IX.
TARİH VE KISSALAR
B. PEYGAMBER KISSALARI-4
6. HZ. SALİH VE SEMUD KAVMİ
a) Kavram olarak, Tarih ve Kıssalar, Peygamber Kıssaları, Hz. Salih ve Semûd Kavmi
Semûd kavmi, azgınlığı yüzünden yalanladı. En
haydutları ortaya fırladığı zaman, Allah'ın elçisi onlara şöyle demişti:
"Allah'ın devesini ve onun su içme hakkını koruyun." Fakat elçiye
inanmadılar da deveyi devirip boğazladılar. Bunun üzerine, Rableri onların
günahlarını kendi başlarına geçirdi de o yurdu dümdüz etti. Allah, işin
sonundan korkacak değil ya! 91. sure
(ŞEMS) 11-15. ayet (Resmi: 91/İniş:26/ Alfabetik:93)
Semûd da uyarıları yalanlamıştı. Şöyle
demişlerdi: "İçimizden bir tek insana mı uyacağız? Vallahi böyle bir
durumda biz, sapıklık ve çılgınlık içine düşeriz." "Aramızdan öğüt
ona mı verildi? Hayır, o yalancı küstahın biridir." Yarın bilecekler,
kimmiş yalancı küstah! Bir imtihan aracı olarak kendilerine dişi deveyi
göndereceğiz. Artık gözetle onları ve sabret! Suyun, aralarında
bölüştürüleceğini onlara bildir. Her su alış/içiş nöbetledir/içilecek her
miktar hazırlanmıştır. Arkadaşlarını çağırdılar, o da hançerini kapıp deveyi
boğazladı. Nasılmış benim azabım ve uyarılarım! Biz, onlar üzerine bir tek ses
gönderdik de ağılcının serptiği kuru ot gibi kırılıp ufalandılar. 54. sure (KAMER) 23-31. ayet (Resmi: 54/İniş:37/Alfabetik:52)
Semud'a da kardeşleri Salih'i gönderdik. Dedi
ki: "Ey toplumum! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka ilahınız yok.
Size Rabbinizden bir beyyine/açık bir kanıt gelmiştir. İşte şu, Allah'ın
devesi. Sizin için bir mucize. Rahat bırakın onu, Allah'ın toprağında otlasın.
Kötü bir niyetle dokunmayın ona. Yoksa korkunç bir azap yakalar sizi."
"Hatırlayın ki, Allah sizi Ad'dan sonra halefler yaptı ve yeryüzünde sizi
yerleştirdi. O'nun düzlüklerinde saraylar kuruyorsunuz, dağlarını yontup ev
yapıyorsunuz. Artık Allah'ın nimetlerini anın da fesat çıkararak yeryüzünü
berbat etmeyin." Toplumunun kibre saplanmış kodamanları, içlerinden inanıp
da baskı altında tutularak ezilenlere şöyle dediler: "Siz Salih'in
gerçekten Rabbi tarafından gönderildiğini biliyor musunuz?" Onlar:
"Onun aracılığıyla gönderilene gerçekten inanıyoruz." dediler. Kibre
sapanlar şöyle konuştu: "Biz sizin inandığınızı inkar edenleriz." Bu
arada dişi deveyi boğazladılar. Ve Rablerinin emrinden dışarı çıkıp şöyle
dediler: "Ey Salih! Eğer Allah tarafından gönderilenlerdensen, bizi tehdit
ettiğin şeyi önümüze getiriver." Bunun üzerine onları, o şiddetli
sarsıntı/o korkunç titreşim yakaladı da öz yurtlarında yere çökmüş bir hale
geldiler. Nihayet, Salih onlardan yüzünü döndürüp şöyle dedi: "Ey
toplumum! Andolsun ki, Rabbimin mesajını size tebliğ ettim, size öğüt verdim;
ama siz öğüt verenleri sevmiyorsunuz." 7. sure (A'RAF) 73-79. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Semûd da peygamberleri yalanladı. Kardeşleri
Sâlih onlara demişti ki: "Siz hiç sakınmıyor musunuz?" "Ben
sizin için emin bir resulüm." "Artık Allah'tan sakının ve bana itaat
edin." "Ben bu iş için sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim
yalnız âlemlerin Rabbi'ndendir." "Siz burada güven içinde bırakılacak
mısınız?" "Bahçelerde, pınarlarda." "Ekinler, salkımları
sarkmış hurmalıklar içinde." "Keyif içinde, dağlardan evler
yontuyorsunuz." "Artık Allah'tan sakının da bana itaat edin."
"Savurganlık edenlerin/haddi aşanların buyruğuna uymayın."
"Onlar yeryüzünde bozgun çıkarırlar, barış için çalışmazlar."
Dediler: "Sen, adamakıllı büyülenmişsin." "Sen de bizim gibi bir
insansın. Eğer doğru sözlülerden isen, hadi bir mucize getir." Dedi:
"Şu bir dişi devedir. Onun su içme hakkı var. Belli bir günde su içme
hakkı da sizin." "Ona kötülükle ilişmeyin. Yoksa büyük bir günün
azabı sizi yakalar." Onu yere yatırıp kestiler. Sonra da pişman oldular.
Sonunda azap onları yakaladı. Bunda elbette bir ibret var. Ama onların çoğu
inanan kişiler değildi. Ve senin Rabbin mutlak Azîz, mutlak Rahîm'dir. 26. sure (ŞUARA) 141-159. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)
Yemin olsun,
Semûd'a da kardeşleri Sâlih'i, şunu tebliğ etmek üzere gönderdik: "Allah'a
kulluk/ibadet edin." Bir de ne görelim, onlar birbiriyle boğuşan iki fırka
oluvermişler. Sâlih dedi: "Ey toplumum! İyilikten önce kötülüğü istemede
aceleniz niye? Merhamet görebilmeniz için Allah'tan af dileseniz olmaz
mı?" Dediler: "Sen ve beraberindekiler yüzünden başımıza uğursuzluk
geldi/sen ve beraberindekileri uğursuzluk belirtisi sayıyoruz." Dedi:
"Uğursuzluk kuşunuz Allah katındadır. Daha doğrusu siz, imtihana çekilen
bir topluluksunuz. O kentte, hep bozgun çıkarıp barışa hiç yanaşmayan dokuz
çete vardı. Allah adına yeminleşerek şöyle dediler: "Ona ve ailesine bir
gece baskını yapalım, sonra da velisine şöyle diyelim: Biz onların ailesinin
öldürülüşüne tanık olmadık. Vallahi, doğru söyleyenleriz." Onlar bir tuzak
kurdular, biz de bir tuzak kurduk, ama şuursuzluk eden onlardı. Bir baksana
nasıl oldu tuzaklarının sonu! İşte, onları da topluluklarını da hep birlikte
yere geçirdik. İşte sana onların, işledikleri zulümler yüzünden çöküp ıpıssız
kalmış evleri. Hiç kuşkusuz bunda, ilmi kullanan bir topluluk için kesin bir
ibret vardır. Biz inananları, korunup sakınanları kurtardık. 27. sure (NEML) 45-53. ayet (Resmi: 27/İniş:48/Alfabetik:81)
Semûd'a da kardeşleri Sâlih'i gönderdik. Dedi
ki: "Ey toplumum! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka ilahınız yok.
Sizi topraktan oluşturan ve size orada ömür geçirten O'dur. Artık O'ndan af
dileyin, O'na dönün. Rabbim Karîb'dir, bize çok yakındır; Mucîb'dir, bize cevap
verir." Dediler ki: "Ey Sâlih! Sen bundan önce, aramızda aranan/ümit
beslenen bir kişi idin. Şimdi kalkmış, atalarımızın kulluk ettiklerine kulluk
etmemizi mi yasaklıyorsun? Gerçek şu ki biz, bizi çağırdığın şey hakkında
kafaları karıştıran bir kuşku içindeyiz." Dedi ki: "Ey kavmim! Hiç
düşündünüz mü? Ya ben Rabbimden bir beyyine üzerindeysem, bana kendisinden bir
rahmet sunmuşsa! Bu durumda ben O'na isyan edersem, bana Allah'a karşı kim
yardım eder? Sizin bana, yıkım ve hüsranı artırmak dışında bir katkınız olamaz."
"Ey toplumum! İşte şu size, Allah'ın bir mucize olan devesi. Rahat bırakın
onu. Allah'ın toprağında karnını doyursun. Bir kötülük dokundurmayın ona. Yoksa
sizi çok yakın bir azap yakalayıverir." Ama deveyi yere yıkıp kestiler.
Sâlih dedi ki: "Yurdunuzda üç gün daha nimetlenin. Bu, yalanlanamayacak
bir tehdittir." Emrimiz gelince Sâlih'i ve onunla birlikte iman edenleri
bizden bir rahmetle kurtardık. O günün rezilliğinden kurtardık. Senin Rabbin,
evet O, Kavî'dir, Azîz'dir. Zulme sapmış olanları o korkunç titreşimli ses
yakaladı da öz yurtlarında yere çökmüş hale getirdiler. Sanki hiç hayat
sürmemişlerdi orada. Dikkat edin! Semûd kavmi, Rablerine nankörlük etmişti.
Dikkat edin, Semûd geri dönmez olmuştur. 11.
sure (HÛD) 61-68. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
"Ey
toplumum! Bana kafa tutmanız, sakın sizi Nûh kavminin yahut Hûd kavminin yahut
Sâlih kavminin başlarına gelen musibetle yüz yüze getirmesin. Lût kavmi de
sizden pek uzak değil." 11. sure
(HÛD) 89. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
Yemin olsun, Hicr halkı da
gönderilen elçileri yalanladı. Ayetlerimizi onlara verdik ama onlardan yüz
çeviriyorlardı. Dağlardan güvenli güvenli evler yontuyorlardı. Korkunç
titreşimli ses onları da sabaha girecekleri sırada yakaladı. Kazanıp durdukları
şeylerin kendilerine hiçbir yararı olmadı. 15. sure (HİCR) 80-84. ayet (Resmi: 15/İniş:54/Alfabetik:36)
Semûd'a gelince, biz onlara kılavuzluk ettik
ama onlar körlüğü hidayete tercih ettiler. Bunun üzerine, kazandıkları
yüzünden, alçaltıcı azabın yıldırımı onları yakaladı. İnananları kurtardık,
onlar korunuyorlardı. 41. sure (FUSSİLET)
17-18. ayet (Resmi: 41/İniş:61/Alfabetik:30)
Semûd'da da
bir ibret var. Onlara şöyle denmişti: "Bir vakte kadar yiyip içip
eğlenin." Daha sonra onlar, Rablerinin emrine kafa tuttular da gözleri
baka baka yıldırım kendilerini yakaladı. Ne kalkıp kaçabildiler ne de
kendilerine yardım eden oldu. 51. sure
(ZÂRİYÂT) 43-45. ayet (Resmi: 51/İniş:67/Alfabetik:111)
Semûd ve Âd kâriayı / başa çarpan olayı
yalanlamıştı. Bunun üzerine Semûd, bir doğal felaket ile helâk edildi. 69. sure (HÂKKA) 4-5. ayet (Resmi: 69/İniş:78/Alfabetik:34)
b) Salih
Semud'a da kardeşleri Salih'i gönderdik. Dedi
ki: "Ey toplumum! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka ilahınız yok.
Size Rabbinizden bir beyyine/açık bir kanıt gelmiştir. İşte şu, Allah'ın
devesi. Sizin için bir mucize. Rahat bırakın onu, Allah'ın toprağında otlasın.
Kötü bir niyetle dokunmayın ona. Yoksa korkunç bir azap yakalar sizi."
"Hatırlayın ki, Allah sizi Ad'dan sonra halefler yaptı ve yeryüzünde sizi
yerleştirdi. O'nun düzlüklerinde saraylar kuruyorsunuz, dağlarını yontup ev
yapıyorsunuz. Artık Allah'ın nimetlerini anın da fesat çıkararak yeryüzünü
berbat etmeyin." Toplumunun kibre saplanmış kodamanları, içlerinden inanıp
da baskı altında tutularak ezilenlere şöyle dediler: "Siz Salih'in
gerçekten Rabbi tarafından gönderildiğini biliyor musunuz?" Onlar:
"Onun aracılığıyla gönderilene gerçekten inanıyoruz." dediler. Kibre
sapanlar şöyle konuştu: "Biz sizin inandığınızı inkar edenleriz." Bu
arada dişi deveyi boğazladılar. Ve Rablerinin emrinden dışarı çıkıp şöyle
dediler: "Ey Salih! Eğer Allah tarafından gönderilenlerdensen, bizi tehdit
ettiğin şeyi önümüze getiriver." Bunun üzerine onları, o şiddetli
sarsıntı/o korkunç titreşim yakaladı da öz yurtlarında yere çökmüş bir hale
geldiler. Nihayet, Salih onlardan yüzünü döndürüp şöyle dedi: "Ey
toplumum! Andolsun ki, Rabbimin mesajını size tebliğ ettim, size öğüt verdim;
ama siz öğüt verenleri sevmiyorsunuz." 7. sure (A'RAF) 73-79. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Semûd'a da
kardeşleri Sâlih'i gönderdik. Dedi ki: "Ey toplumum! Allah'a kulluk edin.
Sizin O'ndan başka ilahınız yok. Sizi topraktan oluşturan ve size orada ömür
geçirten O'dur. Artık O'ndan af dileyin, O'na dönün. Rabbim Karîb'dir, bize çok
yakındır; Mucîb'dir, bize cevap verir." 11. sure (HÛD) 61. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
Sanki hiç
hayat sürmemişlerdi orada. Dikkat edin! Semûd kavmi, Rablerine nankörlük
etmişti. Dikkat edin, Semûd geri dönmez olmuştur. 11. sure (HÛD) 68. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
"Ey
toplumum! Bana kafa tutmanız, sakın sizi Nûh kavminin yahut Hûd kavminin yahut
Sâlih kavminin başlarına gelen musibetle yüz yüze getirmesin. Lût kavmi de
sizden pek uzak değil." 11. sure
(HÛD) 89. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
Semûd da peygamberleri yalanladı. Kardeşleri
Sâlih onlara demişti ki: "Siz hiç sakınmıyor musunuz?" "Ben
sizin için emin bir resulüm." "Artık Allah'tan sakının ve bana itaat
edin." "Ben bu iş için sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim
yalnız âlemlerin Rabbi'ndendir." "Siz burada güven içinde bırakılacak
mısınız?" "Bahçelerde, pınarlarda." "Ekinler, salkımları
sarkmış hurmalıklar içinde." "Keyif içinde, dağlardan evler
yontuyorsunuz." "Artık Allah'tan sakının da bana itaat edin."
"Savurganlık edenlerin/haddi aşanların buyruğuna uymayın."
"Onlar yeryüzünde bozgun çıkarırlar, barış için çalışmazlar."
Dediler: "Sen, adamakıllı büyülenmişsin." "Sen de bizim gibi bir
insansın. Eğer doğru sözlülerden isen, hadi bir mucize getir." Dedi:
"Şu bir dişi devedir. Onun su içme hakkı var. Belli bir günde su içme
hakkı da sizin." "Ona kötülükle ilişmeyin. Yoksa büyük bir günün
azabı sizi yakalar." Onu yere yatırıp kestiler. Sonra da pişman oldular.
Sonunda azap onları yakaladı. Bunda elbette bir ibret var. Ama onların çoğu
inanan kişiler değildi. Ve senin Rabbin mutlak Azîz, mutlak Rahîm'dir. 26. sure (ŞUARA) 141-159. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)
Yemin olsun,
Semûd'a da kardeşleri Sâlih'i, şunu tebliğ etmek üzere gönderdik: "Allah'a
kulluk/ibadet edin." Bir de ne görelim, onlar birbiriyle boğuşan iki fırka
oluvermişler. Sâlih dedi: "Ey toplumum! İyilikten önce kötülüğü istemede
aceleniz niye? Merhamet görebilmeniz için Allah'tan af dileseniz olmaz
mı?" Dediler: "Sen ve beraberindekiler yüzünden başımıza uğursuzluk
geldi/sen ve beraberindekileri uğursuzluk belirtisi sayıyoruz." Dedi:
"Uğursuzluk kuşunuz Allah katındadır. Daha doğrusu siz, imtihana çekilen
bir topluluksunuz. O kentte, hep bozgun çıkarıp barışa hiç yanaşmayan dokuz
çete vardı. Allah adına yeminleşerek şöyle dediler: "Ona ve ailesine bir
gece baskını yapalım, sonra da velisine şöyle diyelim: Biz onların ailesinin
öldürülüşüne tanık olmadık. Vallahi, doğru söyleyenleriz." Onlar bir tuzak
kurdular, biz de bir tuzak kurduk, ama şuursuzluk eden onlardı. Bir baksana
nasıl oldu tuzaklarının sonu! İşte, onları da topluluklarını da hep birlikte
yere geçirdik. İşte sana onların, işledikleri zulümler yüzünden çöküp ıpıssız
kalmış evleri. Hiç kuşkusuz bunda, ilmi kullanan bir topluluk için kesin bir
ibret vardır. Biz inananları, korunup sakınanları kurtardık. 27. sure (NEML) 45-53. ayet (Resmi: 27/İniş:48/Alfabetik:81)
Semûd kavmi, azgınlığı yüzünden yalanladı. En
haydutları ortaya fırladığı zaman, Allah'ın elçisi onlara şöyle demişti: "Allah'ın
devesini ve onun su içme hakkını koruyun." Fakat elçiye inanmadılar da
deveyi devirip boğazladılar. Bunun üzerine, Rableri onların günahlarını kendi
başlarına geçirdi de o yurdu dümdüz etti. Allah, işin sonundan korkacak değil
ya! 91. sure (ŞEMS) 11-15. ayet (Resmi:
91/İniş:26/ Alfabetik:93)
c) Semûd
(1) Semûd kavmine gönderilen deve
Semud'a da kardeşleri Salih'i gönderdik. Dedi ki: "Ey toplumum! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka ilahınız yok. Size Rabbinizden bir beyyine/açık bir kanıt gelmiştir. İşte şu, Allah'ın devesi. Sizin için bir mucize. Rahat bırakın onu, Allah'ın toprağında otlasın. Kötü bir niyetle dokunmayın ona. Yoksa korkunç bir azap yakalar sizi." 7. sure (A'RAF) 73. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Semûd'a da kardeşleri Sâlih'i gönderdik. Dedi
ki: "Ey toplumum! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka ilahınız yok.
Sizi topraktan oluşturan ve size orada ömür geçirten O'dur. Artık O'ndan af
dileyin, O'na dönün. Rabbim Karîb'dir, bize çok yakındır; Mucîb'dir, bize cevap
verir." Dediler ki: "Ey Sâlih! Sen bundan önce, aramızda aranan/ümit
beslenen bir kişi idin. Şimdi kalkmış, atalarımızın kulluk ettiklerine kulluk
etmemizi mi yasaklıyorsun? Gerçek şu ki biz, bizi çağırdığın şey hakkında
kafaları karıştıran bir kuşku içindeyiz." Dedi ki: "Ey kavmim! Hiç
düşündünüz mü? Ya ben Rabbimden bir beyyine üzerindeysem, bana kendisinden bir
rahmet sunmuşsa! Bu durumda ben O'na isyan edersem, bana Allah'a karşı kim
yardım eder? Sizin bana, yıkım ve hüsranı artırmak dışında bir katkınız olamaz."
"Ey toplumum! İşte şu size, Allah'ın bir mucize olan devesi. Rahat bırakın
onu. Allah'ın toprağında karnını doyursun. Bir kötülük dokundurmayın ona. Yoksa
sizi çok yakın bir azap yakalayıverir." Ama deveyi yere yıkıp kestiler.
Sâlih dedi ki: "Yurdunuzda üç gün daha nimetlenin. Bu, yalanlanamayacak
bir tehdittir." Emrimiz gelince Sâlih'i ve onunla birlikte iman edenleri
bizden bir rahmetle kurtardık. O günün rezilliğinden kurtardık. Senin Rabbin,
evet O, Kavî'dir, Azîz'dir. Zulme sapmış olanları o korkunç titreşimli ses
yakaladı da öz yurtlarında yere çökmüş hale getirdiler. Sanki hiç hayat
sürmemişlerdi orada. Dikkat edin! Semûd kavmi, Rablerine nankörlük etmişti.
Dikkat edin, Semûd geri dönmez olmuştur. 11.
sure (HÛD) 61-68. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
Sanki hiç
yurt tutmamışlardı orada. Bakıp görün ki, Medyen de tıpkı Semûd gibi, dönüşü
olmayan bir gidişle gitti. 11. sure
(HÛD) 95. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
(2) Semûd Kavminin tutum ve durumu
Semûd kavmi, azgınlığı yüzünden yalanladı. En
haydutları ortaya fırladığı zaman, Allah'ın elçisi onlara şöyle demişti:
"Allah'ın devesini ve onun su içme hakkını koruyun." Fakat elçiye
inanmadılar da deveyi devirip boğazladılar. Bunun üzerine, Rableri onların
günahlarını kendi başlarına geçirdi de o yurdu dümdüz etti. Allah, işin
sonundan korkacak değil ya! 91. sure
(ŞEMS) 11-15. ayet (Resmi: 91/İniş:26/ Alfabetik:93)
Semûd da uyarıları yalanlamıştı. Şöyle
demişlerdi: "İçimizden bir tek insana mı uyacağız? Vallahi böyle bir
durumda biz, sapıklık ve çılgınlık içine düşeriz." "Aramızdan öğüt
ona mı verildi? Hayır, o yalancı küstahın biridir." Yarın bilecekler,
kimmiş yalancı küstah! Bir imtihan aracı olarak kendilerine dişi deveyi
göndereceğiz. Artık gözetle onları ve sabret! Suyun, aralarında
bölüştürüleceğini onlara bildir. Her su alış/içiş nöbetledir/içilecek her
miktar hazırlanmıştır. Arkadaşlarını çağırdılar, o da hançerini kapıp deveyi
boğazladı. Nasılmış benim azabım ve uyarılarım! Biz, onlar üzerine bir tek ses
gönderdik de ağılcının serptiği kuru ot gibi kırılıp ufalandılar. 54. sure (KAMER) 23-31. ayet (Resmi: 54/İniş:37/Alfabetik:52)
Semud'a da kardeşleri Salih'i gönderdik. Dedi
ki: "Ey toplumum! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka ilahınız yok.
Size Rabbinizden bir beyyine/açık bir kanıt gelmiştir. İşte şu, Allah'ın
devesi. Sizin için bir mucize. Rahat bırakın onu, Allah'ın toprağında otlasın.
Kötü bir niyetle dokunmayın ona. Yoksa korkunç bir azap yakalar sizi."
"Hatırlayın ki, Allah sizi Ad'dan sonra halefler yaptı ve yeryüzünde sizi
yerleştirdi. O'nun düzlüklerinde saraylar kuruyorsunuz, dağlarını yontup ev
yapıyorsunuz. Artık Allah'ın nimetlerini anın da fesat çıkararak yeryüzünü
berbat etmeyin." Toplumunun kibre saplanmış kodamanları, içlerinden inanıp
da baskı altında tutularak ezilenlere şöyle dediler: "Siz Salih'in
gerçekten Rabbi tarafından gönderildiğini biliyor musunuz?" Onlar:
"Onun aracılığıyla gönderilene gerçekten inanıyoruz." dediler. Kibre
sapanlar şöyle konuştu: "Biz sizin inandığınızı inkar edenleriz." Bu
arada dişi deveyi boğazladılar. Ve Rablerinin emrinden dışarı çıkıp şöyle
dediler: "Ey Salih! Eğer Allah tarafından gönderilenlerdensen, bizi tehdit
ettiğin şeyi önümüze getiriver." Bunun üzerine onları, o şiddetli
sarsıntı/o korkunç titreşim yakaladı da öz yurtlarında yere çökmüş bir hale
geldiler. Nihayet, Salih onlardan yüzünü döndürüp şöyle dedi: "Ey
toplumum! Andolsun ki, Rabbimin mesajını size tebliğ ettim, size öğüt verdim;
ama siz öğüt verenleri sevmiyorsunuz." 7. sure (A'RAF) 73-79. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Semûd da peygamberleri yalanladı. Kardeşleri
Sâlih onlara demişti ki: "Siz hiç sakınmıyor musunuz?" "Ben
sizin için emin bir resulüm." "Artık Allah'tan sakının ve bana itaat
edin." "Ben bu iş için sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim
yalnız âlemlerin Rabbi'ndendir." "Siz burada güven içinde bırakılacak
mısınız?" "Bahçelerde, pınarlarda." "Ekinler, salkımları
sarkmış hurmalıklar içinde." "Keyif içinde, dağlardan evler
yontuyorsunuz." "Artık Allah'tan sakının da bana itaat edin."
"Savurganlık edenlerin/haddi aşanların buyruğuna uymayın."
"Onlar yeryüzünde bozgun çıkarırlar, barış için çalışmazlar."
Dediler: "Sen, adamakıllı büyülenmişsin." "Sen de bizim gibi bir
insansın. Eğer doğru sözlülerden isen, hadi bir mucize getir." Dedi:
"Şu bir dişi devedir. Onun su içme hakkı var. Belli bir günde su içme
hakkı da sizin." "Ona kötülükle ilişmeyin. Yoksa büyük bir günün
azabı sizi yakalar." Onu yere yatırıp kestiler. Sonra da pişman oldular.
Sonunda azap onları yakaladı. Bunda elbette bir ibret var. Ama onların çoğu
inanan kişiler değildi. Ve senin Rabbin mutlak Azîz, mutlak Rahîm'dir. 26. sure (ŞUARA) 141-159. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)
Yemin olsun,
Semûd'a da kardeşleri Sâlih'i, şunu tebliğ etmek üzere gönderdik: "Allah'a
kulluk/ibadet edin." Bir de ne görelim, onlar birbiriyle boğuşan iki fırka
oluvermişler. Sâlih dedi: "Ey toplumum! İyilikten önce kötülüğü istemede
aceleniz niye? Merhamet görebilmeniz için Allah'tan af dileseniz olmaz
mı?" Dediler: "Sen ve beraberindekiler yüzünden başımıza uğursuzluk
geldi/sen ve beraberindekileri uğursuzluk belirtisi sayıyoruz." Dedi:
"Uğursuzluk kuşunuz Allah katındadır. Daha doğrusu siz, imtihana çekilen
bir topluluksunuz. O kentte, hep bozgun çıkarıp barışa hiç yanaşmayan dokuz
çete vardı. Allah adına yeminleşerek şöyle dediler: "Ona ve ailesine bir
gece baskını yapalım, sonra da velisine şöyle diyelim: Biz onların ailesinin
öldürülüşüne tanık olmadık. Vallahi, doğru söyleyenleriz." Onlar bir tuzak
kurdular, biz de bir tuzak kurduk, ama şuursuzluk eden onlardı. Bir baksana
nasıl oldu tuzaklarının sonu! İşte, onları da topluluklarını da hep birlikte
yere geçirdik. İşte sana onların, işledikleri zulümler yüzünden çöküp ıpıssız
kalmış evleri. Hiç kuşkusuz bunda, ilmi kullanan bir topluluk için kesin bir
ibret vardır. Biz inananları, korunup sakınanları kurtardık. 27. sure (NEML) 45-53. ayet (Resmi: 27/İniş:48/Alfabetik:81)
Semûd'a da kardeşleri Sâlih'i gönderdik. Dedi
ki: "Ey toplumum! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka ilahınız yok.
Sizi topraktan oluşturan ve size orada ömür geçirten O'dur. Artık O'ndan af
dileyin, O'na dönün. Rabbim Karîb'dir, bize çok yakındır; Mucîb'dir, bize cevap
verir." Dediler ki: "Ey Sâlih! Sen bundan önce, aramızda aranan/ümit
beslenen bir kişi idin. Şimdi kalkmış, atalarımızın kulluk ettiklerine kulluk
etmemizi mi yasaklıyorsun? Gerçek şu ki biz, bizi çağırdığın şey hakkında
kafaları karıştıran bir kuşku içindeyiz." Dedi ki: "Ey kavmim! Hiç
düşündünüz mü? Ya ben Rabbimden bir beyyine üzerindeysem, bana kendisinden bir rahmet
sunmuşsa! Bu durumda ben O'na isyan edersem, bana Allah'a karşı kim yardım
eder? Sizin bana, yıkım ve hüsranı artırmak dışında bir katkınız olamaz."
"Ey toplumum! İşte şu size, Allah'ın bir mucize olan devesi. Rahat bırakın
onu. Allah'ın toprağında karnını doyursun. Bir kötülük dokundurmayın ona. Yoksa
sizi çok yakın bir azap yakalayıverir." Ama deveyi yere yıkıp kestiler.
Sâlih dedi ki: "Yurdunuzda üç gün daha nimetlenin. Bu, yalanlanamayacak
bir tehdittir." Emrimiz gelince Sâlih'i ve onunla birlikte iman edenleri
bizden bir rahmetle kurtardık. O günün rezilliğinden kurtardık. Senin Rabbin,
evet O, Kavî'dir, Azîz'dir. Zulme sapmış olanları o korkunç titreşimli ses
yakaladı da öz yurtlarında yere çökmüş hale getirdiler. Sanki hiç hayat
sürmemişlerdi orada. Dikkat edin! Semûd kavmi, Rablerine nankörlük etmişti.
Dikkat edin, Semûd geri dönmez olmuştur. 11.
sure (HÛD) 61-68. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
"Ey
toplumum! Bana kafa tutmanız, sakın sizi Nûh kavminin yahut Hûd kavminin yahut
Sâlih kavminin başlarına gelen musibetle yüz yüze getirmesin. Lût kavmi de
sizden pek uzak değil." 11. sure
(HÛD) 89. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
Yemin olsun, Hicr halkı da
gönderilen elçileri yalanladı. Ayetlerimizi onlara verdik ama onlardan yüz
çeviriyorlardı. Dağlardan güvenli güvenli evler yontuyorlardı. Korkunç
titreşimli ses onları da sabaha girecekleri sırada yakaladı. Kazanıp durdukları
şeylerin kendilerine hiçbir yararı olmadı. 15. sure (HİCR) 80-84. ayet (Resmi: 15/İniş:54/Alfabetik:36)
Semûd'a gelince, biz onlara kılavuzluk ettik
ama onlar körlüğü hidayete tercih ettiler. Bunun üzerine, kazandıkları
yüzünden, alçaltıcı azabın yıldırımı onları yakaladı. İnananları kurtardık,
onlar korunuyorlardı. 41. sure (FUSSİLET)
17-18. ayet (Resmi: 41/İniş:61/Alfabetik:30)
Semûd'da da
bir ibret var. Onlara şöyle denmişti: "Bir vakte kadar yiyip içip
eğlenin." Daha sonra onlar, Rablerinin emrine kafa tuttular da gözleri
baka baka yıldırım kendilerini yakaladı. Ne kalkıp kaçabildiler ne de
kendilerine yardım eden oldu. 51. sure
(ZÂRİYÂT) 43-45. ayet (Resmi: 51/İniş:67/Alfabetik:111)
Semûd ve Âd kâriayı / başa çarpan olayı
yalanlamıştı. Bunun üzerine Semûd, bir doğal felaket ile helâk edildi. 69. sure (HÂKKA) 4-5. ayet (Resmi: 69/İniş:78/Alfabetik:34)
d) Hicr Halkı
Yemin olsun, Hicr halkı da gönderilen elçileri yalanladı. Ayetlerimizi onlara verdik ama onlardan yüz çeviriyorlardı. Dağlardan güvenli güvenli evler yontuyorlardı. Korkunç titreşimli ses onları da sabaha girecekleri sırada yakaladı. Kazanıp durdukları şeylerin kendilerine hiçbir yararı olmadı. 15. sure (HİCR) 80-84. ayet (Resmi: 15/İniş:54/Alfabetik:36)
RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal
Selam...
T.C. / M. Kemal Adal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder