IX. TARİH VE
KISSALAR
B. PEYGAMBER
KISSALARI-21
11. HZ. MUSA,
HARUN VE İSRAİLOĞULLARI-10
d) İsrailoğulları-3
(16) İsrailoğulları ve zulüm, zayıfı ezme, öldürme
İşte bu
yüzden biz, İsrailoğulları üzerine şunu yazdık: Kim bir kişiyi, bir kişiye
karşılık yahut yeryüzünde bir fesat sebebiyle olmaksızın öldürürse, insanları
toptan öldürmüş gibidir. Ve kim bir kişiye hayat verirse insanlara toptan hayat
vermiş gibidir. Andolsun, resullerimiz onlara açık-seçik kanıtlar
getirmişlerdir. Ama onlardan birçoğu bunun ardından da yeryüzünde zulüm ve
azgınlığa sapmaktadır. 5. sure (MÂİDE) 32. ayet
(Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Firavun
kavminin kodamanları dediler ki: "Musa'yı ve toplumunu, yeryüzünü fesada
verip seni ve ilahlarını terk etsinler diye mi bırakıyorsun?" Dedi ki
Firavun: "Biz onların oğullarını öldürüp kadınlarını diri
bırakacağız/kadınlarının rahimlerini yoklayıp çocuk alacağız/kadınlarına utanç
duyulacak şeyler yapacağız. Üstlerine sürekli kahır yağdıracağız." 7. sure (A'RAF) 127. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Rabbin,
kıyamet gününe kadar, kendilerine azabın en kötüsünü yapacak kimseleri
üzerlerine göndereceğini bildirmişti. Senin Rabbin cezayı vermede çok süratli
davranır; ama çok affedici, çok merhametlidir de. 7. sure (A'RAF) 167. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Biz,
Beniisrail'e Kitap'ta şu yolda bir yargıda bulunduk: Siz yeryüzünde muhakkak
iki kez bozgun vücuda getireceksiniz ve muhakkak büyük bir kibirle
böbürleneceksiniz. Nihayet, o ikiden birincinin vadesi geldiğinde, üzerinize
aşılmaz bir güce sahip kullarımızı gönderdik de onlar, barınakların aralarına
girip araştırdılar. Ve bu, yerine getirilmiş bir vaat idi. Sonra onlar üzerinde
size tekrar egemenlik verdik, mallar ve oğullarla sizi güçlendirdik ve sizi
toplum olarak çoğalttık. Eğer güzel davranırsanız, kendi benlikleriniz için
güzellik sergilemiş olursunuz. Ve eğer kötülük yaparsanız o da benlikleriniz
aleyhine olur. Bu sırada, yüzlerinizi çirkinleştirsinler, ilk kez girdikleri
gibi mabede girsinler ve egemenlik altına aldıklarını yerle bir etsinler diye
ikinci vaat geldi. 17. sure (İSRÂ) 4-7. ayet
(Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
O vakit
onlar ateş içinde çekişir dururlar. Horlanan takım, böbürlenen takıma şöyle
der: "Biz sizin uydularınız olmuştuk. Şimdi şu ateşin bir kısmını olsun
bizden uzak tutabilir misiniz?" 40. sure
(MÜ'MİN) 47. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)
Yemin olsun,
İsrailoğullarını, rezil edici bir azaptan kurtardık. 44. sure (DUHÂN) 30. ayet (Resmi: 44/İniş:64/Alfabetik:19)
(17) İsrailoğullarına haram kılınanlar ve sebepleri
Tevrat
indirilmeden önce İsrail'in kendi nefsine haram kıldığı şeyler dışında tüm
yiyecekler İsrailoğullarına helaldi. Onlara de ki: "Tevrat'ı ortaya
getirin; doğru sözlü iseniz onu okuyun." 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 93. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Yaptıkları
zulümler ve birçok insanı Allah yolundan alıkoymaları yüzünden daha önce
kendilerine helal kılınmış tertemiz şeyleri, Yahudilere haram kıldık. 4. sure (NİSA) 160. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Ne zaman ki,
yasaklandıkları şeylerden ötürü öfkelenip başka aşırılıklar yapmaya başladılar,
onlara şöyle dedik: "Aşağılık, maskara maymunlar olun!" 7. sure (A'RAF) 166. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Biz,
Beniisrail'e Kitap'ta şu yolda bir yargıda bulunduk: Siz yeryüzünde muhakkak
iki kez bozgun vücuda getireceksiniz ve muhakkak büyük bir kibirle
böbürleneceksiniz. Nihayet, o ikiden birincinin vadesi
geldiğinde, üzerinize aşılmaz bir güce sahip kullarımızı gönderdik de onlar,
barınakların aralarına girip araştırdılar. Ve bu, yerine getirilmiş bir vaat
idi. Sonra onlar üzerinde size tekrar egemenlik verdik, mallar ve oğullarla
sizi güçlendirdik ve sizi toplum olarak çoğalttık. Eğer güzel davranırsanız,
kendi benlikleriniz için güzellik sergilemiş olursunuz. Ve eğer kötülük
yaparsanız o da benlikleriniz aleyhine olur. Bu sırada, yüzlerinizi
çirkinleştirsinler, ilk kez girdikleri gibi mabede girsinler ve egemenlik
altına aldıklarını yerle bir etsinler diye ikinci vaat geldi. 17. sure (İSRÂ) 4-7. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
Bunun
ardından, İsrailoğullarına şöyle dedik: "Şu toprakta oturun. Âhiret
vaadi/ikinci vaat gelince, sizi toplayıp bir araya getireceğiz." 17. sure (İSRÂ) 104. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
(18) İsrailoğulları, Hz Muhammed ve Kur'an
Onlar ki,
yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılmış bulacakları ümmi peygambere uyarlar; o
onlara iyiliği emreder, kötü ve çirkinden onları alıkoyar. Güzel şeyleri onlara
helal kılar, pis şeyleri onlara yasaklar. Sırtlarından ağırlıklarını indirir,
üzerlerindeki zincirleri, bağları söküp atar. Ona inanan, onu destekleyen, ona
yardım eden, onunla indirilen ışığa uyan kişiler, kurtuluşa erenlerin ta
kendileridir. 7. sure (A'RAF) 157. ayet
(Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Beni İsrail
bilginlerinin de onu bilmesi bunlar için bir belirti/kanıt değil mi? 26. sure (ŞUARA) 197. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)
Hiç kuşkunuz
olmasın ki bu Kur'an, İsrailoğullarına, ihtilafa düştükleri şeylerin birçoğunu
anlatıyor. 27. sure (NEML) 76. ayet
(Resmi: 27/İniş:48/Alfabetik:81)
Biz,
cehennem yârânını hep melekler yaptık. Ve biz, onların sayılarını da küfre
sapanlar için bir imtihandan başka şey yapmadık. Ta ki, kendilerine kitap
verilenler iyice ve apaçık bilsinler. İman etmiş olanların imanı artsın.
Kendilerine kitap verilmiş olanlarla iman sahipleri kuşkuya düşmesin.
Kalplerinde hastalık olanlarla küfre sapmış bulunanlar da; "Allah bununla
neyi örneklendirmek istiyor?" desinler. İşte böyle. Allah,
dilediğini/dileyeni saptırır, dilediğini/dileyeni de doğruya ve güzele
kılavuzlar. Rabbinin ordularını ancak O bilir. Bu, insan için bir öğüt verici
ve düşündürücüden başka şey değildir. 74.
sure (MÜDDESSİR) 31. ayet (Resmi: 74/İniş:4/Alfabetik:67)
(19) İsrailoğulları, Dönüp, Küfre sapanlara azap
İsrailoğulları'ndan
şöyle bir söz de almıştık: Allah'tan başkasına ibadet etmeyin, anne-babaya,
akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik ve güzellikle davranın. İnsanlara güzeli
ve güzelliği söyleyin. Namazı kılın, zekâtı verin. Bütün bunlardan sonra siz,
pek azınız müstesna, sırt çevirdiniz. Hâlâ da yüz çevirip duruyorsunuz. 2. sure (BAKARA) 83. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Küfürleri
yüzünden, Meryem aleyhinde büyük bir yalan söylemeleri yüzünden... 4. sure (NİSA) 156. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Ve ribayı
almaları yüzünden -oysaki ondan yasaklanmışlardı- ve haksız yollarla insanların
mallarını yemeleri yüzünden onların küfre sapanlarına korkunç bir azap
hazırladık. 4. sure (NİSA) 161. ayet
(Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
"Ey toplumum! Allah'ın sizin için
yazdığı kutsal toprağa girin, arkanıza dönmeyin; yoksa hüsrana uğramışlar
durumuna düşersiniz." Şöyle dediler: "Ey Mûsa, orada zorbalardan
oluşan bir toplum var. Onlar oradan çıkıncaya kadar biz oraya asla
girmeyeceğiz. Eğer çıkarlarsa o zaman gireceğiz." İçine ürperti
düşenlerden, Allah'ın nimet verdiği iki adam dedi ki: "Onların içine
kapıdan girin. Oraya girdiğinizde galip geleceksiniz. Eğer inananlar iseniz
yalnız Allah'a güvenin." Dediler ki: "Ey Mûsa! Onlar orada oldukça
biz oraya asla girmeyeceğiz. Hadi sen git, Rabbin'le birlikte savaşın. Biz
şuracıkta oturacağız." Şöyle yakardı Mûsa: "Rabbim! Nefsimle kardeşimden
başkasına söz geçiremiyorum. Artık sapıklar topluluğu ile bizim aramızı
ayır." Allah dedi ki: "Orası onlara kırk yıl haram kılınmıştır.
Yeryüzünde sersem sersem dolaşacaklar. Sen o sapıklar topluluğu için
kederlenme." 5. sure (MÂİDE) 21-26. ayet
(Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Hani, Mûsa,
toplumuna şöyle demişti: "Ey toplumum! Benim size gönderilen Allah elçisi
olduğumu bilip durduğunuz halde, beni neden incitiyorsunuz?" Onlar bozulup
sapınca Allah da onların kalplerini eğriltti. Çünkü Allah, sapıklardan oluşmuş
bir topluluğu doğruya ve güzele kılavuzlamaz. 61. sure (SAFF) 5. ayet (Resmi: 61/İniş:108/Alfabetik:89)
(20) İsrailoğulları ve Samiri'nin yaptığı buzağı / put
Seni toplumundan çabucak uzaklaştıran neydi,
ey Mûsa? Dedi: "Onlar, benim eserim üzerindeler. Ben sana gelmede acele
davrandım ki, benden hoşnut olasın, ey Rabbim!" Buyurdu: "Biz senden
sonra toplumunu tam bir biçimde imtihan ettik. Sâmirî onları saptırdı."
Bunun üzerine Mûsa, öfkeli ve ümidi kırık bir halde kavmine döndü. Dedi:
"Ey toplumum! Rabbiniz size güzel bir vaatte bulunmadı mı? Süre mi size
uzun geldi yoksa Rabbinizden üzerinize bir gazabın inmesini mi istediniz de
bana verdiğiniz söze ters davrandınız?" Dediler ki: "Biz sana kendi
irademizle/malımızla karşı çıkmadık. Olay şu: Bize o topluluğun süs
eşyalarından bazıları yükletilmişti, onları kaldırıp attık; aynı şekilde Sâmirî
de attı." Sâmirî onlar için, böğürmesi olan bir buzağı heykeli çıkardı. Dediler
ki: "Bu, hem sizin hem de Mûsa'nın tanrısıdır. Ama Mûsa unuttu."
Görmüyorlar mı ki; o buzağı onlara bir sözü geri çeviremiyor; kendilerine bir
zarar veremiyor, bir yarar sağlayamıyor. Yemin olsun, Hârun daha önce onlara
şunu söylemişti: "Ey kavmim, siz bununla imtihan edildiniz. Sizin Rabbiniz
o Rahman'dır. Artık bana uyun, emrime itaat edin!" Onlar şöyle demişlerdi:
"Mûsa bize dönünceye kadar ona tapıcılar olmakta devam edeceğiz."
Mûsa dedi: "Ey Hârun, onların saptıklarını gördüğün zaman seni ne engelledi
de, Benim ardım sıra gelmedin. Emrime isyan mı ettin?" Hârun dedi:
"Ey annemin oğlu! Sakalımı, başımı tutma. Ben senin şöyle diyeceğinden
korkmuştum: 'Beniisrail arasına ayrılık soktun, sözüme bağlı kalmadın!"
Mûsa dedi: "Senin derdin neydi, ey Sâmirî?" Sâmirî dedi:
"Onların görmediklerini gördüm. Resulün izinden bir avuç avuçladım da onu
attım. Nefsim bana böylesini hoş gösterdi." Mûsa dedi: "Defol, çünkü
sen, hayatın boyunca "bana dokunmayın" diyeceksin! Ve senin için asla
kaytaramayacağın bir hesap zamanı da var. O başını bekleyip durduğun tanrına
bir bak! Onu kesinlikle yakacağız, sonra da un ufak edip denize
dökeceğiz." 20. sure (TÂHÂ) 83-97. ayet
(Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)
(21) İsrailoğulları ve Tevrat'ı doğrulayıp tamamlayan kitapları (İncil ve Kur'an) ve Peygamberleri tanıyıp ta inkâr edenleri
Yemin olsun
ki, Mûsa'ya Kitap'ı verdik. Ve arkasından da resuller gönderdik. Meryem oğlu
İsa'ya da açık-seçik deliller verdik ve kendisini Ruhulkudüs'le güçlendirdik.
Bir resulün size, nefislerinizin hoşlanmadığı bir şey getirdiği her seferinde
büyüklük taslamadınız mı? Bir kısmını yalanladınız, bir kısmını da
öldürüyorsunuz. 2. sure (BAKARA) 87. ayet
(Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Yanlarındakini doğrulamak üzere kendilerine
Allah katından bir kitap geldiğinde, daha önce inkâr edenlere karşı zafer
isteyip durdukları halde, tanıyıp bildikleri kendilerine gelince, onu inkâr
ettiler. Küfre sapanların üstüne olsun Allah'ın laneti!... Allah'ın,
kullarından dilediğine lütfunun eseri olarak indirdiğini zalimce kıskanarak,
Allah'ın vahyettiğini inkar etmeleri uğruna öz benliklerini sattıkları şey ne
çirkindir! Bu yüzdendir ki gazap üzerine gazaba çarpıldılar. Gerçeği örtenler
için rezil edici bir azap vardır. Onlara, "Allah'ın indirmiş olduğuna inanın"
denildiğinde şöyle konuşurlar: "Biz, bize indirilene inanırız." Ve
ondan ötesini inkâr ederler. Oysaki o, kendilerinin yanındakini doğrulayıcı bir
gerçektir. Söyle onlara: "Madem iman sahibiydiniz, daha önce Allah'ın
peygamberlerini niye öldürüyordunuz?" 2. sure (BAKARA) 89-91. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Allah
katından kendilerine, ellerinde bulunanı tasdikleyici bir resul geldiğinde,
kitap verilenlerden bir fırka, Allah'ın Kitabı'nı hiç bilmiyorlarmış gibi
kaldırıp arkalarına attılar. 2. sure (BAKARA)
101. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Onu Beni İsrail'e şöyle konuşan bir resul
yapacak: "Şu bir gerçek ki, ben size Rabbinizden bir mucize getirdim: Ben,
çamurdan, kuş görünümünde bir şey yapar, ona üflerim de Allah'ın izniyle kuş
oluverir. Ben, körü ve abraşı iyileştirir, ölüleri Allah'ın izniyle diriltirim.
Evlerinizde yemekte ve biriktirmekte olduklarınızı size haber veririm. Eğer
inananlarsanız, bunda sizin için tam bir mucize vardır." "Tevrat'tan
önümde bulunanı doğrulayıcıyım. Size haram kılınmış olanın bir kısmını size
helal yapacağım. Rabbinizden bir mucize getirdim size. Artık Allah'tan sakının
ve bana itaat edin." "Allah benim de Rabbimdir, sizin de Rabbinizdir;
o halde, O'na kulluk edin. İşte bu, dosdoğru bir yoldur." İsa onlardan inkârı
sezince şöyle konuştu: "Allah'a gidişte benim yardımcılarım kim?"
Havâriler dediler ki: "Biz Allah'ın yardımcılarıyız. Allah'a iman ettik
biz. Tanık ol, biz müslümanlarız/Allah'a teslim olanlarız." 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 49-52. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Eğer
Allah'a, peygambere ve ona indirilene inanmış olsalardı, küfre sapanları
dostlar edinmezlerdi. Ama onların çokları yoldan sapmışlardır. 5. sure (MÂİDE) 81. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Hani, Allah
şöyle demişti: "Ey Meryem'in oğlu İsa! Senin ve annenin üzerindeki
nimetimi hatırla. Seni Ruhulkudüs'le desteklemiştim, beşikte iken ve erginlik
çağında insanlarla konuşuyordun. Sana Kitap'ı, hikmeti, Tevrat'ı, İncil'i
öğretmiştim. Benim iznimle çamurdan kuş görünümünde bir şey yaratıyor, içine
üflüyordun da o benim iznimle kuş oluyordu. Doğuştan körü, abraşı benim iznimle
iyileştiriyordun. Benim iznimle ölüleri çıkarıyordun. İsrailoğullarını senden
uzak tutmuştum. Hani, sen onlara açık-seçik ayetleri getirdiğinde, küfre
sapanları şöyle deyivermişti: "Açık bir büyüden başka bir şey değil
bu." 5. sure (MÂİDE) 110. ayet
(Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Meryem'in
oğlu, kendisine nimet verdiğimiz ve İsrailoğullarına örnek yaptığımız bir
kuldu. 43. sure (ZUHRUF) 59. ayet (Resmi:
43/İniş:63/Alfabetik:113)
Meryem oğlu
İsa'nın da şöyle dediğini hatırla: "Ey İsrailoğulları! Ben size Allah'ın
elçisiyim. Benden önce Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmet
adında bir elçiyi müjdeleyici olarak gönderildim." Fakat İsa'nın
müjdelediği elçi onlara apaçık deliller getirdiğinde: "Bu, katıksız bir
büyüdür!" dediler. 61. sure (SAFF) 6. ayet
(Resmi: 61/İniş:108/Alfabetik:89)
Ey iman
sahipleri! Allah'ın yardımcıları olun! Hani, Meryem oğlu İsa, havarilere:
"Allah'a gidişte benim yardımcılarım kimdir?" demişti de, havariler:
"Biz, Allah'ın yardımcılarıyız!" cevabını vermişlerdi. Bunun
ardından, İsrailoğullarından bir zümre iman etmiş, bir zümre de küfre sapmıştı.
Nihayet biz, iman sahiplerini düşmanlarına karşı güçlendirdik de onlar üstün geldiler.
61. sure (SAFF) 14. ayet (Resmi: 61/İniş:108/Alfabetik:89)
(22) İsrailoğulları ve sebt / cumartesi günü yasağına uymayanlar
Yemin olsun,
içinizden Cumartesi gününde azgınlık yapanları siz bilirsiniz. Onlara şöyle
dedik: "Aşağılık maymunlar oluverin." 2. sure (BAKARA) 65. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Kesin söz
vermeleri için Tûr'u üzerlerine kaldırdık ve onlara: "Kapıdan secde ederek
girin." dedik. Onlara şunu da söyledik: "Cumartesi gününde azgınlık
yapmayın." Onlardan sapasağlam bir söz almıştık. 4. sure (NİSA) 154. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Sor onlara o
deniz kıyısındaki kentin durumunu. Cumartesi günü azıp sınır tanımazlık
ediyorlardı. Sebt yaptıkları gün balıkları onlara akın akın gelirdi; sebt
yapmadıklarında ise onlara gelmezdi. Yoldan sapmaları yüzünden onları böyle
imtihan ediyorduk. 7. sure (A'RAF) 163. ayet
(Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
(23) İsrailoğulları ve Tâlût-Câlût
Mûsa'dan sonra İsrailoğulları'nın kodamanlar
meclisini görmedin mi? Kendilerine gelen bir peygambere şöyle demişlerdi:
"Bize bir kral gönder, Allah yolunda çarpışalım." Peygamber dedi ki:
"Üstünüze savaş yazılır da savaşmazsanız ne olacak?" Dediler ki:
"Nasıl olur da Allah yolunda savaşmayız? Yurtlarımızdan çıkarıldık,
oğullarımızdan uzak düşürüldük." Nihayet, üzerlerine savaş yazıldığında
pek azı hariç yüz çevirdiler. Allah, zalimleri çok iyi bilir. Peygamberleri
onlara dedi ki: "Allah, Tâlût'u size kral gönderdi." Şöyle
konuştular: "O bizim üzerimizde nasıl saltanat kurabilir? Yönetimde biz
ondan daha çok hak sahibiyiz. Ona bir mal genişliği de verilmemiştir."
Peygamber dedi ki: "Allah onu seçip size üst olarak gönderdi. Onu bilgi ve
beden gücü yönünden üstün kıldı." Allah, mülkünü dilediğine verir. Allah,
mülkü genişletendir, her şeyi bilendir. Nebileri onlara şöyle söyledi:
"Onun mülk ve saltanatının belirtisi o Tâbûtun size gelmesidir. Onun
içinde Rabb'inizden bir huzur, Hârun hanedanının, Mûsa hanedanının
bıraktığından bir kalıntı vardır, Onu melekler taşır. Eğer iman sahipleri
iseniz, bunda sizin için elbette bir ibret vardır." Tâlût, askerleriyle
yola çıkınca dedi ki: "Allah sizi bir ırmakla imtihan edecektir. O halde,
ondan içen benden değildir. Ama onu tatmayan bendendir. Eliyle bir avuç alan
kişi başka." Bunun ardından, pek azı müstesna olmak üzere ondan içtiler.
Nihayet o ve onunla beraber iman edenler ırmağı geçtiklerinde şöyle dediler:
"Bugün bizim Câlût'a ve ordusuna karşı hiç bir gücümüz yoktur."
Allah'a kavuşacaklarını düşünenler ise şöyle konuştular: "Sayıca az nice
topluluk vardır ki, sayıca çok nice topluluğa Allah'ın izniyle galip gelmiştir.
Allah sabredenlerle beraberdir." Câlût ve ordusuyla karşılaştıklarında
şöyle yakardılar: "Ey Rabb'imiz, üzerimize sabır yağdır. Ayaklarımızı yere
sağlam bastır. Ve küfre sapanlara karşı bize yardım et." Nihayet Allah'ın
izniyle onları bozguna uğrattılar. Ve Dâvud Câlût'u öldürdü. Ve Allah, Dâvud'a
mülk/saltanat ve hikmet verdi. Ve ona dilediği şeylerden öğretti. Eğer
Allah'ın, bazı insanları diğer bazılarıyla savması olmasaydı, yeryüzü bozguna
uğrardı. Ama Allah âlemlere karşı çok lütufkardır. 2. sure (BAKARA) 246-251. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Beni İsrail
bilginlerinin de onu bilmesi bunlar için bir belirti/kanıt değil mi? 26. sure (ŞUARA) 197. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)
(24) İsrailoğulları, Musa'ya indirilen Furkan'a / Tevrat'a varis kılınmıştır
İyiye ve
güzele yol bulursunuz ümidiyle Mûsa'ya Kitap'ı ve furkanı/hakla batılı ayıran
mesajı vermiştik. 2. sure (BAKARA) 53. ayet
(Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Yemin olsun
ki, Mûsa'ya Kitap'ı verdik. Ve arkasından da resuller gönderdik. Meryem oğlu
İsa'ya da açık-seçik deliller verdik ve kendisini Ruhulkudüs'le güçlendirdik.
Bir resulün size, nefislerinizin hoşlanmadığı bir şey getirdiği her seferinde
büyüklük taslamadınız mı? Bir kısmını yalanladınız, bir kısmını da
öldürüyorsunuz. 2. sure (BAKARA) 87. ayet
(Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Mûsa'ya
Kitap'ı verdik ve onu, "benden başka bir vekil tutmayın" buyruğuyla
Beniisrail'e bir kılavuz kıldık. 17. sure
(İSRÂ) 2. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
Yemin olsun
ki, Mûsa'ya Kitap'ı vermiştik. Böyleyken sen ona kavuşacağından kuşkuda olma!
Biz onu İsrailoğullarına bir kılavuz yapmıştık. 32. sure (SECDE) 23. ayet (Resmi: 32/İniş:75/Alfabetik:92)
Yemin olsun ki, Mûsa'ya o hak kılavuzu verdik
ve İsrailoğullarını Kitap'a mirasçı kıldık. Akıl ve gönül sahipleri için bir
yol gösterici, bir hatırlatıcıdır o. 40. sure
(MÜ'MİN) 53-54. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)
Yemin olsun,
biz, İsrailoğullarına Kitap'ı, hükmetme gücünü, peygamberliği verdik, onları
temiz yiyeceklerden rızıklandırdık ve kendilerini âlemler üzerine imtiyazlı
kıldık. 45. sure (CÂSİYE) 16. ayet (Resmi:
45/İniş:65/Alfabetik:15)
De ki:
"Hiç düşündünüz mü? Eğer bu, Allah katından ise ve siz onu tanımamışsanız,
İsrailoğullarından bir tanık da onun benzerine tanıklık edip inandığı halde,
siz böbürlenmişseniz haliniz nice olur! Allah, zalimler topluluğuna kılavuzluk
etmez." 46. sure (AHKAF) 10. ayet
(Resmi: 46/İniş:66/Alfabetik:3)
RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal
Selam...
T.C. / M. Kemal Adal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder