IX.
TARİH VE KISSALAR
B. PEYGAMBER KISSALARI-5
7. İBRAHİM AİLESİ-1
a) Hz. İbrahim, İsmail, İshak-1
(1) Kavram olarak, Tarih ve Kıssalar, Peygamber Kıssaları, İbrahim Ailesi, Hz. İbrahim, İsmail, İshak
Güçlü kuvvetli, bakış ve görüş sahibi
kullarımız İbrahim, İshak ve Yakub'u da an! Biz onları, yurdu düşünme
özellikleriyle yücelen tertemiz kullar yaptık.Ve bizim katımızda onlar seçkin,
hayırlı kimselerdendi. İsmail'i, Elyese'i, Zülkifll'i de an! Hepsi
seçkinlerdendi. Bir hatırlatmadır bu! Korunup sakınanlar için elbette güzel bir
gelecek vardır. 38. sure (SÂD) 45-49. ayet
(Resmi: 38/İniş:38/Alfabetik:88)
Kitap'ta
İbrahim'i de an. O, özü sözü doğru bir peygamberdi. Hani, babasına demişti ki:
"Babacığım; işitmeyen, görmeyen, sana hiçbir yarar sağlamayan şeylere
niçin kulluk ediyorsun?" "Babacığım, bana ilimden, sana ulaşmayan bir
nasip geldi. O halde bana uy ki, seni düzgün bir yola ileteyim."
"Babacığım, şeytana kulluk etme! Çünkü şeytan Rahman'a isyan
etmişti." "Babacığım, ben sana Rahman'dan bir azap dokunmasından,
böylece şeytanın dostu haline gelmenden korkuyorum!" Babası dedi:
"Sen benim ilahlarımdan yüz mü çeviriyorsun ey İbrahim! Eğer bu işe son
vermezsen, vallahi seni taşlarım. Uzun bir süre uzak kal benden!" Dedi:
"Selam sana! Senin için Rabbimden af dileyeceğim. Çünkü O, bana karşı çok
lütufkârdır." "Sizden de Allah dışındaki yakardıklarınızdan da
ayrılıyorum; Rabbime dua edeceğim. Umarım, Rabbime yakarışımla bahtsızlığa
düşmem." İbrahim, onlardan ve Allah dışında kulluk ettiklerinden
uzaklaşınca, ona İshak'ı ve Yakub'u bağışladık ve hepsini peygamber yaptık.
Onlara, rahmetimizden nimetler bağışladık. Ve kendileri için yüksek bir
doğruluk dili oluşturduk. 19. sure
(MERYEM) 41-50. ayet (Resmi: 19/İniş:44/Alfabetik:63)
Kitap'ta İsmail'i de an. Çünkü o, vaadinde
sadıktı; bir resuldü, bir peygamberdi. Ailesine namazı, zekâtı emrederdi. Rabbi
katında hoşnutluk kazanmış bir kişiydi. 19.
sure (MERYEM) 54-55. ayet (Resmi: 19/İniş:44/Alfabetik:63)
İbrahim'in
haberini de oku onlara. Hani babasına ve toplumuna şöyle demişti: "Siz
neye ibadet ediyorsunuz?" Dediler: "Birtakım putlara tapıyoruz.
Onların önünde toplanıp tapınmaya devam edeceğiz." Dedi: "Yalvarıp
yakardığınızda sizi duyuyorlar mı?" "Size yarar sağlıyor yahut zarar
veriyorlar mı?" 26. sure (ŞUARA) 69-73.
ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)
Yemin olsun, resullerimiz İbrahim'e muştu
getirip "Selam!" demişlerdi. O da "Selam!" demiş, fazla
beklemeden kızartılmış bir buzağı getirmişti. Ellerinin ona ulaşmadığını
görünce onlardan işkillendi. Ve kendilerinden ürpermeye başladı. "Korkma,
dediler, biz Lût kavmine gönderildik." Orada dikilmekte olan karısı güldü.
Bunun üzerine ona İshak'ı müjdeledik, İshak'ın arkasından da Yakub'u. "Vay
başıma, dedi. Doğuracak mıyım ben? Kendim bir kocakarı, kocam bir ihtiyar.
Gerçekten şaşılacak şey bu." Dediler ki: "Allah'ın emrine mi
şaşıyorsun? Allah'ın rahmeti ve bereketleri üzerinizdedir ey ev halkı! O
Hamîd'dir, Mecîd'dir." İbrahim'den korku gidip yerine müjde gelince, Lût
kavmi hakkında bizimle tartışır oldu. İbrahim, gerçekten yufka yürekli bir
insandı; herkes için ah eder, içini çekerdi, yalvarıp yakarırdı. "Ey
İbrahim! Bu halinden vazgeç. Rabbinin emri gelmiştir. Geri çevrilemez bir azap
onların enselerine binecektir." 11. sure
(HÛD) 69-76. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
Onlara İbrahim'in misafirlerinden bahset.
Hani onun yanına girmişlerdi de "Selam!" demişlerdi. O da "Biz
sizden korkuyoruz." diye konuşmuştu. "Korkma! Biz sana bilgin bir
oğlan müjdeliyoruz." dediler. Dedi: "İhtiyarlık yakama yapıştıktan
sonra mı bana müjde veriyorsunuz! Neye dayanarak müjde veriyorsunuz?"
Dediler: "Hakk'a dayanarak müjdeledik sana, sakın ümitsizliğe düşenlerden
olma." Dedi: "Sapıtmışlardan başka kim ümit keser Rabbin
rahmetinden!" "Amacınız nedir ey elçiler?" diye sordu. Dediler: "Biz
günahkâr bir topluluğa gönderildik." "Yalnız Lût'un ailesi suçlu
değildir. Biz onların hepsini kurtaracağız." "Lût'un karısı hariç. O
günahkârlarla geriye kalacaktır. Öyle takdir ettik." 15. sure (HİCR) 51-60. ayet (Resmi: 15/İniş:54/Alfabetik:36)
İbrahim,
babası Âzer'e şöyle demişti: "Putları tanrılar mı ediniyorsun? Seni de
toplumunu da açık bir sapıklık içinde görüyorum." Böylece biz İbrahim'e
göklerin ve yerin melekûtunu gösteriyorduk ki, gerçeği görüp bilerek
inananlardan olsun. Gece onun üstünü örtünce bir yıldız gördü de "İşte
Rabbim bu!" dedi. Yıldız battığında ise "Batıp gidenleri
sevmem!" diye konuştu. Ay'ı doğar halde görünce, "Rabbim bu!"
dedi. O batınca da şöyle konuştu: "Eğer Rabbim bana kılavuzluk etmeseydi
sapıtan topluluktan olurdum." Nihayet Güneş'in doğmakta olduğunu
gördüğünde, "Benim Rabbim bu, bu daha büyük!" dedi. O da batıp
gidince şöyle seslendi: "Ortak koştuğunuz şeylerden uzağım ben." 6. sure (EN'ÂM) 74-78. ayet (Resmi: 6/İniş:55/ Alfabetik:20)
Hiç kuşkusuz, İbrahim de onun grubundandı.
Rabbine, tertemiz bir kalple gelmişti. Babasına ve toplumuna sormuştu:
"Siz neye kulluk/ibadet ediyorsunuz?" "Allah'ı bırakıp da
birtakım uydurma ilahları mı istiyorsunuz?" "Âlemlerin Rabbi hakkında
düşünceniz nedir?" Bu arada İbrahim yıldızlara bir göz attı, Şöyle dedi:
"Ben hastayım!" Bunun üzerine ondan gerisin geri kaçtılar. O da
onların ilahlarının yanına sokulup dedi: "Bir şey yemez misiniz?"
"Neniz var ki, konuşmuyorsunuz!" İyice yanlarına sokulup sağ eliyle
bir darbe indirdi. Bir süre sonra, halkı koşarak İbrahim'e geldi. İbrahim dedi:
"Elinizle yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz?" "Oysaki sizi de
yaptığınız şeyleri de Allah yaratmıştır." Dediler: "Şunun için bir
bina yapın da bunu ateşin ortasına fırlatın!" Ona tuzak kurmak istediler ama,
biz onları sefiller, reziller haline getirdik. İbrahim dedi: "Kuşkunuz
olmasın ki ben Rabbime gideceğim, O bana kılavuzluk edecek." "Rabbim,
bana barış ve iyilik sevenlerden birini lütfet!" Bunun üzerine biz,
İbrahim'e yumuşak huylu bir oğlan müjdeledik. Çocuk onunla birlikte koşacak
yaşa gelince, İbrahim dedi: "Yavrucuğum, uykuda/düşte görüyorum ki ben
seni boğazlıyorum. Bak bakalım sen ne görürsün/sen ne dersin?"
"Babacığım, dedi, emrolduğun şeyi yap! Allah dilerse beni sabredenlerden
bulacaksın." Böylece ikisi de teslim olup İbrahim onu şakağı üzerine
yatırınca, Biz şöyle seslendik: "Ey İbrahim!" "Sen rüyayı
gerçekleştirdin. İşte biz, güzel düşünüp güzel davrananları böyle
ödüllendiririz." "Bu, hiç kuşkusuz apaçık imtihanın ta
kendisiydi." Ve ona fidye olarak büyük bir kurbanlık verdik. Sonra
gelenler içinde onu hatırlatan bir şey bıraktık. Selam olsun İbrahim'e! Böyle
ödüllendiririz biz, güzellik sergileyenleri! O da bizim inanan kullarımızdandı.
Biz ona, hayrı ve barışı sevenlerden bir peygamber olan İshak'ı müjdeledik. Ona
da İshak'a da bereketler lütfettik. Onların zürriyetlerinden iyi düşünüp iyi
davranan da var, öz benliğine açıkça zulmeden de var. 37. sure (SÂFFÂT) 83-113. ayet (Resmi: 37/İniş:56/Alfabetik:90)
Bir zaman
İbrahim, babasına ve toplumuna şöyle demişti: "Ben, sizin taptıklarınızdan
uzağım." "Yalnız beni yaratana kulluk ederim. Bana, O kılavuzluk
edecektir." O, sözünü, kendinden sonra yaşayacak bir mesaj yaptı ki,
insanlar hakka dönebilsinler43. sure
(ZUHRUF) 26-28. ayet (Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)
Geldi mi sana İbrahim'in ikram edilen
konuklarının haberi? Hani, İbrahim'in yanına girmişlerdi de "Selam!"
demişlerdi. İbrahim: "Selam! Tanınmayan bir topluluk bu." demişti.
Hemen ailesinin yanına gitti; semiz bir dana getirdi. Danayı misafirlerin önüne
sürdü. "Yemez misiniz?" dedi. O arada, içine bunlardan bir kuşku
düştü. "Korkma!" dediler. Ve ona bilgin bir oğlan müjdelediler. Derken,
karısı bir çığlık içinde döndü; yüzüne vurarak şöyle dedi: "Ben, doğurma
yaşını geçmiş bir kocakarıyım!" Dediler ki: "Rabbin öyle buyurmuştur.
Hüküm ve hikmet sahibi O'dur, en iyisini bilen de O'dur." İbrahim sordu:
"Amacınız ne, ey elçiler?" Dediler: "Biz, suçlulardan oluşan bir
topluma gönderildik." "Üzerlerine çamurdan taş atalım diye."
"Rabbin katında, sınır tanımazlar için işaretlenmiş taşlar." Orada,
müminlerden kim varsa çıkardık. Artık orada, bir ev dışında, müslümanlardan / Allah'a
teslim olanlardan hiç kimse bulamıyorduk. Acıklı azaptan korkanlar için orada
bir işaret bıraktık; 51. sure (ZÂRİYÂT)
24-37. ayet (Resmi: 51/İniş:67/Alfabetik:111)
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlı başına bir
ümmet idi; bir hanîf olarak Allah'ın önünde eğiliyordu, müşriklerden değildi.
O'nun nimetlerine şükrediyordu. Allah onu seçip yüceltti ve dosdoğru bir yola
kılavuzladı. Dünyada ona güzellik verdik, âhirette de o mutlaka barışsever
iyiler arasında yer alacaktır. 16. sure
(NAHL) 120-122. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)
Bir zaman, İbrahim şöyle demişti:
"Rabbim, bu beldeyi güvenli kıl. Beni ve oğullarımı putlara kulluktan uzak
tut!" "Rabbim, onlar insanlardan birçoğunu saptırdılar. Artık beni
izleyen bendendir. Bana isyan edene gelince, onun hakkında sen Gafûr ve
Rahîm'sin. "Ey Rabbimiz! Ben, çocuklarımdan bir kısmını senin kutsal
evinin yanındaki, ziraata elverişsiz vadiye yerleştirdim ki, namazı kılsınlar,
ey Rabbimiz! Sen de insanlardan bazı gönülleri, onlardan hoşlanır yap. Çeşitli
meyvelerle onları rızıklandır ki, şükredebilsinler!" "Rabbimiz, hiç
kuşkusuz sen bizim gizlediğimizi de bilirsin, açığa vurduğumuzu da. Yerde de
gökte de hiçbir şey Allah'a gizli kalmaz." "İhtiyar yaşımda bana,
İsmail ve İshak'ı bağışlayan Allah'a hamt olsun! Benim Rabbim, duayı gerçekten
çok iyi duyar." "Rabbim! Beni, namazı özenle yerine getiren bir insan
yap. Soyumdan bir kısmını da. Rabbimiz, duamı kabul et!" "Rabbimiz,
hesabın ortaya geleceği gün; beni, anne babamı ve inananları affet!" 14. sure (İBRÂHİM) 35-41. ayet (Resmi: 14/İniş:72/Alfabetik:40)
Yemin olsun, İbrahim'e daha önceden, doğruyu
bulma gücünü vermiştik. Onu bilmekteydik biz. Babasına ve toplumuna şöyle
demişti: "Şu başına toplanıp durduğunuz heykeller de ne?" Dediler:
"Atalarımızı onlara kulluk/ibadet eder bulduk." Dedi: "Vallahi,
siz de atalarınız da açık bir sapıklık içine düşmüşsünüz." Dediler:
"Sen gerçeği mi getirdin yoksa oynayıp eğlenenlerden biri misin?"
Dedi: "Hiç de değil! Sizin Rabbiniz, göklerin ve yerin Rabbidir ki, onları
yaratmıştır. Ben de bunlara tanıklık edenlerdenim." "Allah'a yemin
ederim, sırtınızı dönüp gidişinizden sonra, putlarınıza bir oyun çevireceğim."
Sonunda onları parça parça etti. Yalnız en büyüklerini bıraktı ki, dönüp ona
başvurabilsinler. Dediler: "Tanrılarımıza bunu yapan kesinlikle
zalimlerdendir." Dediler: "Onları diline dolayan bir genç duymuştuk.
Kendisine 'İbrahim' deniyor." Dediler: "Halkın gözleri önüne getirin
onu ki, açıkça görebilsinler." Dediler: "Tanrılarımıza bunu sen mi
yaptın, ey İbrahim?" Dedi: "Hayır, ben değil. Şu büyükleri yapmıştır
onu. Hadi, sorun onlara eğer konuşabiliyorlarsa!" Bunun üzerine kendi
benliklerine döndüler de şöyle dediler: "Siz, zalimlerin ta
kendilerisiniz." Sonra, yine kendi kafalarına döndürüldüler:
"Vallahi, sen de bilirsin ki, bunlar konuşamazlar." İbrahim dedi:
"Siz, Allah'ın berisinden, size hiçbir şekilde yarar sağlamayan, zarar
veremeyen şeylere mi tapıyorsunuz?" "Yazıklar olsun size ve Allah'ın
berisinden taptıklarınıza! Siz hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?" Dediler:
"Yakın bunu! Eğer bir şey yapacak kişilerseniz, ilahlarınıza yardım
edin." Biz de şöyle dedik: "Ey ateş, İbrahim'e bir serinlik ol, bir
selam ol!" Ona tuzak kurmak istediler de biz onları hüsranın en beterine
uğrayanlar yaptık. Biz onu da Lût'u da kurtarıp içinde âlemlere bereketler
sakladığımız toprağa ulaştırdık. Ona İshak'ı bağışladık, ayrıca Yakub'u da
hediye ettik. Hepsini hak ve barış için çalışan insanlar yaptık. Onları, bizim
buyruğumuzla yol alan önderler yaptık. Onlara iyilikler yapmayı, namaz kılmayı,
zekât vermeyi vahyettik. Onlar, yalnız bize kulluk ediyorlardı. 21. sure (ENBİYÂ) 51-73. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)
İbrahim'i de gönderdik. Toplumuna şöyle
demişti: "Allah'a kulluk/ibadet edin, O'ndan sakının. Eğer bilirseniz bu
sizin için daha hayırlıdır." "Allah'ın berisinden; bir takım putlara
tapıyorsunuz, yalan/iftira üretiyorsunuz. Sizin Allah dışında kulluk/kölelik
ettikleriniz size hiçbir rızık veremezler. Rızkı Allah katında arayın; O'na
kulluk edin, O'na şükredin. O'na döndürüleceksiniz." 29. sure (ANKEBÛT) 16-17. ayet (Resmi: 29/İniş:85/Alfabetik:8)
Toplumunun İbrahim'e cevabı sadece şunu
söylemeleri oldu: "Bunu öldürün, yahut yakın!" Ama Allah onu ateşten
kurtardı. İnanan bir toplum için bunda elbette ibretler vardır. İbrahim dedi:
"Şu bir gerçek ki, siz dünya hayatında aranızda sevgi oluşturmak için
Allah'ın berisinden putlar edindiniz. Sonra, kıyamet gününde birbirinizi
tanımaz olacaksınız, bazınız bazınıza lanet edecek. Hepinizin varacağı yer
cehennemdir; hiçbir yardımcınız da olmayacaktır." O'na Lût iman etti. Ve
dedi: "Ben Rabbime hicret edeceğim. Kuşkusuz, O, mutlak Azîz, mutlak Hakîm'dir."
Biz, İbrahim'e İshak'ı ve Yakub'u armağan ettik. Onun soyu içine peygamberliği
ve Kitap'ı yerleştirdik ve onun ödülünü dünyada verdik. Âhirette de o, elbette ki
iyilik ve barış sevenler arasında olacaktır. 29. sure (ANKEBÛT) 24-27. ayet (Resmi: 29/İniş:85/Alfabetik:8)
Hani Rabb'i, İbrahim'i bazı kelimelerle
imtihana çekmiş, o da onların hakkını vermişti de Rab şöyle demişti: "Seni
insanlara önder yapacağım." İbrahim, "soyumdan birilerini de"
deyince Allah: "Benim ahdime zalimler eremezler." buyurdu. Hatırla o
zamanı ki, biz Beytullah'ı insanlar için sevap kazanmaya yönelik bir toplantı
yeri ve güvenli bir sığınak yaptık. Siz de İbrahim'in makamından bir dua yeri
edinin. İbrahim ve İsmail'e şu sözü ulaştırmıştık; "Tavaf edenler, kendini
ibadete verenler, rükû-secde edenler için evimi temizleyin!" İbrahim şöyle
yakarmıştı: "Rabb'im! Şu kenti güvenli bir kent yap, halkının Allah'a ve
âhıret gününe inananlarını çeşitli ürünlerle rızıklandır." Rab dedi ki:
"Küfre sapanları bile rızıklandırırım. Ama az bir nimetle rızıklandırır,
sonra da ateş azabına itiveririm. Ne kötü bir dönüş yeridir o..."
İbrahim'in, İsmail'le birlikte, Beytullah'ın ana duvarlarını yükselterek şöyle
yakardıkları zamanı da an: "Rabb'imiz, bizden gelen niyazları kabul buyur;
sen, evet sen, Semî'sin, her şeyi çok iyi duyarsın; Alîm'sin, her şeyi çok iyi
bilirsin." "Rabb'imiz! Bizi, sana teslim olmuş iki müslüman kıl.
Soyumuzdan da sana teslim olan müslüman bir ümmet oluştur. Bize ibadet
yerlerimizi göster, bizim tövbemizi kabul et. Sen, evet sen, Tevvâb'sın,
tövbeleri cömertçe kabul edersin; Rahîm'sin, rahmetini cömertçe yayarsın."
"Rabb'imiz! İçlerinden onlara, senin ayetlerini okuyacak, kendilerine
Kitap'ı ve hikmeti öğretecek, onları temizleyip arındıracak bir resul gönder.
Sen, evet sen, Azîz'sin, tüm ululuk ve onurun sahibisin; Hakîm'sin, tüm
hikmetlerin kaynağısın." Öz benliğini beyinsizliğe itenden başka kim,
İbrahim'in milletinden yüz çevirir? Yemin olsun ki biz onu dünyada seçip
yüceltmiştik. Ve o, âhırette de barış ve iyilik sevenlerden biri olacaktır
elbette... Rabb'i ona, "Müslüman olup bana teslim ol!" dediğinde o şu
cevabı vermişti: "Teslim oldum âlemlerin Rabb'ine!" İbrahim de
oğullarına şunu vasiyet etti, Yakub da: "Oğullarım! Allah sizin için bu
dini seçmiştir. O halde ancak müslümanlar olarak can verin." 2. sure (BAKARA) 124-132. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Allah
kendisine mülk ve saltanat verdiği için, Rabb'i hakkında İbrahim'le çekişeni
görmedin mi? İbrahim şöyle demişti: "Benim Rabb'im odur ki, hayat verir ve
öldürür." O da şöyle demişti: "Ben de hayat veririm, hem de
öldürürüm." İbrahim, "Allah, güneşi doğudan getiriyor, hadi sen onu
batıdan getir" deyince, küfre sapan o adam apışıp kalmıştı. Allah,
zalimler toplumunu doğruya ve güzele kılavuzlamaz. 2. sure (BAKARA) 258. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Hani İbrahim
de şöyle yakarmıştı: "Rabb'im, göster bana, nasıl diriltiyorsun
ölüleri?" "İnanmadın mı?" diye sordu. "İnandım, dedi, ancak
kalbimin tatmin olması için..." Allah dedi ki: "Kuşlardan dört tane
al, onları kendine ısındır, alıştır. Sonra her dağın üstüne onlardan bir parça
koy. Sonra da onları çağır. Koşarak sana geleceklerdir. Bil ki Allah Azîz'dir,
Hakîm'dir. 2. sure (BAKARA) 260. ayet
(Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
İbrahim ne
bir Yahudi idi ne de bir Hıristiyan. O, sadece Hanîf bir müslümandı / Allah'a
teslim olandı. O müşriklerden değildi. 3.
sure (ÂLİ IMRÂN) 67. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
İbrahim'le,
beraberinde olanlarda sizin için çok güzel bir örnek vardır. Hani, onlar
toplumlarına şöyle demişlerdi: "Biz sizden de Allah dışındaki kulluk
ettiklerinizden de uzağız. Sizi tanımıyoruz. Sizinle bizim aramızda, siz
Allah'a, yalnız Allah'a inanıncaya kadar, sürekli düşmanlık ve nefret
olacaktır." Ancak İbrahim babasına şöyle demişti: "Senin için hep af
dileyeceğim ama Allah'tan sana gelecek şeyi geri çevirme gücüm yoktur. Ey
Rabbimiz! Yalnız sana güveniyoruz, yalnız sana yöneliyoruz! Dönüş yalnız
sanadır!" "Ey Rabbimiz! Bizi, küfre sapanlar için bir fitne/imtihan
aracı yapma! Bağışla bizi ey Rabbimiz! Sen, yalnız sen sonsuz kudretin, sonsuz
hikmetin sahibisin." Yemin olsun, onlarda sizin için, Allah'ı ve âhiret
gününü arzu edenlere çok güzel bir örnek vardır. Kim yüz çevirirse şunu bilsin
ki, Allah, sınırsız zengindir; tüm övgülerin sahibidir. 60. sure (MÜMTEHİNE) 4-6. ayet (Resmi: 60/İniş:111/
Alfabetik:71)
Bir zamanlar
İbrahim için, o evin yerini, şöyle diyerek hazırlamıştık: Bana hiçbir şeyi
ortak koşma, evimi; tavaf edenler, kıyamda duranlar, rükû, secde edenler için
temizle. 22. sure (HAC) 26. ayet
(Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)
RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal
Selam...
T.C. / M. Kemal Adal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder