İŞTE ATATÜRK

İŞTE ATATÜRK
Allah Kuran’da: “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.” (17/İSRA/36) buyurmuştur. Atatürk de: “Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın” (Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi 1-5, 1977 /A. Gürtaş, s. 41) demektedir.- "İŞTE ATATÜRK" PORTALINA GİRMEK İSTEDİĞİNİZDE YUKARIDAKİ RESMİ TIKLAYINIZ.

16 Temmuz 2016 Cumartesi

YARGILANMA (HESAP), ÖZ KİTAPLAR (AMEL DEFTERLERİ) VE DAĞITILMASI



KUR'AN’IN IŞIĞINDA AHİRET HAYATI – 4

a)  Genel Olarak Hesap-1


(1) Kavram Olarak, İtikat, Ahiret, Yargılanma (Hesap), Genel Olarak Hesap

İş böyle gitmeyecektir! Yer birbirine çarpılıp dümdüz hale getirildiğinde, Rabbin gelip melekler saf saf dizildiğinde, O gün cehennem de getirilir. İşte o gün düşünüp anlar insan. Ama düşünüp hatırlamanın ona ne yararı var! Der ki: "Keşke şu hayatım için önden bir şeyler gönderseydim." 89. sure (FECR) 21-24. ayet (Resmi: 89/İniş:10/Alfabetik:25)
Gerçek şu ki, hiçbir günahkâr bir başka günahkârın yükünü sırtlamaz. Gerçek şu ki, insan için çalışıp didindiğinden başkası yoktur. Ve onun çalışıp didinmesi yakında görülecektir. Sonra karşılığı kendisine hiç eksiksiz verilecektir. 53. sure (NECM) 38-41. ayet (Resmi: 53/İniş:23/Alfabetik:80)
İşte o gün, tartıları ağır basan kişi, Evet o kişi, hoşnutluk verici bir yaşayış içindedir. Tartıları hafif çekeninse, Anası, Hâviye'dir. Onun ne olduğunu sana bildiren nedir? Kızışmış bir ateştir o! 101. sure (KAARİA) 6-11. ayet (Resmi: 101/İniş:30/Alfabetik:47)
Varılıp durulacak yer Rabbinin huzurudur o gün. Haber verilir insana o gün önden gönderdiği de arkaya bıraktığı da. Gerçek şu ki insan, öz benliği üzerine yönelmiş keskin ve derin bir bakıştır; Dökse de ortaya tüm mazeretlerini. 75. sure (KIYÂMET) 12-15. ayet (Resmi: 75/İniş:31/Alfabetik:56)
Yüzler vardır o gün parıltılı, Rabbine doğru bakan. Ve yüzler vardır o gün, asık/buruk, Kendisine, bel kıracak bir hesap yöneleceğini sezinler. 75. sure (KIYÂMET) 22-25. ayet (Resmi: 75/İniş:31/Alfabetik:56)

Vay başına o gün, yalanlayanların! 77. sure (MÜRSELÂT) 24. ayet (Resmi: 77/İniş:33/ Alfabetik:73)

Vay haline o gün, yalanlayanların! Yiyin ve birazcık nimetlenin. Suçlularsınız siz. Vay haline o gün, yalanlayanların! Onlara, "rukû' edin!" dendiğinde rukû etmezler. Vay haline o gün, yalanlayanların. Artık bundan sonra hangi hadise / söze iman edecekler? 77. sure (MÜRSELÂT) 45-50. ayet (Resmi: 77/İniş:33/Alfabetik:73)

Her benlik, yanında bir güdücü, bir de tanık olduğu halde gelir. Yemin olsun, sen bundan gaflet içindeydin. Ama perdeni üstünden kaldırıverdik. Bugün gözün keskin mi keskin. Yoldaşı şöyle der: "İşte yanımdaki, hazır!" Siz, ikiniz! Tüm nankörleri, inatçıları cehenneme atın! Durmadan hayrı engelleyeni, azgını, işkilciyi... O ki, Allah'ın yanına başka bir ilah koydu. Artık atın onu, o şiddetli azabın içine! Yoldaşı dedi ki: "Rabbimiz, onu ben azdırmadım. Onun kendisi, dönüşü olmayan bir sapıklık içindeydi." Allah buyurdu: "Huzurumda çekişmeyin! Ben size uyarıyı çok önceden göndermiştim." "Benim huzurumda söz değiştirilmez ve ben kullara asla zulmetmem." 50. sure (KAF) 21-29. ayet (Resmi: 50/İniş:34/ Alfabetik:49)
O Allah, o insanı tekrar hayata döndürmeye elbette kadirdir. Sırların/gizlilerin yoklanıp ortaya çıkarılacağı gün, Artık onun için ne bir kuvvet vardır ne de bir yardımcı. 86. sure (TÂRIK) 8-10. ayet (Resmi: 86/İniş:36/Alfabetik:99)
Onların yapmış oldukları her şey defterlerdedir. Küçük büyük tümü, satır satır yazılmıştır. 54. sure (KAMER) 52-53. ayet (Resmi: 54/İniş:37/Alfabetik:52)
Ayetlerimizi ve ahirete varılacağını yalan sayanların tüm yaptıkları boşa gitmiştir. Bulacakları karşılık, yapıp ürettiklerinden başkası olmayacaktır. 7. sure (A'RAF) 147. ayet (Resmi: 7/İniş:39/ Alfabetik:9)

Kitap'a sarılanlar ve namazı kılanlara gelince, biz, barışsever iyilerin ödülünü zayi etmeyiz. 7. sure (A'RAF) 170. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Allah buyurdu: "Sizden önce gelip geçmiş cin ve insan topluluklarıyla iç içe, girin bakalım ateşe." Her ümmet girdiğinde, yoldaşına/kız kardeşine lanet eder. Nihayet, hepsi orada bir araya gelince, sonrakiler öncekiler için şöyle derler: "Rabbimiz! Bizi bunlar saptırdılar. Ateş azabını bunlara bir kat daha fazla ver." Allah buyurur: "Her biri için bir kat fazlası var, fakat siz bilmezsiniz." Öncekiler de sonrakiler için şöyle konuşurlar: "Artık sizin, bizim üzerimizde bir üstünlüğünüz yok. O halde kazandıklarınıza karşılık azabı tadın." Ayetlerimizi yalanlayan ve onlar karşısında büyüklük taslayanlar var ya, gök kapıları açılmayacaktır onlar için ve deve iğne deliğinden geçinceye kadar cennete giremeyeceklerdir onlar. Suçluları böyle cezalandırırız biz. 7. sure (A'RAF) 38-40. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Yemin olsun, kendilerine elçi gönderilenleri muhakkak hesaba çekeceğiz; gönderilen elçileri de mutlaka hesaba çekeceğiz. Onlara bir ilmin tanıklığında bütün serüveni mutlaka anlatacağız. Biz olup bitenlerden habersiz değildik. O gün, iyi ve kötüyü ayıran ölçü haktır. Artık kimin ölçülüp tartılacak şeyleri ağır basarsa kurtuluşa erenler onlar olacaktır. Ölçülüp tartılacak şeyleri hafif kalanlara gelince, işte onlar, ayetlerimize karşı zalimce davranışlar sergilemiş oldukları için, öz benliklerini hüsrana itmiş olacaklar. 7. sure (A'RAF) 6-9. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
O gün, ağızlarını mühürleyeceğiz. Bize elleri konuşacak, ayakları da kazanmış olduklarına tanıklık edecek. Dilesek, gözlerini siler, onları elbette kör ederiz. O zaman yola koyulmak isterler ama nasıl görecekler? Dilesek, onları oldukları yerde hayvana çeviririz. O zaman ne ileri gitmeye güçleri yeter ne de geri dönebilirler. 36. sure (YÂSÎN) 65-67. ayet (Resmi: 36/İniş:41/Alfabetik:108)
Melekleri görecekleri günde, o günahkârlara hiçbir müjde yoktur. Şöyle diyecekler: "Yasaktır, yasaklanmıştır!" Yaptıkları her işin önüne geçmiş, onu un ufak hale getirip silmişizdir. 25. sure (FURKÂN) 22-23. ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)
O gün gerçek mülk ve yönetim Rahman'ındır. Ve o, kâfirler için çok zorlu bir gündür. O gün zalim, ellerini ısırarak diyecek ki: "Ne olurdu, resulle birlikte bir yol tutsaydım." "Ah, ne olurdu, falancayı dost edinmeseydim." "Zikir/Kur'an bana geldikten sonra, o saptırdı beni ondan. Şeytan, insan için bir rezil edicidir." Resul de şöyle der: "Ey Rabbim, benim toplumum, bu Kur'an'ı terk edilmiş/dışlanmış halde tuttular." 25. sure (FURKÂN) 26-30. ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)
Bütün yüzler o Hayy ve Kayyûm önünde yere inmiştir. Zulüm taşıyan perişan olup gitmiştir. Mümin olarak hayra ve barışa yönelik iyilikler yapan ise ne haksızlığa uğratılmaktan korkar ne de ezilip horlanmaktan. 20. sure (TÂHÂ) 111-112. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)
İşte uğur ve mutluluk yâranı. Nedir uğur ve mutluluk yâranı? İşte şomluk ve bunalım yâranı. Nedir şomluk ve bunalım yâranı? 56. sure (VÂKIA) 8-9. ayet (Resmi: 56/İniş:46/Alfabetik:107)
O gün onlara seslenerek şöyle diyecek: "O kendilerini bir şey sandığınız ortaklarım nerede?" Üzerlerine hüküm hak olanlar şöyle diyecekler: "Rabbimiz, azdırdıklarımız işte şunlar! Kendimiz azdığımız gibi onları da azdırdık. Onlardan uzak olduğumuzu sana arz ediyoruz. Zaten onlar sadece bize kulluk/ibadet etmiyorlardı ki!.." Şöyle denilir: "Çağırın ortak koştuklarınızı!" Onlar da çağırırlar. Fakat ötekiler bunlara cevap veremezler; azabı görmüşlerdir. Önceden yola gelselerdi ne olurdu! Allah o gün onlara seslenir de şöyle der: "Hak elçilerine ne cevap verdiniz?" Artık o gün onlara karşı tüm haberler kör olmuştur. Birbirlerine de bir şey soramazlar. 28. sure (KASAS) 62-66. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)
Gün olur, seslenir onlara da şöyle der: "O, bir şey zannettiğiniz ortaklarım nerede?" Her ümmetten bir tanık çıkarmış da şöyle demişizdir: "Getirin susturucu kanıtınızı!" Bunun üzerine onlar hakkın Allah'a ait olduğunu bilmişlerdir. O iftira aracı yaptıkları şeyler de onları yüzüstü koyup kaybolmuşlardır. 28. sure (KASAS) 74-75. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)
Her insanın uğursuzluk kuşunu onun boynuna takmışızdır. Kıyamet günü kendisine, önünde açılmış olarak bulacağı bir kitap çıkaracağız: "Oku kitabını! Bugün sana hesap sorucu olarak öz benliğin yeter." Kim yola gelirse kendisi için yola gelmiş olur. Sapıtan da kendi aleyhine sapıtmış olur. Hiçbir günahkâr, bir başka günahkârın yükünü taşımaz. Ve biz, bir resul göndermedikçe azap edici değiliz. 17. sure (İSRÂ) 13-15. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)

Gün olur, insan gruplarından her birini kendi önderiyle çağırırız. O gün kitabı kendisine sağdan verilenler, kitaplarını okuyacaklar ve bir kıl kadar haksızlığa uğratılmayacaklar. 17. sure (İSRÂ) 71. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
 
Güzel düşünüp güzel davrananlara güzellik var. Dahası da var. Onların yüzlerine kara da bulaşmaz, zillet de... Cennetin dostlarıdır onlar; sürekli kalıcıdırlar orada. Kötülük kazananlara ise kötülüğün miktarınca karşılık vardır. Ama yüzlerini bir zillet de kaplar. Onları Allah'tan kurtaracak kimse yoktur. Yüzleri gece parçalarından karanlıklarla kaplanmış gibidir. Ateşin dostlarıdır bunlar. Sürekli kalıcıdırlar içinde. Gün olur, onları bir araya toplarız; sonra şirke batmışlara sesleniriz: "Siz ve ortak yaptıklarınız, yerlerinize!" Aralarını ayırmışızdır. Ortak tuttukları şöyle haykırırlar: "Siz bize kulluk etmiyordunuz." "Sizinle bizim aramızda tanık olarak Allah yeter. Doğrusu, biz sizin ibadetinizden tamamen habersizdik." İşte orada, her benlik önceden gönderdiği şeyi kendisi deneyecektir. Hepsi gerçek Mevlâ'larına döndürülmüş, iftira aracı yaptıkları şeyler kendilerini koyup gitmiştir. 10. sure (YÛNUS) 26-30. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Allah'tan hak bir vaat olarak hepinizin dönüşü yalnız O'nadır. Yaratılışı başlatır, sonra yarattıklarını varlık alanına ardarda çıkarır ki, iman edip hayra ve barışa yönelik amelleri yerli yerince sergileyenleri ödüllendirsin. Küfre dalanlara gelince, onlar için, nankörlük edip gerçeği örtmeleri yüzünden, kaynar sudan bir içki ve acıklı bir azap öngörülmüştür. 10. sure (YÛNUS) 4. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
 
Hiç kuşkusuz, Rabbin hepsinin amellerinin karşılığını tam tamına kendilerine verecektir. O, onların yapmakta olduklarından haberdardır. 11. sure (HÛD) 111. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)

Ey cinler ve insanlar topluluğu! İçinizden, size ayetlerimi anlatan ve şu gününüzle yüz yüze geleceğiniz hususunda sizi uyaran resuller gelmedi mi? "Kendi aleyhimize tanıklık ettik." dediler. İğreti hayat onları aldattı da küfre saptıklarına ilişkin, öz benlikleri aleyhinde tanıklık ettiler. 6. sure (EN'ÂM) 130. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)

Her birinin, yapıp ettiklerinden kaynaklanan dereceleri vardır. Rabbin onların işlediklerinden gafil değildir. 6. sure (EN'ÂM) 132. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)

Kim bir güzellikle gelirse ona, getirdiğinin on katı var. Kötülükle gelene ise yaptığının kadarından fazla ceza verilmez. Onlar, haksızlığa uğratılmayacaklardır. 6. sure (EN'ÂM) 160. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
Şunu da söyle: "Allah herşeyin Rabbi iken O'ndan başka rab mı arayayım? Her benliğin kazandığı kendi üstünde kalır. Hiçbir günahkâr, bir başka günahkârın yükünü taşımaz. Nihayet dönüşünüz Rabbinizedir. Tartışmaya girdiğiniz şeyleri O size haber verecektir." 6. sure (EN'ÂM) 164. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)

Gün olur, onları bir araya toplayıp haşrederiz. Sonra, şirke batanlara sorarız: "Nerededir o bir şey zannedip durduğunuz ortaklarınız?" Sonunda şunu söylemekten başka bahaneleri kalmaz: "Rabbimiz Allah'a yemin olsun ki, biz, ortak koşanlar değildik." Bak da gör, nasıl yalan söylediler öz benliklerine karşı! Ve iftira için kullandıkları şeyler, onları bırakıp kayboldu. İçlerinden sana kulak verenler vardır; ama biz onu gereğince anlamamaları için kalplerine kılıflar geçirmiş, kulaklarına bir ağırlık koymuşuzdur. Tüm mucizeleri görseler de onlara inanmazlar. Nihayet sana gelip seninle çekişerek söyle derler küfre sapanlar: "Bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir." Hem ondan alıkoyarlar hem ondan uzaklaşırlar. Öz benliklerinden başkasını helâk etmiyorlar. Ama farkında değiller. Ah bir görsen, ateşin başında durdurulup da şöyle dediklerini: "Ne olurdu, geri gönderilsek, Rabbimizin ayetlerini yalanlamasak ve müminlerden oluversek." İşin doğrusu şu: Önceden gizlemekte oldukları karşılarına dikildi. Geri gönderilselerdi yasaklandıkları şeyi mutlaka yineleyeceklerdi. Doğrusu, onlar, tam yalancıdırlar. Dediler ki: "Şu dünya hayatımızdan başkası yok. Biz diriltilecek de değiliz." Rableri huzurunda durdurulduklarını bir görsen! Sordu: "Gerçek değil miymiş bu?" Dediler: "Rabbimize yemin olsun ki, gerçekmiş." Dedi: "O halde, küfre sapmış olmanızdan dolayı tadın azabı." Allah'ın huzuruna varmayı yalanlayanlar, gerçekten hüsrana uğramıştır. Sonunda o saat ansızın kendilerine gelip çatınca, sırtlarında günahlarını taşır bir halde şöyle demişlerdir: "Dünya hayatında düştüğümüz aşırılıklardan dolayı vay hasretimize!" Dikkat edin! Ne kötü şeylerdir taşıyıp durdukları. 6. sure (EN'ÂM) 22-31. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
Yemin olsun, sizi ilk yarattığımızdaki gibi yapayalnız/teker teker bize geldiniz. Size verip hayaline daldırdığımız şeyleri de sırtlarınızın arkasında bıraktınız. Sizinle ilgili hususlarda ortaklar olduklarını sandığınız şefaatçılarınızı da yanınızda görmüyorsunuz. Yemin olsun, koptu aranızdaki tüm bağlar ve uzaklaşıp kayboldu yanınızdan o bir şey sandıklarınız. 6. sure (EN'ÂM) 94. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
 
Şöyle derler: "Vay başımıza! Din günüdür bu!" O yalanlayıp durduğunuz ayrım günüdür bu. Toplayın o zulmedenleri; eşlerini de. O tapınıp durmuş olduklarını da toplayın! Allah'tan başka tapınmış olduklarını. Sürün onları cehennemin yoluna. Durdurun onları, çünkü hepsi sorguya çekilecekler. Neniz var da birbirinize yardım etmiyorsunuz? Edemezler! Bugün hepsi teslim bayrağını çekmiş durumdadır. Birbirlerine dönerek bir şeyler sorup duruyorlar. Dediler: "Siz bize sağ taraftan geliyordunuz." Ötekiler dediler: "Hayır, siz zaten inanmıyordunuz?" "Bizim size karşı bir sultamız yoktu. İşin esası şu ki siz azmış bir topluluktunuz." "Rabbimizin sözü üzerimize hak oldu. Tadacağımızı elbette tadacağız." "Sizi saptırıp azdırmıştık. Çünkü biz de sapıp azmış kişilerdik." Onlar o gün azap içinde ortaklık kurmuşlardır. İşte böyle yaparız biz suçlulara/günahkârlara. 37. sure (SÂFFÂT) 20-34. ayet (Resmi: 37/İniş:56/Alfabetik:90)
 "Oğulcuğum, şu bir gerçek ki, yaptığın, bir hardal dânesi ağırlığında olsa, bir kayanın bağrına veya göklere, yahut yerin bağrına konsa, Allah onu yine de ortaya getirir. Çünkü Allah Latif'tir, lütfu sınırsızdır; Habîr'dir, her şeyden haberdardır." 31. sure (LOKMAN) 16. ayet (Resmi: 31/İniş:57/Alfabetik:59)

Ey insanlar! Rabbinizden korkun! Herhangi bir şeyde babanın, evladı; evladın da babası yerine karşılık ödemeyeceği günden ürperin! Allah'ın vaadi haktır; dünya hayatı sizi sakın aldatmasın. O yaman aldatıcı, sakın sizi Allah ile aldatmasın! 31. sure (LOKMAN) 33. ayet (Resmi: 31/İniş:57/Alfabetik:59)

De ki: "Rabbimiz hepimizi bir araya toplayacak, sonra da aramızı hak ile ayıracak. O'dur Fettâh, O'dur Alîm." 34. sure (SEBE') 26. ayet (Resmi: 34/İniş:58/Alfabetik:91)
Zalimlere, "kazanmış olduğunuzu tadın!" denildiğinde, kıyamet günü o kötü azaptan yüzünü kim koruyabilir? 39. sure (ZÜMER) 24. ayet (Resmi: 39/İniş:59/Alfabetik:114)

De ki: "Ey Allah'ım! Ey gökleri ve yeri yaratan, ey görülemeyeni ve görüleni bilen! Sen hüküm vereceksin kulların arasında, ihtilaf ettikleri şeyler hakkında." Eğer yerdekilerin tamamı ve beraberinde bir o kadarı, zulmedenlerin olsa, kıyamet günü azabın kötülüğünden kurtulmak için tümünü mutlaka fidye verirlerdi. Çünkü hiç hesaba katmadıkları şeyler, Allah tarafından karşılarına çıkarılmıştır. Kazanmış olduklarının çirkinlikleri, önlerinde belirmiş; alay ede geldikleri şey kendilerini sarıvermiştir. 39. sure (ZÜMER) 46-48. ayet (Resmi: 39/İniş:59/Alfabetik:114)

Sonra her gruptan, Rahman'a karşı kafa tutmada daha şiddetli davrananlar kimlerse, onları ayıracağız. Elbette ki biz, oraya girmeye daha layık olanların kimler olduğunu herkesten iyi biliriz. 19. sure (MERYEM) 69-70. ayet (Resmi: 19/İniş:44/Alfabetik:63)
Küfre batmış olanlara şöyle haykırılır: "Allah'ın öfkesi, sizin kendi benliklerinize öfkenizden elbette ki daha büyüktür. Hani, siz imana çağrılıyordunuz da inkâr ediyordunuz!" Dediler: "Rabbimiz! Bizi iki kez öldürdün, iki kez dirilttin. Artık günahlarımızı itiraf ettik. Buradan çıkmak için bir yol daha var mı?" Bu halinizin sebebi şu: Allah'a, yalnız O'na çağrıldığınızda inkâr etmiştiniz. O'na ortak koşulduğunda ise iman ediyordunuz. Artık hüküm o en yüce, o en büyük olan Allah'ın... 40. sure (MÜ'MİN) 10-12. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)
O gün onlar ortaya çıkarlar. Hiçbir şeyleri Allah'a gizli kalmaz. Kimindir bugün mülk / saltanat? O Vâhid ve Kahhâr olan Allah'ın! Bugün her benlik kazandığıyla cezalandırılır. Zulüm yok bugün! Allah, hesabı çabucak görür. 40. sure (MÜ'MİN) 16-17. ayet (Resmi: 40/İniş:60/ Alfabetik:69)
"Kötü bir iş yapan, sadece yaptığı kadarıyla cezalandırılır. Erkek ve kadından mümin olarak iyi bir iş yapana gelince, işte böyleleri cennete girerler ve orada hesapsız bir biçimde rızıklandırılırlar." 40. sure (MÜ'MİN) 40. ayet (Resmi: 40/İniş:60/ Alfabetik:69)

O gün ileri sürdükleri özürleri, zalimlere yarar sağlamayacaktır. Lanet var onlar için ve yurtların en kötüsü onların. 40. sure (MÜ'MİN) 52. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)

Nihayet, oraya geldiklerinde kulakları, gözleri, derileri, yapıp-ettikleri hakkında onlar aleyhine tanıklık edecektir. Derilerine: "Aleyhimizde neden tanıklık ettiniz?" derler. Derileri derler ki: "O her şeyi konuşturan Allah konuşturdu bizi. Hani, sizi ilk seferinde de O yaratmıştı ya! Ve siz O'na döndürüleceksiniz." Siz, işitme gücünüzün, gözlerinizin, derilerinizin aleyhinize yapacağı tanıklıktan gizlenmiyordunuz. Tam aksine siz, yaptıklarınızdan birçoğunu Allah'ın bilmeyeceğini sanıyordunuz. İşte, Rabbiniz hakkında beslediğiniz bu zannınız sizi mahvetti de hüsrana uğrayanlardan oldunuz. 41. sure (FUSSİLET) 20-23. ayet (Resmi: 41/İniş:61/Alfabetik:30)
Kıyamet saatine ilişkin bilgi, Allah'a bırakılır. Onun ilmi dışında ne meyveler kabuğundan çıkar ne de bir dişi gebe kalır veya doğurur. "Ortaklarım nerede?" diye seslendiği gün, şöyle diyeceklerdir: "Bizden hiçbir tanık olmadığını sana arz ederiz." Daha önce yakarıp durdukları, onlardan uzaklaşıp kaybolmuştur. Kaçacak hiçbir yerleri olmadığını anlamışlardır. 41. sure (FUSSİLET) 47-48. ayet (Resmi: 41/İniş:61/ Alfabetik:30)
Allah'ın, iman edip hayra ve barışa yönelik iyi işler yapanlara müjdelediği, işte budur. De ki: "Ben, buna karşılık sizden, yakın akrabamı/Ehlibeytimi sevmeniz dışında bir ücret istemiyorum." Kim bir iyilik/güzellik üretirse onun için, o ürettiğine bir güzellik daha ekleriz. Çünkü Allah Gafûr'dur, çok affeder; Şekûr'dur, iyiliğe karşılık verir/teşekkür eder. 42. sure (ŞÛRÂ) 23. ayet (Resmi: 42/İniş:62/Alfabetik:95)
 
Hiç kuşkusuz, ayrım günü, hepsinin buluşma zamanıdır/buluşma yeridir. Bir gündür ki o, dostun dosta yararı olmaz. Onlara yardım da edilmez. 44. sure (DUHÂN) 40-41. ayet (Resmi: 44/İniş:64 /Alfabetik:19)
O gün tüm ümmetleri, toplanıp diz çökmüş görürsün. Her ümmet kendi kitabına davet edilir. Bugün, yapıp-ettiklerinizin karşılığıyla yüz yüze getirileceksiniz. Bu bizim kitabımız, karşınızda gerçeği söylüyor. Çünkü biz, yapıp ettiklerinizin kopyasını çıkarıyorduk  / yaptıklarınızı kaydediyorduk. 45. sure (CÂSİYE) 28-29. ayet (Resmi: 45/İniş:65/Alfabetik: 15)
İnkâr ve nankörlüğe sapmış olanlara gelince, onlara şöyle denecek: "Ayetlerimiz karşınızda okunurdu ama siz büyüklük taslardınız, suç işleyen bir toplum oldunuz, öyle değil mi?" Hani, size, "Hiç kuşkusuz, Allah'ın vaadi haktır, kıyamet saatinde de şüphe yoktur" dendiğinde, siz şöyle demiştiniz: "Saat nedir, bilmiyoruz. Sadece bir şeyler var sanıyoruz; kesin bir bilgimiz olmadığı için inanmıyoruz." Yaptıklarının kötülükleri karşılarına dikilmiş, alay edip durdukları şey kendilerini kuşatıvermiştir. Şöyle denilir: "Unutuyoruz sizi bugün! Tıpkı sizin, bugününüze kavuşmayı unuttuğunuz gibi. İşte böyle! Sığınağınız ateştir; hiçbir yardımcınız da olmayacaktır." Bunun sebebi şudur: "Siz, Allah'ın ayetlerini eğlence aracı yaptınız, dünya hayatı sizi aldattı/gurura itti. Bugün ateşten çıkarılmayacaklar, özür dilemeleri de kabul edilmeyecek." 45. sure (CÂSİYE) 31-35. ayet (Resmi: 45/İniş:65/ Alfabetik:15)
Her birinin, yapıp ettiklerinden dereceleri vardır. Amellerinin karşılığı eksiksiz verilecektir, hiçbir haksızlığa uğratılmayacaklardır. 46. sure (AHKAF) 19. ayet (Resmi: 46/İniş:66/Alfabetik:3)

De ki: "Amelleri bakımından hüsrana en çok batanları size haber vereyim mi?" O kimselerdir ki, dünya hayatındaki çabaları boşa gitmiştir de onlar sanayileşmeyi / işi hâlâ güzel yaptıklarını sanırlar. Bunlar, Rablerinin ayetlerini ve O'na ulaşmayı inkâr etmişler de bütün amelleri boşa çıkmıştır. Bu yüzden kıyamet günü onlar için hiçbir ölçü tutturmayız / onlara hiçbir değer vermeyiz. İşte böyle! Cezaları cehennemdir. Çünkü nankörlük ettiler; ayetlerimi ve resullerini eğlence aracı yaptılar. 18. sure (KEHF) 103-106. ayet (Resmi: 18/İniş:69/Alfabetik:54)
İman edip hayra ve barışa yönelik ameller sergileyenlere gelince, kuşkusuz ki biz, güzel iş yapanların ödülünü yitirmeyeceğiz. 18. sure (KEHF) 30. ayet (Resmi: 18/İniş:69/ Alfabetik:54)

Gün olur, dağları yürütürüz de yeryüzünü çırılçıplak görürsün. İnsanları huzurumuzda toplamış, içlerinden hiçbirisini hesap dışı bırakmamışızdır. Hepsi, saflar halinde Rabbine arz edilmiştir. Yemin olsun, sizi ilk kez yarattığımız gibi yine bize geldiniz. Ama siz, sizin için hesabın görüleceği bir zaman belirlemeyeceğimizi sanmıştınız. Kitap ortaya konulmuştur. Günahkârların, onun içindekilerden korkup ürpererek şöyle dediklerini görürsün: "Vay başımıza! Ne biçim kitap bu! Ne küçük bırakmış ne büyük. Hepsini sayıp dökmüş!" Yapıp ettiklerini hazır bulmuşlardır. Rabbin hiç kimseye zulmetmiyor. 18. sure (KEHF) 47-49. ayet (Resmi: 18/İniş:69/Alfabetik:54)
Bir gün Allah şöyle diyecektir: "O bir şey zannettiğiniz ortaklarımı çağırın!" Hemen çağırdılar ama onlar kendilerine cevap vermedi. Biz onların aralarına tehlikeli bir uçurum/yıkıcı bir düşmanlık koyduk. 18. sure (KEHF) 52. ayet (Resmi: 18/İniş:69/Alfabetik:54)

Gün olur, herkes kendi nefsi için mücadele eder ve herkese, yaptığının karşılığı tam tamına ödenir; onlar asla zulme uğratılmazlar. 16. sure (NAHL) 111. ayet (Resmi: 16/İniş:70/ Alfabetik:75)

Şunun için ki onlar, kıyamet günü kendi günahlarını tamamen yüklendikten başka, ilimsizlik yüzünden saptırdıkları kişilerin günahlarının bir kısmını da yüklenecekler. Bakın, ne kötü şey yükleniyorlar! 16. sure (NAHL) 25. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)

Sonra kıyamet günü onları rezil edecek ve diyecek: "Kendileri için kavga çıkarıp ayrılığa düştüğünüz ortaklarım nerede?" Kendilerine ilim verilmiş olanlar diyecekler ki: "Bugün rezillik ve kötülük, gerçeği inkâr edenleredir." Öz benliklerine zulmedip durdukları bir sırada, meleklerin vefat ettirdikleri kişiler şöyle diyerek teslim bayrağını çekerler: "Biz hiçbir kötülük yapmıyorduk." İş hiç de öyle değil. Allah, sizin yapmakta olduklarınızı çok iyi bilmektedir. Hadi girin cehennem kapılarından; sürekli kalacaksınız orada. Gerçekten kötü yermiş kibre sapanların barınağı. 16. sure (NAHL) 27-29. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)
Zulme sapanlar azapla yüz yüze geldiklerinde, ne azapları hafifletilir ne de yüzlerine bakılır. Şirke sapanlar, ortak tuttuklarını gördüklerinde şöyle derler: "Rabbimiz, işte bunlar seni bırakıp da yalvarıp yakardığımız ortaklarımız." Bunun üzerine ortakları onlara şöyle söz dokundururlar: "Siz, yalancılarsınız, yalancılar!" O gün hepsi Allah huzurunda teslim bayrağı çekmiş, iftira aracı olarak kullandıklarının tümü onları ortada bırakıp kaybolmuştur. 16. sure (NAHL) 85-87. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)
Gün olur, her ümmet için kendi aleyhlerine kendi içlerinden bir tanık çıkarırız. Seni de şu insanlar hakkında tanık olarak getireceğiz. Sana bu Kitap'ı indirdik ki her şey için ayrıntılı bir açıklayıcı, bir kılavuz, bir rahmet, Müslümanlara da bir müjde olsun. 16. sure (NAHL) 89. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)

Hepsi toplu halde, Allah'ın huzuruna çıkmış olacaklar. Ezilip horlananlar, büyüklük taslayanlara diyecekler ki: "Biz sizin birer uydunuzduk. Şimdi siz Allah'ın azabından bir kısmını bizden uzaklaştırabilir misiniz?" Cevap verecekler: "Allah bize kılavuzluk etseydi elbette biz de size kılavuzluk ederdik. Şimdi inleyip feryat etsek de sabretsek de bir. Sığınacak hiçbir yerimiz yok." İş bitirilince şeytan onlara şöyle dedi: "Allah size hak bir vaatle vaatte bulundu, ben ise vaat ettim ama vaadimden caydım. Benim sizin üzerinizde bir sultam yoktu. Sizi davet ettim, siz de bana uydunuz. Hepsi bu. Şimdi beni kınamayı bırakın da öz benliklerinizi kınayın. Ne ben sizi kurtarabilirim ne de siz beni kurtarabilirsiniz. Aslında ben sizin, daha önceden beni şirk aracı yapmanıza karşı çıkmıştım. Zalimler için acıklı bir azap öngörülmüştür." 14. sure (İBRÂHİM) 21-22. ayet (Resmi: 14/İniş:72/Alfabetik:40)
İnsanları, azabın kendilerine ulaşacağı gün konusunda uyar. O gün, zalimler şöyle derler: "Ey Rabbimiz! Bizi yakın bir süreye kadar geri bırak da çağrına cevap verip resullere uyalım." Daha önce siz, kendiniz için çöküş ve bitiş yoktur diye yemin etmediniz mi? Siz de o kendilerine zulmetmiş olanların barınaklarında oturmuştunuz. Onlara nasıl davrandığımız size açık seçik belli olmuştu. Size örnekler de vermiştik. Tuzaklarını kurmuşlardı ama Allah katında da onlar için tuzak var. Zaten onların tuzakları dağları yerinden oynatacak türden olsa neye yarar! Sakın Allah'ı, resullerine verdiği söze ters düşer sanma. Allah Azîz'dir, intikam da alır. O gün yerküre başka bir yerküreye dönüştürülür. Gökler de öyle. Hepsi o Vâhid ve Kahhâr olan Allah'ın huzurunda dikilir. O gün suçluların, birbirine perçinlenmiş bukağılarla çengellendiklerini görürsün. Gömlekleri katrandandır. Yüzlerini ateş bürümüştür. Çünkü Allah, her benliği kendi kazandığıyla karşı karşıya getirecektir. Allah, hesabı çok çabuk görür. 14. sure (İBRÂHİM) 44-51. ayet (Resmi: 14/İniş:72/Alfabetik:40)

O, yaptığından hesaba çekilmez ama onlar hesaba çekilirler. 21. sure (ENBİYÂ) 23. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)

Nûh dedi: "Rabbim! Hakkında bilgim olmayan şeyi senden istemekten sana sığınırım. Eğer beni affetmez, bana acımazsan hüsrana uğrayanlardan olurum." 11. sure (HÛD) 47. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)

Sûra üfürüldüğünde, aralarında artık soy sop / şuna buna mensup olmalar söz konusu edilemez. Birbirlerini soruşturamazlar da. Artık kimin tartıları ağır gelirse onlar kurtulmuş olacaklardır. Tartıları hafif gelenler ise kendilerini kayba uğratanlar, sürekli cehennemde kalanlar olacaklardır. Ateş, yüzlerini yalar. Ve onlar da içinde sırıtıp kalacaklar. "Ayetlerim size okunmadı mı?" Ve siz onları yalanlamıyor muydunuz?" Derler ki: "Rabbimiz, bahtsızlığımız bize baskın çıktı. Sapıp gitmiş bir topluluk olduk biz." "Rabbimiz, çıkar bizi oradan. Eğer bir daha aynısını yaparsak, gerçekten zalimler olacağız." Buyurur: "Yıkılıp gidin oraya, konuşmayın benimle!" Kullarımdan bir zümre "Rabbimiz, inandık; affet bizi, acı bize, sen merhametlilerin en hayırlısısın" diyorken, Siz onları alaya aldınız. Öyle ki, zikrimi / Kur'anımı size unutturdular. Siz onlara hep gülüyordunuz. Bugün onlara ben, sabretmiş olmalarının karşılığını verdim. Başarıya erip kurtulanlar, onlardır. Buyurur: "Yeryüzünde yıllar sayısıyla ne kadar kaldınız?" Derler: "Bir gün yahut günün bir kısmı kadar; sayanlara sor." Buyurdu: "Sadece birazcık kaldınız. Keşke biliyor olsaydınız." 23. sure (MÜ'MİNÛN) 101-114. ayet (Resmi: 23/İniş:74/Alfabetik:70)
Biz hiçbir benliğe yaratılış kapasitesinin üstünde görev yüklemeyiz. Bizim katımızda, hakkı söyleyen bir kitap vardır. Onlara haksızlık edilmez. Fakat onların kalpleri bundan gaflet içindedir. Onların bundan başka da işleri vardır ki, hep o işler için çalışmaktadırlar. Sonunda, servet ve refahla şımarmışlarını azapla yakaladığımızda, hemen bağırıp dövünmeye başlarlar. "Bağırıp dövünmeyin bugün, bizim karşımızda kimseden yardım göremezsiniz." "Ayetlerimiz size okunuyordu da siz ökçeleriniz üzerine gerisin geri dönüyordunuz." "Ona karşı büyüklük taslayarak, gece boyunca hezeyanlar savuruyordunuz." 23. sure (MÜ'MİNÛN) 62-67. ayet (Resmi: 23/İniş:74/Alfabetik:70)
Günahkârları, Rablerinin huzurunda başlarını eğmiş olarak şöyle derken bir görsen: "Rabbimiz; gördük, duyduk, geri gönder bizi ki hakka ve barışa yönelik iyi iş yapalım. Artık kesin olarak inanıyoruz." 32. sure (SECDE) 12. ayet (Resmi: 32/İniş:75/ Alfabetik:92)

O gün arz olunursunuz; hiçbir saklınız, gizliniz kalmaz. Öz kitabı sağından verilen: "İşte kitabım, okuyun!" der. "Kendi hesabıma kavuşacağımı sezmiştim zaten." 69. sure (HÂKKA) 18-20. ayet (Resmi: 69/İniş:78/Alfabetik:34)
Göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin Rabbidir O! Rahman'dır. O'nun huzurunda söze cüret edemezler. O gün, Rûh ve melekler saf bağlayıp kıyama geçerler. Rahman'ın izin verdiği dışındakiler konuşamazlar. O izin verilen, doğruyu söyler. İşte budur hak olan gün! Artık dileyen, Rabbine varacak bir yol tutsun! Biz sizi yakın bir azap ile uyardık. Bir gündedir ki o, kişi kendi ellerinin önden gönderdiğine bakar ve küfre sapan şöyle der: "Keşke toprak olsaydım!" 78. sure (NEBE) 37-40. ayet (Resmi: 78/İniş:80/Alfabetik:79)
 
Gök çatlayıp yarıldığı zaman, Yıldızlar dökülüp saçıldığı zaman, Denizler fışkırtıldığı zaman, Kabirler deşildiği zaman, Benlik, bilmiş olacaktır önden gönderdiğini de arkaya bıraktığını da. 82. sure (İNFİTÂR) 1-5. ayet (Resmi: 82/İniş:82/Alfabetik:42)
 Din gününün ne olduğunu sana bildiren nedir? Evet, din gününün ne olduğunu sana bildiren nedir? Bir gündür ki o, bir benlik bir başka benlik için hiçbir şeye güç yetiremez. O gün, buyruk yalnız Allah'ındır! 82. sure (İNFİTÂR) 17-19. ayet (Resmi: 82/İniş:82/Alfabetik:42)

O zaman kitabı sağdan verilen, Kolay bir hesapla hesaba çekilecek, Ve sevinçli olarak ailesine dönecektir. Kitabı arka tarafından verilen, Bir ölüm çağıracak, Ve korkunç ateşe girecektir. O, ailesi içinde sevinçli idi. Daha düşkün bir konuma asla geçmeyeceğini sanmıştı. Hayır! Rabbi onu iyice görmekteydi. 84. sure (İNŞIKAK) 7-15. ayet (Resmi: 84/İniş:83/Alfabetik:44)
İnkâr edenler, iman edenlere dediler ki: "Bizim yolumuzu izleyin, sizin günahlarınızı biz taşırız." Oysa onlar, iman edenlerin günahlarından hiçbir şeyin taşıyıcısı değillerdir. Gerçek şu ki, onlar tamamen yalancıdırlar. Onlar hem kendi yüklerini hem de kendi yükleriyle beraber başkalarının yüklerini taşıyacaklar. Bunda kuşku yok. Kıyamet günü de iftira edip durdukları şeylerden zorlu bir sorguya mutlaka çekileceklerdir. 29. sure (ANKEBÛT) 12-13. ayet (Resmi: 29/İniş:85/Alfabetik:8)
Bir gün ki, insanlar, âlemlerin Rabbi huzurunda kıyama geçerler. Hayır, iş düşündükleri gibi değil! Rezilliğe batmışların kitabı, karanlık ve pis bir çukurun, Siccîn'in ta içindedir. Siccîn'in ne olduğunu sana gösteren nedir? Rakamlandırılmış bir kitaptır o. Vay haline o gün, yalanlayanların! Onlar ki din gününü yalanlarlar. Onu ancak her şımarıp azmış, günaha batmış olan yalanlar. 83. sure (MUTAFFİFÎN) 6-12. ayet (Resmi: 83/İniş:86/Alfabetik:65)
Namazı kılın, zekatı verin. Öz benlikleriniz için önden gönderdiğiniz her hayrı, Allah katında bulacaksınız. Hiç kuşkusuz, Allah, yapmakta olduklarınızı iyice görmektedir. 2. sure (BAKARA) 110. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

O zaman, izlenenler, kendilerini izleyenlerden uzaklaşıp gitmişlerdir. Azabı gördüler artık, aralarındaki bağlar parçalanıp koptu. İzleyenler şöyle demiştir: "Ne olurdu bir kez daha imkân verilse de şunların bizden uzaklaştıkları gibi biz de onlardan uzaklaşsak." Böylece Allah onlara, yapıp ettiklerini, kendilerine yönelmiş özleyişler olarak gösterir. Ama artık ateşten çıkamazlar. 2. sure (BAKARA) 166-167. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Korkun o günden ki, onda Allah'a döndürüleceksiniz. Sonra her benliğe kazanmış olduğu tam bir biçimde verilecektir. Onlar hiç bir zulme uğratılmayacaklardır. 2. sure (BAKARA) 281. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Göklerdekiler de yerdekiler de yalnız Allah'ındır. İçlerinizdekini açıklasanız da gizleseniz de Allah, ondan sizi hesaba çeker de dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder. Allah Kadîr'dir, her şeye gücü yeter. 2. sure (BAKARA) 284. ayet (Resmi: 2/İniş:92/ Alfabetik:11)

Allah hiç bir benliğe, yaratılış kapasitesinin üstünde bir yük yüklemez/teklifte bulunmaz. Her benliğin yaptığı iyilik kendi lehine, işlediği kötülük kendi aleyhinedir/kişinin hem kendisi hem başkaları için kazandığı onun lehine, yalnız kendi nefsi için kazandığı onun aleyhinedir/kişinin kendi emeği ile kazandığı lehine, başkalarının sırtından kazandığı aleyhinedir. "Ey Rabb'imiz! Unutur yahut hata edersek bizi hesaba çekme. Ey Rabb'imiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabb'imiz! Bize, güç yetiremeyeceğimiz şeyleri de yükleme. Affet bizi, bağışla bizi, acı bize. Sen bizim Mevlâ'mızsın. Küfre sapanlar topluluğuna karşı yardım et bize!" 2. sure (BAKARA) 286. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
 
Bu, kendi, ellerinizin üretip önden gönderdiği yüzündendir. Allah, kullara asla zulmedici değildir. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 182. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

Her benlik ölümü tadacaktır. Hak ettiğiniz karşılıklar size, kıyamet günü, eksiksiz bir biçimde mutlaka verilecektir. Ateşten uzaklaştırılıp cennete sokulan kesinlikle kurtulmuş olacaktır. İğreti-sefil hayat aldatıcı bir yararlanmadan başka şey değildir. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 185. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

Gün gelecek, her benlik, hayırdan işlediğini önünde bulacaktır. Kötülükten işlediğini de... İsteyecektir ki, önüne getirilenle kendisi arasında uzun bir mesafe olsun. Allah sizi, kendisinden sakınmaya çağırır. Allah, kullarına karşı Raûf'tur, çok şefkatlidir. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 30. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

İnanıp hayra ve barışa yönelik işler yapanları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacağız. Sonsuza değin kalacaklardır orada. Allah'ın şaşmaz vaadidir bu. Söz söyleme bakımından Allah'tan daha doğru ve tutarlı kim olabilir? İş ne sizin kuruntularınızla / hurafelerinizle / anlamını bilmeden okuyuşlarınızla ne de Ehlikitap'ın kuruntuları/hurafeleri/anlamını bilmeden okuyuşlarıyla çözülür. Kötülük yapan onunla cezalandırılır. Ve böyle biri, kendisi için Allah dışında ne bir dost bulur ne de bir yardımcı. Erkek veya kadın, inanmış olarak hayra ve barışa yönelik işler yapanlar cennete gireceklerdir. Ve zerre kadar zulme uğratılmayacaklardır. 4. sure (NİSA) 122-124. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)

Allah zerre kadar zulüm yapmaz. Küçücük bir iyilik olsa onu kat kat artırır ve kendi katından da büyük bir ödül verir. Her ümmetten bir tanık getirip seni de şunlar üzerine bir tanık olarak diktiğimizde iş nice olacak?! Bir gündür ki o, küfre sapıp resule isyan edenler toprağa karışıp gitmeyi isteyecekler ve Allah'tan hiçbir sözü gizleyemeyecekler. 4. sure (NİSA) 40-42. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Artık, kim bir zerre miktarı hayır üretmişse onu görür. 99. sure (ZİLZÂL) 7. ayet (Resmi: 99/İniş:91/ Alfabetik:112)

Küfre saplanıp Allah'ın yolundan alıkoyanların yapıp ettiklerini O, boşa çıkarmıştır. İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlar ve Muhammed'e indirilene -ki o onların Rablerinden bir haktır - inanmış olanlara gelince, Allah onların çirkin davranışlarını örtmüş ve gönüllerini barışa yöneltmiştir. Bu böyledir; çünkü küfre batanlar boş ve tutarsıza uymuşlardır. İman edenler ise Rablerinden gelen hakka uymuşlardır. İşte Allah, insanlara kendi durumlarını bu şekilde örnekleyerek anlatır. 47. sure (MUHAMMED) 1-3. ayet (Resmi: 47/İniş:99/Alfabetik:64)
Küfre sapanlara gelince, kayıp ve yıkım onlara! Yapıp ettiklerini boşa çıkardı onların. Bu böyledir; çünkü onlar Allah'ın indirdiğini tiksindirici bulmuşlardır, Allah da onların tüm amellerini boşa çıkarmıştır. 47. sure (MUHAMMED) 8-9. ayet (Resmi: 47/İniş:99/Alfabetik:64)
Rablerinin çağrısına olumlu cevap verenler için güzellik vardır. O'na olumlu cevap vermeyenlere gelince, yeryüzündekilerin tamamı onların olsa, bir o kadar da ilave edilse, kurtulmak için bunların tümünü fidye verirlerdi. Böylelerinin hesabı kötü olacaktır; varacakları yer de cehennemdir. Ne kötü yataktır o! 13. sure (RA'D) 18. ayet (Resmi: 13/İniş:87/ Alfabetik:85)
 
Ey ağırlıklı ve onurlu iki toplum/ey insan ve cin toplulukları! Sizinle de meşgul olacağız. Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz? 55. sure (RAHMÂN) 31-32. ayet (Resmi: 55/İniş:89/Alfabetik:86)
İhsanın karşılığı sadece ihsan... 55. sure (RAHMÂN) 60. ayet (Resmi: 55/İniş:89/Alfabetik:86)

O bir şeyden habersiz iffetli mümin kadınlara iftira atanlar, dünyada da âhirette de lanete çarptırılmışlardır. Büyük bir azap vardır onlar için. Gün gelecek onların kendi dilleri, kendi elleri, kendi ayakları, yapıp ettikleri işler hakkında kendi aleyhlerine tanıklık edecektir. O gün Allah, onlara hak ettikleri cezayı tam verecek ve Allah'ın apaçık Hak olduğunu bilecekler.    24. sure (NÛR) 23-25. ayet (Resmi: 24/İniş:102/ Alfabetik:84)

"Al, işte bu, iki elinin önden gönderdiğidir. Şu bir gerçek ki, Allah, kullara asla zulmedici değildir." 22. sure (HAC) 10. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)
 
İman edenler, Yahudiler, Sâbiîler, Hıristiyanlar, Mecusîler ve şirke sapanlar arasında Allah, kıyamet günü ayrım yapacaktır. Allah, her şey üzerine Şehîd'dir, tanıktır. 22. sure (HAC) 17. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)

O gün mülk ve yönetim Allah'ındır. Aralarında O, hüküm verecektir. İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlar, nimetlerle dolu cennetlerde olacaklardır. 22. sure (HAC) 56. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)

Gün olur, Allah onların hepsini diriltir ve yapıp ettiklerini onlara haber verir. Allah onu iyice sayıp zapt etmiştir, onlarsa unutmuşlardır. Allah, her şey üzerinde tam bir tanıktır. 58. sure (MÜCÂDİLE) 6. ayet (Resmi: 58/İniş:104/Alfabetik:66)

Allah, resulleri bir araya getireceği gün şöyle der: "Size ne cevap verildi?" Şöyle derler: "Hiçbir bilgimiz yok. Gaybları en iyi biçimde bilen sensin, sen!" 5. sure (MÂİDE) 109. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Allah şunu da söyledi: "Ey Meryem oğlu İsa! Allah'ın yanında beni ve annemi de iki tanrı olarak kabul edin diye insanlara sen mi söyledin?" İsa dedi: "Hâşâ! Tespih ederim seni. Hakkım olmayan bir şeyi söylemek benim haddime değildir. Eğer onu söylemişsem sen onu elbette bilirsin. Sen benim içimde olanı bilirsin ama ben senin zatında olanı bilmem. Çünkü sen, evet sen, gaybları çok iyi bilensin!" "Onlara, senin bana emrettiğin şu sözden başka bir şey söylemedim: 'Benim Rabbim ve sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin.' İçlerinde olduğum sürece üzerlerine tanıktım. Sen beni vefat ettirince üzerlerine yalnız sen gözetleyici oldun. Ve sen zaten her şey üzerinde bir Şehîdsin, bir tanıksın." "Onlara azap edersen, onlar senin kullarındır. Ama onları bağışlarsan hiç kuşkusuz, sen tüm gücün sahibi, tüm hikmetlerin sahibisin." Allah buyurdu: "Özü-sözü doğru olanlara, doğruluklarının yarar sağlayacağı gün budur. Altlarından ırmaklar akan cennetler var onlar için. Sonsuza dek kalacaklardır orada." Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah'tan razı olmuşlardır. İşte budur büyük kurtuluş. 5. sure (MÂİDE) 116-119. ayet (Resmi: 5/İniş:110/ Alfabetik:60)
Allah, inanıp hayra ve barışa yönelik işler yapanlara vaatte bulunmuştur: Onlar için bir bağışlanma ve büyük bir ödül vardır. Küfre sapıp ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, bunlar cehennemin dostlarıdırlar. 5. sure (MÂİDE) 9-10. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)

(2) Öz Kitaplar/Amel Defterleri ve Dağıtılması


(a) Öz Kitapların/Amel Defterlerinin Dağıtılması


Kitap ortaya konulmuştur. Günahkârların, onun içindekilerden korkup ürpererek şöyle dediklerini görürsün: "Vay başımıza! Ne biçim kitap bu! Ne küçük bırakmış ne büyük. Hepsini sayıp dökmüş!" Yapıp ettiklerini hazır bulmuşlardır. Rabbin hiç kimseye zulmetmiyor. 18. sure (KEHF) 49. ayet (Resmi: 18/İniş:69/Alfabetik:54)

Onların yapmış oldukları her şey defterlerdedir. Küçük büyük tümü, satır satır yazılmıştır. 54. sure (KAMER) 52-53. ayet (Resmi: 54/İniş:37/Alfabetik:52)

(b) Öz Kitapları/Amel Defterleri Sağdan Verilenler


Gün olur, insan gruplarından her birini kendi önderiyle çağırırız. O gün kitabı kendisine sağdan verilenler, kitaplarını okuyacaklar ve bir kıl kadar haksızlığa uğratılmayacaklar.        17. sure (İSRÂ) 71. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
 
O gün arz olunursunuz; hiçbir saklınız, gizliniz kalmaz. Öz kitabı sağından verilen: "İşte kitabım, okuyun!" der. "Kendi hesabıma kavuşacağımı sezmiştim zaten." 69. sure (HÂKKA) 18-20. ayet (Resmi: 69/İniş:78/Alfabetik:34)
O zaman kitabı sağdan verilen, Kolay bir hesapla hesaba çekilecek, Ve sevinçli olarak ailesine dönecektir. 84. sure (İNŞIKAK) 7-9. ayet (Resmi: 84/İniş:83/Alfabetik:44)

(c) Öz Kitapları/Amel Defterleri Soldan ve Arkadan Verilenler


Öz kitabı sol taraftan verilene gelince o şöyle der: "Ah, ne olurdu, bana kitabım verilmeseydi!" "Hesabımın ne olduğunu hiç bilmemiş olsaydım." "Ah, ne olurdu, iş bitmiş olsaydı!" "Hiçbir işime yaramadı malım." "Sökülüp gitti benden saltanatım." 69. sure (HÂKKA) 25-29. ayet (Resmi: 69/İniş:78/Alfabetik:34)
Kitabı arka tarafından verilen, Bir ölüm çağıracak, Ve korkunç ateşe girecektir. O, ailesi içinde sevinçli idi. Daha düşkün bir konuma asla geçmeyeceğini sanmıştı. Hayır! Rabbi onu iyice görmekteydi. 84. sure (İNŞIKAK) 10-15. ayet (Resmi: 84/İniş:83/ Alfabetik:44)

RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal


Selam...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder