A.
GENEL:




B.
VAİZİN İBADET ALGILAMA VE ANLAYIŞI:


1.
“ İbadet, inandığını yaşamaktır.
İslam’da ibadet, insan hayatını bütün
yünleriyle kuşatan ilahi emir ve öğütleri yaşamak, yasaklardan da kaçınmaktır.
2.
İbadet çağrısı, Kuran ve sünnet ölçülerini
billurlaştıran İslam’ın özü ve amacıdır.
Değerli müminler;
İbadetler, insan nefsini terbiye
edip, insanlar arasındaki muvazeneyi yani dengeyi bulmaya çalışır. O, ferdin
eğitimi ile meşgul olurken, bireylerin şahsında toplumun değer kazanmasını
sağlamaktadır.
Ayrıca ibadet, insanın doğuştan
getirdiği kuvvetlerle, cemiyetin baskısı arasında denge kurmaya çalışır.
Yüce Rabb ne buyuruyor?

a)
Buna göre insanın ferdi ve içtimai olmak üzere
iki görevi vardır.
Açıklama yap …
(Vaiz
burada insanın ferdi görevleri olarak, doğrudan insan ile Allah arasında olup,
İnsanın Allah’a karşı olan ahlaki ve dini sorumluluklarını yerine getirdiği
görevlerini; ve içtimai görevler olarak, kişinin kendisine, ailesine,
akrabalarına, milletine, tüm insanlığa karşı olan ahlaki, siyasi, hukuki,
ekonomik vs. sorumluluklarını yerine getiren görevlerini örnekleriyle açıkladı.
MKA)
b)
Namaz, oruç, zekât, hac, dua, tövbe ferdi
ibadettir.
Din, önce
ferdi eğitir. Onun için ibadeti, ferdin kedisinde görmek ister. Çünkü insanlar
kendisine ait görevleri yerine getiremezlerse başkalarına karşı faydalı
olamazlar. Faydalı olma şuuruna da eremezler.
Onun için
Müslüman, Allah’ın kendisine tahsis ettiği önemli günlerde Rabbine iltica
etmeli…
Açıklama, üç aylar ve Regaip kandili…
(Vaiz
burada üç aylar ve Regaip kandiline atıf yaparak, insanların bu özel zamanlarda
yoğunlaştıracağı ferdi ibadetlerinin,
içtimai görevlerini yapmanın şuuruna erme vesilesi olacağından bahisle,
her tür ibadetin aslında insanın kendisi ve toplumun yararına olduğunu çok
güzel somut örneklerle açıkladı. MKA).
c)
Ferdi ibadetlerin içtimai görevlerle ilişkisi.
(Örneğin:
Namazda Allah’a rüku edip eğilenin ve rükunun bilincinde olan bir Müslümanın,
nefsi çıkarı uğruna başka bir kimseye eğilmeyeceğini; Başkalarına yapılan haksızlıkları da kabul etmeyeceği; Oruç
tutup gün boyu aç kalanın, komşusu açken gönül huzuruyla iftarını yapamayacağı,
çağırıp onu da doyuracağını vs. açıkladı.
Bu
içtimai görevlerine insanı yönlendirmeyen, sonuçta, topluma fayda getirmeyen
ferdi ibadetlerin, Allah katında makbul olmadığını, kişinin kendisine de yararı bulunmadığını
vurguladı. MKA)

(1)
Ferdi ibadetler, sosyal vazifelerin bir hazırlığıdır.
Toplumun
ızdırabını yüklenen kişiler, artık kendi olmaktan çıkmış umumi ızdırabın
çocukları olmuştur. Bu ibadet şuuru içinde olan insan, hem Rabbini, hem
peygamberini, hem kitabını iyi tanır, hem vatanını, hem bayrağını, hem
sancağını, hem insanları iyi sever.
(2)
İbadetin ağırlık noktası ferdin (kişinin) şuurudur.
İnanç bütünlüğü içinde ibadetle bilinçlenen
insan, topluma karşı her davranışını, Allah’ın hoşnut olacağı, memnun olacağı
bir ibadet şekline sokabilir. Bir ibadet şekline getirebilir. Mesela:
1.
Bilim adamının, dejenere olmuş (yozlaşmış)
cemiyetin aksaklıklarını görüp onları bir sistem halinde yok etmeye çalışması
(ister hukuksal, ister sosyal, isterse ahlaksal olsun) ibadettir.

2.
İdari mekanizmada bulunanlar için,
milletin refah ve huzuru, mutluluğu yolunda sarf edecekleri samimi çalışma,
samimi uğraş bir ibadettir.

3.
Hac, sosyal yaşayışında aksaklıklar
olmayan toplumların ferdi ibadetidir. Haccın farziyeti cemiyetin yaşayışı ile
ilgilidir. Öyle ise para uğruna irade ve şahsiyetinden uzaklaştırılan bir
gençlik, karın tokluğuna çalıştırılan insanlar, ayağında ayakkabı olmayan
yavrular, parasızlıktan evlenemeyen, öğrenimini yapamayan gençler ve nice
sıkıntılarla karşı karşıya olan insanların bulunduğu bir toplumda, hac
ibadetinin yapılıp yapılmaması tartışılabilir bir konudur.

Bunu olumlu
yönde düşünebilen insanlar; ancak yüksek bir imana sahiptir.
Aziz
Peygamberimiz üstün imanı şöyle ifade ediyor: “En üstün iman, bulunduğun her
yerde, Allah’ın seni gördüğünü bilmendir.”
C.
VAİZİN ALLAH’A KULLUK ANLAYIŞI
Aziz
müminler;
Ahlakla
hukukun, fertle cemiyetin, adaletle merhametin, savaşla – barışın, Hak eri ve
halk adamı olmanın birbirini tamamlayan bir bütün, öz ifadeyle dünya ve
ahiretin bölünmez bir bütün olduğu İslam’da,
1.
Her işi ibadet, her ibadeti mutluluk haline getirebilen insan,
Allah’a gerçek bir kul olmanın yolunu seçmiş demektir.
2.
İbadet, inanan insanları merhametli, şefkatli ve
yardımsever yapar. Yardım yapamıyor, varlıklı olduğu halde cimrilik ediyorsa o
kişi için ibadet, alışılan bir davranışın tekrarından ibarettir.
Konumuzu
bir ayetin anlamıyla bitirmek istiyorum:

3.
Buna göre; Ey gönül sahibi mümin, dünyada
huzurun, ahirette saadetin kapısını aralamak istiyorsan, Kuran’ın öğütlerine
kulak vermelisin.

**********
Vaizin notları burada bitiyor.
D.
VAAZIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ:
1.
Güncel koşul ve konularda ibadet
Ama vaiz,
Cuma namazı vaktinin girdiğini duyuran dış ezan bitinceye kadar daha nelerin
ibadet olduğu saymaya devam etti.
Bu ibadet
bilinci ve anlayışı ile güncel koşullarımız içinde, isterseniz onların neler
olabileceğini de siz düşünün…

2.
Vaizin hitabı inananlara idi. Haliyle bu yazının
muhatabı da inananlardır.
Türk ve
Müslümanların “cibilliyet ve meşreplerini” bildiğinden bahisle, özellikle Asker
kökenli vatandaşların sözlerini dinlemeye ve düşünmeye değer bulmayan, dini
konulardaki yorumlarını ise hiç dikkate almayan, başta Sayın Başbakan olmak
üzere, İmam Hatip kökenli Müslüman din kardeşlerim de elbette samimi
ikrarlarına göre inananlardandır.
Onların,
emekli öğretmenleri olan bu muhterem vaizin bu konudaki sözlerinin, camii
cemaati için nasihat ama yönetici olanlar için gıyaplarında yapılmış bir “Emr-i bi'l ma'rûf ve nehy-i anil münker” (İyiliği
emretmek ve kötülükten men etmek) olduğunu ve yapılan bu uyarıyı algılayıp
anlayacaklarını umuyorum.
Bu umutla, “Emr-i
bi'l ma'rûf ve nehy-i anil münker” gıyaben yapılamaz, onun
yolu yordamı bu değildir demeden, ülkemin imanlı yönetici, savcı ve
hâkimlerinden, vaizin dediklerini ve Ülkemin yönetiminde çeşitli makam ve
mevkide üstlendikleri “emanet”lere dayanarak yaptıklarını, tüm toplumu
ilgilendirip etkileyen işlerini, yeniden, topluca, mevcut sonuçlarına göre,
karşılaştırmalarını ve düşünmelerini de diliyor ve bekliyorum.
Vatandaşın bir kısmı görmüyorsa
da Allah sizi, bizi hepimizi görüyor. Namaz, oruç, zekât, hac gibi
ibadetlerinize ilave olarak, Türk Vatanı ve Türk Milleti için yaptıklarınıza,
doğruluktan ayrılıp ayrılmadığınıza, adaletle hükmedip etmediğinize, bu
ibadetlerinize de bir bakın.
3.
Yaptıklarınızın hangisinin
kimin yararına, kimin zararına olduğunu yeniden bir değerlendirin.
Kime ne getirmiş, vermiş; kimden
ne almış, götürmüşsünüz, Kime hizmet
etmiş, kime kulluk etmişsiniz siz kendiniz karar verin. Güzel düşünen yurtsever
insanların da seslerine kulak verin.
a)
Allah, zulmü, terörü
(hirabe) haram / günah; günahtan / haramdan kaçınmayı da farz kılmıştır.
Teröristle müzakere edilerek mücadele edilmez.

ve

b)
Zararın neresinden dönülse
kârdır. Pişmanlık bir bakımdan haslettir. Ama çok gecikmeden, iş işten
geçmeden… Ve hatırlayın:

4.
Tövbe de bir ibadettir.
Samimi Müslümanlar, asla yanlışta / günahta ısrar etmezler.

M. Kemal Adal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder