/9, 75-83, 217-220; 27/73-74; 28/68-70; 29/20-22,
42; 33/43, 54; 34/2; 35/38; 36/12; 39/53; 40/19-20, 23; 41/9, 47; 42/11, 19,
25-26, 31, 49-50; 43/85; 45/36-37; 49/18; 50/16-17; 53/43-54; 54/26-28; 58/7;
59/1, 22-23; 64/4, 18; 67/13-14; 85/12-16.
2/116***: ALLAH'IN SIFATLARI (NE OLDUĞU, NELER
YAPTIĞI):
'Hiç kuşkusuz, güldüren de O'dur, ağlatan da... Hiç kuşkusuz, öldüren de O'dur,
dirilten de... Hiç kuşkusuz, iki çifti, erkeği ve dişiyi yaratan O'dur; Meni
halinde atıldığı zaman bir spermden... Hiç kuşkusuz, o ikinci oluşum da O'nun
işidir. Hiç kuşkusuz, zenginlik veren de O'dur, nimete boğan da... Hiç
kuşkusuz, Şi'ra yıldızının / şuurlanmanın Rabbi de O'dur. Hiç kuşkusuz, daha
önceden gelmiş olan Âd'ı helâk etti. Semûd'u da. Böylece geriye bir şey bırakmadı.
Daha önce de Nûh kavmini. Çünkü onlar, evet onlar zulmettiler, azdılar. Altı
üstüne gelmiş kentleri de yere geçirdi O. Sarıp doladı onlara, sarıp
doladığını.' 53/43-54.
'Hiç kuşkusuz, Rabbinin yakalayışı / çarpışı çok şiddetlidir. İlk yaratan da
O'dur, tekrar yaratan da O'dur!! Gafûr O'dur, Vedûd O! Arşın sahibidir;
Mecîd'dir, şanı yüce olandır! İstediğini hemen yapandır.' 85/12-16.
'Yemin olsun ki, insanı biz yarattık. Nefsinin ona neler fısıldadığını da biz
biliriz. Biz ona, şah damarından daha yakınız. Sağında ve solunda oturmuş iki
görevli kayıt yapmaktadır.' 50/16-17.
'Bize hem bu dünyada güzellik yaz hem de ahirette. Dönüp dolaşıp sana geldik.'
Buyurdu ki: 'Azabıma dilediğimi çarptırırım. Rahmetime gelince, o her şeyi
çepeçevre kuşatmıştır. Ben onu; sakınıp korunanlara, zekâtı verenlere,
ayetlerimize inananlara yazacağım.' 7/ 156.
'Biz, yalnız biz, ölüleri diriltiriz ve onların önden gönderdiklerini de
eserlerini de yazarız. Zaten biz her şeyi apaçık bir kütükte ayrıntılı olarak
kaydetmişizdir.' 36/12.
'Allah, göklerin ve yerin gaybını bilendir / Âlim'dir. O, göğüslerin özündekini
de çok iyi bilir.' 35/38.
'Bir oğul edinmek Allah'a asla yakışmaz. O'nun şanı yücedir. Bir iş ve oluşa
karar verdi mi, ona sadece 'Ol!' der, o hemen oluverir. Şüphesiz, Allah, benim
de Rabbimdir, sizin de Rabbinizdir. O halde O'na ibadet edin. Dosdoğru yol
budur.' 19/35-36.
'Onların önden gönderdiklerini de arkada bıraktıklarını da bilir, ama onlar
O'nu ilimle kuşatamazlar.' 20/110.
'Ve ben, tövbe eden, inanan, hayra ve barışa yönelik iş yapıp sonra da düzgün
bir biçimde yol alan kimseye karşı, gerçekten çok affediciyim, Gaffâr'ım.'
20/82.
'O Azîz, o Rahîm olana güvenip dayan. O ki görüyor seni kıyam ettiğin zaman.
Görüyor nasıldır secde edenler içinde dolaşman. Kuşkusuz, O'dur iyice bilen,
iyice duyan.' 26/217-220.
'Dedi: 'Gördünüz mü neye ibadet ediyormuşsunuz!' 'Siz ve o eski atalarınız!'
'Şüphesiz onlar benim düşmanım. Ama âlemlerin Rabbi dostum.' 'O yarattı beni, O
yol gösteriyor bana.' 'O'dur beni doyuran, suvaran.' 'Hastalandığımda O'dur
bana şifa ulaştıran.' 'Beni öldürecek, sonra diriltecek O'dur.' 'Din gününde
hatalarımı affetmesini umup durduğum da O'dur.' 'Rabbim, bana hükmetme gücü /
hikmet bağışla, beni hak ve barış seven iyiler arasına kat!' 26/75-83.
'Ve hiç kuşku yok, senin Rabbin gerçekten mutlak Azîz, mutlak Rahîm'dir.' 26/9.
'Senin Rabbin, insanlara karşı gerçekten lütufkârdır; fakat çokları
şükretmezler. Ve senin Rabbin, onların göğüslerinin sakladığını da açığa
vurduğunu da çok iyi bilir.' 27/73-74.
'Rabbin dilediğini yaratır ve seçer. Seçim onların değil / onların seçme hakkı
yok. Allah, onların ortak koştuklarından yücedir, arınmıştır. Ve Rabbin onların
göğüslerinin neyi sakladığını, neyi açığa vurduğunu da bilir. O, Allah'tır!
Tanrı yoktur O'ndan başka. İlkte de sonda da hamt yalnız O'nadır. Hüküm de
yalnız O'nundur / O'nun içindir. Ve siz yalnız O'na döndürüleceksiniz.'
28/68-70.
'Benliklerinizin içindekini Rabbiniz daha iyi bilir. Eğer siz barışsever / iyi
kişiler olursanız O, tövbeye sarılanları affeder.' 17/25.
'Rabbiniz sizi daha iyi bilir. Dilerse size rahmet eder, dilerse size azap
eder. Biz seni onlar üzerine vekil göndermedik. Rabbin, göklerdeki ve yerdeki
kimseleri de daha iyi bilir. Yemin olsun biz, peygamberlerin bir kısmını bir
kısmına üstün kılmışızdır. Davûd'a da Zebur'u verdik.' 17/54-55.
'Hani, sana: 'Rabbin, insanları çepeçevre kuşatmıştır.' demiştik. Sana
gösterdiğimiz o rüyayı da Kur'an'da lanetlenmiş bulunan o ağacı / soyu da
insanları sınamak dışında bir sebeple göndermedik. Biz onları korkutuyoruz ama
bu onların kudurganlığını artırmaktan başka bir katkı sağlamıyor.' 17/60.
'Görmediler mi ki, o, gökleri ve yeri yaratan Allah, kendilerinin benzerlerini
yaratmaya da Kaadir'dir. Onlar için bir süre belirlemiştir, bunda kuşku yok.
Ama zalimler, inkârdan başka bir şeyde direnmiyorlar.' 17/99.
'Allah sana bir zarar dokundurursa, onu kaldıracak olan başkası değil, yine
O'dur. O sana bir hayır dilerse, O'nun lütfunu reddedecek yoktur. Kullarından
dilediğini lütfuyla nasiplendirir. Gafûr'dur O, Rahîm'dir.' 10/107.
'Allah, insanlara hiçbir şekilde zulmetmez. Ama insanlar öz benliklerine
zulmediyorlar.' 10/44.
'Bir iş ve oluşta bulunsan, Kur'an'dan bir şey okusan; herhangi bir iş
yapsanız, siz ona dalıp gitmişken biz üstünüzde mutlaka tanıklarız. Ne yerde ne
gökte zerre ağırlığınca bir şey, ondan daha küçüğü de daha büyüğü de Rabbinden
uzakta / gizli kalmaz; tümü apaçık bir Kitap'tadır.' 10/61.
'Dünya hayatında da âhirette de müjde vardır onlara. Allah'ın kelimelerinde
değişme / değiştirme olmaz. İşte budur o büyük kurtuluş. Onların sözü seni
üzmesin. Tüm onur ve kudret Allah'ındır. O her şeyi işitir, her şeyi bilir.'
10/64-65.
'Yemin olsun, sizin önden gidenlerinizi bilmişizdir; yemin olsun, geriye
kalanları da bilmişizdir.' 15/24.
'Kuşkusuz senin Rabbin, evet o, Hallâk'tır, hiç durmadan yaratır; en iyi
şekilde bilir.' 15/86.
'Gökleri ve yeri yaratıp donatan Bedî' O'dur! Nasıl çocuğu olur O'nun,
kendisinin bir eşi olmadı ki! Her şeyi O yarattı ve her şeyi en iyi şekilde
bilen de O'dur! Rabbiniz Allah işte budur! İlah yok O'ndan başka. Her şeyin
yaratıcısıdır, Haalik'tir O. O'na kulluk / ibadet edin! O her şeye Vekîl'dir.
Gözler onu fark edip kavrayamaz. Oysaki O, gözleri görür / bilir. O Latîf'tir,
lütfu çok olduğu halde kendisi görülemez; Habîr'dir, her şeyden haberdardır.'
6/101-103.
'Rabbinin sözü hem doğruluk hem de adalet bakımından tamamlanmıştır. O'nun
sözlerini değiştirecek hiçbir kuvvet yoktur. En iyi işiten, en iyi bilendir O.'
6/115.
'Sor: 'Kimindir gökler ve yer?' Cevap ver: 'Allah'ındır.' O Allah ki, rahmeti
öz benliği üzerine yazmıştır. O sizi, varlığında hiç kuşku bulunmayan kıyamet
gününde bir araya mutlaka toplayacaktır. Benliklerini hüsrana yuvarlamış
kişiler var ya, onlar iman etmezler. Gecenin ve gündüzün içinde yer alan her
şey O'nundur. O, Semî'dir, her şeyi duyar; Alîm'dir, her şeyi bilir. De ki:
'Göklerin ve yerin Fâtır'ı olan o yaratıcıdan, o yedirip doyuran ama kendisi
yedirilip beslenmeyen Allah'tan başkasını mı velî edineyim?' De ki: 'Bana,
İslam'ı / Allah'a teslim olmayı seçenlerin ilki olmam emredildi.' Ve sakın
şirke sapanlardan olma!' 6/12-14.
''Artık seni yalanlarlarsa şunu söyle: 'Rabbiniz çok geniş bir rahmetin
sahibidir. Ancak, O'nun azabı günaha batmışlar topluluğundan uzak tutulamaz.'
6/147.
'Ve kulları üzerinde hüküm ve egemenlik sahibi Kaahir'dir O. Tüm hikmetlerin
kaynağıdır O. Her şeyden haberdardır.' 6/18.
'O, göklerde de Allah'tır, yerde de. O, sizin iç dünyanızı da bilir, açığa
vurduklarınızı da. Neler kazanmakta olduğunuzu da bilir O!' 6/3.
'
Gökleri ve yeri hak olarak yaratan da O'dur. 'Ol!' dediği gün, hemen oluverir.
Sözü haktır O'nun. Sûra üfleneceği gün de mülk ve yönetim O'nundur. Âlim'dir,
görünmeyeni de görüneni de bilen O'dur. O'dur Hakîm, O'dur Habîr.' 6/73.
'Yerin içine gireni, oradan çıkanı, gökten ineni, oraya yükseleni o bilir.
Rahîm'dir O, Gafûr'dur.' 34/2.
'De ki: 'Ey öz benlikleri aleyhine sınırı aşan / aşırı giden kullarım! Allah'ın
rahmetinden ümit kesmeyin! Allah, günahları tümden affeder. Çünkü O, mutlak
Gafur, mutlak Rahim'dir.' 39/53.
'O bilir gözlerin hain bakışını ve göğüslerin sakladığını. Allah, hak ile
hükmeder! O'nun dışında yakardıkları ise hiçbir şeyle hükmedemezler. Allah'tır
mutlak Semî', mutlak Basîr... ' 40/19-20.
'Yemin olsun, Mûsa'yı da ayetlerimizle ve apaçık bir kanıtla göndermiştik.'
40/23.
'Kıyamet saatine ilişkin bilgi, Allah'a bırakılır. Onun ilmi dışında ne
meyveler kabuğundan çıkar ne de bir dişi gebe kalır veya doğurur. 'Ortaklarım
nerede?' diye seslendiği gün, şöyle diyeceklerdir: 'Bizden hiçbir tanık
olmadığını sana arz ederiz.' 41/47.
'De ki: 'Siz, yerküreyi iki günde yaratana gerçekten nankörlük edip O'na
ortaklar mı koşuyorsunuz? Âlemlerin Rabbi'dir O.' 41/9.
'Gökleri ve yeri ortaya çıkarandır, Fâtır'dır O. Size, benliklerinizden eşler
yapmıştır; davarlardan da çiftler. Bu tarz içinde üretiyor sizi. O'nun benzeri
gibi bir şey yoktur. Gereğince işiten, gereğince görendir O.' 42/11.
'Allah, kullarına çok lütufkârdır; dilediğini rızıklandırır. O'dur en güçlü,
O'dur en yüce...' 42/19.
'Kullarından tövbeyi kabul eden O'dur. Çirkinlikleri / kötülükleri affeden O,
yapıp ettiklerinizi bilen O... İman edip hayra ve barışa yönelik işler
yapanların dualarını O cevaplıyor, lütfundan onlara fazlasını O veriyor. İnkârcılara
da şiddetli bir azap var.' 42/25-26.
'Siz yeryüzünde âciz bırakıcılar değilsiniz. Sizin, Allah'tan başka dostunuz da
yoktur, yardımcınız da.' 42/31.
'Göklerin ve yerin mülkü / yönetimi Allah'ındır. Dilediğini yaratır. Dilediğine
kız evlat bağışlar, dilediğine erkek evlatlar armağan eder. Yahut onları
erkekler ve dişiler halinde çift verir. Dilediğini de kısır yapar. O'dur bilen,
O'dur güç yetiren.' 42/49-50.
'Göklerin, yerin ve bunlar arasındakilerin mülkü / yönetimi kendine ait olan o
Allah'ın şanı yücedir. Kıyamet saatine ilişkin bilgi O'nun katındadır. Siz de
O'na döndürüleceksiniz.' 43/85.
'Hamd; göklerin Rabbi, yerin Rabbi, âlemlerin Rabbi olan Allah'adır! Göklerde
ve yerde ululuk / büyüklük O'nundur! Azîz'dir O, Hakîm'dir.' 45/36-37.
'De ki: 'Rabbimin kelimeleri için deniz mürekkep olsa, Rabbimin kelimeleri
tükenmeden önce deniz mutlaka biter. Bir o kadarını daha getirsek de yetmez.'
18/109.
'Allah, sizin gizlediğinizi de açığa vurduğunuzu da bilir.' 16/19.
'Rabbimiz, hiç kuşkusuz sen bizim gizlediğimizi de bilirsin, açığa vurduğumuzu
da. Yerde de gökte de hiçbir şey Allah'a gizli kalmaz.' 14/38.
'Kuşkusuz O, sözün açığa vurulanını da bilir; saklamakta olduklarınızı da
bilir.' 21/110.
'O, yaptığından hesaba çekilmez ama onlar hesaba çekilirler.' 21/23.
'Yücelerden yücedir, o hak padişah olan Allah! İlah yok O'ndan başka. O şanlı
arşın Rabbidir O!' 23/116
'Gözle görülmeyeni de görüleni de bilendir O. Uzaktır onların ortak
koştuklarından.' 23/92.
'Sözünüzü ister gizleyin ister onu açıklayın; şu bir gerçek ki O, göğüslerin
özünü çok iyi bilir. Yaratmış olan bilmez mi / Allah, yarattığı kimseyi bilmez
mi? Latîf'tir O, Habîr'dir.' 67/13-14.
'De ki: 'Yeryüzünde dolaşın da yaratılışın nasıl başladığına bir bakın. İleride
Allah öteki oluşmaya da vücut verecektir. Allah, her şeye Kadîr'dir. Dilediğine
/ dileyene azap eder, dilediğine / dileyene rahmet eder. O'na
döndürüleceksiniz. Siz ne yerde ne de gökte kimseyi âciz bırakamazsınız. Ve
sizin, Allah'tan başka ne bir dostunuz vardır ne de bir yardımcınız.' 29/20-22.
'Allah, onların, kendisinden başka ne gibi bir şeye yalvardıklarını / kulluk
ettiklerini bilir. O'dur Azîz, O'dur Hakîm.' 29/42.
'Allah çocuk edindi.' dediler. Hâşâ! Böyle bir şeyden arınmıştır O! Tam aksine,
göklerdekiler de yerdekiler de O'na aittir. Bunların tümü O'nun önünde boyun
bükmektedir. Gökleri ve yeri, güzelliklerle donatarak yaratan Bedî, O'dur. Bir
şeyin olmasına karar verdi mi ona sadece 'Ol'' der. Artık o, oluverir.'
2/116-117.
'Allah'tan başka ilâh yok. Hayy'dır O, sürekli diridir; Kayyûm'dur O, kudretin
kaynağıdır. Ne gaflet yaklaşır O'na ne kendinden geçme ne de uyku. Göklerde ne
var, yerde ne varsa yalnız O'nun dur. O'nun huzurunda, bizzat O'nun izni
olmadıkça, kim şefaat edebilir! O, insanların önden gönderdiklerini de bilir,
arkada bıraktıklarını da!... İnsanlar O'nun bilgisinden, bizzat kendisinin
dilediği dışında, hiç bir şeyi kavrayıp kuşatamazlar. O'nun kürsüsü, gökleri ve
yeri çepeçevre kuşatmıştır. Göklerin ve yerin korunması O'na hiç de zor gelmez.
Aliy'dir O, yüceliği sınırsızdır; Azîm'dir O, büyüklüğü sınırsızdır.' 2/255.
'Elif, Lâm, Mîm. Allah... İlâh yok O'ndan başka... Hayy'dır O, Kayyûm'dur.'
3/1-2.
'Göklerde ne var, yerde ne varsa Allah'ındır. Dilediğini/dileyeni affeder;
dilediğine / dileyene azap eder. Allah çok affedici, çok merhametlidir.'3/129.
'Şöyle yakar: 'Ey mülkün Mâlik'i, sahibi olan Allah'ım! Sen mülk ve saltanatı
dilediğine verir, mülk ve saltanatı dilediğinden çekip alırsın. Dilediğini
yüceltip aziz edersin, dilediğini alçaltıp zelil kılarsın. İmkân, mal ve nimet
senin elindedir. Sen, her şeye kadirsin.' 'Geceyi gündüzün içine sokarsın,
gündüzü de gecenin içine sokarsın. Diriyi ölüden çıkarırsın, ölüyü diriden
çıkarırsın. Dilediğini hesapsızca rızıklandırırsın.' 3/26-27.
'De ki: 'Göğüslerinizde olanı gizleseniz de açıklasanız da Allah onu bilir.
Göklerdekileri, yerdekileri de bilir. Allah her şeye Kadîr'dir.' 3/29.
'Allah... Gökte ve yerde hiçbir şey O'na gizli kalmaz. Rahimlerde sizi
dilediğince şekillendiren O'dur. İlâh yok O'ndan başka. Azîz'dir O, Hakîm'dir.'
3/5-6.
'O, odur ki sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarsın diye size acıyor / destek
veriyor. Melekleri de öyle yapıyor. Zaten O, inananlara karşı çok
merhametlidir.' 33/43.
'Siz bir şeyi açıklasanız da gizleseniz de Allah bunların tümünü bilmektedir.'
33/54.
'Allah'tır O, ilah yoktur O'ndan başka. Hakkında hiçbir kuşku bulunmayan
kıyamet gününde, hepinizi muhakkak bir araya toplayacaktır. Hadis / söz
bakımından, Allah'tan daha sadık kim olabilir?' 4/87.
'Görmüyorlar mı ki biz o yerküreye geliyor, onu uçlarından eksiltiyoruz. Allah
hükmeder; O'nun hükmünü denetleyecek de yoktur. Hesabı çok çabuk görür O.
Onlardan öncekiler de tuzak kurmuştu, ama tüm tuzaklar Allah'ındır. Her
benliğin ne kazandığını O bilir. Kâfirler de bilecek sonsuzluk yurdu kimindir!'
13/41-42.
'Allah her dişinin neye gebe olduğunu, rahimlerin neyi eksiltip neyi artıracağı
bilir. O'nun katında her şey bir ölçüye bağlıdır. Gaybı da görünen âlemi de
bilendir / Âlim'dir O... Kebîr, sınırsızca büyük O'dur; Müteâl, sonsuzca yüce
O'dur. Sizden, sözü saklayan da açıklayan da geceye sığınıp gizlenen de gündüz
yol alan da onun için birdir.' 13/8-10.
'Yarın bilecekler, kimmiş yalancı küstah! Bir imtihan aracı olarak kendilerine
dişi deveyi göndereceğiz. Artık gözetle onları ve sabret! Suyun, aralarında
bölüştürüleceğini onlara bildir. Her su alış / içiş nöbetledir / içilecek her
miktar hazırlanmıştır.' 54/26-28.
'Göklerde ne var, yerde ne varsa Allah'ı tespih etmiştir. Azîz'dir O,
Hakîm'dir.' 59/1.
'Öyle Allah ki O, tanrı yok O'ndan başka. Gaybı da görünen âlemi de bilen O!
Rahman O, Rahîm O. Öyle Allah ki O, ilah yok O'ndan gayrı! Melik, Kuddûs,
Selâm, Mümin, Müheymin, Azîz, Cebbâr, Mütekebbir. Allah, onların ortak
koşmalarından yücedir, arınmıştır.' 59/22-23.
'Allah, göklerin ve yerin Nur'udur. Onun nurunun örneği, içinde çerağ bulunan
bir kandile benzer. Kandil, bir sırça içerisindedir. Sırça, inciden bir yıldız
gibidir ki, doğuya da batıya da nispeti olmayan bereketli bir zeytin ağacından
yakılır. Bu ağacın yağı, neredeyse ateş dokunmasa bile ışık saçar. Nur üzerine
nurdur o. Allah, dilediğini kendi nuruna kılavuzlar. Allah, insanlara örnekler
verir. Allah her şeyi bilmektedir.' 24/35.
'Gözünüzü açın! Göklerde ne var, yerde ne varsa yalnız Allah'ındır. O sizin ne
hal üzere olduğunuzu bilir. Bir gün O'na döndürülecekler de O onlara, yapıp
ettiklerini haber verecektir. Allah her şeyi iyice bilmektedir.' 24/64.
'Bilmedin mi ki; Allah gökte ne var, yerde ne varsa hepsini bilir. Bunların
tümü bir Kitap'tadır. Bütün bunlar Allah için çok kolaydır.' 22/70.
'Onların önden gönderdiklerini de bilir, arkaya bıraktıklarını da. İş ve
oluşlar Allah'a döndürülür.' 22/76.
'Görmez misin ki Allah, göklerde olanları da yeryüzünde olanları da bilir. Üç
kişi, aralarında fısıldaşmaya görsün, dördüncüleri O'dur; beş kişi fısıldaşmaya
görsün altıncıları O'dur. Bundan az da olsalar çok da olsalar, O mutlaka
onlarla beraberdir; nerede bulunurlarsa bulunsunlar. Sonra onlara, yapıp
ettiklerini kıyamet günü haber verecektir. Allah her şeyi bilmektedir.' 58/7.
'Şu bir gerçek ki, Allah göklerin ve yerin gaybını bilir. Allah, yaptıklarınızı
iyice görmektedir.' 49/18.
'Görünmeyen ve görünen âlemleri bilendir O; Azîz'dir, Hakîm'dir.' 64/18.
'O bilir, göklerde ne var, yerde ne var! Ve bilir sizin gizlediklerinizi de
açıkladıklarınızı da. Allah, göğüslerin özünü çok iyi bilir.' 64/4.
'Bilin ki Allah, azap ettiğinde çok şiddetli eder. Allah; Gafûr'dur,
Rahîm'dir.' 5/98.
'Göklerin de yerin de mülk ve yönetimi Allah'ındır. Diriltir de öldürür de.
Sizin için Allah dışında ne bir dost vardır ne de bir yardımcı.' 9/116.
'Bilmediler mi ki, Allah onların sırrını da fısıldaşmalarını da bilir; Allah
gaybları çok iyi bilendir.' 9/78.
MKA.
2/116****: İnsanın Kendisine ve Çevresine Karşı Ahlaki
Sorumlulukları: Kötü ve Yerilen Tutum ve Davranışlar (Batıl Ameller /
Kötü-Çirkin İşler / Kötü-Çirkin Eylemler): İftira: Genel olarak Allah'a ve İnsanlara yapılan
İftiralar. Bak: 4/112;
5/17-18, 64, 72-73; 6/108, 138, 145; 7/89, 139; 9/30, 37; 10/68; 17/40; 18/5;
19/88-89; 25/4, 21; 33/58; 37/149-163; 53/23; 56/46; 58/2; 72/3-5.
2/116****: GENEL OLARAK ALLAH'A VE İNSANLARA YAPILAN
İFTİRALAR:
'Allah çocuk edindi.' dediler. Hâşâ! Böyle bir şeyden arınmıştır O! Tam aksine,
göklerdekiler de yerdekiler de O'na aittir. Bunların tümü O'nun önünde boyun
bükmektedir. 2/116.
Şu bir gerçek ki, Allah kendisine şirk koşulmasını affetmez, bunun dışında
kalanı / bundan az olanı dilediği kişi için affeder. Allah'a şirk koşan,
gerçekten büyük bir günah işlemiştir. 4/48.
Kim bir hata yahut günah işler de sonra onunla bir suçsuzu itham ederse hiç
kuşkusuz, büyük bir iftira ve açık bir günah yüklenmiş olur. 4/112.
Yemin olsun ki, 'Allah Meryem'in oğlu Mesih'tir' diyenler küfre batmışlardır.
De ki: 'Allah; Meryem'in oğlu Mesih'i, annesini ve yeryüzündeki insanların
hepsini helâk etmek istese Allah'a karşı kimin elinde bir güç vardır!' Hem
göklerin hem yerin hem de bunlar arasındakilerin mülk ve yönetimi Allah'ındır.
Dilediğini yaratır. Allah her şeye Kadîr'dir. Yahudiler ve Hıristiyanlar
dediler ki, biz Allah'ın oğulları ve sevgilileriyiz. De ki: 'O halde niçin size
günahlarınız yüzünden azap ediyor?' Hayır, siz de O'nun yarattıklarından birer
insansınız. Dilediğini affeder O, dilediğine azap eder. Hem göklerin hem yerin
hem de bunlar arasındakilerin mülk ve yönetimi Allah'ındır. Dönüş de O'nadır. 5
/17-18.
Yahudiler dediler ki: 'Allah'ın eli bağlıdır.' Kendi elleri bağlandı / elleri
bağlanasıcalar! Söylemiş oldukları yüzünden lanetlendiler. Söylediklerinin
aksine, Allah'ın iki eli de alabildiğine açıktır; dilediği gibi bağışta
bulunur. İnan olsun ki, Rabbinden sana indirilen, küfür ve taşkınlık yönünden
onları iyice azdıracaktır. Onların arasına, ta kıyamet gününe kadar düşmanlık
ve nefret atmışızdır. Ne zaman savaş için bir ateş yaksalar, Allah onu söndürür
de onlar yeryüzünde yine bozgunculuğa koşarlar. Ama Allah, bozguncuları sevmez.
5/64.
Yemin olsun ki, 'Allah, Meryem'in oğlu Mesih'in ta kendisidir!' diyenler küfre
batmışlardır. Mesih şöyle demişti: 'Ey İsrailoğulları, hem sizin Rabbiniz hem
de benim Rabbim olan Allah'a kulluk / ibadet edin! Gerçek olan şu ki, Allah'a
ortak koşana Allah, cenneti haram kılmıştır. Varacağı yer ateştir onun.
Zalimlerin yardımcıları olmayacaktır.' Yemin olsun ki, 'Allah, üçün
üçüncüsüdür!' diyenler de küfre batmıştır. Bir tek Tanrı dışında hiçbir ilah
yoktur. Bu söyleye geldiklerine son vermezlerse, onların küfre sapanlarına
korkunç bir azap mutlaka gelip çatacaktır. 5/72-73.
Onların Allah dışında dua ettiklerine / çağrıda bulunduklarına sövmeyin. Yoksa
onlar da düşmanlıkla ve bilgisizce Allah'a söverler. Biz her ümmete yaptığı işi
bu şekilde süslü gösterdik. Sonra hepsinin dönüşü Rablerinedir. O, onlara,
yapmakta olduklarını haber verecektir. 6/108.
Kendi kuruntularına uygun olarak şöyle dediler: 'Şunlar, dokunulmaz hayvanlar
ve ekinlerdir. Bizim dilediğimizden başkası yiyemez bunları.' Hayvanlar var,
sırtlarına binmek yasaklanmıştır; hayvanlar var, Allah'a iftira yüzünden
üzerlerine Allah'ın adını anmıyorlar. Allah onları üretmekte oldukları
iftiralar yüzünden cezalandıracaktır. 6/138.
De ki: 'Bana vahyolunanlar içinde, bu haram dediklerinizi yiyecek birine
yasaklanmış bir şey bulamıyorum. Yalnız şunlardan biri olursa başka: leş,
akıtılmış kan, domuz eti -ki o bir pisliktir- Allah'tan başkası adına
boğazlanmış bir murdar.' Iztırar haline düşen, başkasının hakkına dokunmamak,
zorunluluk sınırını da aşmamak şartıyla bunlardan yiyebilir. Çünkü senin Rabbin
çok bağışlayıcı, çok merhametlidir. 6/145.
'Allah bizi, milletimizden kurtardıktan sonra tekrar ona dönersek yalan düzüp
Allah'a iftira etmiş oluruz. Rabbimiz Allah istemediği sürece, sizin
milletinize dönmemiz söz konusu edilemez. Rabbimiz, bilgice her şeyi
kuşatmıştır. Allah'a dayanıp güvendik biz. Ey Rabbimiz! Toplumumuzla bizim
aramızda hak ile hükmet. Sen, çözüm getirenlerin en hayırlısısın.' 7/89.
'Şu gördüklerinizin, içinde bulundukları din çökmüştür. Yapmakta oldukları da
boşa çıkacaktır.' 7/139.
Yahudiler: 'Uzeyr, Allah'ın oğludur.' dediler; Hıristiyanlar da: 'Mesih,
Allah'ın oğludur.' dediler. Kendi ağızlarının sözüdür bu. Kendilerinden önce
inkâr edenlerin sözlerine benzetme yapıyorlar. Allah onları kahretsin! Nasıl da
yüz geri çevriliyorlar! 9/30.
Haram ayları ertelemek, küfürde bir artırmadır ki, onunla inkâr edenler
saptırılır. Onu bir yıl helal sayarlar, bir yıl haramlaştırırlar ki, Allah'ın
yasakladığının sayısını denkleştirip Allah'ın haram kıldığını
helalleştirsinler. Amellerinin kötülüğü kendilerine süslü gösterilmiştir.
Allah, küfre batan bir topluluğu iyiye ve güzele kılavuzlamaz. 9/37.
'Allah çocuk edindi!' dediler. Hâşâ! Allah bundan arınmıştır! O Ganî'dir,
hiçbir şeye muhtaç olmaz! Göklerdekiler de yerdekiler de O'nundur. Elinizde,
söylediğinize ilişkin hiçbir kanıt yok. Allah hakkında bilmediğiniz şeyi mi
söylüyorsunuz? 10/68.
Rabbiniz, oğulları seçip size özgüledi de kendisi meleklerden kızlar mı edindi?
Gerçekten siz çok dehşet verici bir söz söylüyorsunuz! 17/40.
Ona ilişkin ne kendilerinin bir ilmi vardır ne de atalarının. Söz olarak ne
büyüktür ağızlarından çıkıveren! Onlar bir yalandan başka şey söylemiyorlar.
18/5.
'Rahman çocuk edindi.' dediler. Yemin olsun ki siz, çok çirkin bir iddiada
bulundunuz. 19/88-89.
Küfre batanlar dediler ki: 'Bu, onun uydurduğu bir düzmeceden başka şey
değildir. Ve bu düzmecede ona, başka bir topluluk da yardım etmiştir.' Yemin
olsun ki, bunu söyleyenler bir zulüm, günah ve iftira sergilemişlerdir. 25/4.
Bize kavuşmayı ummayanlar dediler ki: 'Üstümüze melekler inse, yahut Rabbimizi
görsek olmaz mı?' Yemin olsun ki, kendi benliklerinde büyüklük kuruntusuna
düştüler ve korkunç bir biçimde azdılar. 25/21.
Mümin erkeklerle mümin kadınları, yapmadıkları bir şeyden dolayı rahatsız
edenler, bir iftira ve açık bir günah yüklenmişlerdir. 33/58.
Şimdi sor şunlara: 'Kızlar Rabbinin de oğlanlar onların mı?' Yoksa biz,
melekleri, bunların tanıklık ettikleri bir sırada, dişiler olarak mı yarattık?
Dikkat edin, onlar, iftiralarının bir eseri olarak mutlaka şöyle diyecekler:
'Allah doğurdu!' Vallahi onlar yalancıdırlar. Allah, kızları oğlanlara tercih
mi etmiş? Ne oluyor size, o nasıl hüküm veriyorsunuz? Hâlâ düşünüp ibret
almıyor musunuz? Yoksa apaçık bir kanıtınız mı var? Eğer doğru sözlülerseniz,
hadi getirin kitabınızı! Allah'la cinler arasında bir nesep oluşturdular. Yemin
olsun, cinler de bilmiştir kendilerinin Allah huzuruna mutlaka
getirileceklerini / cinler de bilmiştir, bunların Allah'ın huzuruna mutlaka
çıkarılacaklarını. Allah arınmıştır bunların nitelemelerinden. Allah'ın samimi,
seçkin kulları, bunların yaptıklarından uzaktır. Siz ve kulluk ettiğiniz
şeyler, O'na karşı kimseyi fitneye düşüremezsiniz. Cehenneme salınacak olan
müstesna. 37/149-163.
Bunlar, sizin ve atalarınızın taktığı isimlerden başka şeyler değildir. Onlar
hakkında Allah bir kanıt indirmemiştir. Onlar, sadece sanıya, bir de nefislerin
hoşlandığı şeylere uyuyorlar. Yemin olsun, onlara hidayet Rablerinden
gelmiştir. 53/23.
O büyük günah üzerinde ısrar edip dururlardı. Ve şöyle derlerdi: 'Ölünce mi,
toprak ve kemik haline gelince mi, sahi o zaman mı yeniden diriltileceğiz?'
56/46 -47.
İçinizden, kadınlarına zıhar edenlerin, o kadınlar anneleri değildir. Onların
anneleri ancak kendilerini doğuran kadınlardır. Böyleleri, kabul edilemez bir
söz ve boş bir lakırdı sarf ediyorlar. Bununla birlikte Allah, gerçekten çok
affedici, çok bağışlayıcıdır. 58/2.
'Rabbimizin adı / kudreti / işi / gayreti çok yücedir. O, ne bir dişi dost
edinmiştir ne de bir çocuk.' 'Doğrusu, bizim beyinsiz, Allah hakkında saçma
lakırdı ediyormuş.' 'Biz sanmıştık ki, ne insanlar ne de cinler Allah hakkında
asla yalan söylemezler.' 72/3-5.
MKA.
2/116*****: Toplumsal Düzen: Aile Hayatı: Çocuklar: Oğul (Erkek Evlat): Allah'ın oğlu, çocuğu ve eşi/hanımı yoktur. Bak: 4/171; 6/101; 9/30; 10/68; 17/111; 18/4; 19/35, 88, 91-92; 21/26; 23/91;
25/2; 37/152; 39/4; 43/81; 72/3.
2/116*****: OĞUL (ERKEK EVLAT), ALLAH'IN OĞLU, ÇOCUĞU
VE EŞİ / HANIMI YOKTUR:
'Allah çocuk edindi.' dediler. Hâşâ! Böyle bir şeyden arınmıştır O! Tam aksine,
göklerdekiler de yerdekiler de O'na aittir. Bunların tümü O'nun önünde boyun
bükmektedir. 2/116.
Ey Ehlikitap! Dininizde aşırılığa gidip doymazlık etmeyin! Allah hakkında
gerçek dışı bir şey söylemeyin! Meryem oğlu İsa Mesih, Allah'ın resulü ve
kelimesidir. Onu, kendisinden bir ruhla beraber Meryem'e atmıştır. Artık
Allah'a ve resullerine inanın. 'Üçtür!' demeyin. Son verin, sizin için daha iyi
olur. Allah Vâhid'dir, tek ve biricik ilahtır. Kendisi için bir çocuk
olmasından arınmıştır O. Yalnız O'nundur göklerdekiler ve yerdekiler. Vekil
olarak Allah yeter. 4/171.
Gökleri ve yeri yaratıp donatan Bedî' O'dur! Nasıl çocuğu olur O'nun,
kendisinin bir eşi olmadı ki! Her şeyi O yarattı ve her şeyi en iyi şekilde
bilen de O'dur! 6/101.
Yahudiler: 'Uzeyr, Allah'ın oğludur.' dediler; Hıristiyanlar da: 'Mesih,
Allah'ın oğludur.' dediler. Kendi ağızlarının sözüdür bu. Kendilerinden önce
inkâr edenlerin sözlerine benzetme yapıyorlar. Allah onları kahretsin! Nasıl da
yüz geri çevriliyorlar! 9/30.
'Allah çocuk edindi!' dediler. Hâşâ! Allah bundan arınmıştır! O Ganî'dir,
hiçbir şeye muhtaç olmaz! Göklerdekiler de yerdekiler de O'nundur. Elinizde,
söylediğinize ilişkin hiçbir kanıt yok. Allah hakkında bilmediğiniz şeyi mi
söylüyorsunuz? 10/68.
Şöyle de: 'Hamd, o Allah'a özgüdür ki, çocuk edinmemiştir; mülk ve yönetiminde
ortağı yoktur; âcizlik yüzünden dost edinmemiştir.' Ve tekbir edip yücelt O'nu!
17/111.
Ve 'Allah bir çocuk edindi' diyenleri uyarsın diye indirdi onu. 18/4.
Bir oğul edinmek Allah'a asla yakışmaz. O'nun şanı yücedir. Bir iş ve oluşa
karar verdi mi, ona sadece 'Ol!' der, o hemen oluverir. 19/35.
'Rahman çocuk edindi.' dediler. 19/88.
Rahman için çocuk iddia ettiklerinden ötürü. Rahman'a çocuk edinmek yakışmaz.
19/91-92.
'Rahman çocuk edindi' dediler. Hâşâ, bundan arınmıştır O! Onlar,
lütuflandırılmış kullardır. 21/26.
Allah, çocuk filan edinmemiştir. O'nunla beraber herhangi bir ilah da yoktur.
Eğer böyle olsaydı, her ilah kendi yarattığını yok ederdi ve mutlaka biri
ötekine üstün gelmeye çalışırdı. Allah'ın şanı onların nitelendirmelerinden
yücedir, arınmıştır. 23/91.
Göklerin ve yerin mülk ve saltanatı yalnız O'nundur. Çocuk edinmemiştir O. Mülk
ve saltanatında ortak yoktur O'na. Her şeyi yaratmış ve her şeye bir ölçü ve
oluş tarzı takdir etmiştir. 25/2.
'Allah doğurdu!' Vallahi onlar yalancıdırlar. 37/152.
Eğer Allah bir çocuk edinmek isteseydi, yaratmakta olduklarından dilediğini
seçerdi. Böyle bir şeyden arınmıştır O. Allah'tır, Vahid'dir, Kahhar'dır O.
39/4.
De ki: 'Eğer Rahman'ın bir çocuğu olsaydı, ona kulluk edenlerin ilki ben
olurdum.' 43/81.
'Rabbimizin adı / kudreti / işi / gayreti çok yücedir. O, ne bir dişi dost
edinmiştir ne de bir çocuk.' 72/3.
MKA.
2/116******: Tarih ve Kıssalar: Peygamber Kıssaları:
İmran Ailesi: Hz. İsa ve Meryem: İsa: Allah çocuk edinmemiştir. Bak: 10/68.
2/116******: İSA: ALLAH ÇOCUK EDİNMEMİŞTİR:
'Allah çocuk edindi.' dediler. Hâşâ! Böyle bir şeyden arınmıştır O! Tam aksine,
göklerdekiler de yerdekiler de O'na aittir. Bunların tümü O'nun önünde boyun
bükmektedir. 2/116.
'Allah çocuk edindi!' dediler. Hâşâ! Allah bundan arınmıştır! O Ganî'dir,
hiçbir şeye muhtaç olmaz! Göklerdekiler de yerdekiler de O'nundur. Elinizde,
söylediğinize ilişkin hiçbir kanıt yok. Allah hakkında bilmediğiniz şeyi mi
söylüyorsunuz? 10/68.
MKA.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder