15. KUR’AN, ALLAH'TAN GELEN GÖNÜL
GÖZLERİDİR:
“Gerçek şu ki, size Rabbinizden gönül gözleri
gelmiştir. Kim görürse
kendisi yararına, kim körlük ederse kendisi zararına... Ben sizin üzerinize bekçi
değilim.” (6. sure
(EN'ÂM) 104. ayet)
“Onlara bir ayet getirmediğinde,
"onu da şuradan buradan derleseydin ya," diye konuşurlar. De ki:
"Ben sadece Rabbimden bana vahyedilene uyuyorum. Bu, Rabbinizden gelen gönül gözleridir, doğruya kılavuzdur, iman eden bir toplum
için rahmettir." (7. sure (A'RAF) 203. ayet)
16. KUR'AN, İNSANLARIN KALP GÖZLERİNİ AÇACAK
IŞIKLARDAN OLUŞUR:
“Bu Kur'an, insanların kalp gözlerini açacak
ışıklardan oluşur. Gereğince
inanan bir toplum için de bir kılavuz ve bir rahmettir o.” (45. sure (CÂSİYE) 20. ayet)
17. KUR'AN, HER ŞEYİ AÇIK SEÇİK GÖSTEREN BİR
IŞIKTIR:
“Ey insanlar! Size Rabbinizden apaçık, çok parlak ve
güçlü bir kanıt gelmiştir. Biz size, her şeyi açık seçik gösteren bir ışık
gönderdik.” (4. sure (NİSA) 174. ayet)
18. KUR'AN, YALNIZ ALLAH TARAFINDAN YAZILMIŞ
OLABİLİR:
“Bu Kur'an, Allah'ın berisinden
birilerince yalan isnatlarla oluşturulmuş değildir. O, kendinden öncekinin tasdiki ve
Kitap'ın ayrıntılı kılınmasıdır. Kuşku ve çelişme yoktur onda. Âlemlerin
Rabbi'ndendir o.” (10. sure
(YÛNUS) 37. ayet)
19. KUR'AN, ŞEYTANLAR İFŞA EDEMEZLER,
İNDİREMEZLER:
“Onu şeytanlar indirmedi. Onlara
yaraşmaz, zaten güçleri de yetmez. Çünkü onlar, dinleyişten azledilmişlerdir.” (26. sure (ŞUARA) 210-212. ayet)
20. KUR'AN, ÇARPITILMASI:
"Siz beni, Allah'a nankörlük etmeye ve
hakkında hiçbir bilgim olmayan şeyi O'na ortak koşmaya çağırıyorsunuz. Bense
sizi o Azîz ve Gaffâr olana davet ediyorum." (40. sure (MÜ'MİN) 42. ayet)
“İnkâr edenler dediler ki: "Şu
Kur'an'ı dinlemeyin! O okunurken yaygara koparın ki, galip gelesiniz." (41. sure (FUSSİLET) 26. ayet)
21. KUR'AN'DAN ÇEVİRMEK, SAPTIRMAK:
“Allah'ın ayetleri sana indirildikten
sonra sakın seni geri çevirmesinler. Rabbine yakar / Rabbine çağır. Sakın şirke bulaşanlardan olma.” (28. sure (KASAS) 87. ayet)
22. KUR'AN, ÖĞRENMESİ KOLAY:
“Yemin olsun ki, biz, Kur'an'ı öğüt ve
ibret için kolaylaştırdık. Fakat düşünen mi var?!”(54. sure (KAMER) 17,22,32,40. ayet)
23. KUR'AN, KUSURSUZ:
“Hamd o Allah'a ki, kuluna Kitap'ı,
kendisinde hiçbir eğiklik ve çelişme yapmaksızın indirdi. Katından dosdoğru gelen açık bir söz
olarak indirdi onu. Ki, zorlu
bir iş ve oluş konusunda uyarsın ve barışa yönelik hayırlı ameller sergileyen
müminlere, kendileri için güzel bir ödül öngörüldüğünü muştulasın...” (18. sure (KEHF) 1-2. ayet)
24. KUR'AN, ALLAH'TAN:
“Azîz ve Rahîm'in indirdiği üzeresin.” (36. sure (YÂSÎN) 5. ayet)
25. KUR'AN, TÜM İNSANLAR İÇİN:
“Kendilerine Kitap'ı verdiklerimiz onu,
okunuşunun hakkını vererek okurlar. İşte onlar ona inanırlar. Onu inkâr edenlere gelince, onlar
hüsrana uğrayanların ta kendileridir.” (2. sure (BAKARA) 121. ayet)
“Ehlikitap'tan öyleleri var ki, Allah'a,
size indirilene ve kendilerine indirilene inanırlar.Allah karşısında ürperirler; Allah'ın
ayetlerini basit bir ücret karşılığı satmazlar. İşte bunlar için Rableri
katında kendilerine özgü ödüller vardır. Allah, hesabı, çabucak görüverir.” (3. sure (ÂLİ IMRÂN) 199. ayet)
“O Kitap'ta onlar üzerine şöyle yazmıştık: Cana can, göze göz, buruna burun,
kulağa kulak, dişe diş... Yaralamalar karşılığında da kısas. Kim kısası
bağışlarsa, bu bağışlaması kendisi için günahlara bir perde olur. Allah'ın
indirdiğiyle hükmetmeyenler zalimlerin ta kendileridir.” (5. sure (MÂİDE) 45. ayet)
“Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve
kendilerine indirilmiş olanı gerektiği şekilde uygulasalardıelbette ki hem üstlerinden hem
ayaklarının altından rızıklanacaklardı. İçlerinde orta yolu izleyen bir topluluk
var. Ama onların
çoğunluğunun yapmakta olduğu ne kadar da kötü!”(5. sure (MÂİDE) 66. ayet)
“De ki:
"Ey Ehlikitap!
Siz, Tevrat'ı, İncil'i ve Rabbinizden size indirileni tam uygulamadıkça hiçbir
şey değilsiniz."
Rabbinden sana indirilen, onlardan birçoğunun küfür ve azlığını elbette
artıracaktır. Küfre batan topluluk için tasalanma artık.” (5. sure (MÂİDE) 68. ayet)
“Bu da bizim, kentlerin/medeniyetlerin
anasını uyarman için indirdiğimiz bir Kitap. Kutsal-bereketli, kendinden öncekini
doğrulayıcı. Âhirete inananlar, ona da inanırlar ve onlar namazlarına devam
ederler.” (6. sure
(EN'ÂM) 92. ayet)
“Onlar ki, yanlarındaki Tevrat ve
İncil'de yazılmış bulacakları ümmi peygambere uyarlar;o onlara iyiliği emreder, kötü ve
çirkinden onları alıkoyar. Güzel şeyleri onlara helal kılar, pis şeyleri onlara
yasaklar. Sırtlarından ağırlıklarını indirir, üzerlerindeki zincirleri, bağları
söküp atar. Ona inanan,
onu destekleyen, ona yardım eden, onunla indirilen ışığa uyan kişiler,
kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.” (7. sure
(A'RAF) 157. ayet)
“Kendilerine kitap verdiklerimiz, sana
indirilenle ferahlarlar. Ama hiziplerden bazıları onun bir kısmını inkâr
ederler. De ki:
"Bana, yalnız Allah'a kulluk etmem, O'na ortak koşmamam emredildi. Ben
O'na yakarır, O'na davet ederim. Dönüşüm de O'nadır." (13. sure (RA'D) 36. ayet)
“Biz
Kur'an'dan, inananlar için şifa ve rahmet olacak şeyler indiriyoruz. Ama bu, zalimlerin yıkımını
artırmaktan başka katkı sağlamıyor.” (17. sure (İSRÂ) 82. ayet)
“De ki:
"İster inanın ona, ister inanmayın. O, kendilerine daha önce ilim verilmiş
olanlara okunduğunda, onlar, çeneleri üstü secdelere kapanıyorlar." Ve diyorlar:
"Rabbimizin şanı yücedir, Rabbimizin vaadi mutlaka gerçekleşecektir!"
Ağlayarak çeneleri üstü kapanıyorlar; o onların huşûunu artırıyor.” (17. sure (İSRÂ) 107-109. ayet)
“Hiç kuşkunuz olmasın ki bu Kur'an,
İsrailoğullarına, ihtilafa düştükleri şeylerin birçoğunu anlatıyor.” (27. sure (NEML) 76. ayet)
“Yemin olsun,
biz onlar için sözü ardarda getirdik ki, düşünüp öğüt alabilsinler. Ondan önce
kendilerine kitap verdiklerimiz, ona da iman ederler. O, onlara okunduğu zaman şöyle derler:
"İnandık buna,
Rabbimizden gelmiş haktır o. Biz, ondan önce de müslümanlardık." İşte böylelerine ödülleri,
sabrettikleri için iki kez verilir. Onlar, kötülüğü güzellikle karşılayıp
savarlar. Ve onlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan infak ederler. Boş
lakırdıyı duyduklarında, ondan yüz çevirir şöyle derler: "Bizim
amellerimiz bize, sizin amelleriniz size. Selam olsun hepinize. Biz cahilleri
önemsemeyiz." (28. sure
(KASAS) 51-55. ayet)
“Bunlar bizim, insanlara vermekte
olduğumuz örneklerdir ki ilim sahiplerinden başkası onlara akıl erdiremez.” (29. sure (ANKEBÛT) 43. ayet)
“Kitap'ı sana
işte böyle indirdik. Kendilerine kitap verdiklerimiz ona inanırlar. Şunlar içinden de ona
inananlar vardır. Bizim ayetlerimize, gerçeği örtenlerden başkası kafa tutmaz. Sen bundan önce herhangi bir
kitap okumuyordun; onu sağ elinle de yazmıyorsun. Eğer öyle olsaydı bâtıla
saplananlar mutlaka kuşku duyacaklardı. Hayır, o, kendilerine ilim
verilenlerin göğüsleri içinde ayan beyan ayetlerdir. Bizim ayetlerimizi,
zalimlerden başka kimse inkâr etmez.” (29. sure (ANKEBÛT) 47-49. ayet)
“Size öz benliklerinizden bir örnek
verdi: Ellerinizin altında bulunanlarda, size verdiğimiz rızıklarda, sizinle
aynı haklara sahip, birbirinizden çekindiğiniz gibi kendilerinden çekineceğiniz
ortaklarınız var mı? İşte
biz, aklını işletecek bir topluluk için ayetleri böyle açık açık sıralıyoruz.” (30. sure (RÛM) 28. ayet)
“Kendilerine ilim verilenler, Rabbinden
sana indirilenin, hakkın ta kendisi olduğunu, Hamîd ve Azîz olan Allah'ın
yoluna kılavuzladığını görürler.” (34. sure
(SEBE') 6. ayet)
“Bu, âlemler
için bir Zikir'den başka şey değildir.” (38. sure (SÂD) 87. ayet)
“Allah, sözün
en güzelini, birbirine benzer iç içe ikili manalar ifade eden bir Kitap halinde
indirmiştir. Rablerinden korkanların ondan derileri ürperir. Sonra da hem
derileri hem de kalpleri, Allah'ın Zikri/Kur'an'ı karşısında yumuşar. Bu, Allah'ın kılavuzudur ki,
onunla dilediğini/dileyeni hidayete erdirir. Allah'ın saptırdığına gelince, ona
kılavuzluk edecek yoktur.” (39. sure (ZÜMER) 23. ayet)
“Farkında
olmadığınız bir sırada, azap ansızın karşınıza çıkmadan önce size Rabbinizden indirilenin en güzeline
uyun! “ (39. sure (ZÜMER) 55. ayet)
“Dediler ki: "Ey toplumumuz! Biz;
Mûsa'dan sonra indirilen, kendinden öncekini doğrulayan, hakka ve dosdoğru yola
ileten bir Kitap dinledik." (46. sure
(AHKAF) 30. ayet)
“İman edip hayra ve barışa yönelik işler
yapanlar ve Muhammed'e indirilene -ki o onların Rablerinden bir haktır- inanmış
olanlara gelince, Allah onların çirkin davranışlarını örtmüş ve gönüllerini
barışa yöneltmiştir.” (47. sure (MUHAMMED) 2. ayet)
“Ona,
arındırılmışlardan başkası dokunmaz.” (56. sure
(VÂKIA) 79. ayet)
“İnananlar için hâlâ vakti gelmedi mi ki,
kalpleri Allah'ın zikri / Kur'an'ı ve Hak'tan inen için ürpersin de daha önce
kendilerine kitap verilmiş, sonra üzerlerinden uzun zaman geçmiş de kalpleri
kaskatı kesilmiş kimseler gibi olmasınlar. Onların çoğu yoldan çıkmıştır.” (57. sure (HADÎD) 16. ayet)
Oysaki o Zikir / Kur'an âlemler
için bir öğütten başka şey değildir.“ (68. sure
(KALEM) 52. ayet)
26. KUR'AN, BÜTÜN ÂLEMLER İÇİN:
Bu da bizim, kentlerin / medeniyetlerin anasını uyarman
için indirdiğimiz
bir Kitap. Kutsal-bereketli, kendinden öncekini doğrulayıcı. Âhirete inananlar,
ona da inanırlar ve onlar namazlarına devam ederler.” (6. sure (EN'ÂM) 92. ayet)
“Şanı yücedir
o kudretin ki, hakla bâtılı ayıran o Furkan'ı, bütün âlemler için bir uyarıcı olsun diye kuluna
indirdi.”( 25. sure
(FURKÂN) 1. ayet)
“Bu, âlemler için bir Zikir'den başka şey değildir.” (38. sure (SÂD) 87. ayet)
“Oysaki o Zikir/Kur'an âlemler için bir öğütten başka şey değildir.“ (68. sure (KALEM) 52. ayet)
27. KUR'AN, ALLAH AÇIKLAR:
“Aklınızı
işletmeniz ümidiyle Allah, ayetlerini size işte böyle açıklıyor.” (2. sure (BAKARA) 242. ayet)
“Herhangi
biriniz ister mi ki; altından ırmaklar akan, içinde her tür meyvesi olan,
hurmalardan, üzümlerden oluşmuş bir bahçesi bulunsun, kendisinin güçsüz-çaresiz
yavruları da olsun ve bu haldeyken üstüne ihtiyarlık çöksün, tam bu sırada o
bahçeye alevli bir bora isabet etsin de bahçe, baştan başa yansın. Allah size ayetleri işte bu şekilde
açıklıyor ki, inceden inceye ve derinden derine
düşünebilesiniz.” (2. sure (BAKARA) 266. ayet)
“Hep birlikte
Allah'ın ipine yapışın, fırkalara bölünüp parçalanmayın; Allah'ın üzerinizdeki
nimetini hatırlayın. Birbirinizin düşmanı idiniz, Allah kalplerinizi uzlaştırıp
kaynaştırdı da O'nun nimeti sayesinde kardeşler haline geldiniz. Ateşten bir
çukurun kenarında idiniz; sizi oradan kurtardı. Allah size ayetlerini bu şekilde
açıklıyor ki, doğruya ve güzele yol bulasınız.” (3. sure (ÂLİ IMRÂN) 103. ayet)
“Ey iman
sahipleri! Kendi dışınızdakilerden/seviyenizin altındakilerden bir kimseyi
sırdaş edinmeyin. Sizi sarpa sardırıp perişan etmekten çekinmezler. Size
sıkıntı verecek şeyi pek severler. Ağızlarından nefret ve öfke taşmaktadır.
Göğüslerinin saklamakta olduğu ise daha büyüktür. Eğer aklınızı işletirseniz Allah size
ayetlerini açık-seçik göstermiştir. “ (3. sure (ÂLİ
IMRÂN) 118. ayet)
“Meryem'in
oğlu Mesih, bir resulden başkası değildir. Ondan önce de resuller gelip
geçmiştir. Onun annesi de özü-sözü doğru biriydi. İkisi de yemek yerlerdi. Bak nasıl açıklıyoruz onlara ayetleri!
Sonra bak, nasıl gerisin geri çevriliyorlar!” (5. sure (MÂİDE) 75. ayet)
“Allah sizi
yeminlerinizdeki boş lakırdıdan ötürü hesaba çekmez, ama bilinçli olarak
gerçekleştirdiğiniz yeminlerden sizi sorumlu tutar. Böyle bir yeminin
keffâreti, ailenize yedirmekte olduğunuzun orta derecesinden on yoksulu
doyurmak yahut onları giydirmek yahut da özgürlüğünden yoksun kalmış bir
benliği özgürlüğüne kavuşturmaktır. Bunlara imkân bulamayan üç gün oruç tutar.
Yemin ettiğinizde yeminlerinizin keffâreti işte budur. Yeminlerinizi koruyun. Allah size ayetlerini böyle açıklar ki
şükredebilesiniz.” (5. sure (MÂİDE) 89. ayet)
“De ki:
"Düşünün bakalım; Allah, işitme gücünüzü, gözlerinizi alsa, kalpleriniz
üzerine mühür bassa, Allah'tan başka hangi ilah onları size geri verecek?" Bak nasıl türlü türlü
açıklıyoruz ayetleri, yine de yüz çeviriyorlar!” (6. sure (EN'ÂM) 46. ayet)
“İşte biz, ayetlerimizi bu şekilde
ayrıntılı kılıyoruz ki, günaha sapmışların yolu açık-seçik ortaya çıksın/günaha
sapmışların yolunu açık-seçik göresin!” (6. sure
(EN'ÂM) 55. ayet)
“De ki:
"O size, üstünüzden yahut ayaklarınızın altından bir azap göndermeye yahut
sizi fırka fırka birbirinize düşürerek/fırkalara bölüp içinden çıkılmaz
durumlara düşürerek/fırkaları elbise gibi size giydirerek kiminizin şiddetini
kiminize tattırmaya Kaadir'dir."Bak nasıl sıralıyoruz ayetleri, iyice kavrayabilsinler diye.” (6. sure (EN'ÂM) 65. ayet)
“Karanın ve
denizin karanlıklarında, kendileriyle yol bulmanız için yıldızları hizmetinize
veren O'dur! Bilgiden nasipli bir topluluk için ayetleri gerçekten ayrıntılı
kılmışızdır. Sizi bir tek canlıdan vücuda getiren O'dur! Bu oluşumda bir
karar kılma yeri var, bir de emanet olarak kalma yeri. İyice araştırıp kavrayan bir topluluk
için ayetleri biz tam bir biçimde ayrıntılı kıldık.” (6. sure (EN'ÂM) 97-98. ayet)
“Ayetleri bu şekilde, çeşitli başlıklarla
veriyoruz ki, "Sen ders aldın!" desinler, biz de ilimden nasiplenen
bir toplum için onu iyice açıklayalım.” (6. sure
(EN'ÂM) 105. ayet)
“Rabbinin
yolu işte budur; dosdoğru, kıvamında... Biz öğüt alan bir topluluğa ayetleri
ayrıntılı bir biçimde açıkladık.” (6. sure
(EN'ÂM) 126. ayet)
“De ki:
"Allah'ın, kulları için çıkardığı süsü, güzel ve tatlı rızıkları kim haram
etmiş?" De ki: "Dünya hayatında inananlar için de var. Kıyamet
gününde ise yalnız inananlar içindirler." Bilgiden nasipli bir topluluk için biz,
ayetleri böyle ayrıntılı kılıyoruz.” (7. sure
(A'RAF) 32. ayet)
“Güzel ve
temiz beldenin bitkisi Rabbinin izniyle çıkar. Pis ve çorak beldeden ise
zararlı bitkiden başkası çıkmaz. Şükreden bir topluluk için ayetleri işte böyle çeşitli şekillerde
sergiliyoruz.” (7. sure (A'RAF) 58. ayet)
“Biz, ayetleri işte bu şekilde ayrıntılı
kılıyoruz ki, hakka dönebilsinler.” (7. sure (A'RAF)
174. ayet)
“Bununla
birlikte tövbe eder, namazı kılar, zekâtı verirlerse, artık sizin, dinde
kardeşlerinizdirler. Biz ayetlerimizi, bilen bir topluluk için böyle açık seçik ortaya koyarız.” (9. sure (TEVBE) 11. ayet)
“Güneş'i ısı
ve ışık kaynağı; Ay'ı, hesabı ve yılların sayısını bilesiniz diye bir nur yapıp
ona evreler takdir eden O'dur. Allah bütün bunları rastgele değil, şaşmaz ölçülere bağlı olarak
yaratmıştır. Bilgiyle donanmış bir topluluk için ayetleri ayrıntılı kılıyor.” (10. sure (YÛNUS) 5. ayet)
“Şu iğreti
hayatın durumu gökten indirdiğimiz bir suya benzer: İnsanların ve davarların
yedikleri yeryüzü bitkisi onunla karışmıştır. Nihayet toprak, takılarını
kuşanmış, süslenmiştir. Toprağın sahipleri onun üzerinde egemen olduklarını
sanmaktadırlar. Tam bu sırada emrimiz ona gece veya gündüz ulaşmıştır. Ve onu,
sanki dün yerinde yokmuş gibi biçip atmışızdır. Derin derin düşünen bir topluluk için
ayetleri böyle ayrıntılı olarak veriyoruz.” (10. sure (YÛNUS) 24. ayet)
“Allah odur
ki, gökleri direksiz yükseltmiştir; görüyorsunuz onları... Sonra arş üzerine
egemen olmuştur. Güneş'i ve Ay'ı da boyun eğdirmiştir. Bunların tümü
belirlenmiş bir vakte kadar akar dururlar. Oluşu yönlendirir, çekip çevirir
O... Ayetleri
birer birer gözler önüne serer ki, Rabbinize kavuşacağınıza açık seçik
inanasınız.” (13. sure (RA'D) 2. ayet)
“Biz, geceyi
ve gündüzü iki ayet yaptık; sonra gecenin ayetini silip gündüzün ayetini
gösterici yaptık ki, Rabbinizden bir lütuf isteyesiniz, yılların sayısını ve
hesabı bilesiniz.Biz her şeyi
ayrıntılı bir biçimde açıkladık.” (17. sure
(İSRÂ) 12. ayet)
“Onlara ayetlerimiz açık seçik
okunduğunda, inkâr
edenler inananlara şöyle derler: "İki zümreden hangisi makamca daha üstün,
meclisçe daha güzel?" (19. sure (MERYEM) 73. ayet)
“Köre güçlük
yoktur; topala güçlük yoktur, hastaya güçlük yoktur. Sizin için de gerek kendi
evlerinizden gerekse şu kişilerin evlerinden yemek yemenizde bir sakınca
yoktur: Babalarınızın evleri yahut annelerinizin evleri yahut kardeşlerinizin
evleri yahut kız kardeşlerinizin evleri yahut amcalarınızın evleri yahut
halalarınızın evleri yahut teyzelerinizin evleri yahut anahtarı size teslim
edilmiş olan evler yahut arkadaşlarınızın evleri. Hep birlikte yahut ayrı ayrı
yemenizde sizin için hiçbir sakınca yoktur. Evlere girdiğinizde, Allah katından
bir esenlik, bir bereketlilik, bir temizlik dileği olarak kendinize de selam
verin. Allah size
ayetleri işte böyle ayan beyan bildiriyor ki, aklınızı çalıştırabilesiniz.” (24. sure (NÛR) 61. ayet)
“Yemin olsun, onu aralarında çeşitli
biçimlerde ifade ettik ki öğüt alabilsinler. Ama insanların çoğu sadece
nankörlükte ısrar etmektedir.” (25. sure (FURKÂN) 50. ayet)
“Size öz
benliklerinizden bir örnek verdi: Ellerinizin altında bulunanlarda, size
verdiğimiz rızıklarda, sizinle aynı haklara sahip, birbirinizden çekindiğiniz
gibi kendilerinden çekineceğiniz ortaklarınız var mı? İşte biz, aklını işletecek bir topluluk
için ayetleri böyle açık açık sıralıyoruz.” (30. sure
(RÛM) 28. ayet)
“Hikmetlerle dolu her iş ve oluş o gecede
ayırt edilir,” (44. sure (DUHÂN) 4. ayet)
“Öğretti Kur'an'ı,” (55. sure (RAHMÂN) 2. ayet)
“Bilin ki
Allah, toprağa ölümünden sonra hayat verir. Ayetleri size açık seçik bildiriyoruz
ki, aklınızı işletebilesiniz.” (57. sure
(HADÎD) 17. ayet)
“Sonra onu açıklamak da bizim işimiz
olacaktır.” (75. sure (KIYÂMET) 19. ayet)
RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder