IX. TARİH VE
KISSALAR
B. PEYGAMBER
KISSALARI-24
11. HZ. MUSA,
HARUN VE İSRAİLOĞULLARI-13
l) Sâmirî
Buyurdu: "Biz senden sonra toplumunu tam
bir biçimde imtihan ettik. Sâmirî onları saptırdı." Bunun üzerine Mûsa,
öfkeli ve ümidi kırık bir halde kavmine döndü. Dedi: "Ey toplumum!
Rabbiniz size güzel bir vaatte bulunmadı mı? Süre mi size uzun geldi yoksa Rabbinizden
üzerinize bir gazabın inmesini mi istediniz de bana verdiğiniz söze ters
davrandınız?" Dediler ki: "Biz sana kendi irademizle / malımızla karşı
çıkmadık. Olay şu: Bize o topluluğun süs eşyalarından bazıları yükletilmişti,
onları kaldırıp attık; aynı şekilde Sâmirî de attı." Sâmirî onlar için,
böğürmesi olan bir buzağı heykeli çıkardı. Dediler ki: "Bu, hem sizin hem
de Mûsa'nın tanrısıdır. Ama Mûsa unuttu." Görmüyorlar mı ki; o buzağı
onlara bir sözü geri çeviremiyor; kendilerine bir zarar veremiyor, bir yarar
sağlayamıyor. Yemin olsun, Hârun daha önce onlara şunu söylemişti: "Ey
kavmim, siz bununla imtihan edildiniz. Sizin Rabbiniz o Rahman'dır. Artık bana
uyun, emrime itaat edin!" Onlar şöyle demişlerdi: "Mûsa bize
dönünceye kadar ona tapıcılar olmakta devam edeceğiz." Mûsa dedi: "Ey
Hârun, onların saptıklarını gördüğün zaman seni ne engelledi de, Benim ardım
sıra gelmedin. Emrime isyan mı ettin?" Hârun dedi: "Ey annemin oğlu!
Sakalımı, başımı tutma. Ben senin şöyle diyeceğinden korkmuştum: 'Beniisrail
arasına ayrılık soktun, sözüme bağlı kalmadın!" Mûsa dedi: "Senin
derdin neydi, ey Sâmirî?" Sâmirî dedi: "Onların görmediklerini
gördüm. Resulün izinden bir avuç avuçladım da onu attım. Nefsim bana böylesini
hoş gösterdi." Mûsa dedi: "Defol, çünkü sen, hayatın boyunca
"bana dokunmayın" diyeceksin! Ve senin için asla kaytaramayacağın bir
hesap zamanı da var. O başını bekleyip durduğun tanrına bir bak! Onu kesinlikle
yakacağız, sonra da un ufak edip denize dökeceğiz." 20. sure (TÂHÂ) 85-97. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)
m) Buzağı
Ve Mûsa ile
kırk gece için sözleşmiştik de siz bunun ardından buzağıyı tanrı edinmiştiniz.
Zulme sapmıştınız siz. 2. sure (BAKARA) 51.
ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Hani Mûsa,
toplumuna demişti ki: "Ey toplumum, buzağıyı tanrı edinmenizle öz
benliklerinize zulmettiniz. Hadi, yaratıcınıza, Bâri'nize tövbe edin;
egolarınızı öldürün. Böyle yapmanız yaratıcınız katında sizin için daha iyidir;
O sizin tövbelerinizi kabul eder. Hiç kuşkusuz O, evet O, tövbeleri çok kabul
edendir, rahmeti sonsuz olandır." 2.
sure (BAKARA) 54. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Yemin olsun
ki, Mûsa size açık-seçik hak beyanlarla gelmişti de onun arkasından buzağıyı
ilâh edinmiştiniz. Zalimlersiniz sizler. Hani kesin söz almıştık sizden de
Tûr'u üzerinize kaldırmıştık. "Size verdiğimizi kuvvetlice tutun ve
dinleyin." demiştik. Şöyle demişlerdi: "Dinledik ve isyan
ettik." İnkârları yüzünden gönüllerine buzağı içirildi. De ki: "Eğer
inanan kişilerseniz, ne kötü şeydir size imanınızın emretmekte olduğu..." 2. sure (BAKARA) 92-93. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Ehlikitap,
senden kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyor. Zaten onlar Mûsa'dan da
bundan daha büyüğünü istemişlerdi. Demişlerdi ki: "Allah'ı bize açıktan
göster." Bunun üzerine zulümlerinden ötürü kendilerini yıldırım çarpmıştı.
Sonra kendilerine açık-seçik kanıtların gelişi ardından buzağıya taptılar. Biz
onların bu günahını da affettik. Biz Mûsa'ya apaçık bir kanıt/bir hükmetme gücü
verdik. 4. sure (NİSA) 153. ayet (Resmi:
4/İniş:98/Alfabetik:82)
Musa'nın
kavmi, onun Allah'la konuşmaya gidişinden sonra, süs eşyalarından oluşmuş,
böğürebilen bir buzağı heykelini ilah edinmişti. Görmediler mi ki, o onlarla ne
konuşabiliyor ne de kendilerine yol gösterebiliyor? Onu benimsediler ve
zalimler haline geldiler. 7. sure
(A'RAF) 148. ayet (Resmi: 7/İniş:39/ Alfabetik:9)
Buzağıyı
ilah edinenler var ya, yakında onlara Rablerinden bir öfke ve dünya hayatında
bir zillet ulaşacaktır. İftiracıları böyle cezalandırırız biz. 7. sure (A'RAF) 152. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Sâmirî onlar
için, böğürmesi olan bir buzağı heykeli çıkardı. Dediler ki: "Bu, hem
sizin hem de Mûsa'nın tanrısıdır. Ama Mûsa unuttu." 20. sure (TÂHÂ) 88. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)
Sâmirî dedi:
"Onların görmediklerini gördüm. Resulün izinden bir avuç avuçladım da onu
attım. Nefsim bana böylesini hoş gösterdi." 20. sure (TÂHÂ) 96. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)
n) Kıtlık
Şunlar size
haram kılınmıştır: Boğazlanmayarak ölmüş hayvanın eti, kan, domuz eti, üzerine
Allah'tan başkasının adı anılmış, boğulmuş, vurulmuş, yuvarlanmış, süsülmüş,
canı üzerineyken yetişip kestikleriniz müstesna olmak üzere canavar tarafından
yırtılmış ve dikili adak taşları üzerinde boğazlanmış hayvanlar ve bir de fal
oklarıyla kısmet paylaşmanız... Bütün bunlar birer sapıştır. Küfre batmış
olanlar bugün dininizden ümitlerini kestiler. Artık onlardan korkmayın, benden
korkun! Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi
tamamladım ve sizin için din olarak İslam'ı/Allah'a teslim olmayı seçtim. Şu da
var ki, her kim ciddi bir açlıkla yüz yüze gelir de günaha kaçmak maksadı
olmaksızın onlardan yemek zorunda kalırsa, elbette Allah Gafûr ve Rahîm'dir. 5.
sure (MÂİDE) 3. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Yemin olsun ki biz, Firavun hanedanını yakalayıp ürün eksikliğiyle senelerce sıktık ki, düşünüp öğüt alabilsinler. 7. sure (A'RAF) 130. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
o) Kuraklık
Yemin olsun
ki biz, Firavun hanedanını yakalayıp ürün eksikliğiyle senelerce sıktık ki,
düşünüp öğüt alabilsinler. 7. sure
(A'RAF) 130. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
"Bunun
ardından yedi kurak yıl gelecek. Bu yıllar, saklayabileceğiniz bir miktar ekin
hariç, önceden biriktirdiklerinizi yiyip tüketecek." 12. sure (YÛSUF) 48. ayet (Resmi: 12/İniş:53/Alfabetik:110)
p) Kudret Helvası
Ve bulutu
üstünüze gölgelik yaptık ve size kudret helvasıyla bıldırcın indirdik:
"rızk olarak size verdiklerimizin, en temizlerinden yiyin." dedik.
Onlar zulmü bize yapmadılar, onlar kendi benliklerine zulmetmekteydiler. 2. sure (BAKARA) 57. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Biz onları,
on iki torun kabileye ayırdık. Toplumu kendisinden su istediğinde de Musa'ya,
"asanı taşa vur" diye vahyettik. Taştan, on iki göze fışkırdı. Her
oymak, su içeceği yeri belledi. Onların üzerlerine bulutları gölgelik yaptık,
kendilerine kudret helvası ve bıldırcın indirdik. "Yiyiniz size verdiğimiz
rızıkların temizlerinden!" onlar bize zulmetmediler, ama öz benliklerine
zulmediyorlardı. 7. sure (A'RAF) 160. ayet
(Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Ey
İsrailoğulları, şu bir gerçek ki, biz sizi düşmanınızdan kurtardık. Tûr'un sağ
yanında size vaatte bulunduk. Ve üstünüze kudret helvasıyla bıldırcın indirdik.
20. sure (TÂHÂ) 80. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)
q) Sihirbazlar
(1) Sihirbazlar, (Musa, Firavun ve Sihirbazları)
"Tüm bilgili büyücüleri sana
getirsinler." Büyücüler Firavun'a gelip dediler ki: "Eğer galip gelen
biz olursak bize iyi bir ödül var mı?" "Evet, dedi, ayrıca siz benim
en yakınlarımdan olacaksınız." Sihirbazlar şöyle dediler: "Ey Musa!
Sen mi hünerini ortaya atacaksın yoksa biz mi hünerlerimizi sergileyelim?"
"Siz sergileyin." dedi. Hünerlerini ortaya atınca, halkın gözlerini
büyülediler, onları dehşete düşürdüler. Çok büyük bir büyü sergilediler. Biz de
Musa'ya şöyle vahyettik: "Hadi at asanı!" Bir de ne görsünler, asa,
onların ortaya getirdikleri şeyleri yalayıp yutuyor. Böylece hak ortaya çıktı,
onların yapıp ettikleri, işe yaramaz hale geldi. Orada mağlup oldular, küçük
düştüler. Ve büyücüler secdeye kapandılar. "Alemlerin Rabbine iman ettik,
dediler; Musa'nın ve Harun'un Rabbine!" Firavun dedi ki: "Demek ben
size izin vermeden ona inandınız ha! Bu, şehirde tezgahladığınız bir tuzaktır
ki, bununla şehir halkını oradan çıkarmak peşindesiniz. Yakında
anlarsınız." "Ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim, sonra
da hepinizi asacağım." "Biz, dediler, doğruca Rabbimize
varacağız." "Sen bizden, sırf Rabbimizin ayetleri bize gelince,
onlara iman ettiğimizden ötürü intikam alıyorsun. Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır
yağdır. Canımızı müslümanlar olarak al."
7. sure (A'RAF) 112-126. ayet (Resmi:
7/İniş:39/Alfabetik:9)
Mûsa dedi
ki: "Gerçek size ulaştığında böyle mi konuşuyorsunuz? Büyü müdür bu?
Büyücülerin kurtuluşu yoktur." 10. sure
(YÛNUS) 77. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Firavun seslendi: "Tüm
bilgin büyücüleri huzuruma getirin!" Büyücüler gelince, Mûsa onlara şöyle
dedi: "Ortaya koyma gücünde olduğunuz şeyleri sergileyin." Onlar
hünerlerini ortaya koyunca Mûsa dedi ki: "Sergilediğiniz şey büyüdür.
Allah onu mutlaka hükümsüz kılacaktır. Çünkü Allah, bozguncuların işini düzgün
yürütmez." 10. sure (YÛNUS) 79-81. ayet
(Resmi: 10/İniş:51/ Alfabetik:109)
"Sağ
elindekini yere bırak! Onların, sanayi olarak ortaya çıkardıklarını yalayıp
yutsun. Onların sanayi olarak ürettikleri sadece bir büyücünün hilesidir.
Büyücü ise nereye gitse iflah etmez." Bunun üzerine büyücüler secdelere
kapanıp şöyle seslendiler: "Hârun'un ve Mûsa'nın Rabbine inandık!" 20. sure (TÂHÂ) 69-70. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)
Ki, tüm bilgili büyücüleri huzuruna
getirsinler." Nihayet büyücüler belirlenen bir günün, belirlenen bir
vaktinde bir araya getirildi. Halka da: "Siz de toplanır mısınız?"
denildi. "Sanıyoruz ki, büyücülere uyacağız, eğer galip gelirlerse."
Büyücüler geldiklerinde, Firavun'a dediler ki: "Eğer biz galip gelirsek
bize gerçekten ödül var, değil mi?" "Evet, dedi, siz o zaman benim yakınlarımdan
olacaksınız." Mûsa onlara dedi ki: "Atacağınız şeyi atın!" Bunun
üzerine onlar, iplerini ve değneklerini ortaya attılar ve dediler:
"Firavun'un onur ve yüceliği aşkına biz, evet biz galip geleceğiz."
Mûsa da asasını attı. Bir de ne görsünler, o onların hüner olarak ortaya getirdikleri
şeyleri yalayıp yutuyor. Bunun üzerine büyücüler, secdelere kapandılar.
Dediler: "İnandık âlemlerin Rabbi'ne." "Mûsa'nın ve Hârun'un
Rabbine." Firavun haykırdı: "Ben size izin vermeden ona inandınız ha!
Anlaşıldı, o sizin hepinize sihirbazlığı öğreten büyüğünüz. Yakında
bileceksiniz. Yemin olsun, ellerinizi, ayaklarınızı çaprazlamasına keseceğim ve
yemin olsun sizi toptan asacağım." Dediler: "Zararı yok, biz nasıl
olsa Rabbimize döneceğiz, Ümidimiz odur ki, Rabbimiz hatalarımızı bağışlar
çünkü biz ilk inananlar olduk." 26. sure
(ŞUARA) 37-51. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)
Firavun'a,
Hâmân'a ve Karun'a göndermiştik de onlar şöyle demişlerdi: "Tam yalancı
bir sihirbazdır bu!" 40. sure
(MÜ'MİN) 24. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)
Dediler ki: "Ey büyücü! Sana
verdiği söz aşkına, Rabbine bizim için bir yakarıver; biz artık doğru yola
gireceğiz." 43. sure (ZUHRUF) 49. ayet
(Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)
(2) Peygamberlere Büyücü-Sihirbaz Dediler
Firavun toplumunun kodamanları şöyle konuştular: "Bu adam gerçekten çok bilgili bir büyücü." 7. sure (A'RAF) 109. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
"İnsanları uyar, iman
edenlere de kendileri için Allah katında yüksek bir doğruluk derecesi
bulunduğunu müjdele" diye içlerinden bir er kişiye vahiy göndermemiz,
insanlara şaşırtıcı mı geldi? Küfre batanlar: "Bu adam açık bir büyücüdür."
dediler. 10. sure (YÛNUS) 2. ayet
(Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Dediler ki: "Şunlar, iki
büyücüden başka bir şey değillerdir. Büyüleriyle sizi toprağınızdan çıkarmak ve
sizin örnek yolunuzu silip yok etmek istiyorlar." 20. sure (TÂHÂ) 63. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)
O yüzleri
üstü cehenneme sevk edilecek olanlar, mekân bakımından en şerli, yol bakımından
en sapık kişilerdir. 25. sure (FURKÂN) 34.
ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)
Kendi
içlerinden kendilerine bir uyarıcı geldi diye şaşıp kaldılar. Ve şöyle dedi bu
nankörler: "Bu adam yalanlar düzen bir büyücü..." 38. sure (SÂD) 4. ayet (Resmi: 38/İniş:38/Alfabetik:88)
Firavun'a, Hâmân'a ve Karun'a
göndermiştik de onlar şöyle demişlerdi: "Tam yalancı bir sihirbazdır
bu!" 40. sure (MÜ'MİN) 24. ayet
(Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)
Dediler ki: "Ey büyücü! Sana
verdiği söz aşkına, Rabbine bizim için bir yakarıver; biz artık doğru yola
gireceğiz." 43. sure (ZUHRUF) 49. ayet
(Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)
O tüm
gücüyle/tüm seçkin adamlarıyla birlikte yüz çevirdi ve şöyle dedi: "Bir
büyücü yahut mecnun." 51. sure
(ZÂRİYÂT) 39. ayet (Resmi: 51/İniş:67/Alfabetik:111)
İşte böyle!
Onlardan önce herhangi bir resul geldiğinde, mutlaka şöyle dediler: "Ya
büyücüdür ya deli." 51. sure (ZÂRİYÂT) 52.
ayet (Resmi: 51/İniş:67/Alfabetik:111)
r) İnsanlar, Mucizelere / Ayetlere, Büyü / Sihir Dediler
Süleyman'ın
mülk ve saltanatı konusunda onlar, şeytanların okuyup durduklarına uydular.
Halbuki Süleyman küfre sapmamıştı. Ancak şeytanlar küfre sapmıştı; insanlara
büyüyü öğretiyorlardı. Ve Babil'de Hârût ve Mârût adlı iki melek üzerine
indirileni öğretiyorlardı. Oysa ki o iki melek, "Biz bir imtihan aracıyız,
sakın küfre sapma!" demedikçe hiç kimseye bir şey öğretmiyorlardı.
İnsanlar onlardan erkekle eşinin arasını açacakları şeyi öğreniyorlardı. Ne var
ki, onlar onunla Allah'ın izni olmadıkça hiç kimseye zarar veremezler. Onlar
kendilerine zarar vereni, yarar vermeyeni öğreniyorlardı. Yemin olsun ki, onu
satın alanın âhırette hiç bir nasibi olmayacağını açıkça bilmişlerdir. Öz
benliklerini sattıkları şey ne kötüdür! Bir bilebilselerdi... 2. sure (BAKARA) 102. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Hani, Allah
şöyle demişti: "Ey Meryem'in oğlu İsa! Senin ve annenin üzerindeki
nimetimi hatırla. Seni Ruhulkudüs'le desteklemiştim, beşikte iken ve erginlik
çağında insanlarla konuşuyordun. Sana Kitap'ı, hikmeti, Tevrat'ı, İncil'i
öğretmiştim. Benim iznimle çamurdan kuş görünümünde bir şey yaratıyor, içine
üflüyordun da o benim iznimle kuş oluyordu. Doğuştan körü, abraşı benim iznimle
iyileştiriyordun. Benim iznimle ölüleri çıkarıyordun. İsrailoğullarını senden
uzak tutmuştum. Hani, sen onlara açık-seçik ayetleri getirdiğinde, küfre
sapanları şöyle deyivermişti: "Açık bir büyüden başka bir şey değil
bu." 5. sure (MÂİDE) 110. ayet
(Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Eğer biz
sana parşömen üzerine yazılı bir kitap göndermiş olsaydık, onlar da ona
elleriyle dokunmuş olsalardı, o küfre batmışlar, hiç kuşkusuz şöyle
deyivereceklerdi: "Bu, apaçık bir büyüden başka şey değildir." 6. sure (EN'ÂM) 7. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
"Siz
sergileyin." dedi. Hünerlerini ortaya atınca, halkın gözlerini
büyülediler, onları dehşete düşürdüler. Çok büyük bir büyü sergilediler. 7. sure (A'RAF) 116. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Şunu da
söylediler: "Bizi büyülemek için, bize istediğin kadar ayet getir. Sana
inanmayacağız." 7. sure (A'RAF) 132.
ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Gerçek, katımızdan onlara geldiğinde şöyle
demişlerdi: "Hiç kuşkusuz, bu, apaçık bir büyüdür." Mûsa dedi ki:
"Gerçek size ulaştığında böyle mi konuşuyorsunuz? Büyü müdür bu?
Büyücülerin kurtuluşu yoktur." 10. sure
(YÛNUS) 76-77. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Onlar
hünerlerini ortaya koyunca Mûsa dedi ki: "Sergilediğiniz şey büyüdür.
Allah onu mutlaka hükümsüz kılacaktır. Çünkü Allah, bozguncuların işini düzgün
yürütmez." 10. sure (YÛNUS) 81. ayet
(Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
O, odur ki,
gökleri ve yeri altı günde yaratmıştır. O'nun arşı da su üzerinde idi. Böyle
yapması, iş ve davranış yönünden hanginizin daha güzel olduğunu belirlemek için
sizi denemeye yöneliktir. Sen, "Kuşkusuz, sizler ölümden sonra
diriltileceksiniz!" dediğinde, küfre batanlar hemen ve kesinlikle şöyle
derler: "Bu apaçık bir büyüden başka şey değildir." 11. sure (HÛD) 7. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
Kesinlikle
şöyle diyeceklerdi: "Bizim gözlerimiz döndürüldü, bakışlarımız sarhoş
edildi. Belki de biz büyüye çarptırılmış bir toplumuz." 15. sure (HİCR) 15. ayet (Resmi: 15/İniş:54/Alfabetik:36)
Şöyle dedi: "Büyünle bizi, toprağımızdan
çıkarasın diye mi geldin, ey Mûsa!" "Seninki gibi bir büyü, biz de
mutlaka sana getireceğiz. Seninle bizim aramızda öyle bir buluşma yeri ve
zamanı belirle ki, ne biz cayalım ne de sen. Herkese uygun bir yer olsun."
Mûsa dedi: "Bizimle buluşacağınız zaman, süs günü olsun. İnsanlar kuşluk
vakti bir araya getirilsin." Bunun üzerine Firavun oradan ayrıldı, tüm
kurnazlığını topladı, sonra geldi. Mûsa onlara dedi ki: "Yazıklar olsun
size, yalan düzerek Allah'a iftira etmeyin! Yoksa bir azap ile kökünüzü
kurutur. İftira eden, perişan olmuştur." Bunun üzerine işlerini aralarında
tartıştılar, fısıltıyı koyulaştırdılar. Dediler ki: "Şunlar, iki büyücüden
başka bir şey değillerdir. Büyüleriyle sizi toprağınızdan çıkarmak ve sizin
örnek yolunuzu silip yok etmek istiyorlar." "Hemen hünerlerinizi
birleştirin; sonra saf bağlamış olarak gelin! Bugün, üstün gelen kurtulmuş
olacaktır." Dediler: "Ey Mûsa, ya hünerini ortaya at yahut da ilk
hüner sergileyen biz olacağız." Mûsa dedi: "Hayır, siz atın!"
Bir de ne görsün! Onların ipleri, sopaları, yaptıkları büyüler yüzünden,
kendisine gerçekten koşuyorlarmış hayalini verdi. Mûsa birdenbire içinde bir
korku duydu. Şöyle dedik: "Korkma, üstün gelecek olan sensin!"
"Sağ elindekini yere bırak! Onların, sanayi olarak ortaya çıkardıklarını
yalayıp yutsun. Onların sanayi olarak ürettikleri sadece bir büyücünün
hilesidir. Büyücü ise nereye gitse iflah etmez." Bunun üzerine büyücüler
secdelere kapanıp şöyle seslendiler: "Hârun'un ve Mûsa'nın Rabbine inandık!"
Firavun dedi: "Ben izin vermeden ona inandınız öyle mi? O size, büyüyü
öğreten büyüğünüzdür. Yemin olsun, ellerinizi, ayaklarınızı çaprazlama
keseceğim ve yemin olsun sizi hurma ağaçlarına asacağım. O zaman iyice
bileceksiniz, hangimizin azabı daha şiddetli ve sürekli." Dediler:
"Biz seni, bize gelen açık seçik kanıtlara ve bizi yaratmış olana asla
tercih etmeyeceğiz. Verdiğin hükmü uygula. Senin hükmün olsa olsa bu dünya
hayatında geçer." "Biz Rabbimize inandık ki, günahlarımızı ve senin
bizi zorladığın büyüyü affetsin. Allah daha hayırlı, daha süreklidir." 20. sure (TÂHÂ) 57-73. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)
Kalpleri hep
oyun ve oyalanmada. O zulüm sergileyenler, şu yolda bir fısıldaşmayı iyice
koyulaştırdılar: "Bu adam, sizin gibi bir insandan başkası değil. Gözünüz
baka baka büyüye mi gidiyorsunuz!" 21.
sure (ENBİYÂ) 3. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)
Büyüsüyle
sizi toprağınızdan çıkarmak istiyor. Ne diyorsunuz?" 26. sure (ŞUARA) 35. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)
Firavun
haykırdı: "Ben size izin vermeden ona inandınız ha! Anlaşıldı, o sizin
hepinize sihirbazlığı öğreten büyüğünüz. Yakında bileceksiniz. Yemin olsun,
ellerinizi, ayaklarınızı çaprazlamasına keseceğim ve yemin olsun sizi toptan
asacağım." 26. sure (ŞUARA) 49. ayet
(Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)
İşte bu
şekilde ayetlerimiz göz ve gönül açar bir biçimde onlara geldiğinde şunu deyiverdiler:
"Açık bir büyüdür bu..." 27. sure
(NEML) 13. ayet (Resmi: 27/İniş:48/Alfabetik:81)
Bunun
ardından Musa onlara açık seçik ayetlerimizi getirdiğinde onlar şöyle dediler:
"Uydurulmuş bir büyüden başkası değil bu. İlk atalarımız arasında bunu hiç
duymadık." 28. sure (KASAS) 36. ayet
(Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)
Fakat hak,
katımızdan kendilerine geldiğinde şöyle dediler: "Mûsa'ya verilenin aynısı
buna da verilseydi ya!" Bunlar daha önce Mûsa'ya verileni inkâr etmemişler
miydi? Şöyle demişlerdi: "Birbirini destekleyen iki büyü/sırt sırta iki
büyücü." Ve dediler: "Biz bunların ikisine de inanmıyoruz." 28. sure (KASAS) 48. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)
Ayetlerimiz
açık seçik kanıtlar halinde karşılarında okununca şöyle derler: "Bu adam,
atalarınızın kulluk/ibadet etmekte olduklarından sizi vazgeçirmek isteyen
birinden başkası değil." Şunu da söylerler: "Bu, düzenlenmiş bir
yalandan/iftiradan başka şey değildir." Hakkı inkâr edenler, o kendilerine
geldiğinde şöyle demişlerdir: "Açık bir büyüden başka şey değil bu!" 34. sure (SEBE') 43. ayet (Resmi: 34/İniş:58/Alfabetik:91)
Şöyle
dediler: "Bu, apaçık bir büyüden başka şey değildir." 37. sure (SÂFFÂT) 15. ayet (Resmi: 37/İniş:56/Alfabetik:90)
Ne var ki,
hak kendilerine geldiğinde şöyle dediler: "Bu bir büyü, biz bunu inkâr
ediyoruz!" 43. sure (ZUHRUF) 30. ayet
(Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)
Her şeyi
ayan beyan gösteren ayetlerimiz onlara okunduğunda, kendilerine gelmiş olan
hakkı inkâr edenler şöyle derler: "Açık bir büyüdür bu!" 46. sure (AHKAF) 7. ayet (Resmi: 46/İniş:66/Alfabetik:3)
"Bu da
mı büyü?! Yoksa siz mi görmüyordunuz?" 52. sure (TÛR) 15. ayet (Resmi: 52/İniş:76/Alfabetik:106)
Bir
ayet/alâmet görseler yüz çeviriyorlar ve şöyle diyorlar: "Sürüp giden bir
büyüdür bu!" 54. sure (KAMER) 2. ayet
(Resmi: 54/İniş:37/Alfabetik:52)
Meryem oğlu
İsa'nın da şöyle dediğini hatırla: "Ey İsrailoğulları! Ben size Allah'ın
elçisiyim. Benden önce Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmet
adında bir elçiyi müjdeleyici olarak gönderildim." Fakat İsa'nın
müjdelediği elçi onlara apaçık deliller getirdiğinde: "Bu, katıksız bir
büyüdür!" dediler. 61. sure (SAFF) 6. ayet
(Resmi: 61/İniş:108/Alfabetik:89)
Şöyle dedi:
"Bu, rivayet edilerek gelen bir büyüden başka şey değil." 74. sure (MÜDDESSİR) 24. ayet (Resmi: 74/İniş:4/Alfabetik:67)
RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal
Selam...
T.C. / M. Kemal Adal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder