IV. İTİKAT. 1
A. İMAN ESASLARI. 1
1.KAVRAM OLARAK, İTİKAT, İMAN ESASLARI: 1
2/285*: İtikat: Ahiret: Yargılanma
(Hesap): Allah'ın Bağışlaması (Af): Dua ile Allah'ın bağışlamasını / Affını istemek. Bak: 2/285-286; 3/16-17, 147, 159, 193;
4/64; 7/53, 151, 153; 11/47; 12/92, 98; 14/41, 19/47; 24/62; 26/51, 82, 86;
28/16; 38/24, 35; 40/7; 42/5; 47/19; 51/18; 59/10; 60/5, 12; 63/5-6; 66/8;
71/10, 28.
2*2/285: Allah, Peygamberlerden bir
kısmını diğerlerine üstün kılmıştır. Müslümanlar her birini diğerlerinden
ayırmamalıdır. Peygamberleri yaratan ve görevlendiren Tanrı her birisine farklı
özellikler ve üstünlükler vermiştir. Onları üstünlük yarışına sokmak bize
düşmez. Bak: 17/55.
**2/285: Müslümanlar peygamberlerin
hiçbiri arasında ayırım yapmamalıdır. Bak: 2/285: 2/136; 3/84. 5
PEYGAMBERLERİ YARIŞTIRMA.. 5
2/62*: Kavram Olarak, Din: Mevcut Dini Guruplar: Sabiiler.
Bak: 22/17; 5/59. 8
2/62**: Din: Mevcut Dini Guruplar:
Kitap Ehli (Ehli Kitap):Yahudiler ve Hıristiyanlar hakkında vahiy haberleri /
doğru bilgiler: İçlerinde
iman ve salih amel sahipleri vardır, onlar tasalanmayacaklar. Bak: 3/113-115, 199, 4/162; 5/44, 65-66,
69, 82-85; 7/159; 13/36; 22/17; 57/27; 61/14. 8
2/62***: Kavram olarak, İtikat: İman Esasları. Bak: 2/285; 3/84; 4/136, 150-152, 170;
5/69; 57/28; 64/8. 10
2/62****: Tarih ve Kıssalar:
Peygamber Kıssaları: Hz. Musa, Harun ve İsrailoğulları: İsrailoğulları, Kitap ehli,
İnanıp salih amel işleyenleri Hakla buluşmuştu. Bak: 2/69; 5/69; 7/159, 165; 26/97;
32/23; 46/10; 61/14. 11
KURAN'DA İNANÇ KONULARI. 11

IV.
İTİKAT
A.
İMAN ESASLARI
1. KAVRAM
OLARAK, İTİKAT, İMAN ESASLARI:
2. sure (BAKARA) 285. ayet (Resmi:
2/İniş:92/Alfabetik:11)
Y.N. Öztürk :
Resul, Rabb'inden kendisine indirilene inanmıştır; müminler
de. Hepsi; Allah'a, onun meleklerine, kitaplarına, resullerine inanmışlardır.
Allah'ın resullerinden hiç birini ötekinden ayırmayız. Şöyle demişlerdir:
"Dinledik, boyun eğdik. Affet bizi, ey Rabb'imiz. Dönüş yalnız
sanadır."
Dipnot:
2/285*: İtikat:
Ahiret: Yargılanma (Hesap): Allah'ın Bağışlaması (Af): Dua ile
Allah'ın bağışlamasını / Affını istemek. Bak: 2/285-286; 3/16-17,
147, 159, 193; 4/64; 7/53, 151, 153; 11/47; 12/92, 98; 14/41, 19/47; 24/62;
26/51, 82, 86; 28/16; 38/24, 35; 40/7; 42/5; 47/19; 51/18; 59/10; 60/5, 12;
63/5-6; 66/8; 71/10, 28.
2/285*: DUA İLE ALLAH'IN BAĞIŞLAMASINI / AFFINI İSTEMEK:
Resul, Rabb'inden kendisine indirilene inanmıştır; müminler de. Hepsi; Allah'a,
onun meleklerine, kitaplarına, resullerine inanmışlardır. Allah'ın
resullerinden hiç birini ötekinden ayırmayız. Şöyle
demişlerdir: 'Dinledik, boyun eğdik. Affet bizi, ey Rabb'imiz. Dönüş yalnız
sanadır.' 2/285.
Allah hiç bir benliğe, yaratılış kapasitesinin üstünde bir yük yüklemez /
teklifte bulunmaz. Her benliğin yaptığı iyilik kendi lehine, işlediği kötülük
kendi aleyhinedir / kişinin hem kendisi hem başkaları için kazandığı onun
lehine, yalnız kendi nefsi için kazandığı onun aleyhinedir / kişinin kendi
emeği ile kazandığı lehine, başkalarının sırtından kazandığı aleyhinedir. 'Ey
Rabb'imiz! Unutur yahut hata edersek bizi hesaba çekme. Ey Rabb'imiz! Bize,
bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabb'imiz! Bize, güç
yetiremeyeceğimiz şeyleri de yükleme. Affet bizi,
bağışla bizi, acı bize. Sen bizim Mevlâ'mızsın. Küfre sapanlar topluluğuna
karşı yardım et bize!' 2/286.
Kullar ki şöyle derler: 'Ey Rabbimiz, kuşkusuz olarak
sana inandık. Bağışla günahlarımızı, ateş azabından koru bizi.' Kullar
ki sabredenlerdir, özü-sözü doğru olanlardır, ilahî huzurda duranlardır, nimet
ve imkânlardan başkalarını yararlandıranlardır; seherlerde, bağışlanmak için
yakaranlardır. 3/16-17.
Sözleri yalnız şu olmuştur: 'Ey Rabbimiz! Bağışla bizim
günahlarımızı, affet işlerimizdeki taşkınlığımızı, sağlam bastır
ayaklarımızı ve yardım et bize küfre sapan topluma karşı!' 3/147.
Allah'tan bir rahmet sayesindedir ki, sen onlara yumuşak davrandın. Eğer
kaba-saba, katı yürekli olsaydın senin çevrenden kesinlikle dağılır giderlerdi.
O halde bağışla onları, af dile onlar için; iş
ve yönetim konusunda da onlarla şûraya git. Bir kez azmettin mi de artık
Allah'a güvenip dayan. Allah, tevekkül edenleri sever. 3/159.
'Ey Rabbimiz! Bir çağırıcının, 'Rabbinize inanın!' diye imana çağırdığını
işittik ve iman ettik. Ey Rabbimiz! Günahlarımızı
bağışla bizim. Kötülüklerimizin üstünü ört ve bize iyilerle birlikte
ölmek nasip et.' 3/193.
Biz hiçbir resulü, Allah'ın izniyle kendisine itaat edilmesi dışında bir amaçla
göndermedik. Eğer onlar, öz benliklerine zulmettiklerinde sana gelip Allah'tan af dileseler, resul de kendileri için af dileseydi,
elbette ki Allah'ı tövbeleri cömertçe kabul eden bir Rahîm olarak
bulacaklardı. 4/64.
Onun yalnız tevilini gözetirler. Onun tevili geldiği gün, daha önce onu
unutanlar şöyle derler: 'İnan olsun, Rabbimizin
resulleri gerçeği getirmişler. Acaba bizim için şefaatçiler var mı ki,
bize şefaat etsinler yahut daha önce yaptıklarımızdan başkasını yapalım diye
geri gönderilebilir miyiz?' Öz benliklerini hüsrana ittiler. İftiralarına alet
ettikleri, onlardan uzaklaşıp kayboldu. 7/53.
Musa şöyle yakardı: 'Rabbim! Beni ve kardeşimi bağışla.
Rahmetine sok bizi. Sen, rahmet edenlerin en merhametlisisin.' 7/151.
Musa, bizimle buluşma vakti için toplumundan yetmiş adam seçti. Şiddetli
sarsıntı onları yakalayınca Musa şöyle dedi: 'Rabbim, dileseydin, onları da
beni de daha önce helak ederdin. İçimizdeki beyinsizlerin yaptıkları yüzünden
bizi helak mi edeceksin? Bu iş senin imtihanından başka bir şey değildir.
Onunla dilediğini şaşırtır, dilediğine yol gösterirsin. Sen bizim Veli'mizsin. O halde affet bizi, acı bize. Sen affedenlerin en
hayırlısısın.' 7/155.
Nûh dedi: 'Rabbim! Hakkında bilgim olmayan şeyi
senden istemekten sana sığınırım. Eğer beni affetmez,
bana acımazsan hüsrana uğrayanlardan olurum.' 11/47.
Yûsuf dedi: 'Bugün azarlanmayacaksınız. Allah sizi
affeder. O, rahmet edenlerin en merhametlisidir.' 12/92.
Dedi: 'Rabbimden sizin için af dileyeceğim. Çok
affedicidir O, çok merhametlidir.' 12/98.
'Rabbimiz, hesabın ortaya geleceği gün; beni, anne
babamı ve inananları affet!' 14/41. sure (İBRÂHİM) 41.
Dedi: 'Selam sana! Senin için Rabbimden af dileyeceğim.
Çünkü O, bana karşı çok lütufkârdır.' 19/47.
Müminler o insanlardır ki, Allah'a ve O'nun resulüne inanırlar. Resulle
beraber, ortaklaşa bir iş üzerinde bulundukları zaman, ondan izin almadan çekip
gitmezler. O senden izin isteyenler var ya, onlar Allah'a ve O'nun resulüne
iman edenlerdir. Bazı uğraşları için senden izin istediklerinde, onlardan dilediğine
izin ver ve kendileri için af dile. Allah
Gafûr'dur, Rahîm'dir. 24/62.
Ümidimiz odur ki, Rabbimiz hatalarımızı bağışlar çünkü
biz ilk inananlar olduk.' 26/51.
'Din gününde hatalarımı affetmesini umup durduğum da
O'dur.' 26/82.
'Babamı da affet. Çünkü o, sapmışlardandır.'
26/86.
'Rabbim, öz benliğime zulmettim, beni affet'
diye yakardı da Allah onu affetti. Gafûr O'dur, Rahîm O'dur. 28/16.
Davûd dedi ki: 'Vallahi, senin bir tek koyununu kendi koyunlarına katmak
istemekle sana zulmetmiş. Zaten ortaklardan birçoğu birbiri aleyhine haksızlık
ve zulme sapar. İman edip hakka ve barışa yönelik işler yapanlar böyle
değildir. Ama onlar da pek azdır.' Davûd, kendisini imtihan ettiğimizi düşündü;
hemen Rabbinden af diledi; rükû ederek yerlere
eğildi ve Allah'a yöneldi. 38/24.
Şöyle yakardı: 'Rabbim, affet beni! Benden sonra
kimseye yaraşmayacak bir mülk / saltanat ver bana! Kuşkusuz sensin, evet sensin
Vahhâb!' 38/35.
Arşı yüklenip taşıyanlar ve onun çevresindeki şuurlular Rablerinin hamdi ile
tespih ederler ve ona inanırlar. İman sahipleri için de şöyle af dilerler:
'Rabbimiz! Sen her şeyi rahmet ve ilim halinde kuşattın. Tövbe edip senin yoluna uymuş olanları bağışla. Ve
onları cehennem azabından koru!' 40/7.
Gökler, üstlerinden çatlayacak gibi titreşiyor. Melekler de Rablerinin hamdiyle
tespih ediyorlar ve yeryüzündekiler için af diliyorlar.
Gözünüzü açıp kendinize gelin! Allah'tır ancak hep affeden, hep merhamet eden.
42/5.
Allah'tan başka tanrı olmadığını kuşkusuzca bil! Hem
kendi günahın için hem de mümin erkeklerle mümin kadınlar için af dile.
Allah sizin, dönüp dolaşacağınız yeri de varıp ulaşacağınız yeri de bilir.
47/19.
Seher vakitlerinde af dilemekteydi onlar. 51/18.
Onlardan sonra gelenler de şöyle derler: 'Rabbimiz!
Bizi ve bizden önce iman etmiş kardeşlerimizi affet; kalplerimizde,
inananlara karşı bir düşmanlık bırakma! Rabbimiz, sen çok şefkatli, çok
merhametlisin!' 59/10.
'Ey Rabbimiz! Bizi, küfre sapanlar için bir fitne/imtihan aracı yapma! Bağışla bizi ey Rabbimiz! Sen, yalnız sen sonsuz
kudretin, sonsuz hikmetin sahibisin.' 60/5.
Ey Peygamber! İnanmış kadınlar sana gelip Allah'a hiçbir şeyi ortak
koşmamaları, hırsızlık etmemeleri, zina etmemeleri, çocuklarını öldürmemeleri,
elleriyle ayakları arasında bir iftira uydurup ortaya sürmemeleri, iyilik ve
güzelliği belirlenmiş bir işte sana isyan etmemeleri hususunda seninle
bey'atleşmek isterlerse, onlarla bey'atleş ve onlar
için Allah'tan af dile! Kuşkusuz, Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir. 60/12.
Onlara, 'Hadi gelin, Allah resulü sizin için af
dilesin!' dendiğinde kafalarını öteye çevirirler. Ve sen onların
böbürlenmiş bir halde dönüp gittiklerini görürsün. Sen
onlar için ha af dilemişsin ha dilememişsin. Aleyhlerindeki sonuç aynı
kalacaktır. Allah onları asla affetmeyecektir. Çünkü Allah, sapıklar
topluluğunu doğruya ve güzele iletmez. 63/5-6.
Ey iman edenler! Etkili öğüt veren bir tövbe ile
Allah'a yönelin. Umulur ki Rabbiniz, çirkinliklerinizi ve günahlarınızı
örter ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere yerleştirir. O gün Allah, peygamberi
ve onunla birlikte inananları utandırmayacaktır. Onların ışığı önlerinden ve
sağ yanlarından koşup gelir. Şöyle derler: 'Ey
Rabbimiz! Işığımızı tamamla ve bizi bağışla! Sen her şeye Kadîr'sin, her
şeye gücün yeter.' 66/8.
Ve şöyle dedim: 'Rabbinizden af dileyin! O,
bağışlamayı çok sevendir.' 71/10. s
'
Rabbim! Beni, anne babamı, inanmış olarak evime
gireni, tüm inanmış erkekleri ve inanmış kadınları affet! Zalimlerin de
sadece helâk ve perişanlığını artır!' 71/28.
MKA
*2/285: Allah, Peygamberlerden
bir kısmını diğerlerine üstün kılmıştır. Müslümanlar her birini diğerlerinden
ayırmamalıdır. Peygamberleri yaratan ve görevlendiren Tanrı her birisine farklı
özellikler ve üstünlükler vermiştir. Onları üstünlük yarışına sokmak bize
düşmez. Bak: 17/55.
**2/285: Müslümanlar
peygamberlerin hiçbiri arasında ayırım yapmamalıdır. Bak: 2/285: 2/136; 3/84.
2/285: 'Resul, Rabb'inden kendisine indirilene
inanmıştır; müminler de. Hepsi; Allah'a, onun meleklerine, kitaplarına,
resullerine inanmışlardır. Allah'ın resullerinden hiç birini ötekinden
ayırmayız. Şöyle demişlerdir: 'Dinledik, boyun eğdik. Affet bizi, ey Rabb'imiz.
Dönüş yalnız sanadır.'
Hıristiyanlar gibi müslümanlar da elçilerini diğer elçilerle üstünlük
yarışına sokarak Kuran ile çelişen iddialarda bulunmuşlardır. Peygamber
Muhammed'in diğer peygamberlerden üstün olduğunu desteklemek için yüzlerce
Hadis ve mucize uydurulmuştur.
Örneğin tüm evrenin Muhammed peygamber için yaratıldığı iddiası (levlake
levlake lema khalaktul eflake) 'Hadis-i kudsi' diye Tanrı'ya yakıştırılmıştır.
Muhammed peygambere iftira edilen 'cinsel mucizeler' ise onu seks düşkünü
olarak tanıtmaktadır. Buhari başta olmak üzere 'sahih Hadis kitapları' Muhammed
peygamberin seks hayatıyla ilgili iğrenç abartmalarla doludur. Kendi seks
fantazilerini peygambere yakıştırdıkları yalanlarla kutsallaştıran din adamları
yaptıklarının hesabını verecektir (
6/112: 'İşte böyle, biz peygambere insan ve cin şeytanlarını
düşman yaptık. Bunlar aldatmak için birbirlerine lafın yaldızlısını
fısıldarlar. Rabbin dileseydi onu yapamazlardı. Bırak onları, düzdükleri
iftiralarla baş başa kalsınlar;' ).
2/136: 'Şöyle deyin: 'Allah'a, bize indirilene,
İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, onun torunlarına indirilene, Mûsa'ya ve
İsa'ya verilene ve diğer nebilere verilene inandık. Bunlar arasından hiç
kimseyi ayırmayız. Biz yalnız O'na / Allah'a teslim olanlarız.'
3/84: 'De ki: 'Allah'a, bize indirilene, İbrahim'e,
İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, torunlarına indirilmiş olana, Mûsa'ya, İsa'ya ve
diğer nebilere Rablerinden verilmiş bulunana inandık. Onlardan hiçbirini
ötekinden ayırmayız. Biz O'na teslim olanlarız.' .
Edip Yüksel - MESAJ Kuran Çevirisi Dipnotlarından Alıntılanmıştır.
PEYGAMBERLERİ
YARIŞTIRMA
2/285: 'Resul, Rabb'inden kendisine indirilene inanmıştır; müminler de. Hepsi;
Allah'a, onun meleklerine, kitaplarına, resullerine inanmışlardır. Allah'ın resullerinden hiç birini ötekinden ayırmayız.
Şöyle demişlerdir: 'Dinledik, boyun eğdik. Affet bizi, ey Rabb'imiz. Dönüş
yalnız sanadır.'
17/55: Rabbin, göklerdeki ve yerdeki kimseleri de daha iyi bilir. Yemin olsun biz, peygamberlerin bir kısmını bir kısmına üstün
kılmışızdır. Davûd'a da Zebur'u verdik.
Hıristiyanlar gibi müslümanlar da elçilerini diğer elçilerle üstünlük
yarışına sokarak Kuran ile çelişen iddialarda bulunmuşlardır.
Peygamber Muhammed'in diğer peygamberlerden üstün olduğunu desteklemek için
yüzlerce Hadis ve mucize uydurulmuştur.
Örneğin tüm evrenin Muhammed peygamber için yaratıldığı iddiası (levlake
levlake lema khalaktul eflake) 'Hadis-i kudsi' diye Tanrı'ya yakıştırılmıştır.
Muhammed peygambere iftira edilen 'cinsel mucizeler' ise onu seks düşkünü
olarak tanıtmaktadır. Buhari başta olmak üzere 'sahih Hadis kitapları' Muhammed
peygamberin seks hayatıyla ilgili iğrenç abartmalarla doludur. Kendi seks
fantazilerini peygambere yakıştırdıkları yalanlarla kutsallaştıran din adamları
yaptıklarının hesabını verecektir. (6/112 - 113)
6/112-113: 'İşte böyle, biz peygambere insan ve cin
şeytanlarını düşman yaptık. Bunlar aldatmak için birbirlerine lafın
yaldızlısını fısıldarlar. Rabbin dileseydi onu yapamazlardı. Bırak onları, düzdükleri iftiralarla baş başa kalsınlar
+ Ki âhirete inanmayanların gönülleri ona ısınsın, ondan hoşlansınlar, elde
ettikleri şeylere sahip olmaya devam etsinler.'
Peygambere yakıştırılarak insanlara 'vahiy' adı altında
sunulan yaldızlı sözlere, ahiret hayatını akıl ve bilgiye dayanarak onaylamamış
olanlar inanır.
İsa'yı Tanrı'nın oğlu olarak putlaştıranlar aslında İsa'nın baş düşmanlarıdır.
Nitekim Buhari başta olmak üzere diğer Hadis kitaplarını Kuran ile
karşılaştırarak incelediğinizde, o kitapları derleyenlerin aslında peygamberin
baş düşmanı olduğunu göreceksiniz.
Edip Yüksel - MESAJ Kuran
Çevirisi Dipnotlarından Alıntılanmıştır.
O'nun elçileri arasında hiçbirini ayırt etmeyiz.
2- Bakara suresi 285
Kuran'ın bu ayetine göre bizim Peygamberimiz'i, Hz.
İbrahim'i, Hz. Musa'yı, Hz. Nuh'u, Hz. İsa'yı yarıştırmamız yasaktır.' Bizim
Peygamberimiz en üstündür.' dememiz yasaktır.
Museviler'in ve Hıristiyanlar'ın düştükleri bu hataya, Kuran'ın bu açık ayetine
rağmen ne yazık ki düşülmüştür.
Peygamberimiz'in sayesinde tüm insanların yaratıldığı,
Peygamberimiz olmasa ne dünya, ne de daha birçok mekânın yaratılmayacağı
şeklindeki meşhur uydurma, hadis başlığıyla insanlara yutturulmuştur. Oysa
Kuran'da böyle bir ifade geçmemektedir.
Peygamberimiz'in hammaddesinin diğer insanlardan ayrı olup nurdan yaratıldığı,
Kuran'da anlatılmayan yüzlerce mucizesinin olduğu, namaz vakitleri için adeta
Allah'la pazarlık yaptığı şeklindeki uydurmalar hep
Peygamber putlaştırma gayretlerinin neticesidir.
Bu gayret sonucu Peygamberimiz'e utanç kaynağı olacak şekilde cinsel
mucizeler yakıştırılmış, kişileri kötürüm etmek için beddualar ettiği
iftiraları ileri sürülmüştür.
Tüm bu iftiralar hep uydurulmuş hadislerle halka sunulmuştur ki, kutsala karşı
gelme korkusunu içinde taşıyan ve dini az bilen halk, bu uydurmaları itirazsız
kabullensin.
Diğer dinlerin düştüğü hataları Kuran'da okuyup, onları hem eleştirip, hem de aynı
hataya düşmek ne acıdır!
Diğer bir uydurma hadise göreyse tüm Peygamberler
kıyamet günü kendi dertlerine düşmüşken, Peygamberimiz 'ümmetim, ümmetim'
diyerek ümmetini düşünecektir.
Bu uydurma kaş yapayım derken, göz çıkarmanın çok güzel
bir örneğidir. Peygamberimiz'i yüceltmek isteyenler, diğer Peygamberler'in
bencilliği manasına gelebilecek yukarıdaki hadisi uydurmuşlardır.
Bunlar Peygamberimiz'i
diğer Peygamberlerle yarıştırmakla kalmamış; 1-Hz.Muhammed 2-Hz. İbrahim, 3-Hz.
Musa, 4-Hz. İsa şeklinde diğer Peygamberler'i de üstünlük sırasına göre dizerek
hadlerini iyice aşmışlardır.
Seni sapmış bulup doğru yola iletmedi mi?
93-Duha suresi 7
Bu ayete göre Peygamberimiz
vahiy gelmeden önce sapmış bir haldedir. Allah'ın gönderdiği vahiy ile
düzelmiştir. Allah'ın açıkça söylediği bu gerçeğe Şura suresi 52. ayette de
rastlıyoruz.
İşte böylece sana da emrimizden bir ruh vahyettik. Sen
kitap nedir, iman nedir bilmezdin.
42-fiura suresi 52
Bazı gelenekçiler
Peygamberimiz'in vahiy almadan önce de hak bir dine mensup olduğunu söyleyerek
ayetlerle açıkça çelişmektedirler.
Bu ayetlerin birinden Peygamberimiz'in evvelden sapmış
olduğu, diğerinden ise imanı, kitabı evvelden bilmediğini anlıyoruz.
Hak bir dine mensup olan nasıl
imanı bilmez, nasıl kitabı bilmez, nasıl sapmış olur?
Peygamber'i Kuran'da
anlatıldığı gibi değil de kafalarında şekillendirdikleri gibi bulmak
isteyenlerin bu çelişkilere düşmeleri hiç de sürpriz değildir.
Gelenekçilerin düştükleri çelişkilerden biri de
Peygamberimiz'in atalarında hiç putperest olmadığı ve bunun Hz. Âdem’e kadar
böyle gittiği izahıdır.
Oysa Kuran'dan Hz. İbrahim'in babasının putperest olduğunu anlıyoruz. Hz.
İbrahim'in Peygamberimiz'in atası olduğunu düşünürsek bu iddia da dayanaksız
kalır.
Gerçi gelenekçi zihniyet,
Hz. İbrahim'in babasından kasıt gerçek babası değil, üvey babasıdır veya
amcasıdır şeklinde saptırmalara gitmektedir.
Ama Kuran'da açıkça babası
denmektedir.
Bu çekiştirme gelenekçilerin dini bozucu zihniyeti için
bir delil niteliğindedir.
Uydurulan Din, Kuran'daki Din E - Kitap
2. sure (BAKARA) 62. ayet (Resmi:
2/İniş:92/Alfabetik:11)
Y.N. Öztürk :
Şu bir gerçek ki, iman edenlerden, Yahudilerden,
Hıristiyanlardan, Sabîlerden Allah'a ve âhıret gününe inanıp barışa ve hayra
yönelik iş yapanların, Rableri katında kendilerine has ödülleri olacaktır.
Korku yoktur onlar için, tasalanmayacaklardır onlar.
Dipnot:
2/62*: Kavram
Olarak, Din: Mevcut Dini Guruplar: Sabiiler. Bak: 22/17; 5/59.
2/62*: MEVCUT DİNİ GURUPLAR, SÂBİÎLER VE MECUSÎLER:
Şu bir gerçek ki, iman edenlerden, Yahudilerden,
Hıristiyanlardan, Sabiîlerden Allah'a ve âhıret gününe inanıp barışa
ve hayra yönelik iş yapanların, Rableri katında
kendilerine has ödülleri olacaktır. Korku yoktur onlar için,
tasalanmayacaklardır onlar. 2/62.
İman edenler, Yahudiler, Sâbiîler, Hıristiyanlar,
Mecusîler ve şirke sapanlar arasında Allah, kıyamet günü ayrım yapacaktır.
Allah, her şey üzerine Şehîd'dir, tanıktır. 22/17.
De ki: 'Ey Ehlikitap! Sadece şunun için bizden hoşlanmıyorsunuz: Allah'a, bize indirilene, daha önce indirilene inanmışız.
Doğrusu şu ki, sizin çoğunuz yoldan sapmış olanlardır.' 5/59.
MKA.
2/62**: Din: Mevcut
Dini Guruplar: Kitap Ehli (Ehli Kitap):Yahudiler ve Hıristiyanlar hakkında
vahiy haberleri / doğru bilgiler: İçlerinde iman ve salih amel sahipleri vardır,
onlar tasalanmayacaklar. Bak: 3/113-115, 199, 4/162; 5/44, 65-66, 69, 82-85; 7/159;
13/36; 22/17; 57/27; 61/14.
2/62**: İÇLERİNDE İMAN VE SALİH AMEL SAHİPLERİ VARDIR,
ONLAR TASALANMAYACAKLAR:
Şu bir gerçek ki, iman edenlerden, Yahudilerden,
Hıristiyanlardan, Sabîlerden Allah'a ve âhıret gününe inanıp barışa ve hayra
yönelik iş yapanların, Rableri katında kendilerine has ödülleri olacaktır.
Korku yoktur onlar için, tasalanmayacaklardır onlar. 2/62.
Ama hepsi bir değildir. Ehlikitap içinden Allah için
baş kaldıran / Allah huzurunda el bağlayan / hak ve adaleti ayakta tutan / kalkınıp
yükselen bir zümre de vardır; gece saatlerinde secdelere kapanmış olarak
Allah'ın ayetlerini okurlar. Allah'a ve âhiret gününe inanırlar, iyilik ve
güzelliği belirlenmiş olana özendirirler, kötülük ve çirkinliği belirlenmiş
olandan sakındırırlar. Hayır işlerde yarışırcasına koşarlar. İşte bunlar
hayra ve barışa yönelik hizmet üretenlerdendir. Yapmakta oldukları / yapacakları
hiçbir hayır, nankörlükle karşılanmayacak / karşılıksız bırakılmayacaktır.
Allah, takva sahiplerini çok iyi bilmektedir. 3/113-115.
Ehlikitap'tan öyleleri var ki, Allah'a, size
indirilene ve kendilerine indirilene inanırlar. Allah karşısında
ürperirler; Allah'ın ayetlerini basit bir ücret karşılığı satmazlar. İşte
bunlar için Rableri katında kendilerine özgü ödüller vardır. Allah, hesabı,
çabucak görüverir. 3/199./
Ama onların ilimde derinleşmiş olanları ve müminler, sana indirelene de senden önce indirilene de
inanırlar. Namazı kılıcıdırlar, zekâtı vericidirler, Allah'a ve âhiret gününe
inanırlar. İşte bunlara yakında büyük bir ödül vereceğiz. 4/162.
Biz indirdik Tevrat'ı, biz. İyiye ve güzele kılavuz var onda, ışık var. Allah'a teslim olmuş peygamberler, Yahudilere onunla hakemlik
yaparlardı. Kendini Rabb'e adayanlarla ilim ve hikmette derinleşmiş olanlar da
Allah'ın Kitabı'ndan korumakla görevli olduklarıyla hükmederlerdi. Zaten onlar
Allah'ın Kitabı'na tanıklardı. Artık insanlardan korkmayın, benden
korkun da ayetlerimi basit bir ücret karşılığı satmayın. Allah'ın indirdiği
ile hükmetmeyenler, kâfirlerin ta kendileridir. 5/44.
Eğer Ehlikitap, iman edip korunsaydı, onların kötülüklerini mutlaka örter ve
kendilerini bol nimetli cennetlere mutlaka sokardık. Eğer
onlar Tevrat'ı, İncil'i ve kendilerine indirilmiş olanı gerektiği şekilde
uygulasalardı elbette ki hem üstlerinden hem ayaklarının altından
rızıklanacaklardı. İçlerinde orta yolu izleyen bir topluluk var. Ama
onların çoğunluğunun yapmakta olduğu ne kadar da kötü! 5/65-66.
Şu bir gerçek ki, iman edenler, Yahudiler, Sâbiîler ve
Hıristiyanlardan Allah'a ve âhiret gününe inanıp hayra ve barışa yönelik iş
yapanlar için korku yoktur. Tasalanmayacaklardır onlar. 5/69.
Musa kavminden bir topluluk vardır ki, hakka kılavuzluk
/ hak ile kılavuzluk eder ve yalnız hakka dayanarak adaleti gözetir.
7/159.
Kendilerine kitap verdiklerimiz, sana indirilenle
ferahlarlar. Ama hiziplerden bazıları onun bir kısmını inkâr ederler.
De ki: 'Bana, yalnız Allah'a kulluk etmem, O'na ortak koşmamam emredildi. Ben
O'na yakarır, O'na davet ederim. Dönüşüm de O'nadır.' 13/36.
İman edenler, Yahudiler, Sâbiîler, Hıristiyanlar,
Mecusîler ve şirke sapanlar arasında Allah, kıyamet günü ayrım yapacaktır.
Allah, her şey üzerine Şehîd'dir, tanıktır. 22/17.
MKA.
2/62***: Kavram
olarak, İtikat: İman Esasları. Bak: 2/285; 3/84; 4/136, 150-152, 170; 5/69; 57/28; 64/8.
2/62***: İMAN ESASLARI:
Resul, Rabb'inden kendisine indirilene inanmıştır;
müminler de. Hepsi; Allah'a, onun meleklerine, kitaplarına, resullerine
inanmışlardır. Allah'ın resullerinden hiç birini ötekinden ayırmayız.
Şöyle demişlerdir: 'Dinledik, boyun eğdik. Affet bizi, ey Rabb'imiz. Dönüş
yalnız sanadır.' 2/285.
Şu bir gerçek ki, iman edenlerden, Yahudilerden,
Hıristiyanlardan, Sabiîlerden Allah'a ve âhıret gününe inanıp barışa ve hayra
yönelik iş yapanların, Rableri katında kendilerine has ödülleri olacaktır.
Korku yoktur onlar için, tasalanmayacaklardır onlar. 2/62.
De ki: 'Allah'a, bize indirilene, İbrahim'e, İsmail'e,
İshak'a, Yakub'a, torunlarına indirilmiş olana, Mûsa'ya, İsa'ya ve diğer
nebilere Rablerinden verilmiş bulunana inandık. Onlardan hiçbirini ötekinden
ayırmayız. Biz O'na teslim olanlarız.' 3/84.
Ey iman edenler! Allah'a, onun resulüne, resulüne indirmiş olduğu Kitap'a,
daha önce indirmiş olduğu Kitap'a inanın. Kim
Allah'ı, O'nun meleklerini, kitaplarını, resullerini ve âhiret gününü inkâr
ederse geri dönüşü olmayan bir sapıklığa gömülmüş olur. 4/136.
Onlar ki Allah'ı ve O'nun resullerini inkâr ederler, Allah'la O'nun
resulleri arasını açmak isterler de 'bir kısmına inanırız, bir kısmını inkâr
ederiz' derler; böylece imanla inkâr arasında bir yol tutmak isterler. İşte
bunlar gerçek kâfirlerdir. Ve biz, kâfirler için yere batırıcı bir azap
hazırladık. Allah'a ve O'nun resullerine iman edip
onlardan birini ötekilerden ayırmayanlara gelince, Allah böylelerinin
ödüllerini yakında kendilerine verecektir. Allah, Gafûr'dur, Rahîm'dir.
4/150-152.
Ey insanlar!
Resul size Rabbinizden hakkı getirdi; artık inanın ona ki hayrınıza olsun.
Nankörlük ederseniz göklerdekiler de yerdekiler de Allah'ındır. Allah Alîm'dir,
Hakîm'dir. 4/170.
Ey iman edenler!
Allah'tan korkun ve onun resulüne inanın ki size rahmetinden iki nasip versin:
Size, kendisiyle yol açacağınız bir ışık lütfetsin ve sizi affetsin.
Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir. 57/28.
Artık Allah'a, onun resulüne ve size indirdiğimiz nura
inanın. Allah, yapmakta olduklarınızı iyiden iyiye haber almaktadır.
64/8.
Şu bir gerçek ki, iman edenler, Yahudiler, Sâbiîler ve
Hıristiyanlardan Allah'a ve âhiret gününe inanıp hayra ve barışa yönelik iş
yapanlar için korku yoktur. Tasalanmayacaklardır onlar. 5/69.
MKA.
2/62****: Tarih ve
Kıssalar: Peygamber Kıssaları: Hz. Musa, Harun ve İsrailoğulları:
İsrailoğulları, Kitap ehli, İnanıp salih amel işleyenleri Hakla buluşmuştu.
Bak: 2/69; 5/69; 7/159, 165; 26/97; 32/23; 46/10; 61/14.
2/62****: İSRAİLOĞULLARI, KİTAP EHLİ, İNANIP SALİH AMEL
İŞLEYENLERİ HAKLA BULUŞMUŞTUR:
Şu bir gerçek ki, iman edenlerden, Yahudilerden,
Hıristiyanlardan, Sabîlerden Allah'a ve âhıret gününe inanıp barışa ve
hayra yönelik iş yapanların, Rableri katında kendilerine has ödülleri
olacaktır. Korku yoktur onlar için, tasalanmayacaklardır onlar. 2/62.
Şu bir gerçek ki, iman edenler, Yahudiler, Sâbiîler ve
Hıristiyanlardan Allah'a ve âhiret gününe inanıp hayra ve barışa yönelik
iş yapanlar için korku yoktur. Tasalanmayacaklardır onlar. 5/69.
Musa kavminden bir topluluk vardır ki, hakka
kılavuzluk/hak ile kılavuzluk eder ve yalnız hakka dayanarak adaleti gözetir.
7/159.
Kendilerine verilen öğüdü unuttuklarında, kötülükten
alıkoyanları kurtarıp zulme sapanları, yoldan çıkmalarından ötürü, acı
bir azapla yakalayıverdik. 7/165.
Beni İsrail bilginlerinin de onu bilmesi bunlar
için bir belirti / kanıt değil mi? 26/197.
Yemin olsun ki, Mûsa'ya Kitap'ı vermiştik. Böyleyken sen ona kavuşacağından
kuşkuda olma! Biz onu İsrailoğullarına bir kılavuz
yapmıştık. 32/ 23.
De ki: 'Hiç düşündünüz mü? Eğer bu, Allah katından ise ve siz onu
tanımamışsanız, İsrailoğullarından bir tanık da onun
benzerine tanıklık edip inandığı halde, siz böbürlenmişseniz haliniz
nice olur! Allah, zalimler topluluğuna kılavuzluk etmez.' 46/10.
Ey iman sahipleri! Allah'ın yardımcıları olun! Hani,
Meryem oğlu İsa, havarilere: 'Allah'a gidişte benim yardımcılarım kimdir?'
demişti de, havariler: 'Biz, Allah'ın yardımcılarıyız!' cevabını vermişlerdi.
Bunun ardından, İsrailoğullarından bir zümre iman etmiş, bir zümre de küfre
sapmıştı. Nihayet biz, iman sahiplerini düşmanlarına karşı güçlendirdik de
onlar üstün geldiler. 61/14.
MKA.
KURAN'DA İNANÇ
KONULARI
Allah'ın varlığı, birliği,
merhameti, sonsuz kudreti, ahireti yaratması gibi en temel konularda
Kuran'ın anlattığı dinle, bilinen büyük mezhepler ters düşmemişlerdir.
İslam'ın bu en temel noktalarındaki ortak inanç, tüm olumsuzlukların yanında
çok güzel bir noktadır. (Bazı çok sapkın, çok az taraftar bulmuş,
örneğin Hz. Ali'yi ilahlaştırmış veya şeyhine Allah'ın girdiğini iddia etmiş
sapkın mezhepleri saymıyoruz.)
Fakat Allah'ın tek hüküm
koyucu olduğu konusunda Kuran'ın anlattığı dinle mezhepler arasında büyük bir
fark vardır. Kuran'a göre tek hüküm koyucu
Allah'tır. Allah'ın hükümlerinin toplandığı Kuran, Allah'ın dininin bütününü
oluşturur.
Mezhepler ise önce
Peygamber'i Allah'ın yanında din oluşturucu gibi göstermişler, daha sonra
sahabeleri, daha sonra mezheplerinin imamlarını, daha sonra ise kimi şeyhleri
ve sözde din alimlerini dinin kaynağı olarak göstermişlerdir.
Haramlarda, farzlarda, sevaplarda bu kaynaklara atıflar
yaparak Kuran dışında bir din oluşturmuşlardır. Bu tablo, uygulamalar açısından
bir sorun oluşturduğu kadar inanç açısından da bir sorun oluşturmaktadır.
Kimi mezhep imamının kanaati ile (içtihat) vardığı bir sonuç farz veya haram
ilan edilmekte ve bu karar Allah'ın kitabından çıkan bir farza veya harama denk
tutulmaktadır. Yani mezhep imamları bu noktada
Allah ile aynı seviyeye konmaktadır ki, bu inanç açısından da sakıncalıdır.
Örneğin Allah kan içmeyi, zinayı, adam öldürmeyi Kuran ile haram kılar, mezhep
imamları ise kendi kanaatleri ve hadis yorumları sonucu midye yemeyi, heykel
yapmayı, erkeklerin altın takmasını haram ilan etmişlerdir. (Bu hükümlerin
bir kısmı 'hadis' kaynakları kullanılarak verilmiştir, fakat bu hadisleri
yorumlayan, onay veren yine mezhep imamlarıdır.)
Dinimizde Allah'ın direkt tekelinde olan haram kılma
yetkisi böylece başkalarıyla paylaştırılmıştır. Allah dışında herhangi bir
insanın (her kim olursa olsun) kanaatinin, içtihadının, Allah ile eşitlenmesi
sonucunu veren bu bakış açısı da onarılmalı, bu bakış açısının sahipleri tövbe
etmelidirler.
İnanç konularındaki en
büyük rezaletlerden biri de 'Kuran yaratılmış mıdır, yoksa Kuran daima var
mıydı?' sorusunun tartışılması sırasında görülmüştür.
Bu sorunun tartışılması sırasında Kuran'ın yaratılmış (mahlûk) olduğunu
söyleyen bir grupla, Kuran'ın yaratılmamış olduğunu söyleyen bir grup oluşmuş
ve her iki grup da birbirini kâfirlikle itham etmiştir. Karşı grubun dinsiz
olup öldürülmesi gerektiğine dair izahlar ve tartışmalar ile rezalet devam
etmiştir. Kuran hakkındaki bu tartışma İslam tarihinin en büyük
kavgalarından, çatışmalarından biridir.
En büyük mezhep olan ve dört mezhebi de kaplayan Sünnilik'te
(Ehlisünnet mezhebinde) Kuran'ın yaratılmamış olduğu sonucuna varılmıştır.
İlginçtir ki dinin tek kaynağı olan Kuran'ı,
dinin yüzlerce kaynağından birine çeviren, keçi ayetleri yedi deyip Kuran'ı
nesih ettiren (hükmünü iptal ettiren) Ehli Sünnet görüşü, diğer yandan Allah'a
mahsus olan ezeli olma, yaratılmamış olma gibi sıfatları Kuran'a vererek
mantıksızlıklarını bu noktada da göstermişlerdir.
İnançla ilgili konularda
(ilaveler yaparak) kendi eksik akıllarıyla Allah'ın tam dinini tamamlamaya
kalkanlar, gereksiz konularda, gereksiz izahlar yapmışlardır.
Allah'ın merhameti, bağışlayıcılığı gibi sıfatlarının
Allah ile beraber her zaman mı var olduğu, yoksa bu sıfatların sonradan mı
oluştuğu bu gereksiz tartışmalara örnektir.
Kuran Allah'ın bağışlayıcı olduğunu, merhamet sahibi olduğunu söyler.
Aslında bu şekilde bir tartışmaya gerek yoktur. Eğer gerekse idi Allah bu
konularda gerekli izahları yapardı.
Zamanlı olan insanın, zamanın yaratıcısı olan Allah'ı,
zamana bağımlıymış gibi düşünmesinden kaynaklanan bu tarz tartışmalar,
mezhepçileri çok yormuştur.
Gereksiz izahların bir
örneği de 'kader' konusunda görülür.
İrade-i cüzi diye Kuran'da olmayan bir terim uyduranlar; işlerin
%99'unu Allah yapıyor, %1'ini ise insan yapıyormuş gibilerinden garip bir izah
uydurmuşlardır. Kimisi Allah'ı zalim olarak
göstermiş, kimisi Allah'ın bilmediği bazı şeylerin olabileceği sonucuna
varılacak izahlar yapmıştır.
Tahminimiz bu izahların da temelinde; zamanı yaratan Allah'ı, adeta zamana
bağımlıymış gibi düşünüp, Allah'ı zamanın başına koyup, 'kader' konusunu öyle
çözmeye çalışmak yatmaktadır. Kuran'ın kullanmadığı terminolojiyi
kullanmanın sonucu bu konuda da hüsran olmuştur.
Hadislerde geçen, Allah'ın
kudretini eksik gösterecek izahlar da mezhepler açısından sorun teşkil
etmiştir. Neyse ki mezhepler bu izahları çeşitli yorumlarla, çekiştirmelerle
yok etmişlerdir.
Bu mezheplere uyan halkın büyük bir kesiminin ise bu
hadislerden haberi bile yoktur. Buhari'de geçen 'Allah'ın parmağının
soğukluğunu Peygamber'in sırtında hissettiği' hadisi ile 'Allah'ın baldırını
açıp cenneti aydınlattığı' hadisi bunlara örnektir.
En doğru hadis kitabı
denen kitapta geçen bu hadisler ve diğer hadis kitaplarındaki benzerleri,
Kuran'ın anlattığı din ile çelişmekte ve inanç açısından önemli sorunlara yol
açmakta, Turan Dursun ve İlhan Arsel gibi din düşmanlarına malzeme
oluşturmaktadırlar.
Kuran'da yer almayan
'Kabir azabı'nın dine sokulması, Kuran dışındaki 'Cennet ve Cehennem
tasvirleri'nin dinin bir parçası kabul edilmesi de ahiret inancı açısından
sapmadır.
Kuran ile Ehli Sünnetin ve
Şiiliğin; cennetin, cehennemin varlığı ve buradaki nimetlerin tükenmezliği
konusunda bir ayrılığı yoktur, bu da sevindirici bir durumdur.
Fakat Kuran dışı ahiret anlatımlarını ve kabir azabı hikâyelerini
de çöpe atmak ve Kuran'la yetinmek zorundayız. Çünkü gördüğümüz gibi ne zaman
insanlar Kuran'da anlatılan dine, yani Allah'ın dinine, kendi akıllarının (veya
akılsızlıklarının) ürünü olan mezheplerle, hadislerle ilaveler yapmaya
kalkışmışlarsa sonu hep felaket olmuştur.
Uydurulan Din, Kuran'daki Din E - Kitap
RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder