11. KUR'AN,
ÖNCEKİ GELEN TÜM KİTAPLARI TASDİK EDER, BELGELER:
Beraberinizdekini
doğrulayıcı olarak indirmiş bulunduğuma inanın. Onu ilk inkar eden siz olmayın. Benim
ayetlerimi az bir bedel karşılığı satmayın. Ve yalnız benden sakının.” (2. sure (BAKARA) 41. ayet)
“Yanlarındakini doğrulamak üzere kendilerine
Allah katından bir kitap geldiğinde, daha önce inkâr edenlere karşı zafer
isteyip durdukları halde, tanıyıp bildikleri kendilerine gelince, onu inkâr
ettiler. Küfre
sapanların üstüne olsun Allah'ın laneti!...” (2. sure (BAKARA) 89. ayet)
“Onlara,
"Allah'ın indirmiş olduğuna inanın" denildiğinde şöyle konuşurlar:
"Biz, bize indirilene inanırız." Ve ondan ötesini inkâr ederler. Oysaki o, kendilerinin yanındakini
doğrulayıcı bir gerçektir. Söyle onlara: "Madem iman sahibiydiniz, daha önce Allah'ın
peygamberlerini niye öldürüyordunuz?" (2. sure (BAKARA) 91. ayet)
“De ki:
"Kim Cebrail'e -
ki o, Allah'ın izniyle Kur'an'ı kendinden öncekini doğrulayıcı, insanlara yol
gösterici ve müjde olarak senin kalbine indirmiştir - düşman kesilirse, “ (2. sure (BAKARA) 97. ayet)
“Biz senin,
yüzünün ha bire göğe doğru çevrildiğini elbette görüyoruz. Hoşlanacağın bir
kıbleye seni elbette döndüreceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir.
Nerede olsanız yüzünüzü Mescid-i Haram yönüne döndürün. Kendilerine kitap verilenler, onun,
Rablerinden bir gerçek olduğunu çok iyi bilirler. Allah onların yapıp ettiklerinden
habersiz değildir.” (2. sure
(BAKARA) 144. ayet)
“Ehlikitap'a
sen her türlü mucizeyi getirsen de onlar senin kıblene uymazlar; sen de onların
kıblesine uymayacaksın. Onlar birbirlerinin kıblesine de uymazlar. Eğer sen,
ilimden nasibin sana geldikten sonra onların boş ve iğreti arzularına uyarsan,
işte o zaman kesinlikle zalimlerden olursun.
Kendilerine kitap
verdiklerimiz, onu öz oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Bununla birlikte,
içlerinden bir zümre, bilip durdukları halde gerçeği gizliyorlar.” (2. sure (BAKARA) 145-146. ayet)
“O, sana Kitap'ı, önündekileri tasdikleyici
olarak hak bir yoldan indirdi. Tevrat'ı ve İncil'i de indirmişti.” (3. sure (ÂLİ IMRÂN) 3. ayet)
“Ey kendilerine kitap verilenler! Biz bir takım yüzleri silip
arkalarına çevirmeden yahut Cumartesi Ashabı'nı lanetlediğimiz gibi onları da
lanetlemeden önce, yanınızda bulunanı tasdikleyici olarak indirdiğimize inanın. Allah'ın emri yerine getirilmiş olacaktır.” (4. sure (NİSA) 47. ayet)
“Sana da
Kitap'ı hak olarak indirdik. Kitap'tan onun yanında bulunanı tasdikleyici ve
onu denetleyip güvenilirliğini sağlayıcı olarak... O halde onlar arasında Allah'ın indirdiğiyle
hükmet, Hak'tan sana gelenden uzaklaşıp onların keyiflerine uyma. Sizden her
biri için bir yol/şerîat ve bir yöntem belirledik. Allah dileseydi sizi elbette
bir tek ümmet yapardı. Ama size vermiş olduklarıyla sizi imtihana çeksin diye
öyle yapmamıştır. O halde hayırlarda yarışın. Tümünüzün dönüşü Allah'adır. O size, tartışmış olduğunuz
şeylerin esasını bildirecektir.” (5. sure (MÂİDE) 48. ayet)
“Bu da bizim,
kentlerin/medeniyetlerin anasını uyarman için indirdiğimiz bir Kitap. Kutsal
-bereketli, kendinden öncekini doğrulayıcı. Âhirete inananlar, ona da inanırlar ve onlar
namazlarına devam ederler.” (6. sure (EN'ÂM) 92. ayet)
“Allah,
müminlerin canlarını ve mallarını, karşılığında kendilerine cennet vermek üzere
satın almıştır. Allah yolunda çarpışırlar da öldürürler, öldürülürler. Allah'ın; Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da
kendi üzerine hak olarak yazdığı bir vaattır bu. Ahdine, Allah'tan daha vefalı
kim var? Perçinlediğiniz bu antlaşmanızdan ötürü müjdeler olsun size. İşte budur o büyük başarının ta
kendisi.” (9. sure
(TEVBE) 111. ayet)
“Bu Kur'an, Allah'ın berisinden birilerince
yalan isnatlarla oluşturulmuş değildir. O, kendinden öncekinin tasdiki ve
Kitap'ın ayrıntılı kılınmasıdır. Kuşku ve çelişme yoktur onda. Âlemlerin
Rabbi'ndendir o.” (10. sure (YÛNUS) 37. ayet)
“Yemin olsun ki, resullerin hikâyelerinde,
aklını ve gönlünü çalıştıranlar için bir ibret vardır. Bu Kur'an, uydurulacak
bir hadis/bir söz değildir; aksine o, önündekini tasdikleyici, her şeyi
ayrıntılı kılıcıdır. İnanan bir topluluk için de bir kılavuz ve bir rahmettir.” (12. sure (YÛSUF) 111. ayet)
“Biz sadece Rabbinin emrini indiririz/biz
ancak Rabbinin emriyle ineriz. Önümüzdeki, arkamızdaki ve bunlar arasındaki her
şey O'nundur. Rabbin asla unutkan değildir.” (19. sure
(MERYEM) 64. ayet)
“Yoksa O'nun
dışında bazı ilahlar mı edindiler? De ki: "Susturucu delilinizi getirin!Benimle beraber olanların da benden
öncekilerin de Zikir'i budur. Ne yazık ki onların çokları hakkı bilmezler; bu yüzden de yüz
çevirirler." (21. sure
(ENBİYÂ) 24. ayet)
“Sözü gereğince düşünmediler de ondan mı, yoksa kendilerine ilk atalarına
gelmeyen bir şey geldi diye mi?” (23. sure (MÜ'MİNÛN) 68. ayet)
“O, elbette ki öncekilerin kitaplarında da
var. Beni İsrail
bilginlerinin de onu bilmesi bunlar için bir belirti/kanıt değil mi?” (26. sure (ŞUARA) 196-197. ayet)
“İşte böyle vahyeder sana ve senden
öncekilere Azîz ve Hakîm olan Allah!” (42. sure
(ŞÛRÂ) 3. ayet)
“Hâlbuki ondan önce, bir önder ve bir rahmet
olarak Mûsa'nın kitabı var! Bu Kur'an da öncekileri tasdikleyen bir kitaptır.
Zulmedenleri uyarsın, güzel davrananlara müjde olsun diye Arap dilindedir.” (46. sure (AHKAF) 12. ayet)
“Dediler ki:
"Ey toplumumuz! Biz; Mûsa'dan sonra indirilen, kendinden öncekini doğrulayan, hakka ve
dosdoğru yola ileten bir Kitap dinledik." (46. sure (AHKAF) 30. ayet)
“Bu da ilk
uyarıcılar gibi bir uyarıcıdır.” (53. sure
(NECM) 56. ayet)
“Hiç kuşkusuz, bu Kur'an, ilk sayfalarda da
elbette vardır. İbrahim'in ve
Mûsa'nın sayfalarında.” (87. sure (A'LÂ) 18-19. ayet)
12. KUR'AN,
TUTARLI:
“Allah; hakkında birbiriyle didişen
ortakların bulunduğu bir adamla, bir tek ere teslim olan bir adamı örnek verdi.
Örnek olarak bu ikisi eşit olur mu? Hamd, yalnız Allah'adır. Ama onların çokları bilmiyorlar.” (39. sure (ZÜMER) 29. ayet)
13. KUR'AN, ÖNCEKİ KİTAPLARI TAMAMLAR:
“Kitap'tan sana vahyettiğimiz, kendinden
öncekini tasdikleyici hakkın ta kendisidir. Allah, kullarından tam
haberdardır, onları iyice görmektedir.” (35. sure (FATIR) 31. ayet)
14. KUR'AN, KENDİNİ TANIMLANMASI:
“İşte sana o Kitap! Kuşku, çelişme,
tutarsızlık yok onda. Bir kılavuzdur o, korunup sakınanlar için.” (2. sure (BAKARA) 2. ayet)
“And olsun, biz sana açık-seçik ayetler
indirdik. Onları, pislik ve sapıklığa bulaşmış olanlardan başkası inkâr etmez.” (2. sure (BAKARA) 99. ayet)
“Gerçek, Rabb'inden gelir. O halde sakın
kuşkuya düşenlerden olma.” (2. sure
(BAKARA) 147. ayet)
“Nitekim
size aranızdan bir resul göndermişiz; size ayetlerimizi okuyor, sizi temizleyip
arıtıyor, size Kitap'ı ve hikmeti öğretiyor, size, daha önce bilmediklerinizi
belletiyor.” (2. sure (BAKARA) 151. ayet)
“İşte bu sana ayetlerden ve hikmetlerle dolu
Zikir'den okuduğumuzdur.” (3. sure (ÂLİ
IMRÂN) 58. ayet)
“Bu, insanlara bir açıklama, korunup
sakınanlara da bir öğüt ve kılavuzdur.” (3. sure (ÂLİ
IMRÂN) 138. ayet)
“Ey
Ehlikitap! Resulümüz size geldi. Kitap'tan saklamış olduklarınızın çoğunu size
ayan-beyan açıklıyor; çoğundan da geçiyor. Şu bir gerçek ki, size Allah'tan bir ışık ve
apaçık bir Kitap gelmiştir. Allah, rızasına uyanları o Kitap'la esenlik
ve barış yollarına iletir ve onları kendi izniyle karanlıklardan aydınlığa
çıkarıp şaşmayan ve sapmayan dosdoğru yola kılavuzlar. ” (5. sure (MÂİDE) 15-16. ayet)
“Yahudiler
dediler ki: "Allah'ın eli bağlıdır." Kendi elleri bağlandı/elleri
bağlanasıcalar! Söylemiş oldukları yüzünden lanetlendiler. Söylediklerinin
aksine, Allah'ın iki eli de alabildiğine açıktır; dilediği gibi bağışta
bulunur. İnan olsun ki,
Rabbinden sana indirilen, küfür ve taşkınlık yönünden onları iyice
azdıracaktır. Onların
arasına, ta kıyamet gününe kadar düşmanlık ve nefret atmışızdır. Ne zaman savaş
için bir ateş yaksalar, Allah onu söndürür de onlar yeryüzünde yine
bozgunculuğa koşarlar. Ama Allah, bozguncuları sevmez.” (5. sure (MÂİDE) 64. ayet)
“Allah'tan korkanlara onların hesabından bir
şey yoktur ama yine de bir hatırlatma olmalı. Belki sakınırlar.” (6. sure (EN'ÂM) 69. ayet)
“Yemin olsun ki, biz onlara, ilme uygun
biçimde, ayrıntılı kıldığımız bir Kitap getirdik. İnanan bir topluluk için bir
kılavuz, bir rahmettir o.” (7. sure
(A'RAF) 52. ayet)
“Onlar ki, yanlarındaki Tevrat ve İncil'de
yazılmış bulacakları ümmi peygambere uyarlar; o onlara iyiliği emreder, kötü ve
çirkinden onları alıkoyar. Güzel şeyleri onlara helal kılar, pis şeyleri onlara
yasaklar. Sırtlarından ağırlıklarını indirir, üzerlerindeki zincirleri, bağları
söküp atar. Ona
inanan, onu destekleyen, ona yardım eden, onunla indirilen ışığa uyan kişiler,
kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.” (7. sure (A'RAF) 157. ayet)
“Onlara bir
ayet getirmediğinde, "onu da şurdan burdan derleseydin ya," diye
konuşurlar.De ki: "Ben
sadece Rabbimden bana vahyedilene uyuyorum. Bu, Rabbinizden gelen gönül
gözleridir, doğruya kılavuzdur, iman eden bir toplum için rahmettir." (7. sure (A'RAF) 203. ayet)
“Kur'an okunduğu zaman onu dinleyin ve susun
ki, size rahmet edilsin.” (7. sure (A'RAF) 204. ayet)
“Ey insanlar! İşte size Rabbinizden bir öğüt, gönüller
derdine bir şifa, inananlara bir kılavuz ve bir rahmet geldi. De ki: "Allah'ın lütfuyla,
O'nun rahmetiyle, sadece onunla sevinip ferahlasınlar! O, onların toplayıp
yığdıklarından hayırlıdır." (10.
sure (YÛNUS) 57-58. ayet)
“Elif, Lâm,
Râ. Hakîm ve Habîr
olandan bir kitaptır ki bu, ayetleri önce muhkem kılınmış, sonra ayrıntılı hale
getirilmiştir.” (11. sure (HÛD) 1. ayet)
“Resullerin
haberlerinden, kendisiyle kalbini destekleyip sağlamlaştıracağımız her şeyi
sana anlatıyoruz. Bunun içinde sana
hak gelmiştir. Bunda, inananlar için bir öğüt ve hatırlatma da vardır.” (11. sure (HÛD) 120. ayet)
“Elif, Lâm,
Râ. O apaçık,
apaydınlık Kitap'ın ayetleridir bunlar. Biz onu sana, aklınızı
çalıştırasınız diye, Arapça bir Kur'an olarak indirdik. Biz bu Kur'an'ı
sana vahyederek, hikâyelerin en güzelini anlatıyoruz. Oysaki sen, bundan önce bunlardan
tamamen habersiz olanlardandın.” (12. sure (YÛSUF) 1-3. ayet)
“Yemin olsun
ki, resullerin hikâyelerinde, aklını ve gönlünü çalıştıranlar için bir ibret
vardır. Bu Kur'an,
uydurulacak bir hadis/bir söz değildir; aksine o, önündekini tasdikleyici, her
şeyi ayrıntılı kılıcıdır. İnanan bir topluluk için de bir kılavuz ve bir
rahmettir.” (12. sure (YÛSUF) 111. ayet)
“İşte biz o Kur'an'ı Arapça bir hüküm kaynağı
olarak indirdik. Eğer sana
gelen ilimden sonra onların keyiflerine uyarsan, Allah'tan sana ne bir dost
nasip olur ne de bir koruyucu.” (13. sure (RA'D) 37. ayet)
“Elif, Lâm,
Râ. Bir kitaptır bu.
Ki indirdik sana, çıkarasın diye insanları Rablerinin izniyle karanlıklardan
nura; Hamîd, Azîz olanın yoluna...” (14. sure
(İBRÂHİM) 1. ayet)
“İşte bu, onunla uyarılsınlar, Allah'tan
başka ilah olmadığını bilsinler, aklı ve gönlü işleyenler de ibret alsınlar
diye, insanlara yöneltilmiş bir tebliğdir.” (14. sure
(İBRÂHİM) 52. ayet)
“Bu Kitap'ı
sana yalnız şunun için indirdik: Hakkında ayrılığa düştükleri şeyi onlara iyice açıklayasın ve Kitap, iman eden
bir topluluk için kılavuz ve rahmet olsun.” (16. sure (NAHL) 64. ayet)
“Gün olur,
her ümmet için kendi aleyhlerine kendi içlerinden bir tanık çıkarırız. Seni de
şu insanlar hakkında tanık olarak getireceğiz. Sana bu Kitap'ı indirdik ki her şey için
ayrıntılı bir açıklayıcı, bir kılavuz, bir rahmet, Müslümanlara da bir müjde
olsun.” (16. sure (NAHL) 89. ayet)
“Ve sana
ruhtan sorarlar. De ki: "Ruh,
Rabbimin emrindendir. Ve size, ilimden sadece az bir şey verilmiştir." (17. sure (İSRÂ) 85. ayet)
“Yemin olsun, biz bu Kur'an'da, insanlar için her örnekten
nicelerini sıraladık. Ama insanların çoğu inkârdan başka bir şeyde diretmediler.” (17. sure (İSRÂ) 89. ayet)
“Hamd o Allah'a ki, kuluna Kitap'ı,
kendisinde hiçbir eğiklik ve çelişme yapmaksızın indirdi. Katından
dosdoğru gelen açık bir söz olarak indirdi onu. Ki, zorlu bir iş ve oluş
konusunda uyarsın ve barışa yönelik hayırlı ameller sergileyen müminlere,
kendileri için güzel bir ödül öngörüldüğünü muştulasın...
Onlar, o hal
üzere sonsuza dek kalıcıdırlar. Ve "Allah bir çocuk edindi"
diyenleri uyarsın diye indirdi onu.” (18. sure (KEHF) 1-4. ayet)
“Biz onu; senin dilinle kolaylaştırdık ki,
sakınanları onunla müjdeleyesin, inatçı bir kavmi de onunla uyarasın.” (19. sure (MERYEM) 97. ayet)
“Biz bu Kur'an'ı sana, zahmet çekesin,
bedbaht olasın diye indirmedik; Saygıyla ürperene bir
hatırlatma/düşündürme/öğüt verme olsun diye indirdik. Yeri ve o yüce mi
yüce gökleri yaratandan bir vahiy olarak indirdik.” (20. sure (TÂHÂ) 2-4. ayet)
“Yemin olsun, biz açık seçik bilgiler veren
ayetler indirdik. Allah,
dilediğini / dileyeni dosdoğru yola iletiyor.” (24. sure (NÛR) 46. ayet)
“Şanı yücedir o kudretin ki, hakla bâtılı
ayıran o Furkan'ı, bütün âlemler için bir uyarıcı olsun diye kuluna indirdi.” (25. sure (FURKÂN) 1. ayet)
“Açık seçik Arapça bir dille indirdi. O,
elbette ki öncekilerin kitaplarında da var.
Beni İsrail
bilginlerinin de onu bilmesi bunlar için bir belirti / kanıt değil mi? Biz onu Arapça konuşmayanlardan
birine indirseydik de, O onu onlara okusaydı, yine de ona inanmayacaklardı. Biz
onu suçluların kalplerine işte böyle yolladık.” (26. sure (ŞUARA) 195-200. ayet)
“Emin ol ki, sen bu Kur'an'a Hakîm ve Alîm
bir kudret tarafından muhatap kılınıyorsun.”(27. sure (NEML) 6. ayet)
“Hiç kuşkunuz olmasın ki bu Kur'an,
İsrailoğullarına, ihtilafa düştükleri şeylerin birçoğunu anlatıyor.” (27. sure (NEML) 76. ayet)
“Sen bu Kitap'ın sana indirileceği
ummuyordun; Rabbinden bir rahmet olarak geldi. O halde küfre sapanlara sakın
destekçi olma.” (28. sure
(KASAS) 86. ayet)
“Karşılarında okunup duran bir kitabı sana
indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu? Bunda, inanan bir toplum için elbette ki
bir rahmet ve bir öğüt vardır.” (29. sure
(ANKEBÛT) 51. ayet)
“İşte sana, o hikmetlerle dolu Kitap'ın
ayetleri. İyilik ve güzellik sergileyenlere bir rahmet ve bir kılavuz olarak;” (31. sure (LOKMAN) 2-3. ayet)
“Eğer yeryüzündeki ağaçlar kalem olsa, deniz
de arkasında yedi deniz daha katılarak yardımcı olsa, Allah'ın kelimeleri
tükenmez. Allah
Azîz'dir, Hakîm'dir.” (31. sure (LOKMAN) 27. ayet)
“Kitap'ın indirilişidir bu. Kuşku, çelişme yok
bunda. Âlemlerin Rabbi'ndendir bu.
Yoksa "Onu
uydurdu" mu diyorlar? Hayır, haktır o; senin Rabbindendir; senden önce
kendilerine hiçbir uyarıcı gelmemiş bir toplumu uyarman içindir. Umulur ki,
doğruya ve güzele kılavuzlanırlar.” (32. sure
(SECDE) 2-3. ayet)
“Yâ, Sîn. Yemin olsun o hikmetlerle dolu Kur'an'a ki,
Hiç kuşkusuz, sen, gönderilen elçilerdensin; Dosdoğru bir yol üzerindesin. Azîz ve Rahîm'in indirdiği
üzeresin. Babaları uyarılmamış, tam gaflet içinde bir toplumu uyarman için
gönderildin.” (36. sure
(YÂSÎN) 1-6. ayet)
“Biz o
peygambere şiir öğretmedik. Şiir ona yaraşmaz/layık olamaz da. Ona vahyedilen, bir öğütten ve apaçık bir
Kur'an'dan başka şey değildir; Diri olanı uyarsın ve inkârcılar üzerine söz hak
olsun diye indirilmiştir.” (36. sure
(YÂSÎN) 69-70. ayet)
“Kutsal / bereketli bir Kitap bu; sana
indirdik ki onu, ayetlerini derin derin düşünsünler ve öğüt alabilsin temiz
özlüler.” (38. sure (SÂD) 29. ayet)
“Allah, sözün en güzelini, birbirine benzer
iç içe ikili manalar ifade eden bir Kitap halinde indirmiştir. Rablerinden korkanların ondan derileri
ürperir. Sonra da hem derileri hem de kalpleri, Allah'ın Zikri/Kur'an'ı
karşısında yumuşar. Bu, Allah'ın
kılavuzudur ki, onunla dilediğini/dileyeni hidayete erdirir. Allah'ın saptırdığına gelince, ona
kılavuzluk edecek yoktur.” (39. sure (ZÜMER) 23. ayet)
“Hâ, Mîm. Rahman ve Rahîm'den indirilmedir bu... Bilgi
ile donanmış bir toplum için ayetleri, Arapça bir Kur'an halinde ayrıntılı kılınmış
bir kitaptır bu. Muştulayıcı ve uyarıcı olarak. Onların pek çoğu yüz çevirdi;
kulak verip dinlemezler onlar.” (41. sure (FUSSİLET)1- 4. ayet)
“Onlar, o zikiri / Kur'an'ı kendilerine
geldiğinde inkâr ettiler. Hâlbuki o, eşsiz yücelikte bir Kitap'tır. Bâtıl
ona, ne önünden gelebilir ne de arkasından. Hakîm ve Hamîd Allah'tan bir
indirmedir o. Senin
için söylenen, senden önceki resuller için söylenenden başka şey değildir. Hiç
kuşkusuz, senin Rabbin hem çok affedicidir hem de acıklı bir azabın sahibidir.
Eğer biz onu yabancı dilde bir Kur'an yapsaydık, elbette şöyle diyeceklerdi:"Ayetleri ayrıntılı kılınmalı değil
miydi?/Arap'a yabancı dil mi?/ister yabancı dilde, ister Arapça!" De ki:
"O, iman edenler için bir kılavuz, bir şifadır. İnanmayanlara gelince,
onların kulaklarında bir ağırlık vardır. Ve Kur'an, onlar için bir körlüktür.
Böylelerine, çok uzak bir mekândan seslenilmektedir." (41. sure (FUSSİLET) 41-44. ayet)
“Onlara ayetlerimizi ufuklarda ve öz
benliklerinin içinde göstereceğiz. Ta ki, onun hak olduğu kendilerine ayan
beyan belli olsun. Kendisinin
her şey üzerinde bir tanık oluşu, senin Rabbine yetmez mi?” (41. sure (FUSSİLET) 53. ayet)
“Gerçeğe ilişkin Kitap'ı ve adalet ölçüsünü
indiren o Allah'tır. Nereden
bileceksin, belki de kıyamet saati çok yakındır.” (42. sure (ŞÛRÂ) 17. ayet)
“Yoksa
"yalan düzüp Allah'a iftira etti" mi diyorlar? Allah dilerse senin
kalbini mühürler; bâtılı mahveder ve hakkı kendi sözleriyle gerçekleştirir.
Kuşkusuz O, göğüslerin özündekini çok iyi bilir.” (42. sure (ŞÛRÂ) 24. ayet)
“İşte böylece sana da emrimizden bir ruh
vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu, kullarımızdan
dilediğimizi kendisiyle kılavuzladığımız bir nur yaptık. Hiç kuşkusuz, sen, dosdoğru bir
yola kılavuzluk etmektesin. “ (42. sure (ŞÛRÂ) 52. ayet)
“O ayan beyan konuşan Kitap'a yemin olsun ki,
Biz onu akıl erdiresiniz diye Arapça bir Kur'an yaptık. Ve o, bizim
katımızdaki ana Kitap'ta çok yüce, çok hikmetlidir.” (43. sure (ZUHRUF) 2-4. ayet)
“O ayan beyan gösteren Kitap'a yemin olsun
ki, Biz onu kutlu/bereketli bir gecede indirdik. Hiç kuşkusuz, biz uyarıcılarız. Hikmetlerle dolu her iş ve oluş o
gecede ayırt edilir, Katımızdan bir emir olarak. Hiç kuşkusuz biz, resuller göndeririz, Senin Rabbinden bir rahmet
olarak. Hiç kuşkusuz O, gereğince duyan, gereğince bilendir.” (44. sure (DUHÂN) 2-6. ayet)
“İşte bunlar,
Allah'ın ayetleridir ki, onları sana hak olarak okuyoruz. Hal böyle iken Allah'tan ve onun
ayetlerinden sonra hangi hadise/söze inanıyorlar?!” (45. sure (CÂSİYE) 6. ayet)
“Hikmeti sınırsız, kudreti sonsuz Allah'tan,
Kitap'ın indirilişidir bu...” (46. sure
(AHKAF) 2. ayet)
“Her şeyi ayan beyan gösteren ayetlerimiz
onlara okunduğunda, kendilerine gelmiş olan hakkı inkâr edenler şöyle derler:
"Açık bir büyüdür bu!" Yahut da şöyle diyorlar: "Uyduruyor
onu!" De ki:
"Eğer uydursaydım onu, hiçbir şeye sahip olamazdınız Allah'tan kurtarmak
için beni. İçine gömüldüğünüz yaygarayı en iyi bilen O'dur. Benimle sizin
aranızda tanık olarak O yeter. Çok affedici, çok merhametlidir O." (46. sure (AHKAF) 7-8. ayet)
“Kaf. Şanı yüce, ilahî cömertlikle dolu Kur'an'a
yemin olsun ki, (50. sure (KAF) 1. ayet)
“İndirilmiş bir vahiyden başkası değildir o. Kuvvetleri
çok müthiş olan belletip öğretti onu ona.” (53. sure
(NECM) 4-5. ayet)
“Bu da ilk uyarıcılar gibi bir uyarıcıdır.” (53. sure (NECM) 56. ayet)
“Ve sizler,
üç çift/sınıf oluvermişsinizdir.” (56. sure (VÂKIA) 7. ayet)
“İş onların
sandığı gibi değil! Yıldızların doğup batma, kayıp düşme noktalarına yemin
ediyorum. Ve eğer bilirseniz,
gerçekten büyük bir yemindir bu. O, kesinlikle şerefli bir Kur'an'dır. Titizlikle saklanan bir Kitap'tadır. Ona,
arındırılmışlardan başkası dokunmaz.Âlemlerin Rabbi'nden indirilmiştir.
Şimdi siz, bu
sözü mü kirletip küçümseyeceksiniz/bu sözle mi alttan alıp gevşek
davranacaksınız/bu sözle mi yağcılık edeceksiniz? Rızkınızı, yalanlamanızdan
ibaret mi kılıyorsunuz?” (56. sure (VÂKIA) 75-82. ayet)
“Eğer biz bu Kur'an'ı bir dağın üzerine
indirseydik, her halde sen onu huşû ile boynunu bükmüş, çatlayıp yarılmış
görürdün. Biz bu
örnekleri insanlara hep veriyoruz ki, inceden inceye düşünebilsinler. (59. sure (HAŞR) 21. ayet)
“İstiyorlar
ki, ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürsünler. Ama Allah, küfre batanlar hoş görmeseler de
nurunu tamamlayacaktır. Resulünü hidayet ve hak dini getirmek üzere o
gönderdi ki, ortak koşanlar hoşlanmasa bile, onu tüm dinlerden üstün kılsın.” (61. sure (SAFF) 8-9. ayet)
“Artık Allah'a, onun resulüne ve size
indirdiğimiz nura inanın. Allah, yapmakta olduklarınızı iyiden iyiye haber almaktadır.” (64. sure (TEĞÂBÜN) 8. ayet)
“Bir elçi indirmiştir ki, iman edip hayra ve
barışa yönelik işler sergileyenleri, karanlıklardan nura çıkarmak için Allah'ın
ayetlerini açık seçik okur. Allah'a inanıp hayra ve barışa yönelik işler yapanları Allah,
altlarından ırmaklar akan cennetlere/bahçelere koyacaktır. Onlar orada sonsuza
dek kalıcıdır. Allah böylesi için rızkı gerçekten güzelleştirmiştir.” (65. sure (TALÂK) 11. ayet)
“Ki o, çok soylu bir elçinin sözüdür. Bir
şairin sözü değildir o. Ne kadar da az inanıyorsunuz? Bir kâhinin sözü de
değildir o. Ne kadar da az araştırıp düşünüyorsunuz?Âlemlerin Rabbi'nden bir
indiriştir o. Eğer
bazı lafları bizim sözlerimiz diye ortaya sürseydi, Yemin olsun, ondan sağ
elini koparırdık. Sonra ondan can damarını mutlaka keserdik. Sizin
hiçbiriniz ona siper de olamazdınız.
Gerçek şu ki o,
sakınanlar için tam bir uyarıcı ve düşündürücüdür. Ve biz, içinizden onu yalanlayanların
bulunduğunu kesinlikle biliyoruz. Ve o, küfre sapanlar için tam bir hasrettir. Ve o, kesin bilginin tam
gerçeğidir.” (69. sure (HÂKKA) 40-51. ayet)
“Bu, bir öğüt verici, düşündürücüdür. Dileyen, Rabbine doğru, bir yol edinir.” (73. sure (MÜZZEMMİL) 19. ayet)
“Hayır, iş, sandıkları gibi değil! O bir öğüt
verici/bir düşündürücüdür. Dileyen düşünür
onu, öğüt alır. Ve onlar, Allah'ın dilediği dışında, öğüt alamazlar.
Sakındırmaya ve affetmeye ehil olan O'dur.” (74. sure (MÜDDESSİR) 54-56. ayet)
“İşte bu, bir hatırlatıcı ve düşündürücüdür.
Dileyen, Rabbine doğru, bir yol edinir.” (76. sure
(İNSÂN) 29. ayet)
“Artık bundan
sonra hangi hadise/söze iman edecekler?” (77. sure
(MÜRSELÂT) 50. ayet)
“Hayır, hiç de öyle değil! O, bir
düşündürücüdür. Dileyen onu düşünüp öğüt alır. Kutsanan bereketli
sayfalardadır o. Yüceltilen, tertemiz sayfalarda, Yazıcıların ellerinde; Ak
pak, mübarek yazıcıların.” (80. sure
(ABESE) 11-16. ayet)
“Hayır, iş
onların sandığı gibi değil! Yemin olsun o sinip gizlenenlere, Akıp akıp
giderek yuvasına girenlere, Beriye geldiği ve geriye döndüğü zaman geceye,
Ve soluyarak açıldığı zaman sabaha, Ki o, çok değerli bir elçinin sözüdür. Çok
güçlüdür o elçi, Arş sahibinin katında saygındır. İtaat edilir orada
kendisine, emindir. Ve arkadaşınız bir cin çarpmış değildir. Yemin olsun ki, onu apaçık ufukta
gördü. O, gayb konusunda cimri değildir. Ve o, kovulmuş şeytanın sözü
değildir. Hal böyle iken nereye gidiyorsunuz? O, âlemlere bir öğütten başka şey
değildir.” (81. sure (TEKVÎR) 15-27. ayet)
“İş onların iddialarının aksinedir! O, çok
yüce bir Kur'an'dır. Korunmuş bir levhada / Levh-i Mahfûz'dadır.” (85. sure (BÜRÛC) 21-22. ayet)
“Yemin olsun
o, dönüşle / döndürümle dolu göğe, Çatlayışlarla / yarılışlarla dolu yere deyemin olsun Ki o, tam bir biçimde ayırt
eden bir sözdür; Şaka değildir o.” (86. sure
(TÂRIK) 11-14. ayet)
Ve yüceltmedik mi senin şanını! (94. sure (İNŞİRAH) 4. ayet)
RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal
Selam...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder