Armağan KULOĞLU
05 Mart 2016
Cumartesi 00:00
Ateşkesin başarısı henüz belli değil. Yer yer
ihlaller olduğu gibi, maksadı ve içeriği dışında uygulamalar da var. Ancak
durum şimdilik Cenevre görüşmelerinin yeniden başlayabileceğini gösteriyor. 6
ay içinde geçiş hükümeti, 18 ay içinde de seçim gündemde. ABD, görüşmelerin
akıbetinin kısa sürede anlaşılacağını, diplomasi masasından sonuç çıkmazsa B
planına geçileceğini söylüyor.
"B"
planı nasıl bir yapı?
ABD bu planın federal bir yapı
olmadığını, ülkenin, Suriye halkının seçtiği ihtiyaçlara cevap veren bir
yönetim tarafından yönetilmesinin ve mezhep ayrımının gözetilmediği bir
bütünlükte olmasının hedeflendiğini söylüyor. Ayrıca bu yapının bölünmeden
farklı olduğunu da belirtiyor.
ABD'nin, toprak bütünlüğü korunan,
mezhepçi olmayan bir Suriye hususunda Rusya, İran ve diğer müttefikleriyle
anlaştığı, fakat buna nasıl ulaşılacağının sorun teşkil ettiği söyleniyor.
Ancak rejim ordusunun önemli bir kısmının
Nusayrilerden oluşması, Şii Lübnan Hizbullahı'nın rejimin yanında yer alması,
muhaliflerin çoğunluğunun da Sünni olması, Suriye'nin kuzeyinde PKK'nın Suriye
kolu PYD tarafından kontrol edilen kantonlar oluşturulması, ülkenin gelecekte
toprak bütünlüğünün korunamayacağını gösteriyor.
ABD'nin "B" planında, bugüne kadar yanaşmadığı güvenli bir
bölgenin de bulunduğundan bahsediliyor.
Bütün bu
yaklaşımlara baktığımızda, federal olmayan, bölünmeyen, ancak bütünlük gösteren
bir yapının ancak kâğıt üzerinde olacağı, sonra fiilen bölünmüş bir Suriye'nin
ortaya çıkacağı ve bu karmaşanın da zaman içinde sorunlar yaratacağı
öngörülmektedir.
Tarihi bir örnek olarak, Osmanlı devleti
yıkıldıktan sonra Suriye'de manda yönetimi kuran Fransa'nın, ülkeyi,
bağımsızlığa kavuştuğu 1946'ya kadar, Nusayri, Durzi, Şam ve Halep olmak üzere
4 parçaya bölerek yönettiğini de dikkate almak gerekmektedir.
Plan
uygulanırsa...
ABD, birkaç ay içinde siyasi geçiş
sürecine ulaşılamaması durumunda Suriye'nin yönetilebilir şekilde
bölünebileceğini, ancak bunun resmen bir bölünme olmayacağını söylemektedir. Bu
yapının, "Çatışmayı bitirmek,
âdem-i merkeziyetçiliği güçlendirmek" adıyla hazırlanan bir
planın uygulamaya konmasıyla gerçekleştirileceği anlaşılmaktadır.
Hatta bu planın, PYD güdümlü Kürt bölgesi, Esad
yönetimi ve çöle hapsedilmiş IŞİD bölgesi olarak 3 paçalı bir yönetim olacağı
hususunda ABD, Rusya ve İran'ın anlaştığına ilişkin iddialar da bulunmaktadır.
Buna ılımlı muhaliflerin kısmen temsil ettiği bölge de eklenince yapının 4
parça olması da mümkündür.
Bu yapı
içinde Kürt bölgesinin, özellikle PYD kontrolünde bir bütünlük teşkil etmesini
kırmızı çizgi ilan eden Türkiye'nin, bu sebeple ateşkesi de bozmasından da
çekinilerek, Afrin ve Fırat'ın doğusu olarak 2 parçalı olması, arada kalan
bölgenin de uçuşa yasak bölge olarak ilan edilmesi de söz konusudur. Bu karmaşık yapıda bütünlüğün muhafaza edilebilmesi için
bölgelerin, ilgili ülkeleri de tatmin ederek, himayelerine verilebilecekleri de
söylenmektedir.
Bölünmüş
Suriye
Adı bütünlük
arz eden, güçlü adem-i merkezi yapıda, şimdilik resmen değil, ancak fiili
bölünmüş bir Suriye'nin aşağıdaki gibi şekillenmesi mümkün görülmektedir.
Rusya'nın himayesinde, Şam, Humus,
Tartus, Banyas, Lazkiye ve Türkiye sınırına kadar uzanan Esad bölgesi.
ABD'nin himayesinde kuzeyde, Afrin ve
Fırat'ın doğusu olmak üzere iki kısım halinde Kürt bölgesi.
Afrin ve Fırat arasında Koalisyon
himayesinde, ABD önderliğinde uçuşa yasak bölge.
Türkiye'nin himayesinde, ılımlı
muhaliflerin hâkim olduğu kuzeydeki bölge.
Kritik yerlerin elde edilmesinden
sonra, akıbeti sonradan kararlaştırılacak IŞİD'e bırakılan bölge.
Bu yapıda bir Suriye'nin yeniden bir kaosa
sürükleneceği açıkça bellidir. Uçuşa yasak bölgenin de çekiç güç / keşif güç
örnekleri de göz önünde tutularak ortadan kalkması ve birleşmenin gerçekleşmesi
kuvvetle muhtemeldir.
Bu
durumda Türkiye'nin anayasa, başkanlık gibi çekişmeleri bırakarak güvenliğini
ön plana çıkaran gerçekçi politikalara yönelmesi elzemdir.
http://www.yenicaggazetesi.com.tr/ sitesinden 05.03.2016 tarihinde
yazdırılmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder