İŞTE ATATÜRK

İŞTE ATATÜRK
Allah Kuran’da: “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.” (17/İSRA/36) buyurmuştur. Atatürk de: “Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın” (Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi 1-5, 1977 /A. Gürtaş, s. 41) demektedir.- "İŞTE ATATÜRK" PORTALINA GİRMEK İSTEDİĞİNİZDE YUKARIDAKİ RESMİ TIKLAYINIZ.

14 Temmuz 2016 Perşembe

KIYAMET, KIYAMETİN KOPMASI, SUR'A ÜFLEYİŞ VE BERZAH'TAN ÇIKIŞ

KUR'AN’IN IŞIĞINDA AHİRET HAYATI – 2


1. KIYAMET:


a) Kavram Olarak, İtikat, Ahiret, Kıyamet


O günde ki yer ve dağlar sarsılır ve dağlar eriyip akan bir kum yığınına dönüşür. 73. sure (MÜZZEMMİL) 14. ayet (Resmi: 73/İniş:3/Alfabetik:74)

O boruya üfürüldüğünde, İşte o gün çok zorlu, çok çetin bir gündür. Küfre batmışlar için hiç de kolay değildir. 74. sure (MÜDDESSİR) 8-10. ayet (Resmi: 74/İniş:4/Alfabetik:67)

Güneş büzülüp dürüldüğünde, Yıldızlar ışıklarını yitirdiğinde, Dağlar yürütüldüğünde, O bakmaya kıyılmayan develer kendi hallerine bırakıldığında, Vahşi hayvanlar bir araya toplandığında, Denizler kaynatıldığında, 81. sure (TEKVÎR) 1-6. ayet (Resmi: 81/İniş:7/Alfabetik:103)
O Kaaria, o şiddetli ses çıkararak çarpan. Nedir Kaaria? Kaaria'nın ne olduğunu sana bildiren nedir? O gün insanlar, çırpınarak yayılmış pervaneler gibi olurlar. Dağlar, didilmiş renkli yün gibi olur. 101. sure (KAARİA) 1-5. ayet (Resmi: 101/İniş:30/Alfabetik:47)
Hayır, öyle değil! Öyle değil! Kendisini ısrarla kınayan benliğe de yemin ederim. İnsan, kendisinin kemiklerini asla bir araya toplamayacağımızı mı sanıyor? Hayır, sandığı gibi değil! Biz onun parmak uçlarını da tam bir biçimde düzenlemeye gücü yetenleriz. Fakat insan kendi önünde rezillik sergilemeyi ister. "Kıyamet günü nerede / ne zaman?" diye sorar. Göz şimşek çaktığında, Ay tutulduğunda Ve Güneş'le Ay bir araya getirildiğinde, Der ki insan o gün: "Kaçılacak yer nerede?" Hayır, yok sığınacak yer! Varılıp durulacak yer Rabbinin huzurudur o gün. Haber verilir insana o gün önden gönderdiği de arkaya bıraktığı da. Gerçek şu ki insan, öz benliği üzerine yönelmiş keskin ve derin bir bakıştır; Dökse de ortaya tüm mazeretlerini. 75. sure (KIYÂMET) 1-15. ayet (Resmi: 75/İniş:31/Alfabetik:56)
Yemin olsun, o art arda gönderilenlere / meleklere / rüzgârlara / vahyin bölümlerine / kalplere inen doğuşlara, Esip de büküp devirenlere, Dağıtıp yayanlara / diriltip harekete getirenlere, Gerektiği şekilde ayıranlara, Öğüt ulaştıranlara / Kur'an'ı ulaştıranlara, Özür yahut uyarı için, Ki size duyurulmuş olan mutlaka gerçekleşecektir. Yıldızlar silinip süpürüldüğünde, Gök yarıldığında, Dağlar un ufak edilip savrulduğunda, Resuller vakte bağlandığında, Hangi gün için vakte bağlandılar? Ayrım ve hüküm günü için. Ayrım ve hüküm gününü sana bildiren nedir? Yalanlayanların vay haline o gün! Öncekileri helâk etmedik mi? Sonra, geriden gelenleri de onların peşlerine takarız. Biz, suçlulara işte böyle yaparız. Yalanlayanların o gün vay haline! 77. sure (MÜRSELÂT) 1-19. ayet (Resmi: 77/İniş:33/Alfabetik:73)
Ve sûra üflendi. İşte bu, geleceği vaat edilen gündür. 50. sure (KAF) 20. ayet (Resmi: 50/İniş:34/ Alfabetik:49)
Saat yaklaştı, Ay yarıldı. Bir ayet/alâmet görseler yüz çeviriyorlar ve şöyle diyorlar: "Sürüp giden bir büyüdür bu!" 54. sure (KAMER) 1-2. ayet (Resmi: 54/İniş:37/Alfabetik:52)
Hayır, buluşma zamanları kıyamet saatidir. Ne korkunç, ne acıdır o saat! Kuşkusuz, suçlular, şaşkınlık ve çılgınlık içindedir. O gün yüzleri üstüne ateşe sürüklenirler. "Cehennemin dokunuşunu tadın bakalım!" 54. sure (KAMER) 46-48. ayet (Resmi: 54/İniş:37/ Alfabetik:52)
Ne zaman gelip çatacak diye kıyamet saatini soruyorlar sana. De ki: "Ona ilişkin bilgi Rabbim katındadır. Onu, vakti geldiğinde belirginleştirecek olan yalnız O'dur. Göklere de yere de ağır gelmiştir o. O size ansızın gelecektir, başka değil." Sen onu iyice biliyormuşsun gibi sana soruyorlar. De ki: "O'na ilişkin bilgi Allah katındadır, fakat insanların çokları bilmiyorlar."  7. sure (A'RAF) 187. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

 Gün olur, gök, bulutlarla yarılır ve melekler ardarda indirilir. 25. sure (FURKÂN) 25. ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)

 Sana dağlardan soruyorlar. De ki: "Rabbim onları un ufak edecektir." Yerlerini bomboş, dümdüz bırakacaktır." "Yerlerinde bir eğrilik de bir yumruluk da görmeyeceksin." O gün, eğip bükmesi olmayan davetçiye uyarlar. Rahman'ın huzurunda sesler kısılır, artık bir hışıltıdan başka bir şey işitmezsiniz. 20. sure (TÂHÂ) 105-108. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)

O beklenen müthiş olay olduğunda, Yoktur onun oluşunu yalanlayacak. Kimini alçaltır, kimini yükseltir. Yerküre bir sarsılışla sarsıldığında, Dağlar bir serpilişle serpildiğinde, Hepsi un ufak olup dağılmıştır. Ve sizler, üç çift / sınıf oluvermişsinizdir. İşte uğur ve mutluluk yâranı. Nedir uğur ve mutluluk yâranı? İşte şomluk ve bunalım yâranı. Nedir şomluk ve bunalım yâranı? Ve oluşta önde gidenler, yarışta önde gidenler… 56. sure (VÂKIA) 1-10. ayet (Resmi: 56/İniş:46/Alfabetik:107)
O söz tepelerine indiğinde, yeryüzünden onlar için bir dâbbe/debelenir gibi yürüyen bir canlı çıkarırız da o onlara, insanların bizim ayetlerimize gereğince inanmadıklarını söyler. O gün her ümmetin içinden ayetlerimizi yalanlayanlardan bir zümre derleriz de onlar, toplu halde ortaya sürülürler. Geldiklerinde Allah onlara: "Ayetlerimizi, ilminiz onları kuşatmadığı halde inkâr mı ettiniz yoksa ne yapıyordunuz?" der. İşledikleri zulümler yüzünden o söz tepelerine inmiştir; artık tek kelime söyleyemezler. 27. sure (NEML) 82-85. ayet (Resmi: 27/İniş:48/Alfabetik:81)

 Biz gökleri, yeri ve bunların arasındakileri hak olarak yarattık. O saat elbette gelecektir. Şimdi sen, uzanan elleri tut, güzel davran. 15. sure (HİCR) 85. ayet (Resmi: 15/İniş:54/Alfabetik:36)

Müthiş bir komut sesidir O. Onlar öylece bakakalacaklar. 37. sure (SÂFFÂT) 19. ayet (Resmi: 37/İniş:56/Alfabetik:90)

O kıyamet saatine ilişkin bilgi Allah katındadır. Yağmuru O yağdırır. O, rahimlerde olanı da bilir. Hiçbir benlik yarın ne kazanacağını bilmez. Ve hiçbir kimse hangi yerde öleceğini bilmez. Allah Alîm'dir, Habîr'dir. 31. sure (LOKMAN) 34. ayet (Resmi: 31/İniş:57/Alfabetik:59)

Küfre sapanlar şöyle dediler: "Kıyamet saati bize gelmez!" De ki: "Hayır, öyle değil! Gaybı bilen Rabbime yemin olsun ki, o size mutlaka ve mutlaka gelecektir! Göklerde ve yerde zerre miktarı bir şey bile Rabbimden gizli kalmaz." Zerreden daha küçük veya daha büyük hiçbir istisna olmamak üzere, her şey apaçık bir Kitap'ta belirlenmiştir. 34. sure (SEBE') 3. ayet (Resmi: 34/İniş:58/Alfabetik:91)

Allah'ı, kadrine / şanına yaraşır şekilde tanıyamadılar. Oysaki kıyamet günü, yeryüzü tamamen O'nun avucudur / avucundadır; gökler de O'nun sağ elinde / kudretinde dürülmüş haldedir. Şanı yücedir O'nun; arınmıştır onların ortak koştuklarından. Sura üflenmiştir; Allah'ın dilediği kimseler dışında göklerde kim var, yerde kim varsa çarpılıp yere yıkılmıştır. Sonra sura bir daha üflenmiştir. İşte hepsi ayağa kalkmış bakıyorlar. 39. sure (ZÜMER) 67-68. ayet (Resmi: 39/İniş:59/Alfabetik:114)
Onları, yaklaşan felaket günü hakkında uyar! Yürekler gırtlaklara dayanmıştır; habire yutkunurlar. Zalimlerin ne bir dostu vardır ne de sözü dinlenir bir şefaatçileri. 40. sure (MÜ'MİN) 18. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)

O saat elbette gelecektir; kuşku yok bunda. Fakat insanların çokları inanmazlar. 40. sure (MÜ'MİN) 59. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)

Gerçeğe ilişkin Kitap'ı ve adalet ölçüsünü indiren o Allah'tır. Nereden bileceksin, belki de kıyamet saati çok yakındır. Ona inanmayanlar onun çabucak gelmesini isterler. İman ederlerse ondan ürperirler ve bilirler ki o haktır. Dikkat edin, kıyamet saati hakkında tartışıp duranlar, geri dönüşü olmayan bir sapıklığın tam içindedirler. 42. sure (ŞÛRÂ) 17-18. ayet (Resmi: 42/İniş:62/Alfabetik:95)
Hiç kuşkusuz o, kıyamet saati için bir bilgidir. O halde sakın o saat hakkında şüpheye düşmeyin; bana uyun. Dosdoğru yol budur. 43. sure (ZUHRUF) 61. ayet (Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)

Göklerin ve yerin mülkü / saltanatı Allah'ındır. Kıyamet kopunca, işte o gün, gerçekleri hükümsüz kılanlar hüsrana uğrayacaklardır. 45. sure (CÂSİYE) 27. ayet (Resmi: 45/İniş:65/Alfabetik:15)

Gün olur, dağları yürütürüz de yeryüzünü çırılçıplak görürsün. İnsanları huzurumuzda toplamış, içlerinden hiçbirisini hesap dışı bırakmamışızdır. 18. sure (KEHF) 47. ayet (Resmi: 18/İniş:69/Alfabetik:54)

 Ve şu da bir gerçek ki biz, yeryüzündeki her şeyi, bitki bitirmeyen/kıtlık ve ölüme yol açan kupkuru bir toprak haline elbette getireceğiz. 18. sure (KEHF) 8. ayet (Resmi: 18/İniş:69/Alfabetik:54)

 O gün onları bırakmışızdır, birbirleri içinde dalgalanırlar. Sûra da üflenmiştir; hepsini bir araya toplamışızdır. 18. sure (KEHF) 99. ayet (Resmi: 18/İniş:69/Alfabetik:54)

Eğer Allah, insanları zulümlerine karşı cezalandırsaydı, yeryüzünde debelenen bir şey bırakmazdı. Ama öyle yapmıyor, onları belirli bir süreye kadar erteliyor. Süreleri geldiğinde ise ne bir saat geri kalırlar ne de öne geçebilirler. 16. sure (NAHL) 61. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)

Göklerin ve yerin gaybı Allah'ındır. O saate / dünyanın sonuna ilişkin emirse bir göz açıp yummak gibi, hatta ondan da yakındır. Allah her şeye kadirdir. 16. sure (NAHL) 77. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)

Yaklaştı insanlara hesapları! Ve onlar hâlâ gaflet içinde yüz çevirip durmadalar. 21. sure (ENBİYÂ) 1. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)

Gün olur göğü, yazı tomarlarını dürer gibi düreriz. İlk yaratılışta başladığımız gibi onu baştan yaparız. Üzerimizde bir vaat olarak biz bunu mutlaka yapacağız. 21. sure (ENBİYÂ) 104. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)

Eğer yüz çevirirlerse de ki: "Hepinize aynı şekilde, aynı düzeyde açıkladım. Artık bilmiyorum, tehdit edildiğiniz şey yakın mıdır, uzak mıdır?" Kuşkusuz O, sözün açığa vurulanını da bilir; saklamakta olduklarınızı da bilir. Bilmiyorum, belki de o, sizin için bir fitnedir. Belirli bir süreye kadar bir nimetlendirmedir. 21. sure (ENBİYÂ) 109.-111 ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)
Ye'cûc ve Me'cûc'ün önü açıldığı zaman onlar, her tepeden akın ederler. Hak olan vaat yaklaşmıştır. İnkâr edenlerin gözleri birden donup kalmıştır. "Vay başımıza! Biz bundan gafil bulunuyorduk. Hayır, biz zalimlerdik." derler. Siz ve Allah'ın berisinden, kulluk/kölelik ettikleriniz, cehennem odunusunuz. Hepiniz oraya gireceksiniz. 21. sure (ENBİYÂ) 96-98. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)
Yemin olsun Tûra, Satır satır yazılmış Kitap’a Ki açılıp yayılmış ince deri üzerine yazılmıştır. Yemin olsun düzenli bir biçimde bakılan o eve, Yemin olsun yükseltilmiş tavana, Yemin olsun o alevlerle kaynatılıp köpürtülmüş denize Ki hiç kuşkusuz, senin Rabbinin azabı meydana gelecektir. Ona engel olacak hiçbir şey yoktur. O gün gök bir çalkanışla çalkanır. Ve dağlar bir yürüyüşle yürür. Vay hallerine o gün, yalanlayanların Ki onlar bir batağa dalmış oynamaktadırlar. 52. sure (TÛR) 1-12. ayet (Resmi: 52/İniş:76/Alfabetik:106)
Derler ki: "Eğer doğru sözlülerseniz, bu vaat de zaman?" De ki: "Bilgi Allah'ın katındadır. Bana gelince, ben ancak açıkça uyaran biriyim." Onu yakından gördüklerinde, inkâr edenlerin yüzleri kötüleşti. Şöyle denildi: "O habire çağırıp durduğunuz şey budur." 67. sure (MÜLK) 25-27. ayet (Resmi: 67/İniş:77/Alfabetik:68)
El-Hâkka/geleceği kuşkusuz olan şey! Nedir o hâkka? O hâkkanın niteliğini sana bildiren nedir? 69. sure (HÂKKA) 1-3. ayet (Resmi: 69/İniş:78/Alfabetik:34)
Sûra bir üfleyişle üflendiğinde, Yer ve dağlar yükletilip birbirine bir çarpılışla parça parça edildiğinde, İşte o gün, olması gereken olmuştur. Gök yarılmıştır. O gün o, lime lime sarkmıştır. Melek de onun kenarlarındadır. Rabbinin arşını, o gün onların üstündeki sekiz taşır. 69. sure (HÂKKA) 13-17. ayet (Resmi: 69/İniş:78/Alfabetik:34)

 Soran birisi, geleceği kuşkusuz azabı sordu. Küfre sapanlar içindir o. Yoktur onu savacak. Yükselme boyutlarının / derecelerinin sahibi Allah'tandır o. 70. sure (MEÂRİC) 1-3. ayet (Resmi: 70/İniş:79/Alfabetik:62)

Artık güzel bir sabırla sabret! Onlar onu çok uzak görüyorlar. Biz ise onu çok yakın görüyoruz. O gün gök, erimiş bir maden gibi olur. Dağlar, atılmış, renkli yün gibi olur. En yakın dostlar birbirlerinin halini sormaz/bir dost bir dostundan bir şey isteyemez. Birbirlerine gösterilirler. Suçlu, o günün azabından kurtulmak için oğullarını fidye vermeyi bile ister. Eşini, kardeşini, Kendisini kucaklayıp barındıran ailesini. Ve yeryüzündeki insanların tümünü fidye verip kendisini kurtarmayı ister. 70. sure (MEÂRİC) 5-14. ayet (Resmi: 70/İniş:79/Alfabetik:62)
Hangi şeyden sorup duruyorlar birbirlerine? O büyük haberden mi? Ki onda tartışma içindedirler. Hayır, sandıkları gibi değil! Yakında bilecekler. Hayır, hayır! Düşündükleri gibi değil, yakında bilecekler. 78. sure (NEBE) 1-5. ayet (Resmi: 78/İniş:80/Alfabetik:79)
Hiç kuşkusuz, o ayırma ve hüküm günü kesin olarak belirlenmiştir. Sûra üfürüldüğü gün, bölükler halinde geleceksiniz. Gök açılmış, kapı kapı oluvermiştir. 78. sure (NEBE) 17-19. ayet (Resmi: 78/İniş:80/Alfabetik:79)
Yemin olsun, çekip koparanlara/yay çekenlere/kuyudan su çekenlere / bağsız-bekçisiz koşan atlara / ayrılık yüzünden hasret çekenlere / daldırıp daldırıp çıkaranlara, Yemin olsun, rahatça, incitmeden çekenlere / düğümü hünerle çözenlere / bir yerden bir yere gidenlere / coşkuyla iç çekenlere, Yemin olsun, boşlukta yahut suda yüzüp gidenlere, Derken öne geçip yarışı kazananlara, Bir iş ve oluşu çekip çevirenlere Ki o gün şiddetle sarsacak olan sarsacaktır. Onu, ardı sıra gelen izleyecektir. Bazı kalpler o gün kaygıdan titreyecektir. Onların gözleri yerlere eğilecektir. 79. sure (NÂZİÂT) 1-9. ayet (Resmi: 79/İniş:81/Alfabetik:78)

O güç yetmez büyük felaket geldiğinde, O gün insan, uğrunda gayret sarf ettiği şeyi hatırlar. Gören kişi için cehennem apaçık ortaya çıkarılmıştır. 79. sure (NÂZİÂT) 34-36. ayet (Resmi: 79/İniş:81/Alfabetik:78)
O saatten soruyorlar sana, "gelip demir atması ne zaman?" diye. Nerede sende, onu hatırlatacak şey! Ona ilişkin bilginin sonu Rabbine varır. Sen sadece, ondan korkanları uyaransın. Onu gördükleri gün onlar, dünyada sanki bir akşam veya onun kuşluk vaktinden başka kalmamışa dönerler. 79. sure (NÂZİÂT) 42-46. ayet (Resmi: 79/İniş:81/Alfabetik:78)
Gök yarılıp parçalandığı Ve Rabbini dinleyip de hakkın belirişine araç kılındığı zaman! Ve yer uzatıldığı Ve içindekini atıp boşaldığı Ve Rabbini dinleyip de hakkın belirişine araç kılındığı zaman! Ey insan, sen Rabbine varmak için çok didinecek, sonunda O'na kavuşacaksın! 84. sure (İNŞIKAK) 1-6. ayet (Resmi: 84/İniş:83/Alfabetik:44)
Kıyametin kopacağı gün, günahkârlar sus pus olacaklardır. Allah'a ortak tuttukları arasından, kendileri için şefaatçiler çıkmayacaktır. Kendi yandaşlarına nankörlük etmektedir onlar. Saat gelip çattığı gün, o gün, hepsi birbirinden ayrılacaktır. 30. sure (RÛM) 12-14. ayet (Resmi: 30/İniş:84/Alfabetik:87)

İnsanlar sana kıyametin saatinden soruyorlar. De ki: "Ona ilişkin bilgi Allah katındadır." Ne bilirsin, belki de o saat yakındır! 33. sure (AHZÂB) 63. ayet (Resmi: 33/İniş:97/Alfabetik:4)

 Kıyametin ansızın tepelerine inmesinden başka neyi bekliyorlar? Onun belirtileri zaten gelmiştir. O onlara gelip çatınca, ibret almaları neye yarar?! 47. sure (MUHAMMED) 18. ayet (Resmi: 47/İniş:99 /Alfabetik:64)

 İkinizin de üzerine ateşten bir alev ve erimiş bakır / duman gönderilir de başarılı olamazsınız. Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz? Gök yarılarak, eriyip kızarmış yağ/kırmızıya boyanmış deri gibi bir gül haline geldiği zaman, Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayacaksınız yalan? O gün günahlarından ne cin sorguya çekilir ne de insan. Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayacaksınız yalan? 55. sure (RAHMÂN) 35-40. ayet (Resmi: 55/İniş:89/Alfabetik:86)

Ey insanlar! Rabbinizden korkun! Çünkü kıyamet saatinin zelzelesi gerçekten çok büyük bir şeydir. Onu göreceğiniz gün, her emzikli kadın, emzirdiğinden vazgeçer ve her gebe kadın, taşıdığını düşürür. Sen o gün insanları sarhoşlar halinde görürsün; oysaki onlar sarhoş değillerdir, ama Allah'ın azabı çok şiddetlidir. 22. sure (HAC) 1-2. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)

Ve saat mutlaka gelecektir. Kuşku yok onda. Ve Allah kabirlerdeki şuurlu varlıkları diriltecektir. 22. sure (HAC) 7. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)


2. KIYAMETİN KOPMASI, SUR'A ÜFLEYİŞ VE BERZAH'TAN ÇIKIŞ: 


 Kıyamet, Kopmasıyla Her Şeyin Yok Olması, Yok Olan ve Ölen Şeylerin Yeniden Yaratılıp Diriltilerek Ayağa Kalkması, Mahşere / Hesap Alanına Doğru Yönelmesi ve Sürekli Ahiret Hayatının Başlamasıdır. Gökler ve Yer Yenisiyle Değiştirilir

a)   Kıyametin Kopması  
           

 Kıyametin kopması, yer ve göklerin ve tüm varlıkların bu alemdeki ömürlerinin sona erdirilerek, başka bir alemde yeniden yaratılıp hayat bulması demektir.

 Kıyamet bir anlamda, yer ve göklerin ve burada bulunan tüm varlıkların tümden ve toptan ölümü ve bir halden ve âlemden bir başka hal ve âleme geçmesi demektir.


O gün yerküre başka bir yerküreye dönüştürülür. Gökler de öyle. Hepsi o Vâhid ve Kahhâr olan Allah'ın huzurunda dikilir. 14. sure (İBRÂHİM) 48. ayet (Resmi: 14/İniş:72/ Alfabetik:40)

Gün olur göğü, yazı tomarlarını dürer gibi düreriz. İlk yaratılışta başladığımız gibi onu baştan yaparız. Üzerimizde bir vaat olarak biz bunu mutlaka yapacağız. 21. sure (ENBİYÂ) 104. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)

 Yer üzerinde bulunan herkes yok olacaktır. Sadece o bağış ve celal sahibi Rabbinin yüzü kalacaktır. 55. sure (RAHMÂN) 26-27. ayet (Resmi: 55/İniş:89/Alfabetik:86)

"Kıyamet günü nerede / ne zaman?" diye sorar. Göz şimşek çaktığında, Ay tutulduğunda, Ve Güneş'le Ay bir araya getirildiğinde, Der ki insan o gün: "Kaçılacak yer nerede?" Hayır, yok sığınacak yer! Varılıp durulacak yer Rabbinin huzurudur o gün. 75. sure (KIYÂMET) 6-12. ayet (Resmi: 75/İniş:31/Alfabetik:56)
Gök çatlayıp yarıldığı zaman, Yıldızlar dökülüp saçıldığı zaman, Denizler fışkırtıldığı zaman, Kabirler deşildiği zaman, Benlik, bilmiş olacaktır önden gönderdiğini de arkaya bıraktığını da. 82. sure (İNFİTÂR) 1-5. ayet (Resmi: 82/İniş:82/Alfabetik:42)

b) Kıyamette Sur'a Üfürüldüğünde (Genel)


 Kıyamet gününde de mülk ve yönetim Allah’ındır (6/Enam/73). Kıyamet, sur’u üflemekten sorumlu meleğin (İsrafil) sur’u üflemesiyle kopacaktır. Sur’a iki defa üflenecektir. Bunun anlamı, kıyametin iki safhada tamamlanacağı demek olsa gerek.


Gökleri ve yeri hak olarak yaratan da O'dur. "Ol!" dediği gün, hemen oluverir. Sözü haktır O'nun. Sûra üfleneceği gün de mülk ve yönetim O'nundur. Âlim'dir, görünmeyeni de görüneni de bilen O'dur. O'dur Hakîm, O'dur Habîr. 6. sure (EN'ÂM) 73. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)

O gün onları bırakmışızdır, birbirleri içinde dalgalanırlar. Sûra da üflenmiştir; hepsini bir araya toplamışızdır. 18. sure (KEHF) 99. ayet (Resmi: 18/İniş:69/Alfabetik:54)

O gün sûra üfürülür ve günahkârları o gün gözleri gömgök bir halde haşrederiz. 20. sure (TÂHÂ) 102. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)

Sûra üfürüldüğünde, aralarında artık soy sop / şuna buna mensup olmalar söz konusu edilemez. Birbirlerini soruşturamazlar da. 23. sure (MÜ'MİNÛN) 101. ayet (Resmi: 23/İniş:74/Alfabetik:70)

Sûra üfürüleceği gün, Allah'ın dilediği dışında herkes, göklerdekiler, yerdekiler dehşet içinde kalacaktır. Hepsi boynunu bükmüş bir halde O'nun huzuruna gelir. 27. sure (NEML) 87. ayet (Resmi: 27/İniş:48/Alfabetik:81)

O boruya üfürüldüğünde, 74. sure (MÜDDESSİR) 8. ayet (Resmi: 74/İniş:4/Alfabetik:67)

Sûra üfürüldüğü gün, bölükler halinde geleceksiniz. 78. sure (NEBE) 18. ayet (Resmi: 78/İniş:80/Alfabetik:79)


(1)  Sur'a birinci üfleyişte


 İlk üfleyiş (Birinci safha); diri olan tüm varlıklar ölür:


Ve sûra üflendi. İşte bu, geleceği vaat edilen gündür. 50. sure (KAF) 20. ayet (Resmi: 50/İniş:34 /Alfabetik:49)

Sûra bir üfleyişle üflendiğinde, Yer ve dağlar yükletilip birbirine bir çarpılışla parça parça edildiğinde, İşte o gün, olması gereken olmuştur. Gök yarılmıştır. O gün o, lime lime sarkmıştır. Melek de onun kenarlarındadır. Rabbinin arşını, o gün onların üstündeki sekiz taşır. 69. sure (HÂKKA) 13-17. ayet (Resmi: 69/İniş:78/Alfabetik:34)
Sura üflenmiştir; Allah'ın dilediği kimseler dışında göklerde kim var, yerde kim varsa çarpılıp yere yıkılmıştır. Sonra sura bir daha üflenmiştir. İşte hepsi ayağa kalkmış bakıyorlar. 39. sure (ZÜMER) 68. ayet (Resmi: 39/İniş:59/Alfabetik:114)


(2)  Sur'a ikinci üfleyişte


 İkinci üfleyiş (İkinci safha); ölmüş olan tüm varlıklar dirilir:


Sura üflenmiştir; Allah'ın dilediği kimseler dışında göklerde kim var, yerde kim varsa çarpılıp yere yıkılmıştır. Sonra sura bir daha üflenmiştir. İşte hepsi ayağa kalkmış bakıyorlar. 39. sure (ZÜMER) 68. ayet (Resmi: 39/İniş:59/Alfabetik:114)

Sûra üfürülmüştür! Bak, işte kabirlerden, Rablerine doğru akın akın gidiyorlar. Şöyle diyecekler: "Vay başımıza gelene! Kim kaldırdı bizi mezarımızdan? Rahman'ın vaat ettiği işte bu! Peygamberler doğru söylemişler." 36. sure (YÂSÎN) 51-52. ayet (Resmi: 36/İniş:41/Alfabetik:108)

RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal

Selam...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder