KUR'AN’IN IŞIĞINDA
AHİRET HAYATI – 11
5. CEZALANDIRMA VE ÖDÜLLENDİRME – 2
a) Genel
Olarak Cezalandırma ve Ödüllendirme - 2
(4) Ya Cennet Ya Cehennem
(a) İş Onların Dediği Gibi Değil
Dediler ki: "Sayılı birkaç gün dışında ateş bize asla dokunmayacaktır." De ki: "Allah'tan bir ahit mi aldınız! Allah, ahdine asla ters düşmez. Yoksa siz Allah'a isnat ederek, bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?" İş onların sandığı gibi değil. Kötülük ve çirkinlik kazanan, suçu kendisini kuşatmış olan kişiler, ateşin dostudurlar. Sürekli kalacaklardır orada. 2. sure (BAKARA) 80-81. ayet (Resmi: 2/İniş:92/ Alfabetik:11)
Şu
kendilerine Kitap'tan bir pay verilmiş olanlara bak, aralarında hüküm vermesi
için Allah'ın Kitabı'na çağırılıyorlar da içlerinden bir zümre yüz çevirerek
dönüp gidiyor. Bunun sebebi onların, "Ateş
bize sayılı birkaç gün dışında asla dokunmayacaktır" demeleridir. Uydurmuş
oldukları yalanlar, dinlerinde kendilerini aldatmaktadır. Peki, o
kendisinde kuşku bulunmayan günde, onları bir araya topladığımız vakit halleri
nice olacak! O gün her benlik, kazandığının karşılığını tam almıştır. Onlar,
hiçbir zulme uğratılmazlar. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 23-25. ayet (Resmi:
3/İniş:94/Alfabetik:7)
İnanıp hayra
ve barışa yönelik işler yapanları, altlarından ırmaklar akan cennetlere
sokacağız. Sonsuza değin kalacaklardır orada. Allah'ın şaşmaz vaadidir bu. Söz söyleme bakımından Allah'tan daha doğru ve tutarlı
kim olabilir? İş ne sizin kuruntularınızla / hurafelerinizle / anlamını
bilmeden okuyuşlarınızla ne de Ehlikitap'ın kuruntuları /hurafeleri / anlamını
bilmeden okuyuşlarıyla çözülür. Kötülük yapan onunla cezalandırılır. Ve
böyle biri, kendisi için Allah dışında ne bir dost bulur ne de bir yardımcı. Erkek veya kadın, inanmış olarak hayra ve barışa yönelik
işler yapanlar cennete gireceklerdir. Ve zerre kadar zulme
uğratılmayacaklardır. 4. sure (NİSA) 122-124. ayet (Resmi:
4/İniş:98/Alfabetik:82)
Arkalarından, yerlerini alan halefler geldi.
Bunlar, Kitap'a varis olmuşlardı. Şu basit dünyanın
geçici menfaatini esas alıyorlar ve şöyle diyorlardı: "Biz zaten
bağışlanacağız!" Kendilerine, bir menfaat daha gelse onu da
alıyorlardı. Bunlardan, Allah hakkında, gerçek dışında bir şey söylememelerine
ilişkin Kitap misakı alınmamış mıydı? O Kitap'ın
içindekileri okuyup incelemediler mi? Ahiret yurdu, takvaya sarılanlar
için daha hayırlıdır. Hala aklınızı işletmeyecek misiniz? 7. sure (A'RAF)
169. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Özür beyan etmeyin; imanınızdan sona küfre saptınız. İçinizden bir grubu affetsek bile diğer bir grubu, günaha batmış kişiler oldukları için azaba uğratacağız. İkiyüzlülerin erkekleri de kadınları da birbirinin aynıdır: Kötülüğe özendirirler, iyilikten alıkoyarlar, harcamamak için ellerini sıkarlar. Onlar Allah'ı unuttular, Allah da onları unuttu. İkiyüzlüler, yoldan sapmışların ta kendileridir. Allah, erkek münafıklara da kadın münafıklara da küfre sapanlara da içinde sürekli kalacakları cehennem ateşini vaat etmiştir. O yeter onlara. Allah lanet etmiştir onlara. Sonu gelmez bir azap var onlar için. Tıpkı sizden öncekiler gibi. Onlar kuvvetçe sizden daha zorlu, mallar ve çocuklar bakımından daha zengindiler. Kendi nasipleriyle zevk sürdüler. Siz de kendi payınıza düşenle zevk sürdünüz. Tıpkı sizden öncekilerin kendi nasipleriyle zevklendikleri gibi. Tıpkı onların dalıp gittiği gibi siz de dalıp gittiniz. İşte böylelerinin amelleri dünyada da âhirette de boşa çıkmıştır. İşte böyleleri hüsrana batmıştır. 9. sure (TEVBE) 66-69. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)
Biz,
Müslümanları / Allah'a teslim olanları, suçlular gibi yapar mıyız? Neniz var
sizin, nasıl hüküm veriyorsunuz? 68. sure
(KALEM) 35-36. ayet (Resmi: 68/İniş:2/Alfabetik:51)
(b) İşin Aslı
Güzel düşünüp güzel davrananlara güzellik var. Dahası da var. Onların yüzlerine kara da bulaşmaz, zillet de... Cennetin dostlarıdır onlar; sürekli kalıcıdırlar orada. Kötülük kazananlara ise kötülüğün miktarınca karşılık vardır. Ama yüzlerini bir zillet de kaplar. Onları Allah'tan kurtaracak kimse yoktur. Yüzleri gece parçalarından karanlıklarla kaplanmış gibidir. Ateşin dostlarıdır bunlar. Sürekli kalıcıdırlar içinde. 10. sure (YÛNUS) 26-27. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Bahtsızlığa
düşenler ateş içindedir. Çok
ıstıraplı bir soluyuş ve hıçkırışları vardır orada. Rabbinin
dilemesi hariç, gökler ve yer durdukça onlar orada hep kalacaklardır.
Rabbin, dilediğini öyle bir yerine getirir ki!... Mutluluğa
erdirilenlere gelince, onlar cennettedirler. Rabbinin dilemesi hariç, gökler ve
yer durdukça onlar, hep orada kalacaklardır. Kesintisiz bir lütuf
olarak... 11. sure (HÛD) 106-108. ayet (Resmi:
11/İniş:52/Alfabetik:38)
(c) A'raf
İki taraf arasında bir perde, A'raf üzerinde de herkesi yüzlerinden tanıyan erler vardır. Cennet halkı, özleyip durdukları halde henüz ona girmemiş olanlara şöyle seslenirler: "Selam size!" Gözleri ateş halkı tarafına çevrildiğinde de şöyle yakardılar: "Ey Rabbimiz, bizleri, zalimler topluluğuyla birleştirme." A'raf halkı, yüzlerinden tanıdıkları bazı erkeklere seslenip şöyle derler: "Bir araya gelmeniz de büyüklük taslamanız da size hiçbir yarar sağlamadı." "Şunlar mıydı o, 'Allah kendilerini hiçbir rahmete erdirmeyecek' diye yemin ettikleriniz?" Ey cennetlikler! Siz de girin cennete. Ne bir korku var size ne de kederleneceksiniz. 7. sure (A'RAF) 46-49. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
(5) Cennet ve Cehennem Tasvirleri Mecazdır / Temsilidir, Sıcak, Susuzluk, Deri ve Vekil
(a) Cennet ve cehennem tasvirleri mecazîdir, temsilidir
Eğer
yapamazsanız - ki asla yapamayacaksınız - korkun o ateşten ki yakıtı insanlarla
taşlardır. Küfre sapanlar için hazırlanmıştır o. İman edip hayra ve barışa
yönelik değerler üretenlere şunu müjdele: Kendileri için, altlarından ırmaklar
akan cennetler olacaktır. Onlardaki herhangi bir meyveden bir rızk olarak her
nasiplendirildiklerinde, şöyle diyeceklerdir: "İşte
bu, daha önce rızklandırıldığımız şey!" Bu rızk onlara buna benzer şekilde
verilmişti. Onlar için orada tertemiz eşler de vardır. Ve onlar orada
sürekli kalacaklardır. Şu bir gerçek ki Allah, bir sivrisineği hatta onun da
üstündeki bir varlığı örnek göstermekten sıkılmaz. Böyle bir durumda, inananlar
bilirler ki o, Rablerinden bir gerçektir. Küfre sapmışlar ise şöyle derler:
"Allah, bunu örnek vermekle ne demek istedi?" Allah onunla birçoğunu
saptırır, birçoğunu da onunla doğruya ve güzele kılavuzlar. Allah onunla
fâsıklardan başkasını saptırmaz. 2. sure (BAKARA) 24-26. ayet (Resmi:
2/İniş:92/Alfabetik:11)
Sakınıp korunanlara vaat edilen
cennetin temsilî anlatımı şu: Altından
ırmaklar akar, yemişleri de sürekli, gölgesi de. İşte korunup sakınanların son
yurdu. Kâfirlerin son yurdu ise ateş... 13. sure (RA'D) 35. ayet (Resmi:
13/İniş:87/Alfabetik:85)
Sakınanlara vaat olunan
cennetin durumu şöyledir: Orada,
bozulmayan sudan ırmaklar; tadı bozulmayan sütten nehirler, içenlere lezzet
sunan bir şaraptan nehirler, süzme bir baldan oluşan nehirler var. Ve orada
kendileri için her türlü meyvenin yanında, Rablerinden bir de bağışlanma var.
Bu nimetler içindeki ile, sürekli ateşte olup da içirildiği sıcak su tarafından
bağırsakları parçalanan kimse aynı olur mu? 47. sure
(MUHAMMED) 15. ayet (Resmi: 47/İniş:99/ Alfabetik:64)
Allah, sözün en güzelini, birbirine benzer iç içe ikili
manalar ifade eden bir Kitap halinde indirmiştir. Rablerinden
korkanların ondan derileri ürperir. Sonra da hem derileri hem de kalpleri,
Allah'ın Zikri / Kur'an'ı karşısında yumuşar. Bu,
Allah'ın kılavuzudur ki, onunla dilediğini / dileyeni hidayete erdirir.
Allah'ın saptırdığına gelince, ona kılavuzluk edecek yoktur. (39/ ZÜMER/23.)
(b) Sıcak, cennet ve cehennemde
"Ve sen burada ne susayacaksın ne de güneşten yanacaksın." 20. sure (TÂHÂ)
119. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)
Koltuklar üzerine yaslanarak otururlar orada.
Ne bir güneş görürler orada ne de kavurucu bir
soğuk... 76. sure (İNSÂN) 13. ayet (Resmi:
76/İniş:90/Alfabetik:43)
Ne gölgelendirir ne alevden korur. 77. sure (MÜRSELÂT) 31. ayet (Resmi: 77/İniş:33/Alfabetik:73)
(c) Susuzluk
Medine halkına ve çevrelerindeki Bedevî
Araplara, Allah resulünden geri kalmaları ve onu bırakıp da kendi canlarının
derdine düşmeleri yakışmaz. Çünkü Allah yolunda uğrayacakları bir susuzluk, bir yorgunluk, bir açlık, kâfirleri
öfkelendirmek üzere bir yere ayak basmaları, düşmana karşı herhangi bir başarı
kazanmaları durumunda kendileri için, barışa yönelik iyi bir amel mutlaka
yazılacaktır. Allah, güzel düşünüp güzel davrananların ödülünü yitirmez. 9. sure (TEVBE)
120. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)
"Ve sen
burada ne susayacaksın ne de güneşten yanacaksın." 20. sure (TÂHÂ)
119. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)
Küfre sapanlara gelince, onların amelleri çöldeki serap gibidir ki, susuzluktan bunalan onu su sanır. Ama ona yaklaşınca hiçbir şey bulamaz; yanında Allah'ı bulur; O da onun hesabını eksiksiz bir biçimde görür. Allah, hesabı çok çabuk görendir. 24. sure (NÛR) 39. ayet (Resmi: 24/İniş:102/Alfabetik:84)
(d) Deri
Ayetlerimizi inkâr edenleri yakında bir ateşe
yaslayacağız. Derileri piştikçe, azabı tatsınlar
diye, derilerini öncekinden başka derilerle değiştireceğiz. Allah Azîz
ve Hakîm'dir. 4. sure (NİSA) 56. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Bu suyla, karınlarının içindekiler ve derileri eritilir. 22. sure (HAC) 20. ayet (Resmi: 22/İniş:88/ Alfabetik:32)
Allah, sözün en güzelini, birbirine benzer iç içe ikili manalar ifade eden bir Kitap halinde indirmiştir. Rablerinden korkanların ondan derileri ürperir. Sonra da hem derileri hem de kalpleri, Allah'ın Zikri / Kur'an'ı karşısında yumuşar. Bu, Allah'ın kılavuzudur ki, onunla dilediğini / dileyeni hidayete erdirir. Allah'ın saptırdığına gelince, ona kılavuzluk edecek yoktur. 39. sure (ZÜMER) 23. ayet (Resmi: 39/İniş:59/Alfabetik:114)
Nihayet,
oraya geldiklerinde kulakları, gözleri, derileri,
yapıp-ettikleri hakkında onlar aleyhine tanıklık edecektir. Derilerine:
"Aleyhimizde neden tanıklık ettiniz?" derler. Derileri derler ki:
"O her şeyi konuşturan Allah konuşturdu bizi. Hani, sizi ilk seferinde de
O yaratmıştı ya! Ve siz O'na döndürüleceksiniz." Siz, işitme
gücünüzün, gözlerinizin, derilerinizin aleyhinize yapacağı tanıklıktan
gizlenmiyordunuz. Tam aksine siz, yaptıklarınızdan birçoğunu Allah'ın
bilmeyeceğini sanıyordunuz. 41. sure (FUSSİLET) 20-22. ayet (Resmi:
41/İniş:61/Alfabetik:30)
(e) Vekil, Ahirette cennet ve cehennemdeki vekiller-bekçi/sorumlu/görevli melekler
İnkar edenler bölük bölük cehenneme sevk
edilirler. Oraya geldiklerinde onun kapıları açılır ve cehennem
bekçileri onlara şöyle derler: "Size, içinizden resuller gelmedi mi
ki, Rabbinizin ayetlerini karşınızda okusunlar ve sizi şu gününüze kavuşmanız
hususunda uyarsınlar?" Onlar: "Evet, derler, geldiler ama inkarcılar
hakkında azap hükmü hak oldu." 39. sure (ZÜMER) 71. ayet (Resmi:
39/İniş:59/Alfabetik:114)
Rablerinden korkanlar da bölükler halinde cennete sevk edilirler. Oraya geldiklerinde, cennet kapıları da kendilerine açıldığında, oranın bekçileri onlara şöyle derler: "Selam size! Tertemizsiniz. Hadi girin şuraya, sürekli kalıcılar olarak!" 39. sure (ZÜMER) 73. ayet (Resmi: 39/İniş:59/Alfabetik:114)
Ateştekiler, cehennem
bekçilerine şöyle der: "Rabbinize yakarın da azabı bizden bir gün
olsun hafifletsin!" 40. sure (MÜ'MİN) 49. ayet (Resmi:
40/İniş:60/Alfabetik:69)
Şöyle seslenecekler: "Ey Mâlik! Rabbin işimizi bitiriversin." O şöyle diyecek: "Hep böyle kalacaksınız!" 43. sure (ZUHRUF) 77. ayet (Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)
Öfkesinden çatlayacak hale gelir. İçine bir
güruh atıldıkça, onun bekçileri bunlara
sorarlar: "Size hiçbir uyarıcı gelmedi mi?" 67. sure (MÜLK)
8. ayet (Resmi: 67/İniş:77/ Alfabetik:68)
Biz, cehennem yârânını hep
melekler yaptık. Ve biz, onların sayılarını da
küfre sapanlar için bir imtihandan başka şey yapmadık. Ta ki, kendilerine kitap
verilenler iyice ve apaçık bilsinler. İman etmiş olanların imanı artsın.
Kendilerine kitap verilmiş olanlarla iman sahipleri kuşkuya düşmesin.
Kalplerinde hastalık olanlarla küfre sapmış bulunanlar da; "Allah bununla
neyi örneklendirmek istiyor?" desinler. İşte böyle. Allah,
dilediğini/dileyeni saptırır, dilediğini/dileyeni de doğruya ve güzele
kılavuzlar. Rabbinin ordularını ancak O bilir. Bu, insan için bir öğüt verici
ve düşündürücüden başka şey değildir. 74. sure (MÜDDESSİR) 31. ayet (Resmi: 74/İniş:4/Alfabetik:67)
Biz de çağıracağız zebanileri!
96. sure (ALAK) 18. ayet (Resmi: 96/İniş:1/Alfabetik:6)
RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI -
M. Kemal Adal
Selam...
T.C. / M. Kemal Adal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder