İŞTE ATATÜRK

İŞTE ATATÜRK
Allah Kuran’da: “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.” (17/İSRA/36) buyurmuştur. Atatürk de: “Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın” (Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi 1-5, 1977 /A. Gürtaş, s. 41) demektedir.- "İŞTE ATATÜRK" PORTALINA GİRMEK İSTEDİĞİNİZDE YUKARIDAKİ RESMİ TIKLAYINIZ.

20 Mart 2017 Pazartesi

HÂMAN, KARUN, TÛR DAĞI, TUVA (KUTSAL VADİ), LEVHALAR, ASA,



IX. TARİH VE KISSALAR


B. PEYGAMBER KISSALARI-23


11.
 HZ. MUSA, HARUN VE İSRAİLOĞULLARI-12


f) Hâman

 

Ve yeryüzünde onlara imkân ve kudret verelim. Firavun'a, Hâman'a ve onların ordularına da korkmakta oldukları şeyleri gösterelim. 28. sure (KASAS) 6. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)

Nihayet, Firavun ailesi onu kayıp bir şey olarak bulup aldı. O, kendileri için bir düşman ve tasa olacaktı. Gerçek olan şu ki Firavun, Hâman ve bunların orduları yanlış yoldaydılar. 28. sure (KASAS) 8. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)

Firavun dedi: "Ey seçkinler topluluğu! Ben sizin için benden başka bir tanrı tanımıyorum. Ey Hâmân! Benim için çamurun üzerinde ocağı yakıp bana bir kule yap ki Mûsa'nın tanrısına ulaşayım. Aslında ben onun yalancılardan olduğunu sanıyorum." 28. sure (KASAS) 38. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)

Karun'u, Firavun'u, Hâmân'ı da öyle yaptık. Yemin olsun, Mûsa onlara açık seçik kanıtlarla geldiği halde, yeryüzünde büyüklük tasladılar. Ama öne geçemezlerdi. 29. sure (ANKEBÛT) 39. ayet (Resmi: 29/İniş:85/Alfabetik:8)

Firavun'a, Hâmân'a ve Karun'a göndermiştik de onlar şöyle demişlerdi: "Tam yalancı bir sihirbazdır bu!" 40. sure (MÜ'MİN) 24. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)

Firavun dedi ki: "Ey Hâmân, sebeplere ulaşabilmem için bana yüksek bir kule yap!" 40. sure (MÜ'MİN) 36. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)

g) Karun


Şu da bir gerçek ki Karun, Mûsa kavmindendi. Onlara karşı şımarıklık/azgınlık yaptı. Ona öyle hazineler vermiştik ki, anahtarlarını taşımak, kuvvetli bir grubu bile zorluyordu. Kavmi ona şöyle demişti: "Şımarma, çünkü Allah, şımaranları sevmez." "Allah'ın sana verdikleri içinde âhiret yurdunu ara, dünyadan da nasibini unutma. Allah'ın sana güzel davrandığı gibi sen de güzel davran/Allah'ın sana lütufta bulunduğu gibi sen de lütufta bulun. Yeryüzünde fesat isteyip durma, çünkü Allah fesat peşinde koşanları sevmez." O dedi: "Bu servet bana, bendeki bir ilim sayesinde verildi." Peki o bilmedi mi ki Allah, önceki nesiller içinden ondan kuvvetçe daha zorlu, sayıca daha çok olanları bile helâk etmiştir. Günahlarının ne olduğu, günahkârlardan sorulmaz. Karun, süsü püsü içinde toplumunun karşısına çıktı. Şu iğreti dünya hayatını amaçlayanlar dediler ki: "Ah, Karun'a verilenin bir benzeri bize de verilseydi. Gerçekten o, çok nasipli bir adam!" Kendilerine ilim verilmiş olanlar şöyle demişti: "Yazıklar olsun size! İman edip hayra ve barışa yönelik iş yapan kişi için Allah'ın vereceği karşılık daha üstündür. Ama buna, sadece sabredenler ulaştırılır." Nihayet, Karun'u da sarayını da yere geçirdik. Allah'a karşı kendisine yardım edecek yandaşları da yoktu. Kendi kendisine yardım edebileceklerden de değildi. Akşam onun mevkiine/konumuna imrenenler sabah şöyle diyorlardı: "Vay be! Allah, kullarından dilediğine rızkı açıp yayıyor, dilediğine de ölçüyle veriyor/kısıyor. Allah bize lütufta bulunmasaydı, vallahi bizi de batırmıştı. Demek ki, inkârcılar asla iflah etmiyorlar." 28. sure (KASAS) 76-82. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)
Karun'u, Firavun'u, Hâmân'ı da öyle yaptık. Yemin olsun, Mûsa onlara açık seçik kanıtlarla geldiği halde, yeryüzünde büyüklük tasladılar. Ama öne geçemezlerdi. 29. sure (ANKEBÛT) 39. ayet (Resmi: 29/İniş:85/Alfabetik:8)

Firavun'a, Hâmân'a ve Karun'a göndermiştik de onlar şöyle demişlerdi: "Tam yalancı bir sihirbazdır bu!" 40. sure (MÜ'MİN) 24. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)

h) Tûr Dağı


(1) Tûr Dağı, İsrailoğullarına indirilenler ve verdikleri söze karşılık üzerlerinden kaldırılanlar
 
Hani, sizden şu şekilde kesin söz almış da Tûr'u üzerinize kaldırmıştık: "Size verdiğimizi kuvvetle tutun ve içinde olanı hatırlayıp zikredin ki, sakınabilesiniz." 2. sure (BAKARA) 63. ayet (Resmi: 2/İniş:92/ Alfabetik: 11)

Hani kesin söz almıştık sizden de Tûr'u üzerinize kaldırmıştık. "Size verdiğimizi kuvvetlice tutun ve dinleyin." demiştik. Şöyle demişlerdi: "Dinledik ve isyan ettik." İnkârları yüzünden gönüllerine buzağı içirildi. De ki: "Eğer inanan kişilerseniz, ne kötü şeydir size imanınızın emretmekte olduğu..." 2. sure (BAKARA) 93. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Kesin söz vermeleri için Tûr'u üzerlerine kaldırdık ve onlara: "Kapıdan secde ederek girin." dedik. Onlara şunu da söyledik: "Cumartesi gününde azgınlık yapmayın." Onlardan sapasağlam bir söz almıştık. 4. sure (NİSA) 154. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)

Ona Tûr'un sağ tarafından seslendik. Onu, fısıldaşan kimse kadar yaklaştırdık. 19. sure (MERYEM) 52. ayet (Resmi: 19/İniş:44/Alfabetik:63)

Ey İsrailoğulları, şu bir gerçek ki, biz sizi düşmanınızdan kurtardık. Tûr'un sağ yanında size vaatte bulunduk. Ve üstünüze kudret helvasıyla bıldırcın indirdik. 20. sure (TÂHÂ) 80. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)

Mûsa süreyi bitirip ailesiyle yola çıkınca, Tûr tarafından bir ateş fark etti. Ailesine dedi ki: "Bekleyin, bir ateş fark ettim. Belki ondan size bir haber getiririm, belki bir ateş koru getiririm de ısınırsınız." 28. sure (KASAS) 29. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)

Ve sen, biz seslendiğimizde, Tûr tarafında da değildin. Sen, senden önce kendilerine uyarıcı gelmemiş bir toplumu uyarmak için Rabbinden bir rahmetsin. Bu sayede onların düşünüp öğüt almaları umuluyor. 28. sure (KASAS) 46. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)

Yemin olsun Tûra, 52. sure (TÛR) 1. ayet (Resmi: 52/İniş:76/Alfabetik:106)

Tûr-i Sîna'ya, 95. sure (TÎN) 2. ayet (Resmi: 95/İniş:28/Alfabetik:105)

(2) Tûr Dağı, verilen nimetler / rızklar
 
Ve bulutu üstünüze gölgelik yaptık ve size kudret helvasıyla bıldırcın indirdik: "rızk olarak size verdiklerimizin, en temizlerinden yiyin." dedik. Onlar zulmü bize yapmadılar, onlar kendi benliklerine zulmetmekteydiler. 2. sure (BAKARA) 57. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Hani, sizden şu şekilde kesin söz almış da Tûr'u üzerinize kaldırmıştık: "Size verdiğimizi kuvvetle tutun ve içinde olanı hatırlayıp zikredin ki, sakınabilesiniz." 2. sure (BAKARA) 63. ayet (Resmi: 2/İniş:92/ Alfabetik:11)

Ve bir ağaç da yetiştirdik ki, Tûr-i Sina'dan çıkar, yağlı olarak biter; yiyenlere katıktır. 23. sure (MÜ'MİNÛN) 20. ayet (Resmi: 23/İniş:74/Alfabetik:70)

i) Tuva (Kutsal Vadi)


"Benim ben, senin Rabbin! Hadi, pabuçlarını çıkar; sen kutsal vadide, Tuva'dasın." 20. sure (TÂHÂ) 12. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)

Hani, Rabbi ona, kutsal vadide, Tuva'da seslenmişti: 79. sure (NÂZİÂT) 16. ayet (Resmi: 79/İniş:81/ Alfabetik:78)

j) Levhalar

 

Biz Musa için levhalarla her şeyi yazdık: Öğüt olarak, her şeyin ayrıntısı olarak. "Kuvvetle tut bunları ve emret toplumuna da onları en güzel şekliyle tutsunlar. Fasıklar yurdunu göstereceğim size." 7. sure (A'RAF) 145. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Musa, kızgın ve üzgün bir halde kavmine döndüğünde şöyle dedi: "Benden sonra arkamdan ne kötü şeyler yaptınız! Rabbinizin emrini bekleyemediniz mi? Levhaları yere attı, kardeşinin başını tuttu, kendisine doğru çekiyordu. Kardeşi dedi ki: "Ey annem oğlu! Bu topluluk beni horlayıp hırpaladı. Nerdeyse canımı alıyorlardı. Bir de sen düşmanları bana güldürme. Beni şu zalim toplulukla bir tutma." 7. sure (A'RAF) 150. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Öfke, Musa'yı rahat bırakınca, levhaları aldı. Onlardaki yazıda, yalnız Rableri karşısında ürperenler için bir rahmet ve bir kılavuz vardı. 7. sure (A'RAF) 154. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Korunmuş bir levhada/Levh-i Mahfûz'dadır. 85. sure (BÜRÛC) 22. ayet (Resmi: 85/İniş:27/Alfabetik:14)

k) Asa


(1) Firavunun sihirbazlarının/büyücülerinin asaları/değnekleri
 
Mûsa dedi: "Hayır, siz atın!" Bir de ne görsün! Onların ipleri, sopaları, yaptıkları büyüler yüzünden, kendisine gerçekten koşuyorlarmış hayalini verdi. 20. sure (TÂHÂ) 66. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)

 Bunun üzerine onlar, iplerini ve değneklerini ortaya attılar ve dediler: "Firavun'un onur ve yüceliği aşkına biz, evet biz galip geleceğiz." 26. sure (ŞUARA) 44. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)

(2) Hz. Musa'nın asası

Bir zamanlar Mûsa, toplumu için su istemişti de biz, "Değneğinle şu taşa vur!" demiştik. Taştan hemen on iki göze fışkırmıştı. Her bölük insan kendilerine özgü su kaynağını bilmişti. "Allah'ın rızkından yiyin, için; yeryüzünde bozgunculuk yaparak şuna buna saldırmayın." demiştik. 2. sure (BAKARA) 60. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

 Bunun üzerine Musa, asasını yere attı; birden korkunç bir ejderha oluverdi o. 7. sure (A'RAF) 107. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Biz de Musa'ya şöyle vahyettik: "Hadi at asanı!" Bir de ne görsünler, asa, onların ortaya getirdikleri şeyleri yalayıp yutuyor. 7. sure (A'RAF) 117. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Biz onları, on iki torun kabileye ayırdık. Toplumu kendisinden su istediğinde de Musa'ya, "asanı taşa vur" diye vahyettik. Taştan, on iki göze fışkırdı. Her oymak, su içeceği yeri belledi. Onların üzerlerine bulutları gölgelik yaptık, kendilerine kudret helvası ve bıldırcın indirdik. "Yiyiniz size verdiğimiz rızıkların temizlerinden!" onlar bize zulmetmediler, ama öz benliklerine zulmediyorlardı. 7. sure (A'RAF) 160. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

(3) Asa ve mucizeler, küfre şartlanmamış benliklere Hakkın/gerçeğin gösterilmesi
Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Onlar artık dönmezler. 2. sure (BAKARA) 18. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
O da asasını attı. Bir de ne görsünler, asa korkunç bir ejderha oluvermiş. 26. sure (ŞUARA) 32. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)

Mûsa da asasını attı. Bir de ne görsünler, o onların hüner olarak ortaya getirdikleri şeyleri yalayıp yutuyor. 26. sure (ŞUARA) 45. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)

Bunun üzerine Mûsa'ya, "Asanla denize vur!" diye vahyettik. Deniz hemen yarıldı, her dalga kümesi kocaman bir dağ gibi oldu. 26. sure (ŞUARA) 63. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)

"Asanı bırak!" Bunun üzerine Mûsa, asayı çevik bir yılan gibi titreyip kıvrılır görünce gerisin geri kaçtı ve arkasına bakmadı. "Korkma ey Mûsa, benim. Benim huzurumda, elçi olarak gönderilenler korkmaz." 27. sure (NEML) 10. ayet (Resmi: 27/İniş:48/Alfabetik:81)

"Asanı at!" Asanın çevik bir yılan gibi titreyip kıvrıldığını görünce gerisin geri döndü; arkaya bile bakmadı. "Geri dön ey Mûsa, korkma! Güven içinde olanlardansın." 28. sure (KASAS) 31. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)

Sonunda, Süleyman için ölüm hükmünü verdiğimizde, onun ölümünü, değneğini yiyen dâbbetül arzdan/ağaç kurtçuğundan başkası onlara göstermedi. Süleyman yere yığılınca, açıkça anlaşıldı ki, eğer cinler gaybı bilmiş olsalardı, o alçaltıcı azap içinde bekleyip durmazlardı. 34. sure (SEBE') 14. ayet (Resmi: 34/İniş:58/Alfabetik:91)



RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal

Selam...

​ T.C. / M. Kemal Adal 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder