IX. TARİH VE KISSALAR
B. PEYGAMBER
KISSALARI-23
11. HZ. MUSA,
HARUN VE İSRAİLOĞULLARI-12
f) Hâman
Ve
yeryüzünde onlara imkân ve kudret verelim. Firavun'a, Hâman'a ve onların
ordularına da korkmakta oldukları şeyleri gösterelim. 28. sure (KASAS) 6. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)
Nihayet,
Firavun ailesi onu kayıp bir şey olarak bulup aldı. O, kendileri için bir
düşman ve tasa olacaktı. Gerçek olan şu ki Firavun, Hâman ve bunların orduları
yanlış yoldaydılar. 28. sure (KASAS) 8. ayet
(Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)
Firavun
dedi: "Ey seçkinler topluluğu! Ben sizin için benden başka bir tanrı
tanımıyorum. Ey Hâmân! Benim için çamurun üzerinde ocağı yakıp bana bir kule
yap ki Mûsa'nın tanrısına ulaşayım. Aslında ben onun yalancılardan olduğunu
sanıyorum." 28. sure (KASAS) 38. ayet
(Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)
Karun'u,
Firavun'u, Hâmân'ı da öyle yaptık. Yemin olsun, Mûsa onlara açık seçik
kanıtlarla geldiği halde, yeryüzünde büyüklük tasladılar. Ama öne geçemezlerdi.
29. sure (ANKEBÛT) 39. ayet (Resmi: 29/İniş:85/Alfabetik:8)
Firavun'a,
Hâmân'a ve Karun'a göndermiştik de onlar şöyle demişlerdi: "Tam yalancı
bir sihirbazdır bu!" 40. sure
(MÜ'MİN) 24. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)
Firavun dedi
ki: "Ey Hâmân, sebeplere ulaşabilmem için bana yüksek bir kule yap!" 40. sure (MÜ'MİN) 36. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)
g) Karun
Şu da bir gerçek ki Karun, Mûsa kavmindendi.
Onlara karşı şımarıklık/azgınlık yaptı. Ona öyle hazineler vermiştik ki,
anahtarlarını taşımak, kuvvetli bir grubu bile zorluyordu. Kavmi ona şöyle demişti:
"Şımarma, çünkü Allah, şımaranları sevmez." "Allah'ın sana
verdikleri içinde âhiret yurdunu ara, dünyadan da nasibini unutma. Allah'ın
sana güzel davrandığı gibi sen de güzel davran/Allah'ın sana lütufta bulunduğu
gibi sen de lütufta bulun. Yeryüzünde fesat isteyip durma, çünkü Allah fesat
peşinde koşanları sevmez." O dedi: "Bu servet bana, bendeki bir ilim
sayesinde verildi." Peki o bilmedi mi ki Allah, önceki nesiller içinden
ondan kuvvetçe daha zorlu, sayıca daha çok olanları bile helâk etmiştir.
Günahlarının ne olduğu, günahkârlardan sorulmaz. Karun, süsü püsü içinde
toplumunun karşısına çıktı. Şu iğreti dünya hayatını amaçlayanlar dediler ki:
"Ah, Karun'a verilenin bir benzeri bize de verilseydi. Gerçekten o, çok
nasipli bir adam!" Kendilerine ilim verilmiş olanlar şöyle demişti:
"Yazıklar olsun size! İman edip hayra ve barışa yönelik iş yapan kişi için
Allah'ın vereceği karşılık daha üstündür. Ama buna, sadece sabredenler
ulaştırılır." Nihayet, Karun'u da sarayını da yere geçirdik. Allah'a karşı
kendisine yardım edecek yandaşları da yoktu. Kendi kendisine yardım
edebileceklerden de değildi. Akşam onun mevkiine/konumuna imrenenler sabah
şöyle diyorlardı: "Vay be! Allah, kullarından dilediğine rızkı açıp
yayıyor, dilediğine de ölçüyle veriyor/kısıyor. Allah bize lütufta
bulunmasaydı, vallahi bizi de batırmıştı. Demek ki, inkârcılar asla iflah
etmiyorlar." 28. sure (KASAS) 76-82. ayet
(Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)
Karun'u,
Firavun'u, Hâmân'ı da öyle yaptık. Yemin olsun, Mûsa onlara açık seçik kanıtlarla
geldiği halde, yeryüzünde büyüklük tasladılar. Ama öne geçemezlerdi. 29. sure (ANKEBÛT) 39. ayet (Resmi: 29/İniş:85/Alfabetik:8)
Firavun'a,
Hâmân'a ve Karun'a göndermiştik de onlar şöyle demişlerdi: "Tam yalancı
bir sihirbazdır bu!" 40. sure
(MÜ'MİN) 24. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)
h) Tûr Dağı
(1) Tûr Dağı, İsrailoğullarına indirilenler ve verdikleri söze karşılık üzerlerinden kaldırılanlar
Hani, sizden
şu şekilde kesin söz almış da Tûr'u üzerinize kaldırmıştık: "Size
verdiğimizi kuvvetle tutun ve içinde olanı hatırlayıp zikredin ki,
sakınabilesiniz." 2. sure (BAKARA) 63.
ayet (Resmi: 2/İniş:92/ Alfabetik: 11)
Hani kesin
söz almıştık sizden de Tûr'u üzerinize kaldırmıştık. "Size verdiğimizi
kuvvetlice tutun ve dinleyin." demiştik. Şöyle demişlerdi: "Dinledik
ve isyan ettik." İnkârları yüzünden gönüllerine buzağı içirildi. De ki:
"Eğer inanan kişilerseniz, ne kötü şeydir size imanınızın emretmekte
olduğu..." 2. sure (BAKARA) 93. ayet
(Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Kesin söz
vermeleri için Tûr'u üzerlerine kaldırdık ve onlara: "Kapıdan secde ederek
girin." dedik. Onlara şunu da söyledik: "Cumartesi gününde azgınlık
yapmayın." Onlardan sapasağlam bir söz almıştık. 4. sure (NİSA) 154. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Ona Tûr'un
sağ tarafından seslendik. Onu, fısıldaşan kimse kadar yaklaştırdık. 19. sure (MERYEM) 52. ayet (Resmi: 19/İniş:44/Alfabetik:63)
Ey
İsrailoğulları, şu bir gerçek ki, biz sizi düşmanınızdan kurtardık. Tûr'un sağ
yanında size vaatte bulunduk. Ve üstünüze kudret helvasıyla bıldırcın indirdik.
20. sure (TÂHÂ) 80. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)
Mûsa süreyi
bitirip ailesiyle yola çıkınca, Tûr tarafından bir ateş fark etti. Ailesine
dedi ki: "Bekleyin, bir ateş fark ettim. Belki ondan size bir haber
getiririm, belki bir ateş koru getiririm de ısınırsınız." 28. sure (KASAS) 29. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)
Ve sen, biz
seslendiğimizde, Tûr tarafında da değildin. Sen, senden önce kendilerine
uyarıcı gelmemiş bir toplumu uyarmak için Rabbinden bir rahmetsin. Bu sayede
onların düşünüp öğüt almaları umuluyor. 28.
sure (KASAS) 46. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)
Yemin olsun
Tûra, 52. sure (TÛR) 1. ayet (Resmi:
52/İniş:76/Alfabetik:106)
Tûr-i
Sîna'ya, 95. sure (TÎN) 2. ayet
(Resmi: 95/İniş:28/Alfabetik:105)
(2) Tûr Dağı, verilen nimetler / rızklar
Ve bulutu
üstünüze gölgelik yaptık ve size kudret helvasıyla bıldırcın indirdik:
"rızk olarak size verdiklerimizin, en temizlerinden yiyin." dedik.
Onlar zulmü bize yapmadılar, onlar kendi benliklerine zulmetmekteydiler. 2. sure (BAKARA) 57. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Hani, sizden
şu şekilde kesin söz almış da Tûr'u üzerinize kaldırmıştık: "Size
verdiğimizi kuvvetle tutun ve içinde olanı hatırlayıp zikredin ki,
sakınabilesiniz." 2. sure (BAKARA) 63.
ayet (Resmi: 2/İniş:92/ Alfabetik:11)
Ve bir ağaç da yetiştirdik ki,
Tûr-i Sina'dan çıkar, yağlı olarak biter; yiyenlere katıktır. 23. sure (MÜ'MİNÛN) 20. ayet (Resmi: 23/İniş:74/Alfabetik:70)
i) Tuva (Kutsal Vadi)
"Benim
ben, senin Rabbin! Hadi, pabuçlarını çıkar; sen kutsal vadide,
Tuva'dasın." 20. sure (TÂHÂ) 12. ayet
(Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)
Hani, Rabbi
ona, kutsal vadide, Tuva'da seslenmişti: 79.
sure (NÂZİÂT) 16. ayet (Resmi: 79/İniş:81/ Alfabetik:78)
j) Levhalar
Biz Musa
için levhalarla her şeyi yazdık: Öğüt olarak, her şeyin ayrıntısı olarak.
"Kuvvetle tut bunları ve emret toplumuna da onları en güzel şekliyle
tutsunlar. Fasıklar yurdunu göstereceğim size." 7. sure (A'RAF) 145. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Musa, kızgın
ve üzgün bir halde kavmine döndüğünde şöyle dedi: "Benden sonra arkamdan
ne kötü şeyler yaptınız! Rabbinizin emrini bekleyemediniz mi? Levhaları yere
attı, kardeşinin başını tuttu, kendisine doğru çekiyordu. Kardeşi dedi ki:
"Ey annem oğlu! Bu topluluk beni horlayıp hırpaladı. Nerdeyse canımı
alıyorlardı. Bir de sen düşmanları bana güldürme. Beni şu zalim toplulukla bir
tutma." 7. sure (A'RAF) 150. ayet
(Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Öfke,
Musa'yı rahat bırakınca, levhaları aldı. Onlardaki yazıda, yalnız Rableri
karşısında ürperenler için bir rahmet ve bir kılavuz vardı. 7. sure (A'RAF) 154. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Korunmuş bir
levhada/Levh-i Mahfûz'dadır. 85. sure
(BÜRÛC) 22. ayet (Resmi: 85/İniş:27/Alfabetik:14)
k) Asa
(1) Firavunun sihirbazlarının/büyücülerinin asaları/değnekleri
Mûsa dedi:
"Hayır, siz atın!" Bir de ne görsün! Onların ipleri, sopaları,
yaptıkları büyüler yüzünden, kendisine gerçekten koşuyorlarmış hayalini verdi. 20. sure (TÂHÂ) 66. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)
Bunun üzerine onlar, iplerini ve
değneklerini ortaya attılar ve dediler: "Firavun'un onur ve yüceliği
aşkına biz, evet biz galip geleceğiz." 26. sure (ŞUARA) 44. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)
(2) Hz. Musa'nın asası
Bir zamanlar
Mûsa, toplumu için su istemişti de biz, "Değneğinle şu taşa vur!"
demiştik. Taştan hemen on iki göze fışkırmıştı. Her bölük insan kendilerine
özgü su kaynağını bilmişti. "Allah'ın rızkından yiyin, için; yeryüzünde
bozgunculuk yaparak şuna buna saldırmayın." demiştik. 2. sure (BAKARA) 60. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Bunun üzerine Musa, asasını yere
attı; birden korkunç bir ejderha oluverdi o. 7. sure (A'RAF) 107. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Biz de
Musa'ya şöyle vahyettik: "Hadi at asanı!" Bir de ne görsünler, asa,
onların ortaya getirdikleri şeyleri yalayıp yutuyor. 7. sure (A'RAF) 117. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Biz onları,
on iki torun kabileye ayırdık. Toplumu kendisinden su istediğinde de Musa'ya,
"asanı taşa vur" diye vahyettik. Taştan, on iki göze fışkırdı. Her
oymak, su içeceği yeri belledi. Onların üzerlerine bulutları gölgelik yaptık,
kendilerine kudret helvası ve bıldırcın indirdik. "Yiyiniz size verdiğimiz
rızıkların temizlerinden!" onlar bize zulmetmediler, ama öz benliklerine
zulmediyorlardı. 7. sure (A'RAF) 160. ayet
(Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
(3) Asa ve mucizeler, küfre şartlanmamış benliklere Hakkın/gerçeğin gösterilmesi
Sağırdırlar,
dilsizdirler, kördürler. Onlar artık dönmezler. 2. sure (BAKARA) 18. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
O da asasını
attı. Bir de ne görsünler, asa korkunç bir ejderha oluvermiş. 26. sure (ŞUARA) 32. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)
Mûsa da
asasını attı. Bir de ne görsünler, o onların hüner olarak ortaya getirdikleri
şeyleri yalayıp yutuyor. 26. sure (ŞUARA) 45.
ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)
Bunun
üzerine Mûsa'ya, "Asanla denize vur!" diye vahyettik. Deniz hemen
yarıldı, her dalga kümesi kocaman bir dağ gibi oldu. 26. sure (ŞUARA) 63. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)
"Asanı
bırak!" Bunun üzerine Mûsa, asayı çevik bir yılan gibi titreyip kıvrılır
görünce gerisin geri kaçtı ve arkasına bakmadı. "Korkma ey Mûsa, benim.
Benim huzurumda, elçi olarak gönderilenler korkmaz." 27. sure (NEML) 10. ayet (Resmi: 27/İniş:48/Alfabetik:81)
"Asanı
at!" Asanın çevik bir yılan gibi titreyip kıvrıldığını görünce gerisin
geri döndü; arkaya bile bakmadı. "Geri dön ey Mûsa, korkma! Güven içinde
olanlardansın." 28. sure (KASAS) 31.
ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)
Sonunda,
Süleyman için ölüm hükmünü verdiğimizde, onun ölümünü, değneğini yiyen dâbbetül
arzdan/ağaç kurtçuğundan başkası onlara göstermedi. Süleyman yere yığılınca,
açıkça anlaşıldı ki, eğer cinler gaybı bilmiş olsalardı, o alçaltıcı azap
içinde bekleyip durmazlardı. 34. sure
(SEBE') 14. ayet (Resmi: 34/İniş:58/Alfabetik:91)
RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal
Selam...
T.C. / M. Kemal Adal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder