İŞTE ATATÜRK

İŞTE ATATÜRK
Allah Kuran’da: “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.” (17/İSRA/36) buyurmuştur. Atatürk de: “Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın” (Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi 1-5, 1977 /A. Gürtaş, s. 41) demektedir.- "İŞTE ATATÜRK" PORTALINA GİRMEK İSTEDİĞİNİZDE YUKARIDAKİ RESMİ TIKLAYINIZ.

6 Temmuz 2016 Çarşamba

KURAN’IN NİTELİKLERİ - 2




11.              KUR'AN, ÖNCEKİ GELEN TÜM KİTAPLARI TASDİK EDER, BELGELER:

 Beraberinizdekini doğrulayıcı olarak indirmiş bulunduğuma inanın. Onu ilk inkar eden siz olmayın. Benim ayetlerimi az bir bedel karşılığı satmayın. Ve yalnız benden sakının.” (2. sure (BAKARA) 41. ayet)

 Yanlarındakini doğrulamak üzere kendilerine Allah katından bir kitap geldiğinde, daha önce inkâr edenlere karşı zafer isteyip durdukları halde, tanıyıp bildikleri kendilerine gelince, onu inkâr ettiler. Küfre sapanların üstüne olsun Allah'ın laneti!...” (2. sure (BAKARA) 89. ayet)

 “Onlara, "Allah'ın indirmiş olduğuna inanın" denildiğinde şöyle konuşurlar: "Biz, bize indirilene inanırız." Ve ondan ötesini inkâr ederler. Oysaki o, kendilerinin yanındakini doğrulayıcı bir gerçektir. Söyle onlara: "Madem iman sahibiydiniz, daha önce Allah'ın peygamberlerini niye öldürüyordunuz?" (2. sure (BAKARA) 91. ayet)

 “De ki: "Kim Cebrail'e - ki o, Allah'ın izniyle Kur'an'ı kendinden öncekini doğrulayıcı, insanlara yol gösterici ve müjde olarak senin kalbine indirmiştir - düşman kesilirse, “ (2. sure (BAKARA) 97. ayet)

 “Biz senin, yüzünün ha bire göğe doğru çevrildiğini elbette görüyoruz. Hoşlanacağın bir kıbleye seni elbette döndüreceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. Nerede olsanız yüzünüzü Mescid-i Haram yönüne döndürün. Kendilerine kitap verilenler, onun, Rablerinden bir gerçek olduğunu çok iyi bilirler. Allah onların yapıp ettiklerinden habersiz değildir.” (2. sure (BAKARA) 144. ayet)

 “Ehlikitap'a sen her türlü mucizeyi getirsen de onlar senin kıblene uymazlar; sen de onların kıblesine uymayacaksın. Onlar birbirlerinin kıblesine de uymazlar. Eğer sen, ilimden nasibin sana geldikten sonra onların boş ve iğreti arzularına uyarsan, işte o zaman kesinlikle zalimlerden olursun.
Kendilerine kitap verdiklerimiz, onu öz oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Bununla birlikte, içlerinden bir zümre, bilip durdukları halde gerçeği gizliyorlar.” (2. sure (BAKARA) 145-146. ayet)

 O, sana Kitap'ı, önündekileri tasdikleyici olarak hak bir yoldan indirdi. Tevrat'ı ve İncil'i de indirmişti.” (3. sure (ÂLİ IMRÂN) 3. ayet)

 Ey kendilerine kitap verilenler! Biz bir takım yüzleri silip arkalarına çevirmeden yahut Cumartesi Ashabı'nı lanetlediğimiz gibi onları da lanetlemeden önce, yanınızda bulunanı tasdikleyici olarak indirdiğimize inanın. Allah'ın emri yerine getirilmiş olacaktır.” (4. sure (NİSA) 47. ayet)

 “Sana da Kitap'ı hak olarak indirdik. Kitap'tan onun yanında bulunanı tasdikleyici ve onu denetleyip güvenilirliğini sağlayıcı olarak... O halde onlar arasında Allah'ın indirdiğiyle hükmet, Hak'tan sana gelenden uzaklaşıp onların keyiflerine uyma. Sizden her biri için bir yol/şerîat ve bir yöntem belirledik. Allah dileseydi sizi elbette bir tek ümmet yapardı. Ama size vermiş olduklarıyla sizi imtihana çeksin diye öyle yapmamıştır. O halde hayırlarda yarışın. Tümünüzün dönüşü Allah'adır. O size, tartışmış olduğunuz şeylerin esasını bildirecektir.” (5. sure (MÂİDE) 48. ayet)

 “Bu da bizim, kentlerin/medeniyetlerin anasını uyarman için indirdiğimiz bir Kitap. Kutsal -bereketli, kendinden öncekini doğrulayıcı. Âhirete inananlar, ona da inanırlar ve onlar namazlarına devam ederler.” (6. sure (EN'ÂM) 92. ayet)

 “Allah, müminlerin canlarını ve mallarını, karşılığında kendilerine cennet vermek üzere satın almıştır. Allah yolunda çarpışırlar da öldürürler, öldürülürler. Allah'ın; Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da kendi üzerine hak olarak yazdığı bir vaattır bu. Ahdine, Allah'tan daha vefalı kim var? Perçinlediğiniz bu antlaşmanızdan ötürü müjdeler olsun size. İşte budur o büyük başarının ta kendisi.” (9. sure (TEVBE) 111. ayet)

 Bu Kur'an, Allah'ın berisinden birilerince yalan isnatlarla oluşturulmuş değildir. O, kendinden öncekinin tasdiki ve Kitap'ın ayrıntılı kılınmasıdır. Kuşku ve çelişme yoktur onda. Âlemlerin Rabbi'ndendir o.” (10. sure (YÛNUS) 37. ayet)

 Yemin olsun ki, resullerin hikâyelerinde, aklını ve gönlünü çalıştıranlar için bir ibret vardır. Bu Kur'an, uydurulacak bir hadis/bir söz değildir; aksine o, önündekini tasdikleyici, her şeyi ayrıntılı kılıcıdır. İnanan bir topluluk için de bir kılavuz ve bir rahmettir.” (12. sure (YÛSUF) 111. ayet)

 Biz sadece Rabbinin emrini indiririz/biz ancak Rabbinin emriyle ineriz. Önümüzdeki, arkamızdaki ve bunlar arasındaki her şey O'nundur. Rabbin asla unutkan değildir.” (19. sure (MERYEM) 64. ayet)

 “Yoksa O'nun dışında bazı ilahlar mı edindiler? De ki: "Susturucu delilinizi getirin!Benimle beraber olanların da benden öncekilerin de Zikir'i budur. Ne yazık ki onların çokları hakkı bilmezler; bu yüzden de yüz çevirirler." (21. sure (ENBİYÂ) 24. ayet)

 Sözü gereğince düşünmediler de ondan mı, yoksa kendilerine ilk atalarına gelmeyen bir şey geldi diye mi?” (23. sure (MÜ'MİNÛN) 68. ayet)

 O, elbette ki öncekilerin kitaplarında da var. Beni İsrail bilginlerinin de onu bilmesi bunlar için bir belirti/kanıt değil mi?” (26. sure (ŞUARA) 196-197. ayet)

 İşte böyle vahyeder sana ve senden öncekilere Azîz ve Hakîm olan Allah!” (42. sure (ŞÛRÂ) 3. ayet)

 Hâlbuki ondan önce, bir önder ve bir rahmet olarak Mûsa'nın kitabı var! Bu Kur'an da öncekileri tasdikleyen bir kitaptır. Zulmedenleri uyarsın, güzel davrananlara müjde olsun diye Arap dilindedir.” (46. sure (AHKAF) 12. ayet)

 “Dediler ki: "Ey toplumumuz! Biz; Mûsa'dan sonra indirilen, kendinden öncekini doğrulayan, hakka ve dosdoğru yola ileten bir Kitap dinledik." (46. sure (AHKAF) 30. ayet)

 “Bu da ilk uyarıcılar gibi bir uyarıcıdır.” (53. sure (NECM) 56. ayet)

 Hiç kuşkusuz, bu Kur'an, ilk sayfalarda da elbette vardır. İbrahim'in ve Mûsa'nın sayfalarında.” (87. sure (A'LÂ) 18-19. ayet) 

12.              KUR'AN, TUTARLI:

 Allah; hakkında birbiriyle didişen ortakların bulunduğu bir adamla, bir tek ere teslim olan bir adamı örnek verdi. Örnek olarak bu ikisi eşit olur mu? Hamd, yalnız Allah'adır. Ama onların çokları bilmiyorlar.” (39. sure (ZÜMER) 29. ayet)

13.              KUR'AN, ÖNCEKİ KİTAPLARI TAMAMLAR:

 Kitap'tan sana vahyettiğimiz, kendinden öncekini tasdikleyici hakkın ta kendisidir. Allah, kullarından tam haberdardır, onları iyice görmektedir.” (35. sure (FATIR) 31. ayet)

14.              KUR'AN, KENDİNİ TANIMLANMASI:

 İşte sana o Kitap! Kuşku, çelişme, tutarsızlık yok onda. Bir kılavuzdur o, korunup sakınanlar için.” (2. sure (BAKARA) 2. ayet)

  And olsun, biz sana açık-seçik ayetler indirdik. Onları, pislik ve sapıklığa bulaşmış olanlardan başkası inkâr etmez.” (2. sure (BAKARA) 99. ayet)

 Gerçek, Rabb'inden gelir. O halde sakın kuşkuya düşenlerden olma.” (2. sure (BAKARA) 147. ayet)

 “Nitekim size aranızdan bir resul göndermişiz; size ayetlerimizi okuyor, sizi temizleyip arıtıyor, size Kitap'ı ve hikmeti öğretiyor, size, daha önce bilmediklerinizi belletiyor.” (2. sure (BAKARA) 151. ayet)

  İşte bu sana ayetlerden ve hikmetlerle dolu Zikir'den okuduğumuzdur.” (3. sure (ÂLİ IMRÂN) 58. ayet)

 Bu, insanlara bir açıklama, korunup sakınanlara da bir öğüt ve kılavuzdur.” (3. sure (ÂLİ IMRÂN) 138. ayet)

 “Ey Ehlikitap! Resulümüz size geldi. Kitap'tan saklamış olduklarınızın çoğunu size ayan-beyan açıklıyor; çoğundan da geçiyor. Şu bir gerçek ki, size Allah'tan bir ışık ve apaçık bir Kitap gelmiştir.  Allah, rızasına uyanları o Kitap'la esenlik ve barış yollarına iletir ve onları kendi izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarıp şaşmayan ve sapmayan dosdoğru yola kılavuzlar. ” (5. sure (MÂİDE) 15-16. ayet) 

 “Yahudiler dediler ki: "Allah'ın eli bağlıdır." Kendi elleri bağlandı/elleri bağlanasıcalar! Söylemiş oldukları yüzünden lanetlendiler. Söylediklerinin aksine, Allah'ın iki eli de alabildiğine açıktır; dilediği gibi bağışta bulunur. İnan olsun ki, Rabbinden sana indirilen, küfür ve taşkınlık yönünden onları iyice azdıracaktır. Onların arasına, ta kıyamet gününe kadar düşmanlık ve nefret atmışızdır. Ne zaman savaş için bir ateş yaksalar, Allah onu söndürür de onlar yeryüzünde yine bozgunculuğa koşarlar. Ama Allah, bozguncuları sevmez.” (5. sure (MÂİDE) 64. ayet)

 Allah'tan korkanlara onların hesabından bir şey yoktur ama yine de bir hatırlatma olmalı. Belki sakınırlar.” (6. sure (EN'ÂM) 69. ayet)

  Yemin olsun ki, biz onlara, ilme uygun biçimde, ayrıntılı kıldığımız bir Kitap getirdik. İnanan bir topluluk için bir kılavuz, bir rahmettir o.” (7. sure (A'RAF) 52. ayet)

 Onlar ki, yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılmış bulacakları ümmi peygambere uyarlar; o onlara iyiliği emreder, kötü ve çirkinden onları alıkoyar. Güzel şeyleri onlara helal kılar, pis şeyleri onlara yasaklar. Sırtlarından ağırlıklarını indirir, üzerlerindeki zincirleri, bağları söküp atar. Ona inanan, onu destekleyen, ona yardım eden, onunla indirilen ışığa uyan kişiler, kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.” (7. sure (A'RAF) 157. ayet)

 “Onlara bir ayet getirmediğinde, "onu da şurdan burdan derleseydin ya," diye konuşurlar.De ki: "Ben sadece Rabbimden bana vahyedilene uyuyorum. Bu, Rabbinizden gelen gönül gözleridir, doğruya kılavuzdur, iman eden bir toplum için rahmettir." (7. sure (A'RAF) 203. ayet)

 Kur'an okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki, size rahmet edilsin.” (7. sure (A'RAF) 204. ayet)

 Ey insanlar! İşte size Rabbinizden bir öğüt, gönüller derdine bir şifa, inananlara bir kılavuz ve bir rahmet geldi. De ki: "Allah'ın lütfuyla, O'nun rahmetiyle, sadece onunla sevinip ferahlasınlar! O, onların toplayıp yığdıklarından hayırlıdır." (10. sure (YÛNUS) 57-58. ayet)

 “Elif, Lâm, Râ. Hakîm ve Habîr olandan bir kitaptır ki bu, ayetleri önce muhkem kılınmış, sonra ayrıntılı hale getirilmiştir.” (11. sure (HÛD) 1. ayet)

 “Resullerin haberlerinden, kendisiyle kalbini destekleyip sağlamlaştıracağımız her şeyi sana anlatıyoruz. Bunun içinde sana hak gelmiştir. Bunda, inananlar için bir öğüt ve hatırlatma da vardır.” (11. sure (HÛD) 120. ayet)

 “Elif, Lâm, Râ. O apaçık, apaydınlık Kitap'ın ayetleridir bunlar. Biz onu sana, aklınızı çalıştırasınız diye, Arapça bir Kur'an olarak indirdik. Biz bu Kur'an'ı sana vahyederek, hikâyelerin en güzelini anlatıyoruz. Oysaki sen, bundan önce bunlardan tamamen habersiz olanlardandın.” (12. sure (YÛSUF) 1-3. ayet)

 “Yemin olsun ki, resullerin hikâyelerinde, aklını ve gönlünü çalıştıranlar için bir ibret vardır. Bu Kur'an, uydurulacak bir hadis/bir söz değildir; aksine o, önündekini tasdikleyici, her şeyi ayrıntılı kılıcıdır. İnanan bir topluluk için de bir kılavuz ve bir rahmettir.” (12. sure (YÛSUF) 111. ayet)

 İşte biz o Kur'an'ı Arapça bir hüküm kaynağı olarak indirdik. Eğer sana gelen ilimden sonra onların keyiflerine uyarsan, Allah'tan sana ne bir dost nasip olur ne de bir koruyucu.” (13. sure (RA'D) 37. ayet)

 “Elif, Lâm, Râ. Bir kitaptır bu. Ki indirdik sana, çıkarasın diye insanları Rablerinin izniyle karanlıklardan nura; Hamîd, Azîz olanın yoluna...” (14. sure (İBRÂHİM) 1. ayet)

 İşte bu, onunla uyarılsınlar, Allah'tan başka ilah olmadığını bilsinler, aklı ve gönlü işleyenler de ibret alsınlar diye, insanlara yöneltilmiş bir tebliğdir.” (14. sure (İBRÂHİM) 52. ayet)

 “Bu Kitap'ı sana yalnız şunun için indirdik: Hakkında ayrılığa düştükleri şeyi onlara iyice açıklayasın ve Kitap, iman eden bir topluluk için kılavuz ve rahmet olsun.” (16. sure (NAHL) 64. ayet)

 “Gün olur, her ümmet için kendi aleyhlerine kendi içlerinden bir tanık çıkarırız. Seni de şu insanlar hakkında tanık olarak getireceğiz. Sana bu Kitap'ı indirdik ki her şey için ayrıntılı bir açıklayıcı, bir kılavuz, bir rahmet, Müslümanlara da bir müjde olsun.” (16. sure (NAHL) 89. ayet)

 “Ve sana ruhtan sorarlar. De ki: "Ruh, Rabbimin emrindendir. Ve size, ilimden sadece az bir şey verilmiştir." (17. sure (İSRÂ) 85. ayet)

 “Yemin olsun, biz bu Kur'an'da, insanlar için her örnekten nicelerini sıraladık. Ama insanların çoğu inkârdan başka bir şeyde diretmediler.” (17. sure (İSRÂ) 89. ayet)

 Hamd o Allah'a ki, kuluna Kitap'ı, kendisinde hiçbir eğiklik ve çelişme yapmaksızın indirdi. Katından dosdoğru gelen açık bir söz olarak indirdi onu. Ki, zorlu bir iş ve oluş konusunda uyarsın ve barışa yönelik hayırlı ameller sergileyen müminlere, kendileri için güzel bir ödül öngörüldüğünü muştulasın...
Onlar, o hal üzere sonsuza dek kalıcıdırlar. Ve "Allah bir çocuk edindi" diyenleri uyarsın diye indirdi onu.” (18. sure (KEHF) 1-4. ayet)

 Biz onu; senin dilinle kolaylaştırdık ki, sakınanları onunla müjdeleyesin, inatçı bir kavmi de onunla uyarasın.” (19. sure (MERYEM) 97. ayet)

 Biz bu Kur'an'ı sana, zahmet çekesin, bedbaht olasın diye indirmedik; Saygıyla ürperene bir hatırlatma/düşündürme/öğüt verme olsun diye indirdik. Yeri ve o yüce mi yüce gökleri yaratandan bir vahiy olarak indirdik.” (20. sure (TÂHÂ) 2-4. ayet)

 Yemin olsun, biz açık seçik bilgiler veren ayetler indirdik. Allah, dilediğini / dileyeni dosdoğru yola iletiyor.” (24. sure (NÛR) 46. ayet)

 Şanı yücedir o kudretin ki, hakla bâtılı ayıran o Furkan'ı, bütün âlemler için bir uyarıcı olsun diye kuluna indirdi.” (25. sure (FURKÂN) 1. ayet)

 Açık seçik Arapça bir dille indirdi. O, elbette ki öncekilerin kitaplarında da var.
Beni İsrail bilginlerinin de onu bilmesi bunlar için bir belirti / kanıt değil mi? Biz onu Arapça konuşmayanlardan birine indirseydik de, O onu onlara okusaydı, yine de ona inanmayacaklardı. Biz onu suçluların kalplerine işte böyle yolladık.” (26. sure (ŞUARA) 195-200. ayet)

 Emin ol ki, sen bu Kur'an'a Hakîm ve Alîm bir kudret tarafından muhatap kılınıyorsun.”(27. sure (NEML) 6. ayet)

 Hiç kuşkunuz olmasın ki bu Kur'an, İsrailoğullarına, ihtilafa düştükleri şeylerin birçoğunu anlatıyor.” (27. sure (NEML) 76. ayet)

 Sen bu Kitap'ın sana indirileceği ummuyordun; Rabbinden bir rahmet olarak geldi. O halde küfre sapanlara sakın destekçi olma.” (28. sure (KASAS) 86. ayet)

 Karşılarında okunup duran bir kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu? Bunda, inanan bir toplum için elbette ki bir rahmet ve bir öğüt vardır.” (29. sure (ANKEBÛT) 51. ayet)

 İşte sana, o hikmetlerle dolu Kitap'ın ayetleri. İyilik ve güzellik sergileyenlere bir rahmet ve bir kılavuz olarak;” (31. sure (LOKMAN) 2-3. ayet)

 Eğer yeryüzündeki ağaçlar kalem olsa, deniz de arkasında yedi deniz daha katılarak yardımcı olsa, Allah'ın kelimeleri tükenmez. Allah Azîz'dir, Hakîm'dir.” (31. sure (LOKMAN) 27. ayet)

 “Kitap'ın indirilişidir bu. Kuşku, çelişme yok bunda. Âlemlerin Rabbi'ndendir bu.
Yoksa "Onu uydurdu" mu diyorlar? Hayır, haktır o; senin Rabbindendir; senden önce kendilerine hiçbir uyarıcı gelmemiş bir toplumu uyarman içindir. Umulur ki, doğruya ve güzele kılavuzlanırlar.” (32. sure (SECDE) 2-3. ayet)

 “Yâ, Sîn. Yemin olsun o hikmetlerle dolu Kur'an'a ki, Hiç kuşkusuz, sen, gönderilen elçilerdensin; Dosdoğru bir yol üzerindesin. Azîz ve Rahîm'in indirdiği üzeresin. Babaları uyarılmamış, tam gaflet içinde bir toplumu uyarman için gönderildin.” (36. sure (YÂSÎN) 1-6. ayet)

 “Biz o peygambere şiir öğretmedik. Şiir ona yaraşmaz/layık olamaz da. Ona vahyedilen, bir öğütten ve apaçık bir Kur'an'dan başka şey değildir; Diri olanı uyarsın ve inkârcılar üzerine söz hak olsun diye indirilmiştir.” (36. sure (YÂSÎN) 69-70. ayet)

 Kutsal / bereketli bir Kitap bu; sana indirdik ki onu, ayetlerini derin derin düşünsünler ve öğüt alabilsin temiz özlüler.” (38. sure (SÂD) 29. ayet)

 Allah, sözün en güzelini, birbirine benzer iç içe ikili manalar ifade eden bir Kitap halinde indirmiştir. Rablerinden korkanların ondan derileri ürperir. Sonra da hem derileri hem de kalpleri, Allah'ın Zikri/Kur'an'ı karşısında yumuşar. Bu, Allah'ın kılavuzudur ki, onunla dilediğini/dileyeni hidayete erdirir. Allah'ın saptırdığına gelince, ona kılavuzluk edecek yoktur.” (39. sure (ZÜMER) 23. ayet)

 “Hâ, Mîm. Rahman ve Rahîm'den indirilmedir bu... Bilgi ile donanmış bir toplum için ayetleri, Arapça bir Kur'an halinde ayrıntılı kılınmış bir kitaptır bu. Muştulayıcı ve uyarıcı olarak. Onların pek çoğu yüz çevirdi; kulak verip dinlemezler onlar.” (41. sure (FUSSİLET)1- 4. ayet)

 Onlar, o zikiri / Kur'an'ı kendilerine geldiğinde inkâr ettiler. Hâlbuki o, eşsiz yücelikte bir Kitap'tır. Bâtıl ona, ne önünden gelebilir ne de arkasından. Hakîm ve Hamîd Allah'tan bir indirmedir o. Senin için söylenen, senden önceki resuller için söylenenden başka şey değildir. Hiç kuşkusuz, senin Rabbin hem çok affedicidir hem de acıklı bir azabın sahibidir. Eğer biz onu yabancı dilde bir Kur'an yapsaydık, elbette şöyle diyeceklerdi:"Ayetleri ayrıntılı kılınmalı değil miydi?/Arap'a yabancı dil mi?/ister yabancı dilde, ister Arapça!" De ki: "O, iman edenler için bir kılavuz, bir şifadır. İnanmayanlara gelince, onların kulaklarında bir ağırlık vardır. Ve Kur'an, onlar için bir körlüktür. Böylelerine, çok uzak bir mekândan seslenilmektedir.(41. sure (FUSSİLET) 41-44. ayet)

 Onlara ayetlerimizi ufuklarda ve öz benliklerinin içinde göstereceğiz. Ta ki, onun hak olduğu kendilerine ayan beyan belli olsun. Kendisinin her şey üzerinde bir tanık oluşu, senin Rabbine yetmez mi?” (41. sure (FUSSİLET) 53. ayet)

 Gerçeğe ilişkin Kitap'ı ve adalet ölçüsünü indiren o Allah'tır. Nereden bileceksin, belki de kıyamet saati çok yakındır.” (42. sure (ŞÛRÂ) 17. ayet)

 “Yoksa "yalan düzüp Allah'a iftira etti" mi diyorlar? Allah dilerse senin kalbini mühürler; bâtılı mahveder ve hakkı kendi sözleriyle gerçekleştirir. Kuşkusuz O, göğüslerin özündekini çok iyi bilir.” (42. sure (ŞÛRÂ) 24. ayet)

 İşte böylece sana da emrimizden bir ruh vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu, kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle kılavuzladığımız bir nur yaptık. Hiç kuşkusuz, sen, dosdoğru bir yola kılavuzluk etmektesin. “ (42. sure (ŞÛRÂ) 52. ayet)

 O ayan beyan konuşan Kitap'a yemin olsun ki, Biz onu akıl erdiresiniz diye Arapça bir Kur'an yaptık. Ve o, bizim katımızdaki ana Kitap'ta çok yüce, çok hikmetlidir.” (43. sure (ZUHRUF) 2-4. ayet)

 O ayan beyan gösteren Kitap'a yemin olsun ki, Biz onu kutlu/bereketli bir gecede indirdik. Hiç kuşkusuz, biz uyarıcılarız. Hikmetlerle dolu her iş ve oluş o gecede ayırt edilir, Katımızdan bir emir olarak. Hiç kuşkusuz biz, resuller göndeririz, Senin Rabbinden bir rahmet olarak. Hiç kuşkusuz O, gereğince duyan, gereğince bilendir.” (44. sure (DUHÂN) 2-6. ayet)

 “İşte bunlar, Allah'ın ayetleridir ki, onları sana hak olarak okuyoruz. Hal böyle iken Allah'tan ve onun ayetlerinden sonra hangi hadise/söze inanıyorlar?!” (45. sure (CÂSİYE) 6. ayet)

 Hikmeti sınırsız, kudreti sonsuz Allah'tan, Kitap'ın indirilişidir bu...” (46. sure (AHKAF) 2. ayet)

 Her şeyi ayan beyan gösteren ayetlerimiz onlara okunduğunda, kendilerine gelmiş olan hakkı inkâr edenler şöyle derler: "Açık bir büyüdür bu!" Yahut da şöyle diyorlar: "Uyduruyor onu!" De ki: "Eğer uydursaydım onu, hiçbir şeye sahip olamazdınız Allah'tan kurtarmak için beni. İçine gömüldüğünüz yaygarayı en iyi bilen O'dur. Benimle sizin aranızda tanık olarak O yeter. Çok affedici, çok merhametlidir O." (46. sure (AHKAF) 7-8. ayet)

 “Kaf. Şanı yüce, ilahî cömertlikle dolu Kur'an'a yemin olsun ki, (50. sure (KAF) 1. ayet)

 İndirilmiş bir vahiyden başkası değildir o. Kuvvetleri çok müthiş olan belletip öğretti onu ona.” (53. sure (NECM) 4-5. ayet)

 Bu da ilk uyarıcılar gibi bir uyarıcıdır.” (53. sure (NECM) 56. ayet)

 “Ve sizler, üç çift/sınıf oluvermişsinizdir.” (56. sure (VÂKIA) 7. ayet)

 “İş onların sandığı gibi değil! Yıldızların doğup batma, kayıp düşme noktalarına yemin ediyorum. Ve eğer bilirseniz, gerçekten büyük bir yemindir bu. O, kesinlikle şerefli bir Kur'an'dırTitizlikle saklanan bir Kitap'tadır. Ona, arındırılmışlardan başkası dokunmaz.Âlemlerin Rabbi'nden indirilmiştir.
Şimdi siz, bu sözü mü kirletip küçümseyeceksiniz/bu sözle mi alttan alıp gevşek davranacaksınız/bu sözle mi yağcılık edeceksiniz? Rızkınızı, yalanlamanızdan ibaret mi kılıyorsunuz?”  (56. sure (VÂKIA) 75-82. ayet)

 Eğer biz bu Kur'an'ı bir dağın üzerine indirseydik, her halde sen onu huşû ile boynunu bükmüş, çatlayıp yarılmış görürdün. Biz bu örnekleri insanlara hep veriyoruz ki, inceden inceye düşünebilsinler. (59. sure (HAŞR) 21. ayet)

 “İstiyorlar ki, ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürsünler. Ama Allah, küfre batanlar hoş görmeseler de nurunu tamamlayacaktır. Resulünü hidayet ve hak dini getirmek üzere o gönderdi ki, ortak koşanlar hoşlanmasa bile, onu tüm dinlerden üstün kılsın.” (61. sure (SAFF) 8-9. ayet)

 Artık Allah'a, onun resulüne ve size indirdiğimiz nura inanın. Allah, yapmakta olduklarınızı iyiden iyiye haber almaktadır.” (64. sure (TEĞÂBÜN) 8. ayet)

 Bir elçi indirmiştir ki, iman edip hayra ve barışa yönelik işler sergileyenleri, karanlıklardan nura çıkarmak için Allah'ın ayetlerini açık seçik okur. Allah'a inanıp hayra ve barışa yönelik işler yapanları Allah, altlarından ırmaklar akan cennetlere/bahçelere koyacaktır. Onlar orada sonsuza dek kalıcıdır. Allah böylesi için rızkı gerçekten güzelleştirmiştir.” (65. sure (TALÂK) 11. ayet)

 Ki o, çok soylu bir elçinin sözüdür. Bir şairin sözü değildir o. Ne kadar da az inanıyorsunuz? Bir kâhinin sözü de değildir o. Ne kadar da az araştırıp düşünüyorsunuz?Âlemlerin Rabbi'nden bir indiriştir o. Eğer bazı lafları bizim sözlerimiz diye ortaya sürseydi, Yemin olsun, ondan sağ elini koparırdık. Sonra ondan can damarını mutlaka keserdik. Sizin hiçbiriniz ona siper de olamazdınız.
Gerçek şu ki o, sakınanlar için tam bir uyarıcı ve düşündürücüdür. Ve biz, içinizden onu yalanlayanların bulunduğunu kesinlikle biliyoruz. Ve o, küfre sapanlar için tam bir hasrettir. Ve o, kesin bilginin tam gerçeğidir.” (69. sure (HÂKKA) 40-51. ayet)

 Bu, bir öğüt verici, düşündürücüdür. Dileyen, Rabbine doğru, bir yol edinir.” (73. sure (MÜZZEMMİL) 19. ayet)

 Hayır, iş, sandıkları gibi değil! O bir öğüt verici/bir düşündürücüdürDileyen düşünür onu, öğüt alır. Ve onlar, Allah'ın dilediği dışında, öğüt alamazlar. Sakındırmaya ve affetmeye ehil olan O'dur.” (74. sure (MÜDDESSİR) 54-56. ayet)

 İşte bu, bir hatırlatıcı ve düşündürücüdür. Dileyen, Rabbine doğru, bir yol edinir.” (76. sure (İNSÂN) 29. ayet)

 “Artık bundan sonra hangi hadise/söze iman edecekler?” (77. sure (MÜRSELÂT) 50. ayet)

 Hayır, hiç de öyle değil! O, bir düşündürücüdür. Dileyen onu düşünüp öğüt alır. Kutsanan bereketli sayfalardadır o. Yüceltilen, tertemiz sayfalarda, Yazıcıların ellerinde; Ak pak, mübarek yazıcıların.” (80. sure (ABESE) 11-16. ayet)

 “Hayır, iş onların sandığı gibi değil! Yemin olsun o sinip gizlenenlere, Akıp akıp giderek yuvasına girenlere, Beriye geldiği ve geriye döndüğü zaman geceye,  Ve soluyarak açıldığı zaman sabaha, Ki o, çok değerli bir elçinin sözüdür. Çok güçlüdür o elçi, Arş sahibinin katında saygındır. İtaat edilir orada kendisine, emindir. Ve arkadaşınız bir cin çarpmış değildir. Yemin olsun ki, onu apaçık ufukta gördü. O, gayb konusunda cimri değildir. Ve o, kovulmuş şeytanın sözü değildir. Hal böyle iken nereye gidiyorsunuz? O, âlemlere bir öğütten başka şey değildir.” (81. sure (TEKVÎR) 15-27. ayet)

 İş onların iddialarının aksinedir! O, çok yüce bir Kur'an'dır. Korunmuş bir levhada / Levh-i Mahfûz'dadır.” (85. sure (BÜRÛC) 21-22. ayet)

 “Yemin olsun o, dönüşle / döndürümle dolu göğe, Çatlayışlarla / yarılışlarla dolu yere deyemin olsun Ki o, tam bir biçimde ayırt eden bir sözdür; Şaka değildir o.” (86. sure (TÂRIK) 11-14. ayet)

 Ve yüceltmedik mi senin şanını! (94. sure (İNŞİRAH) 4. ayet)


RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal

Selam...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder