43. KUR'AN İLE HATIRLAT:
“Dinlerini
oyun ve eğlence haline getirmiş, dünya hayatı kendilerini aldatmış olanları
bırak da o Kur'an ile şunu
hatırlat: Bir kişi,
kendi elinin üretip kazandığına teslim edilirse onun, Allah dışında ne bir
dostu kalır ne de şefaatçısı. Her türlü fidyeyi verse de ondan kabul edilmez.
İşte bunlar, kazandıklarına teslim edilmişlerdir. Nankörlük ettiklerinden ötürü
onlar için kaynar sudan bir içki ve korkunç bir azap vardır.” (6. sure (EN'ÂM) 70. ayet)
“Biz onların neler söylediklerini
çok iyi biliyoruz. Sen onların üstüne bir zorba değilsin. O halde, benim tehdidimden korkanlara sadece
Kur'an'la öğüt ver.” (50. sure (KAF) 45. ayet)
44. KUR'AN, İNDİRİLMESİ, VAHYİ:
“De ki:
"Kim Cebrail'e -
ki o, Allah'ın izniyle Kur'an'ı kendinden öncekini doğrulayıcı, insanlara yol
gösterici ve müjde olarak senin kalbine indirmiştir - düşman kesilirse,” (2. sure (BAKARA) 97. ayet)
“Ramazan o aydır ki; insanlara kılavuz olan, iyi-kötü
ayrımıyla hidayetten kanıtlar getirenKur'an, onda indirilmiştir…)(2. sure
(BAKARA) 185. ayet)
“İşte bunlar Allah'ın ayetleri. Onları sana
hak olarak okuyoruz. Yemin olsun
ki sen, gönderilen elçilerdensin.” (2. sure (BAKARA) 252. ayet)
“Kitap'ı sana indiren O'dur: Onun ayetlerinden bir kısmı
muhkemlerdir ki; onlar Kitap'ın anasıdır. Diğer ayetlerse müteşâbihlerdir. Şu
var ki, kalplerinde bir eğrilik ve bozukluk bulunanlar, fitne aramak, onun
yorumuna öncelik tanımak için Kitap'ın sadece müteşâbih kısmının ardına
düşerler. Onun tevilini ise bir Allah bilir, bir de ilimde derinleşmiş olanlar.
Bunlar, "Ona inandık, hepsi Rabbimizin katındandır." derler. Gönül ve
akıl sahiplerinden başkası gereğince düşünemez.” (3. sure (ÂLİ IMRÂN) 7. ayet)
“Kuşku yok ki, biz bu Kitap'ı sana, insanlar
arasında Allah'ın sana gösterdiği ile hükmedesin diye hak olarak indirdik. Sakın hainlere yardakçı olma!” (4. sure (NİSA) 105. ayet)
“Eğer
Allah'ın senin üzerindeki lütfu ve rahmeti olmasaydı, onlardan bir grup seni
şaşırtmaya mutlaka yeltenecekti. Ama onlar kendilerinden başkasını
saptıramazlar. Ve sana hiçbir şekilde zarar veremezler. Allah sana Kitap'ı ve hikmeti indirmiş ve
sana bilmediğin şeyleri öğretmiştir. Allah'ın senin üzerindeki lütfu çok büyüktür.” (4. sure (NİSA) 113. ayet)
Şu da var ki,
Allah sana indirdiğini, kendi ilmiyle indirdiğine tanıklık eder. Melekler de
tanıklık ediyorlar. Zaten tanık
olarak Allah yeter.” (4. sure
(NİSA) 166. ayet)
“Bu da bizim indirdiğimiz bir kitaptır. Kutsal ve bereketli. Artık ona uyun ve
sakının ki size rahmet edebilsin.” (6. sure (EN'ÂM) 155. ayet)
Bir kitaptır bu;
sana indirildi, onunla
uyarıda bulunasın diye ve inananlar için bir öğüt ve düşündürme olarak... O
halde, bundan dolayı göğsünde bir sıkıntı olmasın.” (7. sure (A'RAF) 2. ayet)
"Benim Veli'm, o Kitap'ı indiren Allah'tır. O, hayır ve barış seven kulları
koruyup gözetir."(7. sure
(A'RAF) 196. ayet)
“Eğer size cevap veremedilerse artık bilin ki
o, ancak Allah'ın ilmiyle indirilmiştir. Ve O'ndan başka da ilah yoktur. Artık müslüman oluyor/Allah'a teslim
oluyor musunuz?” (11. sure (HÛD) 14. ayet)
“Biz bu Kur'an'ı sana vahyederek, hikâyelerin
en güzelini anlatıyoruz. Oysaki sen,
bundan önce bunlardan tamamen habersiz olanlardandın.” (12. sure (YÛSUF) 3. ayet)
“Hiç kuşkusuz, o zikiri/Kur'an'ı biz
indirdik, biz; her hal
ve şartta onu muhakkak koruyacak olan da biziz.” (15. sure (HİCR) 9. ayet)
“Açık delillerle, kitaplarla gönderdik. Sana
da bu zikiri / Kur'an'ı vahyettik ki, kendilerine indirileni insanlara açık seçik bildiresin de derin derin
düşünebilsinler.” (16. sure
(NAHL) 44. ayet)
“Bu Kitap'ı sana yalnız şunun için indirdik: Hakkında ayrılığa düştükleri şeyi
onlara iyice açıklayasın ve Kitap, iman eden bir topluluk için kılavuz ve
rahmet olsun.” (16. sure (NAHL) 64. ayet)
“Biz bir ayeti, bir başka ayetin yerine
koyduğumuzda -ki Allah neyi indirmekte olduğunu daha iyi bilir- şöyle derler: "Sen düpedüz
bir iftiracısın." Hayır, öyle değil. Bunların çokları bilmiyorlar. De ki:
"İman edenleri güçlendirip kökleştirmek için ve Müslümanlara bir müjde ve
kılavuz olarak, Ruhulkudüs onu, senin Rabbinden indirdi.” (16. sure (NAHL) 101-102. ayet)
“Bütün
varlıkların tespihi o kudretdir ki, ayetlerimizden bazılarını kendisine gösterelim/kendisini ayetlerimizden bir
parça olarak gösterelim diye kulunu, gecenin birinde Mescit-i Haram'dan, çevresini
bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa'ya yürütmüştür. Hiç kuşkusuz, O'dur Semî' ve
Basîr.” (17. sure
(İSRÂ) 1. ayet)
“Az kalsın seni, sana vahyettiğimizden
uzaklaştırarak ondan gayrısını bize isnat edesin diye fitneye düşüreceklerdi. İşte o takdirde seni dost edinirlerdi. Eğer
biz seni sağlamlaştırmamış olsaydık, yemin olsun, onlara birazcık
meylediverecektin. İşte o zaman sana, hayatın da ölümün de katmerli acılarını
tattırdık. Ve bize karşı hiçbir yardımcı da bulamazdın.” (17. sure (İSRÂ) 73-75. ayet)
“Ve sana
ruhtan sorarlar. De ki: "Ruh, Rabbimin emrindendir. Ve size, ilimden sadece az bir şey verilmiştir." (17. sure (İSRÂ) 85. ayet)
“Biz onu hak ile indirdik ve o hak ile indi. Seni de ancak müjdeci ve uyarıcı
olarak gönderdik. Onu, bir Kur'an olarak, insanlara dura dura okuyasın
diye kısımlara ayırıp ağır ağır indirdik. (17. sure (İSRÂ) 105-106. ayet)
“Rabbinin kitabından sana vahyedileni oku. O'nun kelimelerini değiştirecek hiçbir
kudret yoktur. O'nun dışında bir sığınak/bir dayanak asla bulamazsın.” (18. sure (KEHF) 27. ayet)
“Biz sadece Rabbinin emrini indiririz/ biz
ancak Rabbinin emriyle ineriz. Önümüzdeki, arkamızdaki ve bunlar arasındaki her şey O'nundur. Rabbin
asla unutkan değildir.” (19. sure (MERYEM) 64. ayet)
“Biz bu Kur'an'ı sana, zahmet çekesin,
bedbaht olasın diye indirmedik;” (20. sure
(TÂHÂ) 2. ayet)
“O Melik / o
hak hükümdar olan Allah, yüceler yücesidir. Sana vahyi tamamlanmadan önce, Kur'an
hakkında aceleci olma. Şöyle de:"Rabbim, ilmimi artır!" Yemin olsun, biz daha önce
Âdem'e ahit verdik de unuttu; biz onda bir kararlılık bulamadık.” (20. sure (TÂHÂ) 114-115. ayet)
“Eğer biz
onları, ondan önce bir azapla helâk etseydik mutlaka şöyle diyeceklerdi:
"Rabbimiz, ne olurdu bize bir resul gönderseydin de zelil ve rezil olmadan
önce senin ayetlerine uysaydık!" (20. sure (TÂHÂ) 134. ayet)
“Şanı yücedir o kudretin ki, hakla bâtılı
ayıran o Furkan'ı, bütün âlemler için bir uyarıcı olsun diye kuluna indirdi.” (25. sure (FURKÂN) 1. ayet)
“Dediler ki: "Öncekilerin masallarıdır bu.
Birilerine yazdırdı onu. O ona sabah akşam birileri tarafından
yazdırılıyor." (25. sure
(FURKÂN) 5. ayet)
“İnkâr edenler dediler ki: "Kur'an ona
toptan, bir kerede indirilseydi ya!" Biz böyle yaptık ki, onunla senin kalbini dayanıklı kılalım. Biz
onu parça parça /ayet ayet okuduk.” (25. sure (FURKÂN) 32. ayet)
“Kesin olan şu ki, o âlemlerin Rabbi'nden
indirilmiştir. O güvenilir Rûh indirdi onu, Senin kalbine ki, uyarıcılardan olasın. Açık seçik Arapça bir dille indirdi.
O, elbette ki
öncekilerin kitaplarında da var. Beni İsrail bilginlerinin de onu
bilmesi bunlar için bir belirti/ kanıt değil mi? Biz onu Arapça
konuşmayanlardan birine indirseydik de, O onu onlara okusaydı, yine de ona inanmayacaklardı.
Biz onu
suçluların kalplerine işte böyle yolladık. Acıklı azabı görünceye değin
ona inanmazlar.” (26. sure
(ŞUARA) 192-201. ayet)
“Onu şeytanlar indirmedi. Onlara yaraşmaz,
zaten güçleri de yetmez. Çünkü
onlar, dinleyişten azledilmişlerdir.” (26. sure (ŞUARA) 210-212. ayet)
“Emin ol, bu Kitap'ı biz sana hak olarak
indirdik. O halde,
dini yalnız Allah'a özgüleyerek O'na kulluk/ibadet et!” (39. sure (ZÜMER) 2. ayet)
“Kuşkusuz, bu Kitap'ı biz sana insanlar için
hak olarak indirdik. Artık
kim doğru yolu seçerse kendi lehinedir; kim de saparsa kendi aleyhine sapmış
olur. Sen onlar üzerine vekil değilsin.” (39. sure (ZÜMER) 41. ayet)
“Bu kitabın indirilişi, Azîz ve Alîm olan
Allah'tandır.” (40. sure (MÜ'MİN) 2. ayet)
“Ve dediler: "Şu Kur'an, iki kent
içinden büyük bir adama indirilmeli değil miydi?" (43. sure (ZUHRUF) 31. ayet)
“Biz onu kutlu/bereketli bir gecede indirdik. Hiç kuşkusuz, biz uyarıcılarız.” (44. sure (DUHÂN) 3. ayet)
“Azîz ve Hakîm olan Allah'tan Kitap'ın
indirilişidir bu...” (45. sure (CÂSİYE) 2. ayet)
“İşte bunlar, Allah'ın ayetleridir ki, onları
sana hak olarak okuyoruz. Hal böyle iken Allah'tan ve onun ayetlerinden sonra hangi hadise/söze
inanıyorlar?!” (45. sure
(CÂSİYE) 6. ayet)
“Halbuki
ondan önce, bir önder ve bir rahmet olarak Mûsa'nın kitabı var! Bu Kur'an da öncekileri tasdikleyen bir
kitaptır. Zulmedenleri
uyarsın, güzel davrananlara müjde olsun diye Arap dilindedir.” (46. sure (AHKAF) 12. ayet)
“İman edenler derler ki: "Bir sure
indirilseydi olmaz mıydı?" Fakat hükmü kesinleşmiş bir sure indirilip de içinde savaş da
anılınca, kalplerinde maraz olanların, ölüm baygınlığına tutulmuş bir bakışla
sana baktıklarını görürsün. Onlara uygun olan da odur.” (47. sure (MUHAMMED) 20. ayet)
“Peki bunlar,
Kur'an'ın anlamını inceden inceye düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpleri üzerinde
kilitler mi var? Hidayet
kendilerine açıkça belli olduktan sonra arkalarına dönenlere şeytan fit vermiş, sonu gelmez arzuların/
ümitlerin ardına takmıştır onları.” (47. sure (MUHAMMED) 24-25. ayet)
“İndirilmiş bir vahiyden başkası değildir o. Kuvvetleri çok müthiş olan
belletip öğretti onu ona. Akıl, güzellik ve güç sahibidir. Doğrulup dikildi. En
yüksek ufuktadır o. Sonra iyice yaklaştı ve sarktı, İki yayın
beraberliği gibi, belki ondan da yakındı. Böylece vahyetti kuluna
vahyettiğini. Kalp yalanlamadı gördüğünü. Onun gördüğü şey hakkında
kuşkuya düşüp onunla çekişiyor musunuz? Yemin olsun ki onu bir başka
inişte de görmüştü. Son sınır ağacı, Sidretül Münteha yanında. O ağacın
yanındadır sığınılacak bahçe. O vakit kuşatıp sarıyordu Sidre'yi kuşatıp
saran, Göz ne kayıp şaştı ne azıp haddi aştı. Yemin olsun ki Rabbinin en
büyük ayetlerinden bir kısmını gördü.” (53. sure (NECM) 4-18. ayet)
“O, odur ki, sizi karanlıklardan aydınlığa
çıkarsın diye kulu üzerine, gerçeği apaçık gösteren ayetler indiriyor. Allah size karşı gerçekten çok
şefkatli, çok merhametlidir. Allah onlar için şiddetli bir azap hazırladı.
Artık Allah'tan korkun, ey iman etmiş akıl ve gönül sahipleri! Allah size bir
Zikir/bir uyarıcı/bir düşündürücü indirmiştir. Bir elçi indirmiştir ki, iman
edip hayra ve barışa yönelik işler sergileyenleri, karanlıklardan nura çıkarmak
için Allah'ın ayetlerini açık seçik okur. Allah'a inanıp hayra ve barışa
yönelik işler yapanları Allah, altlarından ırmaklar akan cennetlere/bahçelere
koyacaktır. Onlar orada sonsuza dek kalıcıdır. Allah böylesi için rızkı
gerçekten güzelleştirmiştir.” (65. sure (TALÂK) 9-11. ayet)
“Onu aceleye getiresin diye dilini onunla
hareketlendirme! Onu toplamak ve okumak bize düşer. O halde, biz onu okuduğumuzda, sen
onun okunuşunu izle. Sonra onu açıklamak da bizim işimiz olacaktır.” (75. sure (KIYÂMET) 16-19. ayet)
Biz indirdik o
Kur'an'ı sana parça parça, biz!” (76. sure
(İNSÂN) 23. ayet)
“Kutsanan bereketli sayfalardadır o. Yüceltilen,
tertemiz sayfalarda, Yazıcıların ellerinde;Ak pak, mübarek yazıcıların.” (80. sure (ABESE) 13-16. ayet)
“Ve arkadaşınız bir cin çarpmış değildir.
Yemin olsun ki, onu apaçık ufukta gördü. O, gayb konusunda cimri değildir.” (81. sure (TEKVÎR) 22-24. ayet)
“Seni / sana okutacağız da artık unutmayacaksın.” (87. sure (A'LÂ) 6. ayet)
“Yaratan Rabbinin adıyla oku/çağır! İnsanı, embriyodan/ilişip yapışan bir
sudan/sevgi ve ilgiden/husûmetten yarattı. Oku! Rabbin Ekrem'dir/en büyük
cömertliğin sahibidir. O'dur kalemle öğreten! İnsana bilmediğini
öğretti.” (96. sure
(ALAK)1- 5. ayet)
“Biz onu Kadir Gecesi'nde indirdik. Kadir Gecesi'nin niteliğini sana
gösteren nedir? Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır! Melekler ve
Rûh, Rablerinin izniyle o gecede her iş için iner de iner! Bir esenlik ve huzur
vardır; sürüp gider o, tan yeri ağarıncaya kadar!”(97. sure (KADİR) 1-5. ayet)
45. KUR'AN, KARŞI ENTRİKA:
“İnsanlara, kendilerine dokunan bir darlıktan
sonra bir rahat tattırdığımızda, ayetlerimiz hakkında hemen bir tuzak
sergilerler. De ki:
"Tuzak kurma bakımından Allah daha hızlıdır." Zaten, resullerimiz,
kurmakta oldukları tuzakları kaydediyorlar.” (10. sure (YÛNUS) 21. ayet)
46. KUR'AN, OKUMAYA BAŞLAMADAN ÖNCE SIĞIN:
“Kur'an'ı okuduğun zaman, o kovulup taşlanmış
şeytandan Allah'a sığın!” (16. sure (NAHL) 98. ayet)
47. KUR'AN, KAYNAĞI:
“Kur'an'ı,
iyice okuyup düşünmüyorlar mı? Eğer o, Allah'tan başka birinin katından gelseydi,
elbette ki onun içinde birçok ihtilaf bulacaklardı.” (4. sure (NİSA) 82. ayet)
“Ey iman sahipleri! Size açıklandığında
canınızı sıkacak şeylerle ilgili soru sormayın. Kur'an indirilmekte iken onları
sorarsanız size açıklanır. Allah onlardan vazgeçmiştir. Allah Gafûr'dur, Halîm'dir.” (5. sure (MÂİDE) 101. ayet)
“Ayetlerimiz
onlara açık seçik parçalar halinde okunduğu zaman, bize ulaşmayı ummayanlar
şöyle dediler: "Bundan başka bir Kur'an getir yahut bunu değiştir." De ki: "Onu kendiliğimden değiştirmem
benim için söz konusu olamaz. Ben sadece bana vahyolunana uyuyorum. Rabbime isyan edersem, büyük bir günün
azabından korkuya düşerim." De ki: "Allah dileseydi, onu size okumazdım, onu
size bildirmezdi de. Ondan
önce içinizde bir ömür kalmıştım. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?" (10. sure (YÛNUS) 15-16. ayet)
“Bu Kur'an, Allah'ın berisinden birilerince
yalan isnatlarla oluşturulmuş değildir. O, kendinden öncekinin tasdiki ve Kitap'ın ayrıntılı kılınmasıdır. Kuşku
ve çelişme yoktur onda. Âlemlerin Rabbi'ndendir o.” (10. sure (YÛNUS) 37. ayet)
“Yemin olsun ki, biz sana
ikişerlerden/ikililerden/iç içe kıvrımlar halindeki çift mânalılardan yedi
taneyi ve şu büyük Kur'an'ı verdik.” (15. sure
(HİCR) 87. ayet)
“Ve sana
ruhtan sorarlar. De ki: "Ruh, Rabbimin emrindendir. Ve size, ilimden
sadece az bir şey verilmiştir." Yemin olsun, biz dilesek sana vahyetmiş olduğumuzu tamamen gideriveririz,
sonra onu elde etmek için bizim katımızda kendine bir vekil de bulamazsın.
Ancak, Rabbinden bir rahmet müstesna. Kuşkusuz, O'nun sana lütfu pek büyüktür. De ki: "Yemin olsun, eğer insanlar ve
cinler şu Kur'an'ın bir benzerini getirmek üzere bir araya toplansalar,
birbirlerine de destek olsalar, onun bir benzerini yine de ortaya getiremezler." (17. sure (İSRÂ) 85-88. ayet)
“Rabbinin kitabından sana vahyedileni oku.
O'nun kelimelerini değiştirecek hiçbir kudret yoktur. O'nun dışında bir sığınak/bir
dayanak asla bulamazsın.” (18. sure (KEHF) 27. ayet)
“Biz sadece Rabbinin emrini indiririz/biz
ancak Rabbinin emriyle ineriz. Önümüzdeki, arkamızdaki ve bunlar arasındaki her
şey O'nundur. Rabbin asla
unutkan değildir.” (19. sure
(MERYEM) 64. ayet)
“O Melik/o hak hükümdar olan Allah, yüceler
yücesidir. Sana vahyi tamamlanmadan önce, Kur'an hakkında aceleci olma. Şöyle de:"Rabbim, ilmimi
artır!" (20. sure
(TÂHÂ) 114. ayet)
“Onu şeytanlar indirmedi.” (26. sure (ŞUARA) 210. ayet)
“Emin ol ki, sen bu Kur'an'a Hakîm ve Alîm
bir kudret tarafından muhatap kılınıyorsun.”(27. sure
(NEML) 6. ayet)
“Bu Kur'an'ı sana farz kılan, elbette ki seni
vaat edilen yere/belirlenen sona götürecektir. De ki: "Hidayeti getireni de açık
bir sapıklık içinde olanı da en iyi Rabbin bilir." Sen bu Kitap'ın
sana indirileceği ummuyordun; Rabbinden bir rahmet olarak geldi. O halde küfre sapanlara sakın destekçi
olma.” (28. sure (KASAS)85- 86. ayet)
“Yâ, Sîn. Yemin olsun o hikmetlerle dolu Kur'an'a ki,
Hiç kuşkusuz, sen, gönderilen elçilerdensin; Dosdoğru bir yol üzerindesin. Azîz
ve Rahîm'in indirdiği üzeresin. “ (36. sure
(YÂSÎN)1- 5. ayet)
“Biz indirdik o Kur'an'ı sana parça parça,
biz!” (76. sure (İNSÂN) 23. ayet)
“Biz, gerçeği, Kur'an'da türlü biçimlerde
ifade ettik ki, düşünüp anlayabilsinler. Fakat bu onların sadece kaçışlarını
artırıyor.” (17. sure (İSRÂ) 41. ayet)
“Yemin olsun ki, biz bu Kur'an'da insanlar
için her türlü örneği verdik. Sen onlara bir mucize getirsen, o inkâr edenler mutlaka şöyle
diyeceklerdir: "Siz, eskiyi hükümsüz kılanlardan başkası değilsiniz." (30. sure (RÛM) 58. ayet)
“Andolsun, biz bu Kur'an'da insanlara her
türden örnekler verdik ki düşünüp öğüt alabilsinler.” (39. sure (ZÜMER) 27. ayet)
RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal
Selam...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder