IX. TARİH VE KISSALAR
B. PEYGAMBER
KISSALARI-15
11. HZ. MUSA,
HARUN VE İSRAİLOĞULLARI-4
b) Musa-1
(1) Musa, Bebek Olarak:
Hani, annene
vahyedileni şöyle vahyetmiştik: "Onu tabuta koyup ırmağa bırak! Irmak onu
sahile götürsün ki, benim de düşmanım, onun da düşmanı olan biri onu alsın.
Üzerine kendimden bir sevgi bıraktım ki, gözümün önünde yetiştirilesin." "Hani,
kız kardeşin gidiyor, şöyle diyordu: 'Onun bakımını üstlenecek kişiyi size
göstereyim mi?' Nihayet, seni annene geri döndürdük ki, gözü aydın olsun,
tasalanmasın. Sen bir de adam öldürmüştün. O zaman seni gamdan kurtarmıştık.
Seni iyice bir imtihana çekmiştik. Bunun ardından sen Medyen halkı arasında
yıllarca kaldın. Sonra, belirlenen bir vakitte/bir kadere göre geliverdin, ey
Mûsa!" "Seni kendim için seçip yetiştirdim." 20. sure (TÂHÂ) 38-41. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)
Mûsa'nın annesine şunu vahyettik:
"Emzir onu! Onun aleyhinde bir korku hissedince de nehire bırakıver onu.
Korkma, üzülme! Kuşkun olmasın ki, biz onu sana geri döndüreceğiz ve onu
resullerden biri yapacağız." Nihayet, Firavun ailesi onu kayıp bir şey
olarak bulup aldı. O, kendileri için bir düşman ve tasa olacaktı. Gerçek olan
şu ki Firavun, Hâman ve bunların orduları yanlış yoldaydılar. Firavun'un karısı
şöyle dedi: "Benim için de senin için de bir göz aydınlığıdır bu.
Öldürmeyin onu, bize yararı olabilir, yahut onu çocuk ediniriz." Onlar
işin farkında olmuyorlardı. Mûsa'nın annesinin kalbi ise bomboş bir halde
sabahladı. Eğer inananlardan olması için kalbine bir bağ vermeseydik, onu açığa
vuracak bir durumdaydı. Annesi, Mûsa'nın kız kardeşine, "onu izle"
dedi. O da onu kenardan gözledi. Onlarsa işin farkında olmuyorlardı. Biz daha
önce ona, süt emziren kadınları haram kılmıştık. Bu sırada kız kardeşi dedi ki:
"Onun bakımını sizin için üstlenecek, onu eğitip öğretmeyi yüklenecek bir
ev halkını size tanıtayım mı?" Nihayet Mûsa'yı öz anasına geri çevirdik
ki, o ananın gözü aydın olsun, kederlenmesin ve Allah'ın vaadinin hak olduğunu
bilsin. Fakat çokları bunu bilmezler. Mûsa, yiğitlik çağına ulaşıp olgunlaşınca
ona hikmet ve ilim verdik. Biz, güzel düşünüp güzel davrananları böyle
ödüllendiririz. 28. sure (KASAS) 7-14. ayet
(Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)
(2) Musa, Allah'ı Görmek İstedi
Musa,
bizimle sözleştiği yere gelip Rabbi de kendisiyle konuşunca şöyle konuştu:
"Rabbim, göster bana kendini, göreyim seni." Dedi: "Asla
göremezsin beni. Ama şu dağa bak. Eğer o yerinde durabilirse, sen de beni
görebileceksin." Rabbi dağa tecelli edince onu parça parça etti. Ve Musa
baygın vaziyette yere yığıldı. Kendine gelince şöyle yakardı: "Tespih
ederim o yüce varlığını, tövbe edip sana yöneldim. İman edenlerin ilkiyim
ben." 7. sure (A'RAF) 143. ayet
(Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
(3) Musa, Kitabı
Böyleleri şu
kimse gibi olur mu: Rabbinden bir beyyine üzerinedir, O'ndan bir tanık da
kendisini izler. Tanıktan önce de bir kılavuz ve rahmet olarak Mûsa'nın kitabı
var. Onlar ona inanırlar. Hiziplerden onu inkâr edenin varış yeri ateştir.
Ondan asla kuşkuya düşme; o Rabbinden bir haktır ama insanların çokları
inanmıyorlar. 11. sure (HÛD) 17. ayet
(Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
(4) Musa, Seçilmiş
Ehlikitap,
senden kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyor. Zaten onlar Mûsa'dan da
bundan daha büyüğünü istemişlerdi. Demişlerdi ki: "Allah'ı bize açıktan
göster." Bunun üzerine zulümlerinden ötürü kendilerini yıldırım çarpmıştı.
Sonra kendilerine açık-seçik kanıtların gelişi ardından buzağıya taptılar. Biz
onların bu günahını da affettik. Biz Mûsa'ya apaçık bir kanıt/bir hükmetme gücü
verdik. 4. sure (NİSA) 153. ayet (Resmi:
4/İniş:98/Alfabetik:82)
Biz ona
İshak'ı ve Yakub'u hediye ettik. Hepsini doğruya ve güzele kılavuzladık. Daha
önce Nûh'a ve onun soyundan olan Dâvud'a, Süleyman'a, Eyyûb'e, Yûsuf'a,
Mûsa'ya, Hârun'a da kılavuzluk etmiştik. Güzel düşünüp güzel davrananları böyle
ödüllendiririz biz. 6. sure (EN'ÂM) 84. ayet
(Resmi: 6/İniş:55/ Alfabetik:20)
Allah
buyurdu: "Ey Musa! Ben, gönderdiğim vahiylerle, konuşmamla seni seçip
yücelttim. Sana verdiğimi al ve şükredenlerden ol." 7. sure (A'RAF) 144. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Kitap'ta Mûsa'yı da an. Çünkü o, içtenlik ve
dürüstlüğe erdirilmişti ve o bir resul, bir peygamberdi.Ona Tûr'un sağ
tarafından seslendik. Onu, fısıldaşan kimse kadar yaklaştırdık. Rahmetimizden
ona kardeşi Hârun'u bir peygamber olarak armağan ettik. 19. sure (MERYEM) 51-53. ayet (Resmi: 19/İniş:44/Alfabetik:63)
"Ve ben
seni seçtim; o halde vahyedilecek olanı dinle!" 20. sure (TÂHÂ) 13. ayet (Resmi: 20/İniş:45/ Alfabetik:96)
Mûsa,
yiğitlik çağına ulaşıp olgunlaşınca ona hikmet ve ilim verdik. Biz, güzel
düşünüp güzel davrananları böyle ödüllendiririz. 28. sure (KASAS) 14. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)
(5) Musa, Misakı
Ve unutma ki
Allah, peygamberlerden mîsaklarını almış, şöyle demişti: "Size Kitap'tan
ve hikmetten nasip verdim. Sonra size elinizdekini doğrulayıcı bir resul
geldiğinde, ona mutlaka inanacak ve ona muhakkak yardım edeceksiniz. Kabul
ettiniz ve ağır yükümü üzerinize aldınız mı?". "Kabul ettik."
dediler. "O halde tanık olun, sizinle beraber ben de tanıklardanım."
dedi. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 81. ayet (Resmi:
3/İniş:94/Alfabetik:7)
Biz,
peygamberlerden mîsaklarını almıştık. Senden de mîsak aldık. Nûh'tan,
İbrahim'den, Mûsa'dan, Meryem oğlu İsa'dan, bunların hepsinden kuvvetli bir
sözleşmeyle mîsak aldık; 33. sure (AHZÂB) 7. ayet
(Resmi: 33/İniş:97/Alfabetik:4)
(6) Musa, Takip Edenler, Yolundan Gidenler
Musa
kavminden bir topluluk vardır ki, hakka kılavuzluk/hak ile kılavuzluk eder ve
yalnız hakka dayanarak adaleti gözetir. 7.
sure (A'RAF) 159. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
(7) Musa, Hidayet Verildi, Doğru Yol Gösterildi
Yemin olsun
ki, Mûsa'ya o hak kılavuzu verdik ve İsrailoğullarını Kitap'a mirasçı kıldık. 40. sure (MÜ'MİN) 53. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)
(8) Musa, Kitap Verildi
İyiye ve
güzele yol bulursunuz ümidiyle Mûsa'ya Kitap'ı ve furkanı/hakla batılı ayıran
mesajı vermiştik. 2. sure (BAKARA) 53. ayet
(Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Yemin olsun
ki, Mûsa'ya Kitap'ı verdik. Ve arkasından da resuller gönderdik. Meryem oğlu
İsa'ya da açık-seçik deliller verdik ve kendisini Ruhulkudüs'le güçlendirdik.
Bir resulün size, nefislerinizin hoşlanmadığı bir şey getirdiği her seferinde
büyüklük taslamadınız mı? Bir kısmını yalanladınız, bir kısmını da
öldürüyorsunuz. 2. sure (BAKARA) 87. ayet
(Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Şöyle deyin:
"Allah'a, bize indirilene, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, onun
torunlarına indirilene, Mûsa'ya ve İsa'ya verilene ve diğer nebilere verilene
inandık. Bunlar arasından hiç kimseyi ayırmayız. Biz yalnız O'na/Allah'a teslim
olanlarız." 2. sure (BAKARA) 136. ayet
(Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
De ki:
"Allah'a, bize indirilene, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a,
torunlarına indirilmiş olana, Mûsa'ya, İsa'ya ve diğer nebilere Rablerinden
verilmiş bulunana inandık. Onlardan hiçbirini ötekinden ayırmayız. Biz O'na
teslim olanlarız." 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 84.
ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Allah'ı,
kadrine/şanına yaraşır şekilde tanıyamadılar. Çünkü, "Allah, insana hiçbir
şey vahyetmemiştir." dediler. De ki "Mûsa'nın insanlara bir ışık, bir
kılavuz olarak getirdiği Kitap'ı kim indirdi? Siz o Kitap'ı birtakım
parşömenler yapıp ortaya sürüyorsunuz, birçoğunu da saklıyorsunuz. Size, sizin
de atalarınızın da bilmediği şeyler öğretildi." "Allah" de,
sonra bırak onları saplandıkları batakta oynayadursunlar. 6. sure (EN'ÂM) 91. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
Sonra, güzel
davrananlara nimetimizi tamamlamak, her şeyi ayrıntılı kılmak, bir kılavuz ve
rahmet olmak üzere Mûsa'ya o Kitap'ı verdik ki onlar Rablerine kavuşacaklarına
inanabilsinler. 6. sure (EN'ÂM) 154. ayet
(Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
Musa ile otuz gece için vaatleştik. Ve bunu,
bir on ekleyerek tamamladık. Böylece Rabbinin belirlediği süre kırk geceye
ulaştı. Musa, kardeşi Harun'a dedi ki: "Toplumum içinde benim yerime sen
geç, barışçı ol, bozguncuların yolunu izleme." Musa, bizimle sözleştiği
yere gelip Rabbi de kendisiyle konuşunca şöyle konuştu: "Rabbim, göster
bana kendini, göreyim seni." Dedi: "Asla göremezsin beni. Ama şu dağa
bak. Eğer o yerinde durabilirse, sen de beni görebileceksin." Rabbi dağa
tecelli edince onu parça parça etti. Ve Musa baygın vaziyette yere yığıldı.
Kendine gelince şöyle yakardı: "Tespih ederim o yüce varlığını, tövbe edip
sana yöneldim. İman edenlerin ilkiyim ben." Allah buyurdu: "Ey Musa!
Ben, gönderdiğim vahiylerle, konuşmamla seni seçip yücelttim. Sana verdiğimi al
ve şükredenlerden ol." Biz Musa için levhalarla her şeyi yazdık: Öğüt
olarak, her şeyin ayrıntısı olarak. "Kuvvetle tut bunları ve emret
toplumuna da onları en güzel şekliyle tutsunlar. Fasıklar yurdunu göstereceğim
size." 7. sure (A'RAF) 142-145. ayet
(Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Öfke,
Musa'yı rahat bırakınca, levhaları aldı. Onlardaki yazıda, yalnız Rableri
karşısında ürperenler için bir rahmet ve bir kılavuz vardı. 7. sure (A'RAF) 154. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Yemin olsun, Mûsa'ya Kitap'ı
verdik de onda da ihtilafa düşüldü. Rabbinden bir kelime, önceden gelmiş
olmasaydı, aralarında iş mutlaka bitirilirdi. Onlar bunun hakkında, kafaları
karıştıran bir kuşku içindedirler. 11. sure
(HÛD) 110. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
Yemin olsun
ki, biz Mûsa'yı, "Toplumunu karanlıklardan aydınlığa çıkar ve onlara
Allah'ın günlerini hatırlatıp bellet!" diye ayetlerimizle gönderdik. Şu
bir gerçek ki, bunda iyice sabreden, çokça şükreden herkes için sayısız ayetler
vardır. 14. sure (İBRÂHİM) 5. ayet (Resmi:
14/İniş:72/Alfabetik:40)
Mûsa'ya
Kitap'ı verdik ve onu, "benden başka bir vekil tutmayın" buyruğuyla
Beniisrail'e bir kılavuz kıldık. 17. sure
(İSRÂ) 2. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
"Böylece
sana en büyük mucizelerimizden bazılarını göstereceğiz." 20. sure (TÂHÂ) 23. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)
Yemin olsun,
biz, Mûsa'ya ve Hârun'a hak ile bâtılı ayıran, korunanlar için bir ışık ve öğüt
olan furkanı verdik. 21. sure (ENBİYÂ) 48.
ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)
Yemin olsun,
Mûsa'ya o Kitap'ı vermiştik ki, hidayete erebilsinler. 23. sure (MÜ'MİNÛN) 49. ayet (Resmi: 23/İniş:74/Alfabetik:70)
Yemin olsun
ki, biz Mûsa'ya Kitap verdik. Kardeşi Hârun'u da onun yanında vezir yaptık. 25. sure (FURKÂN) 35. ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)
Yemin olsun biz, ilk nesilleri helak ettikten
sonra Mûsa'ya Kitap'ı; insanlar için basîretler, kılavuz ve rahmet olarak
verdik ki, düşünüp öğüt alabilsinler. Biz Mûsa'ya o emri vahyettiğimizde, sen
batı tarafında değildin; olayı izleyenlerden de değildin. 28. sure (KASAS) 43-44. ayet (Resmi: 28/İniş:49/ Alfabetik:53)
Yemin olsun
ki, Mûsa'ya Kitap'ı vermiştik. Böyleyken sen ona kavuşacağından kuşkuda olma!
Biz onu İsrailoğullarına bir kılavuz yapmıştık. 32. sure (SECDE) 23. ayet (Resmi: 32/İniş:75/Alfabetik:92)
Onlara, açık
seçik bilgi sunun Kitap'ı verdik. 37. sure
(SÂFFÂT) 117. ayet (Resmi: 37/İniş:56/Alfabetik:90)
Yemin olsun,
biz Mûsa'ya Kitap'ı verdik de onda ihtilafa düşüldü! Eğer Rabbinden bir söz
geçmiş olmasaydı, aralarında iş mutlaka bitirilirdi. Hiç kuşkusuz, onlar,
Kur'an hakkında, sürekli işkillendiren bir kuşku içindedirler. 41. sure (FUSSİLET) 45. ayet (Resmi: 41/İniş:61/Alfabetik:30)
Halbuki
ondan önce, bir önder ve bir rahmet olarak Mûsa'nın kitabı var! Bu Kur'an da
öncekileri tasdikleyen bir kitaptır. Zulmedenleri uyarsın, güzel davrananlara
müjde olsun diye Arap dilindedir. 46. sure
(AHKAF) 12. ayet (Resmi: 46/İniş:66/Alfabetik:3)
Yoksa haber
verilmedi mi ona, Mûsa'nın sayfalarındakiler? 53. sure (NECM) 36. ayet (Resmi: 53/İniş:23/ Alfabetik:80)
İbrahim'in
ve Mûsa'nın sayfalarında. 87. sure
(A'LÂ) 19. ayet (Resmi: 87/İniş:8/Alfabetik:5)
(9) Musa İle Allah Konuştu
İşte
resuller! Biz onların bazısını bazısına üstün kılmışızdır. Allah, onlardan
bazısıyla konuşmuştur. Bazılarını da derecelerle yüceltmiştir. Meryem oğlu
İsa'ya açık ayetler verdik ve onu Ruhulkudüs'le güçlendirdik. Allah dileseydi,
onların ardından gelenler, açık-seçik mesajlar kendilerine ulaştıktan sonra
birbirlerini öldürmezlerdi. Ancak tartışmaya girdiler de içlerinden bazısı iman
etti, bazısı küfre saptı. Allah dileseydi birbirlerini öldürmezlerdi. Ne var
ki, Allah dilediğini yapıyor. 2. sure
(BAKARA) 253. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Resuller
var, hayat ve hatıralarını daha önce sana anlattık; resuller var, hayat ve
hatıralarını sana anlatmadık. Allah, Mûsa'ya kelime kelime söz söylemişti. 4. sure (NİSA) 164. ayet (Resmi: 4/İniş:98/ Alfabetik:82)
Musa,
bizimle sözleştiği yere gelip Rabbi de kendisiyle konuşunca şöyle konuştu:
"Rabbim, göster bana kendini, göreyim seni." Dedi: "Asla
göremezsin beni. Ama şu dağa bak. Eğer o yerinde durabilirse, sen de beni
görebileceksin." Rabbi dağa tecelli edince onu parça parça etti. Ve Musa
baygın vaziyette yere yığıldı. Kendine gelince şöyle yakardı: "Tespih
ederim o yüce varlığını, tövbe edip sana yöneldim. İman edenlerin ilkiyim
ben." Allah buyurdu: "Ey Musa! Ben, gönderdiğim vahiylerle, konuşmamla
seni seçip yücelttim. Sana verdiğimi al ve şükredenlerden ol." 7. sure (A'RAF) 143-144. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Ona Tûr'un sağ tarafından
seslendik. Onu, fısıldaşan kimse kadar yaklaştırdık. 19. sure (MERYEM) 52. ayet (Resmi: 19/İniş:44/Alfabetik:63)
Hani, bir ateş görmüştü de
ailesine şöyle demişti: "Bekleyin! Gözüme bir ateş ilişti. Olabilir ki,
ondan size bir kor parçası getiririm, yahut onun üzerinde bir kılavuz
bulurum." Onun yanına geldiğinde kendisine "Mûsa!" diye
seslenildi. "Benim ben, senin Rabbin! Hadi, pabuçlarını çıkar; sen kutsal
vadide, Tuva'dasın." "Ve ben seni seçtim; o halde vahyedilecek olanı
dinle!" "Hiç kuşkulanma ki ben Allah'ım. İlah yoktur benden başka. O
halde bana kulluk/ibadet et ve namazını, beni hatırlayıp anmak için yerine getir."
"Kuşku duyma ki o saat gelecektir. Onu neredeyse gizleyeceğim ki, her
benlik gayretinin karşılığını elde etsin." "O halde ona inanmayıp
keyfi peşinde giden, seni ondan yüz geri etmesin. Yoksa perişan olursun."
"Nedir o sağ elindeki ey Mûsa?" Cevap verdi: "O, benim asamdır.
Ona dayanırım, onunla koyunlarıma ağaçtan yaprak indiririm. Onda, işime yarayan
başka özellikler de vardır." Buyurdu: "Yere at onu ey Mûsa!" O
da onu attı. Bir de ne görsün, bir yılan olmuş o, koşuyor... Buyurdu: "Al
onu, korkma! Biz onu ilk görünümüne döndüreceğiz." "Bir de elini
koynuna sok! Bir başka mucize olarak lekesiz, bembeyaz bir halde çıksın."
"Böylece sana en büyük mucizelerimizden bazılarını göstereceğiz."
"Firavun'a git; çünkü o, azdı." Mûsa dedi: "Rabbim, göğsümü açıp
genişlet; İşimi bana kolaylaştır." "Dilimden düğümü çöz, Ki sözümü
iyi anlasınlar." "Bana ailemden bir yardımcı ver, Kardeşim
Hârun'u." "Onunla sırtımı kuvvetlendir.""Onu işime ortak
kıl." "Ta ki seni çokça tespih edelim." "Seni çokça
analım." "Kuşkusuz sen, bizi görmektesin." Buyurdu:
"İstediğin sana verildi, ey Mûsa." "Yemin olsun, sana bir kez
daha lütufta bulunmuştuk." Hani, annene vahyedileni şöyle vahyetmiştik:
"Onu tabuta koyup ırmağa bırak! Irmak onu sahile götürsün ki, benim de
düşmanım, onun da düşmanı olan biri onu alsın. Üzerine kendimden bir sevgi
bıraktım ki, gözümün önünde yetiştirilesin." "Hani, kız kardeşin
gidiyor, şöyle diyordu: 'Onun bakımını üstlenecek kişiyi size göstereyim mi?'
Nihayet, seni annene geri döndürdük ki, gözü aydın olsun, tasalanmasın. Sen bir
de adam öldürmüştün. O zaman seni gamdan kurtarmıştık. Seni iyice bir imtihana
çekmiştik. Bunun ardından sen Medyen halkı arasında yıllarca kaldın. Sonra,
belirlenen bir vakitte/bir kadere göre geliverdin, ey Mûsa!" "Seni kendim
için seçip yetiştirdim." "Sen ve kardeşin, ayetlerimi götürün; beni
anmakta gevşeklik etmeyin." "Firavun'a gidin, çünkü o azdı."
"Ona yumuşak ve tatlı bir sözle hitap edin; belki öğüt alır, yahut
ürperir." Dediler ki: "Rabbimiz, onun aleyhimizde bir taşkınlık yapmasından
yahut yine azmasından korkuyoruz." Buyurdu: "Korkmayın! Ben sizinle
beraberim; işitiyorum, görüyorum." "Hadi gidin ona! Deyin ki;
"Biz senin Rabbinin iki resulüyüz. İsrailoğullarını bizimle gönder, onlara
işkence etme! Rabbinden sana bir mucize getirdik. Selam, hidayete
uyanlaradır." 20. sure (TÂHÂ) 10-47. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)
Hatırla o zamanı; Mûsa, ailesine şöyle
demişti: "Ben bir ateş fark ettim. Ondan size bir haber getireceğim, yahut
parlak bir kor getireceğim ki ateş yakıp ısınabilesiniz." Mûsa ateşe
vardığında şöyle çağrıldı. "Ateşteki kimse de ateşin çevresindekiler de
kutsal ve bereketli kılınmıştır. Ve âlemlerin Rabbi olan Allah, bütün eksiklik
ve iğretiliklerden arınmıştır." "Ey Mûsa! Kuşkun olmasın ki ben,
Allah'ım; Azîz olan, Hakîm olanım..." "Asanı bırak!" Bunun
üzerine Mûsa, asayı çevik bir yılan gibi titreyip kıvrılır görünce gerisin geri
kaçtı ve arkasına bakmadı. "Korkma ey Mûsa, benim. Benim huzurumda, elçi
olarak gönderilenler korkmaz." "Zulme bulaşan müstesna. O da bunu
kötülüğün arkasından güzelliğe çevirirse hiç kuşkusuz ben Gafûr'um,
Rahîm'im." "Elini koynuna sok; Firavun ve toplumuna yönelik dokuz
mucizeden biri olarak pürüzsüz ve lekesiz, bembeyaz bir biçimde çıkacaktır. O
Firavun ve yandaşları sapmış bir topluluk haline geldiler." 27. sure (NEML) 7-12. ayet (Resmi: 27/İniş:48/Alfabetik:81)
Mûsa süreyi bitirip ailesiyle yola çıkınca,
Tûr tarafından bir ateş fark etti. Ailesine dedi ki: "Bekleyin, bir ateş
fark ettim. Belki ondan size bir haber getiririm, belki bir ateş koru getiririm
de ısınırsınız." Oraya vardığında o bereketli toprak parçasındaki vadinin
sağ tarafından, bir ağaçtan şöyle seslenildi: "Ey Mûsa! Âlemlerin Rabbi
Allah benim, ben!" "Asanı at!" Asanın çevik bir yılan gibi
titreyip kıvrıldığını görünce gerisin geri döndü; arkaya bile bakmadı.
"Geri dön ey Mûsa, korkma! Güven içinde olanlardansın." "Elini
koynuna sok, lekesiz bembeyaz çıkıversin. Korkudan açılan kollarını kendine
çek. İşte bunlar, Firavun ve kodamanlarına karşı Rabbinden sana güçlü iki
kanıttır. Firavun ve yardakçıları yoldan çıkmış bir güruhtur." Mûsa dedi:
"Rabbim, ben onlardan birini katlettim, bu yüzden beni öldürürler diye
korkuyorum." "Kardeşim Hârun var ya, o benden lisanca daha etkilidir /
benden daha güzel konuşur. Onu da benimle yardımcı olarak gönder ki beni
tasdiklesin; beni yalanlamalarından korkuyorum." Allah buyurdu:
"Pazunu kardeşinle kuvvetlendireceğiz; size öyle bir güç/kanıt vereceğiz
ki size ulaşamayacaklar. Ayetlerimize yemin olsun ki, siz ve size uyanlar, galip
gelenler olacaksınız." 28. sure
(KASAS) 29-35. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)
(10) Musa, Harun Yardımcı Olarak Bahşedildi
Rahmetimizden
ona kardeşi Hârun'u bir peygamber olarak armağan ettik. 19. sure (MERYEM) 53. ayet (Resmi: 19/İniş:44/Alfabetik:63)
"Bana
ailemden bir yardımcı ver, Kardeşim Hârun'u." "Onunla sırtımı
kuvvetlendir.""Onu işime ortak kıl." "Ta ki seni çokça
tespih edelim." "Seni çokça analım." "Kuşkusuz sen, bizi
görmektesin." Buyurdu: "İstediğin sana verildi, ey Mûsa." 20. sure (TÂHÂ) 29-36. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)
"Göğsüm daralıyor, dilim açılmıyor.
Görev emrini Hârun'a gönder." "Hem, benim üzerimde onlar aleyhine
işlenmiş bir suç var; bu yüzden beni öldürmelerinden korkuyorum."
"Hayır, olmaz!" dediler. "Ayetlerimizi götürün. Biz sizinleyiz, her
şeyi dinlemekteyiz." 26. sure
(ŞUARA) 13-15. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)
"Kardeşim Hârun var ya, o benden lisanca
daha etkilidir/benden daha güzel konuşur. Onu da benimle yardımcı olarak gönder
ki beni tasdiklesin; beni yalanlamalarından korkuyorum." Allah buyurdu:
"Pazunu kardeşinle kuvvetlendireceğiz; size öyle bir güç/kanıt vereceğiz
ki size ulaşamayacaklar. Ayetlerimize yemin olsun ki, siz ve size uyanlar,
galip gelenler olacaksınız." 28. sure
(KASAS) 34-35. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)
RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal
Selam...
T.C. / M. Kemal Adal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder