Armağan KULOĞLU
12 Mart 2016 Cumartesi 00:00
AB üyesi 28 ülkenin Brüksel'de mülteci krizi konusunda
yaptığı görüşmelerde prensip anlaşmasına varıldığı, sonuçlarının 17-18 Mart
2016'da yapılacak AB zirvesindeki müzakerelerde alınacağı belirtilmiştir. Türk
yetkililer bu durumdan memnun görünmektedir. Neredeyse geçmişte olduğu gibi
havayi fişekle kutlanacaktır. Ancak durumun göründüğü
kadar masum olmadığı açıktır.
AB kendini koruma, Yunanistan'a yardımcı olma peşinde
Görüşmelerde, AB'nin kontrolsüz bir şekilde devam eden
mülteci akımından kendini korumak için mültecilerin Türkiye'den çıkmasını
önlemeye çalıştığı, bu arada zor durumda kalan Yunanistan'ı da koruyacak
tedbirler alınması hususunda çaba sarf ettiği görülmüştür.
Türkiye'nin de, Avrupa'nın bu konudaki endişelerini
kullanarak, AB müzakerelerinde ilerlemek, vize konusunu çabuklaştırmak ve maddi
olanak sağlamak için, zaten boğazına kadar batmış olduğu mülteci krizini
fırsata dönüştürmeye çalıştığı anlaşılmıştır. Bu kapsamda yeni dosyalar
açılması, vize muafiyetinin Haziran ayında başlaması, 3 milyar Euro'nun serbest
bırakılması ve ilave 3 milyar Euro daha alınabilmesi hususunda prensipte
mutabakat sağlandığı açıklanmıştır.
Ancak AB'de karar alınabilmesi için 28 ülkenin oy
birliği gerekmektedir. Bazı ülkelerin çeşitli çekincelerinin, sonuç alınmasını zorlaştırabileceği
değerlendirilmektedir. AB ülkelerinin hiçbirinin
Türkiye'yi düşündüğü yoktur. Tamamen kendi menfaatlerini koruma peşindedirler.
Bu durumda Türkiye'nin
taleplerinin karşılanması, AB ülkelerinin birbirini ikna etmesine bağlıdır.
Türkiye bir mülteci
kampı gibi görülüyor
Türkiye'ye gelen Suriyeli mülteci sayısı 3 milyona
ulaşmıştır. Bunun 300.000 kadarı kamplarda yaşamakta, kalanı ise çoğunluğu
sınır şehirlerinde olmak üzere bütün ülke sathına yayılmış bulunmaktadır.
Suriye'deki çatışmaların devam etmesi halinde bu rakamın daha da artması
beklenmektedir.
Bu
mültecilerden bir kısmı ucuz işçilikle ülkedeki işsizlik sorununun artmasına
sebep olmakta, bir kısmı Türkiye'de ikinci, üçüncü eşlik durumlarıyla ülkedeki
aile düzenini zedelemekte, bir kısmı yasa dışı işlere bulaşmakta, bir kısmı
dilenmekte ve genelde toplum düzenini bozmaktadır. Ülke insanı bu durumdan
memnun değildir.
AB ne olursa olsun bu mültecilerin
Türkiye'de kalmasını istemekte, ayrıca diğer ülkelerden gelen mültecilerin de
Türkiye'den Batı'ya geçmesinin engellenmesini talep etmektedir. Türkiye ise
bunları, AB ve vize konularında ilerleme ve para karşılığı yapabileceğini ima
etmektedir. Bu konuda pazarlık yapmaktadır. Bu durum, ABD'yle Irak işgali
öncesinde yapılan pazarlığı hatırlatmaktadır.
Türkiye
kandırılabilir
Yunanistan'a geçen mültecilerin Türkiye'ye iadesi,
bunlardan Suriyeli olmayanların Türkiye tarafından kendi ülkelerine
gönderilmesi, her alınan bir Suriyeli karşılığında bir mültecinin AB'ye
gönderilmesi gündemdedir. Bu konu inandırıcı değildir. Mülteciler Türkiye'nin
elinde kalır. Ayrıca seçmece mülteci iadesi ve gönderilmesi de sorundur. Kulağı tersten göstermek yerine, alınacak tedbirle,
mültecilerin Türkiye'ye iadesi yerine doğrudan AB tarafından kabul edilmesi
daha mantıklıdır.
AB'den
verilecek paraların, Türkiye yerine AB kontrolünde harcanmasının talep edilmesi
de ayrıca sorun yaratabilecektir. Parayla mülteci bakıcılığı yapmanın da biraz
tuhaf olduğu kabul edilmelidir.
Vize konusu
başta, bütün bu konularda bazı AB ülkelerinin veto hakkını kullanabileceklerini
ifade etmesi de söz konusudur.
Ayrıca
Yunanistan'la gereğinden fazla yakınlaşmanın, Ege'deki oldubittilerin Türkiye
tarafından kabul edilmesine ve Kıbrıs'ta devam eden müzakerelerin, aşırı
iyimserlikten dolayı, Türkiye ve KKTC aleyhinde sonuçlanmasına sebep
olabileceği de gözden uzak tutulmamalıdır. Bu konular her an olumsuz
sürprizlere açıktır. Uyanık olunmasını gerektirmektedir.
Sonuçta, yönetim tarafından bugüne kadar bilerek
yapılmasına rağmen, ters teptiğinde "aldatıldık" denen konulara, fazla hayale kapılmaktan dolayı yenilerinin eklenmesine
şaşırmamak gerekir.
http://www.yenicaggazetesi.com.tr/ sitesinden
12.03.2016 tarihinde yazdırılmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder