1. KAVRAM OLARAK,
HİKMET BİLGİSİ. 1
2. HİKMET SAHİPLERİ
VE ÜSTÜNLÜKLERİ. 3
a) Allah
Peygamberlerine Kitap-İlim ve Hikmet Verdi 3
b) Allah
Hikmeti Dilediğine Verir 4
c) Hikmet
Sahiplerinin Üstünlükleri 5
3. HİKMET KUR’AN’
DADIR, ÖĞRENİN UYGULAYIN.. 5
a) Hikmetten
Vahyedilenler Kur’an’dadır 5
b) Hikmeti
Peygamberlerden-Kitap’tan Öğrenin, Uygulayın
AKIL, AKLI VE GÖNLÜ ÇALIŞTIRMAK:
1. ZANDAN KURTULMANIN YOLU; 'BİLGİ KAYNAKLARINI ETKİN KULLANMAK' TIR:
2. AKLINI VE GÖNLÜNÜ İŞLETİP ÇALIŞTIRANLARA, İŞARETLER / İBRETLER VARDIR:
3. ANCAK AKIL VE KALP / GÖNÜL İŞLETİLEREK 'KİTAP' BİLGİSİNE SAHİP OLUNUR:
4. ÖNKOŞUL OLARAK AKLINI VE GÖNLÜNÜ İNANMAMAYA ŞARTLANDIRANLAR, 'KİTAP'TAKİ HAKKI / GERÇEĞİ GÖRMEZ, İŞİTMEZ VE İNKÂR EDERLER. BU ONLARIN SEÇİM VE TERCİHLERİ SEBEBİYLEDİR:
5. 'KİTAP' BİLGİSİNİ BİR KENARA ATIP, DÜŞÜNMEKSİZİN, KENDİ DUYGU VE ARZUSUNUN (HEVA) PEŞİNDE KOŞAN, HÜR İRADESİYLE YAPTIĞI BU TEMEL SEÇİM VE TERCİHİ İLE ZARARDADIR:
1. KAVRAM OLARAK, HİKMET BİLGİSİ
Saat yaklaştı, Ay yarıldı. Bir ayet / alâmet
görseler yüz çeviriyorlar ve şöyle diyorlar: "Sürüp giden bir büyüdür
bu!" Yalanladılar; kendi heves ve kuruntularına uydular. Oysaki her iş ve
oluş karara, ölçüye ve düzene bağlanmıştır. Yemin olsun ki, onlara haberlerden,
içinde ihtar, sakındırma ve tehdit bulunanı gelmiştir. Doruk noktaya çıkmış,
isabeti tartışmasız bir hikmettir o. Ama uyarılar yarar sağlamıyor. 54. sure (KAMER) 1-5. ayet (Resmi:
54/İniş:37/Alfabetik:52)
"Ey
Yahya! Kitap'ı kuvvetle tut." Biz ona daha sabi iken hikmet verdik.
Katımızdan bir kalp yumuşaklığı, bir temizlik verdik. Korunan biriydi o.
Ana-babasına iyilik eden biriydi; zorba, isyancı biri değil. 19. sure (MERYEM) 12-14. ayet (Resmi: 19/İniş:44/Alfabetik:63)
Rabbin şöyle
hükmetti: O'ndan başkasına kulluk / ibadet etmeyin, anaya babaya çok iyi
davranın: Onlardan birisi yahut her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına
gelirse sakın onlara "Öf!" bile deme; onları azarlama, onlara tatlı,
iltifatlı söz söyle. Rahmetten yerlere eğilme kanadını onlar için indir ve de
ki: "Rabbim, merhametli davran onlara, tıpkı küçüklüğümde beni koruyup
büyüttükleri gibi." Benliklerinizin içindekini Rabbiniz daha iyi bilir.
Eğer siz barışsever / iyi kişiler olursanız O, tövbeye sarılanları affeder.
Akrabaya hakkını ver. Çaresize, yolda kalana da. Fakat saçıp savurma. Çünkü
saçıp savuranlar şeytanların kardeşleri olurlar. Ve şeytan, kendi Rabbine
nankörlük etmiştir. Eğer onlardan, Rabbinden ümit ettiğin bir rahmeti bekleme yüzünden
yüz çevirecek olursan, o zaman onlara yumuşak / tatlı bir söz söyle. Elini
bağlayıp boynuna asma. Ama onu büsbütün de salıverme. Sonra kınanır, hasret
içinde bir köşede büzülür kalırsın. Şüphesiz
dilediğine rızkı bolca, dilediğine de ölçülü, idareli veren senin Rabbin'dir.
Ve kullarının durumunu bütün açıklığıyla görerek haberdar olan da O'dur. Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin. Onları da sizi de
biz rızıklandırıyoruz. Kuşkusuz, onları öldürmek büyük bir günahtır. Zinaya
yaklaşmayın. Çünkü o iğrenç bir iştir; yol olarak da çok kötüdür. Allah'ın
saygıya layık kıldığı cana haklı bir sebep yokken kıymayın. Kim haksızlıkla
öldürülürse, onun velisine yetki/söz hakkı vermişizdir. Ama o da öldürmede
sınır tanımazlık etmesin. Çünkü kendisine yardım edilmiştir. Yetimin malına
yaklaşmayın. Ancak rüştüne erişinceye kadar, güzel bir yolla
ilgilenebilirsiniz. Ahdinize vefalı olun çünkü verilen söz sorumluluk
gerektirir. Ölçtüğünüz zaman tam ve dürüst ölçün. Hilesiz teraziyle tartın. Bu,
hem hayırlı hem de sonuç bakımından güzeldir. Hakkında bilgin olmayan şeyin
ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.
Yeryüzünde kasılıp kabararak yürüme! Çünkü sen, yeri asla yırtamazsın,
uzunlukça da dağlara ulaşamazsın. Bütün bu sayılanların kötü olanları, Rabbin
katında çirkin görülmüştür. Bunlar, Rabbinin sana, hikmetten vahyetmiş
olduklarıdır. Allah'ın yanına başka tanrı koyma ki, kınanmış ve kovulmuş bir
halde cehenneme atılmayasın. 17.
sure (İSRÂ) 23-39. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
İşte bunlardır kendilerine kitap, hükmetme
gücü ve peygamberlik verdiklerimiz. Şimdi şu insanlar bütün bunları inkâr
ederlerse biz, bunları inkâr etmeyecek bir topluluğu onlara vekil ederiz. 6. sure (EN'ÂM) 89. ayet (Resmi:
6/İniş:55/Alfabetik:20)
İşte sana, o hikmetlerle dolu
Kitap'ın ayetleri. 31.
sure (LOKMAN) 2. ayet (Resmi: 31/İniş:57/Alfabetik:59)
Yemin olsun, biz Lukman'a şu
yolda hikmet verdik: "Allah'a şükret." Şükreden kendisi lehine
şükreder. Nankörlük edense şunu bilmeli: Allah Ganî'dir, Hamîd'dir. 31. sure (LOKMAN) 12. ayet (Resmi:
31/İniş:57/Alfabetik:59)
Ve o, bizim katımızdaki ana
Kitap'ta çok yüce, çok hikmetlidir. 43. sure (ZUHRUF) 4. ayet (Resmi:
43/İniş:63/Alfabetik:113)
İsa, açık seçik kanıtlarla
geldiğinde şöyle demişti: "Ben size hikmet getirdim ve tartışıp durduğunuz
şeylerin bir kısmını size açıklayayım diye geldim. O halde, Allah'tan korkun ve
bana itaat edin!" 43. sure (ZUHRUF) 63. ayet (Resmi:
43/İniş:63/ Alfabetik:113)
Yemin olsun, biz, İsrailoğullarına Kitap'ı,
hükmetme gücünü, peygamberliği verdik, onları temiz yiyeceklerden
rızıklandırdık ve kendilerini âlemler üzerine imtiyazlı kıldık. 45. sure (CÂSİYE) 16. ayet (Resmi:
45/İniş:65/Alfabetik:15)
Rabbinin yoluna hikmetle, güzel
öğütle davet et ve onlarla, en güzel olan neyse o yolla mücadele et. Şüphe yok
ki Rabbin, kendi yolundan sapanları en iyi bilendir. Ve O, gerçeğe
kılavuzlananları da en iyi bilendir. 16. sure (NAHL) 125. ayet (Resmi:
16/İniş:70/Alfabetik:75)
"Rabb'imiz! İçlerinden
onlara, senin ayetlerini okuyacak, kendilerine Kitap'ı ve hikmeti öğretecek,
onları temizleyip arındıracak bir resul gönder. Sen, evet sen, Azîz'sin, tüm
ululuk ve onurun sahibisin; Hakîm'sin, tüm hikmetlerin kaynağısın." 2. sure (BAKARA) 129. ayet (Resmi:
2/İniş:92/Alfabetik:11)
O, hikmeti dilediğine verir. Ve
kendisine hikmet verilmiş olana çok büyük bir hayır verilmiş demektir. Gönlünü
ve aklını çalıştıranlardan başkası düşünüp anlayamaz. 2. sure (BAKARA) 269. ayet (Resmi:
2/İniş:92/Alfabetik:11)
"Sizden korkunca aranızdan
kaçtım. Daha sonra Rabbim bana hükmetme gücü bağışladı ve beni peygamberlerden
biri yaptı." 26. sure (ŞUARA)
21. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)
"Rabbim, bana hükmetme gücü / hikmet
bağışla, beni hak ve barış seven iyiler arasına kat!" 26.
sure (ŞUARA) 83. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)
Ey iman sahipleri! Eğer Allah'tan
korkarsanız, Allah size hakla bâtılı / iyiyle kötüyü ayırma gücü verir,
kötülüklerinizi örter. Allah, o büyük lütfun sahibidir. 8. sure (ENFÂL) 29. ayet (Resmi:
8/İniş:93/Alfabetik:22)
Yemin olsun ki, Allah müminlere lütufta
bulunup onları minnettar bırakmıştır: Kendi içlerinde onlara öyle bir resul
gönderdi ki, onlara Allah'ın ayetlerini okuyor, onları temizleyip arındırıyor,
onlara Kitap'ı ve hikmeti öğretiyor. Oysaki onlar, bundan önce açık bir
sapıklığın tam içindeydiler. 3.
sure (ÂLİ IMRÂN) 164. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Hiçbir insana yakışmaz ki, Allah
kendisine kitap, hüküm-hikmet ve peygamberlik versin de sonra o, insanlara
"Allah'ı bırakıp bana kullar olun" desin. O ancak şöyle der:
"Öğrettiğiniz şu Kitap'a ve okuyup araştırdıklarınıza dayanarak benliklerini
Allah'a adamış kullar / Rabbânîler olun!" 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 79. ayet (Resmi:
3/İniş:94/ Alfabetik:7)
Ve unutma ki Allah, peygamberlerden
mîsaklarını almış, şöyle demişti: "Size Kitap'tan ve hikmetten nasip
verdim. Sonra size elinizdekini doğrulayıcı bir resul geldiğinde, ona mutlaka
inanacak ve ona muhakkak yardım edeceksiniz. Kabul ettiniz ve ağır yükümü
üzerinize aldınız mı?". "Kabul ettik." dediler. "O halde
tanık olun, sizinle beraber ben de tanıklardanım." dedi. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 81. ayet (Resmi:
3/İniş:94/Alfabetik:7)
Evlerinizde Allah'ın ayetlerinden ve
hikmetten okunanları hatırlayın. Kuşkusuz, Allah Latîf'tir, Habîr'dir. 33. sure (AHZÂB) 34. ayet (Resmi:
33/İniş:97/Alfabetik:4)
Yoksa insanları, Allah'ın
lütfundan kendilerine verdiği nimet yüzünden kıskanıyorlar mı? Evet biz,
İbrahim Ailesi'ne de Kitap'ı ve hikmeti vermiş, onlara çok büyük bir mülk de
lütfetmiştik. 4. sure (NİSA) 54.
ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
2. HİKMET SAHİPLERİ VE ÜSTÜNLÜKLERİ
a) Allah
Peygamberlerine Kitap-İlim ve Hikmet Verdi
Nihayet Allah'ın izniyle onları bozguna
uğrattılar. Ve Dâvud Câlût'u öldürdü. Ve Allah, Dâvud'a mülk / saltanat ve hikmet
verdi. Ve ona dilediği şeylerden öğretti. Eğer Allah'ın, bazı insanları diğer
bazılarıyla savması olmasaydı, yeryüzü bozguna uğrardı. Ama Allah âlemlere
karşı çok lütufkardır. 2. sure (BAKARA)
251. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Ve unutma ki Allah,
peygamberlerden mîsaklarını almış, şöyle demişti: "Size Kitap'tan ve
hikmetten nasip verdim. Sonra size elinizdekini doğrulayıcı bir resul
geldiğinde, ona mutlaka inanacak ve ona muhakkak yardım edeceksiniz. Kabul
ettiniz ve ağır yükümü üzerinize aldınız mı?". "Kabul ettik."
dediler. "O halde tanık olun, sizinle beraber ben de tanıklardanım."
dedi. 3. sure (ÂLİ IMRÂN)
81. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Yoksa insanları, Allah'ın
lütfundan kendilerine verdiği nimet yüzünden kıskanıyorlar mı? Evet biz,
İbrahim Ailesi'ne de Kitap'ı ve hikmeti vermiş, onlara çok büyük bir mülk de
lütfetmiştik. 4. sure (NİSA) 54.
ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Yûsuf gerekli olgunluğa ulaşınca
ona hükmetme yeteneği ve ilim verdik. Güzel düşünüp güzel davrananları biz işte
böyle ödüllendiririz. 12.
sure (YÛSUF) 22. ayet (Resmi: 12/İniş:53/ Alfabetik:110)
Rabbinin yoluna hikmetle, güzel
öğütle davet et ve onlarla, en güzel olan neyse o yolla mücadele et. Şüphe yok
ki Rabbin, kendi yolundan sapanları en iyi bilendir. Ve O, gerçeğe
kılavuzlananları da en iyi bilendir. 16. sure (NAHL) 125. ayet (Resmi:
16/İniş:70/Alfabetik:75)
Mûsa ona dedi ki: "Sana öğretilenden
bana da bir olgunluk / bir bilgi öğretmen şartıyla sana tâbi olayım mı?" 18. sure (KEHF) 66. ayet (Resm i:
18/İniş:69/Alfabetik:54)
"Ey Yahya! Kitap'ı kuvvetle
tut." Biz ona daha sabi iken hikmet verdik. 19. sure (MERYEM) 12. ayet (Resmi:
19/İniş:44/Alfabetik:63)
Lût'a da hükümranlık ve ilim
verdik. Onu, pislikler üretip duran bir kentten kurtardık. O kent halkı yoldan
çıkmış kötü bir kavimdi. 21.
sure (ENBİYÂ) 74. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)
Onu Süleyman'a derhal kavrattık. Her birine
hükümdarlık ve bilgi verdik. Dâvud'a dağları boyun eğdirdik. Kuşlarla beraber
tespih ediyorlardı. Yapmak isteyince yapanlarız biz. 21. sure (ENBİYÂ) 79. ayet (Resmi:
21/İniş:73/Alfabetik:21)
"Sizden korkunca aranızdan kaçtım. Daha
sonra Rabbim bana hükmetme gücü bağışladı ve beni peygamberlerden biri
yaptı." 26. sure (ŞUARA)
21. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)
"Rabbim, bana hükmetme
gücü / hikmet bağışla, beni hak ve barış seven iyiler arasına kat!" 26. sure (ŞUARA) 83. ayet (Resmi:
26/İniş:47/Alfabetik:94)
Mûsa, yiğitlik çağına ulaşıp
olgunlaşınca ona hikmet ve ilim verdik. Biz, güzel düşünüp güzel davrananları
böyle ödüllendiririz. 28.
sure (KASAS) 14. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)
Yemin olsun, biz Lukman'a şu
yolda hikmet verdik: "Allah'a şükret." Şükreden kendisi lehine
şükreder. Nankörlük edense şunu bilmeli: Allah Ganî'dir, Hamîd'dir. 31. sure (LOKMAN) 12. ayet (Resmi:
31/İniş:57/Alfabetik:59)
Mülk ve yönetimini güçlendirmiştik. Kendisine
hikmet ve hakla bâtılı ayıran söz etme yeteneği vermiştik. 38. sure (SÂD) 20. ayet (Resmi:
38/İniş:38/Alfabetik:88)
İsa, açık seçik kanıtlarla
geldiğinde şöyle demişti: "Ben size hikmet getirdim ve tartışıp durduğunuz
şeylerin bir kısmını size açıklayayım diye geldim. O halde, Allah'tan korkun ve
bana itaat edin!" 43.
sure (ZUHRUF) 63. ayet (Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)
Doruk noktaya çıkmış, isabeti tartışmasız bir
hikmettir o. Ama uyarılar yarar sağlamıyor.
54. sure (KAMER) 5.
ayet (Resmi: 54/İniş:37/Alfabetik:52)
b) Allah Hikmeti
Dilediğine Verir
Hikmet Bilgisi: 2/269.
Y.N. Öztürk
O, hikmeti dilediğine
verir. Ve kendisine hikmet verilmiş olana çok büyük bir hayır verilmiş
demektir. Gönlünü ve aklını çalıştıranlardan başkası düşünüp anlayamaz.
M. Esed
Dilediğine hikmet bağışlar ve her kime hikmet bağışlanmışsa
doğrusu ona en büyük servet verilmiş demektir. Ama derin kavrayış sahipleri
dışında kimse bunu düşünüp anlayamaz.
Dipnot: 2/269*: Bilgi: Hikmet Bilgisi: Allah Hikmeti Dilediğine Verir. Bak: 6/124; 21/23.
2/269*: ALLAH HİKMETİ DİLEDİĞİNE VERİR:
O, hikmeti dilediğine verir. Ve kendisine
hikmet verilmiş olana çok büyük bir hayır verilmiş demektir. Gönlünü ve aklını
çalıştıranlardan başkası düşünüp anlayamaz. 2. sure (BAKARA) 269. ayet (Resmi:
2/İniş:92/Alfabetik:11)
Onlara bir ayet geldiğinde şöyle
demişlerdi: "Allah resullerine verilenin tıpkısı bize de verilmedikçe asla
inanmayacağız." Allah resullük görevini nereye vereceğini daha iyi bilir.
Suç işleyenlere, oynadıkları oyunlar yüzünden Allah katında bir küçüklük ve
şiddetli bir azap öngörülmüştür. 6.
sure (EN'ÂM) 124. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
O, yaptığından hesaba çekilmez ama onlar
hesaba çekilirler. 21. sure (ENBİYÂ)
23. ayet (Resmi: 21/ İniş:73/Alfabetik:21)
c) Hikmet Sahiplerinin
Üstünlükleri
Eğer Allah'ın senin üzerindeki lütfu ve
rahmeti olmasaydı, onlardan bir grup seni şaşırtmaya mutlaka yeltenecekti. Ama
onlar kendilerinden başkasını saptıramazlar. Ve sana hiçbir şekilde zarar
veremezler. Allah sana Kitap'ı ve hikmeti indirmiş ve sana bilmediğin şeyleri
öğretmiştir. Allah'ın senin üzerindeki lütfu çok büyüktür. 4. sure (NİSA) 113. ayet (Resmi:
4/İniş:98/Alfabetik:82)
Hani, Allah şöyle demişti:
"Ey Meryem'in oğlu İsa! Senin ve annenin üzerindeki nimetimi hatırla. Seni
Ruhulkudüs'le desteklemiştim, beşikte iken ve erginlik çağında insanlarla
konuşuyordun. Sana Kitap'ı, hikmeti, Tevrat'ı, İncil'i öğretmiştim. Benim
iznimle çamurdan kuş görünümünde bir şey yaratıyor, içine üflüyordun da o benim
iznimle kuş oluyordu. Doğuştan körü, abraşı benim iznimle iyileştiriyordun.
Benim iznimle ölüleri çıkarıyordun. İsrailoğullarını senden uzak tutmuştum.
Hani, sen onlara açık-seçik ayetleri getirdiğinde, küfre sapanları şöyle
deyivermişti: "Açık bir büyüden başka bir şey değil bu." 5. sure (MÂİDE) 110. ayet (Resmi:
5/İniş:110/Alfabetik:60)
İşte bunlardır kendilerine kitap,
hükmetme gücü ve peygamberlik verdiklerimiz. Şimdi şu insanlar bütün bunları
inkâr ederlerse biz, bunları inkâr etmeyecek bir topluluğu onlara vekil ederiz.
6. sure (EN'ÂM) 89.
ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
Yemin olsun, biz, İsrailoğullarına Kitap'ı,
hükmetme gücünü, peygamberliği verdik, onları temiz yiyeceklerden
rızıklandırdık ve kendilerini âlemler üzerine imtiyazlı kıldık. 45. sure (CÂSİYE) 16. ayet (Resmi:
45/İniş:65/Alfabetik:15)
O Allah'tır ki, ümmîlere içlerinden bir resul
göndermiştir de o, onlara Allah'ın ayetlerini okur, onları arıtıp temizler,
onlara Kitap'ı ve hikmeti öğretir. Onlar bundan önce tam bir sapıklık içine
gömülmüşlerdi. 62.
sure (CUMUA) 2. ayet (Resmi: 62/İniş:96/Alfabetik:17)
3. HİKMET KUR’AN’ DADIR, ÖĞRENİN UYGULAYIN
a) Hikmetten
Vahyedilenler Kur’an’dadır
İşte bu sana ayetlerden ve hikmetlerle dolu
Zikir'den okuduğumuzdur. 3.
sure (ÂLİ IMRÂN) 58. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Elif, Lâm, Râ. İşte sana hikmetlerle dolu
Kitap'ın ayetleri. 10. sure (YÛNUS) 1.
ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Bunlar, Rabbinin sana, hikmetten vahyetmiş
olduklarıdır. Allah'ın yanına başka tanrı koyma ki, kınanmış ve kovulmuş bir
halde cehenneme atılmayasın. 17.
sure (İSRÂ) 39. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
İşte sana, o hikmetlerle dolu
Kitap'ın ayetleri. 31.
sure (LOKMAN) 2. ayet (Resmi: 31/İniş:57/Alfabetik:59)
Evlerinizde Allah'ın ayetlerinden ve
hikmetten okunanları hatırlayın. Kuşkusuz, Allah Latîf'tir, Habîr'dir. 33. sure (AHZÂB) 34. ayet (Resmi:
33/İniş:97/Alfabetik:4)
Yemin olsun o hikmetlerle dolu Kur'an'a ki, 36. sure (YÂSÎN) 2. ayet (Resmi:
36/İniş:41/ Alfabetik:108)
Ve o, bizim katımızdaki ana Kitap'ta çok
yüce, çok hikmetlidir. 43. sure (ZUHRUF)
4. ayet (Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)
Hikmetlerle dolu her iş ve oluş o gecede
ayırt edilir, 44. sure (DUHÂN) 4.
ayet (Resmi: 44/İniş:64/Alfabetik:19)
b) Hikmeti
Peygamberlerden-Kitap’tan Öğrenin, Uygulayın
"Rabb'imiz! İçlerinden onlara, senin
ayetlerini okuyacak, kendilerine Kitap'ı ve hikmeti öğretecek, onları
temizleyip arındıracak bir resul gönder. Sen, evet sen, Azîz'sin, tüm ululuk ve
onurun sahibisin; Hakîm'sin, tüm hikmetlerin kaynağısın." 2. sure (BAKARA) 129. ayet (Resmi:
2/İniş:92/Alfabetik:11)
Kadınları boşadığınızda, bekleme
sürelerini tamamladılar mı ya onları örfe uygun olarak tutun yahut da örfe
uygun olarak serbest bırakın. Onları, zulmetmeniz için, zararlarına bir
biçimde, tutmayın. Bunu yapan, öz benliğine zulmetmiş olur. Allah'ın ayetlerini
eğlence aracı yapmayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetini ve kendisiyle size öğüt
vermek için indirdiği Kitap'ı ve hikmeti hatırlayın. Allah'tan korkun ve bilin
ki, Allah her şeyi çok iyi bilmektedir. 2. sure (BAKARA) 231. ayet (Resmi:
2/İniş:92/Alfabetik:11)
Ona Kitap'ı, hikmeti, Tevrat'ı ve İncil'i
öğretecek. 3. sure (ÂLİ IMRÂN)
48. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Hiçbir insana yakışmaz ki, Allah
kendisine kitap, hüküm-hikmet ve peygamberlik versin de sonra o, insanlara
"Allah'ı bırakıp bana kullar olun" desin. O ancak şöyle der:
"Öğrettiğiniz şu Kitap'a ve okuyup araştırdıklarınıza dayanarak
benliklerini Allah'a adamış kullar / Rabbânîler olun!" 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 79. ayet (Resmi:
3/İniş:94/Alfabetik:7)
Ve unutma ki Allah, peygamberlerden
mîsaklarını almış, şöyle demişti: "Size Kitap'tan ve hikmetten nasip
verdim. Sonra size elinizdekini doğrulayıcı bir resul geldiğinde, ona mutlaka
inanacak ve ona muhakkak yardım edeceksiniz. Kabul ettiniz ve ağır yükümü
üzerinize aldınız mı?". "Kabul ettik." dediler. "O halde
tanık olun, sizinle beraber ben de tanıklardanım." dedi. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 81. ayet (Resmi:
3/İniş:94/Alfabetik:7)
Yemin olsun ki, Allah müminlere
lütufta bulunup onları minnettar bırakmıştır: Kendi içlerinde onlara öyle bir
resul gönderdi ki, onlara Allah'ın ayetlerini okuyor, onları temizleyip
arındırıyor, onlara Kitap'ı ve hikmeti öğretiyor. Oysaki onlar, bundan önce
açık bir sapıklığın tam içindeydiler. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 164. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
AKIL, AKLI VE GÖNLÜ ÇALIŞTIRMAK:
1. ZANDAN KURTULMANIN
YOLU; 'BİLGİ KAYNAKLARINI ETKİN KULLANMAK' TIR:
'Hayır, iş, sandıkları gibi değil! O bir öğüt verici / bir düşündürücüdür.
Dileyen düşünür onu, öğüt alır.' (74. sure (MÜDDESSİR) 54-55. ayet)
'Yemin olsun ki, biz, Kur'an'ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Fakat düşünen
mi var?!' (54. sure (KAMER) 17, 22, 32 , 40. ayet)
Ancak gereğince dinleyenler çağrıya cevap verir. Ölülere gelince, Allah onları
diriltecektir, sonra O'na döndürülecekler.' (6. sure (EN'ÂM) 36. ayet)
'
De ki: 'Düşünün bakalım; Allah, işitme gücünüzü, gözlerinizi alsa, kalpleriniz
üzerine mühür bassa, Allah'tan başka hangi ilah onları size geri verecek?' Bak
nasıl türlü türlü açıklıyoruz ayetleri, yine de yüz çeviriyorlar!' (6. sure
(EN'ÂM) 46. ayet)
'Onlara şunu söyle: 'Ben size Allah'ın hazineleri yanımdadır demiyorum. Gaybı
da bilmem ben! Size ben bir meleğim de demiyorum. Yalnız bana vahyedilene
uyarım ben!' Sor onlara: 'Körle gören bir olur mu? Hâlâ düşünmüyor musunuz?'
(6. sure (EN'ÂM) 50. ayet)
'Onlar ki, sözü dinler de en güzeline uyarlar. İşte bunlardır, Allah'ın
kılavuzladıkları; işte bunlardır, akıl ve gönül sahipleri.' (39. sure (ZÜMER)
18. ayet)
'Yaratan, yaratmayana benzer mi? Hiç düşünmüyor musunuz?' (16. sure (NAHL) 17.
ayet)
'Allah sizi annelerinizin karınlarından çıkardı, hiçbir şey bilmiyordunuz;
şükredebilesiniz diye size işitme gücü, gözler ve gönüller verdi.' (16. sure
(NAHL) 78. ayet)
'Ve Âdem'e isimlerin tümünü öğretti. Sonra onları meleklere göstererek şöyle
buyurdu: 'Hadi, haber verin bana şunların isimlerini, eğer doğru sözlüler
iseniz.' Dediler ki: 'Yücedir şanın senin. Bize öğretmiş olduğunun dışında
bilgimiz yok bizim. Sen, yalnız sen Alîm'sin, her şeyi en iyi şekilde bilirsin;
Hakîm'sin, her şeyin bütün hikmetlerine sahipsin.' Allah buyurdu: 'Ey Âdem,
haber ver onlara onların adlarını.' Âdem onlara onların adlarını haber verince,
Allah şöyle buyurdu: 'Dememiş miydim ben size! Ki ben, göklerin ve yerin
gaybını en iyi bilenim. Ve ben, sizin açığa vurduklarınızı da
saklayageldiklerinizi de en iyi biçimde bilmekteyim.' (2. sure (BAKARA) 31-33.
ayet)
'O, hikmeti dilediğine verir. Ve kendisine hikmet verilmiş olana çok büyük bir
hayır verilmiş demektir. Gönlünü ve aklını çalıştıranlardan başkası düşünüp
anlayamaz.' (2. sure (BAKARA) 269.)
'Onlara, güven yahut korkuya ilişkin bir haber ulaştığında onu hemen yaydılar.
Oysaki, onu resule ve içlerindeki sorumluluk sahiplerine götürmüş olsalardı,
aralarındaki okuyup araştırarak hüküm çıkaranlar, onu elbette bileceklerdi.
Eğer Allah'ın lütuf ve rahmeti üzerinizde olmasaydı, pek azınız/pek az işiniz
hariç şeytanın ardı sıra giderdiniz.' (4. sure (NİSA) 83. ayet)
'Ey iman sahipleri! Özü sözü bozuk birisi size bir haber getirdiğinde, hemen
araştırıp inceleyin / delil arayın! Yoksa bilgisizlikle bir topluluğu suçlar da
yapmış olduğunuza pişmanlık duyar hale gelirsiniz.' (49. sure (HUCURÂT) 6.
ayet)
2. AKLINI VE GÖNLÜNÜ İŞLETİP
ÇALIŞTIRANLARA, İŞARETLER / İBRETLER VARDIR:
'Şu bir gerçek ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri
ardınca gelişinde, insanların yararı için denizde yüzüp giden gemilerde,
Allah'ın gökten suyu indirip onunla, ölümünden sonra toprağı dirilterek üzerine
tüm canlılardan yaymasında, rüzgarların bir düzen içinde yönden yöne
çevrilmesinde, gök ve yer arasında bir hizmete memur edilen bulutlarda, aklını
işleten bir topluluk için sayısız izler-işaretler-ibretler vardır.' (2. sure (BAKARA)
164. ayet)
'Ey aklı ve gönlü işleyenler, kısasta sizin için hayat vardır. Bu sayede
korunmanız umulmaktadır.' (2. sure (BAKARA) 179. ayet)
'
İyilik olarak yaptığınızı Allah bilir. Azık
edinin. Hiç kuşkusuz azığın en güzeli takvadır. Ey akıl ve gönül sahipleri,
benden korkun.' (2. sure (BAKARA) 197. ayet)
'Kitap'ı sana indiren O'dur: Onun ayetlerinden bir kısmı muhkemlerdir ki; onlar
Kitap'ın anasıdır. Diğer ayetlerse müteşâbihlerdir. Şu var ki, kalplerinde bir
eğrilik ve bozukluk bulunanlar, fitne aramak, onun yorumuna öncelik tanımak
için Kitap'ın sadece müteşâbih kısmının ardına düşerler. Onun tevilini ise bir
Allah bilir, bir de ilimde derinleşmiş olanlar. Bunlar, 'Ona inandık, hepsi
Rabbimizin katındandır.' derler. Gönül ve akıl sahiplerinden başkası gereğince
düşünemez.' (3. sure (ÂLİ IMRÂN) 7. ayet)
'Şu bir gerçek ki, göklerin ve yerin yaratılışında, geceyle gündüzün birbiri
ardınca gelişinde, aklını ve gönlünü işletenler için çok ibretler vardır.' (3.
sure (ÂLİ IMRÂN) 190. ayet )
'
De ki: 'Pisin çokluğu seni hayrete düşürse de pisle temiz bir olmaz. O halde,
ey akıl ve gönül sahipleri! Allah'tan korkun ki kurtuluşa erebilesiniz.' (5.
sure (MÂİDE) 100. ayet)
'Yemin olsun ki, resullerin hikâyelerinde, aklını ve gönlünü çalıştıranlar için
bir ibret vardır. Bu Kur'an, uydurulacak bir hadis / bir söz değildir; aksine
o, önündekini tasdikleyici, her şeyi ayrıntılı kılıcıdır. İnanan bir topluluk
için de bir kılavuz ve bir rahmettir.' (12. sure (YÛSUF) 111. ayet)
'Rabbinden sana indirilenin hak olduğunu bilen kişi, kör olan biriyle aynı
mıdır? Sadece aklı ve gönlü işleyenler düşünüp ibret alır.' (13. sure (RA'D)
19. ayet)
'İşte bu, onunla uyarılsınlar, Allah'tan başka ilah olmadığını bilsinler, aklı
ve gönlü işleyenler de ibret alsınlar diye, insanlara yöneltilmiş bir
tebliğdir.' (14. sure (İBRÂHİM) 52. ayet)
'Hiç kuşkusuz, bunda, işaretlerden anlam çıkaranlar için ibretler vardır.' (15.
sure (HİCR) 75. ayet)
'Hurmalıkların meyvelerinden, üzümlerden de sarhoş edici bir içecek ve güzel
bir rızık elde edersiniz. İşte bunda, aklını işleten bir topluluk için kesin
bir mucize vardır.' (16. sure (NAHL) 67. ayet)
'Yiyin, hayvanlarınızı yayıp otlatın. Kuşkusuz bunda, aklı başında insanlar
için ibretler vardır.' (20. sure (TÂHÂ) 54. ayet)
'Kendilerinden önceki nesillerden nicelerini helâk etmemiz onları yola
getirmedi mi? Onların yurtlarında / barınaklarında dolaşıp duruyorlar. Akıl
sahipleri için bunda elbette ibretler vardır!' (20. sure (TÂHÂ) 128. ayet)
'Yemin olsun, şeytan, içinizden birçok nesli saptırmıştı. Aklınızı hiç
işletmiyor muydunuz?' (36. sure (YÂSÎN) 62. ayet)
'Kutsal / bereketli bir Kitap bu; sana indirdik ki onu, ayetlerini derin derin
düşünsünler ve öğüt alabilsin temiz özlüler.' (38. sure (SÂD) 29. ayet)
'Böyle birisi; gece saatlerinde secde ederek, ayakta durarak ibadet eden,
ahiretten korkan, Rabbinin rahmetini uman biri gibi midir? De ki: 'Hiç
bilenlerle bilmeyenler eşit olur mu? Ancak gönül ve akıl sahipleri düşünüp
ibret alır.' (39. sure (ZÜMER) 9. ayet)
'Görmedin mi, Allah gökten bir su indirdi de onu toprak içindeki kaynaklara
ulaştırdı. Sonra onunla çeşitli renklerde ekinler çıkarıyor. Sonra ekin kurur
da sen onu sararmış görürsün. Sonra da onu kuru ufantı haline getirir. İşte
bunda, akıl ve gönül sahipleri için mutlak bir ibret var.' (39. sure (ZÜMER)
21. ayet)
'Akıl ve gönül sahipleri için bir yol gösterici, bir hatırlatıcıdır o.' (40.
sure (MÜ'MİN) 54. ayet)
'Allah onlar için şiddetli bir azap hazırladı. Artık Allah'tan korkun, ey iman
etmiş akıl ve gönül sahipleri! Allah size bir Zikir / bir uyarıcı / bir düşündürücü
indirmiştir.' (65. sure (TALÂK) 10. ayet)
3. ANCAK AKIL VE KALP
/ GÖNÜL İŞLETİLEREK 'KİTAP' BİLGİSİNE SAHİP OLUNUR:
'Sana uyuşturucuyu / şarabı ve kumarı sorarlar. De ki: 'Bu ikisinde büyük bir
günah vardır; insanlar için çıkarlar da vardır. Ama onların kötülüğü
yararlarından çok daha büyüktür.' Ve sana neyi infak edeceklerini de
soruyorlar. De ki: 'Helal kazancınızın size ve bakmakla yükümlü olduklarınıza
yeterli olanından artanını verin.' İşte Allah, ayetleri size böyle açıklar ki,
derin derin düşünebilesiniz.' (2. sure (BAKARA) 219. ayet)
'Herhangi biriniz ister mi ki; altından ırmaklar akan, içinde her tür meyvesi
olan, hurmalardan, üzümlerden oluşmuş bir bahçesi bulunsun, kendisinin
güçsüz-çaresiz yavruları da olsun ve bu haldeyken üstüne ihtiyarlık çöksün, tam
bu sırada o bahçeye alevli bir bora isabet etsin de bahçe, baştanbaşa yansın.
Allah size ayetleri işte bu şekilde açıklıyor ki, inceden inceye ve derinden
derine düşünebilesiniz.' (2. sure (BAKARA) 266. ayet)
'Aklı ve gönlü işletenler o kişilerdir ki, ayakta, otururken, yan yatarken hep
Allah'ı zikrederler; göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin
düşünürler: 'Ey Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Şanın yücedir senin. Ateş
azabından koru bizi.' (3. sure (ÂLİ IMRÂN) 191. ayet)
'Dileseydik onu, o ayetlerle yüceltirdik. Ama o, yere saplandı, iğreti
arzularına uydu. Onun durumu şu köpeğin durumuna benzer: Üstüne varsan dilini
sarkıtarak solur, kendi haline bıraksan dilini sarkıtarak solur. Ayetlerimizi
yalanlayan toplumun örneği işte budur. Bu hikayeyi anlat ki düşünüp
taşınabilsinler.' (7. sure (A'RAF) 176. ayet)
'Şu iğreti hayatın durumu gökten indirdiğimiz bir suya benzer: İnsanların ve
davarların yedikleri yeryüzü bitkisi onunla karışmıştır. Nihayet toprak,
takılarını kuşanmış, süslenmiştir. Toprağın sahipleri onun üzerinde egemen
olduklarını sanmaktadırlar. Tam bu sırada emrimiz ona gece veya gündüz
ulaşmıştır. Ve onu, sanki dün yerinde yokmuş gibi biçip atmışızdır. Derin derin
düşünen bir topluluk için ayetleri böyle ayrıntılı olarak veriyoruz.' (10. sure
(YÛNUS) 24. ayet)
'Allah odur ki, gökleri direksiz yükseltmiştir; görüyorsunuz onları... Sonra
arş üzerine egemen olmuştur. Güneş'i ve Ay'ı da boyun eğdirmiştir. Bunların
tümü belirlenmiş bir vakte kadar akar dururlar. Oluşu yönlendirir, çekip
çevirir O... Ayetleri birer birer gözler önüne serer ki, Rabbinize
kavuşacağınıza açık seçik inanasınız. Yeri uzatıp döşeyen ve onda oturaklı
dağlar ve nehirler vücuda getiren O'dur. Bütün meyvelerden kendi içlerinde
ikişer çift yaratmıştır O. Geceyi gündüze sarıp bürümektedir O. Bütün bunlarda
derin derin düşünecek bir topluluk için elbette ayetler vardır.' (13. sure
(RA'D) 2-3. ayet)
'O suyla sizin için ekin, zeytin, hurmalıklar, üzümler ve her çeşitten meyveler
bitirir. Hiç kuşkusuz, bunda, derin derin düşünen bir toplum için gerçek bir
mucize vardır. Geceyi, gündüzü, Güneş'i ve Ay'ı sizin emrinize vermiştir.
Yıldızlar da O'nun emriyle bir hizmete boyun eğmiştir. Bütün bunlarda, aklını
çalıştıran bir topluluk için elbette ibretler vardır. Ve sizin için yeryüzünde,
çeşit çeşit renklerde başka şeylere de vücut vermiştir. Bütün bunlarda, düşünüp
ibret alacak bir toplum için elbette bir mucize vardır.' (16. sure (NAHL)
11-13. ayet)
'Açık delillerle, kitaplarla gönderdik. Sana da bu zikiri / Kur'an'ı vahyettik
ki, kendilerine indirileni insanlara açık seçik bildiresin de derin derin
düşünebilsinler.' (16. sure (NAHL) 44. ayet)
'Sonra, meyvelerin her türünden ye de boyun bükerek Rabbinin yollarına koyul.'
Onun karıncıklarından, renkleri çeşit çeşit bir içecek çıkar ki, insanlar için
onda şifa vardır. Derin derin düşünen bir topluluk için, bunda kesin bir mucize
var.' (16. sure (NAHL) 69. ayet)
'Ey insanlar! Ölümden sonra dirilme konusunda kuşku içinde olabilirsiniz. Ama
şu bir gerçek ki, biz sizi bir topraktan, sonra bir spermden, sonra bir
embriyodan/döllenmiş bir karışımdan, sonra ne olduğu kısmen belirli, kısmen
belirsiz bir et parçasından yarattık ki, size açık seçik beyanda bulunalım. Ve
sizi rahimlerde, belirlenen bir süreye kadar dilediğimiz şekilde bekletiyoruz.
Sonra sizi bir çocuk olarak çıkarıyoruz. Daha sonra da tam kuvvetinize
ulaşmanızı sağlıyoruz. Bununla birlikte içinizden bir kısmı öldürülüyor, yine
içinizden bir kısmı ilimden sonra bir şey bilmesin diye ömrün en basit ve düşük
noktasına geri gönderiliyor. Yeryüzünü de sönmüş kül halinde görürsün. Nihayet
onun üzerine suyu indirdiğimizde titrer, kabarır ve her güzel / bereketli
çiftten bir şeyler bitirir. Bu böyledir, çünkü Allah hakkın ta kendisidir. O,
ölüleri diriltiyor ve O, her şey üzerinde kudretiyle egemendir.' (22. sure
(HAC) 5-6. ayet)
'Sözü gereğince düşünmediler de ondan mı, yoksa kendilerine ilk atalarına
gelmeyen bir şey geldi diye mi? Yoksa resullerini tanımadılar da bu yüzden mi
onu inkâr ediyorlar?' (23. sure (MÜ'MİNÛN) 68-69. ayet)
'Kendi benliklerinin içinde olup bitenleri de mi düşünmediler! Allah gökleri,
yeri ve bu ikisi arasındakileri ancak hak üzere ve belirlenmiş bir süreye bağlı
olarak yaratmıştır. Şu da bir gerçek ki, insanlardan çokları Rablerine
kavuşmayı gerçekten inkâr ediyorlar.' (30. sure (RÛM) 8. ayet)
'Onun ayetlerinden biri de sizin için, kendilerine ısınasınız ve aranızda sevgi
ve rahmet koysun diye nefislerinizden eşler yaratmasıdır. Bunda, iyice düşünen
bir toplum için elbette ayetler vardır.' (34. sure (SEBE') 46. ayet)
'Allah, canları, ölümleri sırasında alır, ölmeyenleri de uykuları sırasında.
Sonra, haklarında ölüm hükmü verdiklerini alıkoyar; ötekileri, belirlenen bir
süreye kadar salıverir. Bunda, iyice düşünen bir toplum için elbette ibretler
vardır.' (39. sure (ZÜMER) 42. ayet)
'Göklerde ne var, yerde ne varsa tümünü, O'ndan bir lütuf olarak size boyun
eğdirmiştir. Bunda, derin derin düşünen bir topluluk için elbette ibretler
vardır.' (45. sure (CÂSİYE) 13. ayet)
'Eğer biz bu Kur'an'ı bir dağın üzerine indirseydik, her halde sen onu huşû ile
boynunu bükmüş, çatlayıp yarılmış görürdün. Biz bu örnekleri insanlara hep
veriyoruz ki, inceden inceye düşünebilsinler.' (59. sure (HAŞR) 21. ayet)
'İnsan, neden yaratılmış olduğuna bir baksın!' (86. sure (TÂRIK) 5. ayet)
'Bakmıyorlar mı o deveye, nasıl yaratıldı! Ve göğe ki, nasıl yükseltildi! Ve
dağlara ki, nasıl dikildi! Ve yere, nasıl yayılıp döşendi!' (88. sure (ĞÂŞİYE)
17-20. ayet )
4. ÖNKOŞUL OLARAK
AKLINI VE GÖNLÜNÜ İNANMAMAYA ŞARTLANDIRANLAR, 'KİTAP'TAKİ HAKKI / GERÇEĞİ
GÖRMEZ, İŞİTMEZ VE İNKÂR EDERLER. BU ONLARIN SEÇİM VE TERCİHLERİ SEBEBİYLEDİR:
'İçlerinde sana kulak verenler de vardır. Peki, sağırlara sen mi
işittireceksin? Hele bir de akıllarını kullanmıyorlarsa!' (10. sure (YÛNUS) 42.
ayet)
'Allah'ın izni olmadıkça hiçbir benlik iman edemez. Allah, pisliği, aklını
kullanmayanlar üzerine bırakır.' (10. sure (YÛNUS) 100. ayet)
5. 'KİTAP' BİLGİSİNİ
BİR KENARA ATIP, DÜŞÜNMEKSİZİN, KENDİ DUYGU VE ARZUSUNUN (HEVA) PEŞİNDE KOŞAN,
HÜR İRADESİYLE YAPTIĞI BU TEMEL SEÇİM VE TERCİHİ İLE ZARARDADIR:
'İnsanlara iyiyi ve güzeli emredip de öz benliklerinizi unutuyor musunuz?
Üstelik de Kitap'ı okuyup durmaktasınız. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?'
(2. sure (BAKARA) 44. ayet)
'Yemin olsun, onlara, size vermediğimiz imkân ve kudreti vermiştik. Onlar için
işitme gücü, gözler ve gönüller oluşturmuştuk. Fakat işitme güçleri de gözleri
de gönülleri de kendilerine hiçbir yarar sağlamadı / kendilerinden hiçbir şeyi
uzaklaştıramadı; çünkü ayetlerimize karşı direniyorlardı. Ve alaya aldıkları
şey, onları kuşatıp sardı.' (46. sure (AHKAF) 26. ayet)
'Kendisinin ilahı olarak kendi duygu ve arzusunu almış kişiyi gördün mü? Allah
onu bir ilim üzerine saptırmış, kulağı ve kalbi üzerine mühür basmış, gözünün
üstüne de bir perde çekmiştir. Allah'tan sonra ona kim kılavuzluk edecektir.
Hâlâ düşünüp ibret almıyor musunuz?' (45. sure (CÂSİYE) 23. ayet)
RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal
Selam...
T.C. / M. Kemal Adal
Anladığım kadariyle
YanıtlaSilHİKMET BİLGİYİ ÜRETİME DÖNÜŞTÜRMEKTİR. BİLGİYİ İNSANLARIN HİZMETİNE SUNMAKTIR.
Saygılarımla
Yusuf YAMAN
Sayın Yaman,
SilSözlük anlamları ile kısaca, bilgi: İnsan aklının erebileceği olgu, gerçek ve ilkelerin bütünü, bili, malumat; fikir: Düşünce, mülahaza, mütalaa; hikmet: Bilgelik ve İnsanın, mevcudatın hakikatlerini bilip hayırlı işleri yapmak sıfatı. Hakimlik. Eşyanın ahvalinden, harici ve batini keyfiyetlerinden bahseden ilim. (Buna İlm-i Hikmet deniyor) demektir.
Nihai yorumda, hikmet sahibi (bilge) insanın yapması gereken sizin de vurguladığınız gibi, sahip olduğu bilgiyi (malumatı / mevcudatın hakikatlerini) değerlendirerek önce fikir (düşünce) üretmek, sonra da bu fikirlerden hareketle hayırlı işler yapmaktır. Sizin deyişiniz ile “Bilgiyi İnsanların hizmetine sunmaktır”, ki bu din terminolojisinde (ıstılah da), ALLAH İÇİN İŞ YAPIP, DEĞER ÜRETMEK anlamında ALLAH’A KULLUK / İBADET YAPMAKTIR.
Ve şüphesiz, ALLAH’IN RIZASINI KAZANACAK İŞLERDE, HALKA HİZMET, HAKKA HİZMETTİR ve ALLAH’A KULLUK / İBADETTİR. Çünkü Allah, âlemlere muhtaç olmayan mutlak Gani’dir. Bizim kulluk / ibadetimize kendisinin ihtiyacı yoktur. Allah’a kulluk / ibadetin yararı insanlara ve mevcudatadır. “ Ben cinleri ve insanları yalnız ve ancak bana kulluk / ibadet etmeleri için yarattım” mealindeki ayetin Kur’an mesajının ışığında anlamı da bence budur.
Allah dileyenlere, “HAK’KI, HAK BİLİP, HAKKA ve HALKA HİZMET EDENLERDEN” olmayı nasip etsin. İnşallah.
M. Kemal Adal