KUR'AN’IN
IŞIĞINDA AHİRET HAYATI – 2
1. KIYAMET:
O günde ki yer ve dağlar
sarsılır ve dağlar eriyip akan bir kum yığınına dönüşür. 73. sure (MÜZZEMMİL) 14. ayet (Resmi: 73/İniş:3/Alfabetik:74)
O boruya üfürüldüğünde, İşte o gün çok zorlu, çok
çetin bir gündür. Küfre batmışlar için hiç de kolay değildir. 74. sure (MÜDDESSİR) 8-10. ayet (Resmi: 74/İniş:4/Alfabetik:67)
Güneş
büzülüp dürüldüğünde, Yıldızlar ışıklarını yitirdiğinde, Dağlar yürütüldüğünde,
O bakmaya kıyılmayan develer kendi hallerine bırakıldığında, Vahşi hayvanlar
bir araya toplandığında, Denizler kaynatıldığında, 81. sure (TEKVÎR) 1-6. ayet (Resmi: 81/İniş:7/Alfabetik:103)
O
Kaaria, o şiddetli ses çıkararak çarpan. Nedir Kaaria? Kaaria'nın ne olduğunu
sana bildiren nedir? O gün insanlar, çırpınarak yayılmış pervaneler gibi
olurlar. Dağlar, didilmiş renkli yün gibi olur. 101. sure (KAARİA) 1-5. ayet (Resmi: 101/İniş:30/Alfabetik:47)
Hayır,
öyle değil! Öyle değil! Kendisini ısrarla kınayan benliğe de yemin ederim.
İnsan, kendisinin kemiklerini asla bir araya toplamayacağımızı mı sanıyor?
Hayır, sandığı gibi değil! Biz onun parmak uçlarını da tam bir biçimde
düzenlemeye gücü yetenleriz. Fakat insan kendi önünde rezillik sergilemeyi
ister. "Kıyamet günü nerede / ne zaman?" diye sorar. Göz şimşek
çaktığında, Ay tutulduğunda Ve Güneş'le Ay bir araya getirildiğinde, Der ki
insan o gün: "Kaçılacak yer nerede?" Hayır, yok sığınacak yer!
Varılıp durulacak yer Rabbinin huzurudur o gün. Haber verilir insana o gün
önden gönderdiği de arkaya bıraktığı da. Gerçek şu ki insan, öz benliği üzerine
yönelmiş keskin ve derin bir bakıştır; Dökse de ortaya tüm mazeretlerini. 75. sure (KIYÂMET) 1-15. ayet (Resmi: 75/İniş:31/Alfabetik:56)
Yemin
olsun, o art arda gönderilenlere / meleklere / rüzgârlara / vahyin bölümlerine /
kalplere inen doğuşlara, Esip de büküp devirenlere, Dağıtıp yayanlara / diriltip
harekete getirenlere, Gerektiği şekilde ayıranlara, Öğüt ulaştıranlara / Kur'an'ı
ulaştıranlara, Özür yahut uyarı için, Ki size duyurulmuş olan mutlaka
gerçekleşecektir. Yıldızlar silinip süpürüldüğünde, Gök yarıldığında, Dağlar un
ufak edilip savrulduğunda, Resuller vakte bağlandığında, Hangi gün için vakte
bağlandılar? Ayrım ve hüküm günü için. Ayrım ve hüküm gününü sana bildiren
nedir? Yalanlayanların vay haline o gün! Öncekileri helâk etmedik mi? Sonra,
geriden gelenleri de onların peşlerine takarız. Biz, suçlulara işte böyle
yaparız. Yalanlayanların o gün vay haline! 77. sure
(MÜRSELÂT) 1-19. ayet (Resmi: 77/İniş:33/Alfabetik:73)
Ve
sûra üflendi. İşte bu, geleceği vaat edilen gündür.
50. sure (KAF) 20. ayet (Resmi:
50/İniş:34/ Alfabetik:49)
Saat
yaklaştı, Ay yarıldı. Bir ayet/alâmet görseler yüz çeviriyorlar ve şöyle
diyorlar: "Sürüp giden bir büyüdür bu!" 54. sure (KAMER) 1-2. ayet (Resmi: 54/İniş:37/Alfabetik:52)
Hayır,
buluşma zamanları kıyamet saatidir. Ne korkunç, ne acıdır o saat! Kuşkusuz,
suçlular, şaşkınlık ve çılgınlık içindedir. O gün yüzleri üstüne ateşe
sürüklenirler. "Cehennemin dokunuşunu tadın bakalım!" 54. sure (KAMER) 46-48. ayet (Resmi: 54/İniş:37/ Alfabetik:52)
Ne zaman gelip çatacak diye
kıyamet saatini soruyorlar sana. De ki: "Ona ilişkin bilgi Rabbim
katındadır. Onu, vakti geldiğinde belirginleştirecek olan yalnız O'dur. Göklere
de yere de ağır gelmiştir o. O size ansızın gelecektir, başka değil." Sen
onu iyice biliyormuşsun gibi sana soruyorlar. De ki: "O'na ilişkin bilgi
Allah katındadır, fakat insanların çokları bilmiyorlar." 7. sure (A'RAF) 187. ayet
(Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Gün olur, gök, bulutlarla yarılır ve melekler
ardarda indirilir. 25. sure (FURKÂN) 25. ayet
(Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)
Sana dağlardan soruyorlar. De ki: "Rabbim
onları un ufak edecektir." Yerlerini bomboş, dümdüz bırakacaktır."
"Yerlerinde bir eğrilik de bir yumruluk da görmeyeceksin." O gün,
eğip bükmesi olmayan davetçiye uyarlar. Rahman'ın huzurunda sesler kısılır,
artık bir hışıltıdan başka bir şey işitmezsiniz. 20. sure (TÂHÂ) 105-108. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)
O
beklenen müthiş olay olduğunda, Yoktur onun oluşunu yalanlayacak. Kimini
alçaltır, kimini yükseltir. Yerküre bir sarsılışla sarsıldığında, Dağlar bir
serpilişle serpildiğinde, Hepsi un ufak olup dağılmıştır. Ve sizler, üç çift / sınıf
oluvermişsinizdir. İşte uğur ve mutluluk yâranı. Nedir uğur ve mutluluk yâranı?
İşte şomluk ve bunalım yâranı. Nedir şomluk ve bunalım yâranı? Ve oluşta önde
gidenler, yarışta önde gidenler… 56. sure
(VÂKIA) 1-10. ayet (Resmi: 56/İniş:46/Alfabetik:107)
O söz tepelerine indiğinde,
yeryüzünden onlar için bir dâbbe/debelenir gibi yürüyen bir canlı çıkarırız da
o onlara, insanların bizim ayetlerimize gereğince inanmadıklarını söyler. O gün
her ümmetin içinden ayetlerimizi yalanlayanlardan bir zümre derleriz de onlar,
toplu halde ortaya sürülürler. Geldiklerinde Allah onlara: "Ayetlerimizi,
ilminiz onları kuşatmadığı halde inkâr mı ettiniz yoksa ne yapıyordunuz?"
der. İşledikleri zulümler yüzünden o söz tepelerine inmiştir; artık tek kelime
söyleyemezler. 27. sure (NEML) 82-85. ayet
(Resmi: 27/İniş:48/Alfabetik:81)
Biz gökleri, yeri ve bunların arasındakileri hak
olarak yarattık. O saat elbette gelecektir. Şimdi sen, uzanan elleri tut, güzel
davran. 15. sure (HİCR) 85. ayet (Resmi: 15/İniş:54/Alfabetik:36)
Müthiş bir komut sesidir O.
Onlar öylece bakakalacaklar. 37. sure
(SÂFFÂT) 19. ayet (Resmi: 37/İniş:56/Alfabetik:90)
O kıyamet saatine ilişkin bilgi
Allah katındadır. Yağmuru O yağdırır. O, rahimlerde olanı da bilir. Hiçbir benlik
yarın ne kazanacağını bilmez. Ve hiçbir kimse hangi yerde öleceğini bilmez.
Allah Alîm'dir, Habîr'dir. 31. sure
(LOKMAN) 34. ayet (Resmi: 31/İniş:57/Alfabetik:59)
Küfre sapanlar şöyle dediler:
"Kıyamet saati bize gelmez!" De ki: "Hayır, öyle değil! Gaybı
bilen Rabbime yemin olsun ki, o size mutlaka ve mutlaka gelecektir! Göklerde ve
yerde zerre miktarı bir şey bile Rabbimden gizli kalmaz." Zerreden daha
küçük veya daha büyük hiçbir istisna olmamak üzere, her şey apaçık bir Kitap'ta
belirlenmiştir. 34. sure (SEBE') 3. ayet
(Resmi: 34/İniş:58/Alfabetik:91)
Allah'ı,
kadrine / şanına yaraşır şekilde tanıyamadılar. Oysaki kıyamet günü, yeryüzü
tamamen O'nun avucudur / avucundadır; gökler de O'nun sağ elinde / kudretinde
dürülmüş haldedir. Şanı yücedir O'nun; arınmıştır onların ortak koştuklarından.
Sura üflenmiştir; Allah'ın dilediği kimseler dışında göklerde kim var, yerde
kim varsa çarpılıp yere yıkılmıştır. Sonra sura bir daha üflenmiştir. İşte
hepsi ayağa kalkmış bakıyorlar. 39. sure
(ZÜMER) 67-68. ayet (Resmi: 39/İniş:59/Alfabetik:114)
Onları, yaklaşan felaket günü
hakkında uyar! Yürekler gırtlaklara dayanmıştır; habire yutkunurlar. Zalimlerin
ne bir dostu vardır ne de sözü dinlenir bir şefaatçileri. 40. sure (MÜ'MİN) 18. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)
O saat elbette gelecektir;
kuşku yok bunda. Fakat insanların çokları inanmazlar. 40. sure (MÜ'MİN) 59. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)
Gerçeğe
ilişkin Kitap'ı ve adalet ölçüsünü indiren o Allah'tır. Nereden bileceksin,
belki de kıyamet saati çok yakındır. Ona inanmayanlar onun çabucak gelmesini
isterler. İman ederlerse ondan ürperirler ve bilirler ki o haktır. Dikkat edin,
kıyamet saati hakkında tartışıp duranlar, geri dönüşü olmayan bir sapıklığın
tam içindedirler. 42. sure (ŞÛRÂ) 17-18. ayet
(Resmi: 42/İniş:62/Alfabetik:95)
Hiç kuşkusuz o, kıyamet saati
için bir bilgidir. O halde sakın o saat hakkında şüpheye düşmeyin; bana uyun.
Dosdoğru yol budur. 43. sure (ZUHRUF) 61. ayet
(Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)
Göklerin ve yerin mülkü / saltanatı
Allah'ındır. Kıyamet kopunca, işte o gün, gerçekleri hükümsüz kılanlar hüsrana
uğrayacaklardır. 45. sure (CÂSİYE) 27. ayet
(Resmi: 45/İniş:65/Alfabetik:15)
Gün olur, dağları yürütürüz de
yeryüzünü çırılçıplak görürsün. İnsanları huzurumuzda toplamış, içlerinden
hiçbirisini hesap dışı bırakmamışızdır. 18. sure
(KEHF) 47. ayet (Resmi: 18/İniş:69/Alfabetik:54)
Ve şu da bir gerçek ki biz, yeryüzündeki her şeyi,
bitki bitirmeyen/kıtlık ve ölüme yol açan kupkuru bir toprak haline elbette
getireceğiz. 18. sure (KEHF) 8. ayet (Resmi: 18/İniş:69/Alfabetik:54)
O gün onları bırakmışızdır, birbirleri içinde
dalgalanırlar. Sûra da üflenmiştir; hepsini bir araya toplamışızdır. 18. sure (KEHF) 99. ayet (Resmi: 18/İniş:69/Alfabetik:54)
Eğer Allah, insanları
zulümlerine karşı cezalandırsaydı, yeryüzünde debelenen bir şey bırakmazdı. Ama
öyle yapmıyor, onları belirli bir süreye kadar erteliyor. Süreleri geldiğinde
ise ne bir saat geri kalırlar ne de öne geçebilirler. 16. sure (NAHL) 61. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)
Göklerin ve yerin gaybı
Allah'ındır. O saate / dünyanın sonuna ilişkin emirse bir göz açıp yummak gibi,
hatta ondan da yakındır. Allah her şeye kadirdir. 16. sure (NAHL) 77. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)
Yaklaştı insanlara hesapları!
Ve onlar hâlâ gaflet içinde yüz çevirip durmadalar. 21. sure (ENBİYÂ) 1. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)
Gün olur göğü, yazı tomarlarını
dürer gibi düreriz. İlk yaratılışta başladığımız gibi onu baştan yaparız.
Üzerimizde bir vaat olarak biz bunu mutlaka yapacağız. 21. sure (ENBİYÂ) 104. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)
Eğer
yüz çevirirlerse de ki: "Hepinize aynı şekilde, aynı düzeyde açıkladım.
Artık bilmiyorum, tehdit edildiğiniz şey yakın mıdır, uzak mıdır?"
Kuşkusuz O, sözün açığa vurulanını da bilir; saklamakta olduklarınızı da bilir.
Bilmiyorum, belki de o, sizin için bir fitnedir. Belirli bir süreye kadar bir
nimetlendirmedir. 21. sure (ENBİYÂ) 109.-111
ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)
Ye'cûc
ve Me'cûc'ün önü açıldığı zaman onlar, her tepeden akın ederler. Hak olan vaat
yaklaşmıştır. İnkâr edenlerin gözleri birden donup kalmıştır. "Vay başımıza!
Biz bundan gafil bulunuyorduk. Hayır, biz zalimlerdik." derler. Siz ve
Allah'ın berisinden, kulluk/kölelik ettikleriniz, cehennem odunusunuz. Hepiniz
oraya gireceksiniz. 21. sure (ENBİYÂ) 96-98. ayet
(Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)
Yemin
olsun Tûra, Satır satır yazılmış Kitap’a Ki açılıp yayılmış ince deri üzerine
yazılmıştır. Yemin olsun düzenli bir biçimde bakılan o eve, Yemin olsun
yükseltilmiş tavana, Yemin olsun o alevlerle kaynatılıp köpürtülmüş denize Ki
hiç kuşkusuz, senin Rabbinin azabı meydana gelecektir. Ona engel olacak hiçbir
şey yoktur. O gün gök bir çalkanışla çalkanır. Ve dağlar bir yürüyüşle yürür.
Vay hallerine o gün, yalanlayanların Ki onlar bir batağa dalmış oynamaktadırlar. 52. sure (TÛR) 1-12. ayet (Resmi: 52/İniş:76/Alfabetik:106)
Derler ki:
"Eğer doğru sözlülerseniz, bu vaat de zaman?" De ki: "Bilgi
Allah'ın katındadır. Bana gelince, ben ancak açıkça uyaran biriyim." Onu
yakından gördüklerinde, inkâr edenlerin yüzleri kötüleşti. Şöyle denildi:
"O habire çağırıp durduğunuz şey budur." 67. sure (MÜLK) 25-27. ayet (Resmi: 67/İniş:77/Alfabetik:68)
El-Hâkka/geleceği
kuşkusuz olan şey! Nedir o hâkka? O hâkkanın niteliğini sana bildiren nedir? 69. sure (HÂKKA) 1-3. ayet (Resmi: 69/İniş:78/Alfabetik:34)
Sûra bir üfleyişle üflendiğinde,
Yer ve dağlar yükletilip birbirine bir çarpılışla parça parça edildiğinde, İşte
o gün, olması gereken olmuştur. Gök yarılmıştır. O gün o, lime lime sarkmıştır.
Melek de onun kenarlarındadır. Rabbinin arşını, o gün onların üstündeki sekiz
taşır. 69. sure (HÂKKA) 13-17. ayet (Resmi: 69/İniş:78/Alfabetik:34)
Soran birisi, geleceği kuşkusuz azabı sordu. Küfre
sapanlar içindir o. Yoktur onu savacak. Yükselme boyutlarının / derecelerinin
sahibi Allah'tandır o. 70. sure
(MEÂRİC) 1-3. ayet (Resmi: 70/İniş:79/Alfabetik:62)
Artık
güzel bir sabırla sabret! Onlar onu çok uzak görüyorlar. Biz ise onu çok yakın
görüyoruz. O gün gök, erimiş bir maden gibi olur. Dağlar, atılmış, renkli yün
gibi olur. En yakın dostlar birbirlerinin halini sormaz/bir dost bir dostundan
bir şey isteyemez. Birbirlerine gösterilirler. Suçlu, o günün azabından
kurtulmak için oğullarını fidye vermeyi bile ister. Eşini, kardeşini, Kendisini
kucaklayıp barındıran ailesini. Ve yeryüzündeki insanların tümünü fidye verip
kendisini kurtarmayı ister. 70. sure
(MEÂRİC) 5-14. ayet (Resmi: 70/İniş:79/Alfabetik:62)
Hangi
şeyden sorup duruyorlar birbirlerine? O büyük haberden mi? Ki onda tartışma
içindedirler. Hayır, sandıkları gibi değil! Yakında bilecekler. Hayır, hayır!
Düşündükleri gibi değil, yakında bilecekler. 78. sure (NEBE) 1-5. ayet (Resmi: 78/İniş:80/Alfabetik:79)
Hiç
kuşkusuz, o ayırma ve hüküm günü kesin olarak belirlenmiştir. Sûra üfürüldüğü
gün, bölükler halinde geleceksiniz. Gök açılmış, kapı kapı oluvermiştir. 78. sure (NEBE) 17-19. ayet (Resmi: 78/İniş:80/Alfabetik:79)
Yemin olsun, çekip
koparanlara/yay çekenlere/kuyudan su çekenlere / bağsız-bekçisiz koşan atlara /
ayrılık yüzünden hasret çekenlere / daldırıp daldırıp çıkaranlara, Yemin olsun,
rahatça, incitmeden çekenlere / düğümü hünerle çözenlere / bir yerden bir yere
gidenlere / coşkuyla iç çekenlere, Yemin olsun, boşlukta yahut suda yüzüp
gidenlere, Derken öne geçip yarışı kazananlara, Bir iş ve oluşu çekip çevirenlere
Ki o gün şiddetle sarsacak olan sarsacaktır. Onu, ardı sıra gelen izleyecektir.
Bazı kalpler o gün kaygıdan titreyecektir. Onların gözleri yerlere eğilecektir. 79. sure (NÂZİÂT) 1-9. ayet (Resmi: 79/İniş:81/Alfabetik:78)
O
güç yetmez büyük felaket geldiğinde, O gün insan, uğrunda gayret sarf ettiği
şeyi hatırlar. Gören kişi için cehennem apaçık ortaya çıkarılmıştır. 79. sure (NÂZİÂT) 34-36. ayet (Resmi: 79/İniş:81/Alfabetik:78)
O
saatten soruyorlar sana, "gelip demir atması ne zaman?" diye. Nerede
sende, onu hatırlatacak şey! Ona ilişkin bilginin sonu Rabbine varır. Sen
sadece, ondan korkanları uyaransın. Onu gördükleri gün onlar, dünyada sanki bir
akşam veya onun kuşluk vaktinden başka kalmamışa dönerler. 79. sure (NÂZİÂT) 42-46. ayet (Resmi: 79/İniş:81/Alfabetik:78)
Gök
yarılıp parçalandığı Ve Rabbini dinleyip de hakkın belirişine araç kılındığı
zaman! Ve yer uzatıldığı Ve içindekini atıp boşaldığı Ve Rabbini dinleyip de
hakkın belirişine araç kılındığı zaman! Ey insan, sen Rabbine varmak için çok
didinecek, sonunda O'na kavuşacaksın! 84. sure
(İNŞIKAK) 1-6. ayet (Resmi: 84/İniş:83/Alfabetik:44)
Kıyametin kopacağı gün,
günahkârlar sus pus olacaklardır. Allah'a ortak tuttukları arasından, kendileri
için şefaatçiler çıkmayacaktır. Kendi yandaşlarına nankörlük etmektedir onlar.
Saat gelip çattığı gün, o gün, hepsi birbirinden ayrılacaktır. 30. sure (RÛM) 12-14. ayet (Resmi: 30/İniş:84/Alfabetik:87)
İnsanlar sana kıyametin saatinden
soruyorlar. De ki: "Ona ilişkin bilgi Allah katındadır." Ne bilirsin,
belki de o saat yakındır! 33. sure
(AHZÂB) 63. ayet (Resmi: 33/İniş:97/Alfabetik:4)
Kıyametin ansızın tepelerine inmesinden başka neyi
bekliyorlar? Onun belirtileri zaten gelmiştir. O onlara gelip çatınca, ibret
almaları neye yarar?! 47. sure
(MUHAMMED) 18. ayet (Resmi: 47/İniş:99 /Alfabetik:64)
İkinizin de üzerine ateşten bir alev ve erimiş bakır
/ duman gönderilir de başarılı olamazsınız. Rabbinizin nimetlerinden hangisini
yalanlıyorsunuz? Gök yarılarak, eriyip kızarmış yağ/kırmızıya boyanmış deri
gibi bir gül haline geldiği zaman, Rabbinizin nimetlerinden hangisini
sayacaksınız yalan? O gün günahlarından ne cin sorguya çekilir ne de insan.
Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayacaksınız yalan? 55. sure (RAHMÂN) 35-40. ayet (Resmi: 55/İniş:89/Alfabetik:86)
Ey insanlar! Rabbinizden
korkun! Çünkü kıyamet saatinin zelzelesi gerçekten çok büyük bir şeydir. Onu
göreceğiniz gün, her emzikli kadın, emzirdiğinden vazgeçer ve her gebe kadın,
taşıdığını düşürür. Sen o gün insanları sarhoşlar halinde görürsün; oysaki
onlar sarhoş değillerdir, ama Allah'ın azabı çok şiddetlidir. 22. sure (HAC) 1-2. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)
Ve saat mutlaka gelecektir.
Kuşku yok onda. Ve Allah kabirlerdeki şuurlu varlıkları diriltecektir. 22. sure (HAC) 7. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)
2. KIYAMETİN KOPMASI, SUR'A ÜFLEYİŞ VE BERZAH'TAN ÇIKIŞ:
a) Kıyametin Kopması
Kıyametin
kopması, yer ve göklerin ve tüm varlıkların bu alemdeki ömürlerinin sona
erdirilerek, başka bir alemde yeniden yaratılıp hayat bulması demektir.
Kıyamet
bir anlamda, yer ve göklerin ve burada bulunan tüm varlıkların tümden ve toptan
ölümü ve bir halden ve âlemden bir başka hal ve âleme geçmesi demektir.
O gün yerküre başka bir yerküreye dönüştürülür. Gökler de öyle. Hepsi o Vâhid ve Kahhâr olan Allah'ın huzurunda dikilir. 14. sure (İBRÂHİM) 48. ayet (Resmi: 14/İniş:72/ Alfabetik:40)
Gün olur göğü, yazı tomarlarını
dürer gibi düreriz. İlk yaratılışta başladığımız gibi onu baştan yaparız.
Üzerimizde bir vaat olarak biz bunu mutlaka yapacağız. 21. sure (ENBİYÂ) 104. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)
Yer üzerinde bulunan herkes yok olacaktır. Sadece o
bağış ve celal sahibi Rabbinin yüzü kalacaktır. 55. sure (RAHMÂN) 26-27. ayet (Resmi: 55/İniş:89/Alfabetik:86)
"Kıyamet günü nerede / ne
zaman?" diye sorar. Göz şimşek çaktığında, Ay tutulduğunda, Ve Güneş'le Ay
bir araya getirildiğinde, Der ki insan o gün: "Kaçılacak yer nerede?"
Hayır, yok sığınacak yer! Varılıp durulacak yer Rabbinin huzurudur o gün. 75. sure (KIYÂMET) 6-12. ayet (Resmi: 75/İniş:31/Alfabetik:56)
Gök
çatlayıp yarıldığı zaman, Yıldızlar dökülüp saçıldığı zaman, Denizler
fışkırtıldığı zaman, Kabirler deşildiği zaman, Benlik, bilmiş olacaktır önden
gönderdiğini de arkaya bıraktığını da. 82. sure
(İNFİTÂR) 1-5. ayet (Resmi: 82/İniş:82/Alfabetik:42)
b) Kıyamette Sur'a Üfürüldüğünde (Genel)
Kıyamet
gününde de mülk ve yönetim Allah’ındır (6/Enam/73). Kıyamet, sur’u üflemekten
sorumlu meleğin (İsrafil) sur’u üflemesiyle kopacaktır. Sur’a iki defa
üflenecektir. Bunun anlamı, kıyametin iki safhada tamamlanacağı demek olsa
gerek.
Gökleri ve yeri hak olarak yaratan da O'dur. "Ol!" dediği gün, hemen oluverir. Sözü haktır O'nun. Sûra üfleneceği gün de mülk ve yönetim O'nundur. Âlim'dir, görünmeyeni de görüneni de bilen O'dur. O'dur Hakîm, O'dur Habîr. 6. sure (EN'ÂM) 73. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
O gün onları bırakmışızdır,
birbirleri içinde dalgalanırlar. Sûra da üflenmiştir; hepsini bir araya
toplamışızdır. 18. sure (KEHF) 99. ayet
(Resmi: 18/İniş:69/Alfabetik:54)
O gün sûra üfürülür ve
günahkârları o gün gözleri gömgök bir halde haşrederiz. 20. sure (TÂHÂ) 102. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)
Sûra üfürüldüğünde, aralarında
artık soy sop / şuna buna mensup olmalar söz konusu edilemez. Birbirlerini
soruşturamazlar da. 23. sure (MÜ'MİNÛN) 101. ayet
(Resmi: 23/İniş:74/Alfabetik:70)
Sûra üfürüleceği gün, Allah'ın
dilediği dışında herkes, göklerdekiler, yerdekiler dehşet içinde kalacaktır.
Hepsi boynunu bükmüş bir halde O'nun huzuruna gelir. 27. sure (NEML) 87. ayet (Resmi: 27/İniş:48/Alfabetik:81)
O boruya üfürüldüğünde, 74. sure (MÜDDESSİR) 8. ayet (Resmi: 74/İniş:4/Alfabetik:67)
Sûra üfürüldüğü gün, bölükler
halinde geleceksiniz. 78. sure
(NEBE) 18. ayet (Resmi: 78/İniş:80/Alfabetik:79)
(1) Sur'a birinci
üfleyişte
İlk üfleyiş (Birinci
safha); diri olan tüm varlıklar ölür:
Ve sûra üflendi. İşte bu,
geleceği vaat edilen gündür. 50. sure
(KAF) 20. ayet (Resmi: 50/İniş:34 /Alfabetik:49)
Sûra
bir üfleyişle üflendiğinde, Yer ve dağlar yükletilip birbirine bir çarpılışla
parça parça edildiğinde, İşte o gün, olması gereken olmuştur. Gök yarılmıştır.
O gün o, lime lime sarkmıştır. Melek de onun kenarlarındadır. Rabbinin arşını,
o gün onların üstündeki sekiz taşır. 69. sure (HÂKKA) 13-17. ayet (Resmi: 69/İniş:78/Alfabetik:34)
Sura üflenmiştir; Allah'ın
dilediği kimseler dışında göklerde kim var, yerde kim varsa çarpılıp yere
yıkılmıştır. Sonra sura bir daha üflenmiştir.
İşte hepsi ayağa kalkmış bakıyorlar. 39. sure
(ZÜMER) 68. ayet (Resmi: 39/İniş:59/Alfabetik:114)
İkinci üfleyiş (İkinci safha); ölmüş olan
tüm varlıklar dirilir:
Sura üflenmiştir; Allah'ın dilediği kimseler
dışında göklerde kim var, yerde kim varsa çarpılıp yere yıkılmıştır. Sonra sura bir
daha üflenmiştir. İşte hepsi ayağa kalkmış bakıyorlar. 39. sure (ZÜMER) 68. ayet (Resmi: 39/İniş:59/Alfabetik:114)
Sûra
üfürülmüştür! Bak, işte kabirlerden, Rablerine doğru akın akın gidiyorlar.
Şöyle diyecekler: "Vay başımıza gelene! Kim kaldırdı bizi mezarımızdan?
Rahman'ın vaat ettiği işte bu! Peygamberler doğru söylemişler." 36. sure (YÂSÎN) 51-52. ayet (Resmi: 36/İniş:41/Alfabetik:108)
RESUL KUR'AN'IN
KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal
Selam...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder