I. ALLAH'IN TARİH İÇİNDE İNANANLARA VE İYİLERE YARDIMI:
İman edip hayra ve barışa yönelik işler
yapanlar, Allah'ı çok ananlar ve zulme uğratıldıktan sonra başarıya ulaşanlar
böyle değillerdir. Zulmedenler, hangi devrime
uğrayıp baş aşağı döneceklerini yakında bilecekler. 26. sure (ŞUARA) 227.
ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)
Ve
biz istiyoruz ki, yeryüzünde ezilip horlananlara bağışta bulunalım, onları
önderler yapalım, onları mirasçılar haline getirelim. Ve yeryüzünde onlara
imkân ve kudret verelim. Firavun'a,
Hâman'a ve onların ordularına da korkmakta oldukları şeyleri gösterelim. 28. sure (KASAS) 5-6.
ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)
Ne zaman ki resuller
ümitsizliğe düşüp yalanlandıkları kanısına vardılar, işte o zaman yardımımız
kendilerine ulaştı da dilediklerimiz kurtarıldı. Azabımız suçlular topluluğundan geri çevrilemez. 12. sure (YÛSUF) 110.
ayet (Resmi: 12/İniş:53/Alfabetik:110)
Yemin
olsun, elçi olarak gönderilen kullarımız hakkında şu sözümüz hükümleşmişti:
Onlar, yardım görenlerin ta kendileri olacaklar. Ordularımız, galip gelenlerin ta kendileri olacaklar. 37. sure (SÂFFÂT)
171-173. ayet (Resmi: 37/İniş:56/Alfabetik:90)
Şu bir gerçek ki, biz,
resullerimize ve iman edenlere, hem dünya hayatında hem de tanıkların ayağa
kalkacakları gün mutlaka yardım edeceğiz. 40. sure (MÜ'MİN) 51.
ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)
Küfre
sapanlar kendi resullerine şöyle dediler: "Ya tam bir biçimde bizim
milletimize dönersiniz yahut da sizi yurdumuzdan mutlaka çıkarırız."
Rableri de onlara şunu vahyetti: "Zalimleri
muhakkak helâk edeceğiz." "Ve onların ardından o toprağa mutlaka sizi
yerleştireceğiz. Bu, makamımdan korkan, tehdidimden korkan için böyledir."
14. sure (İBRÂHİM) 13-14. ayet (Resmi: 14/İniş:72/Alfabetik:40)
Yemin olsun,
zikirden sonra Zebur'da şunu yazmıştık: Yeryüzüne
benim iyilik ve barış seven kullarım vâris olacaktır. 21. sure (ENBİYÂ) 105.
ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)
Sabrettikleri zaman içlerinden,
bizim emrimizle doğru yola ileten önderler çıkarmıştık. Onlar bizim
ayetlerimize gereğince inanıyorlardı. 32. sure (SECDE) 24. ayet
(Resmi: 32/İniş:75/Alfabetik:92)
Düşünün ki, siz bir zamanlar yeryüzünde
ezilip horlanan bir azınlıktınız. İnsanların sizi çarpıvereceğinden
korkuyordunuz. Bu haldeyken Allah sizi barındırdı,
yardımıyla sizi destekledi ve şükredersiniz ümidiyle sizi tertemiz nimetlerle
rızıklandırdı. 8. sure (ENFÂL) 26. ayet (Resmi: 8/İniş:93/Alfabetik:22)
Eğer yüz çevirirlerse bilin ki, Allah sizin Mevlâ'nızdır. Ne güzel Mevlâ'dır O, ne güzel
destekler; ne güzel Nasîr'dir O, ne güzel yardım eder. 8. sure (ENFÂL) 40. ayet
(Resmi: 8/İniş:93/Alfabetik:22)
Sizi onların yerlerine,
yurtlarına, mallarına ve henüz ayak basmadığımız bir toprağa mirasçı kıldı. Allah'ın her şeye gücü yeter. 33. sure (AHZÂB) 27.
ayet (Resmi: 33/İniş:97/Alfabetik:4)
Bu böyledir; çünkü Allah,
iman edenlerin Mevlâ'sıdır. Küfre sapanların ise Mevlâ'sı yoktur. 47. sure (MUHAMMED) 11.
ayet (Resmi: 47/İniş:99/Alfabetik:64)
Allah; sizin, iman edip hayra
ve barışa yönelik iyilikler yapanlarınıza şu vaatte bulunmuştur: Onlardan
öncekileri halef kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka halef kılacak. Onlar
için beğenip seçtiği dinlerini yine onlar için güç kaynağı yapacak, onları
korkularının arkasından mutlaka güvene ulaştıracak. Bana kulluk/ibadet edecekler, hiçbir şeyi bana ortak
koşmayacaklar. Bundan sonra nankörlük edenlerse, yoldan sapanların ta
kendileridir. 24. sure (NÛR) 55. ayet (Resmi: 24/İniş:102/ Alfabetik:84)
Allah, iman edenleri savunur. Şu da kuşkusuz ki, Allah hiçbir haini, hiçbir nankörü sevmez. 22. sure (HAC) 38. ayet
(Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)
Onlar sırf,
"Rabbimiz Allah'tır" dedikleri için yurtlarından çıkarıldılar. Eğer Allah'ın, insanların bir kısmını bir kısmıyla
defetmesi olmasaydı, içlerinde Allah'ın adı çokça anılan manastırlar,
kiliseler, havralar ve mescitler her halde yerle bir edilirdi. Allah, kendisine
yardım edene elbette yardım eder. Allah elbette Kavî, Azîz'dir. Onlar o
kişilerdir ki eğer kendilerini yeryüzünde imkân ve güç sahibi yapsak namazı
kılarlar, zekâtı verirler, iyiliğe özendirirler, kötülükten sakındırırlar. Tüm
iş ve oluşlar Allah'a varır. 22. sure (HAC) 40-41. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)
II. HZ. MUHAMMEDİN KARŞITLARINA YÖNELİK TEHDİTLERİ (İNANMAYANLARA UYARILAR):
Bu
sözü yalanlayanla beni baş başa bırak. Onları, bilmedikleri yerden
yakalayacağız. Süre tanıyorum onlara. Tuzağım
gerçekten zorludur benim. 68. sure (KALEM) 44-45. ayet (Resmi: 68/İniş:2/Alfabetik:51)
Biz size,
üstünüze tanık olan bir resul gönderdik. Tıpkı Firavun'a bir resul
gönderdiğimiz gibi. Ama Firavun, resule isyan etti de biz onu korkunç bir
tutuşla tutuverdik. Eğer inkâr ve nankörlüğe
saparsanız, çocukları ak saçlı ihtiyarlara çeviren o günden nasıl
korunacaksınız? Gök bile o yüzden parçalanır. O'nun vaadi
gerçekleşmiştir. Bu, bir öğüt verici,
düşündürücüdür. Dileyen, Rabbine doğru, bir yol edinir. 73. sure (MÜZZEMMİL)
15-19. ayet (Resmi: 73/İniş:3/Alfabetik:74)
Aldatıp
oyaladı o çokluk yarışı sizleri, Öyle ki, ziyaret edip saydınız kabirleri. Ama iş öyle değil; yakında bileceksiniz! Hayır, hayır! İş
öyle değil! Yakında bileceksiniz. İş, sizin bildiğiniz gibi değil! Ne olurdu,
şaşmaz ve aldatmaz bir bilgiyle bilseydiniz! Yemin olsun, o cehennemi mutlaka
göreceksiniz! Yine yemin olsun, onu gözünüzle apaçık göreceksiniz! Sonra o gün,
nimetten kesinlikle sorguya çekileceksiniz! 102. sure (TEKÂSÜR) 1-8.
ayet (Resmi: 102/İniş:16/Alfabetik:102)
Peki,
Rabbinin nimetlerinden hangisinde kuşkuya düşüyorsun? Bu
da ilk uyarıcılar gibi bir uyarıcıdır. Yaklaşmakta/yaklaşacak olan yaklaştı.
Onu Allah'tan başka kaldıracak/uzaklaştıracak yok. Şimdi siz bu sözden
mi hayrete düşüyorsunuz? Gülüyorsunuz, ağlamıyorsunuz. Ve siz, kibirlenip kafa
tutarak sersemce somurtuyorsunuz. Artık Allah için secdeye kapanın, ibadet edin
/ iş yapıp değer üretin! 53. sure (NECM) 55-62. ayet (Resmi: 53/İniş:23/Alfabetik:80)
Geldi mi
sana orduların haberi? Yani Firavun ve Semûd'un? Gerçek
şu ki, inkâr edenler bir yalanlama içindedirler. Allah ise onları arkalarından
kuşatmış bulunuyor. 85. sure (BÜRÛC) 17-20. ayet (Resmi: 85/İniş:27/Alfabetik:14)
Onlardan önce Nûh kavmi, Ress halkı, Semûd
kavmi yalanlamıştı. Âd, Firavun ve Lût'un halkı da... Eykeliler, Tübba' kavmi
de. Hepsi resulleri yalanladı da duyurulan azap hak
oldu. 50. sure (KAF) 12-14. ayet (Resmi: 50/İniş:34/Alfabetik:49)
Onlardan önce nice nesilleri
helâk ettik ki, vuruş ve tutuşları bunlardan daha zorluydu. Ülkelerde delikler açmışlardı/beldelerde kaçacak delik
aradılar/beldeleri boydan boya dolaştılar. Var mı
bir kaçacak yer? 50. sure (KAF) 36. ayet (Resmi: 50/İniş:34/Alfabetik:49)
Sizin
kâfirleriniz, ötekilerden hayırlı mı? Yoksa zübürlerinde / kutsallaştırılmış
hizip kitaplarında sizin için bir beraat / dokunulmazlık mı var? Yoksa "Biz, yardımlaşan / yenilmez bir
topluluğuz" mu diyorlar? O topluluk, bozguna uğratılacak ve arkalarını
dönüp kaçacaklar. Hayır, buluşma zamanları kıyamet saatidir. Ne korkunç,
ne acıdır o saat! 54. sure (KAMER) 43-46. ayet (Resmi: 54/İniş:37/ Alfabetik:52)
Yemin olsun, biz sizin
benzerlerinizi hep yok ettik. Fakat düşünen mi var? 54. sure (KAMER) 51. ayet (Resmi: 54/İniş:37/Alfabetik:52)
Bunların
beklediği de sadece, en küçük bir gecikmesi olmayan o müthiş titreşimli tek
sestir. Şöyle dediler: "Rabbimiz, bizim payımızı /
hesap defterimizi, hesap gününden önce çabucak ver!" 38. sure (SÂD) 15-16.
ayet (Resmi: 38/İniş:38/Alfabetik:88)
Biz
bir ülkeye bir peygamber gönderdiğimizde, onun halkını zorluk ve darlıkla
mutlaka sıktık ki, sığınıp yakarsınlar. Sonra
zorluk ve sıkıntının yerine mutluluk ve güzelliği getirmişiz de çoğalmışlar ve
şöyle demişlerdir: "Atalarımız da zorluk ve sevinçle yüz yüze
gelmişlerdi." Nihayet biz onları farkında olmadıkları bir sırada ansızın
yakalayıverdik. O medeniyetlerin halkı inanıp
korunsalardı, elbette ki üzerlerine gökten ve yerden bereketler saçardım. Ama
yalanladılar, biz de onları, kazanır olduklarıyla yakalayıverdik. O
kentlerin halkı, uyudukları bir sırada, şiddetimizin bir gece kendilerine
gelmeyeceğinden emin mi idiler? Yoksa o kentler
halkının, bir kuşluk vakti oynayıp eğlenirken azabımızın yakalarına
yapışmayacağına ilişkin bir garantileri mi vardı? Allah'ın tuzağından
emin mi idiler? Hüsrana uğrayan topluluktan başkası
Allah'ın tuzağından emin olamaz. 7. sure (A'RAF) 94-99. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Bizim
yarattıklarımızdan bir ümmet var ki, hakka rehberlik eder ve onunla adalet
sunarlar. Ayetlerimizi yalanlayanları, hiç
bilemeyecekleri bir yerden ağır ağır çöküşe götüreceğiz. Süre tanıyorum onlara.
Çünkü benim tuzağım pek yamandır. Düşünmediler mi ki, o arkadaşlarında
cinnetten eser yok. Apaçık bir uyarıcıdan başkası değildir o. Göklerin ve yerin
melekûtuna, Allah'ın yarattığı herhangi bir şeye
bakmadılar mı; ecellerinin gerçekten yaklaşmış olabileceğini düşünmediler mi?
Peki, bu Kur'an'dan sonra hangi hadise / söze iman ediyorlar? 7. sure (A'RAF) 181-185.
ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Sonunda,
onlar kendilerine vaat edileni gördüklerinde, yardımcı bakımından daha zayıf
kim, sayı bakımından daha az kim, bileceklerdir. De ki: "Bilmiyorum, size vaat edilen şey yakın mıdır yoksa
Rabbim onun için uzun bir süre mi koyacaktır?" 72. sure (CİN) 24-25.
ayet (Resmi: 72/İniş:40/Alfabetik:16)
Görmediler
mi, kendilerinden önce nice nesilleri helâk ettik. Onlar artık bir daha bunlara dönmeyecekler. Ancak herkes
toplandığında, onlar da huzurumuzda hazır bulundurulacaklar. 36. sure (YÂSÎN) 31-32.
ayet (Resmi: 36/İniş:41/Alfabetik:108)
Bir de şöyle
derler: "Eğer doğru sözlüler iseniz, bu tehdit ne zaman?" Sadece korkunç titreşimli bir sesi bekliyorlar. Onlar
çekişip dururlarken, o ses kendilerini enseleyecektir. O zaman ne bir tavsiyede
bulunmaya güçleri yetecek ne de ailelerine dönebilecekler. 36. sure (YÂSÎN) 48-50.
ayet (Resmi: 36/İniş:41 /Alfabetik:108)
Onlara
ayetlerimiz açık seçik okunduğunda, inkâr edenler inananlara şöyle derler:
"İki zümreden hangisi makamca daha üstün, meclisçe daha güzel?" Onlardan önce nice kuşaklar helak ettik ki, malca ve
manzaraca daha alımlıydılar. De ki: "Her kim sapıklıkta ise Rahman
ona iyice süre versin. Nihayet, kendilerine vaat
edileni, azabı veya kıyametin kopuşunu gördüklerinde mekânca daha kötü,
taraflarca daha zayıf olanın kim olduğunu bilecekler." 19. sure (MERYEM) 73-75.
ayet (Resmi: 19/İniş:44/Alfabetik:63)
Biz onlardan önce de nice
kuşaklar helâk ettik. Onlardan herhangi birini
hissediyor musun, yahut onların bir iniltisini duyuyor musun? 19. sure (MERYEM) 98.
ayet (Resmi: 19/İniş:44/Alfabetik:63)
Kendilerinden önceki
nesillerden nicelerini helâk etmemiz onları yola getirmedi mi? Onların yurtlarında/barınaklarında dolaşıp duruyorlar. Akıl
sahipleri için bunda elbette ibretler vardır! Eğer
Rabbin tarafından daha önce söylenmiş bir söz, belirlenmiş bir süre olmasaydı,
bunlar için de helâk kaçınılmaz olurdu. 20. sure (TÂHÂ) 128-129.
ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)
O
azap onlara ansızın gelecek, farkında bile olmayacaklar. O zaman şöyle derler: "Acaba bize süre verilir mi?"
Bizim azabımızı acele mi istiyorlar? Görmedin mi
ki, biz onları yıllarca nimetlendirsek de, Sonra, tehdit edildikleri şey
kendilerine ulaşsa, O yararlandıkları nimetler onların hiçbir işine yaramaz.
26. sure (ŞUARA) 202-207. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)
De ki: "Acele isteyip
durduğunuzun bir kısmı belki de arkanıza takılmıştır." 27. sure (NEML) 71-72. ayet (Resmi: 27/İniş:48/Alfabetik:81)
Peki,
kara tarafında sizi yere geçirivermesinden yahut üstünüze çakıl savuran bir
kasırga göndermesinden emin misiniz? Sonra
kendinize hiçbir vekil bulamazsınız. Yoksa sizi bir
kez daha oraya gönderip üstünüze kırıp geçiren bir fırtına salarak, inkâr
ettiğinizden dolayı sizi boğmayacağından emin misiniz? Sizin adınıza,
bizden bunun öcünü alacak birini de bulamazsınız. 17. sure (İSRÂ) 68-69.
ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
Onların vaat ettiğimizin bazısını sana
göstersek de seni vefat ettirsek de dönüşleri bizedir. Sonunda Allah, işlemiş
olduklarına tanıklık edecektir. Her ümmet için bir resul öngörülmüştür.
Resulleri gelince, aralarında adaletle hüküm verilir. Hiçbir zulme
uğratılmazlar. Diyorlar ki: "Doğru sözlülerseniz bu vaat ne zaman?"
De ki: "Ben kendime bile Allah'ın istediği dışında bir zarar verme yahut
yarar sağlama gücünde değilim. Her ümmetin bir eceli var. Ecelleri geldiğinde bir saat geri de kalamazlar, ileri de
gidemezler." Şöyle söyle: "Diyelim O'nun azabı size gündüzün veya
geceleyin gelecektir. Suçlular bunlardan hangisini aceleyle ister?" O azap
başınıza patladıktan sonra mı iman ettiniz! Şimdi mi? Hani onu aceleden
isteyip duruyordunuz? 10. sure (YÛNUS) 46-51. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Onlar,
sırf kendilerinden önce gelip geçenlerin günleri gibisini bekliyorlar. De ki:
"Bekleyin! Sizinle beraber ben de bekleyenlerdenim." Sonunda biz,
resullerimizi ve iman edenleri kurtarıyoruz. İşte
böyledir. Üzerimize bir borç olarak, inananları kurtarırız. 10. sure (YÛNUS)
102-103. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Ve eğer onlardan azabı, belirlenmiş bir
süreye kadar ertelesek, mutlaka şöyle diyeceklerdir: "Onu erteleyen de
ne?" Gözünüzü açın, azap onlara geldiği gün,
kendilerinden geri çevrilecek değildir. Ve alay edip durdukları şey,
kendilerini sarmış olacaktır. 11. sure (HÛD) 8. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
İnanmayanlara
de ki: "Yapabildiğinizi yapın, biz de işimizi yapıyoruz."
"Bekleyin, biz de bekliyoruz!" 11. sure (HÛD) 121-122.
ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
Peki onlar, Allah'ın azabından
bir sarıp sarmalayanın gelmesinden yahut hiç farkında olmadıkları bir sırada
kıyametin ansızın tepelerine inmesinden emin mi bulunuyorlar? 12. sure (YÛSUF) 107. ayet (Resmi: 12/İniş:53/Alfabetik:110)
Senin o Ganî
Rabbin rahmet sahibidir. Dilerse sizi ortadan kaldırır ve sizi bir başka
topluluğun soyundan vücuda getirdiği gibi, ardınızdan da dilediğini sizin
yerinize getirir. Size vaat edilen şeyler
kesinlikle meydana gelecektir. Siz engel olamazsınız. Ey toplumum!
Yapabileceğinizi yapın. Ben de yapıp ediyorum. Yakında yurdun sonunun kime ait
olacağını bileceksiniz. Gerçek olan şu ki, zalimler kurtulamayacaklardır.
6. sure (EN'ÂM) 133-135. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
Yemin olsun,
elçi olarak gönderilen kullarımız hakkında şu sözümüz hükümleşmişti: Onlar,
yardım görenlerin ta kendileri olacaklar. Ordularımız, galip gelenlerin ta
kendileri olacaklar. Bir vakte kadar onlardan yüz çevir! Gözün, üstlerinde olsun;
yakında görecekler. Azabımız gelsin diye acele mi
ediyorlar? Azap, yurtlarına indiğinde, uyarılanların sabahı ne kötü olacaktır!
Yüz çevir onlardan belli bir vakte kadar! Ve gör neler olacak. Onlar da
görecekler. 37. sure (SÂFFÂT) 171-179. ayet (Resmi: 37/İniş:56/Alfabetik:90)
Diyorlar:
"Doğru sözlülerseniz, bu tehdit ne zaman?" De ki: "Size bir gün
vaat edilmiştir; ondan ne bir saat geri kalabilirsiniz ne de ileri
geçebilirsiniz." 34. sure (SEBE') 29-30.
ayet (Resmi: 34/İniş:58/Alfabetik:91)
Onlardan öncekiler
de yalanlamıştı. Fakat azap kendilerine, hiç
farkında olmadıkları bir yerden geldi. Allah; onlara dünyada rezilliği tattırdı.
Ahiretin azabı ise elbette daha büyüktür. Bir bilselerdi!... 39. sure (ZÜMER) 25-26.
ayet (Resmi: 39/İniş:59/Alfabetik:114)
De
ki: "Ey toplumum! Yapabildiğinizi yapın; ben de kendi işimi yapacağım.
Yakında bileceksiniz, Kime geliyor rezil edici azap, kime iniyor bitip
tükenmeyen azap!" 39. sure (ZÜMER) 39-40.
ayet (Resmi: 39/ İniş:59/Alfabetik:114)
Azap
yakanıza yapışmadan Rabbinize dönüp O'na teslim olun. Sonra size yardım edilmez. Farkında olmadığınız bir sırada, azap ansızın karşınıza
çıkmadan önce size Rabbinizden indirilenin en güzeline uyun! Benlik
şöyle diyecektir o zaman: "Allah'a karşı aşırı gitmem yüzünden başıma
gelenlere bak! Alay edip duranlardan biriydim doğrusu!..." Yahut şöyle
diyecektir: "Allah bana kılavuzluk etseydi elbette ben de korunanlardan
olurdum." Azabı gördüğünde şöyle de
konuşacaktır: "Bana bir kez daha imkan verilseydi de güzel düşünüp güzel
davrananlardan olsaydım!" 39. sure (ZÜMER) 54-58. ayet (Resmi: 39/İniş:59/Alfabetik:114)
Yüz çevirirlerse şöyle de:
"Sizi, Âd ve Semûd'a çarpan yıldırıma benzer bir yıldırıma karşı
uyarıyorum." 41. sure (FUSSİLET) 13.
ayet (Resmi: 41/İniş:61/Alfabetik:30)
Ya
biz, seni alıp götürdükten sonra onlardan öç alırız; Yahut da onlara
yönelttiğimiz tehdidi sana gösteririz. Biz onlarla başa çıkacak güçteyiz. 43. sure (ZUHRUF) 41-42. ayet (Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)
Hiç farkında olmadıkları bir
sırada o saatin birdenbire kendilerine gelmesinden başka neyi bekliyorlar? 43. sure (ZUHRUF) 66. ayet (Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)
İş,
onların sandığı gibi değil! Bir kuşku içinde oynayıp oyalanmaktadırlar. Artık
sen göğün açıkça izlenen bir duman getireceği günü gözle. İnsanları kuşatıp
sarar. İnletici bir azaptır bu. "Ey
Rabbimiz, kaldır bizden bu azabı. Biz gerçekten müminleriz." Nerede onlarda öğüt almak? Yemin olsun, delillerle
açıklayan bir resul gelmişti onlara. Ama ondan yüz çevirdiler ve şöyle dediler:
"Eğitilmiş bir mecnun!" Biz azabı biraz kaldırırız; siz eski
halinize tekrar dönersiniz. Gün gelir, en büyük vuruşla vururuz biz. Şu bir
gerçek ki, intikam da alırız biz! 44. sure (DUHÂN) 9-16. ayet (Resmi: 44/İniş:64/Alfabetik:19)
Artık, resullerin azim sahibi olanlarının
sabrettiği gibi sabret! O inkârcılar için acele
etme! Tehdit edildikleri azabı gördükleri gün, gündüzün sadece bir saati kadar
yaşamış gibi olurlar. Bir duyurudur bu. Sapmışlar topluluğundan başka kim helâk
edilir! 46. sure (AHKAF) 35. ayet (Resmi: 46/İniş:66/ Alfabetik: 3)
Şu
bir gerçek ki, zulmedenlerin, tıpkı arkadaşlarının günahları gibi günahları
vardır. O halde acele etmesinler. O vaat edildikleri günlerinden dolayı vay
kâfirlerin haline! 51. sure (ZÂRİYÂT)
59-60. ayet (Resmi: 51/İniş:67/Alfabetik:111)
Allah'ın emri geldi. Onunla yüz
yüze gelmekte acele etmeyin. Tüm
varlığın tespih ettiğidir o Allah. Arınmıştır onların şirk koştuklarından. 16. sure (NAHL) 1. ayet
(Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)
Neyi
bekliyorlar? Kendilerine meleklerin gelmesini mi, yoksa Allah'ın emrinin
gelmesini mi? Onlardan öncekiler de aynen böyle yapmışlardı. Allah onlara zulüm etmemişti. Tam aksine, onlar kendi
kendilerine zulüm ediyorlardı. Sonunda, yapıp
ettiklerinin kötülükleri başlarına musibet olmuş, alay edip durdukları şey
kendilerini sarıvermişti. 16. sure (NAHL) 33-34. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)
Andolsun, biz her ümmette şöyle tebliğ yapan
bir resul görevlendirdik: "Allah'a kulluk/ibadet edin, tağuttan kaçının.
Sonra bunlardan kimine Allah kılavuzluk etti, kimine de sapıklık hak oldu. Şimdi yeryüzünde gezip dolaşın da yalanlayanların sonu
nasıl olmuş görün. 16. sure (NAHL) 36. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)
Kötülükleri
yapmak için tuzak kuranlar, Allah'ın kendilerini yere geçirmeyeceğinden yahut
hiç fark edemeyecekleri bir yerden azabın kendilerine gelmeyeceğinden emin mi
oldular? Yahut dönüp dolaşmaları sırasında kendilerini yakalamayacağından...
Onlar buna engel de olamazlar. Yoksa kendilerini korkuta korkuta, sindire
sindire yakalamayacağından emin midirler? Kuşkusuz
ki, sizin Rabbiniz gerçekten Raûf'tur, Rahîm'dir. 16. sure (NAHL) 45-47.
ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)
Allah'ın gökleri ve yeri hak olarak
yarattığını görmedin mi? Dilerse sizi yok eder,
yepyeni bir halk getirir. Bu, Allah'a hiç de zor gelmez. 14. sure (İBRÂHİM)
19-20. ayet (Resmi: 14/İniş:72/Alfabetik:40)
İnsan,
aceleden yaratılmıştır. Ayetlerimi size
göstereceğim. Benden acele istemeyin! Diyorlar ki: "Eğer doğru
sözlüler iseniz bu vaat ne zaman?" 21. sure (ENBİYÂ) 37-38. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)
De
ki: "Sizi gece ve gündüz Rahman'dan kim koruyabilir?" Hayır, hayır! Onlar, Rablerinin zikrinden / Kur'an'ından yüz
çeviriyorlar. Yoksa onların; kendilerini bize karşı
siperleyecek tanrıları mı var? Ne kendilerine yardıma güç yetirebilirler
ne de bizden bir dostluğa muhatap olurlar. Gerçek şu ki, biz onları ve
atalarını, ömür kendilerine uzun gelecek kadar nimetlendirdik. Hâlâ görmüyorlar
mı ki, biz yerküreye geliyor, onu uçlarından eksiltiyoruz. Galip gelenler onlar mı? 21. sure (ENBİYÂ) 42-44.
ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)
Eğer
biz onlara acıyıp da üstlerindeki sıkıntıyı kaldırsaydık, azgınlıkları içinde
sersem sersem bocalamaya devam edeceklerdi. Yemin olsun, biz onları azapla
yakaladık. Ama yine de Rablerine boyun eğmediler. Sığınıp yakarmıyorlar.
Nihayet, üzerlerine şiddetli bir azabın kapısını açtığımızda hemencecik
ümitsizliğe düşüverecekler. 23. sure (MÜ'MİNÛN)
75-77. ayet (Resmi: 23/İniş:74/Alfabetik:70)
De ki:
"Rabbim, tehdit edildikleri şeyi bana mutlaka göstereceksin. Beni o
zalimler topluluğunun içinde tutma Rabbim!" Biz,
onları tehdit ettiğimiz şeyi sana göstermeye elbette kadiriz. 23. sure (MÜ'MİNÛN)
93-95. ayet (Resmi: 23/İniş:74/Alfabetik:70)
Belki
dönerler diye, onlara o büyük azaptan ayrı olarak, o küçük azaptan da mutlaka
tattıracağız. Rabbinin ayetleri kendilerine
hatırlatıldıktan sonra onlardan yüz çevirenden daha zalim kim vardır? Suçlulardan mutlaka intikam alacağız biz! 32. sure (SECDE) 21-22.
ayet (Resmi: 32/İniş:75/Alfabetik:92)
Bir de
soruyorlar: "Eğer doğru sözlülerseniz, bu fetih ne zaman?" De ki: "Fetih günü, küfre sapanlara imanları yarar
sağlamayacaktır. Onlara göz açtırılmaz bile." Artık onlardan yüz çevir ve
bekle! Zaten onlar da bekliyorlar. 32. sure (SECDE) 28-30.
ayet (Resmi: 32/İniş:75/Alfabetik:92)
Gökten bir
parçanın düştüğünü görseler şöyle derler: "Üst üste yığılmış
bulutlar!" Bayılıp yere serilecekleri günlerine kavuşuncaya kadar bırak
onları! O gün, tuzakları kendilerine bir yarar
sağlamayacak; onlara yardım da edilmeyecek! Zulmedenler için bundan başka bir
azap da vardır. Fakat onların çokları bilmiyorlar. 52. sure (TÛR) 44-47.
ayet (Resmi: 52/İniş:76/Alfabetik:106)
O göktekinin, sizi yere
batırmayacağından emin misiniz? O zaman yer aniden çalkalanmaya başlar. O
göktekinin, çakıl taşları taşıyan bir rüzgârı üzerinize salmayacağından emin
misiniz? O zaman bileceksiniz nasılmış uyarım! Yemin olsun, onlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Ama nasıl
olmuştu benim azabım?! 67. sure (MÜLK) 16-18. ayet (Resmi: 67/İniş:77/Alfabetik:68)
Söyle
onlara: "Diyelim ki, Allah beni ve beraberindekileri öldürdü, yahut bize
acıdı. Peki, kâfirleri korkunç bir azaptan kim
kurtaracak?" De ki: "Rahman'dır O, O'na inandık biz ve yalnız
O'na güvendik. Yakında bileceksiniz kimmiş apaçık sapıklığın içinde." Şunu
da söyle: "Bir sabah suyunuz çekiliverse, kim getirecek fışkırıp akan bir
su size?" 67. sure (MÜLK) 28-30. ayet (Resmi: 67/İniş:77/Alfabetik:68)
İş
onların sandığı gibi değil! Doğuların ve batıların Rabbine yemin olsun ki, biz
gerçekten gücü yetenleriz; Onları kendilerinden daha üstün olanlarla
değiştirmeye... Ve biz önüne geçilebilecekler
değiliz. Bırak onları! Dalsınlar, oynasınlar kendileri için belirlenen
günlerine ulaşıncaya kadar. 70. sure (MEÂRİC) 40-42. ayet (Resmi: 70/İniş:79/Alfabetik:62)
De ki:
"Sizinle benim aramda tanık olarak Allah yeter. Göklerde ne var, yerde ne
var biliyor O. Bâtıla iman edip Allah'ı inkâr edenlere gelince, işte onlar
hüsrana uğramışların ta kendileridir." Azabı
senden çarçabuk istiyorlar. Eğer belirlenmiş bir süre olmasaydı, azap onlara
elbette gelmiş olacaktı. Fakat o, hiç farkında olmadıkları bir sırada
kendilerine ansızın geliverecektir. Bunda kuşku yok. Azabı senden acele
istiyorlar. Oysa cehennem, o küfre sapanları çepeçevre kuşatmış bulunuyor. Gün
olur, azap onları tepelerinden, ayaklarının altından sarıverir ve der:
"Tadın bakalım, yapıp ettiklerinizi." 29. sure (ANKEBÛT)
52-55. ayet (Resmi: 29/İniş:85/Alfabetik:8)
İçinizden sadece zulmedenlere
çatmakla kalmayacak bir fitneden korkun. Bilin ki
Allah'ın gazabı çok şiddetlidir. 8. sure (ENFÂL) 25. ayet (Resmi: 8/İniş:93/Alfabetik:22)
İkiyüzlüler,
kalplerinde maraz bulunanlar, şehirde çirkin haberler yayanlar, bu yaptıklarına
son vermezlerse, seni onların üzerine gitmeye elbette teşvik edeceğiz. Bundan
sonra onlar, orada senin yakınında, çok az kalabilirler. Lanetlenmiş hale
gelirler. Rastlandıkları yerde enselenirler, öldürülür de öldürülürler. Bu, Allah'ın daha önce gelip geçmişlere işleyen tavrı, tarzıdır.
Allah'ın tavrında herhangi bir değişiklik asla bulamazsın. 33. sure (AHZÂB) 60-62.
ayet (Resmi: 33/İniş:97/Alfabetik:4)
Seni yerinden çıkaran o
kentinden çok daha kuvvetlice nice kentler vardı ki, biz hepsini helâk ettik;
hiçbir yardımcıları olmadı. 47. sure (MUHAMMED) 13.
ayet (Resmi: 47/İniş:99/Alfabetik:64)
Kendisiyle, dağların yürütüldüğü yahut
yerkürenin parçalandığı yahut ölülerin konuşturulduğu bir Kur'an mı olsaydı!
Hayır, iş ve oluşun tümü Allah'ındır. İman edenler hâlâ ümidi kesip anlamadılar
mı ki, Allah dileseydi elbette insanlara tümden hidayet verirdi. O küfre sapanlara gelince, sanayi olarak ürettiklerinin
sonucu halinde başlarına gülle, tokmak türünden belalar inmeye devam edecek
yahut o belalar onların yurtlarının yakınına konacak. Ta, Allah'ın vaadi
gelinceye değin. Allah, vaadine asla ters
düşmez. 13. sure (RA'D) 31. ayet (Resmi: 13/İniş:87/Alfabetik:85)
Eğer seni yalanlıyorlarsa bilesin ki, senden
önce Nûh kavmi de Âd da, Semûd da yalanladı. İbrahim'in kavmi de Lût'un kavmi
de... Medyen halkı da. Mûsa da yalanlanmıştı da
ben, inkârcılara biraz süre vermiş sonra hepsini yakalamıştım. Nasılmış benim
azabım! 22. sure (HAC) 42-44. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)
Senden
aceleyle azabı istiyorlar: Allah, vaadine asla ters düşmez. Şu da bir gerçek ki
Rabbinin katındaki bir gün, sizin saymakta olduğunuzun bin yılı gibidir. Nice kent/medeniyet var ki, zulme saptığı halde, ona süre
tanıdım. Ama sonra kendisini yakalayıverdim. Dönüş yalnız banadır. 22. sure (HAC) 47-48.
ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)
Allah'a ve resulüne karşı
gelenler, kendilerinden öncekilerin çarpılıp tepelendikleri gibi çarpılıp
tepeleneceklerdir. Biz, gerçekleri apaçık gösteren ayetler indirmişizdir. Küfre sapanlar için, rezil edici bir azap vardır. 58. sure (MÜCÂDİLE) 5.
ayet (Resmi: 58/İniş:104/Alfabetik:66)
Allah'a ve
resulüne kafa tutanlar en aşağılık kişiler arasındadırlar. Allah, "Ben ve resullerim mutlaka galip
geleceğiz!" diye yazmıştır. Allah çok güçlüdür, Azîz'dir. 58. sure (MÜCÂDİLE)
20-21. ayet (Resmi: 58/İniş:104/Alfabetik:66)
III. SONUÇ:
Kuran’ın Işığında
görüp, Allah’ın kulu ve elçisi olarak
bildiğimiz ve inandığımız, İslam Dininin ve
Kuran’ın tebliğcisi Hz. Muhammed’in (sav.), Kuran’ı açıklayıp anlatan
Sahih Hadislerini de okuyarak anlamayı, yararlanıp, uygulamayı ve böylece Hz.
Muhammed’in şefaatine de nail olan, Allah’ın affına mahzar müminlerden olmayı,
Allah, dileyenlerin tümüne nasip etsin İnşallah.
Dünyada İmanı olmayanın ameli, ahirette boşa gitmiştir. Onların kazandığı
sadece dünyada aldığı karşılıktır. Allah kullarına zulmedici değildir. İnsanlar
kendilerine yazık ederler. Allah’ın lütfu müstesna,
“Gerçek şu ki, insan için çalışıp didindiğinden başkası yoktur.” Sonunda Allah’ın (cc)
kurtardığı inananlardan oluruz İnşallah.
M. Kemal Adal
adalkemal1@gmail.com
RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal
RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal
Selam...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder