28. KUR'AN, EN DOĞRU YOLA SEVK EDER:
“Şüpheniz
olmasın ki bu Kur'an en
kalıcı, en doğru olana kılavuzlar ve müminlere şu yolda müjde verir: Hayra ve barışa yönelik işler yapanlar
için büyük bir ödül vardır.” (17. sure (İSRÂ) 9. ayet)
“Eğer biz onu yabancı dilde bir
Kur'an yapsaydık, elbette şöyle diyeceklerdi: "Ayetleri ayrıntılı
kılınmalı değil miydi?/Arap'a yabancı dil mi?/ister yabancı dilde, ister Arapça!"
De ki: "O, iman edenler için bir kılavuz, bir şifadır. İnanmayanlara gelince, onların
kulaklarında bir ağırlık vardır. Ve Kur'an, onlar için bir körlüktür.
Böylelerine, çok uzak bir mekândan seslenilmektedir." (41. sure (FUSSİLET) 44. ayet)
29. KUR'AN, KÂFİRLERLE ARASINA ENGEL:
“Kur'an okuduğunda, seninle, âhirete
inanmayanlar arasına gizli bir perde çekeriz.” (17. sure (İSRÂ) 45. ayet)
“Kalpleri üzerine, onu anlamamaları için
kabuklar geçiririz, kulaklarına da bir ağırlık koyarız. Rabbini yalnız Kur'an'da andığın
zaman, nefretle geriye dönüp kaçarlar.” (17. sure (İSRÂ) 46. ayet)
“Kendisine
Rabbinin ayetleri hatırlatıldığı halde, onlardan yüz çeviren ve iki elinin
hazırlayıp önden gönderdiği şeyleri unutandan daha zalim kim olabilir? Şu bir gerçek ki, biz onların kalpleri
üzerine onu anlamamaları için kabuklar geçirdik, kulakları içine de ağırlıklar
koyduk. Onları
hidayete çağırsan da bu durumda hidayete asla ulaşamazlar.” (18. sure (KEHF) 57. ayet)
“Biz onu
Arapça konuşmayanlardan birine indirseydik de, O onu onlara okusaydı, yine de
ona inanmayacaklardı. Biz onu suçluların kalplerine işte böyle yolladık. Acıklı azabı
görünceye değin ona inanmazlar.” (26. sure
(ŞUARA) 198-201. ayet)
“Yemin olsun
ki, biz bu Kur'an'da insanlar için her türlü örneği verdik. Sen onlara bir
mucize getirsen, o inkâr edenler mutlaka şöyle diyeceklerdir: "Siz, eskiyi
hükümsüz kılanlardan başkası değilsiniz." İlimden nasipsizlerin kalpleri üzerine
Allah işte böyle mühür basıyor.” (30. sure
(RÛM) 58-59. ayet)
“Dediler ki: "Bizi çağırdığı o şeye
karşı kalplerimiz kılıflar içinde; kulaklarımızda bir ağırlık, seninle bizim
aramızda da bir perde var. O halde, sen işini yap, muhakkak biz de işimizi yapacağız." (41. sure (FUSSİLET) 5. ayet)
“Eğer biz onu
yabancı dilde bir Kur'an yapsaydık, elbette şöyle diyeceklerdi: "Ayetleri
ayrıntılı kılınmalı değil miydi?/Arap'a yabancı dil mi?/ister yabancı dilde,
ister Arapça!" De ki: "O, iman edenler için bir kılavuz, bir şifadır. İnanmayanlara gelince, onların
kulaklarında bir ağırlık vardır. Ve Kur'an, onlar için bir körlüktür.
Böylelerine, çok uzak bir mekândan seslenilmektedir." (41. sure (FUSSİLET) 44. ayet)
“Peki bunlar, Kur'an'ın anlamını inceden
inceye düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpleri üzerinde kilitler mi var?” (47. sure (MUHAMMED) 24. ayet)
30. KUR'AN, CİNLER DE DİNLER:
“Bir zaman, cinlerden bir topluluğu,
Kur'an'ı dinlemeleri için sana yöneltmiştik. Onu dinlemeye hazır hale geldiklerinde:
"Susup dinleyin!" dediler. Dinleme bitirilince de uyarıcılar olarak
kendi toplumlarına döndüler. Dediler ki: "Ey toplumumuz! Biz; Mûsa'dan sonra indirilen,
kendinden öncekini doğrulayan, hakka ve dosdoğru yola ileten bir Kitap
dinledik." "Ey toplumumuz! Allah'ın davetçisine uyun, ona iman
edin ki Allah, günahlarınızdan bir kısmını bağışlasın ve sizi acıklı bir
azaptan korusun!" (46.
sure (AHKAF) 29-31. ayet)
“De ki: "Cinlerden bir topluluğun
dinleyip şunu söyledikleri bana vahyolundu: 'Gerçekten biz, hayranlık verici
bir Kur'an dinledik." "Doğruya ve hayra kılavuzluyor. Biz de
inandık ona. Artık Rabbimize hiç kimseyi asla ortak koşmayacağız." (72. sure (CİN) 1-2. ayet)
31. KUR'AN, İNANANLARA RAHMET VE ŞİFADIR:
“Ey
insanlar! İşte size Rabbinizden bir öğüt, gönüller derdine bir şifa, inananlara
bir kılavuz ve bir rahmet geldi.” (10. sure
(YÛNUS) 57. ayet)
“Biz
Kur'an'dan, inananlar
için şifa ve rahmet olacak şeyler indiriyoruz. Ama bu, zalimlerin yıkımını
artırmaktan başka katkı sağlamıyor.” (17. sure (İSRÂ) 82. ayet)
“Ancak, Rabbinden bir rahmet müstesna. Kuşkusuz, O'nun sana lütfu pek
büyüktür.” (17. sure
(İSRÂ) 87. ayet)
“Ve elbette o, inananlara bir kılavuz ve
rahmettir.” (27. sure (NEML) 77. ayet)
“Sen bu
Kitap'ın sana indirileceği ummuyordun; Rabbinden bir rahmet olarak geldi. O halde küfre sapanlara sakın destekçi
olma.” (28. sure
(KASAS) 86. ayet)
“Karşılarında
okunup duran bir kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu? Bunda, inanan bir toplum için elbette ki
bir rahmet ve bir öğüt vardır.” (29. sure
(ANKEBÛT) 51. ayet)
“Muştulayıcı ve uyarıcı olarak. Onların pek çoğu yüz çevirdi; kulak
verip dinlemezler onlar.” (41. sure (FUSSİLET) 4. ayet)
“Eğer biz onu
yabancı dilde bir Kur'an yapsaydık, elbette şöyle diyeceklerdi: "Ayetleri
ayrıntılı kılınmalı değil miydi?/Arap'a yabancı dil mi?/ister yabancı dilde, ister Arapça!"
De ki: "O, iman edenler için bir kılavuz, bir şifadır. İnanmayanlara gelince, onların
kulaklarında bir ağırlık vardır. Ve Kur'an, onlar için bir körlüktür.
Böylelerine, çok uzak bir mekândan seslenilmektedir." (41. sure (FUSSİLET) 44. ayet)
“Bu Kur'an, insanların kalp
gözlerini açacak ışıklardan oluşur. Gereğince inanan bir toplum için de bir kılavuz ve bir rahmettir o.” (45. sure (CÂSİYE) 20. ayet)
32. KUR'AN, HARİKULADE-DOĞAÜSTÜ:
“De ki: "Yemin olsun, eğer insanlar ve
cinler şu Kur'an'ın bir benzerini getirmek üzere bir araya toplansalar,
birbirlerine de destek olsalar, onun bir benzerini yine de ortaya getiremezler." (17. sure (İSRÂ) 88. ayet)
“Tâ, Sîn. İşte
bunlar Kur'an'ın ve açık seçik beyanda bulunan Kitap'ın ayetleridir.” (27. sure (NEML) 1. ayet)
“Eğer biz bu Kur'an'ı bir dağın üzerine
indirseydik, her halde sen onu huşû ile boynunu bükmüş, çatlayıp yarılmış
görürdün. Biz bu
örnekleri insanlara hep veriyoruz ki, inceden inceye düşünebilsinler.” (59. sure (HAŞR) 21. ayet)
33. KUR'AN İLE ALAY ETMEK:
“Ayetlerimiz hakkında lakırdıya dalanları
gördüğünde, onlar başka bir söze dalıncaya değin onlardan yüz çevir. Eğer şeytan sana unutturursa,
hatırladıktan sonra o zalimler topluluğu ile oturma.” (6. sure (EN'ÂM) 68. ayet)
“Onlara
sorarsan elbette şöyle diyeceklerdir: "Lakırdıya dalmış, şakalaşıyorduk,
hepsi bu!" De ki: "Allah ile, O'nun ayetleriyle, O'nun resulüyle mi
eğleniyordunuz? " (9. sure (TEVBE) 65. ayet)
“İşte böyle! Cezaları cehennemdir. Çünkü
nankörlük ettiler; ayetlerimi ve resullerini eğlence aracı yaptılar.” (18. sure (KEHF) 106. ayet)
34. KUR'AN, SADECE SAMİMİ OLANLAR
ANLAYABİLİR:
“Kur'an okuduğunda, seninle, âhirete
inanmayanlar arasına gizli bir perde çekeriz.” (17. sure (İSRÂ) 45. ayet)
“Kendisine
Rabbinin ayetleri hatırlatıldığı halde, onlardan yüz çeviren ve iki elinin
hazırlayıp önden gönderdiği şeyleri unutandan daha zalim kim olabilir? Şu bir gerçek ki, biz onların kalpleri
üzerine onu anlamamaları için kabuklar geçirdik, kulakları içine de ağırlıklar
koyduk. Onları hidayete çağırsan da bu durumda hidayete asla ulaşamazlar.”(18. sure (KEHF) 57. ayet)
“Ona, arındırılmışlardan başkası dokunmaz.” (56. sure (VÂKIA) 79. ayet)
35. KUR'AN, TEK KAYNAK:
“Kur'an'ı,
iyice okuyup düşünmüyorlar mı? Eğer o, Allah'tan başka birinin katından gelseydi, elbette ki onun içinde
birçok ihtilaf bulacaklardı.” (4. sure
(NİSA) 82. ayet)
“Sana da Kitap'ı hak olarak indirdik.
Kitap'tan onun yanında bulunanı tasdikleyici ve onu denetleyip güvenilirliğini
sağlayıcı olarak... O halde onlar arasında Allah'ın indirdiğiyle hükmet,
Hak'tan sana gelenden uzaklaşıp onların keyiflerine uyma. Sizden her biri için bir yol/şerîat ve
bir yöntem belirledik. Allah dileseydi sizi elbette bir tek ümmet yapardı. Ama size
vermiş olduklarıyla sizi imtihana çeksin diye öyle yapmamıştır. O halde
hayırlarda yarışın. Tümünüzün dönüşü Allah'adır. O size, tartışmış olduğunuz
şeylerin esasını bildirecektir.” (5. sure (MÂİDE) 48. ayet)
“Sen de aralarında, Allah'ın indirdiğiyle
hükmet. Onların keyiflerine uyma. Dikkat et de Allah'ın sana indirdiğinin bir kısmından seni
uzaklaştırıp fitneye düşürmesinler. Eğer yüz çevirirlerse bil ki, Allah onları
bazı günahları yüzünden belaya çarptırmak istiyor. Zaten insanların birçokları
doğru yoldan iyice sapmış bulunuyorlar. Yoksa cahiliye devrinin hükmünü mü
arıyorlar? Gerçeği görebilen
bir toplum için, Allah'tan daha güzel hüküm veren kim vardır?” (5. sure (MÂİDE) 49-50. ayet)
“Sor:
"Tanıklık bakımından hangi şey daha büyüktür?" De ki: "Benimle sizin aranızda Allah
tanıktır. Bu Kur'an bana vahyolundu ki, onunla sizi ve ulaştığı herkesi uyarayım. Siz gerçekten Allah'ın yanında
başka ilahların bulunduğuna tanıklık ediyor musunuz?" De ki: "Ben
buna tanıklık etmiyorum." De ki: "O, sadece tek bir tanrıdır! Ve ben,
sizin ortak tuttuğunuz şeylerden uzağım!" (6. sure (EN'ÂM) 19. ayet)
“Yeryüzünde
debelenen hiçbir canlı, iki kanadıyla uçan hiçbir kuş istisna olmamak üzere
hepsi sizin gibi ümmetlerdir. Biz bu Kitap'ta, herhangi bir şeyi ne eksik bıraktık ne fazla yaptık. Onlar, sonunda Rableri önünde
haşredilirler.” (6. sure
(EN'ÂM) 38. ayet)
“Bir kitaptır
bu; sana indirildi, onunla uyarıda bulunasın diye ve inananlar için bir öğüt ve
düşündürme olarak... O halde, bundan dolayı göğsünde bir sıkıntı olmasın. Rabbinizden size indirilene uyun; O'nun
berisinden bir takım velilerin ardına düşmeyin! Siz ne kadar da az öğüt
alıyorsunuz!” (7. sure
(A'RAF) 2-3. ayet)
“Göklerin ve
yerin melekûtuna, Allah'ın yarattığı herhangi bir şeye bakmadılar mı; ecellerinin
gerçekten yaklaşmış olabileceğini düşünmediler mi? Peki, bu Kur'an'dan sonra hangi hadise/söze
iman ediyorlar?” (7. sure (A'RAF) 185. ayet)
“Ayetlerimiz
onlara açık seçik parçalar halinde okunduğu zaman, bize ulaşmayı ummayanlar
şöyle dediler: "Bundan başka bir Kur'an getir yahut bunu değiştir." De ki: "Onu kendiliğimden değiştirmem
benim için söz konusu olamaz. Ben sadece bana vahyolunana uyuyorum. Rabbime isyan edersem, büyük bir günün
azabından korkuya düşerim." (10. sure (YÛNUS) 15. ayet)
“Onların çoğu
sanıdan başka bir şeyin ardınca gitmiyor. Doğrusu da şu ki sanı, haktan hiçbir
şey ifade etmez. Allah, onların yaptıklarını iyice bilmektedir. Bu Kur'an, Allah'ın berisinden birilerince
yalan isnatlarla oluşturulmuş değildir. O, kendinden öncekinin tasdiki ve Kitap'ın ayrıntılı kılınmasıdır. Kuşku ve çelişme yoktur onda. Âlemlerin
Rabbi'ndendir o.” (10. sure (YÛNUS) 36-37. ayet)
“Kendilerine
kitap verdiklerimiz, sana indirilenle ferahlarlar. Ama hiziplerden bazıları
onun bir kısmını inkâr ederler. De ki: "Bana, yalnız Allah'a kulluk etmem,
O'na ortak koşmamam emredildi. Ben O'na yakarır, O'na davet ederim. Dönüşüm de
O'nadır." İşte biz o
Kur'an'ı Arapça bir hüküm kaynağı olarak indirdik. Eğer sana gelen ilimden
sonra onların keyiflerine uyarsan, Allah'tan sana ne bir dost nasip olur ne de
bir koruyucu.” (13. sure (RA'D) 36-37. ayet)
“Şüpheniz olmasın ki bu Kur'an en kalıcı, en
doğru olana kılavuzlar ve
müminlere şu yolda müjde verir: Hayra ve barışa yönelik işler yapanlar için
büyük bir ödül vardır.” (17. sure (İSRÂ) 9. ayet)
“Biz, gerçeği, Kur'an'da türlü biçimlerde
ifade ettik ki, düşünüp anlayabilsinler. Fakat bu onların sadece kaçışlarını artırıyor.” (17. sure (İSRÂ) 41. ayet)
“Az kalsın seni, sana vahyettiğimizden
uzaklaştırarak ondan gayrısını bize isnat edesin diye fitneye düşüreceklerdi.
İşte o takdirde seni dost edinirlerdi. Eğer biz seni sağlamlaştırmamış olsaydık, yemin olsun, onlara
birazcık meylediverecektin. İşte o zaman sana, hayatın da ölümün de katmerli
acılarını tattırdık. Ve bize karşı hiçbir yardımcı da bulamazdın.” (17. sure (İSRÂ) 73-75. ayet)
“Ve sana
ruhtan sorarlar. De ki: "Ruh,
Rabbimin emrindendir. Ve size, ilimden sadece az bir şey verilmiştir." (17. sure (İSRÂ) 85. ayet)
“Rabbinin kitabından sana vahyedileni oku.
O'nun kelimelerini değiştirecek hiçbir kudret yoktur. O'nun dışında bir sığınak/bir dayanak
asla bulamazsın. “ (18. sure
(KEHF) 27. ayet)
“Yemin olsun, biz, bu Kur'an'da, insanlar
için her türlü örneği değişik ifadelerle gözler önüne koyduk. İnsan ise varlığın, tartışmaya en çok
tutkun olanıdır.” (18. sure
(KEHF) 54. ayet)
“De ki: "Rabbimin kelimeleri için deniz
mürekkep olsa, Rabbimin kelimeleri tükenmeden önce deniz mutlaka biter. Bir o kadarını daha getirsek de
yetmez." (18. sure
(KEHF) 109. ayet)
“Yoksa O'nun
dışında bazı ilahlar mı edindiler? De ki: "Susturucu delilinizi getirin!Benimle beraber olanların da benden
öncekilerin de Zikir'i budur. Ne yazık ki onların çokları hakkı bilmezler; bu yüzden de yüz
çevirirler." (21. sure
(ENBİYÂ) 24. ayet)
“Onlar O'nun sözünün önüne geçmezler; onlar
yalnız O'nun emriyle iş yaparlar.” (21. sure
(ENBİYÂ) 27. ayet)
“İnsanlardan öylesi vardır ki, Allah yolundan
bilgisizce saptırmak için hadis/laf eğlencesi satın alır ve onu alay konusu
edinir. İşte böylelerine rezil edici bir azap vardır.Ayetlerimiz ona okunduğunda,
böbürlenerek yüzünü çevir. Sanki onları hiç işitmemiştir, sanki kulaklarında
bir ağırlık vardır. İşte böylesini, korkunç bir azapla muştula.” (31. sure (LOKMAN) 6-7. ayet)
“Andolsun, biz bu Kur'an'da insanlara her
türden örnekler verdik ki düşünüp öğüt alabilsinler. Bunu, eğri büğrüsü olmayan Arapça bir Kur'an
olarak indirdik
ki, korunup sakınabilsinler. Allah; hakkında birbiriyle didişen ortakların
bulunduğu bir adamla, bir tek ere teslim olan bir adamı örnek verdi. Örnek
olarak bu ikisi eşit olur mu? Hamd, yalnız Allah'adır. Ama onların çokları
bilmiyorlar.” (39. sure
(ZÜMER) 27-29. ayet)
“Onu aceleye getiresin diye dilini onunla
hareketlendirme! Onu toplamak ve okumak bize düşer.” (75. sure (KIYÂMET) 16-17. ayet)
“O halde, biz onu okuduğumuzda, sen onun
okunuşunu izle. Sonra onu açıklamak da bizim işimiz olacaktır.” (75. sure (KIYÂMET) 19-19. ayet)
36. KUR'AN, KİTAP EHLİ TANIR:
“Kendilerine kitap verdiklerimiz, onu öz
oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Bununla birlikte, içlerinden bir zümre, bilip durdukları halde
gerçeği gizliyorlar.” (2. sure (BAKARA) 146. ayet)
“O kendilerine kitap verdiklerimiz var ya,
onu, öz oğullarını tanıdıkları gibi tanıyıp bilirler. Ama öz benliklerini hüsrana uğratan
bunlar, iman etmezler.” (6. sure (EN'ÂM) 20. ayet)
Selam...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder