11.03.2016
Diyalog | Abbas Güçlü
Mustafa Kemal Atatürk’ün en
yakınındaki isimlerden Hacı
Tevfik’in torunu, kütüphanecisi ve özel kalemi Nuri Bey’in oğlu Mustafa
Kemal Ulusu önceki gece Genç Bakış’ta konuğumuzdu.
Çok çarpıcı anekdotlar anlattı. Atatürk ile İnönü’nün küs olduğunu, Atatürk’ün bir siyasi vasiyetinin
bulunduğunu ve hâlâ açıklanmadığını, bazen babasıyla birlikte hiç
kimseye haber vermeden Dolmabahçe’den kaçarak İstanbul gecelerini yaşadıklarını
anlattı.
İşte programdan önemli satır
başları...
Ulusu kimdir?
- 16 Mayıs 1919’da İstanbul’dan Samsun’a hareket eden Bandırma Vapuru’nun 1. Kaptanı dedem Hacı Tevfik.
Yani 3 gün, 3 gece Atatürk’e refakat eden kişi. Babam Nuri Bey de onun oğlu.
- Babam babasına rıhtımda “Beni Gazi Mustafa Kemal ile tanıştır” diyor.
Kamarada istirahat halindeyken kendisiyle tanışıyor.
- Babam yıllar sonra askerliğini Çankaya Köşkü’nde yapıyor. Atatürk köşke gelen
tüm askerlerle tanışıyor. Babam, “Hacı Tevfik’in oğluyum” deyince tanıyor, “Bu
çocuk, askerden sonra burada kalacak” diyor. Sonra kütüphaneye geçiyor. Sene
1927. Sonra özel kalem müdürü oluyor. Tüm seyahatlerinde yanında bulunuyor.
- Babam, hep “Allah’ım
benim canımı ya 10 Kasım’da ya da 29 Ekim’de alsın” derdi. Ve Allah onu
duydu. 29 Ekim 1979 gecesi
gözlerini kapattı.
Neleri sevmezdi?
- Diktatör değil, tek adamdı. Eşiyle pek severek evlenmediği ve asıl aşkının
Fikriye Hanım olduğu bir gerçek.
- Uyumadan 48 saat çalışırmış. Babam 5000’e yakın kitap okuduğunu söylerdi. Okuduğu her kitabı
babam da okuyordu. Çünkü sorardı. Savaşlarda cephelerde bile tarih kitabı
okurmuş.
- Boyu 1.74, elleri çok ufak. Tıraşını kendisi olmazmış.
- Fenerbahçeli fakat futbolla çok alakadar değilmiş.
- Güreş’i çok severmiş.
Zaman zaman köşke pehlivanları çağırarak güreştirir, para yardımları yaparmış.
- İyi bir biniciymiş, yüzmeyi çok severmiş.
- Silaha çok meraklı, iyi bir
atıcıymış.
- Yemekle çok arası yok. En çok kuru fasulye pilav sever.
Sürekli içer miydi?
- Atatürk’ün her sofrasında içki olduğu söyleniyor. Böyle bir şey mümkün değil.
Çalıştığı geceler
kesinlikle içmezmiş.
- Yanında hiç para taşımazmış. Yanındaki çalışanlarının hiçbirini zengin etmemiştir.
- Fevzi Çakmak geleceği
zaman sofrasında içki olmazdı. Ona karşı büyük saygısı vardı. Köşkte kapıda
karşıladığı tek kişiydi.
- Çok şık giyinirmiş. Ayakkabılarına çok dikkat edermiş. Kılık kıyafete çok
dikkat ederdi. 1930’larda Adana’da, Karadeniz’deki kadınların kıyafetleri çok
modern.
- Babam ve şoförüyle gece yarısı köşkten çıkan biri. Kimseden korkmazdı. Halkın
içindeydi.
- Manevi kızı Afet İnan onun hayatında çok önemli.

-
Son günlerde medyamıza
yansıyan bir fotoğrafta Atatürk’ün manevi kızı Ülkü’nün resmindeki içtiği şey
malt hülasasıdır. Bira değildir. Yoksulluğun olduğu yıllardı, besleyici bir
gıda. Biz de içerdik. O dönem Ankara Bira Fabrikası bunu da çıkarıyordu.
- Babam Atatürk öldüğü anda yanındaydı. Babam seve, öpe, okşaya fanilasını, iç
çamaşırını kesiyor, ağzını siliyor. Bunlar hep babamdaydı.
- Liderler öldükten sonra maskının alınması gerekiyor. Babam onu da
yapıyor.
Atatürk ve din
- Kuran-ı Kerim’i Türkçeleştiriyor.
- Kuran okununca çok
duygulanan, ağlayan bir insan. Babam bizzat gördüm derdi. Ayasofya’da Kuran
okunduğunda Dolmabahçe’de naklen radyodan dinleyince gözlerinden şakır şakır
yaş gelmiş.
- Hazreti Muhammed’i en
büyük komutan olarak biliyor ve söylüyor.
- İslamiyet’e çok saygı duyarmış. Dolmabahçe Sarayı’nda sabahın gün ışıklarına
kadar devam eden bir düğünde ezan
vakti Atatürk manevi kızı Nebile’ye “Hadi bir ezan oku” diyor. Ve okumaya
başlıyor. Babam “Tam yanı başındaydım, gözlerinden damla damla yaş aktığını
gördüm” derdi.
- Kimsenin
kıyafetine karışmazdı. Batı’yı Türkiye’ye getirmeye çalışıyor. Benim babaannem
çarşaflıydı. Köşkte çarşafıyla geziyordu.
İsmim O’nun vasiyeti
- Bir gün babama “Ne mutlu sana bir ailen, yavruların var. Allah bana vermedi
ama milletimin babalığını nasip etti, onunla avunuyorum. Biliyorum, erkek çocuk
istiyorsun. Beni ne kadar çok sevdiğini biliyorum. Ömrüm vefa etmez ise
vasiyetimdir, adını Mustafa Kemal koy” diyor.
- Soyadımızı da koymuştur. Dedem Hacı Tevfik’in denizci olması sebebiyle “Ulu
Su” adını koymuştur.
- Atatürk Etnografya Müzesi’ni hiç beğenmezdi. Orada o kadar uzun yıl kalmasını
babam içine hiç sindirmiyordu. Babamın en çok üzüldüğü mevzudur oraya
defnedilmesi.
- Babam İnönü’ye kırgındı. Askeri dehasını takdir ederdi. Ama Atatürk’e karşı
olan bazı yaşanmış olaylarını biliyordu. Atatürk kıskanılmayacak bir insan
değildi. Atatürk, Celal Bayar’ı Başbakan yaptıktan sonra küslük başlıyor. İnönü
hazmedemiyor.
- Atatürk tamamıyla Batılı düşüncelere açık bir insan. İnönü daha tutucu!
- Atatürk’ün İnönü’ye
karşı bir vefası vardı. Çocuklarına o yüzden sahip çıktı.
- Hasta olduğu dönemde, Atatürk İnönü’yü görmek istiyor. Ama İstanbul’a gelmesi
önleniyor. Suikast yapılır diye.
Özetin özeti: Atatürk’ü tanıdıkça ona olan hayranlığın artması hiç de
boşuna değilmiş!..
http://www.milliyet.com.tr/ataturk-un-bilinmeyenleri/gundem/ydetay/2207720/default.htm
DİP NOT:
Sayın Doğan Kapkıner,
Aşağıdaki konu ile ilgili açıklamanız blogumdaki ilgili yazıya dip not olarak eklenmiş ve adres listeme de gönderilmiştir.
M. Kemal Adal

---------- Yönlendirilmiş ileti ----------
Gönderen:
Doğan Kapkıner
Tarih: 13 Mart 2016 12:38
Konu: Re: [ÖNCE VATAN] ATATÜRK’ÜN BİLİNMEYENLERİ
Ben sn. Ulusu'nun kitabını okudum. Bursa Kitap fuarında kendisi ile
tanıştık biraz konuştuk ve kitabı da imzalıdır.
Yazdıklarının hepsi doğru ve genel düşünceye uyanlardır.
Ve Çankaya'daki kütüphanenin de sorumlusudur.
Ancak,
İnönü ile ilgili Cemal Kutay'ın gösterdiği duygusallığı Nuri Bey
de gösteriyor. İsmet İnönü, Atatürk sofradaki o tartışmanın ardından Atatürk'ün
isteği ile konuşarak görevden ayrılır. (İstanbul'a giderken trende.)
Tabi ki bunun adı görevden
alınmadır. Ama söylenen söz "Bir müddet beraber çalışmamıza ara
versek şeklindedir.".
Kendisinden sonra Başbakanın Celal Bayar olması ile ilgili mutabakata
varırlar. Ölümüne kadar İnönü’ye maaş vermeye devam eder.
Vasiyetinde İnönü’ nün çocuklarına para bırakır.
Bu nasıl kırgınlıktır Allahaşkına.
Hatta İnönü Cumhurbaşkanı olunca bir müddet Celal Bayar'ın Başbakanlığında
devam etti.
Hafif
bir kırgınlık var ama bu uzun sürmez.
Yazın Dolmabahçe' de Atatürk'e hastalığı bildirilirken İsmet İnönü yanındadır
ve onun çıkmasını istemez. Hatta "Paşam da duysun ne varsa."der.
Hastalığının
son günlerinde yanına gelmek ister ama özellikle Hasan Rıza
Soyak; kendinde değil, görüşemezsiniz diye görüşmelerini
istemez. Yoksa suikast falan değil.
Hasan Rıza Soyak'ın İnönüye karşı antipatisi olduğu bilinir.
Soyak Celal Bayar'a Atatürk'ün kendisinden sonra Celal Bayar'ın
Cumhurbaşkanı olmasını istediğini söyler.
Ancak Celal Bayar "Bana böyle bir şey söylemedi diye "umursamaz.
Ve Soyak bu olaya da kızar.
Hatta "Ben Cumhurbaşkanlığı Özel kalemiyim. Böyle şeyler benim
vasıtamla söylenir." diye Celal Bayar'a sitem eder. (Bu yazdıklarım H.R.Soyak
anılarından alınmadır.)
Neden Başta Cemal Kutay ve Nuri bey olmak üzere bazılara İsmet paşaya
kızıyorlar çünkü İsmet İnönü Cumhurbaşkanı olunca hepsinin işine son verdi ve
yeni bir ekip kurdu.
GİZLİ VASİYETİNE GELİNCE; ÇOK
KONUŞULUYOR AMA YAPILAN ARAŞTIRMALARDA ATATÜRK'ÜN GİZLİ BİR VASİYETİ YOKTUR.
Kapkıner
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder