İŞTE ATATÜRK

İŞTE ATATÜRK
Allah Kuran’da: “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.” (17/İSRA/36) buyurmuştur. Atatürk de: “Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın” (Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi 1-5, 1977 /A. Gürtaş, s. 41) demektedir.- "İŞTE ATATÜRK" PORTALINA GİRMEK İSTEDİĞİNİZDE YUKARIDAKİ RESMİ TIKLAYINIZ.

14 Mart 2016 Pazartesi

KUR’AN’IN IŞIĞINDA HİKMET

 

                      HİKMET BİLGİSİ


1. KAVRAM OLARAK, HİKMET BİLGİSİ. 1

2. HİKMET SAHİPLERİ VE ÜSTÜNLÜKLERİ. 3

a) Allah Peygamberlerine Kitap-İlim ve Hikmet Verdi 3

b) Allah Hikmeti Dilediğine Verir 4

c) Hikmet Sahiplerinin Üstünlükleri 5

3. HİKMET KUR’AN’ DADIR, ÖĞRENİN UYGULAYIN.. 5

a) Hikmetten Vahyedilenler Kur’an’dadır 5

b) Hikmeti Peygamberlerden-Kitap’tan Öğrenin, Uygulayın

AKIL, AKLI VE GÖNLÜ ÇALIŞTIRMAK:

1. ZANDAN KURTULMANIN YOLU; 'BİLGİ KAYNAKLARINI ETKİN KULLANMAK' TIR:


2. AKLINI VE GÖNLÜNÜ İŞLETİP ÇALIŞTIRANLARA, İŞARETLER / İBRETLER VARDIR:


3. ANCAK AKIL VE KALP / GÖNÜL İŞLETİLEREK 'KİTAP' BİLGİSİNE SAHİP OLUNUR:


4. ÖNKOŞUL OLARAK AKLINI VE GÖNLÜNÜ İNANMAMAYA ŞARTLANDIRANLAR, 'KİTAP'TAKİ HAKKI / GERÇEĞİ GÖRMEZ, İŞİTMEZ VE İNKÂR EDERLER. BU ONLARIN SEÇİM VE TERCİHLERİ SEBEBİYLEDİR:


5. 'KİTAP' BİLGİSİNİ BİR KENARA ATIP, DÜŞÜNMEKSİZİN, KENDİ DUYGU VE ARZUSUNUN (HEVA) PEŞİNDE KOŞAN, HÜR İRADESİYLE YAPTIĞI BU TEMEL SEÇİM VE TERCİHİ İLE ZARARDADIR:



1. KAVRAM OLARAK, HİKMET BİLGİSİ


Saat yaklaştı, Ay yarıldı. Bir ayet / alâmet görseler yüz çeviriyorlar ve şöyle diyorlar: "Sürüp giden bir büyüdür bu!" Yalanladılar; kendi heves ve kuruntularına uydular. Oysaki her iş ve oluş karara, ölçüye ve düzene bağlanmıştır. Yemin olsun ki, onlara haberlerden, içinde ihtar, sakındırma ve tehdit bulunanı gelmiştir. Doruk noktaya çıkmış, isabeti tartışmasız bir hikmettir o. Ama uyarılar yarar sağlamıyor. 54. sure (KAMER) 1-5. ayet (Resmi: 54/İniş:37/Alfabetik:52)
"Ey Yahya! Kitap'ı kuvvetle tut." Biz ona daha sabi iken hikmet verdik. Katımızdan bir kalp yumuşaklığı, bir temizlik verdik. Korunan biriydi o. Ana-babasına iyilik eden biriydi; zorba, isyancı biri değil. 19. sure (MERYEM) 12-14. ayet (Resmi: 19/İniş:44/Alfabetik:63)
Rabbin şöyle hükmetti: O'ndan başkasına kulluk / ibadet etmeyin, anaya babaya çok iyi davranın: Onlardan birisi yahut her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına gelirse sakın onlara "Öf!" bile deme; onları azarlama, onlara tatlı, iltifatlı söz söyle. Rahmetten yerlere eğilme kanadını onlar için indir ve de ki: "Rabbim, merhametli davran onlara, tıpkı küçüklüğümde beni koruyup büyüttükleri gibi." Benliklerinizin içindekini Rabbiniz daha iyi bilir. Eğer siz barışsever / iyi kişiler olursanız O, tövbeye sarılanları affeder. Akrabaya hakkını ver. Çaresize, yolda kalana da. Fakat saçıp savurma. Çünkü saçıp savuranlar şeytanların kardeşleri olurlar. Ve şeytan, kendi Rabbine nankörlük etmiştir. Eğer onlardan, Rabbinden ümit ettiğin bir rahmeti bekleme yüzünden yüz çevirecek olursan, o zaman onlara yumuşak / tatlı bir söz söyle. Elini bağlayıp boynuna asma. Ama onu büsbütün de salıverme. Sonra kınanır, hasret içinde bir köşede büzülür kalırsın. Şüphesiz dilediğine rızkı bolca, dilediğine de ölçülü, idareli veren senin Rabbin'dir. Ve kullarının durumunu bütün açıklığıyla görerek haberdar olan da O'dur. Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin. Onları da sizi de biz rızıklandırıyoruz. Kuşkusuz, onları öldürmek büyük bir günahtır. Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o iğrenç bir iştir; yol olarak da çok kötüdür. Allah'ın saygıya layık kıldığı cana haklı bir sebep yokken kıymayın. Kim haksızlıkla öldürülürse, onun velisine yetki/söz hakkı vermişizdir. Ama o da öldürmede sınır tanımazlık etmesin. Çünkü kendisine yardım edilmiştir. Yetimin malına yaklaşmayın. Ancak rüştüne erişinceye kadar, güzel bir yolla ilgilenebilirsiniz. Ahdinize vefalı olun çünkü verilen söz sorumluluk gerektirir. Ölçtüğünüz zaman tam ve dürüst ölçün. Hilesiz teraziyle tartın. Bu, hem hayırlı hem de sonuç bakımından güzeldir. Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır. Yeryüzünde kasılıp kabararak yürüme! Çünkü sen, yeri asla yırtamazsın, uzunlukça da dağlara ulaşamazsın. Bütün bu sayılanların kötü olanları, Rabbin katında çirkin görülmüştür. Bunlar, Rabbinin sana, hikmetten vahyetmiş olduklarıdır. Allah'ın yanına başka tanrı koyma ki, kınanmış ve kovulmuş bir halde cehenneme atılmayasın. 17. sure (İSRÂ) 23-39. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
İşte bunlardır kendilerine kitap, hükmetme gücü ve peygamberlik verdiklerimiz. Şimdi şu insanlar bütün bunları inkâr ederlerse biz, bunları inkâr etmeyecek bir topluluğu onlara vekil ederiz. 6. sure (EN'ÂM) 89. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)

İşte sana, o hikmetlerle dolu Kitap'ın ayetleri. 31. sure (LOKMAN) 2. ayet (Resmi: 31/İniş:57/Alfabetik:59)

Yemin olsun, biz Lukman'a şu yolda hikmet verdik: "Allah'a şükret." Şükreden kendisi lehine şükreder. Nankörlük edense şunu bilmeli: Allah Ganî'dir, Hamîd'dir. 31. sure (LOKMAN) 12. ayet (Resmi: 31/İniş:57/Alfabetik:59)

Ve o, bizim katımızdaki ana Kitap'ta çok yüce, çok hikmetlidir. 43. sure (ZUHRUF) 4. ayet (Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)

İsa, açık seçik kanıtlarla geldiğinde şöyle demişti: "Ben size hikmet getirdim ve tartışıp durduğunuz şeylerin bir kısmını size açıklayayım diye geldim. O halde, Allah'tan korkun ve bana itaat edin!"   43. sure (ZUHRUF) 63. ayet (Resmi: 43/İniş:63/ Alfabetik:113)

Yemin olsun, biz, İsrailoğullarına Kitap'ı, hükmetme gücünü, peygamberliği verdik, onları temiz yiyeceklerden rızıklandırdık ve kendilerini âlemler üzerine imtiyazlı kıldık. 45. sure (CÂSİYE) 16. ayet (Resmi: 45/İniş:65/Alfabetik:15)

Rabbinin yoluna hikmetle, güzel öğütle davet et ve onlarla, en güzel olan neyse o yolla mücadele et. Şüphe yok ki Rabbin, kendi yolundan sapanları en iyi bilendir. Ve O, gerçeğe kılavuzlananları da en iyi bilendir. 16. sure (NAHL) 125. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)

"Rabb'imiz! İçlerinden onlara, senin ayetlerini okuyacak, kendilerine Kitap'ı ve hikmeti öğretecek, onları temizleyip arındıracak bir resul gönder. Sen, evet sen, Azîz'sin, tüm ululuk ve onurun sahibisin; Hakîm'sin, tüm hikmetlerin kaynağısın." 2. sure (BAKARA) 129. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

O, hikmeti dilediğine verir. Ve kendisine hikmet verilmiş olana çok büyük bir hayır verilmiş demektir. Gönlünü ve aklını çalıştıranlardan başkası düşünüp anlayamaz. 2. sure (BAKARA) 269. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

"Sizden korkunca aranızdan kaçtım. Daha sonra Rabbim bana hükmetme gücü bağışladı ve beni peygamberlerden biri yaptı." 26. sure (ŞUARA) 21. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)

"Rabbim, bana hükmetme gücü / hikmet bağışla, beni hak ve barış seven iyiler arasına kat!"   26. sure (ŞUARA) 83. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)

Ey iman sahipleri! Eğer Allah'tan korkarsanız, Allah size hakla bâtılı / iyiyle kötüyü ayırma gücü verir, kötülüklerinizi örter. Allah, o büyük lütfun sahibidir. 8. sure (ENFÂL) 29. ayet (Resmi: 8/İniş:93/Alfabetik:22)

Yemin olsun ki, Allah müminlere lütufta bulunup onları minnettar bırakmıştır: Kendi içlerinde onlara öyle bir resul gönderdi ki, onlara Allah'ın ayetlerini okuyor, onları temizleyip arındırıyor, onlara Kitap'ı ve hikmeti öğretiyor. Oysaki onlar, bundan önce açık bir sapıklığın tam içindeydiler. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 164. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

Hiçbir insana yakışmaz ki, Allah kendisine kitap, hüküm-hikmet ve peygamberlik versin de sonra o, insanlara "Allah'ı bırakıp bana kullar olun" desin. O ancak şöyle der: "Öğrettiğiniz şu Kitap'a ve okuyup araştırdıklarınıza dayanarak benliklerini Allah'a adamış kullar / Rabbânîler olun!" 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 79. ayet (Resmi: 3/İniş:94/ Alfabetik:7)

Ve unutma ki Allah, peygamberlerden mîsaklarını almış, şöyle demişti: "Size Kitap'tan ve hikmetten nasip verdim. Sonra size elinizdekini doğrulayıcı bir resul geldiğinde, ona mutlaka inanacak ve ona muhakkak yardım edeceksiniz. Kabul ettiniz ve ağır yükümü üzerinize aldınız mı?". "Kabul ettik." dediler. "O halde tanık olun, sizinle beraber ben de tanıklardanım." dedi. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 81. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

Evlerinizde Allah'ın ayetlerinden ve hikmetten okunanları hatırlayın. Kuşkusuz, Allah Latîf'tir, Habîr'dir. 33. sure (AHZÂB) 34. ayet (Resmi: 33/İniş:97/Alfabetik:4)

Yoksa insanları, Allah'ın lütfundan kendilerine verdiği nimet yüzünden kıskanıyorlar mı? Evet biz, İbrahim Ailesi'ne de Kitap'ı ve hikmeti vermiş, onlara çok büyük bir mülk de lütfetmiştik. 4. sure (NİSA) 54. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)

2. HİKMET SAHİPLERİ VE ÜSTÜNLÜKLERİ


 a) Allah Peygamberlerine Kitap-İlim ve Hikmet Verdi


Nihayet Allah'ın izniyle onları bozguna uğrattılar. Ve Dâvud Câlût'u öldürdü. Ve Allah, Dâvud'a mülk / saltanat ve hikmet verdi. Ve ona dilediği şeylerden öğretti. Eğer Allah'ın, bazı insanları diğer bazılarıyla savması olmasaydı, yeryüzü bozguna uğrardı. Ama Allah âlemlere karşı çok lütufkardır. 2. sure (BAKARA) 251. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Ve unutma ki Allah, peygamberlerden mîsaklarını almış, şöyle demişti: "Size Kitap'tan ve hikmetten nasip verdim. Sonra size elinizdekini doğrulayıcı bir resul geldiğinde, ona mutlaka inanacak ve ona muhakkak yardım edeceksiniz. Kabul ettiniz ve ağır yükümü üzerinize aldınız mı?". "Kabul ettik." dediler. "O halde tanık olun, sizinle beraber ben de tanıklardanım." dedi. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 81. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

Yoksa insanları, Allah'ın lütfundan kendilerine verdiği nimet yüzünden kıskanıyorlar mı? Evet biz, İbrahim Ailesi'ne de Kitap'ı ve hikmeti vermiş, onlara çok büyük bir mülk de lütfetmiştik. 4. sure (NİSA) 54. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)

Yûsuf gerekli olgunluğa ulaşınca ona hükmetme yeteneği ve ilim verdik. Güzel düşünüp güzel davrananları biz işte böyle ödüllendiririz. 12. sure (YÛSUF) 22. ayet (Resmi: 12/İniş:53/ Alfabetik:110)

Rabbinin yoluna hikmetle, güzel öğütle davet et ve onlarla, en güzel olan neyse o yolla mücadele et. Şüphe yok ki Rabbin, kendi yolundan sapanları en iyi bilendir. Ve O, gerçeğe kılavuzlananları da en iyi bilendir. 16. sure (NAHL) 125. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)

Mûsa ona dedi ki: "Sana öğretilenden bana da bir olgunluk / bir bilgi öğretmen şartıyla sana tâbi olayım mı?" 18. sure (KEHF) 66. ayet (Resm i: 18/İniş:69/Alfabetik:54)

"Ey Yahya! Kitap'ı kuvvetle tut." Biz ona daha sabi iken hikmet verdik. 19. sure (MERYEM) 12. ayet (Resmi: 19/İniş:44/Alfabetik:63)

Lût'a da hükümranlık ve ilim verdik. Onu, pislikler üretip duran bir kentten kurtardık. O kent halkı yoldan çıkmış kötü bir kavimdi. 21. sure (ENBİYÂ) 74. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)

Onu Süleyman'a derhal kavrattık. Her birine hükümdarlık ve bilgi verdik. Dâvud'a dağları boyun eğdirdik. Kuşlarla beraber tespih ediyorlardı. Yapmak isteyince yapanlarız biz. 21. sure (ENBİYÂ) 79. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)
 
"Sizden korkunca aranızdan kaçtım. Daha sonra Rabbim bana hükmetme gücü bağışladı ve beni peygamberlerden biri yaptı." 26. sure (ŞUARA) 21. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)

"Rabbim, bana hükmetme gücü / hikmet bağışla, beni hak ve barış seven iyiler arasına kat!" 26. sure (ŞUARA) 83. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)

Mûsa, yiğitlik çağına ulaşıp olgunlaşınca ona hikmet ve ilim verdik. Biz, güzel düşünüp güzel davrananları böyle ödüllendiririz. 28. sure (KASAS) 14. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)

Yemin olsun, biz Lukman'a şu yolda hikmet verdik: "Allah'a şükret." Şükreden kendisi lehine şükreder. Nankörlük edense şunu bilmeli: Allah Ganî'dir, Hamîd'dir. 31. sure (LOKMAN) 12. ayet (Resmi: 31/İniş:57/Alfabetik:59)

Mülk ve yönetimini güçlendirmiştik. Kendisine hikmet ve hakla bâtılı ayıran söz etme yeteneği vermiştik. 38. sure (SÂD) 20. ayet (Resmi: 38/İniş:38/Alfabetik:88)

İsa, açık seçik kanıtlarla geldiğinde şöyle demişti: "Ben size hikmet getirdim ve tartışıp durduğunuz şeylerin bir kısmını size açıklayayım diye geldim. O halde, Allah'tan korkun ve bana itaat edin!" 43. sure (ZUHRUF) 63. ayet (Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)

Doruk noktaya çıkmış, isabeti tartışmasız bir hikmettir o. Ama uyarılar yarar sağlamıyor.     54. sure (KAMER) 5. ayet (Resmi: 54/İniş:37/Alfabetik:52)

 b) Allah Hikmeti Dilediğine Verir


Hikmet Bilgisi: 2/269.


Y.N. Öztürk
O, hikmeti dilediğine verir. Ve kendisine hikmet verilmiş olana çok büyük bir hayır verilmiş demektir. Gönlünü ve aklını çalıştıranlardan başkası düşünüp anlayamaz.

M. Esed
Dilediğine hikmet bağışlar ve her kime hikmet bağışlanmışsa doğrusu ona en büyük servet verilmiş demektir. Ama derin kavrayış sahipleri dışında kimse bunu düşünüp anlayamaz.

Dipnot: 2/269*: Bilgi: Hikmet Bilgisi: Allah Hikmeti Dilediğine Verir. Bak: 6/124; 21/23.



2/269*: ALLAH HİKMETİ DİLEDİĞİNE VERİR:

O, hikmeti dilediğine verir. Ve kendisine hikmet verilmiş olana çok büyük bir hayır verilmiş demektir. Gönlünü ve aklını çalıştıranlardan başkası düşünüp anlayamaz. 2. sure (BAKARA) 269. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Onlara bir ayet geldiğinde şöyle demişlerdi: "Allah resullerine verilenin tıpkısı bize de verilmedikçe asla inanmayacağız." Allah resullük görevini nereye vereceğini daha iyi bilir. Suç işleyenlere, oynadıkları oyunlar yüzünden Allah katında bir küçüklük ve şiddetli bir azap öngörülmüştür. 6. sure (EN'ÂM) 124. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)

O, yaptığından hesaba çekilmez ama onlar hesaba çekilirler. 21. sure (ENBİYÂ) 23. ayet (Resmi: 21/ İniş:73/Alfabetik:21)

 c) Hikmet Sahiplerinin Üstünlükleri


Eğer Allah'ın senin üzerindeki lütfu ve rahmeti olmasaydı, onlardan bir grup seni şaşırtmaya mutlaka yeltenecekti. Ama onlar kendilerinden başkasını saptıramazlar. Ve sana hiçbir şekilde zarar veremezler. Allah sana Kitap'ı ve hikmeti indirmiş ve sana bilmediğin şeyleri öğretmiştir. Allah'ın senin üzerindeki lütfu çok büyüktür. 4. sure (NİSA) 113. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)

Hani, Allah şöyle demişti: "Ey Meryem'in oğlu İsa! Senin ve annenin üzerindeki nimetimi hatırla. Seni Ruhulkudüs'le desteklemiştim, beşikte iken ve erginlik çağında insanlarla konuşuyordun. Sana Kitap'ı, hikmeti, Tevrat'ı, İncil'i öğretmiştim. Benim iznimle çamurdan kuş görünümünde bir şey yaratıyor, içine üflüyordun da o benim iznimle kuş oluyordu. Doğuştan körü, abraşı benim iznimle iyileştiriyordun. Benim iznimle ölüleri çıkarıyordun. İsrailoğullarını senden uzak tutmuştum. Hani, sen onlara açık-seçik ayetleri getirdiğinde, küfre sapanları şöyle deyivermişti: "Açık bir büyüden başka bir şey değil bu." 5. sure (MÂİDE) 110. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)

İşte bunlardır kendilerine kitap, hükmetme gücü ve peygamberlik verdiklerimiz. Şimdi şu insanlar bütün bunları inkâr ederlerse biz, bunları inkâr etmeyecek bir topluluğu onlara vekil ederiz. 6. sure (EN'ÂM) 89. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)

Yemin olsun, biz, İsrailoğullarına Kitap'ı, hükmetme gücünü, peygamberliği verdik, onları temiz yiyeceklerden rızıklandırdık ve kendilerini âlemler üzerine imtiyazlı kıldık. 45. sure (CÂSİYE) 16. ayet (Resmi: 45/İniş:65/Alfabetik:15)

O Allah'tır ki, ümmîlere içlerinden bir resul göndermiştir de o, onlara Allah'ın ayetlerini okur, onları arıtıp temizler, onlara Kitap'ı ve hikmeti öğretir. Onlar bundan önce tam bir sapıklık içine gömülmüşlerdi. 62. sure (CUMUA) 2. ayet (Resmi: 62/İniş:96/Alfabetik:17)

3. HİKMET KUR’AN’ DADIR, ÖĞRENİN UYGULAYIN


 a) Hikmetten Vahyedilenler Kur’an’dadır


İşte bu sana ayetlerden ve hikmetlerle dolu Zikir'den okuduğumuzdur. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 58. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

Elif, Lâm, Râ. İşte sana hikmetlerle dolu Kitap'ın ayetleri. 10. sure (YÛNUS) 1. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)

Bunlar, Rabbinin sana, hikmetten vahyetmiş olduklarıdır. Allah'ın yanına başka tanrı koyma ki, kınanmış ve kovulmuş bir halde cehenneme atılmayasın. 17. sure (İSRÂ) 39. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)

İşte sana, o hikmetlerle dolu Kitap'ın ayetleri. 31. sure (LOKMAN) 2. ayet (Resmi: 31/İniş:57/Alfabetik:59)

Evlerinizde Allah'ın ayetlerinden ve hikmetten okunanları hatırlayın. Kuşkusuz, Allah Latîf'tir, Habîr'dir. 33. sure (AHZÂB) 34. ayet (Resmi: 33/İniş:97/Alfabetik:4)

Yemin olsun o hikmetlerle dolu Kur'an'a ki, 36. sure (YÂSÎN) 2. ayet (Resmi: 36/İniş:41/ Alfabetik:108)

Ve o, bizim katımızdaki ana Kitap'ta çok yüce, çok hikmetlidir. 43. sure (ZUHRUF) 4. ayet (Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)

Hikmetlerle dolu her iş ve oluş o gecede ayırt edilir, 44. sure (DUHÂN) 4. ayet (Resmi: 44/İniş:64/Alfabetik:19)

 b) Hikmeti Peygamberlerden-Kitap’tan Öğrenin, Uygulayın


"Rabb'imiz! İçlerinden onlara, senin ayetlerini okuyacak, kendilerine Kitap'ı ve hikmeti öğretecek, onları temizleyip arındıracak bir resul gönder. Sen, evet sen, Azîz'sin, tüm ululuk ve onurun sahibisin; Hakîm'sin, tüm hikmetlerin kaynağısın." 2. sure (BAKARA) 129. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Kadınları boşadığınızda, bekleme sürelerini tamamladılar mı ya onları örfe uygun olarak tutun yahut da örfe uygun olarak serbest bırakın. Onları, zulmetmeniz için, zararlarına bir biçimde, tutmayın. Bunu yapan, öz benliğine zulmetmiş olur. Allah'ın ayetlerini eğlence aracı yapmayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetini ve kendisiyle size öğüt vermek için indirdiği Kitap'ı ve hikmeti hatırlayın. Allah'tan korkun ve bilin ki, Allah her şeyi çok iyi bilmektedir. 2. sure (BAKARA) 231. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Ona Kitap'ı, hikmeti, Tevrat'ı ve İncil'i öğretecek. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 48. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

Hiçbir insana yakışmaz ki, Allah kendisine kitap, hüküm-hikmet ve peygamberlik versin de sonra o, insanlara "Allah'ı bırakıp bana kullar olun" desin. O ancak şöyle der: "Öğrettiğiniz şu Kitap'a ve okuyup araştırdıklarınıza dayanarak benliklerini Allah'a adamış kullar / Rabbânîler olun!" 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 79. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

Ve unutma ki Allah, peygamberlerden mîsaklarını almış, şöyle demişti: "Size Kitap'tan ve hikmetten nasip verdim. Sonra size elinizdekini doğrulayıcı bir resul geldiğinde, ona mutlaka inanacak ve ona muhakkak yardım edeceksiniz. Kabul ettiniz ve ağır yükümü üzerinize aldınız mı?". "Kabul ettik." dediler. "O halde tanık olun, sizinle beraber ben de tanıklardanım." dedi. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 81. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

Yemin olsun ki, Allah müminlere lütufta bulunup onları minnettar bırakmıştır: Kendi içlerinde onlara öyle bir resul gönderdi ki, onlara Allah'ın ayetlerini okuyor, onları temizleyip arındırıyor, onlara Kitap'ı ve hikmeti öğretiyor. Oysaki onlar, bundan önce açık bir sapıklığın tam içindeydiler. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 164. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)



AKIL, AKLI VE GÖNLÜ ÇALIŞTIRMAK:



 1. ZANDAN KURTULMANIN YOLU; 'BİLGİ KAYNAKLARINI ETKİN KULLANMAK' TIR:

'Hayır, iş, sandıkları gibi değil! O bir öğüt verici / bir düşündürücüdür. Dileyen düşünür onu, öğüt alır.' (74. sure (MÜDDESSİR) 54-55. ayet)

'Yemin olsun ki, biz, Kur'an'ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Fakat düşünen mi var?!' (54. sure (KAMER) 17, 22, 32 , 40. ayet)

Ancak gereğince dinleyenler çağrıya cevap verir. Ölülere gelince, Allah onları diriltecektir, sonra O'na döndürülecekler.' (6. sure (EN'ÂM) 36. ayet)
'
De ki: 'Düşünün bakalım; Allah, işitme gücünüzü, gözlerinizi alsa, kalpleriniz üzerine mühür bassa, Allah'tan başka hangi ilah onları size geri verecek?' Bak nasıl türlü türlü açıklıyoruz ayetleri, yine de yüz çeviriyorlar!' (6. sure (EN'ÂM) 46. ayet)

'Onlara şunu söyle: 'Ben size Allah'ın hazineleri yanımdadır demiyorum. Gaybı da bilmem ben! Size ben bir meleğim de demiyorum. Yalnız bana vahyedilene uyarım ben!' Sor onlara: 'Körle gören bir olur mu? Hâlâ düşünmüyor musunuz?' (6. sure (EN'ÂM) 50. ayet)

'Onlar ki, sözü dinler de en güzeline uyarlar. İşte bunlardır, Allah'ın kılavuzladıkları; işte bunlardır, akıl ve gönül sahipleri.' (39. sure (ZÜMER) 18. ayet)

'Yaratan, yaratmayana benzer mi? Hiç düşünmüyor musunuz?' (16. sure (NAHL) 17. ayet)

'Allah sizi annelerinizin karınlarından çıkardı, hiçbir şey bilmiyordunuz; şükredebilesiniz diye size işitme gücü, gözler ve gönüller verdi.' (16. sure (NAHL) 78. ayet)

'Ve Âdem'e isimlerin tümünü öğretti. Sonra onları meleklere göstererek şöyle buyurdu: 'Hadi, haber verin bana şunların isimlerini, eğer doğru sözlüler iseniz.' Dediler ki: 'Yücedir şanın senin. Bize öğretmiş olduğunun dışında bilgimiz yok bizim. Sen, yalnız sen Alîm'sin, her şeyi en iyi şekilde bilirsin; Hakîm'sin, her şeyin bütün hikmetlerine sahipsin.' Allah buyurdu: 'Ey Âdem, haber ver onlara onların adlarını.' Âdem onlara onların adlarını haber verince, Allah şöyle buyurdu: 'Dememiş miydim ben size! Ki ben, göklerin ve yerin gaybını en iyi bilenim. Ve ben, sizin açığa vurduklarınızı da saklayageldiklerinizi de en iyi biçimde bilmekteyim.' (2. sure (BAKARA) 31-33. ayet)

'O, hikmeti dilediğine verir. Ve kendisine hikmet verilmiş olana çok büyük bir hayır verilmiş demektir. Gönlünü ve aklını çalıştıranlardan başkası düşünüp anlayamaz.' (2. sure (BAKARA) 269.) 

'Onlara, güven yahut korkuya ilişkin bir haber ulaştığında onu hemen yaydılar. Oysaki, onu resule ve içlerindeki sorumluluk sahiplerine götürmüş olsalardı, aralarındaki okuyup araştırarak hüküm çıkaranlar, onu elbette bileceklerdi. Eğer Allah'ın lütuf ve rahmeti üzerinizde olmasaydı, pek azınız/pek az işiniz hariç şeytanın ardı sıra giderdiniz.' (4. sure (NİSA) 83. ayet)

'Ey iman sahipleri! Özü sözü bozuk birisi size bir haber getirdiğinde, hemen araştırıp inceleyin / delil arayın! Yoksa bilgisizlikle bir topluluğu suçlar da yapmış olduğunuza pişmanlık duyar hale gelirsiniz.' (49. sure (HUCURÂT) 6. ayet)


 2. AKLINI VE GÖNLÜNÜ İŞLETİP ÇALIŞTIRANLARA, İŞARETLER / İBRETLER VARDIR:

'Şu bir gerçek ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanların yararı için denizde yüzüp giden gemilerde, Allah'ın gökten suyu indirip onunla, ölümünden sonra toprağı dirilterek üzerine tüm canlılardan yaymasında, rüzgarların bir düzen içinde yönden yöne çevrilmesinde, gök ve yer arasında bir hizmete memur edilen bulutlarda, aklını işleten bir topluluk için sayısız izler-işaretler-ibretler vardır.' (2. sure (BAKARA) 164. ayet)

'Ey aklı ve gönlü işleyenler, kısasta sizin için hayat vardır. Bu sayede korunmanız umulmaktadır.' (2. sure (BAKARA) 179. ayet)

'İyilik olarak yaptığınızı Allah bilir. Azık edinin. Hiç kuşkusuz azığın en güzeli takvadır. Ey akıl ve gönül sahipleri, benden korkun.' (2. sure (BAKARA) 197. ayet)

'Kitap'ı sana indiren O'dur: Onun ayetlerinden bir kısmı muhkemlerdir ki; onlar Kitap'ın anasıdır. Diğer ayetlerse müteşâbihlerdir. Şu var ki, kalplerinde bir eğrilik ve bozukluk bulunanlar, fitne aramak, onun yorumuna öncelik tanımak için Kitap'ın sadece müteşâbih kısmının ardına düşerler. Onun tevilini ise bir Allah bilir, bir de ilimde derinleşmiş olanlar. Bunlar, 'Ona inandık, hepsi Rabbimizin katındandır.' derler. Gönül ve akıl sahiplerinden başkası gereğince düşünemez.' (3. sure (ÂLİ IMRÂN) 7. ayet)

'Şu bir gerçek ki, göklerin ve yerin yaratılışında, geceyle gündüzün birbiri ardınca gelişinde, aklını ve gönlünü işletenler için çok ibretler vardır.' (3. sure (ÂLİ IMRÂN) 190. ayet )

'
De ki: 'Pisin çokluğu seni hayrete düşürse de pisle temiz bir olmaz. O halde, ey akıl ve gönül sahipleri! Allah'tan korkun ki kurtuluşa erebilesiniz.' (5. sure (MÂİDE) 100. ayet)

'Yemin olsun ki, resullerin hikâyelerinde, aklını ve gönlünü çalıştıranlar için bir ibret vardır. Bu Kur'an, uydurulacak bir hadis / bir söz değildir; aksine o, önündekini tasdikleyici, her şeyi ayrıntılı kılıcıdır. İnanan bir topluluk için de bir kılavuz ve bir rahmettir.' (12. sure (YÛSUF) 111. ayet) 

'Rabbinden sana indirilenin hak olduğunu bilen kişi, kör olan biriyle aynı mıdır? Sadece aklı ve gönlü işleyenler düşünüp ibret alır.' (13. sure (RA'D) 19. ayet)

'İşte bu, onunla uyarılsınlar, Allah'tan başka ilah olmadığını bilsinler, aklı ve gönlü işleyenler de ibret alsınlar diye, insanlara yöneltilmiş bir tebliğdir.' (14. sure (İBRÂHİM) 52. ayet)

'Hiç kuşkusuz, bunda, işaretlerden anlam çıkaranlar için ibretler vardır.' (15. sure (HİCR) 75. ayet) 

'Hurmalıkların meyvelerinden, üzümlerden de sarhoş edici bir içecek ve güzel bir rızık elde edersiniz. İşte bunda, aklını işleten bir topluluk için kesin bir mucize vardır.' (16. sure (NAHL) 67. ayet)

'Yiyin, hayvanlarınızı yayıp otlatın. Kuşkusuz bunda, aklı başında insanlar için ibretler vardır.' (20. sure (TÂHÂ) 54. ayet) 

'Kendilerinden önceki nesillerden nicelerini helâk etmemiz onları yola getirmedi mi? Onların yurtlarında / barınaklarında dolaşıp duruyorlar. Akıl sahipleri için bunda elbette ibretler vardır!' (20. sure (TÂHÂ) 128. ayet)

'Yemin olsun, şeytan, içinizden birçok nesli saptırmıştı. Aklınızı hiç işletmiyor muydunuz?' (36. sure (YÂSÎN) 62. ayet)

'Kutsal / bereketli bir Kitap bu; sana indirdik ki onu, ayetlerini derin derin düşünsünler ve öğüt alabilsin temiz özlüler.' (38. sure (SÂD) 29. ayet)

'Böyle birisi; gece saatlerinde secde ederek, ayakta durarak ibadet eden, ahiretten korkan, Rabbinin rahmetini uman biri gibi midir? De ki: 'Hiç bilenlerle bilmeyenler eşit olur mu? Ancak gönül ve akıl sahipleri düşünüp ibret alır.' (39. sure (ZÜMER) 9. ayet)

'Görmedin mi, Allah gökten bir su indirdi de onu toprak içindeki kaynaklara ulaştırdı. Sonra onunla çeşitli renklerde ekinler çıkarıyor. Sonra ekin kurur da sen onu sararmış görürsün. Sonra da onu kuru ufantı haline getirir. İşte bunda, akıl ve gönül sahipleri için mutlak bir ibret var.' (39. sure (ZÜMER) 21. ayet)

'Akıl ve gönül sahipleri için bir yol gösterici, bir hatırlatıcıdır o.' (40. sure (MÜ'MİN) 54. ayet) 

'Allah onlar için şiddetli bir azap hazırladı. Artık Allah'tan korkun, ey iman etmiş akıl ve gönül sahipleri! Allah size bir Zikir / bir uyarıcı / bir düşündürücü indirmiştir.' (65. sure (TALÂK) 10. ayet)


 3. ANCAK AKIL VE KALP / GÖNÜL İŞLETİLEREK 'KİTAP' BİLGİSİNE SAHİP OLUNUR:

'Sana uyuşturucuyu / şarabı ve kumarı sorarlar. De ki: 'Bu ikisinde büyük bir günah vardır; insanlar için çıkarlar da vardır. Ama onların kötülüğü yararlarından çok daha büyüktür.' Ve sana neyi infak edeceklerini de soruyorlar. De ki: 'Helal kazancınızın size ve bakmakla yükümlü olduklarınıza yeterli olanından artanını verin.' İşte Allah, ayetleri size böyle açıklar ki, derin derin düşünebilesiniz.' (2. sure (BAKARA) 219. ayet)

'Herhangi biriniz ister mi ki; altından ırmaklar akan, içinde her tür meyvesi olan, hurmalardan, üzümlerden oluşmuş bir bahçesi bulunsun, kendisinin güçsüz-çaresiz yavruları da olsun ve bu haldeyken üstüne ihtiyarlık çöksün, tam bu sırada o bahçeye alevli bir bora isabet etsin de bahçe, baştanbaşa yansın. Allah size ayetleri işte bu şekilde açıklıyor ki, inceden inceye ve derinden derine düşünebilesiniz.' (2. sure (BAKARA) 266. ayet)

'Aklı ve gönlü işletenler o kişilerdir ki, ayakta, otururken, yan yatarken hep Allah'ı zikrederler; göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler: 'Ey Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Şanın yücedir senin. Ateş azabından koru bizi.' (3. sure (ÂLİ IMRÂN) 191. ayet)

'Dileseydik onu, o ayetlerle yüceltirdik. Ama o, yere saplandı, iğreti arzularına uydu. Onun durumu şu köpeğin durumuna benzer: Üstüne varsan dilini sarkıtarak solur, kendi haline bıraksan dilini sarkıtarak solur. Ayetlerimizi yalanlayan toplumun örneği işte budur. Bu hikayeyi anlat ki düşünüp taşınabilsinler.' (7. sure (A'RAF) 176. ayet)

'Şu iğreti hayatın durumu gökten indirdiğimiz bir suya benzer: İnsanların ve davarların yedikleri yeryüzü bitkisi onunla karışmıştır. Nihayet toprak, takılarını kuşanmış, süslenmiştir. Toprağın sahipleri onun üzerinde egemen olduklarını sanmaktadırlar. Tam bu sırada emrimiz ona gece veya gündüz ulaşmıştır. Ve onu, sanki dün yerinde yokmuş gibi biçip atmışızdır. Derin derin düşünen bir topluluk için ayetleri böyle ayrıntılı olarak veriyoruz.' (10. sure (YÛNUS) 24. ayet)

'Allah odur ki, gökleri direksiz yükseltmiştir; görüyorsunuz onları... Sonra arş üzerine egemen olmuştur. Güneş'i ve Ay'ı da boyun eğdirmiştir. Bunların tümü belirlenmiş bir vakte kadar akar dururlar. Oluşu yönlendirir, çekip çevirir O... Ayetleri birer birer gözler önüne serer ki, Rabbinize kavuşacağınıza açık seçik inanasınız. Yeri uzatıp döşeyen ve onda oturaklı dağlar ve nehirler vücuda getiren O'dur. Bütün meyvelerden kendi içlerinde ikişer çift yaratmıştır O. Geceyi gündüze sarıp bürümektedir O. Bütün bunlarda derin derin düşünecek bir topluluk için elbette ayetler vardır.' (13. sure (RA'D) 2-3. ayet)

'O suyla sizin için ekin, zeytin, hurmalıklar, üzümler ve her çeşitten meyveler bitirir. Hiç kuşkusuz, bunda, derin derin düşünen bir toplum için gerçek bir mucize vardır. Geceyi, gündüzü, Güneş'i ve Ay'ı sizin emrinize vermiştir. Yıldızlar da O'nun emriyle bir hizmete boyun eğmiştir. Bütün bunlarda, aklını çalıştıran bir topluluk için elbette ibretler vardır. Ve sizin için yeryüzünde, çeşit çeşit renklerde başka şeylere de vücut vermiştir. Bütün bunlarda, düşünüp ibret alacak bir toplum için elbette bir mucize vardır.' (16. sure (NAHL) 11-13. ayet)

'Açık delillerle, kitaplarla gönderdik. Sana da bu zikiri / Kur'an'ı vahyettik ki, kendilerine indirileni insanlara açık seçik bildiresin de derin derin düşünebilsinler.' (16. sure (NAHL) 44. ayet)

'Sonra, meyvelerin her türünden ye de boyun bükerek Rabbinin yollarına koyul.' Onun karıncıklarından, renkleri çeşit çeşit bir içecek çıkar ki, insanlar için onda şifa vardır. Derin derin düşünen bir topluluk için, bunda kesin bir mucize var.' (16. sure (NAHL) 69. ayet)

'Ey insanlar! Ölümden sonra dirilme konusunda kuşku içinde olabilirsiniz. Ama şu bir gerçek ki, biz sizi bir topraktan, sonra bir spermden, sonra bir embriyodan/döllenmiş bir karışımdan, sonra ne olduğu kısmen belirli, kısmen belirsiz bir et parçasından yarattık ki, size açık seçik beyanda bulunalım. Ve sizi rahimlerde, belirlenen bir süreye kadar dilediğimiz şekilde bekletiyoruz. Sonra sizi bir çocuk olarak çıkarıyoruz. Daha sonra da tam kuvvetinize ulaşmanızı sağlıyoruz. Bununla birlikte içinizden bir kısmı öldürülüyor, yine içinizden bir kısmı ilimden sonra bir şey bilmesin diye ömrün en basit ve düşük noktasına geri gönderiliyor. Yeryüzünü de sönmüş kül halinde görürsün. Nihayet onun üzerine suyu indirdiğimizde titrer, kabarır ve her güzel / bereketli çiftten bir şeyler bitirir. Bu böyledir, çünkü Allah hakkın ta kendisidir. O, ölüleri diriltiyor ve O, her şey üzerinde kudretiyle egemendir.' (22. sure (HAC) 5-6. ayet)

'Sözü gereğince düşünmediler de ondan mı, yoksa kendilerine ilk atalarına gelmeyen bir şey geldi diye mi? Yoksa resullerini tanımadılar da bu yüzden mi onu inkâr ediyorlar?' (23. sure (MÜ'MİNÛN) 68-69. ayet)

'Kendi benliklerinin içinde olup bitenleri de mi düşünmediler! Allah gökleri, yeri ve bu ikisi arasındakileri ancak hak üzere ve belirlenmiş bir süreye bağlı olarak yaratmıştır. Şu da bir gerçek ki, insanlardan çokları Rablerine kavuşmayı gerçekten inkâr ediyorlar.' (30. sure (RÛM) 8. ayet)

'Onun ayetlerinden biri de sizin için, kendilerine ısınasınız ve aranızda sevgi ve rahmet koysun diye nefislerinizden eşler yaratmasıdır. Bunda, iyice düşünen bir toplum için elbette ayetler vardır.' (34. sure (SEBE') 46. ayet)

'Allah, canları, ölümleri sırasında alır, ölmeyenleri de uykuları sırasında. Sonra, haklarında ölüm hükmü verdiklerini alıkoyar; ötekileri, belirlenen bir süreye kadar salıverir. Bunda, iyice düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.' (39. sure (ZÜMER) 42. ayet)

'Göklerde ne var, yerde ne varsa tümünü, O'ndan bir lütuf olarak size boyun eğdirmiştir. Bunda, derin derin düşünen bir topluluk için elbette ibretler vardır.' (45. sure (CÂSİYE) 13. ayet)

'Eğer biz bu Kur'an'ı bir dağın üzerine indirseydik, her halde sen onu huşû ile boynunu bükmüş, çatlayıp yarılmış görürdün. Biz bu örnekleri insanlara hep veriyoruz ki, inceden inceye düşünebilsinler.' (59. sure (HAŞR) 21. ayet)

'İnsan, neden yaratılmış olduğuna bir baksın!' (86. sure (TÂRIK) 5. ayet)

'Bakmıyorlar mı o deveye, nasıl yaratıldı! Ve göğe ki, nasıl yükseltildi! Ve dağlara ki, nasıl dikildi! Ve yere, nasıl yayılıp döşendi!' (88. sure (ĞÂŞİYE) 17-20. ayet )


 4. ÖNKOŞUL OLARAK AKLINI VE GÖNLÜNÜ İNANMAMAYA ŞARTLANDIRANLAR, 'KİTAP'TAKİ HAKKI / GERÇEĞİ GÖRMEZ, İŞİTMEZ VE İNKÂR EDERLER. BU ONLARIN SEÇİM VE TERCİHLERİ SEBEBİYLEDİR:

'İçlerinde sana kulak verenler de vardır. Peki, sağırlara sen mi işittireceksin? Hele bir de akıllarını kullanmıyorlarsa!' (10. sure (YÛNUS) 42. ayet) 

'Allah'ın izni olmadıkça hiçbir benlik iman edemez. Allah, pisliği, aklını kullanmayanlar üzerine bırakır.' (10. sure (YÛNUS) 100. ayet)


5. 'KİTAP' BİLGİSİNİ BİR KENARA ATIP, DÜŞÜNMEKSİZİN, KENDİ DUYGU VE ARZUSUNUN (HEVA) PEŞİNDE KOŞAN, HÜR İRADESİYLE YAPTIĞI BU TEMEL SEÇİM VE TERCİHİ İLE ZARARDADIR:

'İnsanlara iyiyi ve güzeli emredip de öz benliklerinizi unutuyor musunuz? Üstelik de Kitap'ı okuyup durmaktasınız. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?' (2. sure (BAKARA) 44. ayet)

'Yemin olsun, onlara, size vermediğimiz imkân ve kudreti vermiştik. Onlar için işitme gücü, gözler ve gönüller oluşturmuştuk. Fakat işitme güçleri de gözleri de gönülleri de kendilerine hiçbir yarar sağlamadı / kendilerinden hiçbir şeyi uzaklaştıramadı; çünkü ayetlerimize karşı direniyorlardı. Ve alaya aldıkları şey, onları kuşatıp sardı.' (46. sure (AHKAF) 26. ayet) 

'Kendisinin ilahı olarak kendi duygu ve arzusunu almış kişiyi gördün mü? Allah onu bir ilim üzerine saptırmış, kulağı ve kalbi üzerine mühür basmış, gözünün üstüne de bir perde çekmiştir. Allah'tan sonra ona kim kılavuzluk edecektir. Hâlâ düşünüp ibret almıyor musunuz?' (45. sure (CÂSİYE) 23. ayet)
RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal

Selam...

​ T.C. / M. Kemal Adal 





2 yorum:

  1. Anladığım kadariyle
    HİKMET BİLGİYİ ÜRETİME DÖNÜŞTÜRMEKTİR. BİLGİYİ İNSANLARIN HİZMETİNE SUNMAKTIR.
    Saygılarımla
    Yusuf YAMAN

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayın Yaman,
      Sözlük anlamları ile kısaca, bilgi: İnsan aklının erebileceği olgu, gerçek ve ilkelerin bütünü, bili, malumat; fikir: Düşünce, mülahaza, mütalaa; hikmet: Bilgelik ve İnsanın, mevcudatın hakikatlerini bilip hayırlı işleri yapmak sıfatı. Hakimlik. Eşyanın ahvalinden, harici ve batini keyfiyetlerinden bahseden ilim. (Buna İlm-i Hikmet deniyor) demektir.
      Nihai yorumda, hikmet sahibi (bilge) insanın yapması gereken sizin de vurguladığınız gibi, sahip olduğu bilgiyi (malumatı / mevcudatın hakikatlerini) değerlendirerek önce fikir (düşünce) üretmek, sonra da bu fikirlerden hareketle hayırlı işler yapmaktır. Sizin deyişiniz ile “Bilgiyi İnsanların hizmetine sunmaktır”, ki bu din terminolojisinde (ıstılah da), ALLAH İÇİN İŞ YAPIP, DEĞER ÜRETMEK anlamında ALLAH’A KULLUK / İBADET YAPMAKTIR.
      Ve şüphesiz, ALLAH’IN RIZASINI KAZANACAK İŞLERDE, HALKA HİZMET, HAKKA HİZMETTİR ve ALLAH’A KULLUK / İBADETTİR. Çünkü Allah, âlemlere muhtaç olmayan mutlak Gani’dir. Bizim kulluk / ibadetimize kendisinin ihtiyacı yoktur. Allah’a kulluk / ibadetin yararı insanlara ve mevcudatadır. “ Ben cinleri ve insanları yalnız ve ancak bana kulluk / ibadet etmeleri için yarattım” mealindeki ayetin Kur’an mesajının ışığında anlamı da bence budur.
      Allah dileyenlere, “HAK’KI, HAK BİLİP, HAKKA ve HALKA HİZMET EDENLERDEN” olmayı nasip etsin. İnşallah.
      M. Kemal Adal

      Sil