KUR'AN’IN IŞIĞINDA AHİRET HAYATI – 10
5. CEZALANDIRMA VE ÖDÜLLENDİRME -1
a) Genel
Olarak Cezalandırma ve Ödüllendirme
(1) Kavram Olarak, İtikat, Ahiret, Genel Olarak Cezalandırma ve Ödüllendirme
İşte böyledir azap! Âhiretin azabı ise gerçekten çok daha büyüktür. Bir bilselerdi! Takva sahipleri için, Rableri katında nimetlerle dolu cennetler vardır. Biz, Müslümanları /Allah'a teslim olanları, suçlular gibi yapar mıyız? Neniz var sizin, nasıl hüküm veriyorsunuz? 68. sure (KALEM) 33-36. ayet (Resmi: 68/İniş:2/Alfabetik:51)
Uğur ve bereket yârânı müstesna. Bahçelerdedirler. Birbirlerine
soruyorlar, Suçlular hakkında: "Sizi Sekar'a sürükleyen nedir?" Cevap
verdiler: "Namaz kılıp dua edenlerden değildik." "Yoksulu
yedirip doyurmuyorduk." "Boş lakırdılara dalanlarla dalar
giderdik." "Din gününü yalanlıyorduk." "Nihayet,
tartışılmaz ve karşı çıkılmaz bilgi önümüze dikildi." 74. sure (MÜDDESSİR) 39-47. ayet (Resmi:
74/İniş:4/Alfabetik:67)
Ben sizi, köpürerek yanan bir ateşe karşı uyardım. Şiddete çok
düşkün bedbahttan başkası girmez ona. Yalanlamış, sırtını dönmüştü o. İyice
sakınan da ondan uzak tutulur. O ki, temizlenip arınsın diye malını verir. Onun
katında hiç kimsenin, karşılığı verilecek bir nimeti yoktur/hiç kimsenin ona,
karşılık olarak verilecek bir nimeti yoktur. Yüceler yücesi Rabbinin yüzünü
özleyip istemek için veren hariç. Yakında mutlaka hoşnut olacaktır. 92. sure (LEYL) 14-21. ayet (Resmi:
92/İniş:9/Alfabetik:58)
Ne tasdik etti ne yakardı/ne sadaka verdi ne namaz kıldı. Tam
aksine, yalanladı, gerisin geri döndü. Sonra da çalım sata sata ailesine gitti.
Çok uygundur sana bu bela, çok uygun! Evet, çok uygundur sana bu bela, çok
uygun! İnsan, başıboş bırakılacağını mı sanıyor? O, dökülen meniden bir sperm
değil miydi? 75. sure (KIYÂMET)
31-37. ayet (Resmi: 75/İniş:31/Alfabetik:56)
Haydi, yalanlamakta olduğunuz şeye gidin! Haydi, üç çatallı
gölgeye gidin! Ne gölgelendirir ne alevden korur. Gerçekten o, köşke benzer
kıvılcımlar saçar. O kıvılcım sanki sarımtırak bir halat/bir deve
kervanı/bakırdan bir ip gibidir. Vay haline o gün, yalanlayanların!
Konuşamayacakları gündür bu! İzin verilmez ki onlara özür dilesinler. Vay
haline o gün, yalanlayanların! Ayırma günüdür bu! Sizinle öncekileri bir yere topladık.
Eğer bir hileniz / bir tuzağınız varsa, hadi hile yapıp tuzak kurun bana! Vay
haline o gün, yalanlayanların! 77.
sure (MÜRSELÂT) 29-40. ayet (Resmi: 77/İniş:33/Alfabetik:73)
Küfre sapanlar için şiddetli
bir azap vardır. İman edip hayra ve barışa yönelik ameller işleyenlere gelince
onlar için bir bağışlanma ve büyük bir ödül olacaktır. 35. sure (FATIR) 7. ayet (Resmi:
35/İniş:43/Alfabetik:24)
İyilik ve güzellik getirene, getirdiğinden daha hayırlısı vardır. Onlar o gün korkudan güvene çıkmışlardır. Kötülük getirenlerin ise yüzleri ateşte sürtülür. Sadece yapıp ettiklerinizle cezalandırılırsınız. 27. sure (NEML) 89-90. ayet (Resmi: 27/İniş:48/Alfabetik:81)
İyilik / güzellik getirene ondan
daha hayırlısı var. Kötülük getirenlere gelince, kötülükleri yapanlar yapmış
olduklarından fazlasıyla cezalandırılmayacaklardır. 28. sure (KASAS) 84. ayet (Resmi:
28/İniş:49/Alfabetik:53)
Sonra, zulmedenlere şöyle denecek: "Sonsuzluğun azabını/sonsuz azabı tadın! Kazandığınız şeyler dışında bir şeyle cezalandırılmayacaksınız!" Soruyorlar sana: "Doğru mu bu?" De ki: "Evet! Rabbime yemin ederim, o doğrunun ta kendisidir! Ve siz ondan yakayı kurtaramayacaksınız." Zulmetmiş her benlik, yeryüzündekiler kendinin olsa, kurtulmak için tümünü fidye verecektir. Azabı gördüklerinde pişmanlığı ta içlerinde duyarlar. Aralarında adaletle hükmedilmiştir. Asla zulme uğratılmazlar! 10. sure (YÛNUS) 52-54. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Ey insanlar! Rabbinizden
korkun! Herhangi bir şeyde babanın, evladı; evladın da babası yerine karşılık
ödemeyeceği günden ürperin! Allah'ın vaadi haktır; dünya hayatı sizi sakın
aldatmasın. O yaman aldatıcı, sakın sizi Allah ile aldatmasın! 31. sure (LOKMAN) 33. ayet (Resmi:
31/İniş:57/Alfabetik:59)
Şimdi eğer dayanabilirlerse, barınakları ateştir. Yok eğer özür dileyip hoşnutluk sağlamak istiyorlarsa, özürleri kabul edilmeyecektir. 41. sure (FUSSİLET) 24. ayet (Resmi: 41/İniş:61/Alfabetik:30)
Yemin olsun, o inkârcılara şiddetli bir azabı tattıracağız ve
elbette ki onları, yapıp-ettiklerinin en kötüsüyle cezalandıracağız. İşte bu,
Allah düşmanlarının cezası olan ateştir. Ayetlerimize karşı çıkmalarından
ötürü, orada kendileri için sürekli kalış yeri vardır. 41. sure (FUSSİLET) 27-28. ayet (Resmi:
41/İniş:61/Alfabetik:30)
Şu bir gerçek ki, "Rabbimiz Allah'tır!" deyip sonra hiç
şaşmadan yol alanlar üzerine, melekler ha bire iner de şöyle derler:
"Korkmayın, üzülmeyin! Size vaat edilen cennetle sevinin." "Biz
sizin, dünya hayatında da âhirette de dostlarınızız. Cennette sizin için
nefislerinizin arzuladığı her şey var. Orada sizin için istediğiniz her şey
var. "Gafûr ve Rahîm Allah'tan bir ikram olarak..." 41. sure (FUSSİLET) 30-32. ayet (Resmi: 41/İniş:61/Alfabetik:30)
İman edip hayra ve barışa
yönelik işler yapanlara gelince, onlar için minnet altına sokmayan bir ödül
vardır. 41. sure (FUSSİLET)
8. ayet (Resmi: 41/İniş:61/Alfabetik:30)
Âhiret ekini isteyenin o
ekinini artırırız; dünya ekini isteyene de ondan veririz. Ama böylesi için
âhirette bir nasip yoktur. 42.
sure (ŞÛRÂ) 20. ayet (Resmi: 42/İniş:62/Alfabetik:95)
Gün gelir, o inkâr edenler,
ateşe arz edilir. "Bu gerçek değil miymiş?" diye sorulur.
"Elbette! Rabbimize yemin ederiz, gerçekmiş!" derler. Allah buyurur:
"O halde, inkâr ettiğinizden ötürü tadın azabı!" 46. sure (AHKAF) 34. ayet (Resmi:
46/İniş:66/Alfabetik:3)
Kim inanmış olarak hayra ve
barışa yönelik işlerden bir şey yaparsa, onun gayretine nankörlük edilmez. Biz
böylesi lehine kâtiplik ederiz. 21.
sure (ENBİYÂ) 94. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)
"Bu gününüzü unutmuş olmanın karşılığını tadın. Kuşkusuz, biz de sizi unuttuk. Yaptıklarınıza karşılık sonsuzluk azabını tadın." 32. sure (SECDE) 14. ayet (Resmi: 32/İniş:75/Alfabetik:92)
Görmedikleri halde Rablerinden ürperenlere gelince, onlar için bir bağışlanma ve büyük bir ödül vardır. 67. sure (MÜLK) 12. ayet (Resmi: 67/İniş:77/Alfabetik:68)
Kendilerine açık-seçik kanıtlar geldikten sonra, çekişmeye girip
fırkalar halinde parçalananlar gibi olmayın. Böyle olanlar için çok büyük bir
azap vardır. Gün gelir bazı yüzler ağarır, bazı yüzler kararır. Yüzleri
kararanlara şöyle denir: "İmanınızdan sonra küfre mi düştünüz? Hadi, saptığınız
küfür yüzünden tadın azabı!" Yüzleri ağaranlara gelince, onlar, Allah'ın
rahmeti içindedirler. Sürekli ondadır onlar. Bunlar sana Allah'ın ayetleri. Hak
olarak okuyoruz sana onları. Allah, âlemlere zulüm istemiyor. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 105-108. ayet (Resmi:
3/İniş:94/Alfabetik:7)
"Küfre sapanlar var
ya, işte onlara dünyada ve âhirette şiddetle azap edeceğim. Hiçbir yardımcıları
olmayacaktır onların." İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlara
gelince, Allah onlara ödüllerini tam olarak verecektir. Allah zalimleri sevmez.
3. sure (ÂLİ IMRÂN)
56-57. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Bunun ardından da inanıp hayra
ve barışa yönelik işler yapanların ödüllerini tam verecek ve lütfundan onlara
fazlalıklar da bağışlayacaktır. Kulluktan çekinip büyüklük taslayanlara
gelince, onlara korkunç bir azapla azap edecektir. Böyleleri, kendileri için
Allah'tan başka ne bir dost bulacaklardır ne de bir yardımcı. 4. sure (NİSA) 173. ayet (Resmi:
4/İniş:98/Alfabetik:82)
Gün olur, mümin erkeklerle mümin kadınları, ışıkları önlerinde ve sağ yanlarında koşar görürsün. Şöyle denilir: "Bugün size, altlarından ırmaklar akan cennetler müjdeleniyor. Sürekli kalıcısınız içlerinde." İşte büyük başarının ta kendisidir bu. 57. sure (HADÎD) 12. ayet (Resmi: 57/İniş:112/Alfabetik:33)
Allah'a ve resulüne inananlar var ya, özü sözü doğru kişiler onlardır. Rableri katında tanık olanlar / şehitlik mertebesine erenler de onlardır. Onların ödülleri ve ışıkları vardır. Küfre sapıp ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar cehennemin dostu olacaklardır. 57. sure (HADÎD) 19. ayet (Resmi: 57/İniş:112/Alfabetik:33)
Şu bir gerçek ki Allah, iman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanları, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. Küfre sapanlarsa zevk edip eğlenmeye bakarlar; davarların yediği gibi yer içerler. Varacakları yer ateştir onların. 47. sure (MUHAMMED) 12. ayet (Resmi: 47/İniş:99/ Alfabetik:64)
Dilediğini / dileyeni rahmetinin
içine sokar. Zalimlere gelince, onlar için korkunç bir azap hazırlamıştır. 76. sure (İNSÂN) 31. ayet (Resmi:
76/İniş:90/Alfabetik:43)
Ateşin dostlarıyla cennetin
dostları bir olmaz. Cennetin dostları, kurtuluşu/zaferi elde edenlerin ta
kendileridir. 59. sure (HAŞR) 20.
ayet (Resmi: 59/İniş:95/Alfabetik:35)
Kim Allah'a ve resulüne iman etmezse
bilsin ki biz, inkârcılar için alevli bir ateş hazırladık. 48. sure (FETİH) 13. ayet (Resmi:
48/İniş:109/Alfabetik
(2) Öz Kazancın Ağırlığına Göre Akıbet ve Üç Çift / Sınıf Oluverme
(a) Mizan-Adalet terazileri, sonuca göre akıbet
Gün olur, o sakınanları biz, Rahman'ın huzurunda heyet halinde toplarız. Suçluları da susuz ve yaya olarak cehenneme sevk ederiz. 19. sure (MERYEM) 85-86. ayet (Resmi: 19/İniş:44/Alfabetik:63)
Tarafımızdan kendilerine güzellik hazırlananlara gelince, bunlar
cehennemden uzaklaştırılmışlardır. Onun uğultusunu duymazlar. Onlar,
gönüllerinin istediği şeyler içinde sürekli yaşayacaklardır. O en büyük korku
onları tasalandırmaz. Melekler onları şöyle karşılarlar: "Bu size o vaat
edilen gününüzdür!" 21. sure (ENBİYÂ)
101-103. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)
Her benlik, yanında bir güdücü, bir de tanık olduğu halde gelir.
Yemin olsun, sen bundan gaflet içindeydin. Ama perdeni üstünden kaldırıverdik.
Bugün gözün keskin mi keskin. Yoldaşı şöyle der: "İşte yanımdaki,
hazır!" Siz, ikiniz! Tüm nankörleri, inatçıları cehenneme atın! Durmadan
hayrı engelleyeni, azgını, işkilciyi... O ki, Allah'ın yanına başka bir ilah
koydu. Artık atın onu, o şiddetli azabın içine! Yoldaşı dedi ki:
"Rabbimiz, onu ben azdırmadım. Onun kendisi, dönüşü olmayan bir sapıklık
içindeydi." Allah buyurdu: "Huzurumda çekişmeyin! Ben size uyarıyı
çok önceden göndermiştim." "Benim huzurumda söz değiştirilmez ve ben
kullara asla zulmetmem." 50.
sure (KAF) 21-29. ayet (Resmi: 50/İniş:34/Alfabetik:49)
"Tutun onu, derhal bağlayın onu!" "Sonra cehenneme
sallayın onu!" "Sonra, boyu yetmiş arşın olan bir zincirde yollayın
onu!" "Çünkü o, yüce Allah'a inanmıyordu." "Yoksulu
doyurmaya özendirmiyordu." "Bugün onun için burada bir sıcak dost
yoktur." "Yıkananların atık sularından başka yemek de yoktur."
"Ki o atık suyu sadece günahkârlar yer." 69. sure (HÂKKA) 30-37. ayet (Resmi:
69/İniş:78/Alfabetik:34)
(b) Mizan-Adalet terazileri, sonuca göre Dünya'daki yaşamlarına göre üç gurup insan, Ahiret yaşamı için de üç çift/sınıf oluverir
Sonra, kullarımız arasından seçtiklerimizi Kitap'a mirasçı kıldık. İçlerinden öz nefsine zulmeden var. Orta yolda gideni var. Allah'ın izniyle hayırlarda öne geçeni var. İşte bu, büyük lütfun ta kendisidir. 35. sure (FATIR) 32. ayet (Resmi: 35/İniş:43/Alfabetik:24)
Ve sizler, üç çift/sınıf oluvermişsinizdir. İşte uğur ve mutluluk yâranı. Nedir uğur ve mutluluk yâranı? İşte şomluk ve bunalım yâranı. Nedir şomluk ve bunalım yâranı? Ve oluşta önde gidenler, yarışta önde gidenler... 56. sure (VÂKIA) 7-10. ayet (Resmi: 56/İniş:46/Alfabetik:107)
(3) Üç Çift / Sınıf Oluverenlerin Durumları, Her Bir Sınıf / Guruptakilerin Ceza veya Ödüllendirilmeleri
(a) Dünya Yaşamında Öne/İleri Geçenler ve Ahirette de Yaklaştırılanların / Oluşta ve Yarışta Önde Gidenlerin Durumu
Sonra, kullarımız arasından seçtiklerimizi Kitap'a mirasçı kıldık. İçlerinden öz nefsine zulmeden var. Orta yolda gideni var. Allah'ın izniyle hayırlarda öne geçeni var. İşte bu, büyük lütfun ta kendisidir. 35. sure (FATIR) 32. ayet (Resmi: 35/İniş:43/Alfabetik:24)
Ve oluşta önde gidenler, yarışta önde gidenler... İşte onlardır yaklaştırılanlar. Nimetlerle dolu bahçelerdedirler. çoğu eski zamanların, Az bir kısmı da sonrakilerden. Süslü, nakışlı tahtlar üzerinde, Onlar üstünde karşılıklı yan gelip yaslanırlar. Gencecik uşaklar dolanır çevrelerinde. Sürekli hizmete adanmışlardır. Sürahiler, ibrikler ve öz kaynağından içkilerle doldurulmuş kadehler eşliğinde. Ne başları döner ondan ne de akılları karışır. Ve meyveler, gönüllerince seçtiklerinden. Ve kuş eti iştahlarınca beğendiklerinden. Ve genç kadınlar, iri ve siyah gözlü. Titizlikle korunan inciler misali; Yaptıklarına karşılık olarak. Ne boş bir laf işitirler orada ne de günaha sokacak bir şey. Sadece "selam, selam!" denir. 56. sure (VÂKIA) 10-26. ayet (Resmi: 56/İniş:46/Alfabetik:107)
Eğer o, yaklaştırılanlardan ise; Rahatlık, güzel rızık ve nimetlerle dolu
cennet var ona. 56. sure (VÂKIA)
88-89. ayet (Resmi: 56/İniş:46/Alfabetik:107)
Rabbinin makamından korkan kimseye iki cennet var. Rabbinizin nimetlerinden hangisini
sayabilirsiniz yalan? İkisi de çeşit çeşit ağaçlarla/bitkilerle doludur.
Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz? O cennetlerde iki nehir
var, kaynayıp akan. Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayarsınız yalan? O
cennetlerde iki çift var her meyveden. Rabbinizin nimetlerinden hangisini
sayarsınız yalan? Astarları atlastan döşeklere yaslanırlar. İki cennetin
meyveleri elle alınacak kadar yakındır. Rabbinizin nimetlerinden hangisini
yalanlıyorsunuz? O cennetlerde, bakışlarını eşlerine dikmiş öyle dilberler
vardır ki, daha önce onları ne cin kirletmiştir ne de insan. Rabbinizin
nimetlerinden hangisini sayarsınız yalan? Sanki yakut onlar, sanki mercan...
Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayarsınız yalan? İhsanın karşılığı sadece
ihsan... Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayarsınız yalan? 55. sure (RAHMÂN) 46-61. ayet (Resmi:
55/İniş:89/Alfabetik:86)
Sonra, kullarımız arasından seçtiklerimizi Kitap'a mirasçı kıldık. İçlerinden öz nefsine zulmeden var. Orta yolda gideni var. Allah'ın izniyle hayırlarda öne geçeni var. İşte bu, büyük lütfun ta kendisidir. 35. sure (FATIR) 32. ayet (Resmi: 35/İniş:43/Alfabetik:24)
İşte uğur ve
mutluluk yâranı. Nedir
uğur ve mutluluk yâranı? 56. sure (VÂKIA) 8.
ayet (Resmi: 56/İniş:46/Alfabetik:107)
Uğur ve mutluluk yâranı. Nedir uğur ve mutluluk yâranı? Dikensiz kirazlar, Meyve dizili muz ağaçları, Uzayan gölgeler, Akıp dökülen sular, Birçok meyveler arasındadırlar. Ne tükenir ne yasaklanır. Yükseğe yerleştirilmiş döşekler içinde. Biz kadınları da güzel bir biçimde yeniden yaratmış, Hepsini bakireler yapmışızdır, Yaşıt cilveli dilberler halinde, Uğur ve mutluluk yâranı için. Bir bölümü öncekilerden. Bir bölümü de sonrakilerden. 56. sure (VÂKIA) 27-40. ayet (Resmi: 56/İniş:46/Alfabetik:107)
Eğer kutlu,
uğurlu kişilerdense,
"Selam sana kutlu ve uğurlu kişilerden!" denir ona. 56. sure (VÂKIA) 90-91. ayet (Resmi:
56/İniş:46/Alfabetik:107)
İkisinden başka, iki cennet daha var. Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz? İkisi de yeşil mi yeşil... Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayarsınız yalan? İkisinde de iki kaynak var, sürekli fışkıran. Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayarsınız yalan? İkisinde de meyve, hurma ve nar var. Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayarsınız yalan? İçlerinde iyi mi iyi, güzel mi güzel hanımlar var. Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayarsınız yalan? Çadırlar içinde bekletilen huriler var. Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayarsınız yalan? Daha önce onları ne cin kirletmiştir ne de insan. Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayarsınız yalan? Yeşil yastıklarda, emsalsiz döşekler üzerinde yatarlar yan. Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayarsınız yalan? İkram ve kudret sahibi Rabbinin ismi öyle yüce ki... 55. sure (RAHMÂN) 62-78. ayet (Resmi: 55/İniş:89/Alfabetik:86)
(c) Dünya Yaşamında Öz Nefsine Zulmedenler ve Ahirette de Şomluk ve Bunalım Yâranı Olanların / Solun Adamlarının Durumu
Sonra, kullarımız arasından seçtiklerimizi Kitap'a mirasçı kıldık. İçlerinden öz nefsine zulmeden var. Orta yolda gideni var. Allah'ın izniyle hayırlarda öne geçeni var. İşte bu, büyük lütfun ta kendisidir. 35. sure (FATIR) 32. ayet (Resmi: 35/İniş:43/Alfabetik:24)
Şu bir gerçek ki, o küfre batmış olanları sen korkutsan da korkutmasan da onlar için aynıdır; iman etmezler. Allah onların kalpleri, kulakları üzerine mühür basmıştır. Onların kafa gözleri üstünde de bir perde vardır. Onlar için korkunç bir azap öngörülmüştür. 2. sure (BAKARA) 6-7. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Allah, erkek
münafıklara da kadın münafıklara da küfre sapanlara da içinde sürekli kalacakları
cehennem ateşini vaat etmiştir. O yeter onlara. Allah lanet etmiştir onlara.
Sonu gelmez bir azap var onlar için. 9.
sure (TEVBE) 68. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)
İnsanlar içinden bazıları vardır, "Allah'a ve âhıret gününe inandık" derler ama onlar inanmış değillerdir. Allah'ı ve inanmış olanları aldatma yoluna giderler. Gerçekte ise onlar öz benliklerinden başkasını aldatmıyorlar. Ne var ki, bunun farkında olamıyorlar. Kalplerinde bir hastalık vardır da Allah onları hastalık yönünden daha ileri götürmüştür. Ve onlar için, yalancılık etmiş olmaları yüzünden acıklı bir azap öngörülmüştür. Onlara, "Yeryüzünde bozgun çıkartmayın" dendiğinde, "Tam tersine, bizler barış ve esenlik getirenleriz" demişlerdir. Dikkat edin, gerçekte onlar, bozgun getirenlerin ta kendileridir de bunun bilincinde olmuyorlar. Onlara, "İnsanların inandığı gibi siz de inanın" dendiğinde, "Yani biz de kafası çalışmayan zavallılar gibi inanalım mı?" derler. Haberiniz olsun ki, kafası çalışmayan düşük seviyeliler onların ta kendileridir; fakat bilmiyorlar. Bunlar iman etmiş olanlarla yüz yüze geldiklerinde, "îman ettik" derler. Kendi şeytanlarıyla baş başa kaldıklarında ise söyledikleri şudur: "Hiç kuşkunuz olmasın biz sizinleyiz. Gerçek olan şu ki, biz alay edip duran kişileriz." Allah onlarla alay ediyor ve onları, kendi azgınlıkları içinde bocalar bir halde sürüklüyor. İşte bunlar, doğruluk ve aydınlığı verip karanlık ve sapıklığı satın aldılar da ticaretleri hiç bir kazanç sağlamadı. Bir yol yordama girebilmiş de değillerdir. Onların durumu şu kişinin durumuna benzer: Bir ateş tutuşturmak istedi. Ateş, çevresindekileri aydınlattığında, Allah onların ışığını giderdi ve onları karanlıklar içinde bıraktı; artık görmezler. Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Onlar artık dönmezler. Yahut gökten boşalan bir yağmur haline benzer ki onda karanlıklar var, bir gök gürlemesi var, bir şimşek var. Yıldırımlar yüzünden ölüm korkusuyla parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Allah Muhît'dir, küfre sapanları çepeçevre kuşatmıştır. Şimşek, neredeyse gözlerini çarpıp götürüverecek. Kendilerine her aydınlık sunduğunda, orada yürürler. Üzerlerine karanlık binince çakılıp kalırlar. Eğer Allah dileseydi, işitme güçlerini de gözlerini de elbette alıp götürürdü. Çünkü Allah her şeye Kadîr'dir. 2. sure (BAKARA) 8-20. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Allah, erkek
münafıklara da kadın münafıklara da küfre sapanlara da içinde sürekli
kalacakları cehennem ateşini vaat etmiştir. O yeter onlara. Allah lanet etmiştir onlara. Sonu gelmez bir
azap var onlar için. 9. sure (TEVBE) 68.
ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)
Hiç, bir mümin, bir sapık gibi olur mu? Hayır, eşit olmazlar. İnanıp hayra ve barışa yönelik işler yapanlara gelince, onlar için, yaptıklarına karşılık olarak barınacakları cennet konakları vardır. Sapmış olanların varacakları yerse ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde, oraya geri çevrilirler. Ve şöyle denir onlara: "Yalanlayıp durduğunuz ateş azabını tadıverin!" 32. sure (SECDE) 18-20. ayet (Resmi: 32/İniş:75/Alfabetik:92)
Göklerde ne var, yerde ne varsa Allah'ı tespih etmiştir. Azîz'dir
O, Hakîm'dir. Ey iman sahipleri! Yapmayacağınız şeyi neden söylüyorsunuz?
Yapmayacağınız şeyi söylemeniz, Allah katında büyük bir günahtır. 61. sure (SAFF) 1-3. ayet (Resmi:
61/İniş:108/Alfabetik:89)
İşte şomluk ve bunalım yâranı. Nedir şomluk ve bunalım yâranı? 56. sure (VÂKIA) 9. ayet (Resmi: 56/İniş:46/Alfabetik:107)
Ve şomluk ve uğursuzluk yâranı. Nedir şomluk ve uğursuzluk yâranı? İliklere işleyen bir ateş ve kaynar su içinde, Simsiyah bir gölge altındadırlar. Ne serindir ne de cömert. Çünkü şomluk yâranı, bundan önce servet ve refahla şımaranlardı. O büyük günah üzerinde ısrar edip dururlardı. Ve şöyle derlerdi: "Ölünce mi, toprak ve kemik haline gelince mi, sahi o zaman mı yeniden diriltileceğiz?" "Önceki atalarımız da mı?" De ki: "Öncekiler de sonrakiler de." Bilinen bir günün buluşma vakti/buluşma yerinde mutlaka bir araya getirileceklerdir. Ve siz de ey sapık yalanlayıcılar! Zakkumdan bir ağaçtan mutlaka yiyeceksiniz / yiyecekler. Karınları dolduracaklar ondan, Üzerine içecekler kaynar sudan, Susuzluktan çıkmış develerin içişi gibi içecekler. Din gününde ağırlanışları böyledir. 56. sure (VÂKIA) 41-56. ayet (Resmi: 56/İniş:46/Alfabetik:107)
Eğer yalanlayan sapıklardansa;
Kaynar sudan bir ziyafet, Ve cehenneme salıverilme var ona. İşte budur, o
tartışmasız, o kesin gerçek! 56.
sure (VÂKIA) 92-95. ayet (Resmi: 56/İniş:46/Alfabetik:107)
Suçlular, yüzlerinden tanınır da yakalanırlar
perçemlerinden ve ayaklarından. Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayacaksınız yalan? İşte bu,
günahkârların yalanlayıp durdukları cehennemdir. Onlar, onunla kaynar su
arasında dolaşırlar. Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz? 55. sure (RAHMÂN) 41-45. ayet (Resmi:
55/İniş:89/Alfabetik:86)
RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI -
M. Kemal Adal
Selam...
T.C. / M. Kemal Adal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder